Evrİm bÖlÜmÜ

t@mam

Üye
Katılım
26 May 2018
Mesajlar
208
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Hayvanların evrimleştiğine inanıyorum. Çünkü gerçek. Filler artık dişsiz doğuyor mesela. Ama insan olarak sanmıyorum öyle maymundan gelip evrimleştiğimizi :D Örneğin 20'lik diş eskiden herkeste çıkarmış. Belirli bir süre sonra temel gıdaların pişirilmesi ile bu dişe ihtiyaç kalmamış. O yüzden herkeste çıkmayabiliyor. Bu tarz evrimler var evet.

ihvcnr .)

Anlamadım ben şimdi balçıkktan yaratılan ilk insan inancına sahip olunup antievrimci nasıl olunabilir ki?


Andolsun ki, Nuh'u kavmine gönderdik de içlerinde elli eksik bin (dokuz yüz elli) yıl kaldı, derken zulümlerini sürdürürlerken onları tufan yakalayıverdi. Ankebut m.14 Elmalılı

bin seneden elli altmış yaş eksiğim siz niye taş patlasa yüzleri bulabiliyorsunuz?


O, göklerin ve yerin yoktan var edicisidir ve O, bir işin olmasını murad edince, ona yalnızca «ol!» der, o da hemen oluverir. Bakara m.117

Yahu akletmezmisiniz? Hem antievrimci hem Müslüman olunamaz.

adem topraktan gelip toprağa giderken.. Sizler sudan gelip-ete evrimleşip tekrar toprağa gitmektesiniz .)
 
Son düzenleme:

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
O, göklerin ve yerin yoktan var edicisidir ve O, bir işin olmasını murad edince, ona yalnızca «ol!» der, o da hemen oluverir. Bakara m.117

Yahu akletmezmisiniz? Hem antievrimci hem Müslüman olunamaz.

adem topraktan gelip toprağa giderken.. Sizler sudan gelip-ete evrimleşip tekrar toprağa gitmektesiniz .)

sen bahsedilen "evrim"i epey yanlış anlamışsın..
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,152
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Hayvanların evrimleştiğine inanıyorum. Çünkü gerçek. Filler artık dişsiz doğuyor mesela. Ama insan olarak sanmıyorum öyle maymundan gelip evrimleştiğimizi :D Örneğin 20'lik diş eskiden herkeste çıkarmış. Belirli bir süre sonra temel gıdaların pişirilmesi ile bu dişe ihtiyaç kalmamış. O yüzden herkeste çıkmayabiliyor. Bu tarz evrimler var evet.
Türlerin doğa adaptasyonu evrim değildir
Bu kodlar ilk türde de vardır
Doğaya bununla tür yok olana kadar yaşarlar
Ama türler arası geçiş evrensel bir yalandır
Hiçbir örneği yoktur; olsa günümüzde konuşan, kültürü olan pek çok canlı türü olurdu yada henüz tam insanlaşmamış ara form olurdu örneğin kürklü insanlar vs
 

t@mam

Üye
Katılım
26 May 2018
Mesajlar
208
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Evrim kavramının ne olduğunu anladığınızı sanmıyorum. Önce bi evrim nedir ne değildir okuyun gelin sonra tartışın komik durumlara düşmeyin bence..
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,918
Tepkime puanı
2,066
Puanları
113
Konum
Mars
Evrim kavramının ne olduğunu anladığınızı sanmıyorum. Önce bi evrim nedir ne değildir okuyun gelin sonra tartışın komik durumlara düşmeyin bence..

Yardımcı olursan sevinirim. Ben bu evrim konusunda hiç birşey anlamıyorum.
Evrimi izah edermisin, nasıl anlamalı nasıl baklamalı
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Evrim kavramının ne olduğunu anladığınızı sanmıyorum. Önce bi evrim nedir ne değildir okuyun gelin sonra tartışın komik durumlara düşmeyin bence..
"evrim"i ademin çamurdan yaratılması olarak anlatmaya kalkarsan asıl komik duruma sen düşersin..
git "evrimağacı " sitesine gir evrim nedir neyden bahsediyor oku öğren..
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,918
Tepkime puanı
2,066
Puanları
113
Konum
Mars
yahu kimse bir şey bilmiyor mu?
o diyor git oraya bak
öbürü diyor git şuraya bak
 

t@mam

Üye
Katılım
26 May 2018
Mesajlar
208
Tepkime puanı
19
Puanları
0
''Evrim, biyolojide canlı türlerinin nesilden nesile kalıtsal değişime uğrayarak ilk halinden farklı özellikler kazanması sürecidir. Bazen dünyanın evrimi, evrenin evrimi ya da kimyasal evrim gibi kavramlardan ayırmak amacıyla organik evrim ya da biyolojik evrim olarak da adlandırılır. Evrim, modern biyolojinin temel taşıdır. Bu teoriye göre hayvanlar, bitkiler ve Dünya'daki diğer tüm canlıların kökeni kendilerinden önce yaşamış türlere dayanır ve ayırt edilebilir farklılıklar, başarılı nesillerde meydana gelmiş genetik değişikliklerin bir sonucudur.

