FARKLILIKLARI FARKEDEBiLMEK

albay_hasan

Paylaşımcı
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
196
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır. [/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]nisa -93[/FONT]


Sn.Ubeydun


Şimdi bu ayeti alalım. Bu şekilde amel edelim. Bu hükmü çıkaralım. varya sizi bazan anlamak mümkün değil. Teşekkürcü ismailarslan beyle size soruyorum o zaman;

Tövbe nedir? Bu ayete muhatap olmuş birini tövbe kapsarmı? Ayetin tefsiri nerde?

bekliyorum ubeydun...
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Ufak bir hatirlatma...

:eek:fftp: "cahil'le cahil olma" :eek:fftp:
 

UBEYDUN

Ordinaryus
Katılım
16 Ara 2006
Mesajlar
2,548
Tepkime puanı
286
Puanları
0
Konum
göçmen
Sn.Ubeydun


Şimdi bu ayeti alalım. Bu şekilde amel edelim. Bu hükmü çıkaralım. varya sizi bazan anlamak mümkün değil. Teşekkürcü ismailarslan beyle size soruyorum o zaman;

Tövbe nedir? Bu ayete muhatap olmuş birini tövbe kapsarmı? Ayetin tefsiri nerde?

bekliyorum ubeydun...
satuk kardeşin yazması gerekirdi amma
şimdi böyle bir ayetin olup olmadığını soruyordunuz
efendimiz aleyhisselam
birbirine kılıç çeken iki müslümanın ikiside cehennemdedir buyuruyor
ashab ra
öldüren tamam öldürülen neden cehennem de deyince
çünkü o kardeşini öldürmek istiyordu buyurdu
eğer böyle karşı karşıya gelinirse ya ibni teymiyenin fetvasınca öldürülmeyi bekliyecek yada müdehale ederken öldürmeyi niyet etmiyecek yani bir anlamda niyetle bütünleşir
amma tevbe etsede bir şey değişmez diyen alimler var eğer isterseniz kaynak ve tafsilat verilebilir
 

albay_hasan

Paylaşımcı
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
196
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
Harice Ibnu Zeyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh)'i soyle derken dinledim: "Kim bir mu'mini kasden oldururse cezasi, icinde temelli kalacagi cehennemdir. Allah ona gazab etmis, lanetlemis ve buyuk azab hazirlamistir" (Nisa, 93) ayeti, Furkan suresindeki "Onlar, allah'in yaninda baska tanri tutup ona yalvarmazlar. Allah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymazlar..." (Furkan 68) ayetinden alti ay kadar sonra nazil oldu."

Nesai merhumun bir rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Kim bir mu'mini kasden oldururse cezasi, icinde ebedi kalacagi cehennemdir" ayeti indigi zaman (ayette ifade edilen siddet sebebiyle) cok korktuk. Bunun uzerine (bize rahatlik getiren) Furkan suresindeki "Onlar, Allah'in yaninda baska tanri tutup ona yalvarmazlar, Allah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymazlar..." ayeti nazil oldu."
Ebu Davud, Fiten 6, (4272); Nesai, Tahrimu'd-Dem 2, (7, 87, 88).

Sa'id Ibnu Cubeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a: "Bir mu'mini kasden oldurenin tevbesi makbul olur mu?" diye sordum da bana "Hayir!" diye cevap verdi. Ben de kendisine, Furkan suresindeki: "Onlar ki Allah'in yaninda baska tanri tutup ona yalvarmazlar, Allah'in haram kildigi cana kiymazlar... Ancak tevbe eden, inanip, yararli is isleyenlerin, iste Allah onlarin kotuluklerini iyiliklere cevirir. Allah bagislar ve merhamet eder" (Furkan, 68-70) ayetini okudum. Bana su cevabi verdi.


"Senin okudugun ayet Mekke'de nazil olmustur. Onu Medine'de nazil olan: "Kim bir mu'mini kasden oldururse, cezasi, icinde ebedi kalacagi cehennemdir..." (Nisa, 93) ayeti neshetmistir."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 29, Tefsir, Nisa 16, Tefsir, Furkan 2, 3, 4; Muslim, Tefsir 16, (3023); Ebu Davud, Fiten 6, (4273, 4274, 4275); Nesai, Tahrimu'd-Dem 2, (7, 85, 86).

Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Su ayet: "Onlar Allah'in yaninda baska tanri tutup ona yalvarmazlar, Allah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymazlar, zina etmezler. Bunlari yapan, gunaha girmis olur. Kiyamet gunu azabi kat kat olur, orada alcaltilarak ebedi kalir" (Furkan 68-69) ayeti Mekke'de nazil oldugu zaman musrikler soyle dediler: "Islamiyet bize ne bahsediyor? (Hep azab vaad etmekte. Zira) biz Allah'a sirk gunahini isledik. Allah'in haram ettigi cana kiydik, diger bir cok kotuluklere bulastik." Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi:


"Ancak tevbe eden, inanip yararli is isleyenler var ya, iste Allah onlarin kotuluklerini iyiliklere cevirir. Allah bagislar ve merhameteder" (Furkan 70).

Bir rivayette su ziyade var. "Kim Islam'a girer ve onu idrak eder, sonra da katil olursa onun tevbesi kabul olmaz."
 

