Filistinli Kızların Sevgililer Gününe Bakış Açısı

Meryem

Komplike
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
15,309
Tepkime puanı
759
Puanları
0
Yaş
37
Konum
İstanbul
Hakikat ilimin ardından sevdanın sokağına girer gibi koştuk, ezberlenen güzergâhlara yöneliyorduk daim bir ilimden ırak bir niyetle.

Akşamdan sabaha ve sabahtan akşama kuşatılmış hücrelerimizle yöneliyorduk elimizde gönlümüzde olmayan bir ışıkla.

Kaydırmışlardı gönlümüzün manasını, azdırmışlardı sabrımızın sınırını,

Kuşatılmıştık kıskıvrak; kimsesiz kızlar gibi, boşluğa kayan kızanlar gibi,

Uçmuştuk; bu uçuşun bir düşüş olduğunu fark edemeyecek kadar alev alev olmuştuk

Yanıyorduk sevgilinin gönlünde hakikat dolu hakiki sevgiliyi bilemeyecek kadar.

Mahpus olmuştuk dar boğazlarda, utanılacak niyetlerde mahpus olmuştuk, ‘ayetler’ kime ki?

Daha da büyük kabahatlerdeydik nizamını hissetmediğimiz isyankâr arzularla,

Kaçıyoruz daha nereye kadar, sevgilinin ipeksi bakışlarında bozduğumuz her yeminin samimiyeti nerde?

Çaresiz heybetlerin hey hatlarıyla boğulmuş gömülmüşüz sevgilinin göbeğine, ya çaresiz Filistinli kızların bakışlarını kim dillendirecek, nemlendirecek?

Toz kondurulamayacak kadar iyi ebeveynlerdik, büyük bir ırkçılıkla büyük bir bencillikle,

Sadece bizden türeyenlere, en büyük destanlara yazılacak kadar iyi ebeveynlerdik.

Sadede mi geleyim; aşk satın alınıyorsa tertemiz bakış ve yakarışlar anlam kazanmazken bu dergâhta, canı acıyor kimsesizlerin.

Kimsesizlerin ciğeri pazarlanıyor.

Her birimizin hayalleri âmâ her birimizin ülküleri kısır, utanmadan sıkılmadan aşkı konuşup sevgililer gününü kutluyoruz ya.

Yansın anasını satayım yansın; Iraklı çocuklar yansın, Gazeli çocukların hayalleri yansın, Halepçeli çocukların hiç hayalleri olmadı ki zaten.

Hayallerinden öte ince ‘sızı’ , ‘sızıları’ o minvalden bu zaviyeye bahse konu olmaktan öteye gidemezken biz, ‘o günü’ ‘bu günü’ ‘şu günü’ kutlayadururken,

Onların, masumların, çocukların, kadınların, kardeşlerimizin, insanlarımızın, bakışları kala kala kalıyordu, dura dura duruyordu emin olun üzüntüleri, Allah’ı bile hüzne sevk ediyordu.

Hıra Dağı oturmuş, dağlar kadar büyük kabahatlerimizin hüznüyle meşgul.

Uçmuş kuşatılmış kaymıştık hakikat ilminden uzak kör kuyularda çaresizce, şakaklarımızdan yüreğimize toz yağıyordu.

Büyük okyanusun rüzgârları bile temizleyemiyordu bu hissiz tozu.

Sevgilimize çiçek beğenirken ‘onlar’ yüreklerine taş bağlamış çocuklarına kefen bulamıyordu.

Sahi onlar kardeşlerimizdi değil mi? Vapurda sigaramızı tüttürürken, sıcacık odalarımızda kahvelerimizi höpürdetirken, ‘madde’ dimdik duran bir ilah gibi bize dururken,

Kardeşliğimiz sadece bir ‘sır’ gibi bize kalırken, meğer kardeşliğimiz Filistinli çocukların sapanlarından daha değersizmiş; meğer kardeşliğimiz solan bir ‘iman’ gibiymiş…

Sevgililer günümüz kutlu olsun; onlar eziyet çekiyor diye biz mutluluktan mı mahrum olalım? Yansın anasını satayım yansın.


Şair Nurettin Şimşek
 
Üst