Evlilik Dedigin Boyle Olur

life

Yeni
Katılım
26 Haz 2007
Mesajlar
62
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
ayy..
ne romantik sahi ne yazıyordu!
sorry
 

Alper...

MarmaranınKralı
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
9,574
Tepkime puanı
452
Puanları
0
Konum
İsLamBol
Web sitesi
cennetsarayi.blogcu.com
:):) radıyallahu anhum ecmain...salat u selam habibullaha ., ehlibeytine ve o devrin güzide insanlarına olsun. hamd alemlerin rabbı allaha...
 

sır

Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,002
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Allah razı olsun ....
bizlerde keske 'evvel zaman içinde,kalbursaman içinde' diye baslayan bir masal okur gibi okumasak da, azıcık da olsa te'sirlenip örnek alabilsek ....
 

Turkbeyi

Ordinaryus
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
2,960
Tepkime puanı
273
Puanları
83
Konum
Karaman
Allah Razi olsun

Peki Bizler hangisiden olaacagiz ... dusundumde allah bizleri sukreden suheyb bayanlarida sabreden hifa eylesin

ve bu cizgide esler nasip etsin insallah
 

secdenur

Havf & Reca
Katılım
13 Mar 2008
Mesajlar
455
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Konum
istanbul
"şükredenlerden Suheyb","sabredenlerden Hifa"

SUKREDENLERDEN SUHEYB SABREDENLERDEN HIFA Medine'nin kadınları hem güleryüzlü, hem de güzeldirler. Ancak Hifa Hatun başka güzeldir ve bambaşka gülümser. Öylesine sıcakkanlı ve öylesine samimidir ki kadınlar onu canları gibi severler. Oğlu, abisi, erkek kardeşi olanlar akraba olmaya kalkar, hatta bazıları beylerine ister. Onu ciddi ciddi sıkıştırır, araya hatırlıları koyup, izdivaç teklif ederler.Hifa Hatun'un methi hızla yayılır ve çoook uzaklara gider. Bırakın hekimleri, tüccarları; vezirler, sultanlar sıraya girer. Ancak o Necaşi gibi bir İmparatoru bile reddeder sadece ve sadece ALLAH'ın rızasını diler.

Ama taliplerin ardı arkası kesilmez. Kimi ayaklarına halılar serer... Kimi eşiğine cevahirler döker... Yüz kızıl tüylü deveyi getirip kapısına bağlayanları mı sorarsınız, yoksa saray anahtarlarını önüne atanları mı? Hifa Hatun bütün bunlara dönüp bakmaz bile, Efendimizin huzuruna çıkıp "Ey ALLAH'ın Resûlü" der, "bana cennete götürecek bir şeyler öğretsene." Doğrusu o, Peygamber Efendimiz'in (sallALLAHu aleyhi ve sellem) 'gündüzleri oruç tut' ya da 'geceleri namaz kıl' gibi bir tavsiyede bulunacağını sanır ama Server-i Kâinat "Önce evlenmen lâzım" buyururlar "zira bununla dininin yarısını emniyete alırsın!" Hifa, büyük bir teslimiyetle boynunu büker ve "siz kimi münasip görürseniz ben ona razıyım" der. Mâlum, o sıradan bir hanım değildir ve onu nikahına alacak erkeğin de "özel" olması gerekir. Lâkin Resûlullah (sallALLAHü aleyhi ve sellem) ne kimseye ümid verir, ne de kimsenin ümidini kırar. Her zamanki gibi basit ve pratik bir çare bulur "yarın sabah mescide ilk gelenle evlen" buyururlar. Bu teklifi herkesin hoşuna gider, talipler erken kalkmak için tedbirler düşünür, kendilerince hazırlık yaparlar.

