Evlenmeden önce birbirimizi daha iyi tanımak için flört yapmamız uygun mudur?

aHuZaR

Can kayıp can firarda
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
6,438
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Konum
Gönülistan
Evlenmeden önce birbirimizi daha iyi tanımak için flört yapmamız uygun mudur?

Flörtten kaçmalıdır! Flört; kız ve erkeğin arkadaşlık kurmasıdır. Gerçekte evlenecek gençlerin böyle bir arkadaşlığa asla ihtiyaçları yoktur. Dinen de caiz olmayan bu arkadaşlığın, birçok mahzurları vardır. Flörtte bir tuzak vardır. Flörtte çok defa, kız, erkek tarafından kandırıldıktan sonra terk edilir. Flört, gençlerde gafilce tecrübelere yol açar. Bu tecrübelerin çoğu, kötü bir macerayla sonuçlanır. Ateşe atılanın yanacağını bilmesi başka, tecrübe için kendini ateşe atması başkadır. Yılan acaba nasıl sokar diye yılanla oynanmaz. Ateşle barut bir arada durmaz.

Flört, akıl-mantık hislerini altüst eder. Flörtün en mühim özelliği de, sık sık arkadaş değiştirmektir. Kızı kandırıp terk eden erkek hain, kandırılan kız da maskara durumuna düşer.

Flörtte çok defa, iffet elden gider. Namuslu müslüman bir kız için bundan büyük felaket olmaz

Flörtle meydana gelen tahrik, gençleri huzursuz, rahatsız ve saldırgan hale getirir.

Flört, birçok gençleri serseri, müsrif ve perişan hale sokar.

Flört, gençler arasında aşağılık kompleksi, kıskançlık, kin, nefret, karamsarlık, düşmanlık, anarşi ve çeşitli ruhi bunalımlar doğurur. Hatta intiharlara sebep olur.

Flört arzusu, tenhada buluşmaya davet eder. Sonunda, birçok gencin başı belaya girer.

Flörtte iş eğlenceye dökülünce, genç erkeğin güveni sarsılır. Önce kızı zorlar, arzusuna kavuşunca da kızı ayıplar, düşük karakterli diye ona hakaret eder. Genelde bu hissi eğlencelerden sonra hep soğukluk olur. Genç erkek, kokladığı çiçekten hemen doyar, sonra başka bir renk, başka bir çiçek arar. Artık bu sahne onu avutmaz, ondaki esrar, onu çeken cazibe, bağ ve düğümler çözülmüştür. O artık başka bir cazibe, daha esrarlı bir düğüm ister, başka bir eğlence kovalar. Onun için bu hususta kız ve kadın, çok hassas olmalıdır.

Bunları yazdık ama, gençlere bunlar manasız gelir. Çünkü birisine gönlünü kaptıran gence verilecek nasihat, deli saçması kabul edilir. Onun için Peygamber efendimiz, (Sevgi insanı sağır ve kör eder) buyurmuştur. Sağıra ne anlatsanız duymaz. Ne bâriz olayları gösterseniz görmez.

Gençlere, salih ana-babanın tavsiyelerine mutlaka uymalarını tavsiye ederiz. Ana-baba, oğlunun veya kızının evleneceği kişiye, evlatlarının gözü ile bakmaz. Acı tecrübelerin verdiği firâsetle bakar.

 

johncoffey07

Asistan
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
898
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
THE EARTH
Flört, akıl-mantık hislerini altüst eder. Flörtün en mühim özelliği de, sık sık arkadaş değiştirmektir. Kızı kandırıp terk eden erkek hain, kandırılan kız da maskara durumuna düşer.

Kesinlikle katılıyorumm..Ellerine sağlık kardeşimm..
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
40- el-MÜ’MİN

Aynı zamanda Gâfir Adını da taşıyan bu sûre, 85 (seksen beş) âyettir. 56 ve 57. âyetleri Medine’de inmiştir. Adını, Firavun ailesinden inanan bir Kişinin vasıflarının sayıldığı 28 - 45. âyetlerden alır.


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla.


40- el-MÜ’MİN 1. Hâ. Mîm.

2. Bu Kitap mutlak galip, hakkıyla bilen, lütuf sahibi Allah tarafından indirilmiştir.

3. O, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, azabı çetin, lütuf sahibi Allah’tandır ki. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O’nadır.

4. İnkâr edenler müstesna, hiç kimse Allah’ın âyetleri hakkında tartışmaz. onların şehirlerde (rahatlıkla) gezip dolaşması seni aldatmasın.

