Fakr ile Röportaj

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
Selam

Birebir İbnül Arabi gibi her noktada aynı çizgide olduğumu söyleyemem.Bazı yaklaşımlarını kabul ederim,bazılarını ise reddederim...

Benim isimlere yaklaşımım ve usulum ortadadır.Bundan İbnül Arabide uzak değildir...

Öncelikle sizin algınız ile benim algım bir değil...Ben bu konuda neye nasıl niçin inandığımı biliyorum. Ve söylediğim meseleyi ne anlamda algıladığımı dile getiriyor ve bu şekilde diyorum...

Bu konuda birçok yaklaşım olduğu için buna riayet ediyorum...

Bu benim anladığım,algıladığım anlamda küfür olduğunu değil bizzat tevhidin ta kendisi diye inanıyorum...

Bu konuda ne olduğunu idrak edemeyen birisininde karşıyı itham etmeden önce karşı tarafı Allah'tan korkmaya davet ederken kendisini unutmaması gerekir diye düşünüyorum...

Kusura bakmayın ama Te'vil kelimesinin daha ne anlama geldiği bilmeyen birisinin bu konuyu anlamasını ve idrak etmesinide beklemiyorum...(Cümle kendisini ele vermekte.)

Eğer bildiğinizi iddia ediyorsanız ;

Vücud ne anlamda kullanılmakta,Samed esmasının anlamı;Allah gelişen bir ''VARLIK'' mı yoksa eksiksiz midir? bunları bir düşünmenizi ve Hadid Suresi 3. ayet üzerinde acizane tefekkür etmenizi tavsiye ederim...

Selametle...

Bu cevabınla Allahtan korkmadığını ispatlamış oldun

Sana sunu sorayım sence ıbnı arabı mi daha büyük sen mi?
 

Fakr

Profesör
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
449
Tepkime puanı
25
Puanları
28
Bu cevabınla Allahtan korkmadığını ispatlamış oldun

Sana sunu sorayım sence ıbnı arabı mi daha büyük sen mi?

Selam

Öncelikle ''nasıl ispatlamışım'' merak ediyorum...Daha önce dediğim gibi daha cümlenin içeriğinden kullandığınız kelimenin/te'vil bile ne anlama geldiğini bilmeden konuşan/yazan birisinin bu konu hakkındaki kelimelerin ve inceliklerin haberdar olmasını beklemiyorum...

İkinci sorunuz ise mutahab alınıp cevap verilecek bir içeriğe bile sahip olmadığından dikkate bile almıyorum...

Selametle...
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
Selam

Öncelikle ''nasıl ispatlamışım'' merak ediyorum...Daha önce dediğim gibi daha cümlenin içeriğinden kullandığınız kelimenin/te'vil bile ne anlama geldiğini bilmeden konuşan/yazan birisinin bu konu hakkındaki kelimelerin ve inceliklerin haberdar olmasını beklemiyorum...

İkinci sorunuz ise mutahab alınıp cevap verilecek bir içeriğe bile sahip olmadığından dikkate bile almıyorum...

Selametle...



Firavunu halis mumin gören hud ve nuh kavmini sıratı mustakim üzerinde olduklarını Allahtan korkmadan dile getiren
MUşriklerin putlara tapınmasını doğru bulan hz harunun israiloğullarını buzagıya tapmaktan alıkoyarak yanıldığını idaa eden bu felsefenin sahibi olan pirinizi temize çıkarmaya çalışarak gerçek tevhid budur diye dile gettirmeniz sizin Allahtan korkmadığınıza ıspatlı delilidir.

Demekki hz Harun israiloğullarını buzagıya tapınmaktan alı koyması engelemeye çalışması yanılgıdır öylemi?!
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Firavunu halis mumin gören

ibni arabi k.s ile aynı meşrebden sofyalı bali efendi ibni arabinin firavunun iman ettiğini demediğini beyan etmişdir.

