Gerçek... M.Ş. Eygi

Bedrin_Aslanı

Profesör
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
1,792
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Mehmet Şevket EYGİ
Milli Gazete 03.11.2005

BÜYÜK din önderi, mutlak müctehid, mezhep kurucusu, hem zâhir ilimlerinde en yüksek dereceye çıkmış, hem de batın sahasında velî İmamı Şafiî hazretleri Mekke’de yaşıyormuş. Bir gün zengin bir zat ona bir miktar para göndermiş ve bu meblağın Mekke’nin takvalı (ALLAH’tan hakkıyla korkan, çekinen, emir ve yasaklarını yerine getiren) muhtaç alimlerine dağıtılmasını istemiş. İmamı Şafiî araştırmış, bir liste hazırlamış ve parayı dağıtmış. O sıralarda ailesi de son derece sıkıntı içindeymiş, lakin bu paradan kendisine bir pay ayırmamış. Dostlarından biri sormuş: “İhtiyacın vardı, hakkındı, niçin almadın?” Şu cevabı vermiş: “Düşündüm ama cesaret edemedim, çünkü takva şartı vardı...”


On dört asır boyunca İslâm dünyası böyle büyüklerin sayesinde yücelmiştir. Selahaddin Eyyubî, Şeyh Şâmil, Emîr Abdülkadir bu ahlâk ve karakterde idi.

Bezirgân ruhlu, ahlâksız, karaktersiz, seviyesiz, ihlâssız kimseler ne kadar zeki, kurnaz, bilgili olurlarsa olsunlar DİN’E ve ÜMMET’E hizmet edemezler.

Biz Türkiye Müslümanlarının büyük velinimetlerinden biri HOCA AHMED YESEVÎ hazretleridir. Anadolu’nun Müslümanlaşması bu yüce zatın himmetiyle olmuştur. Bu zat FAKRNÂME adlı eserinde gerçek bir şeyhi şöyle anlatıyor:
“Şeyh odur ki, bağış alsa, hakkedenlere, gariplere ve biçarelere vere. Eğer bağış alıp kendisi yese, murdar et yemiş gibi ola. Eğer böyle bir bağışla kendisine elbise yapıp giyse, o elbise yıpranana kadar geçen sürece, Hak Teâlâ onu cehennemde türlü azaba giriftar kıla.Böyle şeyhlere itikat kılanlar büyük günaha girmiş olur. Bu gibi şeyhler lânetlidir. Öyle şeyhin fitnesi Deccal fitnesinden beterdir. O, Şeriatta, Tarikatta, Hakikatte, Mârifette mürteddir (Dinden çıkmıştır). Ey tâlip (Hakkı arayan), eğer Hakk’ı talep eyleyip bulayım dersen, öyle pîre el ver ki (Öyle bir şeyhe bağlan ki) Şeriatta ârif-i billah ola, Tarikatta vâkıf-ı esrar ola, Hakikatte kamil-i mükemmel ola, Mârifette derya-yı umman ola. Öyle bir pîre el ver ki, yolunun sonu saadet olsun. Eğer mürid Şeriat ilmini bilmese şeyhi ona Şeriat ilmini öğretmeli. Eğer Tarikatta hal-i vâkıa peyda olsa, şeyhi Tarikat ilmi ile yola salmalı ve Hakikat sırrından müride yol göstermeli, Mârifette cezbe-i Hak peyda kılmalı...”


Yesevî hazretleri âhir zamanda zuhur edecek kötü şeyhler hakkında bütün Müslümanların gözlerini açacak uyarılarda, keşiflerde bulunmaktadır. Bakınız bu konuda neler diyor:

“Bizden sonra âhir zaman yakın olduğunda, öyle şeyhler peyda olacak ki, İblis (Lânet olsun ona!) onlardan ders alacaktır.Bütün halk onlara muhip (seven, saygı gösteren) olacak, müritlerinin sayısı çok olacaktır. O şeyhler gözlerini müritlerinden alacakları hediyelere (paralara, mallara) dikecekler, canlarını küfür ve dalâletten (sapıklıktan) ayırmayacaklar, ehli bid’ati iyi görecekler, ehl-i sünneti kötü görecekler, Şeriat ilmi ile amel eylemeyecekler, nâ-mahremlere göz atacaklar, haram işleyip, sonra da ALLAH’ın rahmetinden ümit edecekler, şeyhlik vazifelerini hakir görecekler, müritleri reddolacak, kendileri mürtet olacak...Böyle bir durumda müridlerinden bağış talep edip alacaklar. Eğer müritleri bağış vermese, yardım etmese, çıkışacaklar ‘Vah yazıklar olsun, ben senden bizarım, ALLAH da senden bizar...’ diyecekler.” (Aynı eserden)


Yesevî hazretleri gerçek şeyhin sıfatlarını şöyle sıralıyor:

(1) Din ilmi, (2) Yakîn ilmi, (3) Hilim, (4) Sabr-ı cemil, (5) Rıza-yı Celil (ALLAH’ın rızasını istemek ve kazanmak), (6) İhlâs-ı Halîl (Hazret-i İbrahim’in ihlâsı gibi ihlas), (7) Kurb-i Celil (ALLAHü Teala’ya mânevî yakınlık derecesine erişmiş olmak).