Evrim, bir canlı popülasyonunun genetik kompozisyonunun rastgele mutasyonlar yoluyla zamanla değişmesi anlamına gelir. Genlerdeki mutasyonlar, göçler veya çeşitli türler arasında yatay gen aktarımları sonucu türün bireylerinde yeni veya değişmiş özelliklerin (varyasyonların) ortaya çıkması, evrim sürecini yürüten temel etmendir. Evrim, bu yollarla oluşan değişimlerin popülasyon genelinde daha sık veya daha nadir hale gelmesiyle işler.

Dünya'daki canlı türlerinden henüz sadece 2 milyondan biraz fazlası tanımlanabilmiş ve sınıflanabilmiştir. Bazı tahminlere göre henüz tanımlanmamış 10 ila 30 milyon canlı türü vardır. Bir milimetrenin binde birinden kısa bakterilerden, yerden yüksekliği 100 metreyi, ağırlığı binlerce tonu bulan sequoia servi ağaçlarına kadar dünyadaki canlı türleri, cüsse, biçim ve yaşayış biçimi açısından çok büyük farklılıklar gösterirler. Sıcak su kaynaklarında kaynama sıcaklığına yakın derecelerde yaşayan bakteriler olduğu gibi, Antarktika'daki buzullarda ya da tuz göllerinde -23 °C'ye varan sıcaklıklarda yaşayan algler ve mantarlar vardır. Aynı şekilde karanlık okyanus tabanlarındaki hidrotermal çatlakların kenarlarında yaşayan devasa boru kurtçukları olduğu gibi, Everest Dağı'nın yamaçlarında, 6 bin metre yükseklikte yaşayan hezaren çiçekleri ve örümcekler vardır.

Neredeyse sınırsız sayıdaki bu çeşitli yaşam biçimleri, evrimsel sürecin bir sonucudur''.

Kynk; Encyclopædia Britannica Inc. 2011 , Understanding Evolution: Mutations, Futuyma, Douglas J.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Bu benzerlikler yaratılışın ardındaki sistem ve mantığıdır
Tüm sistem kusursuz ve uyumludur
Bir diş bile hala günümüz teknolojisinde hiçbir canlıya entegre edilemedi
20 lik dişmiş hadi süt dişi yapın yau
Dişi geçtim hadi tüm evrimciler ve olmayanlar toplansın bir örümceğe kanat yapsın
Bir kanadı yapamayanlar herşeyi tesadüflere bağlıyor
İnsanlar tesadüfen oldu(!)
Hah hah haa
Sıva yahyacim zaten başkası elinizden gelmez

Söylediklerinin tamamı hamasetten ibaret olduğu için cevap verilebilecek bir durum yok,
evrimin yararılış ile değil, canlılığın türleşmesi ile ilgilenen bilim olduğunu bile bilmiyorsun,
hala karşı ki dağlar modundasın.
söylediklerin sadece propagandadan ibaret, o kadar sığ düşünüyorsun ki
100 yıllardır, yapılan labratuvar çalışmalarının sonucunu garşıki dağları kim yarattı diyince çözmüş oluyorsun bu kadar.
Konuşmanın sonucunda bir Umut ışığı olmadığı için uzatmaya gerek yok,
ancak bana cevap vermen gerekmiyor, çocuklarını belki ikna edebilirsin üfürme, şişirmeyle ama
çocuklarınızın çocuklarını malesef ikna edemeyeceksiniz, çünkü şuanda bile
Türkiye'de dahil, bu alanda çalışan herhangi bir bilim adamı yoktur ki,
yaratılışın canlılığın yayılımı ve türleşmesi sonucu olduğunu kabul etmesin,
Senin anlatacağın masal ise hazır,
Hz Adem(!) sertleşmiş balçıktan yaratıldı, kendisine üflendi (üflenme, nasıl bir fiil, hava akımı mı, ciğerden mi geliyor, üfleyen kim Allah mı
nasıl bir fiil, nasıl üfledi, hangi organla acaba (!) bir anda canlandı.