Fütühatta Firavunla ilgili iki yer, Füsus'ta bir bölüm var. Ya da tam tersi. Bu bölümlerden ikisinde zaten Firavun'un imansız gittiği açıkça yazılı. Diğer bölümde geçen Firavun'un imânına dair bölümde ise orada bahsedilen kişinin Kur'an-ı Azimüşşan'da geçen, imansız öldüğü net olarak belli Firavun olmadığı, bir başka firavun olduğu ya da firavunun azgın nefs metaforu olarak kullanıldığı yönünde. Özellikle Avni Konuk'un Füsus Şerhi.
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
ibni arabi k.s ile aynı meşrebden sofyalı bali efendi ibni arabinin firavunun iman ettiğini demediğini beyan etmişdir.

Fütühatta firavunla ilgili iki yer, füsus'ta bir bölüm var. Ya da tam tersi. Bu bölümlerden ikisinde zaten firavun'un imansız gittiği açıkça yazılı. Diğer bölümde geçen firavun'un imânına dair bölümde ise orada bahsedilen kişinin kur'an-ı azimüşşan'da geçen, imansız öldüğü net olarak belli firavun olmadığı, bir başka firavun olduğu ya da firavunun azgın nefs metaforu olarak kullanıldığı yönünde. Özellikle avni konuk'un füsus Şerhi.

pekİ hz harunun hasa yanildiĞini İdaa etmesİnİ nasil Örtecekler
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
bende bu cevabı beklıyordum klasik cevap verme metodu.Verilecek cevap olmadımı Eserlerinde tahrifat olmuştur deyin çıkın işin içinden

Akıllı müslüman hüsnü zan yapar. Diyelim tahrifat değil de sen haklı çıktın. Mahşer günü benim zararım var mı?

Yok.

Ama ben haklıysam yandı keten helva.
 

Fakr

Profesör
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
449
Tepkime puanı
25
Puanları
28
Firavunu halis mumin gören hud ve nuh kavmini sıratı mustakim üzerinde olduklarını Allahtan korkmadan dile getiren
MUşriklerin putlara tapınmasını doğru bulan hz harunun israiloğullarını buzagıya tapmaktan alıkoyarak yanıldığını idaa eden bu felsefenin sahibi olan pirinizi temize çıkarmaya çalışarak gerçek tevhid budur diye dile gettirmeniz sizin Allahtan korkmadığınıza ıspatlı delilidir.

Demekki hz Harun israiloğullarını buzagıya tapınmaktan alı koyması engelemeye çalışması yanılgıdır öylemi?!


Selam

Bende işte bundan bahsediyorum. Kusura bakmayın ama daha karşı tarafın dediklerini anlamayan/anlayamayan ve kafanızda oluşturduğunuz bir önyargı ile karşı tarafın dediklerini görmeyen/okumayan birisine bir şey anlatmak mümkün değildir...

Ben hiçbir zaman İbn Arabiyi ''Pir(im)'' diye adlandırmadım... Söylediğim''Bire bir İbnül Arabi gibi her noktada aynı çizgide olduğumu söyleyemem. Bazı yaklaşımlarını kabul ederim, bazılarını ise reddederim... Benim isimlere yaklaşımım ve usulum ortadadır. Bundan İbnül Arabi de uzak değildir...'' dir.

Bu ''felsefe'' diye adlandırdığınızı sanki sadece İbn Arabi fark etmiş, ondan önce hiç konuşulmamış, kimse dile getirmemiş gibi sadece İbn Arabi'ye has kılmanız ve onunla sınırlandırmanız zaten olayı dar bir yaklaşımla yaklaştığınızın göstergelerinden...

Ayrıca bu bahsettiğiniz isimin bile ''vahdet ve vücud'' kelimesini yan yana kullandığını gösteremezsiniz... Size bir kolaylık olsun sadece bir Cuma sohbetinde kullanmış ve sizin kastettiğiniz anlamda olmadığı sözün içerisinde rahat bir şekilde görülüyor...

