- Katılım
- 30 Eyl 2013
- Mesajlar
- 6,183
- Tepkime puanı
- 473
- Puanları
- 83
Elma, armut, muz, portakal gibi meyvelerin kendi içlerinde ‘’meyve benim, siz meyve değilsiniz’’ davası gütmesi onlardan herhangi birisini hakikate erdirmez. Bunlar içinde hakikate erecek olan meyve ‘’hepimiz meyveyiz’’ diyen olacaktır. O halde Fırka-i Naciye’yi diğer Müslümanları ötekileştirenlerde aramayın. Kurtuluşa erecek olan fırka, bizzat kendisi başka bir fırkaymış gibi hareket etmez. Fırka patolojisini aşmış olanların; tevhit çatısı altında ayrılıkçı dava gütmeyen muvahhit zümrenin; Millet-i İbrahim’in erdemidir Fırka-i Naciye olmak.
Dini tevhit; şeriatı Muhammed-i olarak idrak edenlerin erdemi. Dini ebet ve ezel değişmez hakikat; şeriatı ise zaman ve mekâna göre değişerek geldiğini idraktir kurtuluş. Din şeriata muhtaç değildir; şeriat dine muhtaçtır. Bunu böyle bilmek, böyle iman etmektir kurtuluş. Allah’ın Kur’an’da yaptığı bu ayrımı görmek ve göstermek gerekir. Caşiye Suresi, ayet 18’de der ki: ‘’Seni Din konusunda şeriat sahibi kıldık’’. Bu ayet, davanın şeriat değil, din olduğunu gösteriyor. Bu ayet aynı zamanda İslam’ın şeriat olmadığını; bilakis ta Hz. Âdem’den beri tevhit olduğunu gösteriyor. O halde ŞERİAT İSLAM değildir. DİN İSLAM’dır. Peki ya şeriat? O her peygamberin kendisine verilmiş kaideler manzumesidir ki cahiliye adetlerini kaldırmak fonksiyonunu taşır. Öyle peygamberler vardır ki; tevhidi unutmuş ama cahiliye geleneği olmayan toplumlara gönderiliyor. Onlara şeriat verilmiyor. Zira kültür gelenekleri mazlumları ezmiyor. Onlara gelen peygamber tevhidi hatırlatıp gidiyor. Delilimiz ne? : Kur’an’da ZİKİR kelimesi çok geçer. Örneğin ‘’biz diğer peygamberlerin kalbine zikri indirdiğimiz gibi sana da indirdik’’ şeklinde çok ayet vardır. Tefsirler burada geçen zikirden kastın Kur’an veya kitap olduğunu yazmışlardır. YANLIŞ! Zikir, anmak demektir. Hatırlamak demektir. Zira Kur’an’da Hz. Salih’e de zikir verdik der ama bildiğimiz kadarıyla Salih peygamber ne kitap ne de suhuf sahibidir. O halde Kur’an’da geçen ZİKRİ VERDİK’ten murat; unutulmuş olan ALLAH’IN BİRLİĞİNİ (tevhidi) HATIRLATMA MİSYONUNU VERDİK demektir. Kıyamete kadar korunacak ona da budur. Yeryüzünde artık tevhidi unutan kalmayacak demektir. Her daim bir yerlerde muvahhit itikatta olanlar bulunacak demektir. Bu unutulmayınca da hatırlatma verilen bir peygambere ihtiyaç yok demektir. İşte bu idrakle hakikat bulunur. Bu idrakle bütün sahte peygamberler boşa çıkar. Unutma! Peygamberlerin davası şeriat değil, dindir din. Din ise tevhittir; LA İLAHE İLLALLAH; din budur; sahibi de Allah’tır. Din gününde sorgu da bundan sualde bundandır.
Edit: İslamın hak din olduğuna delil mi arıyorsunuz? Buna en büyük delil, içinde tevhit akidesini barındıran tek din olmasıdır. Diğer dinlerde bu yok. Delil ne Edip Yüksel'in matematiğidir ne de Hz. Peygamberin varlığıdır. Tahrif olmuş dinler kendi peygamberlerini delil sayarak küfürlerine devam ediyor, unutma! Karşında sana argüman getiren unsurlar ''sahte peygamberdir'' dediği zaman ne diyecebilirsin? Onun içindir ki en sağlam delil tevhidtir. İlk tebliğlerin çıkış noktaları bu olduğu için İslam hemen yayıldı dünyaya. Emin olun bu böyle. İslamı tebliğ ederken tevhit üzerine bina edin çıkış noktanızı. Rica ediyorum. Hoca ve âlimlerimizin çoğu malesef bunu unutup başta verdiğim örnekte ki ''meyva benim, sen meyva değilsin'' muhabbetine kaymışlardır. Hayatları ve ilimleri bundan ibaret olmuştur. Raydan çıkmışlardır. Dünya tevhidi bekliyor bizden. Dünyaya açılacağımız dava bu; diriltmeyi amaçladığımız medeniyetin temel dinamiği de bu olmalıdır.