Soru, bu şahıs beyaz mıydı zenci miydi?
Hadi eşi de direkt yaratıldı,
peki nasıl ürediler ensest ilişki ile mi?
Aynı anneden babadan kardeşler birbirleri ile mi cinsel ilişki kurup ürediler?
cevap verir misin?
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
geçenlerde yine başka platformda üniversitede biyoloji öğretim görevlisi ile evrimi konuşurken bana dediği şey evrimin insanın maruz kaldığı fiziksel değişiklikler ile olmadığını söylüyordu..evrim sadece genlerde olur diyordu.. çevresel fiziksel koşullara maruz kalan canlıda gen değişmez diyordu ki zaten şuanki gen bilimi bunu doğruluyor..
yani eskiden zürafanın boynunun uzaması ağaçlara uzanmak isterken isterken o harcadığı eforla uzaması gibi bir kanı hakimdi..
ama şimdi sadece genlerde meydana gelen mutasyonlar ile evrimin işlediği kuralı hakim dedi..
halbuki 20lik diş mevzusu evrimi yine o ilk baştaki zürafanın efor sarfederek dış dünyaya ayak uydurmak isterkenki boyunun uzaması safhasına döndürüyor..
evrim açıklamalarında zaten herzaman tenakuz oluyor.. o olmadı bunu verelim, o tutmazsa şu var gibi..

20lik diş dnalarının silinmesi ancak genlerde meydana gelecek mutasyon ile olur.. yani şöyle olmaz; bir nesil var 20lik dişlere sahip, sonra bu nesil, 20lik dişlerini milyon yıl hiç kullanmazsa dnadan bu 20lik diş silinir diye birşey yok.. bu tamamen zaten gen bilimine aykırı.. yeni evrimsel biyolojide de böyle birşey yok.. bir gen ya vardır ya yoktur..
var olan bir gen , fiziksel alemde o kullanılmıyor diye ortadan kalkmaz..
o gen yine işlevini yapar ve 20lik diş oluşur..

o bahsedilen yerlilerde 20lik dişler belki hiçyoktu zaten..
yani onu kanıt olarak sunmak için, o yerlilerin atalarının 20lik diş genlerine sahip olduğunu göstermek gerekiyor..bu da imkansız gibi birşey.

bazı yerlilerde bazı hastalıklara hiç rastlanmıyor..
hatta o hastalığa ait kelime bile lügatlarında olmuyor.. bunu işte o gen silinmiş demek için onların önceki atalarında o genin olduğunu ispatlamak gerekiyor önce.. ama evrim daha çok hayali senaryo üretiyor.. hmm bunların önceki atalarında varmış sonra yok olmuş deyip geçmeyi tercih ediyor..

Peki madem ordaki insanlarda hiç yoktu da, bir anda wisdom dişleri olmayan bir çocuk mu doğdu da bu ırk böyle devam etti?
yani onu kanıt olarak sunmak için, o yerlilerin atalarının 20lik diş genlerine sahip olduğunu göstermek gerekiyor.
demişsin, zaten öyle çünkü günümüz toplumlarında da agenezi oranın artarak devam ettiğini gösteriyor,
yani aynı beslenme alışkanlıkları devam ettiği sürece organ kaybı tüm insan ırklarında yok olma seviyesinde olacak, zaten yapılan araştırmanın amacı o, organ kaybının ırklara göre dağılımı, kimlerde bu diş var yok, araştırması değil, organ kaybı görülme sıklığı.

Canlılık tasarımı hala çok belirgin seviyede benzerlik gösteriyor, bize yakın formlu canlılara gitmemize gerek yok,
aşağı yukarı bitkilerin DNA sı bile insanla %50 seviyesinde aynı, aynı evrenin canlılık formlarıyız yani,
memelilerde bu oran %85 in üzerinde, yani Dna'daki %10-15 civarındaki kodlama değişikliği bu canlının türüne karar veriyor.
Yani insanın kendini ahseni takvim olarak görüp diğer canlılarla bağlantı kurmak istememsi sadece cahilce beslediği kibrinin sonucu,
kibirli dogmatik ve feodal bir düşünce yapısının sonucu.

O yüzden ki sonuç olarak iki genel kabul üzerinde gitmek gerekir, ya canlılar tümden tüm türler son halleriyle tasarlanmış ve dünyaya salınmışlardır demek durumundalar, ki bu durumda şuanda yaşayan canlı türlerinin yüzlerce katının canlılık serüveni boyunca yok olduğu gerçeği anlamsızlaşıyor, nerede yüzlerce canlı ve iri gövdeli dinazoru, canlısı bilmem nesi?
ya da canlılığın ortak kökeninin izini sürmek durumundalar, kaldı ki bu bilimin salık verdiği ve şuan yaptığı şey.