Daha karşı olduğunuz isim veya ''felsefe'' hakkında ''kulaktan duyma'' tavırlarla hareket etmeyin... Biraz orijinal metinleri okuyun... Eleştirenlerin ne temele dayanarak eleştirmiş bakın. Sonra kitabının orijinal metininden okuyun öyle mi değil mi görün... Burada bir ''tüyo'' daha vereyim... İbn Arabi'ye en ciddi eleştiriyi İbn Teymiyye yapar(başı çeken/ilk isim).O zat'ın üzerinden yani hulul eleştirisi mi yaparak eleştiriyor yoksa tecelli üzerinden mi araştırın...

Bizim bu ''hali'' (İbn Arabinin söyledikleri anlamında değil-Kusara bakmayın denilenler anlaşılmayınca böyle 'dipnot'lar düşülmesi zorunlu oluyor)kabul etmemizdeki neden yine vahye uygunluğundandır... İsim ile hareket etme gibi bir tavrımızda şahsım adına yoktur(Peygamberler müstesna)


Bunun vahye uygunluğunu görmek için en önemli hususlardan biriside kavramların kullanım yerleridir... Misal ;

Vücud, Mevcudat ne demektir ve kullanımları...

O,Allah, Hakk, İlah, Nur, Rabb ne demektir ve kullanımları...

Birileri bunların Kur'an'da ki kullanımlarına baksın ve bağlamlarını bir düşünsün bakalım nasıl ''sahneler'' ortaya çıkıyor...

Ayrıca kim ne demiş bir araştırın, ne bağlamda konuşulmuş, lafın/sözün önü arkası,öncesi sonrası, ortamı ne, kastettiği, o söz gerçekten söylenilmiş mi söylenilmemişmi vb. bakalım... Bu her söz için geçerli... Bunlar sözdeki muradı anlamada önemlidir...

Bundan sonrasında eğer söz doğruysa kim söylerse söylesin kabulümüzdür, değilse kim söylerse söylesin bizden uzaktır...

Buna ilave olarak sorduğumuz o soruları bir düşünün:

Vücud ne anlamda kullanılmakta, Samed esmasının anlamı; Allah gelişen bir''VARLIK'' mı yoksa eksiksiz midir? Bunları bir düşünmenizi ve Hadid Suresi 3.ayet üzerinde âcizane tefekkür etmenizi tavsiye ederim...

Evet tekrarlayalım Te'vil kelimesini cümlenizde kullanmanızla bize destek olduğunun farkında bile olmayan ve böyle bazı inceliklerde kullanılan kavramların hepsini aynı kabul etme kullanım anlamlarını, karşılıklarını bilmeyen bir''kalıbla'' yaklaşanın zaten bunu idrak etmesini beklemiyorum...Bunu lütfen hakaret olarak algılamayın... Zeki/akıllı olabiliriz ama bu zeki/akıllı olmamız her şeyi anlıyor biliyor anlamına gelmez. Zeka/akıl düzeyimiz neyse o kadarını bilir, anlarız... Ama unutmayalım ki herkesin zeka düzeyleri farklı farklıdır…

Selametle...
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
Akıllı müslüman hüsnü zan yapar. Diyelim tahrifat değil de sen haklı çıktın. Mahşer günü benim zararım var mı?

Yok.

Ama ben haklıysam yandı keten helva.

İslam zahire bakar
Asıl en buyuk zarar sanadır madem işittin islama uygunluğunu sorguladın neden sahıplendin. buyuktür bildiği vardır deyip neden red etmedin

Yine derler ki: «Ey Rabbimiz! Biz beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler.» ahzap 67
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
İslam zahire bakar
Asıl en buyuk zarar sanadır madem işittin islama uygunluğunu sorguladın neden sahıplendin. buyuktür bildiği vardır deyip neden red etmedin

Yine derler ki: «Ey Rabbimiz! Biz beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler.» ahzap 67

Zinaya 4 şahit istenirken bir müslümana müşrik kafir damgası vurmak senin için ne kadar da kolaymış öyle. Sen Arabinin dediklerini bizzat kulağınla işittin mi? Hayır.

Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de, “Bu, apaçık bir iftiradır” deselerdi ya!
 

Fakr

Profesör
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
449
Tepkime puanı
25
Puanları
28
Selam

Biraz daha açılım olması adına kendimize soralım...