Bu haberi elbette Hazret-i Suheyb de duyar ama dikkate almaz. Zira o fakir ve kimsesiz biridir. Evi yurdu yoktur ve karnını zor doyurur. Kah ağaç altlarına uzanır, kâh mescid gölgelerine kıvrılır. Uzun boyuna rağmen o kadar zayıftır ki, rüzgar sert esse ayaklarını yerden kaldırır. Ama bakın şu işe ki o gece ALLAHü teâlâ bütün sahabelere derin bir uyku verir, Hifa Hatun'un talipleri gözlerine çöken ağırlığa yenilirler. Resulullah Efendimiz (sallALLAHu aleyhi ve sellem) her zamanki gibi imsak sökerken mescide gelir ve büyük bir merakla talihli sahabeyi bekler. Nitekim mescidin eşiğinde bir gölge uzar ve Süheyb içeri girer. Resulullah Efendimiz namazdan sonra Hifa Hatunu çağırtıp neticeyi bildirir. Hazret-i Hifa büyük bir teslimiyetle kabul eder.


Efendimiz güzel bir hutbe okur ve nikah akidlerini yaparlar. Sonra şanslı sahabeye döner "Ey Süheyb" buyururlar, "şimdi hanımına bir hediye al ve tut elinden evine götür."Suheyb RadıyALLAHu anh ellerini çaresizlikle iki yana açar. "İyi ama" diye mırıldanır, "benim ne bir dirhem gümüşüm, ne de sığınacak evim var." Hifa Hatun kocasının boynunu büktürmez, ona içinde on bin dirhem gümüş olan süslü bir heybe gönderir ve "filanca yerdeki köşkümü sana hediye ettim" der. Alemlerin Efendisi çok hislenir onlara hayır dualar ederler. süheyb, o gün Medine sokaklarında dolanır durur, akşama doğru utana sıkıla konağa sokulur. Kendisi için hazırlanan muhteşem sofradan ya bir, ya iki hurma alır ve "Ya Hifa" der, "biliyorum sen benim için bulunmaz bir nimetsin, ben ise senin için sadece mihnetim. Ben şükretsem gerek, sen sabretsen gerek. İster misin şu geceyi taat ve ibadetle geçirelim zira Efendimiz (SallALLAHü aleyhi ve sellem) "Cennette yüksek bir çardak vardır. Orada yalnız şükredenlerle sabredenler otururlar." buyurdular. Ve öyle de yaparlar. Seccadelerini gözyaşları ile ıslatır, kalplerini zikr ile aydınlatırlar. Cebrail Aleyhisselam olup biteni Resulullah Efendimize anlatır ve onları ALLAHü teâlânın cenneti ve cemaliyle müjdeler. Ertesi sabah, namazdan sonra Efendimiz Suheyb'i yanlarına oturtur "Ey Süheyb" buyururlar "geceki halini sen mi anlatırsın ben mi anlatayım?" Süheyb gözlerini kucağına indirir, zor duyulan bir sesle "ALLAHın Resulü en iyisini bilir" cevabını verir.

Efendimiz onlara "ne mutlu size" gibilerinden bakar, "İkiniz de cennetliksiniz" buyururlar, "... ve ALLAHü teâlâyı göreceksiniz!" Süheyb derhal secdeye kapanır ve "Ya Rabbi!" diye yalvarır, "o ki beni mağfiret ettin, günahlara bulaşmadan canımı al!" ALLAHü teâlâ bu yanık duayı kabul eder, Suheyb, secdede kalakalır. Mescidde bulunanlar ağlamaklı olurlar. Resulullah Efendimiz (sallALLAHu aleyhi ve sellem) "Size daha şaşılacak bir şey söyliyeyim mi? Şu anda Hifa Hatun da ruhunu Hakka teslim etti" buyururlar. Namazlarını, yüzü suyu hürmetine yaratıldığımız o yüce Server kıldırır. İkisini yanyana toprağa bırakırlar. Baş uçlarına küçük bir tahta çakar. Birine "şükredenlerden Suheyb" yazarlar, öbürüne "sabredenlerden Hifa!"
 

efruz

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ağu 2009
Mesajlar
5,170
Tepkime puanı
735
Puanları
0
Konum
İstanbuL
Güzelliği ile Hifa hatun r.a

Hifa hatun , bir ibret hikayesi

Emirü’l-müminin Hasan bin Ali -radıy
tevhidgentr.gif
u anhüma-’nın, Rasulullah -sall
tevhidgentr.gif
u aleyhi ve sellem-’den naklettiği bir hadis-i şerifte:


“Sadece malı için bir kadınla evleneni, Allahü Teala fakir eder. Güzelliği için evlenen güzelliğinden fayda görmez. Dini için onunla evlenirse, o kadın erkeğe bereket olur.” buyrulmuştur.

