Ey Nebi ! (s.a.v)
Sen gitmiştin.. . .
Ardından, Ebubekir gitti. Aşk sadakatını yitirdi. Ebubekirler gitti.
Sonra, adaleti sessizce gömüp toprağa Ömer gitti.
Ardından haya gitti , edep gitti. Zarafet gidince güzellik kıymetini yitirdi. Osman gitti.
Edebin olmadığı yerde ilme yer yoktu. Ali gitti. Aliler gitti. Kan gölünde boğuldu Kerbela...
Ardından, atına binen gitti. İzini sürmek için yola çıkanlardan sağ salim varanlar; şimdi senin yanında ...
Ey Nebi!
Büyük laflar ettik Senden sonra.. Sonu Sana varmayan sözler söyledik. Sen, her şeyi söyleyip gitmişken bize, biz söylenmemişi aradık. En yakınımız bile itibar etmedi bunlara... Sen i çıkararak söylenen her söz, yanlış bir makamdaydı çünkü...
Önce "dünya" dedik. Olmadı. Sonra "coğrafya" dedik. Olmadı. "Şehir" dedik, "mahalle" dedik, "ev" dedik. Olmadı. Bari "kendimizdedik. Dedik lakin büyük savaşı kaybetmiştik ki küçüklerine mecal mi kalsın!
Ey Nebi!
Senin yokluğunda ; acı ve çileyi koydular mataramıza... Ki biz her susayışımızda onu yudumluyorduk.
Senden sonra ;ne senin aşkına anasını babasını feda edecek evlatlar kaldı, ne de yoluna feda edilecek ana, baba...
Sözünü, senin sesinden daha fazla yükselterek söyleyenler vardı aramızda. İtibar ettik onlara. Ses çıkarmadık. Ne alnındaki secde izlerinden tanınan müslüman kaldı, ne de onu tanıyacak basirette mümin.
Besmele çekip, söze Ebuzerle başlayanların düşlerini, ucu göğe varan gökdelenler süslüyor şimdi.
Bizim çağımızda ey Nebi, münafığın itibarı müminden fazlaydı. Onları tac edip koyduk başımıza ve kaldık mı bir başımıza !...
Sen bize nemli gözlerle yaşamayı öğretmişken, gözlerimiz dünyalık sevinçlerin telaşındaydı oysa...
Oryantalistler artık hikayemizi biliyordu. Tüm güvercin yumurtalarını kırıp elektrik verdiler damarlarımıza...
Fellek fellek aradığımız düşmanlar ; birimizin gözünden çıktı, birimizin elinden, birimizin dilinden.. Bir diğerimizin ise tam içinden...
"Ey sevgili, en sevgili " dedik. "Yokluğunda " dedik. "Sen gidince efendim.." dedik.. Firakın uzadıkça, vuslata dair yazılar çoğaldı çoğaldıkça... Tanrılarını helva yapıp yiyenlerin ununu şekerini biz ürettik. Yetmedi. Sen Bedirde kuyularını kuruturken, biz sularımızı verdik.
Düşmanlarin eliyle besleniyor şimdi müslüman coğrafya ...
Sen gitmiştin.. . .
Ardından, Ebubekir gitti. Aşk sadakatını yitirdi. Ebubekirler gitti.
Sonra, adaleti sessizce gömüp toprağa Ömer gitti.
Ardından haya gitti , edep gitti. Zarafet gidince güzellik kıymetini yitirdi. Osman gitti.
Edebin olmadığı yerde ilme yer yoktu. Ali gitti. Aliler gitti. Kan gölünde boğuldu Kerbela...
Ardından, atına binen gitti. İzini sürmek için yola çıkanlardan sağ salim varanlar; şimdi senin yanında ...
Ey Nebi!
Büyük laflar ettik Senden sonra.. Sonu Sana varmayan sözler söyledik. Sen, her şeyi söyleyip gitmişken bize, biz söylenmemişi aradık. En yakınımız bile itibar etmedi bunlara... Sen i çıkararak söylenen her söz, yanlış bir makamdaydı çünkü...
Önce "dünya" dedik. Olmadı. Sonra "coğrafya" dedik. Olmadı. "Şehir" dedik, "mahalle" dedik, "ev" dedik. Olmadı. Bari "kendimizdedik. Dedik lakin büyük savaşı kaybetmiştik ki küçüklerine mecal mi kalsın!
Ey Nebi!
Senin yokluğunda ; acı ve çileyi koydular mataramıza... Ki biz her susayışımızda onu yudumluyorduk.
Senden sonra ;ne senin aşkına anasını babasını feda edecek evlatlar kaldı, ne de yoluna feda edilecek ana, baba...
Sözünü, senin sesinden daha fazla yükselterek söyleyenler vardı aramızda. İtibar ettik onlara. Ses çıkarmadık. Ne alnındaki secde izlerinden tanınan müslüman kaldı, ne de onu tanıyacak basirette mümin.
Besmele çekip, söze Ebuzerle başlayanların düşlerini, ucu göğe varan gökdelenler süslüyor şimdi.
Bizim çağımızda ey Nebi, münafığın itibarı müminden fazlaydı. Onları tac edip koyduk başımıza ve kaldık mı bir başımıza !...
Sen bize nemli gözlerle yaşamayı öğretmişken, gözlerimiz dünyalık sevinçlerin telaşındaydı oysa...
Oryantalistler artık hikayemizi biliyordu. Tüm güvercin yumurtalarını kırıp elektrik verdiler damarlarımıza...
Fellek fellek aradığımız düşmanlar ; birimizin gözünden çıktı, birimizin elinden, birimizin dilinden.. Bir diğerimizin ise tam içinden...
"Ey sevgili, en sevgili " dedik. "Yokluğunda " dedik. "Sen gidince efendim.." dedik.. Firakın uzadıkça, vuslata dair yazılar çoğaldı çoğaldıkça... Tanrılarını helva yapıp yiyenlerin ununu şekerini biz ürettik. Yetmedi. Sen Bedirde kuyularını kuruturken, biz sularımızı verdik.
Düşmanlarin eliyle besleniyor şimdi müslüman coğrafya ...