Gazze'nin Yeni Kralı Erdoğan

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Hamas`ın Gazze Şeridi`ndeki lideri İsmail Haniye, `Erdoğan, kararlılığı sayesinde Filsitin`in direnişi bakımından önemli bir muhatap hâline geldi.` şeklinde açıklama yaparken, Hamas`ın Dışişleri Bakanı Mahmut el Zahhar şunları ekliyor: `Yeniliği temsil eden kişi odur. İslam`ın yeni merkezi Türkiye`dir.`

İki ayda bir yayımlanan jeopolitik dergi Limes yayımlanan makalede özetle şunlara yer verildi;

Gazze`nin yeni kralı...

Nasrallah`dan daha fazla rağbet görüyor.

Ahmedinejat`tan daha fazla göz önünde.

Gazze halkı için, "yeni Selahaddin.

Hamas`ın içindeki liderler için sağlam bir referans noktası.

Sözünü ettiğimiz bu kişinin adı, Recep Tayyip Erdoğan; Türkiye`nin Başbakanı.

Eğer Barack Obama`nın Orta Doğu`daki yeni başlangıcı, eylül ayı başında Washington`da gerçekleştirilen iki günlük görüşmenin ötesinde bir gelişme kaydetmek istiyorsa, karar verenlerin oturduğu o masada Türkiye Başbakanına da bir yer verilmesi gerekecek. Gazze`de herkes bundan emin.

Erdoğan, kararlılığı sayesinde Filsitin`in direnişi bakımından önemli bir muhatap hâline geldi." şeklinde açıklama yaparken, Hamas`ın Dışişleri Bakanı Mahmut el Zahhar şunları ekliyor: "Yeniliği temsil eden kişi odur. İslam`ın yeni merkezi Türkiye`dir.

Erdoğan da bu sözlerin altında kalmıyor: "Hamas, topraklarını savunmak için mücadele eden insanlardan oluşmaktadır. Seçimleri kazandılar. Amerikalı yöneticilere de söyledim: Ben, Hamas`ı bir terör örgütü kabul etmiyorum.


Gazze ablukası kaldırılıncaya, katliamlar durduruluncaya ve devlet terörü Orta Doğu`da böyle kabul edilinceye dek durmayacağız.

Bu sözler İsrail`e, hem kardeş hem düşman Araplara, Barack Obama`ya ve Avrupa kançilaryalarına da yönelik.


Erdoğan şu uyarıda bulunuyor: "Türkiye ile dostluğunu kaybetmek, ödenmesi gereken bir bedeli de beraberinde getirir. Yahudi halkıyla her zaman tarihî bir dostluk ve iş birliğimiz oldu. Dolayısıyla, bu kanlı saldırıyı kınayan İsraillilerin bunun büyük bir hata olduğunu ve iki ülke arasındaki dostluğa ağır bir darbe vurduğunu gayet iyi idrak ettiklerini düşünüyorum."

Gazze`nin yeni kralı, bundan bir yıl önce Davos`ta da kendisini göstermişti. Gelen haberlerde, vatana dönüşünde İstanbul`da bir kahraman gibi karşılandığı anlatılıyordu. Olaydan birkaç ay sonra, Fransa`ya yaptığı resmî bir ziyaret sırasında Erdoğan aynı konuya değinmişti: "Eğer bir ülke orantısız güç kullanırsa, elbette biz de ona `aferin` diyemeyiz."

Erdoğan, Gazze`de kasırga gibi esiyor ama bunu Hizbullah`ın ya da Ahmedinejat`ın İran`ının fanatik tonuyla yapmıyor.

Bir "mayfa babası" gibi değil, bir müttefik gibi kendisini öne sürüyor.

Filistinli gazeteci ve Londra`da yayımlanan el Kuds el Arabi gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Abdulbari Atwan, "Osmanlıların torunu Erdoğan, kendi ülkesinde ve tüm İslam aleminde kararlılık ve adalet sembolü hâline geldi." şeklinde yazıyor.


Bunu olağan birtakım gelişmelerde de gözlemek mümkün: Türkiye Başbakanı Erdoğan, Gazze Şeridi`nde ulusal kahramanlık mertebesine o denli erişti ki, el Hayat gazetesinin verdiği habere göre Han Yunus şehrinde yaşayan bir kişi, üçüncü çocuğuna Recep Tayyip adını vermeye karar verdi.

Dünyaya gelen son torununa Recep Tayyip ismini veren Hamas`ın lideri İsmail Haniye tarafından da aynı kararın alınmış olması, çok daha büyük anlam taşıyor.

Bu yeni Selahaddin rolünden ziyade, hem İsrail ile Arap-Müslüman dünya arasında hem de Filistin alanı dâhilinde büyük ara bulucu rolüne heves ediyor gibi görünen Türk Başbakanın desteklemeye devam ettiği bir evrimdi.


Diğer yandan, Hamas açısından Türkiye (bir ayağı Avrupa`da, iki ayağı NATO`da bulunan bir ülke), işlenmesi gereken bir müttefik.