Hifa, Medine-i Münevvere’de, güzelliği dillerde dolaşan, genç ve zengin bir kadın idi. Bir gün Peygamber Efendimiz’in -sall
tevhidgentr.gif
u aleyhi ve sellem- huzuruna gelip:

“-Ya Rasulullah, bana, beni Cennete götürecek bir iş öğret!..” dedi.

Herkesin durumuna ve ihtiyaçlarına göre nasihatlerde bulunan İki cihan güneşi Efendimiz:

“-Bir an önce evlenmeni tavsiye ederim. Böylece dininin diğer yarısını emniyete alırsın.”

buyurdular.

Hifa Hanım:

“-Ya Rasulullah, bana kim küfüv (denk) olabilir? Beni, Habeş hükümdarı Necaşi istemişti. Ubeydullah yüz deve ve daha bir çok şey mehir olarak vaad etmişti. Ben onu da kabul etmemiştim. Siz kimi münasip görürseniz, razıyım.” dedi.

O sırada gönlünden, Peygamber Efendimizin kendisini müminlerin annelerinden kılacağı ümidi geçiyordu.

Rasulullah kimseyi gücendirmemek için:

“-Yarın sabah, mescide ilk önce gelen kimse ile bu hanımın nikahını kıyacağım.” buyurdular.

Sabahleyin, Rasulullah -sall
tevhidgentr.gif
u aleyhi ve sellem- mescide ilk önce gelecek kimseyi bekliyordu.

Birden kapıda Süheyb -radıy
tevhidgentr.gif
u anh- göründü. Son derece güzel ve zengin bir kadın olan Hifa’nın aksine, Süheyb, kimsesiz, fakir, siyaha yakın renkli, çelimsiz, görünüşü hoş olmayan bir kimse idi.


Rasulullah -sall
tevhidgentr.gif
u aleyhi ve sellem- sabah namazından sonra, Hifa Hatun’u çağırdı ve durumu bildirdi. Hifa, Allahü Teala’nın kazasına ve Allah Rasulü’nün tavsiyesine gönül hoşluğu ile razı oldu. Bunun üzerine Rasulullah -sall
tevhidgentr.gif
u aleyhi ve sellem- bir hutbe okudu ve:


“-Ey Süheyb, kalk, hanımın için çarşıdan bir şey al!” buyurdu. Süheyb:

“-Ya Rasul
tevhidgentr.gif
, bir dirhem gümüşüm bile yok!” dedi.


Hifa Hatun, kocasına 10 bin dirhem gümüş hediye ettiğini söyledi. Peygamber Efendimiz, Süheyb’i pazara gönderdi. Düğün için gerekli şeyleri alıp dönen Süheyb’e:

“-Ey Süheyb, şimdi de hanımının elinden tut ve onu evine götür!” buyurdular. Süheyb çaresiz boynunu büktü ve:

“-Ya Rasul
tevhidgentr.gif
, benim evim mesciddir, nereye götüreyim?” dedi.


Yüzü güzel olduğu gibi, kalbi de güzel olan Hifa:

“-Filan yerdeki konağımı sana bağışladım. Kalk, beni oraya götür!” dedi.

Allah’ın Rasülu ikisine de dua etti ve ashab-ı kiramla birlikte bu yeni aileyi yolcu ettiler. Hifa Hatun ve Süheyb -radıy
tevhidgentr.gif
u anhuma- yemeklerini hamd ederek tamamladılar. Yatacakları esnada, Hifa hatun:


“-Ey Süheyb, ben sana nimetim, sen bana mihnetsin. Sen bu nimete şükür için, ben de bu mihnete sabır tevfikine şükür için, gel, bu geceyi ibadet ve taatla geçirelim. Sen şükür ediciler, bende sabır ediciler sevabına kavuşalım. Zira Rasulullah -sall
tevhidgentr.gif
u aleyhi ve sellem: “Cennette yüksek bir çardak vardır. Burada sadece şükredenler ve sabredenler bulunur.” Buyurmuşlardı.” dedi.


