Ezan'ın Sesi Gerdi

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Ramazan yaklaştıkça artacak bu girişimler, laikçilerin pirelenme ayı bu aylar.
 

KFK

İhvan Forum Üye
Katılım
2 Ocak 2010
Mesajlar
481
Tepkime puanı
51
Puanları
0
Mübelliğ ler vardı mikrofon icat oldu gerek kalmadı aklın yolu birdir.

Gerek kalmadığına kim karar verdi? İşte sorguladığımız bu.Ama hakikaten yapıcı bir sonuca ulaşacağa benzemiyor bu iş.Epiktetos'un dediği gibi: Kişinin bildiğini sandığı şeyi öğrenmesi imkânsızdır... Vesselam.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Bu açıklamanızla beraber akla MEKKE'de MEDİNE'de kılınan namazların da sahih olmadığı gibi bir soru takılıyor ister istemez/yaptığınız açıklamaya katılmamakla beraber/...

O denli büyük bir kalabalıkla namaz kılmanın yollarını açar mısınız lütfen.....



ALLAHA EMANET OLUN

O denli büyük bir kalabalıkla namaz kılmanın yollarını açar mısınız lütfen.....
Kardeşim;
Mikrofon çıkalı olsa olsa yüz sene olmuştur.İbadette kullanımı ise bundan daha kısa (Belki elli altmış sene önce kadar.)Bundan önce Kabeyi Muazzamada Müslümanlar belki bu günkü kadar 5milyon kadar değildi ama 1,2 milyondan aşşağıda değildi.Sizde kabul edersinizki Bir iki milyon hatta yüzbin kişilik bi cemaat dahi büyük bir cemaattir.Cıblak sesin bu cemaatin hepsine ulaşması da pek mümkün değildir.Yani yüz sene önce Müslümanlar Kabe-i Şerifte Cemaatla namazlarını nasıl eda ediyorlarsa bu gün de ayniyle eda etmeleri mümkündür değilmi kardeşim.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Mübelliğ ler vardı mikrofon icat oldu gerek kalmadı aklın yolu birdir,efendimiz sav kılıçla cihad ederdi eee napıcaz savaşa okla yayla mı gidicez,müslüman aklıllıdır arkadaşlar teferruatlar maksadı bozmaz.
''aklın yolu birdir.''demek
Mutezile'ye göre aklın yolu birdir. Akıl, herkeste eşittir. Akıl şaşmaz bir hüccettir. Akıl ile Allah’ın varlığını bilme mecburiyeti olduğu gibi, haram ve helal olan şeyleri de akıl ile bilme mecburiyeti vardır. Halbuki,haram, helal ancak nakil ile anlaşılır. Akıl dinde delil değildir.
Dinimizde delil dörttür:
Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas-ı fukaha.

efendimiz sav kılıçla cihad ederdi eee napıcaz savaşa okla yayla mı gidicez,
Kardeş bu misaliniz bahse uygun değildir.
teferruatlar maksadı bozmaz.
Bu usul kaidesi sizemi ait .? Çünkü Usulde böyle bir kaide yoktur.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Şeair-i islam olan hususlar şahsi farzlardan önce gelir, ezanın sesini kısacağına yanına gelen zındıkların sesini kısaydı ya müftü efendi, duymak istemiyorsan defol avrupaya git diyeydi ya...
Şeair-i islam olan hususlar şahsi farzlardan önce gelir,
Evet doğrudur ki Ezanı Muhammedi Şeair-i İslamdır.Fakat Mikrofonun Şeair-i İslam olduğunu ilk defa duydum.
(Kardeşlerim burda şunu ifade edeyim ki İslam düşmanları Ezanın aslisindende elbet rahatsızdır.Onlar isterlerki Allah denilmesin.Bunlar çan sesini isterler fakat Ezanı Muhammedi'yi asla.Fakat bunlara karşı çıkmak başka.Hopörlör ile Ezan uygunmu değilmi bahsi başka biz burada buna dikkat çektik.)

 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,061
Tepkime puanı
1,416
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Namaz kıldrırken yüksek sesle kıldırmak câiz değil mi? Ya da kısık sesle kıldırmaya dâir bir fetva mı var? Mikrofon sesi yükseltmekten başka ne görev yapıyor? Dijital tesbihle tesbih çekmek bid'at mi? Ya da radyodan televizyondan Kur'an dinlemek?