DostunDostu
Dini tevhit; şeriatı Muhammed-i olarak idrak edenlerin erdemi. Dini ebet ve ezel değişmez hakikat; şeriatı ise zaman ve mekâna göre değişerek geldiğini idraktir kurtuluş. Din şeriata muhtaç değildir; şeriat dine muhtaçtır. Bunu böyle bilmek, böyle iman etmektir kurtuluş. Allah’ın Kur’an’da yaptığı bu ayrımı görmek ve göstermek gerekir. Caşiye Suresi, ayet 18’de der ki: ‘’Seni Din konusunda şeriat sahibi kıldık’’. Bu ayet, davanın şeriat değil, din olduğunu gösteriyor. Bu ayet aynı zamanda İslam’ın şeriat olmadığını; bilakis ta Hz. Âdem’den beri tevhit olduğunu gösteriyor. O halde ŞERİAT İSLAM değildir. DİN İSLAM’dır. Peki ya şeriat? O her peygamberin kendisine verilmiş kaideler manzumesidir ki cahiliye adetlerini kaldırmak fonksiyonunu taşır. Öyle peygamberler vardır ki; tevhidi unutmuş ama cahiliye geleneği olmayan toplumlara gönderiliyor. Onlara şeriat verilmiyor. Zira kültür gelenekleri mazlumları ezmiyor. Onlara gelen peygamber tevhidi hatırlatıp gidiyor. Delilimiz ne? : Kur’an’da ZİKİR kelimesi çok geçer. Örneğin ‘’biz diğer peygamberlerin kalbine zikri indirdiğimiz gibi sana da indirdik’’ şeklinde çok ayet vardır. Tefsirler burada geçen zikirden kastın Kur’an veya kitap olduğunu yazmışlardır. YANLIŞ! Zikir, anmak demektir. Hatırlamak demektir. Zira Kur’an’da Hz. Salih’e de zikir verdik der ama bildiğimiz kadarıyla Salih peygamber ne kitap ne de suhuf sahibidir. O halde Kur’an’da geçen ZİKRİ VERDİK’ten murat; unutulmuş olan ALLAH’IN BİRLİĞİNİ (tevhidi) HATIRLATMA MİSYONUNU VERDİK demektir. Kıyamete kadar korunacak ona da budur. Yeryüzünde artık tevhidi unutan kalmayacak demektir. Her daim bir yerlerde muvahhit itikatta olanlar bulunacak demektir. Bu unutulmayınca da hatırlatma verilen bir peygambere ihtiyaç yok demektir. İşte bu idrakle hakikat bulunur. Bu idrakle bütün sahte peygamberler boşa çıkar. Unutma! Peygamberlerin davası şeriat değil, dindir din. Din ise tevhittir; LA İLAHE İLLALLAH; din budur; sahibi de Allah’tır. Din gününde sorgu da bundan sualde bundandır.
Edit: İslamın hak din olduğuna delil mi arıyorsunuz? Buna en büyük delil, içinde tevhit akidesini barındıran tek din olmasıdır. Diğer dinlerde bu yok. Delil ne Edip Yüksel'in matematiğidir ne de Hz. Peygamberin varlığıdır. Tahrif olmuş dinler kendi peygamberlerini delil sayarak küfürlerine devam ediyor, unutma! Karşında sana argüman getiren unsurlar ''sahte peygamberdir'' dediği zaman ne diyecebilirsin? Onun içindir ki en sağlam delil tevhidtir. İlk tebliğlerin çıkış noktaları bu olduğu için İslam hemen yayıldı dünyaya. Emin olun bu böyle. İslamı tebliğ ederken tevhit üzerine bina edin çıkış noktanızı. Rica ediyorum. Hoca ve âlimlerimizin çoğu malesef bunu unutup başta verdiğim örnekte ki ''meyva benim, sen meyva değilsin'' muhabbetine kaymışlardır. Hayatları ve ilimleri bundan ibaret olmuştur. Raydan çıkmışlardır. Dünya tevhidi bekliyor bizden. Dünyaya açılacağımız dava bu; diriltmeyi amaçladığımız medeniyetin temel dinamiği de bu olmalıdır.
DostunDostu