O gece, ikisi de taat ve ibadet ile meşgul oldular. Süheyb, ertesi gün mescide geldiğinde, Cebrail aleyhisselam, geceki hallerini Rasulullah’a çoktan bildirmişti.

Rasulullah -sall
tevhidgentr.gif
u aleyhi ve sellem-:


“-Ey Süheyb, geceki halinizi sen mi anlatırsın, ben mi haber vereyim?” diye sordular.

Süheyb -radıy
tevhidgentr.gif
u anh-:


“-Ya Rasul
tevhidgentr.gif
, siz söyleyiniz.” dedi.


Rasulullah, olanları ve ibadetlerini anlattı. Sonra da ikisini cennet ve cemal-i ilahi ile müjdeledi. Süheyb sevincinden o an başını secdeye koydu ve:

“-Ya Rabbi, eğer beni mağfiret etmişsen, bir daha günah kirine bulaşmadan ruhumu kabz et!” dedi.

Allahü Teala, duasını kabul etti ve secdeden başını kaldırmadan onun canını aldı. Olanları seyredenler şaşırmış, bir kısmı da ağlamaya başlamıştı. Peygamber Efendimiz:

“-Size bundan daha tuhafını haber vereyim mi? şu an Hifa da ruhunu Hakk’a teslim etti.” buyurdular.

Bu iki aşk, teslimiyet ve takva abidesinin cenaze namazını Peygamber Efendimiz bizzat kıldırdı. Ve onları yan yana defnettirdi. Başları ucuna iki tahta koyup, birine “bu, Allah Teala’nın nimetine şükredenin kabridir”; diğerine de “bu Allah’ın mihnete sabredenin kabridir” yazıldı.
 

efruz

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ağu 2009
Mesajlar
5,170
Tepkime puanı
735
Puanları
0
Konum
İstanbuL
Amin Ecmain inşaALLAH Canım.Rabbim bizleri onlara layık eylesin.
 

MAV!M

muamma
Katılım
16 Kas 2009
Mesajlar
3,735
Tepkime puanı
1,163
Puanları
0
Hifa Hatun...