Sizin bu anlayışınızla meseleye yaklaşacak olursak internet bid'attir.. Televizyondan haber dinlemek haramdır.. Kur'an dinlemek bid'attir v.s. v.s. gider.. Mikrofon ibadete ne katıyor ki bid'at olsun? Bunu savunanların elle tutulur tek bir delili yok maalesef.. Akıl dinde delil değildir diye ifade ediyorsunuz? Mikrofondan çıkan ses adamın sesi olmadığından bid'attir diyorsunuz? Bu da aklî bir hükümdür.. E o zaman soruyorum mikrofondan çıkan ses Ahmed'in sesi değilse mikrofonun sesi mi? Mikrofon hakikaten çok maharetli bir âletmiş tebrik ederim kendisini... Yukarıda yazdım kimin sesi diye cevap veren olmadı.. Birisi bid'attir deyip bid'ate dâir sözleri getiriyor delil olarak.. Bu neye benzer biliyor musunuz? Adamın biri size soruyor? "5 vakit namaz kılmanın farz diyorsunuz deliliniz nedir ?" diye siz çıkıyorsunuz farzdır.. Farz şöyle şöyle demektir diye devam eden cümleleri delil diye sunuyorsunuz.. Bir diğeri de mikrofondan ses çıkarmak mümkün diyor.. Ben burdayım sesimi hiç duymadın.. Hadi mikrofondan çıkarıp kaydet foruma paylaş dinleyelim sesimi ben de duymuş olayım hem..
 

Gülzar-ı İrfan

..............
Katılım
24 Eki 2006
Mesajlar
6,736
Tepkime puanı
436
Puanları
0
O denli büyük bir kalabalıkla namaz kılmanın yollarını açar mısınız lütfen.....
Kardeşim;
Mikrofon çıkalı olsa olsa yüz sene olmuştur.İbadette kullanımı ise bundan daha kısa (Belki elli altmış sene önce kadar.)Bundan önce Kabeyi Muazzamada Müslümanlar belki bu günkü kadar 5milyon kadar değildi ama 1,2 milyondan aşşağıda değildi.Sizde kabul edersinizki Bir iki milyon hatta yüzbin kişilik bi cemaat dahi büyük bir cemaattir.Cıblak sesin bu cemaatin hepsine ulaşması da pek mümkün değildir.Yani yüz sene önce Müslümanlar Kabe-i Şerifte Cemaatla namazlarını nasıl eda ediyorlarsa bu gün de ayniyle eda etmeleri mümkündür değilmi kardeşim.

İşte anlayamadığım bu kardeş,malum binlerce insanın ki, bilen bilir hac zamanı değil Kabe'nin içinin,Kabe'ye giden yolların dahi seccadesini serip namaz kılan müslümanlarla dolu olduğu bir durumda nasıl kılınır mikrofondan faydalanmadan namaz...
Yüzyıl önce nasıl yapıldığını da izah eder misiniz..
Kaldı ki çok emin değilim ama mübelliğ diye ifade ettiğiniz İmamın tekbirlerini cemaate duyaransa zaten Kabe'de o vazifeyi yapanlar var ama yetmiyor işte o denli büyük bir topluluğa..
İslam alimlerinin çoğunluk bir görüş olarak insanlara faydalı olan teknolojinin kullanılmaması yönünde bir tavsiyesi mi vardır..


ALLAHA EMANET OLUN
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
İşte anlayamadığım bu kardeş,malum binlerce insanın ki, bilen bilir hac zamanı değil Kabe'nin içinin,Kabe'ye giden yolların dahi seccadesini serip namaz kılan müslümanlarla dolu olduğu bir durumda nasıl kılınır mikrofondan faydalanmadan namaz...
Yüzyıl önce nasıl yapıldığını da izah eder misiniz..
Kaldı ki çok emin değilim ama mübelliğ diye ifade ettiğiniz İmamın tekbirlerini cemaate duyaransa zaten Kabe'de o vazifeyi yapanlar var ama yetmiyor işte o denli büyük bir topluluğa..
İslam alimlerinin çoğunluk bir görüş olarak insanlara faydalı olan teknolojinin kullanılmaması yönünde bir tavsiyesi mi vardır..



ALLAHA EMANET OLUN
Kardeşim Kabe'yi Şerifte Cemaatle Namaz nasıl kılınaçak her halde bana sormayaçaklar.Yani bu mesele benim meselem değil.Kaldıki bu gün bu icra ediliyor.(Ha biz bu işin uygun olup olmamasını kendi aramızda müzakere ediyoruz.)
Bu hususta biz bildiğimizi aktardık lafın hattinden fazla uzamasıda tahminim faydalı olmaz.
Sizin şu ifadenize kısaca bir göz atalım.
İslam alimlerinin çoğunluk bir görüş olarak insanlara faydalı olan teknolojinin kullanılmaması yönünde bir tavsiyesi mi vardır..
(Yani demek istemişsinizki İslam alimlerinin çoğunluğunun (Kaldıki çoğunluğu değil hepsi)İnsanlara faydalı (Fayda nedir sorusu derin bir soru olmakla beraber.)teknolojinin kullanılması yönünde tavsiyeleri var.
Doğru söylüyorsunuz varda bu her halde ibadetlerin fıkhı meseleleriyle ilgili olmasa gerek.Teknolojiye karşı olmak bir geriçilik ve yobazlıktır.Fakat teknolojiyle ibadete bidat sokmakta ayrıca bir gericilik olsa gerektir.

