Gönül Bağı

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
Gönül Bağı

Gönül dağını aşarsan gönül bağına erersin…. orada üzümler simsiyah, içindeki çekirdeklerinde aşk… Yiyene enerji, yiyene yaşama sevinci verir! İşte aşmak gerekiyor o dağları, gözde büyüten aşılmaz denilen erekleri… Nefesine hakim, kalbine yakin, hevesle, düz yolda yürür gibi, el de peygamber asasına dayanarak, bedene peygamber hırkası giyerek… Evet, her zahmette hayır var diyerek! Zikirde ilahi adalete teslim olmuş fikir var hissiyle!

çeşit çeşit kokulu çiçekler, yaklaştıkça boyun bükerler saygıyla… yaklaştıkça tüm güzel kokularını salarlar nefeslere… Her şekilde Esma-ül Hüsna ile, selam verir manevi diliyle! İman şeceresinde sıraya dizilirler yarışa yarışa doğanın neşesiyle! Hedefe yaklaştıkça netleşir şekilleri Her ağacın gövdesini sarmıştır ilahi dilekleri.. Baktıkça gönül bağı çeker içine, sanki sarılır gibi hissedersin evreni sarmış gibi, ona sarılmış gibi… Mekan kısalır, erek açılır!
Gönül bağı, doruktan aşağıya doğru, kaydıkça ışık hızıyla sarar ruhu beden erir, Mecnun Leylaya çevrilir… O Leyla ki, paranın esiri zannedilir, bu yüzden Mecnun terk etmiştir sanılır, sanki Ademe bir dünya masalı yazmıştır ve onu zehirlemiştir. Fakat bu yanılgıdır, o Leyla, Ademi gönül bağının içine çekmiş, etrafında ki tüm günahı kesmiş, çöl kumlarına gömmüştür tüm acılarını! Etrafında esen sıcak yeller, aşkın esintisi… Etrafında ki çalılar, çırpılar, günahın ne hale geldiğini şeklen göstermiştir, Mecnuna! Mecnun çölde gönül bağına ermiş, gerçek aşkı Allah’a kavuşmuştur sonuçta… Leyla, bir ayrılık şarkısı değil, İlahi bir hedefin güftesi olmuştur aşığa…
Gönül bağı, gözlere baktıkça kalbe ulaşan sevinçtir, bir vuslat ve dosdoğru yolun son noktasıdır. Gönül dağları, devrimin kıyameti ile artık dümdüz olmuş, ancak, ona ulaşan kişiyi geriye bakmasına izin vermemiştir. Vesvese bitmiş… Kin, hased, düşmanlık sona ermiş, bedene referans dünya, ruhun içinden çıkmasıyla düğün gecesine ulaşmıştır. Gerdek semazenlerle kutlanmış, her dönüş, başka günahtan kopuş olmuştur… Günah’tan tamamen sıyrıldığı gerdek gecesinin sabahında uçmuştur, başka bir diyara!
Gönül bağı, tekrar dünyaya dönse, bu dönüş bir rahmet tecellisidir, başkalarına… Başkalarını da keşif için davet ediliştir. Güzellikte sınır yok, tanım yok, tarif yok, bunu da gerek yok… Yaşayan tadını bilir, o tattan nasıl vaz geçebilir ki?
Aç gönül bağını dostum, aşılmaz gönül dağları koyma önüne! ben astım hastasıyım, istesem de nasıl o dağı aşarım! deme… Ey günahkar insan, sen günahlardan tövbe etmezsen o hastalığı nasıl yenersin ki, her öksürüğünde şikayet varken, nasıl enerji bulabilirsin ki… Sen ilahi nefes almayı unutmuş, kurumuş ağaç gibi gezersin, sen tövbe suyundan içmedikçe nasıl yeşillenebilirsin ki… İlk önce yeşillen, sonra dallarını sal etrafına ve aşsın dağları niyetin! Asla umudunu da kaybetme! Allah’ın rahmeti öyle geniş ki, kim isterse verilir bedava, karşılıksızda…
Gönül bağı bir adım ötede, ne yazık ki görmek isteyende o kadar az ki… Cennet dedikleri, o gönül bağının ta kendisidir, onu yaşamak isteyen için bir mekan ve zaman gerekir mi? bir sorgu, şüphe kalbinde birikir mi? Asla…Yaşamayı bilene o kadar kolay, istemeyen ise değerini bilmez eline verilse ay!
Bak gözlerime ey insan tüm içtenliğinle ve inceliğinle, in ta kalbime! Orada bir olalım, karışalım sonsuz aleme!
Saffet Kuramaz
 
Üst