Geçmiş Ve Geleceğin Tüm Bilgisi Zihnimizde

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Stephan Schwartz ile 'uzaktangörü'yü konuştuk.

Parapsikolojik yetenekler ne demek? Telepati var mı? Başka bir yerde olan bir olayı ya da bir yeri uzaktan algılamak mümkün mü?

İnsan geçmişi ya da geleceği bilebilir mi? Bu soruların cevabını alabilmek için Atlantic Üniversitesi öğretim görevlisi olan, uzaktangörü ve olağandışı insan işleyişi konularında dünyanın sayılı uzmanlarından biri olarak kabul gören Stephan A. Schwartz ile röportaj yapmaya giderken bir telepati testine tabi tutulacağımı hiç bilmiyordum.

Zira Stephan Schwartz'a 'uzaktangörü'nün ne olduğunu sorduğumda, 'bu her insanda var olan bir yetenektir' diyerek kendimi denememi istedi. 'Avucumda bir cisim tutuyorum ve sen onun ne olduğunu algılamaya çalışacaksın, hazır mısın?' diyen Schwartz yapmam gerekenleri şöyle sıraladı: 'Önüne bir kağıt-kalem al. Gözlerini kapa ve birkaç derin nefes al.

Kafandan bütün düşünceleri çıkart ve konsantre ol.' Bu noktada avucumu açmamı söyleyen Schwartz, gözüm kapalı olduğu halde avucuma bir anlık bir şey değdirdi ve 'gözlerini aç' dedi. Avucumda bir şey yoktu ama onu tuttuğumu düşünerek sorularını yanıtlamamı söyledi: 'Sert mi yumuşak mı; köşeli mi yuvarlak mı (basit bir şekil çiz), pürüzlü mü pürüzsüz mü, tek renk mi karışık renkli mi, kokusu var mı yok mu, tek bir malzemeden mi yapılmış karışık bir yapıda mı? Ne olabileceğini tahmin etmeye çalışma sadece bu cisimle ilgili ne hissediyorsan onları yaz.' Sonunda avucunda tuttuğu yüzüğü gösterdiğinde ilginç bir şekilde büyük oranda doğru tanımladığımı gördüm. Yani 'uzaktangörü' yapmayı başarmıştım. Sonrasında Schwartz tüm detayları anlattı...

Uzaktangörüyü nasıl açıklıyorsunuz? Bu özel bir yetenek mi yoksa herkesin yapabileceği bir şey mi?

Uzaktangörü, başka bir yerde olan ve bilmemizin mümkün olmadığı bir olayı ya da yeri, uzaktan algılamak anlamına geliyor. Bu özel bir güç değildir, hepimizde olan bir yetenektir. Ama biz kültürel anlamda bunu farkına varmamak üzerine eğitilmişiz.

Oysa bu yeteneği ortaya çıkarmak ve kullanmak az önce yaptığımız test kadar basit. Elbette tıpkı müzik veya dil konusunda yetenekli olmak gibi bazı insanlarda bu yetenek daha fazla bazılarında daha az olabilir. Ama çoğumuz bu konuda orta düzeyde bir yeteneğe doğal olarak sahibiz. Ve tıpkı bir enstrüman çalmayı öğrenmek gibi uzaktangörü yeteneğini de çalışarak geliştirebiliriz.

YETENEĞİ GELİŞTİRMEK MÜMKÜN


Bu yeteneğimizi nasıl harekete geçirebiliriz?

Bunu zihinsel yoga gibi düşünebilirsiniz. Kendimizi zaman ve mekanın dışına açmak ve zihnimizde olanın ötesinde daha üst bir bilince ulaşmak gerekiyor. Zira herkesin bilincinin birbiriyle bağlantıya geçtiği üst bilinç ortamında geçmiş, şimdi ve gelecek fark etmeksizin her anı, her yeri algılamak mümkün. Böylece ani ruhsal bir açılım, bir aydınlanma yaşanıyor.