 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Muhterem cahid bey Kardeşime;Aşşağıda öpörlör ile ilgili biraz uzunca bir bilgiyi nakil ediyorum.İnşallah meselenin anlaşılmasında faydalı olur.

Hoparlörden çıkan sesin mahiyeti

Sual: Hoparlörle ezan okumanın ve namaz kılmanın mahzuru nedir?
CEVAP
Önce teknik açıdan bakalım:

Hoparlör, telefon, teyp, radyo ve televizyon yayınlarından çıkan sesler, insanın kendi sesi değildir, benzeridir. Ses transdüserleri ve ses tekniği hakkında piyasada çok kitap vardır. Bu kitaplarda deniyor ki:

Ses dalgalarını elektrik sinyallerine çeviren mikrofonlar, kulakta olduğu gibi, herhangi bir basınç sonucu çarpan havanın etkisiyle, içlerindeki diyaframın titreşmesi sonucunda, çıkışlarında küçük gerilimler [elektrik sinyalleri] elde edilen cihazlardır.

Elektrikli titreşimleri sese çeviren transdüserler, hoparlörler ve kulaklıklardır.

Hoparlör; elektriksel enerjiyi ses enerjisine dönüştüren bir transdüserdir. Transdüser; bir fiziksel büyüklüğü, başka bir fiziksel büyüklüğe çeviren elemana denir. (Ses frekans tekniği, İ. Eren Başaran, Devlet kitapları yayınları s. 599)

Her televizyon vericisi, görüntü bilgisi ve ses bilgisi için, tamamıyla farklı iki sinyal yayınlar. Ses iletiminde frekans modülasyonu [değişmesi], görüntü iletiminde ise genlik modülasyonu kullanılır. (Elektronik iletişim teknikleri, Wayne Tomas, Devlet kitapları yayınları s. 2, 482)

Ana Britannica, Büyük Ansiklopedi, Meydan Larousse, MEB Fizik ve Elektrik dersi kitaplarında da deniyor ki:

(Ses dalgalarını elektrik sinyallerine çeviren sistemlere mikrofon denir. Elektrik dalgalarını [sinyallerini] ses dalgalarına çeviren sistemlere hoparlör denir.

Mikrofonla hoparlör arasında ses nakli olmuyor, yani konuşan insanın kendi sesi nakledilmiyor, sesi yükseltilmiyor, bir enerji dönüşümü oluyor. Mikrofona karşı konuşan insanın sesi, önce elektrik enerjisine dönüşüyor. Buradan hoparlöre giden elektrik sinyalleri tekrar sese dönüşüyor.

Mikrofona giren ses dalgalarının etkisiyle, diyafram, kristal elemanı hareket ettirerek manyetik bobinin uçlarında elektriksel gerilim meydana gelmektedir. Meydana gelen bu elektrik sinyalleri yükseltici vasıtasıyla hoparlöre girmektedir. Ses bilgilerini taşıyan elektriksel akımların, ses bobininde oluşturduğu manyetik alan ve mıknatısın kendi sabit manyetik alanı etkilenerek hoparlör diyaframını titretmektedir. Diyafram titreşerek ses dalgalarını yaymaktadır. Bu orijinal sesin nakli değildir, farklı frekanslarda enerji dönüşümüyle, başka özellikte yeni bir ses meydana gelmektedir. Bu ses, çok benzese de farklı bir sestir. Meydana gelen yeni ses, konuşanın kendi sesi değildir. Elektrik tesiriyle hâsıl olan, mıknatıs kuvvetlerinin titrettiği, demir levhanın oluşturduğu başka bir sestir.

Elektrik sinyallerinin değerleri bilindiğinden, ses kaynağı olmaksızın, hoparlöre benzer elektrik sinyali göndererek benzer ses elde edilmektedir. Mikrofonlarda, diyafram adı verilen esnek ve hassas bir zar bulunur. Titreşen hava molekülleri bu zara çarpınca titreştirir. Bu titreşimlere uygun elektrik sinyalleri elde edilerek ses dalgaları, elektrik sinyallerine çevrilmiş olur. İnsan sesi, mikrofon içinde yok olur. Bunun yerine, indüksiyon akımı ve bundan manyetik dalgalar ve bundan ses dalgaları hâsıl olur.)

