postmodern dönemin ifadeleri...
"postmodern" demem doğru mu, bilmiyorum ama iimden öyle demek geldi. çünki bu son 20 yılda görülen bazı ifadeler biraz, ait olduğu dilin kendi bağlamından, kurallarından ve bilgi tutarlılığından uzak özellikler taşıyor ve buna rağmen, belli bir süre için de olsa yaygınlaşıyor.
aklıma ilk gelen örnekler:
"... portakal çiçeğinde vitamin değilken" (bunu az önce yıldıray oğur'un yazısında gördüm. bu mesajı yazma fikri o sırada belirdi. cümleciğin aslı, "sen daha babanın yediği portakalda vitamin değilken"dir. oğur daha da eskiye işaret etmiş.)
bu ifade, eski "sen daha dünya'da yokken" anlamına geliyor ama onun daha mizahî hâli. dünya'ya gelmesinden veya ortaya çıkmasından söz edilen kişinin veya olayın yerinde henüz yeller estiğini mizahî dille anlatmak için espri olarak üretilmiş ve yaygınlaşmış. o kişinin henüz dünya'ya gelmediği gibi, babasının daha o kişinin sperm düzeyindeki hayatî unsurlarını oluşturacak proteini portakaldan almadığını ifade ediyor. bizim milletin yaratıcı zekasına ilginç bir örnek.
portakaldaki vitaminle sperm oluşumunun ilişkisi bilimsel açıdan pek belirsiz. portakal yemeyen kişilerin spermleri oluşmaz diye bir kural da yok. vitaminin görevi, işlevi de zaten farklı. ama buna rağmen böyle bir ifade, espri olarak da olsa icad edilmiş ve daha çok sanırım öğrenci gençliğin ilgi alanına girmiş.
"bizim bilimle de bir ilgimiz var yani; böyle çarpık çurpuk da olsa o işlerden de anlarız" gibi bir havası var.
bu havadaki bir başka söz de, hapşıran kişiye söylenen, "partiküllerini saçtın ortalığa" esprisi.
partikül de bilimsel bir terim. atomaltı parçacıklar kastediliyor. hapşırdığımızda ağzımızdan çıkan tükürüklere partikül demek bu terimin bilimsel anlamında uzaklaşmak oluyor ama esprili bir dille "çok yaşa"nın sıradanlığının dışına çıkılmış da oluyor.
"hayret bişey" lafı da bir ara hızla yaygınlaştı ve sanırım artık eskisi kadar sık kullanılmıyor. bu da iyi bir şey. çünki dilimizin kuralları açısından hatalı bir deyiş. doğrusunun "hayret verici bir şey" olması gerekir. ama o şekilde demenin sıradanlığı yoktu "hayret bişey"de. bu nedenle çok benimsendi. o kadar ki, insanlar münakaşa ve kavga ederken bile birbirlerine böyle bağırıyorlardı. kavgada daha ileri gitmemeye, kendini tutmaya da yarıyordu bu söyleyiş. sinirlerin gerildiği bir ortamda karşındakine "hayret bişey" deyince daha bir sakinleşiliyordu sanki.
bunlara eklemeler yapılabilir. bu ifadeler sanırım son 20 yıl içinde ortaya çıktı. daha önce bunlar yoktu. ileride de olmayacaklar belki. dil yaşayan bir organizma ve sürekli değişip gelişiyor. hatalı biçimler de alabiliyor. sonra bunlar ya atılıyor, ya da kalıcı ve galat-ı meşhur oluyor.
"postmodern" demem doğru mu, bilmiyorum ama iimden öyle demek geldi. çünki bu son 20 yılda görülen bazı ifadeler biraz, ait olduğu dilin kendi bağlamından, kurallarından ve bilgi tutarlılığından uzak özellikler taşıyor ve buna rağmen, belli bir süre için de olsa yaygınlaşıyor.
aklıma ilk gelen örnekler:
"... portakal çiçeğinde vitamin değilken" (bunu az önce yıldıray oğur'un yazısında gördüm. bu mesajı yazma fikri o sırada belirdi. cümleciğin aslı, "sen daha babanın yediği portakalda vitamin değilken"dir. oğur daha da eskiye işaret etmiş.)
bu ifade, eski "sen daha dünya'da yokken" anlamına geliyor ama onun daha mizahî hâli. dünya'ya gelmesinden veya ortaya çıkmasından söz edilen kişinin veya olayın yerinde henüz yeller estiğini mizahî dille anlatmak için espri olarak üretilmiş ve yaygınlaşmış. o kişinin henüz dünya'ya gelmediği gibi, babasının daha o kişinin sperm düzeyindeki hayatî unsurlarını oluşturacak proteini portakaldan almadığını ifade ediyor. bizim milletin yaratıcı zekasına ilginç bir örnek.
portakaldaki vitaminle sperm oluşumunun ilişkisi bilimsel açıdan pek belirsiz. portakal yemeyen kişilerin spermleri oluşmaz diye bir kural da yok. vitaminin görevi, işlevi de zaten farklı. ama buna rağmen böyle bir ifade, espri olarak da olsa icad edilmiş ve daha çok sanırım öğrenci gençliğin ilgi alanına girmiş.
"bizim bilimle de bir ilgimiz var yani; böyle çarpık çurpuk da olsa o işlerden de anlarız" gibi bir havası var.
bu havadaki bir başka söz de, hapşıran kişiye söylenen, "partiküllerini saçtın ortalığa" esprisi.
partikül de bilimsel bir terim. atomaltı parçacıklar kastediliyor. hapşırdığımızda ağzımızdan çıkan tükürüklere partikül demek bu terimin bilimsel anlamında uzaklaşmak oluyor ama esprili bir dille "çok yaşa"nın sıradanlığının dışına çıkılmış da oluyor.
"hayret bişey" lafı da bir ara hızla yaygınlaştı ve sanırım artık eskisi kadar sık kullanılmıyor. bu da iyi bir şey. çünki dilimizin kuralları açısından hatalı bir deyiş. doğrusunun "hayret verici bir şey" olması gerekir. ama o şekilde demenin sıradanlığı yoktu "hayret bişey"de. bu nedenle çok benimsendi. o kadar ki, insanlar münakaşa ve kavga ederken bile birbirlerine böyle bağırıyorlardı. kavgada daha ileri gitmemeye, kendini tutmaya da yarıyordu bu söyleyiş. sinirlerin gerildiği bir ortamda karşındakine "hayret bişey" deyince daha bir sakinleşiliyordu sanki.
bunlara eklemeler yapılabilir. bu ifadeler sanırım son 20 yıl içinde ortaya çıktı. daha önce bunlar yoktu. ileride de olmayacaklar belki. dil yaşayan bir organizma ve sürekli değişip gelişiyor. hatalı biçimler de alabiliyor. sonra bunlar ya atılıyor, ya da kalıcı ve galat-ı meşhur oluyor.