sünnet kelimesi, arapça "dişledi, bıçak biledi", "yasa ve kural koydu" anlamlarındaki sanna fiilinden geliyormuş. kök ise sin. diş ve yaş (ömür süresi) anlamına geliyor. o devirde kişilerin dişlerine bakarak yaşlarını tahmin etme, belirleme alışkanlığından sin kelimesinin önce diş anlamındayken, sonra da anlam genişlemesiyle yaş anlamı da kazandığı tahmin edilebilir.
eski bir arap aşireti, belli bir yaşa gelen erkek çocuklarının dişini yontarak keskinleştirmek gibi tuhaf bir töreye sahipmiş. buradan geliyormuş.
dişi keskinleştirmek için yontup bileme eyleminin (sanna) isim hâli (sunnet) zamanla ve anlam genişlemesiyle, genel olarak tüm adet ve gelenekler anlamına kavuşmuş.
anlam değişimi dinî uygulamaların ağırlık kazanmasıyla devam ediyor ve adet, gelenek anlamından daha öte bir anlam kazanmaya başlıyor. ama bu sefer bir anlam daralmasına uğramış oluyor. artık sünnet denince sadece hz. muhammed'in uygulamaları, icraatı, davranışları, özel hayatındaki seçimleri, alışkanlıkları vb anlaşılıyor.
eskiden sadece tek bir arap aşiretinin tuhaf ve belki de kendileri için gerekli gördükleri bir uygulamanın adıymış. sonra genelleşmiş ve bütün gelenek ve adetleri kapsamış. islamiyetten sonra ise daralmış ve özelleşmiş.
ve giderek sünnet kelimesi gündelik sokak dilinde daha da daralmış ve sadece erkek çocuklarının sünnet edilmesi olarak kullanılır olmuş.
sünnet, uyulması farz olmayan, ama uyulsa iyi olan davranışlar olarak tanımlanır. ama tuhaf biçimde, bâzı sünnetler farz gibi kabul edilip kesinlikle uyulması, devam ettirilmesi şart olarak anlaşılmış. mesela erkek çocuklarının cinsel organındaki deriyi kestirmek. bâzı kabilelerde kız çocuklarının cinsel organını kesme adeti bile var ve hâlâ devam ediyor. kız çocuklarına yapılan bu işlem ise bütün bir hayatı olumsuz yönde etkileyen büyük bir acı ve eziyet olarak yaşanıyor.
farz olmadığına göre neden erkek çocuklarının sünnet edilmesi islamiyet açısından şart gibi algılanıyor ve mesela islamiyete geçen yabancı erkekler ilk iş olarak sünnete gönderiliyor? bu da herhalde halkın yerel kültürüyle ilgili olmalı. başkasının özel hayatına burnunu sokma, hem de en hassas yerine kadar sokma kültürünün dinselleşmiş ve otoriteleşmiş biçimi olabilir diye şimdi aklıma geldi. başka sebepleri de olabilir. bilemiyorum...
eski bir arap aşireti, belli bir yaşa gelen erkek çocuklarının dişini yontarak keskinleştirmek gibi tuhaf bir töreye sahipmiş. buradan geliyormuş.
dişi keskinleştirmek için yontup bileme eyleminin (sanna) isim hâli (sunnet) zamanla ve anlam genişlemesiyle, genel olarak tüm adet ve gelenekler anlamına kavuşmuş.
anlam değişimi dinî uygulamaların ağırlık kazanmasıyla devam ediyor ve adet, gelenek anlamından daha öte bir anlam kazanmaya başlıyor. ama bu sefer bir anlam daralmasına uğramış oluyor. artık sünnet denince sadece hz. muhammed'in uygulamaları, icraatı, davranışları, özel hayatındaki seçimleri, alışkanlıkları vb anlaşılıyor.
eskiden sadece tek bir arap aşiretinin tuhaf ve belki de kendileri için gerekli gördükleri bir uygulamanın adıymış. sonra genelleşmiş ve bütün gelenek ve adetleri kapsamış. islamiyetten sonra ise daralmış ve özelleşmiş.
ve giderek sünnet kelimesi gündelik sokak dilinde daha da daralmış ve sadece erkek çocuklarının sünnet edilmesi olarak kullanılır olmuş.
sünnet, uyulması farz olmayan, ama uyulsa iyi olan davranışlar olarak tanımlanır. ama tuhaf biçimde, bâzı sünnetler farz gibi kabul edilip kesinlikle uyulması, devam ettirilmesi şart olarak anlaşılmış. mesela erkek çocuklarının cinsel organındaki deriyi kestirmek. bâzı kabilelerde kız çocuklarının cinsel organını kesme adeti bile var ve hâlâ devam ediyor. kız çocuklarına yapılan bu işlem ise bütün bir hayatı olumsuz yönde etkileyen büyük bir acı ve eziyet olarak yaşanıyor.
farz olmadığına göre neden erkek çocuklarının sünnet edilmesi islamiyet açısından şart gibi algılanıyor ve mesela islamiyete geçen yabancı erkekler ilk iş olarak sünnete gönderiliyor? bu da herhalde halkın yerel kültürüyle ilgili olmalı. başkasının özel hayatına burnunu sokma, hem de en hassas yerine kadar sokma kültürünün dinselleşmiş ve otoriteleşmiş biçimi olabilir diye şimdi aklıma geldi. başka sebepleri de olabilir. bilemiyorum...