Ansiklopedi ve teknik kitaplardan alınan yukarıdaki bilgilerin doğru alınmış olduğunu, bilgisine sunduğumuz uzmanlar da doğruladı. Bunlardan birkaçının isimleri şöyledir:
Prof. Dr. Osman Işıkan
İsmail Salkım: Elektronik mühendisi
İsmail Derdemet: Elektrik mühendisi
Ahmet Kırılmaz: Elektrik mühendisi
Habib Can: Elektrik-elektronik mühendisi
Musa Aras: Elektrik-elektronik mühendisi
S. Süleyman Yılmaz: Elektrik-elektronik mühendisi
Ali Kılıç: Fizik mühendisi
Ahmet Kanter: Fizik ve makine mühendisi
Ahmet Çamırcı: Fizikçi
Hüseyin Gökmen: Fizik mühendisi
Mehmet Poyraz: Elektrik mühendisi
Mahmut Sağırlı: Elektrik mühendisi
Sabahattin Aktuğ: Fizik öğretmeni
Ömer Mehmet Sur: Elektronik öğretmeni

Hoparlöre bir de dini açıdan bakalım:

Fizik ve elektrik bilimiyle ilgili kaynak kitaplarda da açıklandığı gibi, imamın sesi hoparlöre verilince, elektrik ve mıknatısın hâsıl ettiği bir ses haline dönüşüyor. Bizim duyduğumuz ses, imamın kendi normal sesi değil, elektrik ve mıknatısın hâsıl ettiği sestir. Yani hoparlörden çıkan ses, elektrik tesiriyle hâsıl olan mıknatıs kuvvetlerinin demir levhayı titreştirmesiyle oluşan bir sestir.

Namazda imamdan başkasının sesine uyulamayacağı ve yalnız salih erkeğin sesine ezan dendiği, bütün muteber fıkıh kitaplarında bildirilmiştir. Hatta kendi sesi olsa da, fasığın, çocuğun veya kadının okuduğuna bile ezan denmez. Bunun için, hoparlörle namaz kıldırmak ve ezan okumak kesinlikle caiz değildir. Dünyanın her yerinde okunmuş olması, doğru olduğunu göstermez. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Yeryüzündeki insanların çoğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar.) [Enam 116]

Hanefi mezhebinde kıymetli kitapları bulunan, fıkıh uzmanı İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
Dağa çarpıp yankılanan ses, insan sesi olarak kabul edilmez. Vasıtasız [aracısız], bizzat insanın söylemesi gerekir. Yankı ile gelen ses, hakiki ses hükmünde olmadığı için, böyle duyulan bir secde âyeti için secde-i tilavet gerekmez. İmamdan başkasının sesine âmin diyenin namazı bozulur. (Redd-ül-muhtar)

Elmalılı Hamdi Yazır, Araf suresinin 204. âyetinin tefsirinde diyor ki:
Kıraat (okumak) bir ihtiyari iştir ki, akıllı ve konuşan bir insanın ağzından çıkanı anlamaya ve anlatmaya yönelik bir maksat taşıyan, sesli olarak okumak demektir. Nitekim vahiy meleği olan Hazret-i Cebrail’in işi bile aslında bir kıraat (Kur’an okuma) değil, bir ikra, yani okutmaktır. Allah’ın yaptığı iş ise vahyi indirmek ve kıraati yaratmaktır. Cansız varlıklardan çıkan seslere kıraat denilemeyeceği gibi, aks-i seda’dan, yani sesin yankılanmasından meydana gelen işe de kıraat denilemez. Bunun içindir ki, fakihler bir kıraatin yankılanmasından hâsıl olan yankının kıraat ve tilavet hükmünde olmadığını, mesela tilavet secdesi gerekmeyeceğini beyan etmişlerdir. Bir kitabı sessiz olarak okumaya kıraat denilemeyeceği gibi, çalan veya çınlayan, yankı yapan bir sesi dinlemek de kıraat dinlemek demek değildir, bir çınlamayı dinlemektir. Şu halde Kur’an okuyan bir okuyucunun sesini aksettiren gramofon veya radyodan gelen sese de kıraat denilemez. Bu gibi sesler bir kıraat değil, bir kıraatin yankısı ve yansımasıdır, bunlara dinleme ve susma emrinin hükmü terettüp etmez. (s. 2361)

Gramofondan [teyp, radyo, TV’de] okunan secde âyetini işitenin, tilavet secdesi yapması gerekmez. (Mezahib-i erbea)