lale7xi4oy4nw81.png



Medine’nin kadınları hem güleryüzlü, hem de güzeldirler. Ancak Hifa Hatun
başka güzeldir ve bambaşka gülümser. Öylesine sıcakkanlı ve öylesine
samimidir ki kadınlar onu canları gibi severler. Oğlu, abisi, erkek kardeşi
olanlar akraba olmaya kalkar, hatta bazıları beylerine ister. Onu ciddi
ciddi sıkıştırır, araya hatırlıları koyup, izdivaç teklif ederler.
Hifa Hatun’un methi hızla yayılır ve çoook uzaklara gider. Bırakın
hekimleri, tüccarları, vezirler, sultanlar sıraya girer. Ancak o Necaşi gibi
bir İmparatoru bile reddeder sadece ve sadece ALLAH’ın rızasını diler.
Ama taliplerin ardı arkası kesilmez. Kimi ayaklarına halılar serer… Kimi
cevahirler döker… Yüz kızıl tüylü deveyi getirip kapısına bağlayanları mı
sorarsınız, yoksa saray anahtarlarını önüne atanları mı?
Hifa Hatun bütün bunlara dönüp bakmaz bile, Efendimizin huzuruna çıkıp “Ey
ALLAH’ın Resûlü” der, “bana cennete götürecek bir şeyler öğretsene.” Doğrusu
o, Peygamber Efendimiz’in (sallALLAHu aleyhi ve sellem) ‘gündüzleri oruç
tut’ ya da ‘geceleri namaz kıl’ gibi bir tavsiyede bulunacağını sanır ama
Server-i Kâinat “Önce evlenmen lâzım” buyururlar “zira bununla dininin
yarısını emniyete alırsın!” Hifa, büyük bir teslimiyetle boynunu büker ve
“siz kimi münasip görürseniz ben ona razıyım” der.
Mâlum, o sıradan bir hanım değildir ve onu nikahına alacak erkeğin de “özel”
olması gerekir. Lâkin Resûlullah (sallALLAHü aleyhi ve sellem) ne kimseye
ümid verir, ne de kimsenin ümidini kırar. Her zamanki gibi basit ve pratik
bir çare bulur “yarın sabah mescide ilk gelenle evlen” buyururlar. Bu
teklifi herkesin hoşuna gider, talipler erken kalkmak için tedbirler
düşünür, kendilerince hazırlık yaparlar.
Bu haberi elbette Hazret-i Suheyb de duyar ama dikkate almaz. Zira o fakir
ve kimsesiz biridir. Evi yurdu yoktur ve karnını zor doyurur. Kah ağaç
altlarına uzanır, kâh mescid gölgelerine kıvrılır. Uzun boyuna rağmen o
kadar zayıftır ki, rüzgar sert esse ayaklarını yerden kaldırır.
Ama bakın şu işe ki o gece ALLAHü teâlâ bütün sahabelere derin bir uyku
verir, Hifa Hatun’un talipleri gözlerine çöken ağırlığa yenilirler.
Resulullah Efendimiz (sallALLAHu aleyhi ve sellem) her zamanki gibi imsak
sökerken mescide gelir ve büyük bir merakla talihli sahabeyi bekler.
Nitekim mescidin eşiğinde bir gölge uzar ve Süheyb içeri girer.
Resulullah Efendimiz namazdan sonra Hifa Hatunu çağırtıp neticeyi bildirir.
Hazret-i Hifa büyük bir teslimiyetle kabul eder.
Efendimiz güzel bir hutbe okur ve nikah akidlerini yaparlar. Sonra şanslı
sahabeye döner “Ey Süheyb” buyururlar, “şimdi hanımına bir hediye al ve tut
elinden evine götür.”Suheyb RadıyALLAHu anh ellerini çaresizlikle iki yana
açar. “İyi ama” diye mırıldanır, “benim ne bir dirhem gümüşüm, ne de
sığınacak evim var.”
Hifa Hatun kocasının boynunu büktürmez, ona içinde on bin dirhem gümüş olan
süslü bir heybe gönderir ve “filanca yerdeki köşkümü sana hediye ettim” der.
Alemlerin Efendisi çok hislenir onlara hayır dualar ederler.
Süheyb, o gün Medine sokaklarında dolanır durur, akşama doğru utana sıkıla
konağa sokulur. Kendisi için hazırlanan muhteşem sofradan ya bir, ya iki
hurma alır ve “Ya Hifa” der, “biliyorum sen benim için bulunmaz bir
nimetsin, ben ise senin için sadece mihnetim. Ben şükretsem gerek, sen
sabretsen gerek. İster misin şu geceyi taat ve ibadetle geçirelim zira
Efendimiz (SallALLAHü aleyhi ve sellem) “Cennette yüksek bir çardak vardır.
Orada yalnız şükredenlerle sabredenler otururlar.” buyurdular.
Ve öyle de yaparlar. Seccadelerini gözyaşları ile ıslatır, kalplerini zikr
ile aydınlatırlar. Cebrail Aleyhisselam olup biteni Resulullah Efendimize
anlatır ve onları ALLAHü teâlânın cenneti ve cemaliyle müjdeler.
Ertesi sabah, namazdan sonra Efendimiz Suheyb’i yanlarına oturtur “Ey
Süheyb” buyururlar “geceki halini sen mi anlatırsın ben mi anlatayım?”
Süheyb gözlerini kucağına indirir, zor duyulan bir sesle “ALLAHın Resulü en
iyisini bilir” cevabını verir.
Efendimiz onlara “ne mutlu size” gibilerinden bakar, “İkiniz de
cennetliksiniz” buyururlar, “… ve ALLAHü teâlâyı göreceksiniz!” Süheyb
derhal secdeye kapanır ve “Ya Rabbi!” diye yalvarır, “o ki beni mağfiret
ettin, günahlara bulaşmadan canımı al!”
ALLAHü teâlâ bu yanık duayı kabul eder, Suheyb, secdede kalakalır. Mescidde
bulunanlar ağlamaklı olurlar. Resulullah Efendimiz (sallALLAHu aleyhi ve
sellem) “Size daha şaşılacak bir şey söyliyeyim mi? Şu anda Hifa Hatun da
ruhunu Hakka teslim etti” buyururlar.
Namazlarını, yüzü suyu hürmetine yaratıldığımız o yüce Server kıldırır.
İkisini yanyana toprağa bırakırlar. Baş uçlarına küçük bir tahta çakar.
Birine “Şükredenlerden Suheyb” yazarlar, öbürüne “Sabredenlerden Hifa!”…
 