albay_hasan

Paylaşımcı
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
196
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
“Her kim bir mümini kasten öldürürse onun cezası, içinde ebedî kalmak üzere cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisa, 93)
Yazımızda bu âyeti tahlil etmeye çalışacağız.
Ayetin içerdiği hükümler
Ayet beş hüküm içermektedir:
1. Cana kıymak haramdır
Hz. Adem (a.s.)’dan itibaren peygamberlerin insanlara tebliğ ettikleri hak din İslâm’ın, korunmasını hedeflediği beş temel ilkeden biri canı korumaktır. Canın korunması yani can güvenliğinin sağlanması en başta gelen temel haklardan biridir. Can güvenliği olmadan diğer hakların kullanılması çok zordur. Bu itibarla İslâm dini, can güvenliğini sağlamak amacıyla, insan öldürmeyi kesin olarak yasaklamıştır: Bu yasağı ifade eden bir çok âyet ve hadis vardır:
“Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın…”(Mâide, 32; İsrâ, 32)
Ayette sözü edilen haklı sebep; kasten insan öldürmek, (Bakara, 179; Mâide, 45) savaş hâli ve nefsi müdafaa ile fesat çıkarma ve yol kesme gibi terör suçlarıdır.(Bakara,190, Mâide, 32, 33, 34. Bazı hadislerde meşru öldürme sebebi olarak cana kıyma, evli bir kimsenin zina etmesi, dini terk edip Müslüman cemaate cephe alma şeklinde sayılmaktadır. bk. Tirmizî, Diyât, 10, IV, 19) İnancı, ırkı ve cinsiyeti ne olursa olsun, haksız yere insan öldürmek haramdır. Yüce Allah; suçsuz yere bir insan öldürmeyi, bütün insanları öldürmek gibi saymaktadır:
“Kim, bir cana kıymamış ya da yer yüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir canı öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur.” (Mâide, 32)
Mümin, Allah’ın bu yasağını asla ihlâl edemez, imanı buna engel olur. Kur’an’da bir müminin, bir insanı hatanın dışında asla öldüremeyeceği bildirilmektedir.(Nisa, 92)
Yaşama hakkına ve can güvenliğine saygı, her insanın hakkı ve görevidir. Cana kıymamak, Kur’an’da Allah’ın has kullarının en başta gelen özellikleri arasında sayılmıştır.(Furkân, 92) Peygamberimiz (s.a.s.); “Helak edici yedi büyük günahtan kaçının” buyurmuş,
“Nedir onlar ey Allah’ın Elçisi” diye sorulduğunda, şöyle cevap vermiştir:
“Allah’a ortak koşmak, büyü yapmak, haksız yere cana kıymak, yetim malı yemek, savaştan kaçmak ve bir şeyden habersiz iffetli müminlere zina suçu isnat etmek.”(Müslim, Îman, 145, I, 92; Buhârî, Vesâyâ, 23; Hudût, 48)
Peygamberimizin helak edici yedi büyük günah arasında şirk ve büyüden sonra üçüncü sırada cana kıymayı zikretmesi dikkat çekicidir. Sahabeden Hz. Enes’in bildirdiğine göre Peygamberimiz, adam öldürmenin de aralarında bulunduğu büyük günahları şöyle sıralamıştır:
“Büyük günahlar; Allah’a ortak koşmak, ana-babaya isyan etmek, adam öldürmek ve yalan söylemektir.” (Müslim, İman, 144, I, 91; Ahmed, II, 201)
Cana kıymak insan hakkını ihlâl etmektir ve haramdır:
“Her Müslümanın diğer Müslümana ırzı, malı ve canı haramdır.” (Müslim, Birr, 32; Tirmizi, Birr, 18; Ebû Dâvûd, Edeb, 35; bk. Müslim, Kasâme, 29, II, 1306)
Öneminden dolayı kıyamet gününde ilk sorgulama cana kıyma suçu ile ilgili olacaktır:
“Kıyamet gününde insanlar arasında ilk hüküm, insan öldürme suçu için verilecektir.”(Buhârî, Kasâme, 28, II, 1304, İbn Mâce, Diyât, 1, II, 873; Nesâî, Tahrîm, 2, VII, 84; Tirmizî, Diyât, 8, IV, 17)
Zikrettiğimiz âyet ve hadislerde cana kıyma suçunun, mümine veya mümin olmayan insana yönelmesi açısından bir ayırım yapılmamıştır. İster mümin ister kâfir olsun, her insanın canı saygındır ve haksız yere o cana saldırı yapılamaz. Şu hadis bu gerçeğe işaret etmektedir:
“İslâm toplumu içinde yaşayan gayri müslim bir insanı haksız yere öldüren kimse, cennet kokusunu koklayamaz….”(Buhârî, Diyât, 30; Tirmizî, Diyât, 11, IV, 20; Nesâî, Kasâme,14; İbn Mâce, Diyât, 32; Ahmed, II, 186)
Tahlil ettiğimiz âyette bir müminin kasten öldürülmesi söz konusu edilmektedir. Hiç suçu yok iken bir mümini öldürmek, Allah katında çok büyük günahtır. Peygamberimiz (a.s.)’ın şu hadisleri bunu ifade etmektedir:
“Allah katında dünyanın zevali, bir Müslümanın öldürülmesinden daha ehvendir.” (Nesâî, Tahrîm, 2, VII, 82; İbn Mâce, Diyât, 1, II, 874; Tirmizî, Diyât, 7, IV, 16)
“Allah katında mümini öldürmek, dünyanın yok olmasından daha büyüktür.”(Nesâî, Tahrîm, 2, VII, 82)
“Eğer yer ve gök ehli bir müminin öldürülmesinde ortak olsalar, Allah hepsini cehenneme atar.”(Tirmizî, Diyât, 8, I7)
Dolayısıyla mümin, ne kendisini (İntihar etmek şiddetle yasaklanmıştır bk. Müslim, İman, 175; Ahmed, II, 254) ne de mümin veya kâfir bir insanı öldüremez. (Bk. Nisa, 29-30) Mümin, bir insanı öldürmek şöyle dursun, insanın beden varlığına herhangi bir zarar veremez, insana zulmedemez:
“Sakın zalimlere en küçük bir meyil göstermeyin. Sonra size ateş dokunur.”(Hûd, 113)
Bırakın insanın beden varlığına zarar verilmesini, Allah müminlere sözle bile eziyet edilmesini yasaklıyor;
“Mümin erkeklere ve mümin kadınlara bir şey yapmadıkları halde eziyet edenler bir iftira ve açık bir günah işlemişlerdir.”(Ahzab, 58)
Eziyet bir yana Allah, müminlerle alay edilmesini, müminlere kötü lâkap takılmasını, gizli hâllerinin araştırılmasını ve arkalarından çekiştirilmesini bile yasaklamaktadır. (Hucûrât, 49-11-12)
Bütün bu yasaklar, İslâm’ın cinayete, işkenceye, zulme ve teröre ne kadar karşı olduğunu, insana ne kadar değer verdiğini ortaya koymaktadır.
Cana kıyma ve insanın beden varlığına zarar verme;
“Nefsim kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız...”(Müslim, İman, 93, 74; Ebû Dâvûd, Edep, 142, V, 378)
“Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği (hayırlı şeyleri) (el-Hindî, Kenzü’l-Ummal, I, 41. No: 95), mü’min kardeşi için de sevip arzu etmedikçe iman etmiş olamaz”(Buhârî, İman, 7, I, 9; Tirmizi, Kıyâme, 22) , anlamındaki hadislerde ifade edilen ahlâkî prensiple bağdaşmaz.
Mü’minlerin birbirlerini sevmeleri ve birbirlerine asla zarar vermemeleri gerektiğini bundan daha güzel ifade etmek mümkün değildir. İyi bir mü’min olabilmek için müminleri sevmek, dolayısıyla ona zarar vermemek şart koşulmuştur. Her ne kadar sevginin yeri kalp ise de mü’minlerin söz, fiil ve davranışlarıyla bunu dışa yansıtmaları, sadece kendilerini değil müminleri de düşünmeleri, sevgiyi pekiştirecek şeyleri yapmaları gerekir. Mümini seven, onu öldürebilir mi?
“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez.”(Buhârî, Mezalim, 3, III, 98)