TV veya hoparlörle namaz
Sual: Bazı ülkelerde, bir camiden diğer camilere TV ile irtibat kuruluyor, diğer camidekiler, büyük camideki imama uydukları gibi, camiye gitmeyen de evinden, TV’deki imama uyup namaz kılıyormuş. Bunun mahzuru var mıdır?
CEVAP
Öğrenmek niyetiyle TV’den Kur'an-ı kerim dinlemek caizdir. Teypten dinlemek de caizdir. Okunan Kur'an-ı kerimi kasete alıp, mezara gidince, teybi açarak kaseti dinlemekle bizzat Kur'an-ı kerim okunmuş olmaz. Bunun gibi, bir kimse, namaz kılarken kendi filmini çekse, sonra her namaz vakti gelince, video ile bu filmi oynatsa, namaz kılmış olmaz. Namaz kılmak, ezan okumak vakitli ibadetlerdir. Bunları teyple, video ile yapmak, bid'at olup, büyük günahtır.

TV ve video iyi bir eğitim vasıtasıdır. Mesela namazın nasıl kılınacağını tatbiki olarak göstermek çok iyi olur. Fakat namaz kılan imamın filmini alıp, imam yerine ekrandaki bu görüntüye uymak caiz olmaz. Bunun gibi, ezan okuyan müezzinin filmini videoya alıp, vakit gelince videodan ezan okutturmak da caiz olmaz. Çünkü TV ekranındaki resim, müezzinin kendisi değil, görüntüsüdür. TV’deki ses de, müezzinin bizzat kendi sesi değil, benzeridir.

İki ayrı şey, birbirine çok benzese de, aynı değildir. Mesela Ali ile ikiz kardeşi Veli, birbirine ayırt edilmeyecek derecede benzese de, ayrıdır. Biri Ali, öteki Veli’dir.

Bir insanın resmi, kendisinin tam benzeridir, aynısı değildir. Resmin gözü yırtılsa, sahibinin gözüne bir zarar gelmez. Bir kimse aynaya baksa, aynadaki görüntü, bakan kimsenin resmidir. Bu resim sahibinin bizzat kendisi değil, benzeridir, görüntüsüdür. Aynayı kırsak, görüntü kaybolursa da sahibine bir şey olmaz.

TV, teyp ve radyodaki sesler de, sahibinin benzer sesidir, aynısı değildir. Aynen bunlar gibi imamın sesi, hoparlöre verilince, elektrik ve mıknatısın hasıl ettiği bir ses haline dönüşüyor. Bizim duyduğumuz ses, imamın sesi değil, elektrik ve mıknatısın hasıl ettiği sestir. Yani hoparlörden çıkan ses, elektrik tesiriyle hasıl olan mıknatıs kuvvetlerinin titreyerek demir levhanın husule getirdiği bir sestir. Bu ses, imamın sesine, ne kadar benzerse benzesin, benzeridir, aynısı değildir.

TV’deki görüntüye imam diye uymakla, hoparlörden çıkan sese imamın sesi diye uymak aynıdır. Görüntü bizzat imam olmadığı gibi, ses de bizzat imamın sesi değildir. Onun için görüntüye ve cihazdan çıkan sese uymakla imama uyulmuş olmaz.

TV’deki sesler yankı da değildir. Yankıya da uymak caiz olmaz.

Namaz kılarken görüntüsü videoya alınmış imama uymak caiz olmadığı gibi, TV’nin naklen yayınında, imamı da görsek, böyle bir imama da uymak caiz olmaz. Yahut hoparlör veya radyo vasıtasıyla gelen ses de imamın sesi olmadığı için, bu ses ile hareket ederek ibadet etmek de caiz olmaz.

Dinde nakil esastır
Sual: Mısır radyosu, sabah namazını canlı olarak yayınlıyor. Net olarak dinliyoruz. Evimizden radyodaki imama uyup sabah namazını kılmamız caiz midir? Hocamız, vakit girerse, uyulabileceğini söyledi.
CEVAP
Fıkıh kitaplarında, imamla cemaat arasında kayık geçecek kadar bir nehir veya araba geçecek kadar bir yol varsa, imama uymanın caiz olmadığı bildiriliyor. TV’de canlı olarak yayınlansa yine uyulmaz. Burada en önemli husus şudur: Radyodan gelen ses, bizzat imamın sesi değil, tam benzeridir. Bir insanın fotoğrafı veya TV’deki görüntüsü gibidir. Her ne kadar fotoğraf veya TV’deki görüntü, o insana ait ise de, bizzat kendi değildir. Bu bakımdan radyodan, TV’den okunan secde âyetleri için secde-i tilavet gerekmediğini de din kitapları bildirmektedir. Dinde nakil esastır. Herkes aklına göre bir şey çıkarırsa, ortada din diye bir şey kalmaz. (M.Erbea, Hadika)