Yine o büyük zat “Yetmiş ilim bilmeden, yetmiş makam geçmeden şeyhlik ve muktedalık mukarrer olmaz” buyuruyor. (Cevâhirü-l-Ebrar adlı yazma kitaptan)

Tasavvuf ismden, resmden, birtakım ezkâr ve evraddan ibaret değildir. Tasavvuf İslâm’ı yaşamak demektir.

Tasavvuf hakkıyla iman etmek, ibadetleri dosdoğru yerine getirmek, Kur’ân’ın anlattığı, Peygamberin uygulayıp örnek olduğu yüksek ahlâk ve karakteri sergilemek demektir.

Şeyh deyince sadece Tarikat şeyhleri düşünülmesin. Şeyh kelimesi, en geniş mânâsıyla büyük demektir. İslâm’ı temsil iddiasıyla ortaya çıkan, Müslümanlara önder olan şahıslarda, yukarıda Hâce Ahmed Yesevî hazretlerinin saydığı vasıflar ve ahlâk bulunmalıdır.

* Müslümanların paralarını toplayıp bunları zimmetlerine geçirenler,
* Müslümanların paralarını toplayıp bunları, İslâm’a aykırı bir şekilde harcayanlar,
* Din yoluyla zengin ve maldar olanlar,
* Şeriata ve fıkha aykırı işler işleyenler,
* Nefslerini, şahıslarını putlaştıranlar,
* Kendilerine tâbi olan Müslümanlara Şeriat ilmini öğretmeyen, onların âbid ve zahit Müslümanlar olması için çalışmayanlar,
* Peygamberin Sünnetine tamamen zıt bir hayat sürenler,
* Mümin ve Müslim kardeşlerini bırakıp da kâfirleri dost ve velî edinenler... işte bunlar bozuk şeyhtir, bozuk önderdir.
Gerçek şeyhler namazı dosdoğru kılarlar, orucu tutarlar, Şeriatın emir ve yasaklarına uyarlar, kadın ve kızlarını nâ-mahrem bakışlardan korurlar.

Ahmed Yesevî hazretleri, gerçek şeyhte “İhlâs-ı Halîl” bulunması şarttır diyor. Nedir İhlâs-ı Halîl? Nemrut (aleyhillâne) onu yakmaya hazırlanıyordu. Korkunç bir ateş yakılmıştı. ALLAHü Teâlâ İbrahim aleyhisselâma bir melek gönderdi, melek ona, “Hizmetine geldim, ne dilersin?” diye sordu. Halîlullah aleyhisselâm efendimiz “ALLAH ile arama girme” dedi. İşte Halîlullah ihlâsı budur.

Müslümanlar, Müslümanlar!.. İşiniz yamandır...

Ashabın büyüklerinden, Resûlullah Efendimizin hizmetine bakmakla şereflenmiş ve O’nun hayır duasını almış Enes hazretleri âhir ömründe Şam’da yaşıyormuş ve zaman zaman şöyle diyerek ağlarmış:
“Peygamber zamanından bir namaz kaldı. O da ism ve resm olarak...”
Aradan bin dört yüz yıl geçti. Müslümanlar çok şeyler kaybettiler. Resûlullah zamanından bir namaz kaldı. Onu da Müslümanların kaçta kaçı kılıyor ve nasıl kılıyor?
Kurtulmak isteyenler namaza sarılsınlar.
İçten kılamasa, hakkını veremese yine de kılsınlar.
Cemaat ihmal edilmesin. Üç yüz kişilik bir cemaatte, sadece bir kişinin duası kabul edilse ve “Ya Rabbi! Bizi affet, bize yardım et, bizim imdadımıza yetiş...” dese, üç yüz kişi bundan yararlanır.
Mukim ve hür Müslüman erkekler, kadınlar gibi devamlı olarak münferit namaz kılmasınlar. Elden geldiği kadar farz namazları cemaatle eda etsinler.

Zamanımızın en büyük fitnesi maldır. Resûlullah Efendimiz “Ümmetim için mal (para, servet, zenginlik) fitnesinden korkuyorum” buyurmuşlardır. Müslümanlar! Kendinizi bu fitnenin ateşine atmayınız, seline kaptırmayınız.
Saçı bitmedik yetimlerin hakkını yiyen birtakım alçaklar görüyoruz. Mama, mama, mama diyerek haram kazançlara koşanları görüyoruz. Onlar lânetlidir. Lânet ne kötü şeydir.
Bu din insanları azgınlıktan, sapıklıktan kurtarmak için gönderilmiştir. Hem Müslüman geçinen hem de azan, kuduran, sapıtan kişiler ne kadar kötüdür.
Dünya zenginlikleri, malları, paraları, servetleri geçici bir oyalanmadan, kuruntudan, hayalden, aldanmadan ibarettir. Bunların hepsi bir var varmış, bir yokmuş.

