Geberip Gideceğim Hala Aynı Gündem

Dergaz

Profesör
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
1,685
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Ne fark eder ki
Yağmur Atsız, son YAŞ toplantısı sonrasında yaşananla sonrası içindeki dertleri bir bir sıraladı....

Yağmur Atsız/ Stargazete

Bu ordu iflah olmaz

1960 Sonbahârı çok genç bir üniversiteli olarak Almanya’da usul usul gazeteciliğe başladığım zaman uğraşdığım en önemli konu 27 Mayıs Darbesi ve etkileriydi. Hani şu sağdan soldan devşirme 38 Yeniçeri bozuntusunun başımıza açdığı ve üstelik yıllar yılı “bayram” diye kutlamaya zorladığı belâ. Bu rezillik sâdece benim değil, öncelikle yurddışında gazetecilik yapan bütün meslekdaşların alnına vurulmuş bir damga gibi bizleri mütemâdiyen “teşhîr” etmişdir. Birtakım silahlı eşkıyânın meşrû hükümetine başkaldırarak başbakanını ve bakanlarını asıp ülkeyi Kırk Harâmîler misâli yönetdiği bir ülkenin çocuklarıydık bizler... Ve enerjimizin önemli bir kısmını, hiç dahlimiz olmadığı halde üzerimize bulaşan bu çirkefden arınma yolunda sarfetmişizdir. Bana inanmayan M. Ali Birand’a sorabilir. O sıralar o da Brüksel’deydi.
1968/70 arası süren iki yıllık yedeksubaylık hayâtımda bu müessesedeki pek çok şeyin nasıl bir gösteriş ve göz boyamadan ibâret olduğunu acıyla farketdim.
Daha üniformayı sırtımdan çıkaralı birkaç ay olmuşdu ki 12 Mart rezilliğiyle “teşerrüf” etdim ve canımı tekrardan Almanya’ya dar atdım.
Atdım ama 12 Mart peşimi bırakmadı.
Meslekî hayâtımın yine tamâmına yakın bölümünü bu silahlı sergerdelerin bu sefer daha “zarîfâne” (!) bir tarzda sözümona perde arkasından yedikleri herzelerle geçirdim. Ayda bâzen iki üç kere Strazburg’a yollanıyor ve Avrupa Konseyi’ne üye, ama çoğu lisan dahî bilmeyen Türk parlamenterlerin “12 Mart niye zarûrî idi ve niçin demokrasiyi kurtarmak uğruna bir hareketdir?” konulu zırvalarını dinleyip bunları haber yapmakla ömür tüketiyordum. Zâten akılları fikirleri alışverişde olduğu için oturumlara bile tam kadro katılmıyor, birini nöbetçi bırakıp ucuz mağazalara sıvışıyorlardı. 70’li yıllarım da böyle hebâ oldu.
12 Eylül Alçaklığı ise beni tam vurdu! Hakkımda tutuklama karârı da olduğundan tam altıbuçuk sene Türkiye’ye giremedim.
80’ler de işte öylece gitdi gümbürtüye! Tasavvur buyrunuz, 20/21 yaşınızda gazeteciliğe başlıyorsunuz, yaşınız neredeyse 50’ye merdiven dayamış siz hâlâ aynı silahlı eşkıyâ konusundan bir milim ileri gidememişsiniz.
Orada hitam bulsa canım yanmayacak! Lâkin yaşlandım, yakında geberip gideceğim, bunlar hâlâ gündemin baş sırasındalar!
1876’yı, 1908’i, 1909’u, 1913’ü, 1938’i hiç saymıyorum. 1960’dan bu yana bunların ilk nesil gangsterleri sizlere ömür. İkinci nesil hâkezâ! Üçüncü Çetenin Elebaşısı 90’ı aşmış ama arkadan hâlâ yenileri sökün ediyor!
Ne münbit tarlaymış, Yârabbî!
Akılları fikirleri de terfîlerinde, maaşlarında, OYAK’a nasıl daha fazla avanta sağlarızda ve bu arada orduevlerini “sığınma evleri” olarak kullanmakdan zerre kadar gocunmuyorlar!
Görünen o ki anlamadıkları, beceremedikleri tek husus askerlik!
Üstelik haklarında PKK ile işbirliği gibi tüyler ürpertici bir “şübhe” var.
Sayısız şerefli subayın bu olanlardan derin acı duyduğunu bilmiyor değilim. Zâten onlar olmasa bu kepâzelikler nasıl meydana çıkacakdı?
Ama “öbürleri” de orada durdukça bu ordu iflâh olmaz!
 

MECZUP

Profesör
Katılım
5 Ağu 2010
Mesajlar
887
Tepkime puanı
178
Puanları
0
Konum
Bî mekân..
Zalimin zulmü varsa, Mazlumun Allah'ı var...

İyi bir duacı olursak bu devlete bizimde katkımız olabilir diye düşünüyorum çünki herşey duayla...

Rabbim Başbakanımızın ve Cumhurbaşkanımızın ve bu devlet adına güzel işler yapanların yer ve yardımcıları olsun inşAllah...
Dualarda buluşmak ümidiyle... Vesselam
 

reis

Kıdemli Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
10,901
Tepkime puanı
414
Puanları
0
Konum
Karadeniz
Dün Ali İhsan KARAHASANOĞLU;

"Sivil iktidar(yani hükümet) asker atamalarına karışmasın diyenler, vurulan askerlerin hesabını niye hükümetten soruyorlar öyleyse???"

diye bir soru sormuştu.
 
Üst