Ezanı hoparlörle okumak
Sual: Yüzyıl önce şehirlerimizde hoparlör sistemi yoktu, zaten gerek de yoktu; ama şimdi metropoller var, milyonluk şehirler var. Ezan bir çağrı ise ve insanların duyması isteniyorsa bunun hoparlörden okunmasında ki yanlışlık ne olabilir?
CEVAP
Dinimiz öyle demiyor. Ezanın mutlaka duyulması lazım demiyor. Hatta imamın sesini bütün cemaatın duyması gerekir demiyor. Sultanahmet gibi camiler hoparlör çıkmadan önce de vardı. Peygamber efendimiz yüz bin sahabiye hutbe okudu. Herkes duymadı, duyması da lazım değil. Yani duyulması hutbenin şartlarından değildir. Duymayanlar çok olsa da hutbe yine sahih olur.

Hoparlörü ibadette kullanmak
Sual: (Hoparlör = haut + parleur, yüksek konuşucu, sesi büyültücü demektir. Sesi yükseltmek ise sünnete uygundur) diyerek hoparlörle ibadeti caiz görenler var. Hoparlör bunların dediği gibi sesi mi yükseltiyor, yoksa sesi değiştirdikten sonra, başka sesi mi yükseltiyor?
CEVAP
İşin tekniğini bilmeden, bir aletin kelime manasını söylemek cahilliğin daniskasıdır. Haut parleur, Fransızca, yüksek konuşucu demekse de, hoparlörün mahiyeti bu cahillerin söylediği gibi değildir. Kelime manasıyla din olmaz. Birçok terimler, kelime manasından çok uzaktır. Mesela gözden düştü, demenin bildiğimiz gözle hiç alakası yoktur. Bunun gibi salât kelimesi dua demektir; ama namaza da salât denir. Namaz farklı bir dua şeklidir. Bu cahiller gibi, salât duadır diyerek, namaz kılmayıp, sadece dua edenler de çıkmıştır. İstiva oturmak, kaplamak diye, hâşâ Allahü teâlânın Arşa oturduğunu söyleyenler olmuştur. İlim ciddiyeti olan insan, hoparlörün işleyiş şeklini bilen, fizik mühendislerinden öğrendikten sonra yazar.

İşin dini yönüne gelince, cemaat, kendi imamından başkasının sesine uyarak namaz kılarsa sahih olmaz. Hoparlörden çıkan ezan sesinin de, müezzinin sesi olmadığı, teknik olarak yukarıda açıklandı. İnsan sesi olmasına rağmen fâsık insanın, kadının ve çocuğun okuduğu ezan sahih olmaz. Salih erkeğin okuması şarttır. Hoparlörden çıkan ses, fâsık erkeğin sesi bile değildir. Enerji dönüşümünden meydana gelen, bir aletin metalik sesidir. Metalik sesle, namaz kılınmaz, ezan okunmaz ve başka ibadet de edilmez. Hem dine aykırıdır, hem de bid’at olur. Hadis-i şerifte de, (Her bid'at sapıklıktır ve her sapık da Cehennemdedir) buyuruluyor. (İbni Asakir)
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Arkadaşlar, Hoparlörle namaz kıldırmak elbetteki zaruret söz jkonusu olduğu zmanalrda caiz olabilir. Ama, bu cihaz a bizim ülkemizdeki b,rçok imam o derecede adapte ve ram olmuş ki, cemaate bakıyorsunuz iki saf bile değil ! İmamın göğsünde de mikrofon her zamanki gibi eksik değil ! Yani, mikrıofonsuz kıraat etse en az 10 safa sesi rahatlıkla gideceği halde bile iki saflık cemaatta mikrofon kullanıyorlar ! Bence bu çok yanlış ! Ama, Cuma, bayram ve cenaze Namazalrında sesin en arkalardaki cemaate ulaşması için mikrofon kullanılabilir diye düşnüyorum. Kuran-ı kerimin hoparlölerle okunması ise gereksiz diye düşünüyorum.l Çünkü, çoğu zman bozuk ve iyi ayarlanmamış hoparlörlerle Kuran tilâveti doğrdürüst anlaşılmıyor ve böylelikle belki de günâha giriliyor. NBu konuda ifrat ve tefritten kaçınmak lazım diye düşnüyorum.
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,061
Tepkime puanı
1,416
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Fıkıh kitaplarında, imamla cemaat arasında kayık geçecek kadar bir nehir veya araba geçecek kadar bir yol varsa, imama uymanın caiz olmadığı bildiriliyor. TV’de canlı olarak yayınlansa yine uyulmaz. Burada en önemli husus şudur: Radyodan gelen ses, bizzat imamın sesi değil, tam benzeridir. Bir insanın fotoğrafı veya TV’deki görüntüsü gibidir. Her ne kadar fotoğraf veya TV’deki görüntü, o insana ait ise de, bizzat kendi değildir. Bu bakımdan radyodan, TV’den okunan secde âyetleri için secde-i tilavet gerekmediğini de din kitapları bildirmektedir. Dinde nakil esastır. Herkes aklına göre bir şey çıkarırsa, ortada din diye bir şey kalmaz. (M.Erbea, Hadika)

