Futbol cemaati ya da kapitalizmin muhteşem golü

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
İçerisinde bir sürü ekonomik, kültürel ve siyasi bağlantıları barındıran, sektörel tarafı yadsınamayacak kadar açık olan bir organizeye oyun demek içimden gelmiyor.


Bir futbol takımının gönüllü taraftarlığını yapmak nasıl bir mantığa dayanır şu ana kadar anlamış değilim.


Şayet bu rabıtada makul ve masum bir taraf bulabilmiş olsaydım ‘hangi takımı tutuyorsun?’ diye soranlara yasak savma kabilinden de olsa bir takım ismi söyleyebilirdim.


Futbolun sadece futboldan ibaret olmadığını bilmem bir kere daha söylemeye gerek var mı? İçerisinde bir sürü ekonomik, kültürel ve siyasi bağlantıları barındıran, sektörel tarafı yadsınamayacak kadar açık olan bir organizeye oyun demek içimden gelmiyor.
Belki olsa olsa oyun içinde oyun olabilir.
Oyun kelimesinin içerisini dolduran birçok şeyi futbolla şekillendirip ifadelendirebiliyoruz artık.
Futbol sadece bildik anlamda bir ayak oyunu değil futbol dışı birçok unsuru da bünyesinde barındıran bir ‘ayak oyunu’dur da. Bu oyuna ayak uyduramayan kitleler için ise günde beş öğün çiğnenen bir sakız yani bir laf oyunudur.
Bu ifadelerimin futbol cemaatine mensup olanları kızdıracağını biliyorum.
Çünkü bütün cemaatlerin ortak tarafı peşin kabul ve koşulsuz şartsız itaat olduğu için futbol cemaatinin mensupları da her şeyi “top yuvarlaktır” bağlamında teke indirgeyerek ele almaya yatkındırlar.
‘Top yuvarlaktır’ sözünün ‘her an her şey olabilir’ şeklinde tefsir edildiğini unutmayalım.
Bu söz küresel dünyanın kader vurgusunu çağrıştırmaktadır.
Dolayısıyla yeryüzü kocaman bir stadyumdur, kitleler tribün vaziyeti almışlardır ve dünya kendisi gibi bir kürenin üzerindedir.
Küreselleşmenin mimarları ayak topu ile kurdukları ünsiyetin farkında mıdır bilmiyorum, ama bugün futbol denilen oyunun bütün insanları tek tip bir duyarlığa ve tek renk bir heyecana mahkûm ettiği de bir gerçektir.
Futbol cemaati mensupları için takımlarının alacağı sonuç bütün memleket meselelerini üzerinde, galibiyet sonrası yaşadıkları heyecan ve sevinç bütün kültürel ve sanatsal hazların çok ötesindedir.
Geçtiğimiz hafta gündemi işgal eden TT Arena’nın açılışında yaşanan olaylara bir de bu minval üzere bakmak lazımdır.
Yeni mabet (Aslantepe Stadı) o kadar görkemli yapılmıştır ki bu ihtişam karşısında cemaat cezbeye gelmiştir.
Zira doğaldır ki cazibe cezbe doğurur.
Toki Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın konuşmasıyla birlikte Başbakan ve beraberindekilerin de tribünlerin ıslıklı protestolarına maruz kalması bu esriklik ve sarhoşluğun tezahüründen başka bir şey değildir.
Eğer bir takım için taraftarları o kadar iltifat cümlesi varken tutup da “sen bizim her şeyimizsin” diyebiliyorsa ve eğer yöneticileri stada stat değil “mabet” demekte hiçbir sakınca görmüyorsa tribünlerdeki cezbeye bir mantık aramaya kalkmak da beyhudedir.
“Gölgede ve Güneşte Futbol” kitabının Latin Amerikalı yazarı Eduardo Galeano futbolun sadece futbol olmadığını yüksek sesle söyleme cesareti gösterenlerden, lafı hiç eğip bükmeden söylüyor: ‘Futbol ateisti olmayan tek dindir
Siyasiler belki de bu yüzden milyonlarca mensubu bulunan bu cemaate karşı ilgisiz kalmıyorlar.
Gittikleri yerlerde oraya ait futbol takımının renklerinden oluşan atkıyı boyunlarından eksik etmiyorlar.
Futbol taraftarları ile herhangi bir dini cemaatin refleksi arasındaki açık her geçen gün biraz daha ortadan kalkıyor.
Kulüpler de cemaatler de taraftarlarının oy potansiyelinin gayet farkındalar. Bu yüzden siyasilere karşı kendi kalelerini çok iyi zaptediyorlar.
Kulüplerin kalesini taraftarlar, siyasilerin kalesini ise iktidar ve imkânlar koruyor.
Evet, dünya, futbol oynadığı kadar futbolla da oynamıştır. Oynama, yanına kurnazlık, hinlik ve taktik gibi kolay netice alma unsurlarını da katarak kitlesel bir oyalamaya dönüşmüştür.
Yüzyılların uykusunu bedenlerinde hissedip varlıklarını düştükleri yerden kaldıramayan yığınları, daha uzak ve fasit bir zamana doğru uyutmanın bundan daha etkin ve kestirme bir yolu yoktur sanırım.
Şu sözü kim söylemişse gerçeğe tam doksandan isabet etmiş: “Futbol tarihin bize fırlattığı muhteşem bir şut değil, kapitalist anlayışın attığı bir goldür.”

Hüseyin Akın - Haber 7
 
Üst