Genel sıkıntı şu ki, bizim gibi kapalı ve dogmatik, okumaktan çok söyleti ve inanma kültürü oturmuş toplumlarda
sanki yapılan herşey, bilim dinleri yıkmak için yapılıyor algısıyla yaklaşılıyor, bu davranış ve yaklaşım örneği mesela bu
küçücük forumda bile bolca mevcut.
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Peki madem ordaki insanlarda hiç yoktu da, bir anda wisdom dişleri olmayan bir çocuk mu doğdu da bu ırk böyle devam etti?
yani onu kanıt olarak sunmak için, o yerlilerin atalarının 20lik diş genlerine sahip olduğunu göstermek gerekiyor.
demişsin, zaten öyle çünkü günümüz toplumlarında da agenezi oranın artarak devam ettiğini gösteriyor,
yani aynı beslenme alışkanlıkları devam ettiği sürece organ kaybı tüm insan ırklarında yok olma seviyesinde olacak, zaten yapılan araştırmanın amacı o, organ kaybının ırklara göre dağılımı, kimlerde bu diş var yok, araştırması değil, organ kaybı görülme sıklığı.

Canlılık tasarımı hala çok belirgin seviyede benzerlik gösteriyor, bize yakın formlu canlılara gitmemize gerek yok,
aşağı yukarı bitkilerin DNA sı bile insanla %50 seviyesinde aynı, aynı evrenin canlılık formlarıyız yani,
memelilerde bu oran %85 in üzerinde, yani Dna'daki %10-15 civarındaki kodlama değişikliği bu canlının türüne karar veriyor.
Yani insanın kendini ahseni takvim olarak görüp diğer canlılarla bağlantı kurmak istememsi sadece cahilce beslediği kibrinin sonucu,
kibirli dogmatik ve feodal bir düşünce yapısının sonucu.

O yüzden ki sonuç olarak iki genel kabul üzerinde gitmek gerekir, ya canlılar tümden tüm türler son halleriyle tasarlanmış ve dünyaya salınmışlardır demek durumundalar, ki bu durumda şuanda yaşayan canlı türlerinin yüzlerce katının canlılık serüveni boyunca yok olduğu gerçeği anlamsızlaşıyor, nerede yüzlerce canlı ve iri gövdeli dinazoru, canlısı bilmem nesi?
ya da canlılığın ortak kökeninin izini sürmek durumundalar, kaldı ki bu bilimin salık verdiği ve şuan yaptığı şey.

Genel sıkıntı şu ki, bizim gibi kapalı ve dogmatik, okumaktan çok söyleti ve inanma kültürü oturmuş toplumlarda
sanki yapılan herşey, bilim dinleri yıkmak için yapılıyor algısıyla yaklaşılıyor, bu davranış ve yaklaşım örneği mesela bu
küçücük forumda bile bolca mevcut.
bahsettiğin 20lik diş olmayan yerli toplumun atalarının 20lik dişlere sahip olduğunu söylemişsin ama öyle bir delil yokhiçbiryerde.
"zaten öyle çünkü günümüz toplumlarında da agenezi oranın artarak devam ettiğini gösteriyor," demenin hiçbir genetik ya da fosil kayıtları yok. verdiğin örnekte sadece o kabilenin 20lik dişleri yok deniyor. önceki ataları 20lik dişlere sahipti yavaş yavaş 20lik dişleri yok oldu denilmiyor.

zaten bahsettiğin durum evrimin temel mekanizmalarıyla uyuşmuyor. evrimin temel mekanizmasının mutasyondur. genlerin değişimidir. evrimin temel mekanizmalarında çevresel etkinin fiziksel etkilerinden söz edilmiyor artık, o eski darwinci evrim teorisinde vardı.
yani 20lik dişlerdeki çevresel etkiler genlere etki etmez. böyle bir durum söz konusu değil.
mesela ben 20lik dişimi çektirdim diye benim genimden 20lik diş silinmiyor.. benim çocuğumun çocuğu 10 nesil sonrası da 20lik dişlerini çektirse 20lik diş genine etki etmez bu. o gen olduğu yerde kalır.
ancak bir mutasyon olacakki 20lik diş geni ortadan kalksın.


20lik dişe ihtiyaç olmadıkça 20lik diş geni yok oldu demek eski darwinci "zürafa yüksek ağaca uzanmak için boyu uzadı" gibi eski evrimsel görüşe götürür.

bugün gözlemlenmeye çalışan canlılar aleminde mikroevrime yönelik bulgular mevcut sadece..yani tür içi mikro değişimler.. 20lik diş değişimini bile hiç delil olmadan kabul etsek bu bile evrime delil olmuyor, çünkü 20lik dişi olan da aynı tür, diğeri de aynı tür.. kaldıki 20lik diş konusu bile şimdiki modern evrimle çelişiyor..