“Müslüman o kimsedir ki, Müslümanlar onun elinden ve dilinden güvende olurlar”(Müslim, İman, 65, I, 65; Buhârî, İman, 405; Tirmizi, İman, 13)
“Mü’min o kimsedir ki, insanlar, mallarına ve canlarına karşı ondan emin olurlar”(Tirmizi, İman, 12; Nesâî, İman, 8;. İbn Mâce, Fiten, 2; Ahmed, III, 154)
Ayet ve hadislerden verdiğimiz örnekler gösteriyor ki, İslâm en çok değeri insana veriyor. İnsanın en başta gelen değeri ise; varlığı ve yaşama hakkıdır. Meşru sebepler dışında bu hakka saldırının hiçbir sebebi ve gerekçesi yoktur.
2. İmanı sebebiyle veya cana kıymayı helâl sayarak mümini öldüren kimsenin cezası ebedî cehennemdir.
Tahlil ettiğimiz âyette Yüce Allah, bir mümini kasten öldüren kimsenin cezasının ebedî cehennem olduğunu bildirmektedir. Kasten de olsa bir cana kıyan kimse dinden çıkmaz. Yukarıda zikrettiğimiz hadislerde insan öldürmenin büyük günah olduğu bildirilmektedir. Büyük günah işleyen kimse inkâr etmedikçe mümindir. Mümin ise ebedî cehennemde kalmaz, Peygamberimiz (s.a.s.), müminin mutlaka cennete gireceğini bildirmiştir. (Müslim, İman, 43, 46, I, 55, 57) Öyle ise âyetin anlamı nedir? Niçin kasten bir insanı öldüren kimsenin ebedî cehenneme gideceği bildirilmiştir? Bunu birkaç şekilde yorumlamak mümkündür:
a) Ayet; bir mümini sırf imanı sebebiyle öldüren kimse ebedî olarak cehenneme atılır anlamındadır. Çünkü bu kimse bu tavrıyla dine karşı çıkmaktadır. Ayetin inmesine sebep olan olayda kâtil irtidat etmiştir:
Sahabeden Mikyâs bin Dabâbe el-Kinânî ile kardeşi Hişâm Müslüman olurlar. Mikyâs, kardeşi Hişâm’ı Benî Neccâr yurdunda öldürülmüş olarak bulur. Durumu Peygamberimize bildirir. Peygamberimiz (s.a.s.), Mikyâs’ı sahabeden Bedir gazisi Zübeyr ibn Iyâz el-Fihrî ile Benî Neccâr yurduna gönderir ve Mikyâs’a; “kâtili biliyorlarsa kısas yapılması için teslim etmeleri, bilmiyorlarsa diyet ödemeleri gerektiğinin bildirilmesini” söyler. Mikyâs, haberi Beni Neccâr’a bildirir. Beni Neccâr, “kâtili bilmediklerini” ancak diyet ödemeyi kabul ettiklerini bildirirler. Diyet olarak 100 deve verirler. Mikyâs ile Zübeyr develeri alıp Medine’ye doğru yola çıkarlar. Yolda Mikyâs, develere göz diker, şeytana uyup müslüman olmaktan vazgeçer, Zübeyir’i öldürür ve bir taş ile kafasını parçalar ve devleri alıp Mekke’ye gider. Tahlil ettiğimiz âyet bu olay üzerine iner. Mikyâs, Mekke’nin fethedildiği gün Kabe’nin örtüsüne gizlenir, ancak yakalanır, affedilmez ve öldürülür. (Taberî, IV, 5/217; Kurtubî, V, 332; Hâzin, II, 139; Yazır, II, 1423-1424)
b) Ayet; insan öldürmenin haram olduğunu kabul etmeyen kimse, ebedî olarak cehenneme atılır anlamındadır. Sahabeden Abdullah ibn Abbas, âyeti bu şekilde yorumlamıştır:
“Kim bir mümini kasten öldürülmesini helâl sayarak öldürürse, cezası içinde ebedî kalmak üzere cehennemdir.” (Taberî, IV, 5/217; Kurtubî, V, 334)
c) Ayet, kasten bir mümini öldüren kimse, uzun süre kalmak üzere cehenneme atılır anlamındadır. Ayette geçen “haliden” kelimesi, bu âyette uzun süre anlamındadır. (Tâhir b. Âşûr, et-Tahrîr Ve’t-Tenvîr, III, 164, Dâru Sahn, Tunus, tarihsiz) Bu anlama göre kasten bir mümini öldüren kimse cehenneme atılır ve uzun süre orada kalıp cezasını çeker, sonra cehennemden çıkartılır ve imanının mükâfatı olarak cennete konur.
Kur’an-ı Kerim’de cana kıymanın dışında başka büyük günahları işleyen kimselerin mesela faiz alıp verenlerin, (Bakara, 279) zekâtlarını vermeyenlerin, (Tevbe, 34-35) namazlarını kılmayanların ve şehvetlerine uyanların (Meryem, 59) cehenneme atılacakları bildirilmektedir.
d) Ayet, kasten bir mümini öldüren kimse -dünyada tövbe etmediği takdirde- ebedî olarak cehennemde kalır anlamındadır. Mutezile mezhebi bilginleri âyeti böyle anlamışlar, amelin imandan bir cüz olduğu, büyük günahları işleyen kimselerin dinden çıkacakları ve tövbe etmedikleri takdirde, bu kimselerin ebedî cehennemde kalacakları şeklindeki görüşlerine delil olarak bu âyeti de zikretmişlerdir. (Zemahşerî, Mahmud b. Ömer, el-Keşşâf, I, 552, Matbaatü’l-İstikamet, Kahire, 1946)
d) Ayeti, zahir anlamıyla alıp kasten bir mümini öldüren kimsenin tövbesinin kabul olmayacağını ve bu kimsenin ebedî olarak cehennemde kalacağını söyleyenler de olmuştur. (Taberî, IV, 5/219; Kurtubî, V, 334) İbn Abbas’a kasten bir mümini öldüren, sonra tövbe edip sâlih ameller işleyen ve hidayet üzere olan kimsenin, tövbesinin kabul edilip edilmediğinin sorulması üzerine, kabul edilmediğini söylemiş (Nesâî, Tahrîm, 2, VII, 85; İbn Mâce, Diyât, 1, II, 874; Ebû Dâvûd, Fiten, 6, IV, 463) ve “Bu kimse için tevbe yoktur” demiştir. (Ebû Dâvûd, Fiten, 6, IV, 466)
“Kim Allaha hiçbir şeyi ortak koşmadan ve öldürülmesi haram olan bir cana kıymadan ölürse cennete girer.”(İbn Mâce, Diyât, 1, II, 873)
“Kâfir olarak ölen veya bir mümini kasten öldüren kimsenin günahı hariç, Allah’ın her günahı affetmesi umulur.”(Ebû Dâvûd, Fiten, 6, IV, 463.Nesâî, Tahrîm, 1, VII, 81. el-Münzirî, III, 295-297) anlamındaki hadisler ve benzeri rivayetleri (bk. Nesâî, Tahrîm, 2, VII, 85; Kasâme, 48; İbn Mâce, Diyât, 2; Ahmed, I, 222; el-Münzirî, III, 295-297) esas alarak, adam öldürme günahının da bağışlanmayacağı görüşünü benimseyenler olmuşsa da bu görüş, Kur’an ve sünnetin genel ilkeleri ve bir çok âyet ve hadis ile çelişmektedir. Bu tür hadisleri, insanları günahlardan uzaklaştırmanın ve cana kıymanın ne kadar büyük bir günah olduğunu bildirmeye yönelik beyan olarak anlamak gerekir. Tahlil ettiğimiz âyet ve zikrettiğimiz hadisler insanları cana kıymaktan men etmede mübalağa ifade eder. (El-Bağavî, Hüseyin b. Mes’ûd, Meâlimü’t-Tenzîl, II, 267, Dârü Taybe, Riyâd, 1993)
Ayetin en isabetli yorumu, (a) ve (b) şıklarında zikrettiğimiz yorumlardır. Diğer yorumların isabetli olmadığı açıktır. Çünkü bir insanın küçük büyük ne kadar günahı olursa olsun, inkâr etmediği ve dinden çıkacak bir davranış içerisine girmediği sürece mümindir. Büyük günah işleyen ancak tövbe etmeden ölen müminin hâli Allah’a kalmıştır. Allah dilerse onu affeder, dilerse cezalandırır, cehenneme atar, sonra lütfu ve keremi ile cehennemden çıkarır ve onu cennetine koyar. Bu hususu ifade eden Kur’an ve sünnette bir çok delil vardır. Yüce Allah âhirette, müşrik, kâfir ve münafıkları affetmeyeceğini, bunun dışında dilediği kimseler günahlarını bağışlayabileceğini bildirmektedir. (Nisa, 18, 168, 169, 48, 116; Tevbe, 80; Münâfikûn, 6) Şu hadisler de bunun delilidir:
Sahabeden Ubâde ibn Sâmit anlatıyor:
