Foruma Kayseri Geldi Hemde Fıkralarıyla

KimSeSiZzZ

Üye
Katılım
6 Haz 2007
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Kayseri
On Binlirayı Gördü

ON BİN LİRAYI GÖRDÜ Kayserili bir hayvan tüccarı ineğini satmak için pazara götürür. İnek ahırdayken ineğin gözü önünde on bin lirayı sayıp cebine koyar. Pazarda ineği on iki bin liraya satmak isteyen tüccara derler ki: -Bu inek on iki bin lira etmez. Kayserili yemin eder: - Vallahi de billahi de bu inek sabahtan on bin lirayı gördü


Asker Arkadaşı

Kayserili Mehmet Ağa Çanakkale’ye askerlik görevine gider. Orada Trabzonlu Cengiz ile aynı bölükte görev alır ve onunla tanışıp candan arkadaş olurlar. 36 ay askerlik süresince birbirlerine kenetlenir, kan kardeşi olmaya karar verirler. Derken askerlik bitiminde Mehmet Ağa memleketi Kayseri’ye, Cengiz de Trabzon’a döner. Aradan 25 yıl geçer, birbirleriyle sadece mektuplaşırlar. Cengiz Ağa bir gün Adana’ya giderken Kayseri’de inip ve askerlik arkadaşını ziyaret etmek ister ve arar sorar arkadaşının evini bulur. Hoş beşten sonra hal hatır sorulur. Cengiz Ağa, üç çocuğu olduğunu, bunların ziraatla (fındıkla) uğraştıklarını söyler. Kayserili Mehmet Ağa ise dört tane oğlu olduğunu, bunların ikisinin akıllı diğer iki tanesinin de akılsız çıktığını söyler: -O nasıl oluyor? diye Cengiz Ağa sorar. Mehmet Ağa akıllı oğlanlardan birinin kundura dükkanı açtığını, diğerinin ise giysi dükkanı olduğunu: akılsızlardan birinin ise öğretmen olduğunu, diğerinin de memur olduğunu söyler. Cengiz Ağa kızar! -Ulan sen nasıl konuşuyorsun, okuyan mı akıllı, okumayan mı? Ben bu işi anlamadım da, der. Mehmet Ağa : -Ticaretle uğraşanlar has Kayserili, okuyanlar ise Trabzonludur der.

AĞALARIN VESTİYERİ
Tomarza’nın ileri gelen eşrafından 3-4 kişi şehir kulübünde bir araya gelerek imece usulü erzak alıp yemek yapmışlar ve içki masası kurmuşlar,başlamışlar içmeye. Bu sırada içeriye mahalle bekçisi girmiş ve onu da çağırarak masaya oturtmuşlar. Yiyip içtikten sonra sıra alınan erzakların ve içilen içkilerin paralarını toplamaya gelmiş. Eşrafın geleneğinde fakirin ve yoksulun kollanıp-gözetilmesi olmasına rağmen, masadaki giderlere bekçiyi de dahil etmek isteyince içlerinden biri itiraz ederek: - Fakirdir onu dahil etmeyelim. Giderleri toplamakta olan ilçenin ileri gelen eşrafı: - Mademki bu bekçi ilçenin ağası ve eşrafı değil, neden paltosunu ve şapkasını bizim paltoların asılı olduğu vestiyere astı?

ZEKA OYUNU

Alışveriş için İstanbul’dan Kayseri’ye gelen Musevi iş adamı Simon, Tüccar Mehmet Ağanın evine misafir olur. Kayseri’de kaldığı süreyi Mehmet Ağanın evinde geçiren Simon’un gözü bir ara evin köşesindeki kediye yiyecek konan değerli bir antika tabağa takılır. Simon kendi kendine: -Yahu şu Kayserilinin bilgisizliğine bak. Değerli antika tabağının kıymetini bilememiş olacak ki, bu tabakla sokak kedisine yemek veriyor. Aklınca hemen kendi kendine tabağı elde etme planı yapar. Antika tabağı Mehmet Ağadan doğrudan doğruya istemenin yanlış olacağını düşünür. Önce sokak kedisini alayım, sonra yiyecek koyma bahanesiyle tabağı da beraberinde isteyim der. Simon sabah kahvaltısını yapıp İstanbul’a doğru yola koyulacağı sırada: - Beslediğin şu ev kedisi ne kadar güzel ve cins bir kediymiş, hoşuma gitti bu hayvancağızı bana satar mısın? Kayserili sözüm ona gönülsüz bir eda ile: -Mademki hoşuna gitti, seni kıracak değilim ya, satayım. Amacı sünepe kediden ziyade antika tabağa sahip olmak olan, Simon: İstanbul’da cam ve porselen tabakla bu hayvancağıza yiyecek verirsem belki gözleri bozulur, şu tabağını da sar da beraberinde götüreyim deyince, Kayserili zeka oyununu kazanmanın gururu ile: -Simon Efendi Simon Efendi , bugüne kadar kaç kedi sattımsa bu antika tabağın sayesinde sattım. Antika tabağa sahip olma hayali kursağında kalan Simon, köşeyi döndükten sonra sünepe kediyi sokağa bırakır ve Kayserilinin para kazanmadaki hünerini ve zekasını takdir eder.

