Gayb konusu ve şia

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
“De ki: Ben size, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyarım. De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?” ENAM 50

Allah diyor ki: “De ki: "Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim." ARAF 188

“De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Ve onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.” NEML 65

AYETLER AÇIKTIR GAYBI SADECE ALLAH BİLİR.EĞER DİLERSE PEYGAMBERİNE VAHİY İLE BİLDİRİR. MUTLAK GAYB SADECE ALLAHINDIR BAŞKASI BİLMEZ. PEYGAMBERLERDE GAYBI MUTLAK BILMEZ ALLAHIN VAHYETTİĞİ ÖLÇÜDE BİLİRLER. ŞİMDİ GELELİM ŞİA İNANCINDA Kİ DURUMA
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
ŞİA HADİSİ EHLİBEYT TUM GAYBI BİLİR DİYOR ;

Müfezzel bin Ömer İmam Caferi Sadık Aleyhisselam’dan şöyle rivayet eder:[/color]Bir gün İmam Caferi Sadık Aleyhisselam’ın huzuruna müşerref olduğumda bana buyurdular: Ey Müfezzel! Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem, İmam Ali Aleyhisselam, Hz. Fatime Selamullah Aleyha, İmam Hasan ve İmam Hüseyin Aleyhimusselam’ı gerektiği gibi tanıyıp onların marifetinde hakikata vardın mı?[/color][/color]Arz ettim: Ey Mevlam! Onlar’ın marifet hakikatı nedir? Buyurdular: Her kim onları marifetlerinin hakikatınca tanırsa mümindir ve imanın en üst derecesine varmıştır. Arz ettim: Ey mevlam! Onu bana tanıt. Buyurdular: Bil ki Onlar, Allah’ın yarattığı ve yoktan var ettiği her şeyi bilmektedirler. Onlar, takvanın mazharı, yerlerin, dağların ve denizlerin hazinedarlarıdırlar. Gökyüzünde ne kadar yıldız olduğunu, dağların ağırlığını, denizlerin ve nehirlerin su miktarını çok iyi bilmektedirler. Ağaçtan düşen her yapraktan haberdardırlar. Yerin karanlıklarında oluşan her şeyi bilirler. Hiçbir ıslak veya kuru yer yoktur ki mubin kitapta yani Onlar’ın ilminde yazılmamış olsun. Arzettim: Ey mevlam! Söylediklerinizi anladım ve onlara ikrar edip iman getirdim. Buyurdular: Ey Müfezzel! Sen, nimet verilmiş ve temizlerdensin. Cennet sen ve senin gibilere helal ve tatlı olsun.[/color] [/color]Kaynak: Misbah-ul Envar s. 287, Bihar-ul Envar c. 26 s. 116, Tefsir-i Burhan c. 4 s. 7
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
“İran Şii devrim lideri, Ayetullahları ve Hüccetleri olan Humeyni’nin söylediklerini aktarıyorum. Bu adam “el-Hukumetu’l İslamiyye” adında ki meşhur kitabında diyor ki: “İmam için övülmüş bir makam vardır [92] âlemin hükümranlığı, kainatın tüm zerreleriyle imamların vilayetine ve egemenliğine boyun eğer. Mezhebimizin inanç gereklerinden bir tanesi de; imamlarımızın bir makama sahip olması ve o makama ne yaklaştırılmış meleklerin ne de resullerin, nebilerin ulaşamamasıdır.
Elimizde ki rivayet ve hadislerin gerektirdiği şeylerden bir tanesi de, en büyük Peygamber (s.a.v) ve İmamlar (a.s) bu âlemin yaratılışından önce birer nurdular ve Allah onlara kendisini Allah’tan başka kimsenin bilmediği bir menzile ve yakınlığa yerleştirdi. İmamlarımızdan (a.s) rivayet olunuyor ki: “Bizim Allah ile aramızda bazı özel haller vardır, ona ne yakınlaştırılmış melekler ne de resuller, peygamberler ulaşır” aynı şekilde Fatıma el-Zehra (a.s)’da böyle bir menzile sahiptir...” [93]

“Ve biz inanıyoruz ki, imamların emir ve işleri diğerlerininkinden farklıdır. Biz mezhebimiz gereği inanıyoruz ki, imamlarımızdan gelen her emir ve iş vefatlarından sonra bile yapılması gerekip, bilakis o işlere ve emirlere tabi olmak vaciptir!” [94]