Dokunma, koklama, tatma gibi duyularınızla algıladıklarınızı kullanarak bir bilme hali kazanıyorsunuz. 'Nasıl olduğunu bilmiyorum ama biliyorum' diyorsunuz. Bu beyin gücüyle, aurayla, enerjiyle ya da elektromanyetik alanla alakalı bir şey değil. Bu insanın sahip olduğu doğal bir yetenek ve harekete geçirmek için bunun bizim doğal bir parçamız olduğunu fark etmemiz yeterli. Odaklanma ve meditasyon da yardımcı olacaktır.

Siz bu konu üzerine çalışmaya nasıl başladınız?


Bazı kişisel deneyimler yaşadım ve konuyu incelemeye başladım. Tarih boynunca baktığımızda Mozart'tan Brahms'a sanatçıların büyük yaratıcılık anlarında, 'Tanrı benimle konuştu, bana mesaj verdi, geleceği gösterdi' diyenlerin yaşadığı ruhani deneyimlerde ya da medyum ve büyücü olarak tanınan kişilerin uzaktaki olayları veya geleceği görmelerinde hep aynı şeylerin yaşandığını fark ettim. Farklı yollardan bu noktaya gelmiş olsalar da hepsi yaşadığı deneyimi aynı şekilde dile getiriyordu:

Çok daha büyük bir bütünlükle bağlantıya geçtiklerini, zamanın durduğunu, her şeyi birden aynı anda görüp hissedebildiklerini söylüyorlardı. Bu da bana, bunun insanın fonksiyonlarının normal bir parçası olabileceğini düşündürdü. Böylece insanların cisimleri görmeden ve dokunmadan tanımlayabilmeleri tekniğini geliştirerek uzaktangörü çalışmalarını başlattım. Şimdi bu testler aracılığıyla yeteneğini ortaya çıkaran insanlarla gruplar oluşturarak uzaktangörü çalışmaları yapıyoruz.

Uzaktangörüyü nerede kullanıyorsunuz?

Kimsenin önceden bilmesinin mümkün olmadığı yerlerdeki şeyleri bulmak açısından en uygun alan arkeoloji olduğu için bu alanda çalışmalar yürütüyorum. Zira birisi size '3000 km doğuya git, orada yüksek bir tepe var, tepede büyük bir ağaç, yanında sivri bir kaya var; o kayanın altını 20 metre kazarsan gömülü antik şehri bulabilirsin' dediğinde bu bilgiye başka bir yerden ulaşması mümkün olamaz.

Biz uzun zamandır arkeolojik alanların yerlerinin tespiti konusunda uzaktangörü çalışmaları yapıyoruz ve bulgular da başarılı olduğumuzu kanıtlıyor. Çünkü bugüne kadar bu şekilde Cleopatra ve Marcus Antonius'un İskenderiye'deki sarayının, Christof Kolomb'un Bahamalar'da batan gemisinin, dünyanın 7 harikasından biri olan İskenderiye Feneri'nin kalıntılarının nerede olduğunu bilmeyi başardık.

SADDAM'IN YERİNİ BİZ BULDUK


Bir de Saddam projesi yaptınız değil mi?

Evet üniversitede uzaktangörü dersleri verirken öğrencilerim önemli bir konuda yer belirleme denemesi yapmayı istediler. O sırada herkesin aradığı Saddam Hüseyin'i seçtik. Sınıfımda bulunan ve özel güçler gibi şeylere sahip olmayan 47 öğrenci ile birlikte çalışmayı yaptık. Zaman ve mekanın dışına çıkıp Saddam'ı ve özellikle yakalanma anını algılamaya giriştiler.