ama türler arası değişimlere yönelik bir tane bile örnek mevcut değil..
mesela laboratuvarda binlerce nesil bakteriler mayalar üretiliyor, çünkü çok hızlı ürediği için belki bir günde yüzlerce nesil gözlemlenebiliyor..
ama bu kadar zaman içinde asla ve asla bir tane bile türler arası değişim gözlemlenmedi..
hatta bir bakteri türünün başka bir bakteri türüne dönüşümü bile gözlemlenmedi.. sadece tür içi varyasyonlar gözlemleniyor..o da zaten o genin izin verdiği kapasitede olan şeyler..

eğerki konuyu illaki "başka canlılarla bağlantı kurmak istememe kibrine cahilliğine" bağlamak istenirse,
evrim kabulcülerini de ateizmin inkarcı küfürlerinin rüzgarına kapılan azgınlar güruhu diye bir dille tanımlamak normal birşey olsa gerektir.

bilim, hayalgücünden çıkar ama her hayalgücünden çıkan bilim değildir. evrim hayalgücünün ortaya çıkardığı bir olgu diye düşünüyorum. zaten hala ispatlanamıyor ve tür değişimine dair bir tane bile örnek görünmemesi bu hayalgücünün gerçek olmadığına delil diye bakıyorum..
sünnetullah deniyor ya, sünnetullah evrimle türlerin değişimine izin verseydi, bunu heran heryerde kolaylıkla gözlemek gerekirdi. diğer bilimsel kanunlar veya gerçekler sürekli gözlemlenirken evrimin gözlemlenemiyor oluşu sünnetullahta da olmadığına delildir..
kelaynaklar nesli tükendi gitti evrim geçirmedi, sünnetullaha uygun olarak..
 

t@mam

Üye
Katılım
26 May 2018
Mesajlar
208
Tepkime puanı
19
Puanları
0
evrim ile atetizmin ne alakası var?

''37 yıl yanlış kıbleye yönelmişler ''
37 yıl yanlış kıbleye yönelmişler
:sleep:

***********************
''İnsanlık tarihi boyunca değişik kültürler, insanın, diğer canlıların ve evreninin kökenini çeşitli şekillerde açıklamaya çalışmış bu çaba da pek çok farklı yaratılış mitine yol açmıştır. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam'da canlıların ortaya çıkışı bir yaratıcının tüm evreni yoktan (Latince: ex nihilo) var etmesiyle açıklanır.
İlk Hıristiyan din adamlarından Nenizili Gregor ve Augustinus, tüm canlıların tanrı tarafından yaratılmadığını, bir kısmının sonradan tanrının yaratıklarından gelişerek oluştuğunu ileri sürmüştür. Bu iddiayı harekete geçiren güdü ise biyolojik değil, dinîdir. Bu din adamları, tüm canlı türlerinin, Tufan esnasında Nuh'un gemisine sığamayacağını, bu nedenle bir kısmının sonradan ortaya çıkmış olması gerektiğini düşünüyorlardı.
Antik Yunan filozofları, kendi yaratılış mitlerini oluşturmuşlardır. Anaksimandros, hayvanların şekil değiştirebildiklerini ileri sürmüştür. Empedocles, hayvanların, önceki hayvanların organlarının birleşiminden oluştuklarını ileri sürmüştür.
El-Cahiz'in Abbasiler döneminde yazdığı Hayvanlar Kitabı adlı kitapta, hayvanların evrim geçirdiği savunulmuştur .
Bir olgunun ortaya çıkışında bileşenlerin değişime uğramaları ile ilgili süreç tanımının felsefi açıdan "evrim" kelimesi ile belirginleşmesi çok eskiye dayanır. Darwin'in "Türlerin Kökeni" adlı eserinde yer alan "evrimsel hayat ağacı", canlı evriminin anlatımında kullandığı mitolojik bir simgedir ve pek çok inançta yer alır. Herhangi bir "sağlam ve doğru" biyolojik altyapısı olmasa da, Aristoteles'ten Konfüçyüs'e kadar birçok önemli isim evrim kavramı konusunda yazmıştır. Ayrıca, evrim konusunda İbn-i Haldun ve İbn-i Sina farklı teoriler sunmuşlardır''.


Hayatın ilk kez ortaya çıkışı, biyolojik evrim için temel bir ön şarttır, ancak evrimin işleyişini anlamak için hayatın kökeninin bulunması gerekli değildir, çünkü bir kez canlı organizmalar ortaya çıktığında evrim kurallarının işleyeceği deneylerle gözlenmiştir.Evrim için ilk organizma sorunu henüz tam anlamıyla çözülememiştir. Ortaya çıkan ilk canlı organizma hakkında çeşitli teoriler bulunmaktadır.
Şu anki bilimsel konsensüs karmaşık biyokimyanın, basit kimyasal reaksiyonlar ile hayatı oluşturduğu yönündedir, ancak bunun nasıl olduğu henüz tam anlamıyla çözülememiştir. Hayatın ilk kez ortaya çıkışı, yaşayan ilk şeylerin yapısı veya evrensel ortak atanın genetik yapısı ile ilgili bilgiler henüz eksiktir. Dolayısıyla, hayatın tam olarak nasıl başladığı konusunda bir konsensüs bulunmamaktadır, ancak RNA gibi kendini kopyalayan moleküller ve basit hücre yapılarıile ilgili teoriler mevcuttur.
 