Zahirine bakmak; bizim gördüğümüzle sınırlı olana mı zahirine bakmak denilir yoksa görüneni görmenin adı mıdır zahire bakmak...

Buna misalle anlatalım...

Yunus Emre'NİN ''Cennet Cennet dedikleri....'' diye başlayan beyiti/şiiri...Şimdi burada birilerine göre zahir cenneti küçük görmektir...Oysa ayet ayan beyan ortadadır,görünmektedir/açıktır...Tevbe Suresi ayet 72...

Evet şimdi zahir Tevbe Suresi ayet 72 mi yoksa bunu görmeyen birisinin zannettiği mi?

Selametle...
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
Selam

Bende işte bundan bahsediyorum. Kusura bakmayın ama daha karşı tarafın dediklerini anlamayan/anlayamayan ve kafanızda oluşturduğunuz bir önyargı ile karşı tarafın dediklerini görmeyen/okumayan birisine bir şey anlatmak mümkün değildir...

Ben hiçbir zaman İbn Arabiyi ''Pir(im)'' diye adlandırmadım... Söylediğim''Bire bir İbnül Arabi gibi her noktada aynı çizgide olduğumu söyleyemem. Bazı yaklaşımlarını kabul ederim, bazılarını ise reddederim... Benim isimlere yaklaşımım ve usulum ortadadır. Bundan İbnül Arabi de uzak değildir...'' dir.

Bu ''felsefe'' diye adlandırdığınızı sanki sadece İbn Arabi fark etmiş, ondan önce hiç konuşulmamış, kimse dile getirmemiş gibi sadece İbn Arabi'ye has kılmanız ve onunla sınırlandırmanız zaten olayı dar bir yaklaşımla yaklaştığınızın göstergelerinden...

Ayrıca bu bahsettiğiniz isimin bile ''vahdet ve vücud'' kelimesini yan yana kullandığını gösteremezsiniz... Size bir kolaylık olsun sadece bir Cuma sohbetinde kullanmış ve sizin kastettiğiniz anlamda olmadığı sözün içerisinde rahat bir şekilde görülüyor...

Daha karşı olduğunuz isim veya ''felsefe'' hakkında ''kulaktan duyma'' tavırlarla hareket etmeyin... Biraz orijinal metinleri okuyun... Eleştirenlerin ne temele dayanarak eleştirmiş bakın. Sonra kitabının orijinal metininden okuyun öyle mi değil mi görün... Burada bir ''tüyo'' daha vereyim... İbn Arabi'ye en ciddi eleştiriyi İbn Teymiyye yapar(başı çeken/ilk isim).O zat'ın üzerinden yani hulul eleştirisi mi yaparak eleştiriyor yoksa tecelli üzerinden mi araştırın...

Bizim bu ''hali'' (İbn Arabinin söyledikleri anlamında değil-Kusara bakmayın denilenler anlaşılmayınca böyle 'dipnot'lar düşülmesi zorunlu oluyor)kabul etmemizdeki neden yine vahye uygunluğundandır... İsim ile hareket etme gibi bir tavrımızda şahsım adına yoktur(Peygamberler müstesna)


Bunun vahye uygunluğunu görmek için en önemli hususlardan biriside kavramların kullanım yerleridir... Misal ;

Vücud, Mevcudat ne demektir ve kullanımları...

O,Allah, Hakk, İlah, Nur, Rabb ne demektir ve kullanımları...

Birileri bunların Kur'an'da ki kullanımlarına baksın ve bağlamlarını bir düşünsün bakalım nasıl ''sahneler'' ortaya çıkıyor...

Ayrıca kim ne demiş bir araştırın, ne bağlamda konuşulmuş, lafın/sözün önü arkası,öncesi sonrası, ortamı ne, kastettiği, o söz gerçekten söylenilmiş mi söylenilmemişmi vb. bakalım... Bu her söz için geçerli... Bunlar sözdeki muradı anlamada önemlidir...

Bundan sonrasında eğer söz doğruysa kim söylerse söylesin kabulümüzdür, değilse kim söylerse söylesin bizden uzaktır...