Ağabey bu kitaplar kaç yılında yazılmıştır baktınız mı hiç? Abdurrahman Cezîrî'nin (r.h.) hayatına dâir mâlumat bulamadım ama Hadika Sahibi Abdülgani Nablûsî'nin (r.h.) 1700'lü yıllarda yaşadığı yazıyor her yerde.. O zaman tv mi vardı ki bu yazıyı kaleme alanlar onlara aitmiş gibi gösteriyorlar sizce?
 

~ş@hin~

Paylaşımcı
Katılım
23 Kas 2009
Mesajlar
118
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Yaş
44
beni de ''dıptıs ve dımtıs'' lar geriyor ama ben onların sesini kesemiyorum. ezanın sesini kesen mercinin ezan merci!! olması ise hiç yadırganmıcak bir olay. Burası DİNİ MÜSLÜMAN OLAN TÜRKİYE !!! Sağolsun ağalarım paşalarım... ( ve tühhh !!!) tükürme yazım şeklini bilen var mı ??? :)
 

reis

Kıdemli Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
10,901
Tepkime puanı
414
Puanları
0
Konum
Karadeniz
Hoparlörle ezan okumak caiz midir?

Sonuç:
Namaz vakitlerini ilan olan ezanın, muayyen kalıplarını muhafaza ve ifade etmek suretiyle, hoparlör veya hoparlörsüz okunması arasında dini açıdan bir fark yoktur.
Nitekim tarihi süreç içinde ezan ile amaçlanan bu gayenin (ilan) sağlanması için İslâm alemi çeşitli arayışlar içine girmişler ve Hz. Peygamber döneminde söz konusu olmayan minareleri inşa etmişlerdir.
Bu arayışların gayesi, ezan ile amaçlanan duyuru ya da ilanın kapsam alanını genişletmektir.
Hoparlör sesin kuvvetini artırıcı bir alettir. Hoparlörden çıkan ses, aksi seda (yankı) değil; mikrofon başında okuyan veya konuşan kişinin kendi sesidir.
Bu itibarla, daha uzaklardan duyulması için ezanın mikrofondan okunmasında dinen bir sakınca yoktur.

---

- Ezan okunurken hoparlör sesinin kulakları patlatırcasına açılmasını sevmiyoruz.
- Ezan okuyanların sesinin güzel olmaMAsını sevmiyoruz.
- Kur'an okurken bağırmayı Kur'an okumak zannedenlerin kulaklarımızı tırmalamasına tahammül edemiyoruz. (Bu yüzden geçen yıl bir camiyi terketmek zorunda kalmıştık)
- Yukarıda bir arkadaşın bahsettiği gibi iki saf cemaat varken bile son ses açık mikrofon/hoparlör kullanan imam ve müezzinleri protesto ediyoruz.
- Bir-iki saf cemaat varken taaa gerilerde müezzinlikte ( biz buraya 'Lordlar Kamarası' diyoruz ) namaz kılanlara günde üç öğün sopa atmak lazım.

Vesaire, vesaire... :)
 

Gülzar-ı İrfan

..............
Katılım
24 Eki 2006
Mesajlar
6,736
Tepkime puanı
436
Puanları
0
Kardeşim Kabe'yi Şerifte Cemaatle Namaz nasıl kılınaçak her halde bana sormayaçaklar.Yani bu mesele benim meselem değil.


Bu konuda bu denli iddialı yorumlarınızdan sonra kalabalık bir cemaatin ne şekilde namazlarını imamla eda edeceklerine dair görüşlerinizi de merak ettik ama kardeş...
Kalabalık olmayan cemaatlerde mikrofonun kullanılmasına gerek olmadığı konusunda da hemfikiriz zaten...