40- el-MÜ’MİN 5. Onlardan önce Nuh kavmi ve bunlardan sonraki topluluklar da (Peygamberlerini) engellemeye, her ümmet kendi Peygamberini yakalamaya azmetmişti. Bâtılı hakkın yerine koymak için mücadele etmişlerdi. Bunun üzerine ben onları kıskıvrak yakaladım. İşte, cezalandırmamın nasıl olduğunu gör!

6. İnkâr edenlerin cehennem ehli olduklarına dair Rabbinin sözü böylece gerçekleşti.

7. Arş’ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O’na iman ederler. Mü’minlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru! (derler).

8. Rabbimiz! onları da, onların atalarından, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanları da kendilerine vaad ettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz azîz ve hakîm olan sensin!

9. Bir de onları, her türlü kötülüklerden koru. O gün sen kimi kötülüklerden korursan muhakkak ki onu rahmetine mazhar etmiş olursun. Bu en büyük kurtuluştur.

40- el-MÜ’MİN 10. İnkâr edenlere şöyle seslenilir: Allah’ın gazabı, sizin kendinize olan kötülüğünüzden elbette daha büyüktür. Zira siz imana davet ediliyorsunuz, fakat inkâr ediyorsunuz.



Ebet, abicim..

Gayri meşru ve anne babadan habersiz gezmeler tozmaların, beraber olmaların; dini nikah diye uyduruk kılıflar içinde dahi olsa, insanda ve cemiyette ne büyük yaralar açtığını müşahade edip şahit oluyoruz.. Az bile söylemişsiniz.. Dillerinize, ellerinize, gönlünüze sağlık..

Konumum gereği gençler ile çok oturup kalkmalarım olmuştur.. Bu flört ya da dini nikah adı altında "gayri meşru" beraberliklerin nasıl bir facia olduğunu, ne gibi tahrifat ve sıkıntılarla neticelendiğini inanınız çok yakından müşahade ettim.. Ve üzücüdür ki en muhafazakar bilinen şehirlerde, kasabalarda dahi bu hastalık yaygınlaşmış; bir çok gencimize malesef bulaşmıştır..

Televizyon yayınları, medya ve malesef internetin yaygınlaşması bu ateşi körükleyip yangına dönüşmüştür..

Gençlere tavsiyem şu olsun:

Lütfen düşününüz.. En çok 5-10 dakikalık geçici bir zevk uğruna dünyanızı da ahiretinizi de heba etmeyiniz.. Bu ne kötü bir ticarettir! Allah'tan korkunuz.. Hadisat sizi köşeye sıkıştırdığında günaha dalmadan önce herhangi bir parmağınızı çakmakla ya da kibritle yakınız.. Bir dakikacık olsun, ateşe tahammül etmeye çalışınız.. Eğer dayanabiliyorsanız, günaha öyle dalınız.. Yok dayanamazsanız, ya işlediklerinizin azabına nasıl katlanacaksınız, onu tefekkür ediniz..

Unutmayınız ki ahiret azabı şiddetlidir ve hemen geçici değildir! Ahiretteki azap dünyadaki hiç bir meşakkat ve çileye benzemez.. Hatta ahiret azabının yanında dünya çileleri ve meşakkatleri bal gibi kalır!

Allah'tan namaz ile, yalvararak ve yakararak yardım isteyiniz.. O ne güzel dosttur.. O ne güzel bir vekil ve yardımcıdır.. O'ndan başka her şey fenaya erecek, O'ndan başka hiç bir kimsemiz ve hiç bir şeyimiz kalmayacaktır..
 

hasretlik

Paylaşımcı
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
159
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Diyarbakır
bilinmesi, ders alınması ve düşünülmesi gereken bir konu paylaştığınız için Allah razı olsun bilep yaşayanlardan olmamız dileğiyle...








 

doğuhan

Profesör
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
1,425
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
37
Konum
orta dünyalar
Ahuzar eline sağlık arkadaşım görüşlerini net bir şekilde belirtmişsin
 

Tuncay ÖZ

Profesör
Katılım
3 Kas 2006
Mesajlar
2,566
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Konum
32
WESSELAM ÖĞRENİLMESİ GEREKEN Bİ KONU ELLERİNE SAĞLIK
 