Son düzenleme:

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
bahsettiğin 20lik diş olmayan yerli toplumun atalarının 20lik dişlere sahip olduğunu söylemişsin ama öyle bir delil yokhiçbiryerde.
"zaten öyle çünkü günümüz toplumlarında da agenezi oranın artarak devam ettiğini gösteriyor," demenin hiçbir genetik ya da fosil kayıtları yok. verdiğin örnekte sadece o kabilenin 20lik dişleri yok deniyor. önceki ataları 20lik dişlere sahipti yavaş yavaş 20lik dişleri yok oldu denilmiyor.
.

Demek ki paylaştığım üniversite araştırmasını hiç açmamışsın bile...
Neyse ben zaten bu şekilde yazışarak bir sonuca ulaşılabileceğini, bir kanaat oluşacağını düşünmüyorum,ön kabullerle düşünülüyor çünkü,
bilim adamı da değiliz gelip burda akademisyen jargonuyla post kasalım, konuşurken yazarken A yı B yazma olasılığı mevcut, anlaşılamama,
anlatılan net bir bilgi bilse olsa basitçe kılıf uydurma opsiyonları her daim revaçta.
Ön kabullerle konuya girildiği için Direniş şeklinde bir refleks geliştiriliyor, bir bakıma hakı görüyorum,
çünkü kişinin kendini tanımladığı islami kimlik belli, baban Ademdi, şöyle şöyle yaşadı diyor hayatından kesitler veriyor vs.
kişinin bu olguyu ön kabulsüz okuyup kanaat getirmesi imkansız, çünkü kendini tanımladığı kimliğini koşulsuz bir şekilde
çıkarıp bir kenara koyması sonra kanaat oluşturması gerekir, bu herkesin yapacağı bir şey değil,
çünkü dinini anlama ve kavramlandırma sisteminde temelden revizyon yapması gerekecek, bu zamana kadar zahiren inandığı bir çok şeyi
mefator olarak nitelendirmek durumunda kalacak, kolay şeyler değil, baya bir cesaret lazım.

Ama bakıyoruz kendi ön kabullerini aklarken acayip cevval ve gözü kara cevaplar verilebiliyor,
aynı şeyi sana da sorayım, özelde bir anne ve babadan çoğalmış bir insan topluluğunun ilk üreme pratiği nedir
söyler misin? kardeşler arası insest ilişki mi?
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,152
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Söylediklerinin tamamı hamasetten ibaret olduğu için cevap verilebilecek bir durum yok,
evrimin yararılış ile değil, canlılığın türleşmesi ile ilgilenen bilim olduğunu bile bilmiyorsun,
hala karşı ki dağlar modundasın.
söylediklerin sadece propagandadan ibaret, o kadar sığ düşünüyorsun ki
100 yıllardır, yapılan labratuvar çalışmalarının sonucunu garşıki dağları kim yarattı diyince çözmüş oluyorsun bu kadar.
Konuşmanın sonucunda bir Umut ışığı olmadığı için uzatmaya gerek yok,
ancak bana cevap vermen gerekmiyor, çocuklarını belki ikna edebilirsin üfürme, şişirmeyle ama
çocuklarınızın çocuklarını malesef ikna edemeyeceksiniz, çünkü şuanda bile
Türkiye'de dahil, bu alanda çalışan herhangi bir bilim adamı yoktur ki,
yaratılışın canlılığın yayılımı ve türleşmesi sonucu olduğunu kabul etmesin,
Senin anlatacağın masal ise hazır,
Hz Adem(!) sertleşmiş balçıktan yaratıldı, kendisine üflendi (üflenme, nasıl bir fiil, hava akımı mı, ciğerden mi geliyor, üfleyen kim Allah mı
nasıl bir fiil, nasıl üfledi, hangi organla acaba (!) bir anda canlandı.