“Daha önce de belirttiğim gibi, imamların talimi, Kur’an’ın talimi gibidir ve bu talimler herkes için her asırda ve zamanda geçerli olup, uymak ve uygulamak ise vaciptir!” [95] el-Hukumetu’l İslamiyye , Sayfa: 112

IMAMLARIN OYLE BİR DERECESI VARKİ NEBİLER BİLE ULAŞAMAZ DİYOR IMAMLAR TUM KAINATA HER ZERREYE HAKIMDIRLER DIYOR.BU INANÇTA APAÇIK KUFUR.AÇIKLAMAYA BİLE İHTİYAÇ DUYMUYORUM.
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
ynı şekilde “el-Kafi” de Ebu Abdullah (a.s)’dan şöyle dediği rivayet ediliyor: “Ali (a.s)’ın getirdiğini alır, nehyettiğinden de sakınırım. O’nun üstünlüğünde Muhammed (s.a.v) üstünlüğü vardır. Verdiği hükümler de Ali (a.s)’i takip edenler, Allah’a ve Rasulüne uyup takip edenler gibidir. Büyük yada küçük herhangi bir meselede onu reddedenler Allah’a şirk sınırındadırlar. Mü’minlerin emiri Ali (a.s) ancak Allah tarafından verilmiş bir Allah kapısıdır. Aynı zamanda onun yolu dışında başka bir yola girildiğinde helak olunan bir Allah yoludur. Hidayet imamları için de tek tek aynı şey söz konusudur. Allah teala imamlarını yeryüzü ehli onlara dayansın diye arzın direkleri yapmış, apaçık hüccet eylemiştir. Mü’minlerin emiri, Allah’ın salâtı onun üzerine olsun çoğunlukla şöyle derdi: “Ben cennet ve cehennem arasında taşanları taksim ederim. Ben en büyük Faruk (ayırıcıyım). Ben Musa’nın asasının sahibiyim. Muhammed (s.a.v)’i melekler, ruh ve peygamberler nasıl kabul ve ikrar etmişlerse beni de kabul ve ikrar eylediler. Muhammed (s.a.v)’ e yüklenilen ilahi yük rabbani sorumluluk bana da yüklenmiştir. Bana, daha önce kimsede bulunmayan özellikler verildi. Ben bela ve musibetleri bilirim. Nesepleri ve son kesin sözü bilirim. Benden öncekilerden hiçbir şeyi bana uzak ve gizli kalmadı, hepsini bildim. Gaybın bilgileri benden uzak değildir. Allah’ın izni ile müjdeliyorum O’nun adına yapıyorum. Hepsi Allah’tandır. İlmi ile bu konuda bana güç ve imkan verdi. “ [70]

Ben derim ki: Ali (r.a) adına uydurulan bu hadisin her bir ibaresi büyük bir küfürdür. Bunların batıl olduğu o kadar açık ki, âlimleri bırakın avamdan halk bile bunu anlar. Şimdi onların şu “Ali’nin üstünlüğü Rasulullah’ın üstünlüğü gibidir. Rasulullah da bütün mahlûkata üstündür.” Sözlerini ele alalım. Bu şu anlama geliyor; Ali (r.a)’da peygamberimiz gibi bütün mahlûkata üstündür. Tamam, bu Ali (r.a) için söyleniyor, bir de tek tek diğer imamlarında böyle olduğuna inanılıyor.
Ali (r.a)’nin, hadisin sonunda peygamberimizle fazilette müsavi olduğu tespit edildikten sonra Ali (r.a)’nin Rasullullah’dan ve diğer peygamberlerimizden ayrıldığı, sadece onda var olan vasıflar ele alınıyor. Daha önce hiç kimseye verilmeyen sadece Ali (r.a)’ye verilen vasıflar şöyle sıralanıyor:
Gaybı bilir, belaları ve musibetleri bilir, kendisinden önce gelmiş geçmiş ilimlerden hiçbir tanesinin ondan gizli kalmaz. Oysaki olanı ve olacağı bilmek Allah’ın en has özelliklerinden bir tanesidir. Tıpkı Allah’ın buyurduğu gibi: “Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır. “ [71]

Başka bir ayette: “De ki: Ben size, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyarım. De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?” [72]

Gaybı bilmek Peygamberlerde dahi söz konusu değilse, o halde sizi bunu nasıl imamlarınıza yakıştırıyor ve vasıflandırıyorsunuz!
Allah diyor ki: “De ki: "Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim." [73]

Yine Allah buyurdu ki: “(Resulüm!) İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin. O halde sabret. Çünkü iyi sonuç (sabredip) sakınanlarındır.” [74]