MiHRiMaH

Son gülen... :/
Katılım
6 Ara 2006
Mesajlar
2,752
Tepkime puanı
769
Puanları
0
Konum
İstanbul...
Tanımak... Boş bir gayret gibi geliyor her zaman benim için... Tanımak? Kendimizi dahi tanımaktan acizken kimi, nasıl tanıyoruz??... Gaflete düşüyoruz... Duada eksik kalıyoruz... Aczimizi yakararak, Rabbimizden hayırları daha da çok istemiyoruz... Çalışmak, dünyada kendi irademiz ve kaabiliyetimiz nisbetinde gayret göstermek ayrıdır, ömrümüzün gelişim ve sonuç noktaları hakkında, Rabbimizden yardım talebi ayrıdır... Evlilik, dostluk, misafirlik, komşuluk, akrabalık, yol arkadaşlığı...... Bunların hepsi için, "hayırlıları karşımıza çıkar" diye yalvarmalıyız, Allah'a... Ama bizler bir iki sefer yaptığımız duaları yeterli görüyor ve bazen de "aaa bak bu kısmetimmişki bak karşıma nasıl çıktı, aaa bak sen tevafuğa" gibi ifadelerle normal olanı zorla ulvi hale getiriyoruz... Aklınız varsa anne babanızın hayır dediğine siz de hayır deyin... Bu islama aykırı olmayan herşey için geçerli... Eğer böyle yaparsanız öyle büyük bir saltanata erişirsiniz ki... Siz dahi bunun karşısında gözyaşları içerisinde nasıl şükredeceğinizi şaşırırsınız... Ben dualar hürmetine ve de mübarekler vesilesi ile kurtuldum o durumdan, ama şimdi beterinden de öylesinden de Allaha sığınıyorum... Bİr musibet bin nasihatten yeğdir fakat maharet o musibete düşmeden söz dinleyebilmektedir... Anne baba rızası ve duası alanın flörtle de dünya ile de işi olmaz dostlar... Çünkü dünyaya dalmayanın, peşinde koşmayanın, dünya peşinden koşar... Allah, dünyayı onun hizmetine verir... İşte bunu bir anlasak... Keşke anlasak... Rabbim feraset ve de akl-ı selim ihsan eylesin bizlere...
 
Katılım
1 Ara 2006
Mesajlar
64
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Hocam Allah razı olsun ben de bu sıralar bu konuda tereddütler yaşıyordum.Dualarımız hep hayırlısı için inşallah.Tevekkeltü Allah diyip harama bulaşmadan,islami ölçülerden çıkmadan inşallah, bütün ümmeti Muhammed'in gençlerine dünya ve ahiret huzuruna vesile olacak evlilikler nasip aylesin güzel Mevlamız...:)

selametle...
 

MiHRiMaH

Son gülen... :/
Katılım
6 Ara 2006
Mesajlar
2,752
Tepkime puanı
769
Puanları
0
Konum
İstanbul...
Hocam Allah razı olsun ben de bu sıralar bu konuda tereddütler yaşıyordum.Dualarımız hep hayırlısı için inşallah.Tevekkeltü Allah diyip harama bulaşmadan,islami ölçülerden çıkmadan inşallah, bütün ümmeti Muhammed'in gençlerine dünya ve ahiret huzuruna vesile olacak evlilikler nasip aylesin güzel Mevlamız...:)

selametle...

Ne güzel söylemişsiniz kardeş, Allah razı olsun... Duada cömert olalım ki, Rabbimiz de bize dilediklerimizden hayırlı olanları ihsan eylesin... Rabbimiz, "isteyin, vereyim" buyuruyor... Buna rağmen istememek, kibir ve nankörlükten başka ne olabilir ki? Mümkünse gözyaşları ile, geceleri kalkarak, acz ile dua edelim... Menfaat için değil ki bu... Zaten elimizde hiçbirşey yok... Allah, yar ve yardımcımız olsun... Ve de hiçbirşey için de geç değil... Evlilikler, sözler, nişanlar, flörtler, gafletler, sıkıntılar,,,, olsa bile duaya devam... Rabbimiz, yoktan var edendir!...

Pek çok genç insan hayat standartlarını beğenmediği için veya anne-babasıyla geçim edemediği için KURTULMAK maksadıyla evlilik veya gönül işlerine dalıyor... Oysa bilmiyor ki o kardeşlerimiz, kurtulmak gayesiyle yapılan her iş başa büyük belalar getirmekten ve daha beterleriyle karşılaşmaktan ne eksik ne de fazla birşey getirir... Ve bir de tabii anne-babasıyla anlaşamayan bir kimsenin de başkalarıyla can ciğer kuzu sarması olması olayı sadece kenarından köşesinden yenmesi suretiyle bozulacak ve de o sarma dağılacaktır... Anlamalıyız... Duanın hikmet ve de lüzumunu Allah, bildirsin kalblerimize...
 
Üst