Bize bir mecliste Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, haksız yere Allah’ın haram kıldığı cana kıymamak üzere bana biat edin. Kim bu yasaklara riayet ederse, mükâfatı Allah’a aittir. Kim de bu yasaklardan birini ihlâl eder ve bu sebeple dünyada cezalandırılırsa bu, onun için kefaret olur. Kim bu yasaklardan ihlâl eder de Allah onu örter, gizler ve cezaya maruz kalmazsa, bu kimsenin hâli Allah’a kalır. Allah dilerse onu bağışlar, dilerse cezalandırır.”(Buhârî, Ahkâm, 49, VIII, 125; Nesâî, Bîa, 9, VII, 142, 38, VII, 161; Müslim, Hudût, 41, 43, VIII, 1333; Tirmizî, Hudut, 12, IV, 45. VIII, 44)
Bu hadis-i şerifte dört büyük günah zikredilmiştir: Allah’a ortak koşmak, hırsızlık, zina ve cana kıyma. Allah’a ortak koşan insan dinden çıkar, tövbe etmeden ölürse, Allah bu kimseyi affetmez. (Nisa, 48, 116)
“Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölen kimse cennete girer, Allah’a bir şeyi ortak koşan kimse de cehenneme girer.”(bk. Müslim, Îmân, 150-152, I, 94; Buhârî, Cenâiz, 1, II, 69) anlamındaki hadis, bu hususu açıkça ifade etmektedir.
Bir mümin; zina, hırsızlık ve cana kıyma sebebiyle dünyada cezalandırılır yani âyet ve hadislerde bu suçlara ön görülen cezalar uygulanırsa, artık dünyada suçunun cezasını çektiği için âhirette bir daha cezalandırılmaz. Ama bu suçları işlediği hâlde bir şekilde cezadan kurtulur ve tövbe etmeden ölürse hâli Allah’a kalır. “Allah dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder.”(Mâide, 18; bk Mâide, 40)
Sahabeden Ebu Zer el-Ğıfârî anlatıyor:
Hz. Peygamber (s.a.s.); “Allah’tan başka ilâh yoktur diyen ve bu imanı üzere ölen kimse cennete girer” buyurdu. Ben; “Zina etse ve hırsızlık yapsa da mı” dedim. Hz. Peygamber (s.a.s.), “ Zina etse ve hırsızlık yapsa da” buyurdu. Ben tekrar,”Zina etse ve hırsızlık yapsa da mı” dedim. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Zina etse ve hırsızlık yapsa da” buyurdu. Ben sözümü üç defa tekrar ettim. (Hz. Peygamber aynı cevabı verdi), dördüncüsünde; “Ebû Zer’in burnu yerde sürünse de” buyurdu. (Müslim, İman, 154, I, 95)
Hırsızlık ve zina büyük günahlardandır. Bu hadiste mümin olarak ölen kimsenin, zina etmiş ve hırsızlık yapmış da olsa cennete gireceğini, Peygamberimiz ısrarla bildirmektedir. Dolayısıyla cana kıymak da büyük bir günahtır. Kâtil mümin olarak öldüğü takdirde cennete girer. Ceza görüp görmemesi Allah’ın iradesine bağlıdır.
Kâtilin tövbesinin kabul edilmeyeceği meselesine gelince, bu görüş de Kur’an ve sünnete uygun değildir. Çünkü şirk, küfür ve nifak gibi günahları bile tövbe edildiği takdirde Allah kabul etmektedir. Günah ne kadar büyük olursa olsun insan, şartlarına uygun tövbe ederse, Allah onu bağışlar. Nitekim Fürkân suresinin 68-69. âyetlerinde Allah’a ortak koşan, haksız yere cana kıyan ve zina eden kimseye ağır azap edileceği, kıyamet gününde azabının kat kat artırılacağı ve cehenneme atılacağı ve orada ebedî kalacağı bildirildikten sonra 70. âyette;
“Ancak tövbe edip iman eden ve sâlih amel işleyen kimse hariç (Allah, bu kimseyi cezalandırmaz,) onların kötü amellerini iyi amellere çevirir. Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir” buyurulmuştur. (Tahlil ettiğimiz Nisa suresinin 93. âyeti Fürkân suresinin 68-69. âyetlerinden sonra inmiştir, bk. Taberî, IV, 5/333)
Zümer suresinin 53. âyetinde Yüce Allah’ın bütün günahları bağışlayacağı bildirilmektedir:
“(Ey Peygamberim!) De ki: ‘Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım!Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
İnkâr etmek, insan öldürmekten daha büyük günahtır. Kâfirin tövbesi makbuldür. Şu âyet bunun delilidir:
“(Ey Peygamberim!) İnkâr edenlere de ki: Eğer (iman edip Müslümanlara düşmanlık etmekten) vazgeçerlerse geçmiş günahları bağışlanır…” (Enfâl, 38)
Allah kâfirin inkârına yaptığı tövbeyi bile kabul ettiğine göre, kâtilin tövbesini de kabul eder. Nitekim Buhârî ve Müslim’in rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (s.a.s.), vaktiyle 100 kişiyi öldüren bir kimsenin yaptığı tövbenin kabul edildiğini bildiren bir olayı ashabına anlatmıştır. (Buhârî, Enbiyâ, 54; Müslim, Tevbe, 46-48; İbn Mâce, Diyât, 2, II, 875; Ahmed, III, 2042)
Kâtilin tövbesinin kabul olması, işlediği suçun dünyada cezasını çekmeyeceği anlamına gelmez.
Dört çeşit öldürme söz konusudur:
a) Hata ile öldürme
“Hata ile öldürme”; kasıtsız ve öldürmeyi plânlamaksızın bir insanı öldürmektir. Mesela av için attığı bir kurşunun, görmediği bir insana isabet etmesi sonucu o insanın ölmesi hata sonucu öldürmedir.
Yüce Allah Nisa suresinin 92. âyetinde, “Bir müminin bir mümini ancak hata ile öldürebileceğini” bildirdikten sonra, bu kimse için şu yaptırımların uygulanmasını emretmiştir:
Hata ile cana kıyan kimse; bir mümin köleyi özgürlüğüne kavuşturur ve ölenin varislerine diyet öder.
Ölenin varisleri isterlerse diyet almaktan vazgeçebilirler. Yüce Allah, diyetten vazgeçmeyi teşvik için, diyeti sadaka olarak ifade etmiştir.
Eğer hata sonucu öldürülen kimse Müslümanlara düşman olan bir toplumda yaşayan bir Müslüman ise bu takdirde sadece mümin bir köle azat eder, ancak diyet ödemez.
Eğer öldürülen kimse Müslümanlarla barış ve güvenlik antlaşması bulunan bir toplumda yaşayan bir mümin ise, bu takdirde yine mümin bir köle azat eder ve ölenin ailesine diyet öder.
Eğer bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaya gücü yetmez veya günümüzde olduğu gibi özgürlüğüne kavuşturacak köle bulamaz ise, hata ile cana kıyan mümin peş peşe iki ay oruç tutar. Bir kölenin özgürlüğüne kavuşturulması veya peş peşe iki ay oruç tutması, hata ile insan öldüren müminin tövbe etmesi anlamına gelir.
b) Kasten öldürme
“Kasten öldürme”; bıçak, kılıç ve benzeri kesici bir âletle yaralamak veya silah, sopa, taş, ateşli silah benzeri bir şeyle vurmak veya zehirlemek, ya da boğmak suretiyle bilerek ve isteyerek öldürmektir.(Taberî, IV, 5/216-217; Kurtubî, V, 329)
Bakara suresinin 178. âyetine göre, kasten cana kıyan kimsenin dünyadaki cezası ölümdür. Bu cezanın uygulanabilmesi ancak mahkeme yoluyla olup suç sabit olduktan sonra söz konusudur. Ölenin ailesi ve yakınları bu cezayı kendiliğinden uygulayamazlar. Buna kan davası denir ki, bunu Peygamberimiz veda hutbesinde kesin olarak yasaklamıştır. (Müslim, Kasâme, 29, II, 1306) Kan davası sonucu adam öldürmek de kasten adam öldürmedir.