Ayrıca Erdoğan`ın maiyetinde oluşan ve Hamas`ın iç yönetiminin bu ülkede Avrupa ve Barack Obama`nın Amerika`sıyla bir iletişim kanalı görerek, `İslamlaşmış` bir Türkiye üzerine yatırım yapmaya büyük istek duyduğu şeklindeki kanaat da buna ekleniyor."

Hamas açısından Erdoğan`ın Türkiyesi, aynı zamanda Filistin meselesinde İran`ın müdahalesine karşı koymak için de önemli bir destek.

Türkiye`nin başrol oyuncusu olma emelleri, Amerikan planlarıyla ihtilaf içine girmiyor. Bilakis, Erdoğan`ın aktivizmi, hem İran`ın yayılmacılığını kontrol altına almakta hem de İsrail`in aşırıcılığını hafifletmekte Obama`nın işine yarayabilir.

Zaten Erdoğan, ayaklar altına alınan uluslararası hukuka atıfta bulunmak suretiyle, İsrail`i siyasetin silahlarıyla sıkıştırıyor ve Yahudi karşıtı ideolojik bir kampanya tonu kullanmaktan itinayla kaçınıyor.


Erdoğan, pek çok kez şu sözleri yineledi: "Kullandığımız ağır sözler İsrail halkına, Yahudilere karşı değildir, İsrail hükûmetine karşıdır."

Erdoğan`ın Orta Doğu sahnesine girişi, Filistin`in çeşitlilik gösteren alanında ve bizzat Hamas`ın dâhilinde kartları yeniden karıştırmaya aday görünüyor.

Erdoğan, Ahmedinejat, Suudi hanedanlığı, Nasrallah, Filistin meselesi, ucunda Orta Doğu`da egemenlik olan bir oyunun her geçen gün daha önemli bir parçası hâline geliyor. En radikal olanlardan daha ılımlılara kadar çeşitli Filistinli parti grupları, Filistin toprakları haricindeki aktörlerin elinde birer araca dönüşüyor.


Bu şekilde, Hamas`ın pragmatik kanadının Türkiye`ye yaklaşması, cihat yanlısı kısmın anında tepkisine yol açıyor.

Hamas`ın aşırılık yanlısı kısmının silahlı kolu İzzeddin el Kassam`ın üstlendiği El Halil saldırısı, hem İsrail-Filistin müzakerelerine yeniden başlanmasına diyalog düşmanlarının gönderdiği bir mesajhem de Erdoğan gibi bölgede ilk planda bir siyasi rol oynamak isteyenlere gönderilmiş bir uyarı niteliği taşıyordu.

Arap dünyasının en nüfuzlu gazetecileri arasında bulunan Zaki Chehab şunları söylüyor: "Cihat yanlısı bir Hamas, bu hareketi kurumsallaştırma çabalarını boşa çıkarabilir ve bu evrimi hedef alanları Orta Doğu müsabakasının dışına taşıyabilir."

Bunlar arasında Erdoğan`ın Türkiyesi de var.

Chehab`a göre Türk lider Erdoğan, bir gerçeği kendisine mal etti: "Siyasi kaderi ne olursa olsun Hamas asla ortadan yok olmayacak ve hiçbir askerî eylem onu kökünden sökemeyecek.

Uzaylıların dünyasından gelen bir güç değil. Hamas, kardeşin, komşunun ya da çocuğuna bir eğitim garantisi veren insanın ta kendisi. Bu insanlar sandık başında Filistin halkını temsil ettiği sürece, Batı ve gelecek her türlü Filistin Ulusal Yönetimi onlarla müzakere etmek zorunda kalacak." Ve bu gerçeğe bir dayanak sunmaya niyet edenle (Erdoğan`ın Türkiyesi)...

"Erdoğan`ın gerçekleştirmeye çalıştığı, Türkiye`yi Batı`nın geleneksel Arap ortakları (en başta Mısır ve Ürdün) ile Suriye gibi kendi gereksinimlerini baskın çıkaracak bir müzakerenin açılması yanlısı ülkeler arasında bir köprü hâline getirebilmek. Ancak Erdoğan, bu iddialı planı gerçekleştirebilmek için İran`ın emellerini küçültmek ve Washington-Tel Aviv imtiyazlı eksenini kırmak zorunda."

Türkiye`nin "İslami dönüşümü" konusunda, Orta Doğulu analistler tarafından sunulan başlıca iki yorum mevcut: Ümit boşluğu (yani Türkiye`nin Avrupa Birliği`ne girmekten vazgeçmiş ve tekrar Doğuya bakmaya başlamış olması) ve Türk-İran rekabeti (bu teoriye göre Türkiye`nin, Filistin meselesini Tahran`ın Şii etkisinin elinden alıp Sünni liderlik altına döndürmeye karar verdiği ileri sürülüyor).

Ankara, Müslümanların sempatisini toplamak için Filistin`in bir araç olduğunu ve Gazze`nin bunun kaynağını temsil ettiğini biliyor. Ancak Hamas`ın sempatisi İran yönünde. Türkiye, bir mutabakata varmak için Hamas`ı ikna edebilecek mi? Müsabaka daha yeni başladı.

haber5
 
Üst