Ayeti kerimenin de ifade ettiği gibi o haberleri önceden ne peygamber ne kavmi ne Ali bin Ebi Talib ne de O’nun kavmi biliyordu. O halde nasıl O’nun hakkında kendisinden önce geçenlerin onda gizli saklı kalmayacağını söylüyorsunuz? Allah buyurdu ki: “O, gaybı mı bildi, yoksa Allah'ın katından bir söz mü aldı?” [75]

“De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Ve onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.” [76] başka bir ayette: “Acaba gaybın bilgisi kendi yanındadır da o görüyor mu?” [77]

“O bütün görülmeyenleri bilir. Sırlarına kimseyi muttali kılmaz; Ancak, (bildirmeyi) dilediği peygamber bunun dışındadır. Çünkü O, bunun önünden ve ardından gözcüler salar” [78]

Ali (r.a) da imamlarda birer peygamber değillerdir. Sonra şunu soruyoruz:
Eğer Ali bin Ebi Talib (r.a) gelmişi geçmişi, gaybı, gelecek bela ve musibetleri biliyorsa; niçin içinde tüm gaybi bilgilerin yer aldığı “Fatıma’nın mushafı”nı yazsın ki?? !! Eğer Ali (r.a) gaybı biliyorsa onu yazmaya neden gerek duyuyor!!!
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
HZ.ALİ VE İMAMLAR HZ.MUHAMMEDLE EŞİTTİR İDDİASI

Cennet ehlini cennete sen yerleştirecek,cehennem ehlini sen ateşe atacak ve onun yakıtını sen dökeceksin.Hamd bayrağı senin elindedir.O bayrak yetmiş parçadır. Her parçanın büyüklüğü güneş ile ayın arası kadardır.Adem’den kıyamete kadar bütün insanlar,peygamberler ve senin şiilerin o bayrağın altındadır,Senin tanıdığın ve seni tanıyanlar dışında kimse cennete giremeyecektir.Ateşe de senin reddettiklerin ve seni reddedenlerden başkası girmeyecektir.Cennet ehli cennete,cehennem ehli de cehenneme yerleştiklerinde sana şöyle söylenecek; “Ya Ali!Kapılarını üzerlerine kapat.Cennet ile cehennem arasında şöyle seslen; Ey cennet ehli ebediyyet,ebediyyet.Ey ateş ehli ebediyyet,ebediyyet.Senin faziletlerini yalanlayanlara ve emrini inkar edenlere eyvahlar olsun.”(1)
Bu konuda tuhaflık yoktur.Hz.Ali aleyhisselam’ın kendisi şöyle buyurmaktadır: “Ben Muhammed’im ve Muhammed de ben.” (2) O hazret buyuruyor ki : “Başımızdaki de Muhammed, sonuncumuz da Muhammed, ortamızda da Muhammed. Hepimiz Muhammed’iz,aramızda fark gözetmeyin.



(1) Meşarik ul Envar sf 187 ve 188.
(2) (3) Bihar ul Envar c 26 sf 6 ve 7, “Nuraniyyet hadisi” olarak meşhurdur.
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
gaybetı numanide imamlar peygamberle eşit tutuluyor

: İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam’a şöyle arzettim: Hasan mı daha üstündür, Hüseyn mi? Şöyle buyurdu:
“Bizim birincimizin fazileti sonuncumuzun faziletine katılır, sonuncumuzun fazileti de birincimizin faziletine katılır. Her birinin fazileti vardır.” Ona arzettim ki: “Sana feda olayım, konuyu biraz açar mısın? Vallahi ben sadece hakka ulaşmak için sana soruyorum.” Bizler bir ağaçtanız, Allah bizleri aynı çamurdan yarattı. Faziletlerimiz Allah’tandır, ilmimiz Allah katındandır, biz Allah’ın halka eminleriyiz ve onun dinine dâvet edenleriz. Ve onunla kulları arasındaki perdedârlarız. Daha fazla söyleyeyim mi ey Zeyd?
Dedim ki: Evet. Şöyle buyurdular: Yaratılışımız aynıdır, ilmimiz aynıdır, faziletimiz aynıdır, yüce Allah’ın yanında hepimiz aynıyız. Sayınızı bana söyler misiniz? Diye sorduğunda şöyle buyurdular:
Biz oniki imamız -işte böyle- yüce rabbimizin arşının etrafında yaratılışımızın başlangıcında karar kılındık. Birincimiz Muhammed’dir, ortancamız Muhammed’dir, sonuncumuz da Muhammed’dir.”
 
Üst