Bakara suresinin 178. ve İsrâ suresinin 33. âyetlerine göre, ölenin ailesi kâtili affedebilir ve ölüm cezasının uygulanmamasını isteyebilir. Bu takdirde kâtil, ölenin ailesine diyet öder.
c) Kasta benzeyen öldürme
Öldürücü olmayan bir şey ile mesela küçük bir sopa ve taş ile öldürmeyi amaçlamadan vurma sonucunda meydana gelen öldürmeye “şiph-i amd” denir. (bk. Ahmed, II, 185) Bu tür öldürmede sadece ölenin ailesine diyet ödenir.
Peygamberimiz (s.a.s.), öldürmelerde ödenecek diyeti 100 deve olarak tespit etmiştir, (Müslim, Kasâme, 6; Dârimî, Diyât, 12-13; Mâlik, Ukûl, 1-4) ancak deve üzerinde ısrar edilmemiş, altını olanlardan 1000 dinar, gümüşü olanlardan 12.000 dirhem, Hz. Ömer zamanında sığır yetiştirenlerden 200 sığır, koyunculardan 2000 koyun, elbise üretenlerden 200 kat elbise alınmıştır ki, bunların her biri o yıllarda yaklaşık olarak 100 devenin kıymetine eşittir. (bk. Tirmizî, Diyât, 1, IV, 10-12; Ebû Dâvûd, Diyât, 18, IV, 677-682; İbn Mâce, Diyât, 6, II, 878; Hayrettin Karaman ve arkadaşları, Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsîr, II, 90. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2003)
3. Kasten cana kıyanlara Allah kızar ve lânet eder, onlar için ahirette büyük bir azap hazırlamıştır.
Kasten bir mümini öldüren kimsenin cehenneme atılacağının bildirilmesi ve bu suça ölüm cezasının verilmesi, insanları cana kıymaktan alıkoymaya, caydırmaya ve can güvenliğinin korunmasına yönelik olduğu gibi bu kimselere Allah’ın kızdığının, lânet ettiğinin ve âhirette büyük bir azap hazırladığının bildirilmesi de aynı amaca yöneliktir.
“Ğadab”; intikam duygusu ile kalpteki kanın galeyana gelmesidir. Kızan insanın damarları şişer, gözleri kızarır, elleri titrer, ses tonu yükselir. “Ğadab” kelimesinin Allah için kullanılması mecazîdir. “Allah’ın gazabı”; insanın inanç, söz, fiil ve davranışlarına razı olmaması ve bu kimseyi cezalandırması anlamına gelir.
Kur’an’da kasten bir mümini öldürenlerin dışında; göğsünü küfre açanlara, (Nahl, 106) münafıklara, müşriklere, (Fetih, 6) Allah hakkında tartışanlara, (Şûrâ, 16) nimetler konusunda azanlara, (Tâhâ, 81) İslâm uğrunda yapılan savaştan kaçanlara, (Enfâl, 16) müminlere kin tutanlara (Al-i İmrân, 119) ve yapamayacağı şeyleri söyleyenlere (Sâf, 2-3) kızdığı bildirilmektedir.
Allah’ın bir inanç, söz, fiil ve davranışa kızması, o inanç, söz, fiil ve davranışın günah olduğunun ve terk edilmesi gerektiğinin ifadesidir.
“Lânet”; kovmak, uzaklaştırmak ve beddua etmek demektir. Kur’an’da bu kelime; Allah’ın insanı âhirette cezalandırması, merhamet etmemesi, onu hayırdan mahrum etmesi ve insanların bir başkasına beddua etmesi anlamında kullanılmıştır. (Rağıb, s. 451; Kurtubî, XIV, 240; Hazin, I, 57, 232)
Kur’an’da kasten bir mümini öldüren kimselerin dışında; kâfirlere, (Bakara, 89) münafıklara, (Tevbe, 68) müşriklere, (Fetih, 6) Yahudilere, (Mâide, 13) puta ve batıla inananlara, ‘kâfirler, müminlerden daha doğru yoldadır’ diyenlere, (Nisa, 51-52) Allah ve Peygamberine eziyet edenlere, (Ahzâb, 57) ilâhî gerçekleri gizleyenlere, (Bakara, 159) zalimlere, (Al-i İmrân, 86-88) iffetli kadınlara zina suçu isnat edenlere, (Nur, 23) Allah’a verdiği sözü bozanlara, bozgunculuk yapanlara, akrabalık bağlarını kesenlere, (Ra’d, 25; Muhammed, 22-23) Firavun ve kavmine ile ad kavmine (Kasas, 42) lânet ettiği bildirilmektedir.
Kasten bir mümini öldüren kimsenin dışında, Kur’an’da müşrik ve münafıklara da aynı şekilde kızdığı, lânet ettiği ve büyük azap hazırladığı, (Fetih, 6) Allah’a ve Peygamberine eziyet edenlere lânet ettiği ve onlar için alçaltıcı bir azap hazırladığı, (Ahzab, 57) ayrıca kâfirler ve zalimler için alçaltıcı, elem verici, şiddetli azap ve alevli ateş hazırlandığı bildirilmektedir. (Nisa, 102, Ahzab, 8, 64; Mücadele, 15; Talak, 10; İnsan, 31)
Bir suça şiddetli azap hazırlandığının, bu suçu işleyenlere Allah’ın kızdığının ve onlara lanet ettiğinin bildirilmesi, o suçun büyük günah olduğuna işaret eder. Suçsuz bir insanı öldürmek de bu suçlar arasındadır. Şirk, küfür ve nifaktan sonra, en büyük günah cana kıymaktır.
Sonuç ve değerlendirme
Nisa suresinin 93. âyetinde; kasten bir mümini öldüren kimsenin cezasının, ebedî kalmak üzere cehennem olduğu ve bu kimseye Allah’ın gazap ve lânet ettiği ve bu kimse için âhirette büyük bir azap hazırlandığı bildirilmektedir.
Genelde Allah’ın gazabı ve lâneti iman etmeyenlere yöneliktir, cehennem de kâfirler için hazırlanmıştır. (Al-i İmrân, 131) Tahlil ettiğimiz âyetin zahiri, kasten bir mümini öldüren kimselerin cehenneme atılacaklarını ve burada ebedî olarak kalacaklarını ifade etmektedir. Ancak İslâm’ın genel ilkelerini, Kur’an ve sünnet bütünlüğünü birlikte değerlendirdiğimiz zaman büyük günah bile olsa, inkâr etmediği ve haramı helâl, helâlı haram saymadığı sürece müminin dinden çıkmadığını, mümin olarak ölürse hâlinin Allah’a kalacağını, Allah’ın dilerse onu bağışlayabileceğini, dilerse suçu ve günahı nispetinde cezalandırıp sonra lütfu keremi ile cennetine koyacağını söyleyebiliriz.
“İnsan öldürmenin haram olduğunu kabul etmeyen kimse, ebedî olarak cehenneme atılır”, veya “kasten bir mümini öldüren kimse, uzun süre kalmak üzere cehenneme atılır” veya “kasten bir mümini öldüren kimse -dünyada tövbe etmediği takdirde- ebedî olarak cehennemde kalır”, veya “kasten bir mümini öldüren kimsenin tövbesi kabul olmaz, bu kimse âhirette cehenneme atılır ve orada ebedi olarak kalır”, şeklinde âyete farklı yorumlar getirilmiştir. Bu yorumların en isabetli olanı, “bir insanı sırf mümin olduğu için öldüren” veya “insan öldürmenin haramlığını kabul etmeyen kimse”, tövbe etmeden bu hâliyle ölürse, ebedî olarak cehennemde kalır, dünyada şartlarına uygun tövbe ederse tövbesi kabul olur, şeklinde yapılan yorumdur. Bu anlamı ifade eden hadisler de vardır. (Mesela bk. İbn Mâce, Edeb, 54, II, 1248)
Bu âyet, İslâm’ın can güvenliğine ne kadar çok önem verdiğine ve cana kıymanın çok büyük günah olduğuna da işaret etmektedir.
Yüce Allah, kasten haksız yere bir cana kıyan kimsenin cezasının ölüm olduğunu Kur’an’da bildirmiştir. Öldürülenin ailesi isterse, öldüreni affedebilir. Bu takdirde kâtilin, öldürülenin ailesine diyet ödemesi gerekir. Bir cana kıyan kimsenin cehenneme atılacağının, bu kimseye Allah’ın kızdığının, lânet ettiğinin ve âhirette büyük bir azap hazırladığının bildirilmesi, insanları bu suçu işlemekten caydırmaya yöneliktir.
 