HANGİ ETTEN PASTIRMA OLMAZ?

Pastırmacı Mehmet Ağaya sorarlar: - Hangi etlerden pastırma olur? Mehmet Ağa hiç düşünmeden cevap verir: - Kadın etinden gayri bütün etlerden olur. İnsanlar şaşırırlar: At eti, it eti bilumum etlerden pastırma olur da kadın etinden niye pastırma olmaz! Mehmet Ağa hiç kendini bozmadan: -Kadın eti tüm sinirdir de ondan.

KAYSERİ PAZARLIĞI

Gayserililer, Gayserinin geçmiş tarihinde sanat ve ticaretinde rol oynatan kurnaz Yahudi ve Ermenilerin, acımasız pazarlıkları karşısında kendi çıkarlarını korumak, o toplumda kabul görmek ve onlarla yarışır hale gelebilmek için ticaretin püf noktalarını öğrenmek ve alışverişte kandırılmamak amacıyla bir nevi iktisat dersi almışlardır. Bu savunma harekatı zamanla Gayserililerin vazgeçemedikleri bir alışkanlık halini almıştır. Bir de Gayseri ikliminin kışları sert, yazları kuru sıcak olması da Gayseriliyi asvataya (alım-satım) mecbur etmiştir. Tabiatıyla denizi yok ki deniz ürünlerinden, taşımacılığından, limanından turistinden kazanabilsin. Verimli toprakları yok ki hasat kaldırsın, pamuk toplasın. Mevsimleri el vermez ki meyveler sebzeler yetişsin. Hayatı idama ettirmek için geriye kalan en geçerli yol ticarettir. Bunu da yapabilmenin en büyük sermayesi “Ticaret Sanatını” iyi bellemek, “satarken değil alırken kazanmak”. Az satıp çok kazanmak yerine çok satıp sürümden kazanmak. Alım satımda müşteriye niyidip-noörüp bişeyler satabilmek. Örneğin “Buyur abi, ni istedin, yardımcı olak, gel abi otur bidene bişi iç çay, gave al, soğukluk gelsin, hadi oğlum abine bişi getir.” Diye çırağına seslenir. Amaç önce gönül almak,müşteriyi memnun etmek, müşterinin dediğine satmak,bu vesile ile müşterinin ayağını alıştırmaktır. Zaten müşteri kazanmak para kazanmak demektir. Bunu iyi öğrenen Gayserili yurdun her yerinde her türlü alış-verişi rahatlıkla, kolay kandırılamayan alım-satımda hep kazanan esnaf ve tüccarlar olmuşlardır. Amma Gayserilinin Gayseride para kazanması biraz zordur. Alan da,satan da Gayserili olunca, tabiri caizse “iki cambaz bir ipte oynamaz” hesabı, kimse kimseden aşırı kar sağlayamaz. Gayserilinin alış-veriş felsefesi “alış-verişte istenenin yarısını vermektir.” Çünkü Gayseriliye en ağır gelen: kandırılmaktır. Bir malı alırken, istenilen fiyatın yarısını teklif ettiğinde, satıcı bunu da kabul etse,Gayserilinin içinden: -Tüh!! Adam beni gandırdı mı nii? Az da aşşa virsiydim. Diye geçer. Satarken de işi zordur Gayserilinin: az da istese,”kötü mal” derler çok istese “bahalıcı” derler. Yani ilim işidir Gayseride esnaf olmak. Zaten “Okumam yazmam yok ama Gayseriliyim” sözü Gayserilinin ticaret ilmi bildiğini kanıtlar. Bir müşteriye nasıl davranılacağını bilir: kimin alıcı kimin sorucu olduğunu anlar. Bir Gayseri pazarlığını örnekleyelim,mesela bir elbiseci: - Buyur abi niye baktın ? - Şööle baktım arkadaş, - Ossun abi gel içerden bak, - Alacak deelim ki, - Ayıp ettin aabi, almak şart değel, ne dimişler “Almasan da mala bak” mesela sana bidene dakım elbise virek, önümüz bayram zaten. O zamana gadar bu mallar ateş bahası olur. -İyide para yok ki. -Amma yaptın aabi, para diyi yakana mı yapıştık. Oldukça virin. Veya taksit yaparık. -Taksidinen olursa olabilir. -Olur abi olur. Neden olmasın hele sen bidene şu gri dakımı giy. Elbiseyi giydirirken: -Şiimi abi, kimlerdensin, nirde oturuyorsunuz? Sormak ayıp olmasın da nii iş yapıyon? Böylelikle adamın seceresini, kimin neciliğini, güvenilirliğini öğrenmiş olur. Soruların devamında ya akraba çıkar ya hısım olur ya da tanıdığın tanıdığını tanır. Böylece veresiye sağlama alınmış olur. Giydirdiği elbise ile adamı aynanın yanına götürürken: -Abi güle güle giyin, eskisi küllüklere ossun. Bu renk seni amma da aştı haa.. -İyi de acıcık bol mu nii.. -Yok abi ne oldu,üstünde çok zengin durdu. Hemi de bu senenin öbür senesi de var. -Peki bunun fiyatı nirelerde? -Golay abi hele sen bidene beğen. Senden de mi parazanacak. -Ossun utanma, bazar dostluğu bozar. Hele sen bidene sööle. -Abi peşin fiyatından sayar ve de iki taksit yaparık. İşin kaç taksite olabileceğini yokluyor. -İyi amma ben iki taksitte ödeyemem. -Canın sağossun o zaman üç takside ayarlarık. Hemşehrim sen şunun bi fiyatını söyle ondan sonra taksitlendir. -Yaa abi sende fiyat dedin çattın. Atınan deve değela senden de gazanmam. 100 sayarık sen de yabancı olmadığına göre dört takside de bağladık mı sen de gül gibi giyer gidersin. -Yok gardaşım, yüze dünyada alamam. -Ya yüz dediysek yüz olmadı ya. Hadi doosan alak. -Yok gardaşım vallaha çok para. Hemi de benim şu günnerde göynemin asdarı yok. Ona göre elini vicdanına goy. -Abi iyi de ayrandan aşşası da su, dahası zarar ider ben nörüyüm,sermayesi bahalı. -Yav hele sen şunun bi olacağını söyle de bi düşünek. -Düşünüp daşınması bu. Sesen alırık dost işi olur. Başka da olmaz. Gari sen de sevildiğini bil. -Tamam ağa anlaşılan atmılşa hayilleşecek. -Yok abi nörüyon. O fiyatlara olmaz. Küllün zarar ider o zaman. -İtiraz itme de az gazan, tez gazan, yosa gassın, der ve dükkandan çıkacakken satıcı hemen telaşlanarak: -Abi aşam aşam şiytan sevindirmiyek, senin didiğin ossun senimi gıracak, der ve işi bağlar. Satan: hiç yoktan mal sattığından, Alansa: direni direni bazallık ederek mal aldığından memnun. Böylece bir Gayseri pazarlığı gerçekleşmiş olur.
______________
www.kayseriliyim.com'dan alıntıdır.​
 

