Geceler kimileri içinde Nur vaktidir!!...

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Geceler kimileri içinde Nur vaktidir!

itikaf1.jpg



Geceleri nasılda ıssız olur… Kimselerin olmadığı sokak lar kimsesiz gibi dursada herşeyin sahibi ALLAH gecelerinde sahibidir…

İnsan’ın istedikden sonra yapamayacağı hiç bir şey yoktur! Gece vardiyasında çalışan işçi kendini işine gore ayarlar ve uyuma saatini ayarlayarak gecenin kör karanlığında kalkıp işinin başına gider…

Geceler bazıları için uyku vaktinden başka bir mana içermediği gibi bazıları içinde içki şişelerinde kaybolma vaktidir…
Geceler kimileri içinde Nur vaktidir!



Gündüz elde edemeyeceğimiz huşu gecede saklıdır… ALLAH ile konuşmak vaktidir… Dua etmek gecenin karanlığındaki o ışığı görme vaktidir…

Uykular sonsuz dipsiz bir kuyu… Bu gözler çok kapandı artık gözümüzü açma vakti!

Gece kim uyanır?
Polis uyanır göreve gider asker uyanır nöbete gider. Doktor uyanır hastaya gider İşçi uyanır fabrikaya gider. Bu kadar iş için gece uyananlara inat bizde ALLAH için teheccüd namazına kalksak?

Vakit gece yarısı… Lambalar sönmüş… Sokaklar ıpıssız… Şehir uykuda. Aniden bir ses bölüyor sessizliği. Aniden açılıyor gözleri. Karanlığı izliyor bir sure… Aniden fılatıyor yorganı… Abdest alıyor. Başka bakışlar yok üstünde… Sadece Rabbi görüyor onu. Kimse yok yanında, sadece Rabbi var… “Ya Rabbi, bir tek senin huzurundayım” deyip, namaza duruyor. Riyasız, gösterişsiz… Biliyor ki, ALLAH için kalktı yatağından, ALLAH da biliyor ki yalnızca kendisi için kalktı yatağıdan. Bu manevi atmosferi gündüz yaşamak zor. Gündüz bu “aydınlığı” bulmak zor. Dünya’dan ahirete giderken berzah’tan geçeceğiz. Yolculuğun en güvenilir elbisesidir gece ibadeti. O yolculuğun azığıdır. Güvenidir. “Uyanamıyoruz” diyorlar. Devam… Bir gün gelinecek, kalkılacak. Saati kurmaya devam. Kalkamamanın pişmanlığı artar artar, sonunda yatak insanı rahatsız eder.

Çok uyuduk… Uykular geçip gitti.

“ İnsan, kainatın ekser envaına muhtaç ve alakadardır. İhtiyacatı alemin her tarafına dağılmış; arzuları ebede kadar uzanmış. Bir çiçeği istediği gibi, koca bir baharıda ister. Bir bahçeyi arzu ettiği gibi, ebedi cennetide arzu eder. Bir dostunu görmeye müştak olduğu gibi, Cemil-i Zülcelali de görmeye müştaktır. Başka bir menzilde duran sevdiğini ziyaret etmek için o menzilin kapısını açmaya muhtaç olduğu gibi, berzaha göçmüş yüzde doksan dokuz ahbabını ziyaret etmek ve firak-ı ebediden kurtulmak için, koca dünyanın kapısını kapayacak ve bir mahşer-i acaip olan ahiret kapısını açacak, dünyayı kaldırıp, ahireti yerine kuracak ve koyacak bir Kadir-I Mutlak’ın dergahına ilticaya muhtaçtır” (Bediüzzaman, Sözler, 23. Söz, Tenvir Neş., s. 297)
ALLAH’ım! Sana teslim oldum, sana inandım, sana tevekkül ettim Sana yöneldim. Hasmına karşı senin (bürhanın) ile dava açtım. Hakkımı aramada senin hakemliğine başvurdum. Önden gönderdiğim ve arkada bıraktığım hatalarımı affet. Gizli işlediğim, aleni yaptığım, benim bilmediğim, senin benden daha iyi bildiğin hatalarımı da affet! İlerleten Sen, gerileten de Sensin. Senden başka ilah yoktur.


alıntı...
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com

az uyumak ,seher vaktınde uyanık olmak

40180637.jpg


Az uyumak,Az yemek, salihler adeti olduğu gibi, az uyumak da salihler adetidir. Çünkü çok yemek gibi çok uyumak da:

Kalbi gaflete düşürür.