GENCAKINCI

Profesör
Katılım
21 Ağu 2009
Mesajlar
1,666
Tepkime puanı
26
Puanları
0
HZ. HîFÂ HATUN r.a. (mutlaka okuyun )

HZ. HîFÂ HATUN r.a.

Menkıbesi anlatılan fakat hayatı hakkında malumat verilmeyen kadın sahabelerden biridir. Medineli ve ensardan olduğu anlaşılmaktadır. Kabilesi ve doğum tarihi bilinmemektedir.Medine-i Münevvere’de güzelliği ile ün salmış bir kadındı. Bir gün Rasûlullah (s.a.v) efendimizin huzuruna gelip şöyle söyledi: “Ya RasûlALLAH! Bana beni cennete götürecek bir iş öğret!” Rasûlullah (s.a.v) “Önce biriyle evlen. Bununla dinin yarısını emniyete alırsın.” buyurdu. Ya RasûlALLAH! Benim dengim kim olur? “Beni Habeş Necâşîsi (kral) istedi, ben onu istemedim. Ubeydullah yüz deve ve başka şeyler de verdi, onu da kabul etmedim. Lakin siz ahirette kurtuluşumun evlilikten geçtiğini buyurdunuz. Siz kimi münasip görürseniz onunla evlenmeye razıyım.” dedi. Hîfâ Hatun’un siz kimi münasip görürseniz razıyım sözünün altında, gönlünden Peygamberimizin kendisini müminlerin annelerinden kılacağı ümidi vardı. Lakin Rasûlullah’ın (s.a.v) böyle bir niyeti yoktu. Onu gücendirmek de istemiyordu. “Yarın sabah mescide en evvel kim gelirse onunla evlendireceğim.” buyurdu. Onunla evlenmek isteyen sahabeleri de ümitsizliğe düşürmek istemediğinden böyle bir yol takip etmeyi uygun görmüştü.Ertesi gün hiç biri erken uyanamadı. ALLAH .(c.c) onlara uykudayken uyanma imkanı bahşetmedi. Rasûlullah (s.a.v) kimin geleceğini bekleyiverirken aniden Süheyb isimli, fakir, siyah renkli, görünüşü güzel olmayan, uzun boylu, zayıf ve ince yapılı olan sahabe geldi. Hîfâ Hatun ise, zengin, güzel ve rağbet edilen biriydi. Namazdan sonra Hîfâ Hatunu çağırdı, durumu bildirdi. O da buna razı oldu. Hiç itiraz etmedi. Rasûlullah (s.a.v) hutbe okudu, nikahlarını akdetti. “Süheyb, kalk ve bu hanımın için bir şeyler al!” buyurdu. Lakin Süheyb, dünyalığı olmadığını söyleyince Hîfâ Hatun, kendi servetinden on bin dirhem gümüşlük bir kese getirtti. Onları Süheyb’e verdiler. O da gerekli şeyleri alıverdi. Sonra Rasûlullah (s.a.v) “Ey Süheyb! Hanımının elini tut, onu evine götür!” buyurdu. Bu sefer Süheyb (r.a) dedi ki, Ya RasûlALLAH (s.a.v)! benim evim mesciddir. Hangi eve götüreyim?” Süheyb’in bu cevabını işiten Hîfâ Hatun, “filan yerdeki hazır konağı sana bağışladım. Kalk beni oraya götür.” dedi. Onun bu âlicenap tavrı ve hareketi Rasûlullah’ın (s.a.v) çok hoşuna gitti de ona dua etti. Sahabe de onun bu hareketini çok takdir ettiler ve onu övdüler.