ALLAHA EMANET OLUN
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Provakatörler, fitne kaynakları iş başındaaa... devam.... bu tür konulara böylesi gereksiz dalmalara göbeklerini kaşıya kaşıya gülmekten katılıyorlar....
Ben alet olmam olmayacağım :)
 

Hasan

Kardeşiniz
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
6,112
Tepkime puanı
279
Puanları
0
Yaş
53
Konum
KALU BELA
E ozaman hadi bakalım bir soru size;

Kalabalık bir cemaattesiniz taa avludasınız,imam da sizin gibi çok TAKVAA!! çıktı mikrofonsuz kıldırıyor mübelliğler ile tekbirler naklediliyor ama siz işitme özürlüsünüz ve kulağa takılan işitme cihazlarından kullanıyorsunuz imama ALLAH U EKBER dedi ve mübelliğ de iletti sende duydun cemaatle beraber secde yada rükuya gittin ee ama sen esasında digital bir ses duydun iamam uymadın sizin mantığa göre,bunun mutezile ile ne alakası var zaruret ve ruhsat ile alakası var,aklın yolu ile yol bulmak illa mutezile tekniği değildir,kuranda defaten akletmezmisiniz diyor nolacak şimdi,mutezile yi reddetmek isterken aklı ifsad mı edicez,

İslam teslimiyet ister aklı değil vahiy i öne koyar ama bunu yapabilmek için akıl lazım akılsızlar teslim olamaz .SELAMETLE.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Ağabey bu kitaplar kaç yılında yazılmıştır baktınız mı hiç? Abdurrahman Cezîrî'nin (r.h.) hayatına dâir mâlumat bulamadım ama Hadika Sahibi Abdülgani Nablûsî'nin (r.h.) 1700'lü yıllarda yaşadığı yazıyor her yerde.. O zaman tv mi vardı ki bu yazıyı kaleme alanlar onlara aitmiş gibi gösteriyorlar sizce?
Tenkidinde salt mantık ve tarihi vaka bakımından baktığında haklısın.Çünkü bahs edilen kitabların yazıldığı yazıldığında mikrofon yoktu.Bunun böyle olduğunu herkes elbet bilir.
Yukardaki yazıda şu denilmiştir birincisi:Fıkıh kitaplarında, imamla cemaat arasında kayık geçecek kadar bir nehir veya araba geçecek kadar bir yol varsa, imama uymanın caiz olmadığı bildiriliyor.
İkincisi:Din kitablarında bahs olunan Aksi sedanın insan sesinin kendisi olmadığı benzeri olduğu ve bir şeyin sudaki ve aynadaki görüntüsününde kendisi olmadığı bahislerinin geçmesidir.Bu yukardaki yazıyı yazan müellifte bu ahkama göre öpürlörden çıkan sesin insanın kendi sesi olmadığı,ve tv deki görüntününde insanın kendisi olmadığı gerçeğiyle mecz ederek birleştirmesidir.


 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Bu konuda bu denli iddialı yorumlarınızdan sonra kalabalık bir cemaatin ne şekilde namazlarını imamla eda edeceklerine dair görüşlerinizi de merak ettik ama kardeş...
Kalabalık olmayan cemaatlerde mikrofonun kullanılmasına gerek olmadığı konusunda da hemfikiriz zaten...
,


ALLAHA EMANET OLUN
Bu konuda bu denli iddialı yorumlarınızdan sonra kalabalık bir cemaatin ne şekilde namazlarını imamla eda edeceklerine dair görüşlerinizi de merak ettik ama kardeş...
Sual: Hoparlörle namaz kılmanın caiz olmadığını, teknik ve dini delillerle açıklamışsınız. Bunu anladık; ama o zaman büyük camilerde nasıl namaz kılınacak? Özellikle Cuma namazı yalnız kılınamıyor, bu namaz ne olacak?
CEVAP
Büyük camiler yeni çıkmadı. Asırlardır Müslümanlar büyük camilerde namaz kılıyor. Nasıl kılınacağı da fıkıh kitaplarında bildirilmiştir. Eğer imamın sesi duyulamayacak derecede, cemaat kalabalık olursa, caminin büyüklüğüne göre bir veya birkaç müezzin, mübellig vazifesini görür. Müezzininin sesiyle hareket edilir. Mübellig: Burada, imamın dediklerini tekrar eden kimse demektir.

Hoparlörle kılınan yerde, hoparlörden gelen sese değil de, imamı görerek imamın hareketlerine veya imamı görenlerin hareketlerine uyarak kılanların namazı sahih olur.

İkinci bir husus, imamın itikadı düzgünse, mecburen hoparlörle kıldırıyorsa ona uymak sahih olur. İmam bid’at ehli ise, zaten ona uymak uygun olmaz.


 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Provakatörler, fitne kaynakları iş başındaaa... devam.... bu tür konulara böylesi gereksiz dalmalara göbeklerini kaşıya kaşıya gülmekten katılıyorlar....
Ben alet olmam olmayacağım :)

Vallahi ifadeleriniz acımı acı yani zehir acı onun için sizin yazdığınız bu tip zehir acılardan uzak durmak gerek.
 
Üst