EY NEBİ (s.a.v)

SeNoL

MUEYABYA
Katılım
16 Kas 2006
Mesajlar
4,867
Tepkime puanı
224
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Kocaeli
Ey Nebi ! (s.a.v)

Sen gitmiştin.. . .

Ardından, Ebubekir gitti. Aşk sadakatını yitirdi. Ebubekirler gitti.

Sonra, adaleti sessizce gömüp toprağa Ömer gitti.

Ardından haya gitti , edep gitti. Zarafet gidince güzellik kıymetini yitirdi. Osman gitti.

Edebin olmadığı yerde ilme yer yoktu. Ali gitti. Aliler gitti. Kan gölünde boğuldu Kerbela...

Ardından, atına binen gitti. İzini sürmek için yola çıkanlardan sağ salim varanlar; şimdi senin yanında ...


Ey Nebi!

Büyük laflar ettik Senden sonra.. Sonu Sana varmayan sözler söyledik. Sen, her şeyi söyleyip gitmişken bize, biz söylenmemişi aradık. En yakınımız bile itibar etmedi bunlara... Sen i çıkararak söylenen her söz, yanlış bir makamdaydı çünkü...

Önce "dünya" dedik. Olmadı. Sonra "coğrafya" dedik. Olmadı. "Şehir" dedik, "mahalle" dedik, "ev" dedik. Olmadı. Bari "kendimizdedik. Dedik lakin büyük savaşı kaybetmiştik ki küçüklerine mecal mi kalsın!



Ey Nebi!

Senin yokluğunda ; acı ve çileyi koydular mataramıza... Ki biz her susayışımızda onu yudumluyorduk.

Senden sonra ;ne senin aşkına anasını babasını feda edecek evlatlar kaldı, ne de yoluna feda edilecek ana, baba...

Sözünü, senin sesinden daha fazla yükselterek söyleyenler vardı aramızda. İtibar ettik onlara. Ses çıkarmadık. Ne alnındaki secde izlerinden tanınan müslüman kaldı, ne de onu tanıyacak basirette mümin.

Besmele çekip, söze Ebuzerle başlayanların düşlerini, ucu göğe varan gökdelenler süslüyor şimdi.

Bizim çağımızda ey Nebi, münafığın itibarı müminden fazlaydı. Onları tac edip koyduk başımıza ve kaldık mı bir başımıza !...

Sen bize nemli gözlerle yaşamayı öğretmişken, gözlerimiz dünyalık sevinçlerin telaşındaydı oysa...

Oryantalistler artık hikayemizi biliyordu. Tüm güvercin yumurtalarını kırıp elektrik verdiler damarlarımıza...

Fellek fellek aradığımız düşmanlar ; birimizin gözünden çıktı, birimizin elinden, birimizin dilinden.. Bir diğerimizin ise tam içinden...

"Ey sevgili, en sevgili " dedik. "Yokluğunda " dedik. "Sen gidince efendim.." dedik.. Firakın uzadıkça, vuslata dair yazılar çoğaldı çoğaldıkça... Tanrılarını helva yapıp yiyenlerin ununu şekerini biz ürettik. Yetmedi. Sen Bedirde kuyularını kuruturken, biz sularımızı verdik.

Düşmanlarin eliyle besleniyor şimdi müslüman coğrafya ...
 

52785278

Üye
Katılım
4 Ara 2006
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
kardeşim çok güzel olmuş Allah razı olsun...
 

SeNoL

MUEYABYA
Katılım
16 Kas 2006
Mesajlar
4,867
Tepkime puanı
224
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Kocaeli
amin cümlemizden inşaallah kardeşlerim
 