Karı ve koca kalktılar ve birlikte konağa gittiler. Akşam olunca yemeklerini yediler. Rablerine hamd ettiler. Nihayet yatma vakti gelince, Hîfâ Hatun “Ey Süheyb! Bil ki, ben sana nimetim, sen bana mihnetsin. Sen bu nimete şükür, ben bu mihnete sabır için, gel bu geceyi ibadet ve taatle geçirelim. Sen şükrediciler, ben sabrediciler sevabına kovuşayım. Çünkü Rasûlullah (s.a.v) ‘Cennette yüksek çardak vardır. Bunda yalnız şükredenler ve sabredenler bulunur’ buyurdu.” dedi.

O gece ikisi de taat ve ibadet ile meşgul oldular. Sabah namazını eda için Süheyb mescide geldi. Cebrail a.s onların gerekli hallerini Rasûlullah’a (s.a.v) bildirdi. Cennet ve Cemâl-i ilâhî ile onlara müjde verdi. Rasûlullah (s.a.v) “Ey Süheyb! Geceki hâlini, sen mi anlatırsın, ben mi söyleyeyim?” buyurdu. Süheyb, Ya RasûlALLAH (s.a.v) siz söyleyiniz dedi. Rasûlullah (s.a.v) durumlarını, yaptıklarını bildirdi. Ve sonra “Siz cennetliksiniz ve ALLAH u Teâlâyı göreceksiniz” müjdesini verdi. Süheyb sevincinden ve Cenâb-ı Hakk’ın didarı müjdesine kavuşmak şevkinden başını secdeye koydu ve “Ya Rabbi! Eğer beni mağfiret etmişsen, günahlara bulaşmadan ruhumu kabz et! dedi. ALLAH u Teâlâ, onun ruhunu secdede iken kabz etti. Orada bulunan tüm sahabeler buna ağladılar. Rasûlullah (s.a.v) “Daha şaşılacak şey, Hîfâ’nın da bu anda ruhunu Hakk’a teslim etmiş olmasıdır.” buyurdular. Hakikaten o esnada Hîfâ Hatunun da Hakk’a yürüdüğünden kimsenin şüphesi olmadı. Muhbir-i sadık efendimizin her haber verdiği doğruydu. Nitekim bu da böyle oldu. Sahabe-i Kiram efendilerimiz her ikisinin de cenaze işlemlerlerini yaptıktan sonra ikisini de Cennet'ül Bakî'ye yanyana defnettiler. Başları ucuna iki tahta koydular. Tahtalardan birine: “Bu ALLAH u Teâlâ’nın nimetine şükür edenin kabridir.” diye yazdılar. Öbürüne de: “Bu ALLAH u Teâlâ’nın mihnetine sabredenin kabridir.” ibaresini yazdılar. Bu olay ile bir kere daha anlaşılmıştır ki, Ashab-ı kiram kuvvetli bir imana ve tam bir teslimiyete sahip idiler.

ALLAH (c.c) hepsinden razı olsun!
 

Nihle

Profesör
Katılım
5 Ara 2009
Mesajlar
1,981
Tepkime puanı
468
Puanları
0
Her okuduğumda kötü oluyorum halimize üzülüyorum ..
"Sabredenler" ve "Şükredenler"den olabilmek ümidi ile ..
 

ziruh

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2007
Mesajlar
5,245
Tepkime puanı
1,279
Puanları
0
Gayrısına aşk demeye utanıyor insan...

Allah razı olsun
 
Katılım
27 Mar 2010
Mesajlar
512
Tepkime puanı
120
Puanları
0
Allah (c.c) cümlemize böyle güzel ölümler nasip etsin.. Ne yüce bir imana sahiplermiş..
Mevla cümlemizin imanını kavli kuvvetli eylesin..
bu kıssayı her okuduğumda gözyaşlarıma hakim olamıyorum..
Allah razı olsun..
 

ahsen

Profesör
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
1,132
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Allah razı olsun, zamanımızda acaba hifa ra gibi hanımlar var mıdır?
Allah onlardan razı olsun...
 

_Berceste_

bir tutam delilik...
Katılım
21 Eyl 2010
Mesajlar
6,798
Tepkime puanı
1,525
Puanları
0
gayrisina ask demeye utaniyor insan..! ALLAH razi olsun okumamiza vesile oldugunuz icin
 
Üst