albay_hasan

Paylaşımcı
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
196
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
Ayetleri zahir anlamlarıyla tefsir etmeden alıp, evrensel kaide diye ortaya koymak ve bir açılım getirmeden böyledir demek insanı nereye götürür malum..

Allah cümle ümmeti Muhammedi kafalardaki din anlayışından kurtarsın da kendi razı olduğu anlayışları ihsan etsin.
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
Sn.Ubeydun


Şimdi bu ayeti alalım. Bu şekilde amel edelim. Bu hükmü çıkaralım. varya sizi bazan anlamak mümkün değil. Teşekkürcü ismailarslan beyle size soruyorum o zaman;

Tövbe nedir? Bu ayete muhatap olmuş birini tövbe kapsarmı? Ayetin tefsiri nerde?

bekliyorum ubeydun...

teşekkürümüzün sebebi sizin malumunuz olsa gerek.

bir ayet meali olarak aktardığı cümlenin Kur'an'da olup olmadığına dair bir araştırma isteğiniz oldu saltuk buğra'dan...

ubeydun da ilgili ayet meailini aktardı.

ayetin nasıl tefsir edildiği mevzusu ile 'yok böyle bir ayet' tarzı aynı şey değildir.

biz sizden özür beklerken saltuk'a karşı, ayetin tefsirine dair -şöyle anlaşılmalı cinsinden- ibareler aktardınız.
 