Dimağı uyuşturur.

Unutkanlığa sebep olur.

Vücudu hantallaştırır.

Bir kısım hastalıklara sebep olur.

Ayrıca çok uyumak;

Gecenin çeşit çeşit bereketlerinden,

Nice ilahi füyuzattan,

Seherlerde bezledilen ilahi rahmetten mahrumiyeti mucib olur.

Rasulullah sallALLAHu aleyhi ve sellemin şahsında biz müslümanlara şu ilahi mesajlar ulaştırılıyor:


“Ey örtünüp bürünen! Gecenin yarısı ve yarısından az, yahut fazlasında kalk ve Kur’an’ı tertil üzere tane tane oku.” (Müzzemmil/1-4)

“Gecenin bir kısmında kalk, sana mahsus bir fazlalık olarak namaz kıl. (Böylece) Rabbinin seni Makam-ı Mahmud’a göndereceğini umabilirsin.” (İsra-79)

Rasulullah sallALLAHu aleyhi ve sellem de:

“ALLAH Teala’nın gece yarısından sonra kullarına:

Bana dua eden yok mu, duasını kabul edeyim.

Benden isteyen yok mu, istediğini vereyim.

Tevbe eden yok mu, tevbesini kabul edeyim.” diye nida ettiğini haber vermektedir.

Bu müjdeye muhatap olmak, bu ilahi hitaba mazhar olmak için geceleri, seherlerde uyanık olmanın, o saatleri ibadet, dua, niyaz ve tevbelerle değerlendirmenin çarelerini aramalı, asla gaflet etmemeliyiz. Nefis, şeytan, dünya ve kötü çevre engellerini aşıp Rab Teala’ya yol bulmak için sevda kervanlarında bir katar olmalıyız.

Ey Rızay-ı Bariye, ebedi saadete talip kardeşim!

Gecelerin bereketli saatlerini ihmal etmeyelim.

Fuyuzat-ı Rabbaniyenin sağanak sağanak yağdığı seherleri gafletle geçirmeyelim.

Gönülleri aydınlatan nuri ilahinin lemean ettiği, Hak aşıklarının manevi düğün-dernek kurduğu o demleri fevt etmeyelim.

Gecelerde aydınlanan gönüllere ne mutlu…

Karanlıkta aydınlığa yol bulan yolcular ne kutlu yolculardır.

Hani Nur Muhammed sallALLAHu aleyhi ve sellem bir seher vakti gecenin kutlu bir saatinde Hz. Amine’nin rahminden tulû ederek küfür, şirk ve nifakla kararan gönülleri aydınlatmamış mıydı?

Gecenin bir karanlık vaktinde, Hıra Nur dağında Efendimiz, rehberimiz, canımız, cananımız, Hz. Muhammed sallALLAHu aleyhi ve sellemin nurlu kalbine, bütün karanlıkları aydınlatan vahyin o muhteşem şimşeği çakmamış mıydı?

Alemlerin efendisi, ahir zaman nebisi, tevhid mücadelesinin nice çileli, meşakkatli bir diliminde mukaddes bir beldeden başka mukaddes bir beldeye, Mekkeyi Mükerreme’den Kudüs-ü Şerife sefer etmemiş miydi?

Kudüs-ü Şeriften semalara yükselip, Rab katına ulaşıp Rabbiyle nice sohbetler ederek ümmetine nice müjdelerle dönmemiş miydi?

O rahmet Peygamber, o hak nizamın, kutlu devletin temellerini atmak üzere doğduğu, büyüdüğü, nübüvvet tacını giydiği o mukaddes belde, mübarek şehir Mekke’den, kutlu belde, nurlu şehir Medine’ye hicret etmemiş miydi?

Geceler, geceler, mutlu geceler.

Aşıklar mâşukun onda heceler.

Düğün olur sevda yüklü kalblere

Kâdir, mirac, hicretle kutlu geceler.