Soru, bu şahıs beyaz mıydı zenci miydi?
Hadi eşi de direkt yaratıldı,
peki nasıl ürediler ensest ilişki ile mi?
Aynı anneden babadan kardeşler birbirleri ile mi cinsel ilişki kurup ürediler?
cevap verir misin?
Siz maddeciler ve kainatı kaim addeden yaratılışçıların birçok çıkmazları vardır.
Ontolojik çıkarımınız yanlış başladığında herşey artık yanlış yükselir.
90 milyar ışık yılı genişliğinde bir evren varken bu evrenin yaşı 13 milyar ışık yılı olarak hesaplanıyor.
Bu şu demek ya bigbang teorisi yanlış yada başka bir kaynağın içinde sistemsel bir simülasyondayız. Çünkü 13 milyar ışık yılı içinde 90 milyar ışık yılı genişleyemeyiz.

Şimdi eğer bigbang yanlış ise geniş evren modeli bize başlangıcı olmayan bir evren sunar ki ışığın gama soğurması bunu yanlışlıyor. Aksi durumda ise bu kadar genişlemenin imkan dışı olması icab ederdi.
Durağan geniş başlayan kainat modeli evrenin genişlediği gerçeğiyle yanlışlanırken, bigbang teorisi ise yaş genişlik farkı yüzünden çıkmazdadır.

Bunları şunun için anlatıyorum tıpkı evrenin ilk genişliğine saniye dolmadan erişmesi ile ilk canlı türlerin bir anda ortaya çıkması arasında sistemsel bir benzerlik var. Önce bunun çözülmesi gerekir.

Yani sistem hazırken mi varlık alanına geliyor
Yoksa varlık alanında mı düzen tekamül ediyor

Korkunç boyutta bir düzen varken canlıların dnası neden kendini yaşlılık ve ölüme kodluyor.
Siz düzeni ve yaratıcılığı tesadüflerde ve akılsız moleküllerde görüyorsunuz.

Yaratılışı anladığında ademin kim ve ne zaman yaşadığını bilemezsin.
Sadece etkinisinin senin algı dünyanda oluşturduğu hikayeyi dinlersin.

Biri seni bir yaşama sokmuş ve kendini bir kainatta hissediyorsun.
Ya hepsi bir rüya ise?!
Ya yaşayan tek insan sen isen?

Zaman mekan insan bilgini yeniden inşa et Yahayy
Bunu yapmayı başaramazsan;
Maddeci inançla ateist ölürsün maazallah
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Siz maddeciler ve kainatı kaim addeden yaratılışçıların birçok çıkmazları vardır.
Ontolojik çıkarımınız yanlış başladığında herşey artık yanlış yükselir.
90 milyar ışık yılı genişliğinde bir evren varken bu evrenin yaşı 13 milyar ışık yılı olarak hesaplanıyor.
Bu şu demek ya bigbang teorisi yanlış yada başka bir kaynağın içinde sistemsel bir simülasyondayız. Çünkü 13 milyar ışık yılı içinde 90 milyar ışık yılı genişleyemeyiz.

Şimdi eğer bigbang yanlış ise geniş evren modeli bize başlangıcı olmayan bir evren sunar ki ışığın gama soğurması bunu yanlışlıyor. Aksi durumda ise bu kadar genişlemenin imkan dışı olması icab ederdi.
Durağan geniş başlayan kainat modeli evrenin genişlediği gerçeğiyle yanlışlanırken, bigbang teorisi ise yaş genişlik farkı yüzünden çıkmazdadır.

Bunları şunun için anlatıyorum tıpkı evrenin ilk genişliğine saniye dolmadan erişmesi ile ilk canlı türlerin bir anda ortaya çıkması arasında sistemsel bir benzerlik var. Önce bunun çözülmesi gerekir.

Yani sistem hazırken mi varlık alanına geliyor
Yoksa varlık alanında mı düzen tekamül ediyor

Korkunç boyutta bir düzen varken canlıların dnası neden kendini yaşlılık ve ölüme kodluyor.
Siz düzeni ve yaratıcılığı tesadüflerde ve akılsız moleküllerde görüyorsunuz.

Yaratılışı anladığında ademin kim ve ne zaman yaşadığını bilemezsin.
Sadece etkinisinin senin algı dünyanda oluşturduğu hikayeyi dinlersin.

Biri seni bir yaşama sokmuş ve kendini bir kainatta hissediyorsun.
Ya hepsi bir rüya ise?!
Ya yaşayan tek insan sen isen?

Zaman mekan insan bilgini yeniden inşa et Yahayy
Bunu yapmayı başaramazsan;
Maddeci inançla ateist ölürsün maazallah

He soyundun şimdi de batınıciliğe, paralel evrenciliğe,
bu kadar geniş açıddan bakacaksan o zaman elindeki metne yüzdefa takla attırırsın kardeş,
bana gelip Adem Madem demene gerek yok ki, herşeyi bu metafizik çuvalına rahat rahat metafor diyip doldurursun.