sadık78

Asistan
Katılım
28 Ara 2006
Mesajlar
400
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
www.muratciftka
Web sitesi
www.gulturkiye.com
AKPARTİ'ye amerikancı damgası vuran bir insan olarak artık bu tür yazılar yazma istersen.Çünkü hiç inandırıcı değil.Kendisi gibi düşünmeyene Amerikancı demek kadar hoşgörüsüzlük olamaz.
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
AKPARTİ'ye amerikancı damgası vuran bir insan olarak artık bu tür yazılar yazma istersen.Çünkü hiç inandırıcı değil.Kendisi gibi düşünmeyene Amerikancı demek kadar hoşgörüsüzlük olamaz.

bu mevzuyu fikrinizi ifade ettiğiniz yere aktarsanız da bir orada bir burada yazışmasak :)

bu arada belki bağlantısız okuyanlar olur.

bu iş parti işi değil, bir üst strateji işi... kim gelirse gelsin dizgin kimdeyse idare onundur.

amerika değil, iktidarlar, israil -büyük israil krallığı- davasına hizmeti -istese de istemese de- bir şekilde yapmak durumundalar.
 

sadık78

Asistan
Katılım
28 Ara 2006
Mesajlar
400
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
www.muratciftka
Web sitesi
www.gulturkiye.com
bu mevzuyu fikrinizi ifade ettiğiniz yere aktarsanız da bir orada bir burada yazışmasak :)

bu arada belki bağlantısız okuyanlar olur.

bu iş parti işi değil, bir üst strateji işi... kim gelirse gelsin dizgin kimdeyse idare onundur.

amerika değil, iktidarlar, israil -büyük israil krallığı- davasına hizmeti -istese de istemese de- bir şekilde yapmak durumundalar.

Hayır buradaki mesele "İslama sadece biz hizmet ederiz.Bizim dışımızdakiler etseler etseler Amerika'ya hizmet ederler." anlayışından kaynaklanıyor.Bunu hangi ambalaja sararsanız sarın sonuç değişmez.Dolayısıyla kendinden farklı olanı amerikancı olarak kabul edenin hoşgörü diye bir derdi yoktur!
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
Hayır buradaki mesele "İslama sadece biz hizmet ederiz.Bizim dışımızdakiler etseler etseler Amerika'ya hizmet ederler." anlayışından kaynaklanıyor.Bunu hangi ambalaja sararsanız sarın sonuç değişmez.Dolayısıyla kendinden farklı olanı amerikancı olarak kabul edenin hoşgörü diye bir derdi yoktur!

aynı şeyleri farklı başlıklara yazmak hoş olmuyor; ama yine de yazayım:

ben ulusalcı kavramını bilmem, bildiğim şu ki, amerika, israil projesine hizmet ediyor. türkiye'de problem var. bazı karşı duruşlar var. gücü tamamen ele geçirme hususunda bir yeni harekat içinde. ak parti şu parti bu parti farketmez, kim olursa olsun bu maksada bilerek ya da bilmeyerek hizmet edecek. işçi partisi de hizmet edecek, askeriye parti kursa o da... ben de parti kursam ben de...

şu an kanaatimce ciddi bir adı konulmamış işgal var esasında.

bu hadise parti kökenli bir düzeltme ile değil, daha temelde örgütlenebilmiş küçük birimlerin çok güçlü birlikteliği ile belki halledilebilir.


meselelere daha umum bakma taraftarıyım.

sizin fikirlerini doğrusu takip etmemiştim. neyi savunuyorsnuz bilmiyorum; ama aykırılıklar neyse söylerseniz sözlerimizde istifade ederiz inşaallah...
 

sadık78

Asistan
Katılım
28 Ara 2006
Mesajlar
400
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
www.muratciftka
Web sitesi
www.gulturkiye.com
aynı şeyleri farklı başlıklara yazmak hoş olmuyor; ama yine de yazayım:

ben ulusalcı kavramını bilmem, bildiğim şu ki, amerika, israil projesine hizmet ediyor. türkiye'de problem var. bazı karşı duruşlar var. gücü tamamen ele geçirme hususunda bir yeni harekat içinde. ak parti şu parti bu parti farketmez, kim olursa olsun bu maksada bilerek ya da bilmeyerek hizmet edecek. işçi partisi de hizmet edecek, askeriye parti kursa o da... ben de parti kursam ben de...

şu an kanaatimce ciddi bir adı konulmamış işgal var esasında.

bu hadise parti kökenli bir düzeltme ile değil, daha temelde örgütlenebilmiş küçük birimlerin çok güçlü birlikteliği ile belki halledilebilir.


meselelere daha umum bakma taraftarıyım.

sizin fikirlerini doğrusu takip etmemiştim. neyi savunuyorsnuz bilmiyorum; ama aykırılıklar neyse söylerseniz sözlerimizde istifade ederiz inşaallah...
Amerika'nın Türkiye'de ılımlı islam modeli istediğini söylemek sadece bir sloganı tekrar etmektir.Sloganlar güzel görünürler.Ama içlerine baktığınızda boştur.
Çünkü Türkiye geçmişte İslam dünyasının liderliğini yapmış bir ülkedir.Amerika bu yüzden Türkiye'de İslamın "i"sini bile görmek istemez.
Türkiye ile Suudi Arabistan türü suni devletleri aynı kefeye koymak meselelere geniş bakmak falan değildir.Sadece AKPARTİ ile SP arasındaki çekişmede SP adına insanların kafasını karıştırmaya çalışmaktır.
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
:eek:fftp: nerede yazismak istediginize karar verin bir oraya bir buraya basim döndü :D
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
Amerika'nın Türkiye'de ılımlı islam modeli istediğini söylemek sadece bir sloganı tekrar etmektir.Sloganlar güzel görünürler.Ama içlerine baktığınızda boştur.
Çünkü Türkiye geçmişte İslam dünyasının liderliğini yapmış bir ülkedir.Amerika bu yüzden Türkiye'de İslamın "i"sini bile görmek istemez.
Türkiye ile Suudi Arabistan türü suni devletleri aynı kefeye koymak meselelere geniş bakmak falan değildir.Sadece AKPARTİ ile SP arasındaki çekişmede SP adına insanların kafasını karıştırmaya çalışmaktır.

ulusalcılıktan Sp adına hizmete transfer olmak..!

herneyse

benim fikirlerim toplarsam şudur bu konuda:

büyük israil devleti kurulması ile ilgili amerika devleti ciddi gayretler içinde. belli bir din kökenli maksat var bu işte. zira inanışlarına göre, yahudi krallığı kurulmalı ki, isa aleyhisselam gök krallığını kurabilsin.

bu maksatla özellikle dünyada ilgili topraklarda ciddi çalışmalara yoğunlaştılar.