SeNoL

MUEYABYA
Katılım
16 Kas 2006
Mesajlar
4,867
Tepkime puanı
224
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Kocaeli
Sen gideli dahada garipleştik, ey yokluğunda özlediğimiz...Adına gurbet dedik,özlem dedik,hasret dedik,olmadı..
Baktık kelimeler kifayetsiz,lügatlar yetersiz kaldı,vazgeçtik;bin dört yüz yıllık sevdamıza isim koymaktan.
Her sevdalı gönül yasar bu gurbeti dedik.Hasret bir hüzünler manzumesidir dedik.Gariplerin gurbeti yeni değildir,Peygamber yadigarıdır,dedik,avuttuk hasretinle catlayan gönüllerimizi...Göz yaslarımız cöl yagmuru olamadı,ıslatamadı
yoklugunda kavrulan yüreklerimizi...Bıkmadan,usanmadan,yangınımıza ad koyamadan öylece baktık vuslatı düslediğimiz
yollara Ümmü Cemil'in dikenler dizlediği sokaklara gecikmis güllerimizi bıraktık;gelmedin ey ümitlerin Efendisi!
Sen gideli daha da gariplestik ey yoklugunda özledigimiz..Mübarek sırtından deve iskembesi bosaltan eller,medeniyet
suyuyla yıkanıp basörtümüzü cekti basımızdan.Bugulı gözlerimiz,sokakları inleterek kosan bir fatımatüz-zehra gözledi
Umutları icin baska baharlar arayan iffet timsallerine ''sizin okulunuz size'' bu ellerin sahipleri!Yüreklerin her kösesine
her an yagmaya hazır bir bulut ilistirdi.Hüzünlü gurbetler büyüttük yoklugunda...Cıglıklarımıza kilitler asıldı,bütün
makamlarda üzdüler,kırdılar bizi;ey yoklugunda hazan oldugumuz sevgili!...
Sen gideli daha da gariplestik;ey yoklugunda özledigimiz...Sanki müslüman olmanın bedeli ve tecellisiydi cile!
Yoklugunda garipligin adı Samil oldu,Cevher oldu,Aslan oldu ve Kafkas daglarında acan cicekler,bir bir terk ettiler
hasret kokan bu diyarları.Filizlene sarmasıkların gönüllere sürgün verdigi yerdi Cecenya!Buram buram sehadet kokan,
mermilere sinesini ana gibi acabilen,yaralarına tuz basabilenlerin yazdıgı özgürlük sarkısının adıydı...Gencinden ihtiyarına,
bir kıyamın sancagına esen rüzgardı.Yüreklerini 'Allahuekber'deyip kökünden koparan sehadet erlerinin çilesinin saha
kalkısıydı.Acılarını sevenlerin,garip davanın gariplerinin,varolustan sonsuza dek sürecek olan ulvi yolun cileli yolcularının
sabrı savasa katışıydı.Yüreklerinde sen Ahir Zaman Sevgilisi'ne yer verenlerin,silahlarının namlularından cıkan mermilerin
sesiydi gariplik.Yoklugunda Kafkasya müstekbirlerin tahtlarını yerle bir edecek neferlerin mekanıydı Efendim!''Doğudaki
kardesinizin ayagına diken batsa,batıdaki onun acısını duymalı''demiştin.Söylemekten ar ediyoruz,lakin;bizler beceremedik
ey Medine şafagından dönüşünü bekledigimiz Nebi!
Sen gideli daha da gariplestik ey yoklugunda özledigimiz...Gariplik tas olup kaydı bir ayyüzlünün avuclarından.Mirac
gecesi sana yarenlik eden Mescid-i Aksa mahzunlastı sanki...Muhammed Cemal;babasından ayrıldıgı duvarın dibinden
sehadet merdivenlerini hızla tırmanırken,yüzbinlerce garibin bası önüne düstü.Mustulu günlerin gelecegine dair anlatılan
masalları dinlemez oldu cocuklar...Umutlarını sapanlarına sıkıstırıp,vargücleriylefırlattılar zulmün tükürülesi yüzüne!
Anneler,gece nöbetlerinin secdelerinde acan dua ciceklerini,gözyaslarıyla suladı.Onlar;gözleri alev alev sevdalılardı.
Onlar;ezelden gül yoluna davalılardı.Yoklugunda vuruldu Filistin...Ama onlarda Hamza'nın cesareti vardı.Gözlerini kırpmadan
can veren herkesin adı İman'dı.Boyun bükmediler ey günese günesligini ögreten!Cünkü sultana sultanlık yakısırdı!Bir avuc
garibin davası,yıllar yılı sürdü gitti.Biz ise bilemedik,anlayamadık ey miractan iner gibi bekledigimiz sultanlar sultanı..
Sen gideli daha da gariplestik ey yoklugunda özledigimiz...Uhud'ta aldıgın her yara melekleri aglatırkenAyneyn
tepesinde yerini terkeden her okcunun yerini doldurmak istedik.Gariplik kitle imha silahı oldu,gizlendi Irak!ın bagrına...
Aradıkları silahlarla giderken götürdükleri vahsetin adına özgürlük derken vetüm insaniyetsizlikleriyle medeniyetlerini
sergilerken kardesleimizin üzerinde devrin Ebu Lehepleri,biz tüm okculardan önce terkettik yerlerimizi ve dualarımızı.
Gariplerin gariplerine Ebu Garib'in duvarları sahitlik etti.Ah bir gelseydinde sorsaydık:ey örtüsüne bürünen Nebi,
kardeslik nasıl bir seydi?Bizler bilemedik ey Asr-ı Saadet'in en kutlu muhaciri!...
Sen gideli daha da gariplestik ey yoklugunda özledigimiz...Simdi sensiz ve sessiz bütün sabahlar;gecelerse Sana
edilen duaların ev sahibi...Sen ise Yaratan'ın gariplerine imam kıldıgı ve hasretinin yas olup sinelere aktıgı...Binlerce
yıl uzaktan hayalini kurdugumuz...Sen;dayanılmaz bir özlemin dalgaları...Sen;barısın ve savasın rehberi...Sen;gariplerin
sıgınagı...Sen;en son hüzün Peygamberi...Sen;sevda sözlerinin öksüz ve yetim hükümdarı...Sen;mucize parmakların
çölde sular caglattıgı...Sen içimize hasreti düsen sevgili...İbrahim'in ve Kabe'nin Rabbine,kamerin ve semsin malikine,
leylin ve asrın sahibine andolsun ki;hasretiz sana Üveys misali...Ey seherlerde uykumuzu kacıran hasretin sahibi!
Bizden sana giden birşey var!
O;diyarlara kanat cırpan ebabillerin gagalarında tasıdıgı emanet;hasretimizdir...
EBABİLLER TAŞIT HASRETİMİZİ!!!


ALINTI
 
Üst