Nasıl görünüyor, ne giyiyor, nerede yakalanıyor, yanında kimler var, nasıl bir tavır sergiliyor... bana tarif edin dedim. Öğrencilerin büyük çoğunluğu uzaktangörü deneyinin ardından Saddam'ı sokakta yaşayan evsizler gibi tarif etti. Üzerinde siyah bir giysi olduğunu, saç ve sakalının birbirine karışmış olduğunu söylediler. Saklandığı ev ise Tikrit şehri yakınlarında bir köydeydi. Evi ise yanında bir dere akan tek katlı bir bina olarak çizdiler. Yanında iki-üç adam olduğunu, silahlı olduğunu ama yakalanırken direnmediğini söylediler. Sonra Saddam yakalandığında bu anlatılanların hepsi gerçekle tamamen uyuşuyordu!
Bu tarz deneylerin sonuçlarını askeri yetkililere bildirmiyorsunuz değil mi?


Hayır. Ama bu deneyi izleyenler arasında askerler de bulunuyordu. Bu bilgileri kullanıp kullanmadıklarını ise bilmiyorum.

Bu yetenek geliştirilerek pekala bir silah veya bir güç olarak da kullanılabilir, bir ülkenin gizli nükleer silahlarının yeri, petrol yatakları, altın madenleri veya gizli hazineler bu şekilde bulunabilir değil mi?


Evet, hepsi yapılabilir. Nitekim uzaktangörüyü cinayetleri çözmek için kullananlar olduğunu biliyorum. Doğal kaynakları bulmak için de bu şekilde çalışan gruplar var. Ama hükümetin şu anda bu tür çalışmalar yaptırıp yaptırmadığını açıkçası bilmiyorum.

Soğuk Savaş döneminde CIA ve ordunun desteklediği böyle çalışmalar vardı, Rusya'da da yapılıyordu. Ama ben yer almadım çünkü bilincin işleyişi konusunda yapılan her türlü çalışmanın tüm insanları ilgilendirdiği için gizlice değil herkese açık olarak yapılması gerektiğine inanıyorum.

Hepimiz zaman ve mekandan bağımsız olarak tüm insanların bilincinin birbiriyle bağlantı içinde olduğu ve tüm bilgiyi paylaştığı üst bilince açılabildiğimizde dünya nasıl bir yer olur dersiniz?


Çok daha iyi bir yer olur. Çünkü hayatın birbirimize bağlı ve birbirimize bağımlı olduğunu fark ettiğimizde her konuda bakış açımız değişecektir. Birimize olanın aslında hepimize oluğunu anladığımızda, hepimizin aynı gemide olduğunu fark ettiğimizde tüm seçimlerimiz farklı olur; daha az kavga, daha az savaş olur. Herkes aynı dürtüyle hareket ettiğinde dünyayı değiştirmek de mümkün olacaktır.

PEKİ, ATLANTİS NEREDE?


Schwartz herkesin konuştuğu ama asla bulunamayan kayıp kıta Atlantis'in yerini sorduğumuzda beklenmedik bir cevap veriyor: 'Atlantis bize önceden anlatılmış bir mittir. Çünkü Atlantis şu anda yaşadığımız dünyadır. Efsane, Atlantis'in çok gelişmiş, uçan gemilere sahip olan ve bunlarla yıldızlara giden ileri teknolojiye sahip bir uygarlık olduğunu söyler.

Ama Atlantis bu teknolojiyi yanlış kullanır ve felaketi yaşar, suların altına gömülür. Bu hikaye şu anda bizim yaşadıklarımızdır. Teknolojiyi doğru kullanmayarak küresel ısınmaya sebep olduk ve dünya giderek sular altında kalıyor. Üst bilinçte zaman ve mekan yoktur, her an her yere gidebilir ve bilgiye ulaşabiliriz. İşte bu yüzden henüz yaşanmamış olan Atlantis felaketinin bilgisini de önceden biliyoruz. Yani Atlantis bizim şu anda sahip olduğumuz uygarlığın ta kendisi.'

MİNE AKVERDİ
 
Üst