[Dede size bu eseri hediye etmek istedim umarım beğenirsiniz =)
Çok teşekkür ederim bacım. Bu da bizden bütün foruma...
[Dede size bu eseri hediye etmek istedim umarım beğenirsiniz =)
fakiri çok defa konuya giriş çıkış yaptım da tam senlik sorular aklıma gelmiyor.
torunlar var değil mi?
torunun elini tutup camiye, okula, kursa gidip gelmişliğin oluyor mu?
oluyorsa ne kadar sık ara ile?
Dede video çalışmıyor =)
Tamamdır dede halloldu =)
Dede aşırı hadisçiler ve hadisleri inkar edenler hakkında ne düşünüyorsunuz ? =)
Dede aşırı hadisçiler ve hadisleri inkar edenler hakkında ne düşünüyorsunuz ? =)
Hangi konularda kaçamak yapıyorum @fakiri Öyle birşey yok. Soruyu hemen yanlış anlayıp karadenizliler gibi zıplayıp durma Ben seni sağa veya sola yatırmak için birşey sormadım psikolojini merak ettim sadece. Bir şeyh bir sohbet yapıyor, o sohbette söylediği her söz sizce doğru mudur? Sorguluyor musunuz? Bunu sordum. Diğer cevapların için teşekkürler.
Ortada hadis ya da sünnet dediğimiz bir hakikat var... Yani, Kuran'dan sonra başvurulan ikinci delil... Şimdi, bir müslüman bunu kabul etmeyecek mi? Sünneti-hadisi yok mu sayacak ? Böyle bir şey olabilir mi ? Hadisi ve sünneti yok sayarsan ve bunlara şaşı bakıp, uydurmacı mızıkacılarının çaldığı "tam-tam"lara uyarsan, peygambere nasıl ittiba ve itaat edeceksin ? Hadisler ve Hadisi inkâr edenler hakkında onlarca yazım olmuştur. Lütfen açtığım konulara ve hadisin inkarcılarına verdiğim cevaplara bakınız. Gayrı bu konuları izah ede-ede bize gına geldi. Sünnetin (hadisin) teşri değeri diye googlede araştırma dahi yapsanız karşınıza bir çok akademik yazı çıkar. Lütfen biraz olsun okuyalım-okuyalım.
Dede burda inkar edenlere bir şey söylemişsiniz sadece fanatik hadisçilere bi şey demiyecek misiniz =)
Dede ikisi arasında fark olduğunu düşünüyorum ki dengede olmayan bir şeyin aslından uzaklaştığı bir vakıadır..
Dede burda inkar edenlere bir şey söylemişsiniz sadece fanatik hadisçilere bi şey demiyecek misiniz =)
örnek peygamberin sidiğini içiren kanını içiren sapıklara demiyecenmi
yoksa sende mi o teldensin
ömerkusta denilen madrabaz şaşkına !... Senin konuyu bu noktaya getirmen normaldir çünkü, için-dışın sidik dolu , dışarıya asla başka bir şey sızdıramıyorsun ! Şöyle ki, bendeniz Rasulullah (s.a.v.) Efendimizi ve O'nun sünnet ve hadislerini çok sevmeye çalışan biri olarak bugüne kadar deve sidiği ne içtim ve ne de böyle bir ihtiyaç hasıl oldu ! Yani siz, Rasulullah s.a.v. Efendimizin bütün sünnetlerini işlediniz de yapılmadık sünnet olarak bir tek deve sidiğini içmek mi kaldı? Bırakın o da kalsın! Kimsenin kimseyi zorladığı yok...Bizim çok daha büyük ve kuvvetli sünnetleri işleyemememiz göz önünde dururken, bu konuya hiç ama hiç sıra bile gelmez diye düşünüyorum. Kaldı ki, böyle bir ameliyeyi de o kadar fazla gülmemek lazım gelir ki, Rabbimizin insanın başına nasıl bir dert vereceğini hiç kimse bilemez. Şu çarpıcı fıkra veya darb-ı mesel bu hususta na ne kadar da güzel bir örnektir.
Allah'ın işine karışılmaz...
Adamın biri bir gün bahçesinde otururken hayvan dışkısından top yapan bir bokböceğini görmüş. Böcek pisliği ayakları ile yuvarlayarak giderken içinden şöyle geçirmiş:
"Ey Allahım! her şeyi çok güzel çok hoş yaratmışsın da, şu böceği sırf pislikle uğraşsın diye mi yarattın?"
Aradan bir kaç ay geçmiş adam umarsız bir hastalığa yakalanmış. Derdine kimseler çare bulamamış. En sonunda bilge bir doktor
"Bak demiş bazen bahçelerde gezen bir böcek olur ayakları ile pislik yuvarlar işte o yuvarladığı pisliklerden 40 gün boyunca aralıksız yiyeceksin" demiş.
Adam durumu anlamış ve 40 gün boyunca o pislikleri yemiş. Sonunda da iyileşmiş.
Aradan yıllar geçmiş aynı adam gemiye binmiş ve denizin ortasında çok büyük fırtınaya yakalanmışlar. Herkes bağırıp, çağırıp, ağlaşırken bu adam bacak bacak üstüne atıp sakince çayını yudumluyomuş. En sonunda birisi dayanamamış sormuş.
"Biz yana yakıla dua edip bağırıp çağırıyoruz sendeki bu ne rahatlık ne be adam!."
Adam şöyle cevap vermiş
"Kurban olduğumun bir kere işine karıştım bana kırk gün bok yedirdi. İster yüzdürür, ister batırır ben karışmam kardeşim."
Şimdi bu nokta-ı nazardan hareketle Rabbimiz dilerse insana öyle bir hastalık, maraz veya dert verir ki, değil devenin sidiğini mesane torbasıyla beraber bütün kazuratını depolayan kalın barsağını bile insana yedirir. Bunu hiçbir zaman unutmayınız !