Gecelerde gönül ağartanlar, gündüzün karanlığında azanlara yol klavuzluğu yaparlar.

Gecenin karanlığında aydınlığa yol bulanlar,

Gecenin karanlığında saklı nice sırlara muttali olurlar.

Settar olan ALLAH, ötelerin ötesinden, aşk vadisinden aşıkların gönül bahçesine nice hayat pınarları çağlatır.

Böylece gecelerde ilahi nazara teşne olan gönüllerde açan tevhid gülleri aşk ve muhabbet ikliminden tüm gönüllere rahmanî rayihalar taşırlar.

Onun için az uyumayı seher vaktinde uyanık olmayı başarmaya gayret etmeliyiz.

Bilhassa işrak vaktinde, ikindi ile akşam namazı arasında asla uyumamalıyız. Çünkü bu vakitlerde uyumak gaflet üzere gaflet, hastalık üzere hastalıktır.

Öğle namazından sonra bir saat kadar kaylule yapmak, yani uyumak Rasulullah sallALLAHu aleyhi ve sellem ve onun kutlu yolunu, kutlu izini takip eden salihlerin adetindendir. Kaylule uykusu kalbe, dimağa ve vücuda dinçlik, sıhhat ve kuvvet kazandırır. Yorgunlukları giderir.

Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri Marifetname adlı eserinde şöyle der:

“Ey aziz! Ehlullah demişlerdir ki:

Uyku yerilmiştir. Fazlası tembellik ve uğursuzluk getirir. Çünkü uyku, organları tembelleştirir. Ömrü azaltır. Nitekim ALLAH Kur’an-ı Kerim’de, uykunun ölümle eş olduğunu bildirmiştir. Hasret ehline uyku musibettir. Huzurdan çekilmek olan uyku, uzaklaşmaya, pişmanlığa sebeptir. Hüsrana, cehalet ve kınamaya, ilim ve hikmetten yoksulluğa alamettir. Çünkü arif, ALLAH’ın huzurunda bulunmaktan lezzet alır, hayatı onun sevgisine bağlıdır.

ALLAH’ı sevenin üç meziyeti vardır:

1- Gece uyanıklığı.

2- Güzel söz.

3- ALLAH’ı zikretmek.

(Aşırı) uyku bir ağırlık ve bir azaptır
Yukarıda da ifade edildiği gibi sabah namazını kıldıktan sonra dua, zikir, ilmi tetebbular, Kur’an tilaveti ile meşgul olmak, işrak vaktinde uyanık bulunmak, işrak ve duha namazını kılmaktır. Şayet vakit bulabilirsek öğle namazından sonra kaylule yapmak, yani bir saat kadar uyumak vücuda sıhhat ve dinçlik verir.

İkindi ile akşam vakti arasında asla uyumamalıdır. Çünkü bu arada uyumak hastalıktır. Vücudun bir kısım dengelerini bozar.

Ancak bir kısım kişiler vardır ki çok daha fazlasını yapmaya muktedirdirler. Gecelerin büyük bir kısmını uyanık geçirmeyi, ibadet ve murakabe ile değerlendirmeyi bir sevda haline getirmişlerdir. Bu ALLAH dostları, hak aşıklarının halidir. Sevda yüklü gönül erlerinin salihlerin adetidir. Onların yolunu tutmaya, onların izini takip etmeye güç yetirenler, onlar gibi bütün gecelerini değerlendirirlerse, onlara ne mutlu.

Mesela Hz. Ömer radıyALLAHu anh Halifeliği zamanında ne geceleri uyur, ne de gündüzleri uyurdu. Bütün uykusu oturduğu yerde biraz uyuklamaktı. O bu hususta şöyle derdi: “Ben geceleri uyumuş olsam, kendimi kaybetmiş olurum. Gündüzleri uyusam milleti mi kaybetmiş olurum. Ben ise onlardan yana da mesulüm.”


alıntı...
 

ıtri

Üye
Katılım
30 Ağu 2009
Mesajlar
1,235
Tepkime puanı
153
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Ankara
Bu söylenenleri uygulamak için önümüzde mükemmel bir fırsat var: RAMAZAN..
 
Üst