türkiye'de bazı problemler yaşıyorlar. parti, şahıs kim olursa olsun -ister istesin ister istemesin- bu projeye hizmet etmek zorunda.

zira:

tam bir bağımlılık söz konusudur.

para bağımlılığı, harb aletleri, gida v.s herşeyi bağlayan bir bağlılıktır.

bu hususta bizim tavsiyemiz:

fert fert, sokak sokak, mahalle mahalle örgütlenerek sanayi ve iktisadi bağımlılılardan kurtulmaya şuurla inançla çalışmamızdır.

sevgilerimle
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İsmailarslan abimin, gündeme değişik bir açıdan bakma denemesini, gündem hakkındaki cari olan görüşleri, bilerek ya da bilmeden Amerika'ya İsrail'e hizmettir diye tanımlamak ya da yaftalamak maksadında olduğunu düşünmüyorum.. İhtimal dahi vermiyorum.. Kaldı ki kendisi de böyle bir kastı olmadığını açıkça izhar ediyor.. Beraat-i zimmet asıldır.. Lütfen, hele böyle bir zamanda birbirimizi itham etmekten vazgeçelim.. Bence herkesin maksudu bir ama rivayeti muhtelif..

Şunu da belirteyim ki henüz olan budur diye bir kesinlik vermemekle birlikte, Hükümetin elinin güçlendirildiğini daha önceden ben de görmüş ve şaşkınlığımı dile getirmiş idim... Zayıf bir ihtimal olarak zihnimin bir köşesinde tutmayı ise sağlıklı buluyorum..

Böyle bir ihtimalin şer olduğuna dair kanaatler ise tamamen gündemdeki ve hafıza kodlarımızdaki gerginlikle ilgili.. Bakın bu ihtimal, şer değil hayır için de tasarlanmış olabilir..

Mesela, ABD'nin, Irak kürtleriyle, İran ya da doğrudan kendisiyle ya da her ikisiyle birlikte Türkiye'nin yakın bir zamanda sıcak karşılaşmasına ilişkin bir istihbarat değerlendirilmesi yapılmış olabilir.. Böyle bir hengamede, parçalı ve güçsüz bir Meclistense, güçlü ve iradeli bir hükümetin yer aldığı bir Meclis iradesi arzu edilmiş olabilir.. Bu açıdan bir takım stratejiler de izlenmiş olabilir.. Hatta, İktidarın C.Başkanı adayının tartışmalı olmadan Çankaya'ya çıkması dahi bu açıdan el altından istenmiş olabilir..

Bunları bilemiyoruz.. Hepsi bir tahmindir.. Olanı ve işlerin iç yüzünü elbette Allah biliyor.. Biz bilemiyoruz.. Ama bilemediğimiz şeyler hakkında bir takım tahminlerimiz olabiliyor.. Tahmin tutar mı tutmaz mı zamanla daha iyi anlaşılacaktır.. İsmail abimin değişik bakış açısını böyle bir tahmin denemesi olarak görüyorum..

Başlığa da uygun oldu: Farklılıkları fark edelim.. :D

Allah'tan hakkımızda hayırlısı.. Ve mutlaka O'nun muradı olacak..
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
sağduyulu yaklaşımınız için teşekkür ediyorum.

maksadım gerçekte bakılanı değil de, gördüğümüzü paylaşmak ve ufuk derinliğimize hizmet etmek...

medya, düşünce kirliliği hususunda tescilli...

medyaya yansıyan minvalde değil, daha farklı bir süzgeç ile düşünmeye çalışıyorum.

bir karar vermek için değil, bir derin kanaate malik olabilmek adına...

sevgilerimle
 

zeygue

Aktifleşmemiş
Katılım
17 Kas 2006
Mesajlar
1,262
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Ankara
Amerika'nın Türkiye'de ılımlı islam modeli istediğini söylemek sadece bir sloganı tekrar etmektir.Sloganlar güzel görünürler.Ama içlerine baktığınızda boştur.
Çünkü Türkiye geçmişte İslam dünyasının liderliğini yapmış bir ülkedir.Amerika bu yüzden Türkiye'de İslamın "i"sini bile görmek istemez.
Türkiye ile Suudi Arabistan türü suni devletleri aynı kefeye koymak meselelere geniş bakmak falan değildir.Sadece AKPARTİ ile SP arasındaki çekişmede SP adına insanların kafasını karıştırmaya çalışmaktır.

Yeşil kuşak projesi de,ılımlı islam da ,radikal islam da,vahhabilikte,ılımlı islam da batı projeleridir.Çünkü yeryüzünde bağımsız islami bir güç odağı yok.
Bu gerçektir.İçi boş olan "Türkiye geçmişte İslam dünyasının liderliğini yapmış bir ülkedir." gibi sizin nostaljilerinizdir.
Malesef bu böyle.:(
 

AşK_€r

arabeskçi
Katılım
20 Kas 2006
Mesajlar
3,711
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Yaş
44
Konum
yersiz-yurtsuz
sağduyulu yaklaşımınız için teşekkür ediyorum.

maksadım gerçekte bakılanı değil de, gördüğümüzü paylaşmak ve ufuk derinliğimize hizmet etmek...

medya, düşünce kirliliği hususunda tescilli...

medyaya yansıyan minvalde değil, daha farklı bir süzgeç ile düşünmeye çalışıyorum.

bir karar vermek için değil, bir derin kanaate malik olabilmek adına...

sevgilerimle


ismail abi....

yeter gari azizim...yazılarınızı okumaktan mest olduk...:)
harika yorumlar...bakış açısı çok güzel ve isabetli...:)

efendim siz siyasi yorumlarınız açısından bu foruma 2-3numara büyük gelirsiniz.:)

umarım güzel tespitleriniz...kardeşlerimizin düşünce ufuklarında çığır açar...:)

hu....
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır. [/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]nisa -93[/FONT]

Ubeydun kardeşim. Nihayet ayeti köfteci amcaya göstermişsiniz. Allah sizden razı olsun. Ayeti kerimeyi hatırlıyordum, ama hangi surede olduğunu hatırlayamıyordum. Allah yar ve yardımcınız olsun.
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Sn.Ubeydun


Şimdi bu ayeti alalım. Bu şekilde amel edelim. Bu hükmü çıkaralım. varya sizi bazan anlamak mümkün değil. Teşekkürcü ismailarslan beyle size soruyorum o zaman;

Tövbe nedir? Bu ayete muhatap olmuş birini tövbe kapsarmı? Ayetin tefsiri nerde?

bekliyorum ubeydun...

Nasıl albay amca, adamı böyle şapa oturturlar. Sen ayeti yok diyordun, şimdi meseleyi başka taraflara kaçırma. Ayet varmıymış yokmuymuş ha. Söyle bakalım.
 
Üst