Ben sana vasat, maruf islam görüşünü soruyorum, Adem ailesi nasıl çoğaldı,
madem iddialısın bu konularda bu kadar, sağa sola yalpa yapmadan, sonucu Allah-ü alemê bağlamadan anlat
Ademin birinci jenerasyon çocukları nasıl çoğaldılar?
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,152
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
He soyundun şimdi de batınıciliğe, paralel evrenciliğe,
bu kadar geniş açıddan bakacaksan o zaman elindeki metne yüzdefa takla attırırsın kardeş,
bana gelip Adem Madem demene gerek yok ki, herşeyi bu metafizik çuvalına rahat rahat metafor diyip doldurursun.

Ben sana vasat, maruf islam görüşünü soruyorum, Adem ailesi nasıl çoğaldı,
madem iddialısın bu konularda bu kadar, sağa sola yalpa yapmadan, sonucu Allah-ü alemê bağlamadan anlat
Ademin birinci jenerasyon çocukları nasıl çoğaldılar?
Batınicilik mi
Yahu bak ilgili verilere
Evren kaç yaşında
Ve evrenin çapı ne

Kainat nerden geldi bana cevap ver
Ben de sana ademi anlatayım
Kainatı Allah mı yarattı Yahayy
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Batınicilik mi
Yahu bak ilgili verilere
Evren kaç yaşında
Ve evrenin çapı ne

Kainat nerden geldi bana cevap ver
Ben de sana ademi anlatayım
Kainatı Allah mı yarattı Yahayy

Gardaş bunların hepsini konuşuruz da konunun evrim le ne ilgilis var sorabilir miyim?
Ben sana pratik sorular soruyorum, sana göre senin bildiğin bu madde aleminde
eti, kemiği, adı sanı olan, ondan önce türünde hiçbir örneği olmayan ilk insan Adem değil mi?
Bu kişi, şuan gördüğün güncel insanın silüetinde bedeninde değil miydi?
Neden konuları sağa sola çekip dağıtıyorsun, bu konuda özelde evrim konuşuluyor,
ilk insan özelde Adem mi değil mi?
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,152
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Gardaş bunların hepsini konuşuruz da konunun evrim le ne ilgilis var sorabilir miyim?
Ben sana pratik sorular soruyorum, sana göre senin bildiğin bu madde aleminde
eti, kemiği, adı sanı olan, ondan önce türünde hiçbir örneği olmayan ilk insan Adem değil mi?
Bu kişi, şuan gördüğün güncel insanın silüetinde bedeninde değil miydi?
Neden konuları sağa sola çekip dağıtıyorsun, bu konuda özelde evrim konuşuluyor,
ilk insan özelde Adem mi değil mi?
Adem, melek, şeytan vs yeryüzüne indiğinde; yani bu sistemde belirmesi nasıl oldu seninle tartışmayacağım.
Görünen o ki deizmi aşıp, agnostik bir pozitivist olmuşsun.
Kalbin çürüyor yahayy artık seni ne isa ne musa ne Muhammed kurtarır. Allah cc tan ümit kesilmez ama işin gerçekten zor.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Adem, melek, şeytan vs yeryüzüne indiğinde; yani bu sistemde belirmesi nasıl oldu seninle tartışmayacağım.
Görünen o ki deizmi aşıp, agnostik bir pozitivist olmuşsun.
Kalbin çürüyor yahayy artık seni ne isa ne musa ne Muhammed kurtarır. Allah cc tan ümit kesilmez ama işin gerçekten zor.

Tamam o zaman bir daha evrim konularına girip yalan yanlış ahkam kesme,
çünkü sen kendin daha Maruf İslam kabulunun söylediklerini söylemiyorsun ki,
söylediklerin metafizik içerikli şu bu...

Kalbimin çürümesini bana bırak, hayatımın hiçbir döneminde bu kadar hakka yakın, hakkel yakin, mutlu,huzurlu olduğumu hatırlamıyorum,
inanma fiili başka, yakıni bilme fiili başka birşey, çok da konforlu bir şey sana da tavsiye ederim, selametle.
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,152
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Tamam o zaman bir daha evrim konularına girip yalan yanlış ahkam kesme,
çünkü sen kendin daha Maruf İslam kabulunun söylediklerini söylemiyorsun ki,
söylediklerin metafizik içerikli şu bu...

Kalbimin çürümesini bana bırak, hayatımın hiçbir döneminde bu kadar hakka yakın, hakkel yakin, mutlu,huzurlu olduğumu hatırlamıyorum,
inanma fiili başka, yakıni bilme fiili başka birşey, çok da konforlu bir şey sana da tavsiye ederim, selametle.
Evrimle ilgili cevaplar veremiyorsunuz zaten.. Ben sorduklarımı sordum ve cevap veremediniz.. al konu sizin olsun. Bana eywallah
Kalın sağlıcakla
 
Üst