Buna ilave olarak sorduğumuz o soruları bir düşünün:

Vücud ne anlamda kullanılmakta, Samed esmasının anlamı; Allah gelişen bir''VARLIK'' mı yoksa eksiksiz midir? Bunları bir düşünmenizi ve Hadid Suresi 3.ayet üzerinde âcizane tefekkür etmenizi tavsiye ederim...

Evet tekrarlayalım Te'vil kelimesini cümlenizde kullanmanızla bize destek olduğunun farkında bile olmayan ve böyle bazı inceliklerde kullanılan kavramların hepsini aynı kabul etme kullanım anlamlarını, karşılıklarını bilmeyen bir''kalıbla'' yaklaşanın zaten bunu idrak etmesini beklemiyorum...Bunu lütfen hakaret olarak algılamayın... Zeki/akıllı olabiliriz ama bu zeki/akıllı olmamız her şeyi anlıyor biliyor anlamına gelmez. Zeka/akıl düzeyimiz neyse o kadarını bilir, anlarız... Ama unutmayalım ki herkesin zeka düzeyleri farklı farklıdır…

Selametle...

bayım islamda matrix yoktur sizin matrixlerinizin ibni arabıyle sınırlı olmadığınıda bılıyorum

bi kere çok kibirlisin bu kibrin bile seni helak etmeye yeterde artarda her neyse bılmedığin konular hakkında neden yorum yaparsın

kulaktan dolma bılgılerle konuştuğumu nerden neye dayanarak idaa ediyorsun bu sadece senın kibrinden dolayıdır

yeterınce okudum araştırdım hallacın arabının rumının tebrızinin yunusemrenın ve nicelrinin aynı saçmalık girdanında dolaşıp durduklarına kaanat getirdim.

sen kelimeler içinde hapis kalmışssın sürekli bir gizem bir hayel içindesin

senin anlattıklarını ne peygaberlerden ne sahabeden ne ulemadan duymadık işitmedik

eğer dediğin gibi islamda matrixavi bi durum olsaydı peygamber bunu açıklardı

madem anlattıkların tevhidin aslı peygamber bize tevhidi haşa eksik öğretti öylemi?
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
Zinaya 4 şahit istenirken bir müslümana müşrik kafir damgası vurmak senin için ne kadar da kolaymış öyle. Sen Arabinin dediklerini bizzat kulağınla işittin mi? Hayır.

Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de, “Bu, apaçık bir iftiradır” deselerdi ya!

şahit olan çok ulema var en basıtınden ıtıbar ettiğiniz ımamı rabbanıde bu işin farkındadır

arabının sozlerının şeriate aykırı olduğunu anlattıktan sonra uymasada uydururuz yolunu seçmiştir

anlaşmazlığa düştüğünüz işlerde işi Allaha ve resulüne goturun

Kuranda ve sünentte bunun gibi saçmalıklara yer olmadığı için

kuranın emri üzere itaat etmek zorunda değilmiyiz?
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Fakr kardeşim araya girdiğim için özür dilerim.
 

Fakr

Profesör
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
449
Tepkime puanı
25
Puanları
28
bayım islamda matrix yoktur sizin matrixlerinizin ibni arabıyle sınırlı olmadığınıda bılıyorum

bi kere çok kibirlisin bu kibrin bile seni helak etmeye yeterde artarda her neyse bılmedığin konular hakkında neden yorum yaparsın

kulaktan dolma bılgılerle konuştuğumu nerden neye dayanarak idaa ediyorsun bu sadece senın kibrinden dolayıdır

yeterınce okudum araştırdım hallacın arabının rumının tebrızinin yunusemrenın ve nicelrinin aynı saçmalık girdanında dolaşıp durduklarına kaanat getirdim.

sen kelimeler içinde hapis kalmışssın sürekli bir gizem bir hayel içindesin

senin anlattıklarını ne peygaberlerden ne sahabeden ne ulemadan duymadık işitmedik

eğer dediğin gibi islamda matrixavi bi durum olsaydı peygamber bunu açıklardı

madem anlattıkların tevhidin aslı peygamber bize tevhidi haşa eksik öğretti öylemi?