aHuZaR

Can kayıp can firarda
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
6,438
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Konum
Gönülistan
Walla forumda istemedigin kadar kayserili mevcuttu zaten
her gelen buu konuyu acti bir kere :):):)
oy güldüm yine kayserililer kizmayin haaa
 
Katılım
22 Ocak 2007
Mesajlar
1,433
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
41
Konum
ankara
Kayserili çocuğun biri dedesine sormuş?
-- Dede iki kere iki kaç eder?
dedesi cevaplamış:
--Oğlum hangi açıdan soruyorsun.. Parayı alırken mi verirken mi?
 

KimSeSiZzZ

Üye
Katılım
6 Haz 2007
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Kayseri

Yahudinin biri,pazara,topal eşeği satmak için götürür,fakat alıcıyı kandırsın diye eşşeğin tırnağına çivi çakar,eşşeğe bir Kayserili müşteri çıkar,kayserili ayakta ki çiviyi görür,içinden 'çiviyi çıkarırım düzelir'diye düşünür,eşşeği alır. yahudi ertesi gün sağda solda övünür. -siz kayserililer akılıyı diye övünürsünnüz çiviyi çaktım anada doğma sakat eşşeği sattım der. duyanlar bunu kayseriliye anlatırlar Kayse rili eli dizine vurur: -tüh yahu,verdiğim para sahte olmasaydı bayağı kazıklanmıştım​
 

Byrocktar

Profesör
Katılım
8 Haz 2006
Mesajlar
2,500
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
RoCk CiTy
Kayseri mi dediniz... :D ben geldim... :D

Bir kayserili ile yozgatlı oturuolarmış...birbirlerine mal varlıklarından söz edip hava atıolarmış...yozgatlı başlamış benm tarlamın bi ucundan öbür ucuna arabayla gitmeye kalksan akşam oluıo demiş... kayserili gülmüş...bendede öle eski bi araba vardı sattım yenisini aldım demiş... :D haha :D
 
Üst