FİLİSTİN diyenler IRAK Diyenler Srebrenitsa NEDEN DEĞİNMEZLER ? Oy rantı yokmu ? Onlar Müslüman ve Türk değillermi ?

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
FİLİSTİN diyenler IRAK Diyenler Srebrenitsa NEDEN DEĞİNMEZLER ? Oy rantı yokmu ? Onlar Müslüman ve Türk değillermi ?

DÜN YILDÖNÜMÜ idi yazmadım bekledim.

Çok merak ediyorum

Bu kardeşlerimiz

MÜSLÜMAN değilmi ?

TÜRK değilmi ?

Bunlar değilse KİMLER ?




Srebrenitsa'da

Hüzün ve Gözyaşı Hakim...
Bosna’da SREBRENİTSA KATLİAMI ( Soykırımını ) kurbanları anılıyor. 15 yıl aradan sonra bugün (11 Temmuz 2010) 775 kişi daha törenle defnedilecek.

Acılı anneler çocuklarının cesetleri nasıl teşhis ettiklerini anlattı;
Bosna-Hersek'teki savaşta 11 Temmuz 1995 tarihinde 12.500 kardeşimizin katledildiği Srebrenitsa'da, soykırımın 15. yılı anma törenleri, kurbanların mezarlarının bulunduğu Potaçari'de geniş katılımla yapılıyor.
Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşından sonra yaşadığı en büyük trajedi olan Srebrenitsa soykırımının 15. yıldönümünde, yine hüzün ve gözyaşı hakim... Boşnak aileleri erkeksiz, çocukları babasız, anneleri evlatsız bırakan bu soykırımın acısı, aradan geçen 15 yıla rağmen hiç dinmedi.
Srebrenitsa Katliamı Anısına Bir Video
tıklayın - izleyin...

Bir zamanlar evlatları ve kocalarıyla yaşadıkları mutlu hayatı ansızın yok edilen Srebrenitsalı kadınları yalnız bırakmamak için on binlerce Boşnak törenlerin yapılacağı alanda bir gün öncesinden toplanmaya başladı. Etrafı ormanlarla çevrili yeşil arazi üzerine "beyaz zambaklar" gibi dizilen uçsuz bucaksız mezar taşlarının bulunduğu Potoçari'de toplanan Müslümanlar, savaşta kaybettiği yakınları için dua ediyor ve gözyaşı döküyor.

Bosna-Hersek'ten ve yurt dışından törenler için gelen insanlardan bazıları geceyi Potoçari Mezarlığı çevresinde kurulan çadırlarda ve kentteki Boşnak ailelerin yanında geçirdi.

İnsanların yüreğindeki acı ve hüzün yüzlerine de yansıyor. Gülmeyi adeta unutmuş bu insanlar, sadece derin bir sessizlik içinde 15 yıl önce dünyanın gözleri önünde yaşanan trajedinin hüznünü yaşıyor.
Törenler bir büyük buluşmaya da sahne oluyor. 15 yıl önce baba, kardeş, eş olanlar yemyeşil örtülere bürünmüş narin ve hafif tabutlarıyla Poto çari'de bir araya geldi. Doğum tarihleri farklı, ancak ölüm tarihleri hep 11 Temmuz 1995 tarihini gösteren 775 tabut, ilk olarak bu insanların "umut" diye içeri girmeye çalıştığı BM bünyesinde görev yapan Hollanda birliğinin konuşlandığı fabrikanın içinde bekletildi. 15 yıldır kaybettikleri ve bir mezarın dahi çok görüldüğü yakınlarının tabutlarına sarılan kadınlar gözyaşı döktü.

Bu gözyaşları, 15 yıl önce katledilen, daha sonra bedenleri parçalara bölünüp çeşitli toplu mezarlarda bulunan, uzun çalışmalar sonucu kimlikleri belirlenen kurbanlar için akıtılıyordu.
Anneleri onları doğururken kolsuz, bacaksız, başsız doğurmamış tı... Ancak onların tabutları çok hafifti. Çünkü birçoğunun bedeninin bir kısmı hala bilinmeyen yerlerde saklı duruyordu. Tabutlar içinde ise kimisinin tek bacağı, kimisinin sadece kaburgaları, kimisinin ise sadece kafatası bulunuyordu. Hala iki bin kişinin yakınları, kurbanlarının bir tırnağını dahi bulamadı.

Bazı kadınların pencerelerinden düşen güneşin hüzmeleriyle aydınlanan fabrikanın geniş alanında yakınının cenazesini bulmak için tabutların üzerindeki küçük harflerle yazılmış isimleri tek tek kontrol etmesi ise yürek burkan bir başka manzara.

Tabutlar başında ağlayan kadınlar, bir taraftan kaybettikleri için gözyaşı döküyor, diğer taraftan yakınlarını 15 yıl sonra olsa bile inançları doğrultusunda toprağa verecek olmanın buruk sevincini yaşadı.
Cenazelerin fabrikadan törenin yapılacağı alana taşınma süreci ise saatler sürdü. Yaklaşık 300 metre ötedeki mesafeye elden ele uzatılarak taşınan yeşil örtülere sarılmış tabutlar numaralarına göre bulunduğu yerden alındı. Tabutlar, elden ele uzatılarak Potoçari Mezarlığı'nda cenaze namazlarının kılınacağı alana tek tek dizildi. Yine burada da her tabutun başında aileleri ve yakınları gözyaşı dökerek dayanılması zor bir tablo oluşturdu. Burada tabutlar başına toplanan kadınların kimi ağabeyisi, kimi kardeşi, kimi eşi, kimisi ise babası için gözyaşı döktü.

Srebrenitsalı 775 kurbanın yakınının 15 yıllık hasreti bug ün sona erdi. Çünkü Srebrenitsalı kadınlar kaybettikleri yakınlarının ardından bugün "doya doya ağlıyordu".
Başı belli, ancak sonu görülmeyen bu tabutların başında ağlayan kadınlardan birisi de İsmeta Omeroviç idi... 15 yıl önce kaybettiği eşininin tabutu başında dua eden, iki kardeşini ve babasını da bu trajedi de kaybeden Omeroviç, "Öldürüldüğünde 38 yaşında olan eşimin cesedi üç farkl ı toplu mezardan çıkartıldı. Cesedinin birçok uzvu eksik. Ancak buna da şükür... Bu tabutlar o zaman bu olaylara göz yuman dünyanın ayıbı" şeklinde duygularını dile getirdi.

11 Temuz 1995'te hasta babasına Srebrenitsa'da veda eden Safet İbrahimoviç, "Babam 15 yıl sonra tekrar bize döndü ama tabutun içinde" diyor. İki oğlunu, kocasını ve 22 akrabasını kaybeden Srebrenitsa Anneleri Derneği Başkanı Hatice Mehmedoviç de tabutlar başında ağlayan bir başka kadındı.
Oğlu Azur'a ait tabutun başında gözyaşı döken Mehmedoviç, "Oğlumun DNA sonucu 10 Mayısta tamamlandı. Onu 15 yıl önce giydiği kot pantolonunun kemer parçasından tanıdım. Oğlumdan sadece bacak kemikleri ve sol kol kemiği bulundu. Ben çocuklarımı başsız, kolsuz doğurmadım, ama onlardan geriye birkaç kemik kaldı" dedi.


Hüzün ve Gözyaşı Hakim...
Bosna’da SREBRENİTSA KATLİAMI ( Soykırımını ) kurbanları anılıyor. 15 yıl aradan sonra bugün (11 Temmuz 2010) 775 kişi daha törenle defnedilecek.

Acılı anneler çocuklarının cesetleri nasıl teşhis ettiklerini anlattı;
Bosna-Hersek'teki savaşta 11 Temmuz 1995 tarihinde 12.500 kardeşimizin katledildiği Srebrenitsa'da, soykırımın 15. yılı anma törenleri, kurbanların mezarlarının bulunduğu Potaçari'de geniş katılımla yapılıyor.
Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşından sonra yaşadığı en büyük trajedi olan Srebrenitsa soykırımının 15. yıldönümünde, yine hüzün ve gözyaşı hakim... Boşnak aileleri erkeksiz, çocukları babasız, anneleri evlatsız bırakan bu soykırımın acısı, aradan geçen 15 yıla rağmen hiç dinmedi.
Srebrenitsa Katliamı Anısına Bir Video
tıklayın - izleyin...

Bir zamanlar evlatları ve kocalarıyla yaşadıkları mutlu hayatı ansızın yok edilen Srebrenitsalı kadınları yalnız bırakmamak için on binlerce Boşnak törenlerin yapılacağı alanda bir gün öncesinden toplanmaya başladı. Etrafı ormanlarla çevrili yeşil arazi üzerine "beyaz zambaklar" gibi dizilen uçsuz bucaksız mezar taşlarının bulunduğu Potoçari'de toplanan Müslümanlar, savaşta kaybettiği yakınları için dua ediyor ve gözyaşı döküyor.

Bosna-Hersek'ten ve yurt dışından törenler için gelen insanlardan bazıları geceyi Potoçari Mezarlığı çevresinde kurulan çadırlarda ve kentteki Boşnak ailelerin yanında geçirdi.

İnsanların yüreğindeki acı ve hüzün yüzlerine de yansıyor. Gülmeyi adeta unutmuş bu insanlar, sadece derin bir sessizlik içinde 15 yıl önce dünyanın gözleri önünde yaşanan trajedinin hüznünü yaşıyor.
Törenler bir büyük buluşmaya da sahne oluyor. 15 yıl önce baba, kardeş, eş olanlar yemyeşil örtülere bürünmüş narin ve hafif tabutlarıyla Poto çari'de bir araya geldi. Doğum tarihleri farklı, ancak ölüm tarihleri hep 11 Temmuz 1995 tarihini gösteren 775 tabut, ilk olarak bu insanların "umut" diye içeri girmeye çalıştığı BM bünyesinde görev yapan Hollanda birliğinin konuşlandığı fabrikanın içinde bekletildi. 15 yıldır kaybettikleri ve bir mezarın dahi çok görüldüğü yakınlarının tabutlarına sarılan kadınlar gözyaşı döktü.

Bu gözyaşları, 15 yıl önce katledilen, daha sonra bedenleri parçalara bölünüp çeşitli toplu mezarlarda bulunan, uzun çalışmalar sonucu kimlikleri belirlenen kurbanlar için akıtılıyordu.
Anneleri onları doğururken kolsuz, bacaksız, başsız doğurmamış tı... Ancak onların tabutları çok hafifti. Çünkü birçoğunun bedeninin bir kısmı hala bilinmeyen yerlerde saklı duruyordu. Tabutlar içinde ise kimisinin tek bacağı, kimisinin sadece kaburgaları, kimisinin ise sadece kafatası bulunuyordu. Hala iki bin kişinin yakınları, kurbanlarının bir tırnağını dahi bulamadı.

Bazı kadınların pencerelerinden düşen güneşin hüzmeleriyle aydınlanan fabrikanın geniş alanında yakınının cenazesini bulmak için tabutların üzerindeki küçük harflerle yazılmış isimleri tek tek kontrol etmesi ise yürek burkan bir başka manzara.

Tabutlar başında ağlayan kadınlar, bir taraftan kaybettikleri için gözyaşı döküyor, diğer taraftan yakınlarını 15 yıl sonra olsa bile inançları doğrultusunda toprağa verecek olmanın buruk sevincini yaşadı.
Cenazelerin fabrikadan törenin yapılacağı alana taşınma süreci ise saatler sürdü. Yaklaşık 300 metre ötedeki mesafeye elden ele uzatılarak taşınan yeşil örtülere sarılmış tabutlar numaralarına göre bulunduğu yerden alındı. Tabutlar, elden ele uzatılarak Potoçari Mezarlığı'nda cenaze namazlarının kılınacağı alana tek tek dizildi. Yine burada da her tabutun başında aileleri ve yakınları gözyaşı dökerek dayanılması zor bir tablo oluşturdu. Burada tabutlar başına toplanan kadınların kimi ağabeyisi, kimi kardeşi, kimi eşi, kimisi ise babası için gözyaşı döktü.

Srebrenitsalı 775 kurbanın yakınının 15 yıllık hasreti bug ün sona erdi. Çünkü Srebrenitsalı kadınlar kaybettikleri yakınlarının ardından bugün "doya doya ağlıyordu".
Başı belli, ancak sonu görülmeyen bu tabutların başında ağlayan kadınlardan birisi de İsmeta Omeroviç idi... 15 yıl önce kaybettiği eşininin tabutu başında dua eden, iki kardeşini ve babasını da bu trajedi de kaybeden Omeroviç, "Öldürüldüğünde 38 yaşında olan eşimin cesedi üç farkl ı toplu mezardan çıkartıldı. Cesedinin birçok uzvu eksik. Ancak buna da şükür... Bu tabutlar o zaman bu olaylara göz yuman dünyanın ayıbı" şeklinde duygularını dile getirdi.

11 Temuz 1995'te hasta babasına Srebrenitsa'da veda eden Safet İbrahimoviç, "Babam 15 yıl sonra tekrar bize döndü ama tabutun içinde" diyor. İki oğlunu, kocasını ve 22 akrabasını kaybeden Srebrenitsa Anneleri Derneği Başkanı Hatice Mehmedoviç de tabutlar başında ağlayan bir başka kadındı.
Oğlu Azur'a ait tabutun başında gözyaşı döken Mehmedoviç, "Oğlumun DNA sonucu 10 Mayısta tamamlandı. Onu 15 yıl önce giydiği kot pantolonunun kemer parçasından tanıdım. Oğlumdan sadece bacak kemikleri ve sol kol kemiği bulundu. Ben çocuklarımı başsız, kolsuz doğurmadım, ama onlardan geriye birkaç kemik kaldı" dedi.
 
Üst