Fetullah Gülen Malikhanesinin Asansöründe 1 Saat Mahsur Kaldı

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
çok ilginç! az önce ben bir yerde şunları okudum ve üzerine senin bu yazdıkların geldi:

BÜYÜ/ MAJİve NAZAR ÜZERİNE Bugün sizlerle Büyü ve Nazar hakkındaki bilgilerimi, inançlarımı paylaşmak istiyorum. Öncelikle belirtmeliyim ki bu konu kişisel inanışla yakından alakalı olup, bir bakıma herkes kendi doğrusunu oluşturmaktadır. Bu nedenle yazacaklarımla hem fikir olunması zorunlu değildir.

Önce “Büyü” ve “Nazar” deyince ne anlamalıyız ve bunlar nasıl bir mekanizma ile görevlerini yerine getirirler, açıklamakta fayda görüyorum.

Büyü ve Nazar, özünde aynı olup, Fizik evren ve üzerindeki varlıklar üzerinde etkileri olan bir enerjisel faaliyettir.
Diğer yandan “Enerji, iş yapabilme kabiliyetidir” ve pek çoğumuzun kabul ettiği gibi, evrende her şey ya doğrudan doğruya enerjinin bir çeşididir veya enerjiyi yönlendiren bir şeydir. Ki bence, bu şey de yine enerjiden başka bir şey olamaz.
Bu tanımlamalardan yola çıkarak, düşüncelerimizin de bir iş yapabilme kabiliyeti olduğunu ve dolayısıyla bir enerjisel değeri olduğunu, söylemek yanlış olmaz. Bu nedenle,
“Evren ve üzerindeki varlıklar üzerinde değişimler meydana getiren ve uygulayıcısı tarafından bilerek/isteyerek oluşturulan her düşünme, hayal kurma, imgeleme faaliyeti, bir Büyücülük faaliyetidir", diyebiliriz.

Nazar’ı, Büyü’den ayıran özellik ise, büyüde, enerjiyi kullanan birey, bunu niyetli/amaçlı/bilinçli olarak yaparken, Nazar’ı değen kişi her zaman niyetli/amaçlı/bilinçli değildir. Hatta bazen farkında bile olmayabilir.
Spritüel literatürde, enerji çalışmalarına “Maji uygulamaları” ve bunları yapanlara da “Majisyen” denir.

Diğer yandan Evrendeki her türlü düşünsel, sözel ve eylemsel faaliyet, bir enerjisel faaliyettir.
Düşüncelerimizi hiçbir zaman durduramadığımız (ancak yavaşlatabiliriz) için de Evrene devamlı olarak enerji yaymaktayız. Bu durumda hiç birimiz Majisyen/Büyücü olmaktan kurtulamayız.

Görüldüğü üzere bu tanım son derece geniş kapsamlıdır ve pek çoğumuzun da tepkisini çekebilir. Çünkü halk arasındaki “Büyü” ve “Büyücü” adlandırmaları, genellikle, enerjileri kötülük amaçlı kullananlar için söylenilmektedir.

Ancak şunu unutmamalıyız ki her Maji faaliyeti her zaman kötü amaçlı olmayabilir. Örneğin Hıdrellez’de sahip olmayı istediğimiz araba/ev gibi nesnelerin resmini bir kağıda çizip, sonra da bir gül ağacına bağlamamız gayet masum bir büyü/maji faaliyetidir. Bu durumda, “Allah Kalbe nazar eder” sözünü hatırlamamızda yarar vardır. Majisyenlikte/Büyücülükte, amaç/niyet son derece önemlidir.

İşte bu nedenle “Ak Büyü ve Kara Büyü” tanımlamaları ortaya çıkmıştır. Örneğin, bir sevgili, bir eş, bir ev isteyebiliriz ve bunu istemekte bir sakınca da yoktur. Ancak Ayşe, Ahmet… vb. belli bir kişi benim eşim/sevgilim olsun veya Mehmet’in evine sahip olayım gibi bir imgeleme yapmak veya bir büyücüye gidip bu amaçla bazı majik uygulamalar talep etmek “Kara Büyü”dür ve evrensel yasalara aykırıdır. Bunun yerine sadece bir eş, bir sevgili, bir ev..vb. istemek, onun kim/hangisi olacağını Allah’a, veya neye inanıyorsak ona bırakmak ise “Ak Büyü”dür ve Evrensel yasalara aykırı bir yönü yoktur. Ancak yine de bizi tekamüle ettirecek gerçek ihtiyaçlarımızı istemenin daha uygundur.

Ayrıca, amaçlı olmasa dahi, farkında olmadığımız düşünceler ile kendimiz ve diğer varlıklar üzerinde değişimlere yol açabiliriz. (Ki bu tür düşüncelerin bir kısmı, yukarıda açıklanan Nazar değmesine yol açmaktadır) Bu sebeple düşünce, söz ve eylemlerimizin, nelere sebep olabileceğinin bilincinde olarak, devamlı bir düşünce farkındalığı ve sorumluluğu içinde olmamız çok önemlidir.

Determinizm/Belirlenimcilik ilkesi, (Ne ekersen onu biçersin" yasası da derler) Mantal/düşünsel planda da geçerlidir. Eğer mantal planda da olsa, dürüst, ve bütünün hayrına düşünceler içinde olmazsak, oluşturduğumuz sebeplerle, hem kendimize hem de Evrene zarar vermemiz kaçınılmazdır. O halde hiç değilse farkına vardığımız düşünce ve hayallerimizde, başkalarının da iyiliğini istemeli ve onların özgür iradelerine saygı göstermeyi ilke edinmeliyiz.


Dediğim gibi duam kabul oldumu tamam.

Ardından şöyleydi böyleydi, kendinde üstünlük görmeler falan bunlara girmeden yaşamına devam etmek lazım. Ben bunu başarabiliyorum.
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Dediğim gibi duam kabul oldumu tamam.

Ardından şöyleydi böyleydi, kendinde üstünlük görmeler falan bunlara girmeden yaşamına devam etmek lazım. Ben bunu başarabiliyorum.

hayır, tabi ki kendinde üstünlük görmek doğru olmaz. marifet kişide değil ki üstünlük görsün.

senin asansör ve arabayı tamir eden adamlar hatıralarını okuduktan sonra benim de aklıma kendimle ilgili bir anı geldi. ama istediklerim çok basit ve naif şeylerdi. hepsi de oldu ve ben hem seviniyordum hem de şaşırıyordum. arka arkaya o sırada "keşke şu an olsa" dediğim 3-4 basit şey olmuştu.

konuya dönecek olursak, gülen efendi, aklından kendi tatlı canına bir suikast ihtimalini geçirdiğine ve korkup kızdığına göre, bu da yakın zamanda hakikat olabilir. yarın öbür gün gerçekten asansörde hayatî tehlike atlatabilir veya başına böyle kötü bir olay gelebilir. sadece iyi dilekler değil, kötü düşünceler de gerçek oluyorsa, böyle bir şey olabilir tabii. :)
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Şimdi okuduğum bir söz, bakın nasıl da bu dilek-temenni mevzusuyla ilgili:

"Kalbinizle yaptığınız her şey size geri dönecektir." Mevlana
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Cenab-ı Hakk Kabri hatırlatmış... ders alır inşaallah
 
Üst