Para, mal, zenginlik için Şeriata aykırı işler yapan İslâmcılar ne kadar korkunç bir sapıklık içindedir.
Müslümanlar!.. Sizleri sapıklıktan, bidatlerden, azgınlıktan koruyacak gerçek şeyhlere, ‘âmil din âlimlerine, Halîlullah ihlâsına sahip önderlere bağlanınız. Şeyh veya kurtarıcı postuna bürünmüş İblislere değil.
Kaç yıldan beri tepemizde dolaşan felâket ve musibet bulutları size bir şeyler söylemiyor mu? Hazırlanmak gerek. Musibet ansızın tepemize inerse vakit çok geç olacaktır. Hazret-i Nuh’un âsi oğlu “Yüksek dağlara çıkar kurtuluruz” demişti ama Tufan gelince dağa kaçamadı ve boğulup gitti.

Gerçek şeyhler yaklaşan Tufan için Nuh aleyhisselâmın gemisidir. Onlara selâm ediyor, hürmetler sunuyoruz. Bize dua etsinler.----------------------------------------------

(Ahmed Yesevî hazretleri ile ilgili bilgileri AHMED-İ YESEVÎ, Hayatı Eserleri Tesiri” adlı kitaptaki Prof. Dr. Osman Türer’in değerli makalesinden (S. 219-240) aldım. Seha Neşriyat, 1996 İstanbul. 604 sayfa)

Ahmed Yesevi'nin Eseri: Divan-ı Hikmet (Türkiye Türkçesi ile basımı : T. Diyanet Vakfı yayınları (Aktaran : Dr. Hayati Bice)
 

bezm

Üye
Katılım
21 Eki 2006
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Allah razı olsun kardeş.Bu yazıyı alıntı yaptığınıza göre,siz de şu an ki durumun vehametini görenlerdensiniz.
 

sufi7007

Profesör
Katılım
24 Nis 2007
Mesajlar
1,161
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Mehmet Şevket EYGİ
Milli Gazete 03.11.2005


Bezirgân ruhlu, ahlâksız, karaktersiz, seviyesiz, ihlâssız kimseler ne kadar zeki, kurnaz, bilgili olurlarsa olsunlar DİN’E ve ÜMMET’E hizmet edemezler.

Biz Türkiye Müslümanlarının büyük velinimetlerinden biri HOCA AHMED YESEVÎ hazretleridir. Anadolu’nun Müslümanlaşması bu yüce zatın himmetiyle olmuştur.

FAKRNÂME adlı eserinde Yesevî hazretleri âhir zamanda zuhur edecek kötü şeyhler hakkında bütün Müslümanların gözlerini açacak uyarılarda, keşiflerde bulunmaktadır. Bakınız bu konuda neler diyor:

“Bizden sonra âhir zaman yakın olduğunda, öyle şeyhler peyda olacak ki,
İblis (Lânet olsun ona!) onlardan ders alacaktır.
Bütün halk onlara muhip (seven, saygı gösteren) olacak, müritlerinin sayısı çok olacaktır.
O şeyhler gözlerini müritlerinden alacakları hediyelere (paralara, mallara) dikecekler, canlarını küfür ve dalâletten (sapıklıktan) ayırmayacaklar, ehli bid’ati iyi görecekler, ehl-i sünneti kötü görecekler, Şeriat ilmi ile amel eylemeyecekler, nâ-mahremlere göz atacaklar, haram işleyip, sonra da ALLAH’ın rahmetinden ümit edecekler, şeyhlik vazifelerini hakir görecekler, müritleri reddolacak, kendileri mürtet olacak...
Böyle bir durumda müridlerinden bağış talep edip alacaklar. Eğer müritleri bağış vermese, yardım etmese, çıkışacaklar ‘Vah yazıklar olsun, ben senden bizarım, ALLAH da senden bizar...’ diyecekler.”

Tasavvuf ; ismden, resmden, birtakım ezkâr ve evraddan ibaret değildir. Tasavvuf İslâm’ı yaşamak demektir.

Gerçek şeyhler yaklaşan Tufan için Nuh aleyhisselâmın gemisidir. Onlara selâm ediyor, hürmetler sunuyoruz. Bize dua etsinler.
----------------------------------------------

(Ahmed Yesevî hazretleri ile ilgili bilgileri AHMED-İ YESEVÎ, Hayatı Eserleri Tesiri” adlı kitaptaki Prof. Dr. Osman Türer’in değerli makalesinden (S. 219-240) aldım. Seha Neşriyat, 1996 İstanbul. 604 sayfa)

Ahmed Yesevi'nin Eseri: Divan-ı Hikmet (Türkiye Türkçesi ile basımı : T. Diyanet Vakfı yayınları (Aktaran : Dr. Hayati Bice)


Tasavvuf İslâm’ı yaşamak demektir.
 
Üst