Selam

Kibirden Allah'a sığınırım...Karşı tarafla nasıl konuştuğunuza bir bakın da öyle ''tanı'' koyun.Zaten bu tür davranışlar olayı değiştirme adınadır...

Uslubunuzdan dolayı sizlere birşeyler hatırlatmak ve bilmediğinizi itirafa çağırmanın adı ''kibir'' değildir...

Dediğim gibi halen yukarıdaki sözleri kurman beni haklı çıkarmaya devam ettiğinin göstergesi...

Bunu ''kibir'' ile adlandırmış olman bunu değiştirmez...Biz bilmediğin,hakim olmadığın konulara girmemen hususunda biraz daha temkinli davranmanı tavsiye ettik.Bunun akabinde biraz yardımcı olma adına sorular sorduk...Sırf sorduğumuz soruların cevaplarını bulsan olayı ana hatları ile anlamana yeter.Bu açıdan ısrar ettik...İşte biz bunu yapmaya çalıştık ve usulümüzü yaklaşımımız dile getirdik.Bunun adı ''kibir'' değildir...

Olaya hakim olamadığını gösterme adına kendinden örnekler verdik...Ama sen bizleri,söylediğimizi ''küfürle'' itham ettin...Bizde daha kendi cümlerine dayanarak daha olayı anlamadığını biraz daha idrak etmen adına birşeyler söyledik.Sense önyargı ile söylemediğim sözleri bana isnad ettin...

Sonrasında kendince bir ''tanı'' koyarak kulaktan duyduğumu nereden çıkardın diyorsun...Sözlerini biraz dikkatli okusan bunları rahat bir şekilde göreceksin...

Bir incelik sorusu daha ''Hiç tarihte biri çıkıp ta' Enel Allah' demiş mi?Yoksa''enel hakk'' mı demiş?''

Ayrıca biraz daha ilerisine gidelim...Ayetle başlayalım sonrasında hadislerden de örnek verelim...

Kimse ''enel Allah'' dememiş iken bile şu ayeti nasıl açıklıyorsunuz?Kasas Suresi ayet 30...

Selametle...
 

Fakr

Profesör
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
449
Tepkime puanı
25
Puanları
28
Selam

Ayrıca bir soru daha soralım...

Allah resulü buyuruyor ki ''Benim bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız''...

Şimdi ALLAH RESULUnün bizden fazla bilmesi bu sözü söylemesi (haşa) bir ''kibir''midir?Yoksa bizden daha çok bildiğini göstermesi adına bir tanımlamadır?

Selametle...
 

Fakr

Profesör
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
449
Tepkime puanı
25
Puanları
28
Fakr kardeşim araya girdiğim için özür dilerim.

Rica ederim...Önemli değil...

Benim yapmak istediğim konuşmaların ''kör dövüşüne'' dönüşmemesi ve isimler üzerinden konuşulmaması...

Öncelikle biz bir sistemi konuşalım kim ne anlıyor anlayalım bakalım...Böyle önyargı içeren konuşmalar kimseya fayda vermez...

Evet lafons kardeşim;

''Enel Allah'' demekle ''Enel hakk'' demek arasındaki farklar ise Kur'an'da kullanılanımlarını anlamdan mümkün değil...

Bu anlaşılmadığında işte ''ben Allah'ım'' dedi oluyor.Hiç bir zaman Hallac ''Ben Allah'ım'' demedi...''Ben Hakk'ım'' dedi...

Allah esması uluhiyette kullanılır.Oysa Hakk yeryüzü,gökler ve arasındakiler için kullanılır.Bakın Kur'an okuyun...

Bu sözlerin temeli bunlar...

Umarım bu sefer anlaşılır...Buna da ukalalık denmez sanırım!...

Kızmazsanız bu sefer yapayım mı:)(Sadece olayı yumuşatma adınadır)

Ukala arap dilinde bilgili olan kişiye denilir.Ama günümüzde kullanımı biraz değişmiş ''bilgiç'' yani bilmediği halde biliyor gibi davranan için kullanılır hale gelmiştir...

Selametle...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst