Evlenecek erkeklere tavsiyeler ...

Dicle

Su
Katılım
26 Ağu 2009
Mesajlar
5,697
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Yaş
100
Müslüman bir gencin, benim evlenme vaktim geldi demesi için, önce dinini iyice öğrenmiş olması gerekir. Ondan sonra sünneti yerine getirmek niyetiyle evlenmelidir. Edebi, hayası olan, güzel ahlaklı, dinini, imanını, İslam’ın şartlarını öğrenmiş, İslamiyet’e uyan, sokakta dinin emrettiği şekilde giyinen bir kızla nikahlanmalıdır. İffet... sahibi, dinini kayıran bir kız aramalıdır. İllâ da (Kötü olsun, yeter ki malı çok, güzel bir kız olsun) dememelidir. Mal için, güzellik için iffeti ve salahı elden kaçırmamalıdır.

Şunlara riayet eden erkek mutlu olur:

1- Eşine karşı her zaman, güzel huylu olmalı. Allahü teâlâ iyi huylu olanları sever, huysuzları sevmez. Eşini incitmek haramdır. Ona karşı her zaman, yumuşak davranmalı. Eve gelince selam verip hâl ve hatırını sormalı, şakalaşmalı. Eşi ile oynamak sevaptır. Sıkıntısını, düşmanlarını, borçlarını söyleyerek onu üzmemeli. Üzüntülü ise, onu çok sevdiğini, söyleyip halini sormalı, tatlı şeyler söylemeli.

Bir hadis-i şerif meali:
(Müslümanların en iyisi, en faydalısı, eşine karşı iyi ve faydalı olandır.) [Nesai]

2- Yapması zor olan şeyleri bile inşallah yaparım diye söz vererek gönlünü almalı. Çünkü o, kendisine alışmış olan dostu, dert ortağı, yemeklerini yapan, çocuklarını yetiştiren fedakâr eşidir.

3- Çocuk terbiyesinde, ona yardımcı olmalı. Bebek, gece gündüz ağlayıp anasına hiç rahat vermeyen, onu insafsızca üzen bir alacaklıdır. O halde, ona yardım edene, Allahü teâlâ yardım eder.

4- Ona, gücü yetiyorsa o şehirde âdet olan elbisenin, ziynetlerin en kıymetlisini almalı. Sokağa çıkarken, bunları da örtmeli, yabancıya göstermemeli. Helalinden en iyi gıdalar almalı. Yemeği yalnız yememeli. Çoluk çocukla yemek sevaptır. Eve nafaka alırken kısmamalı, israf da etmemeli. Çoluk çocuğa verilen paranın sevabı, sadaka sevabından daha çoktur. Nafaka temin edemeyenin evlenmesi haramdır.

5- Eşi ile iyi geçinmeli. Onu azarlamamalı, yüksek sesle konuşmamalı. Mala ve namusa hıyanet etmeyen kadınları dövmek değil, onları hiçbir suretle üzmek caiz değildir. Dünya işlerindeki kusuru için, dövmek şöyle dursun, acı, sert bile söylememelidir. Kadınların kalbleri ince ve nazik olduğundan, birbirlerini çekemeyenleri çoktur. Bu bakımdan, bilhassa yeni evliler, uyanık olmalı, ana, kız kardeş ve başka kadınların, eşini çekiştirmelerine aldanmamalı, böyle şeyler söylenmesine fırsat vermemeli. Böyle sözlere uyarak eşini incitmekten sakınmalı. Anası ve kız kardeşleri için eşinin söylediklerine karşı da uyanık olmalı. Anaya eziyet edilmesine fırsat vermemeli. Anasına, kendisi, eşi ve çocukları, muhakkak saygı göstermeli. Ana babaya, kayın valide ve kayın pedere saygı, hizmet edilmesi birinci vazife olmalı. Büyüklerin rızasını, duasını almaya çalışmalı, hayır dualarını, büyük kazanç bilmeli.

6- Huysuzluğunu yumuşak karşılamalı. Onunla iyi geçinmeye çalışmalı. Akıllı eşler, birbirini üzmez. Hayat arkadaşını üzmek, ahmaklık alametidir. Huysuz kimsenin eşi, devamlı üzülerek sinirleri bozulur. Sinir hastası olur. Böylece çeşitli hastalıklar meydana gelir. Eşi hasta olan kimse, perişan olmuş demektir. Eşinin hizmet ve yardımlarından mahrum kalmıştır. Ömrü, onun dertlerine çare aramakla geçer. Bütün bu sıkıntılara kendi huysuzluğu sebep olmuştur. Ne yazık ki bu pişmanlığının faydası olmaz. O halde; eşine yapacağı huysuzluğun zararı kendine olur. Ona karşı, hep güler yüzlü, tatlı dilli olmaya çalışmalı!

7- Huyu değişirse, suçu kendinde bulup, ben iyi olsaydım, o da böyle olmazdı, demeli.

8- O kızınca, susmalı. Böylece, pişman olup, özür dileyebilir. İyilikleri görülünce Allah’a şükretmeli ve ona dua etmeli. Öyle davranmalı ki, eşim beni çok seviyor intibaını vermeli.

9- Günah olmayan kusurlarını görmemeli. Günahlardan vazgeçmesini, namaza, oruca ve gusle devam etmesini tatlı ve yumuşak sözlerle anlatmalı. Kıymetli şeyler alacağını söz vererek ibadetleri yaptırmalı, günahlarını önlemeli. Ayıplarını, sırlarını, herkesten gizlemeli. Kur’an okumasını ve ilmihalini öğretmeli. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okumalı.

10- Ona, hep hayır dua etmeli. Çünkü, o, evinin bekçisi, aşçısı, terzisi, yoldaşı ve hayat arkadaşıdır.
 

idrak

Yeni
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
94
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
45
ben şikayetçiyim ya rasul ALLAH
KEŞKE SEN OLSAYDIN YANIMDA
herkes konuşuyor ......
birsürü genç edeplice bekliyor.....
edebinden bekliyor...
cemaat ehliyim diyenler bunları görmüyor.....
hiçkimse birbirine yardımcı olmuyor
kalmadı artık dünyada muradım
tesellim sen sin ya rasul Allah................................
 

ıtri

Üye
Katılım
30 Ağu 2009
Mesajlar
1,235
Tepkime puanı
153
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Ankara
ben şikayetçiyim ya rasul ALLAH
KEŞKE SEN OLSAYDIN YANIMDA
herkes konuşuyor ......
birsürü genç edeplice bekliyor.....
edebinden bekliyor...
cemaat ehliyim diyenler bunları görmüyor.....
hiçkimse birbirine yardımcı olmuyor
kalmadı artık dünyada muradım
tesellim sen sin ya rasul Allah................................



Ne demek istediniz?
Ben gibi çok kişide anlamadı sanırım.
 

Ebu'l-Feth

Doçent
Katılım
6 Ocak 2008
Mesajlar
648
Tepkime puanı
114
Puanları
0
Konum
dünya
Allah (C.C) razı olsun güzel bir yazı... Rabbim cümlemizi eşlerimize ve bütün mü'minlere hayırlı etsin
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
1,417
Puanları
113
Konum
Muamma...!
4- Ona, gücü yetiyorsa o şehirde âdet olan elbisenin, ziynetlerin en kıymetlisini almalı. Sokağa çıkarken, bunları da örtmeli, yabancıya göstermemeli. Helalinden en iyi gıdalar almalı. Yemeği yalnız yememeli. Çoluk çocukla yemek sevaptır. Eve nafaka alırken kısmamalı, israf da etmemeli. Çoluk çocuğa verilen paranın sevabı, sadaka sevabından daha çoktur. Nafaka temin edemeyenin evlenmesi haramdır.

9- Günah olmayan kusurlarını görmemeli. Günahlardan vazgeçmesini, namaza, oruca ve gusle devam etmesini tatlı ve yumuşak sözlerle anlatmalı. Kıymetli şeyler alacağını söz vererek ibadetleri yaptırmalı, günahlarını önlemeli. Ayıplarını, sırlarını, herkesten gizlemeli. Kur’an okumasını ve ilmihalini öğretmeli. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okumalı.

Böyle bir konuda bile tâbir-i câizse çam devirmesini bilenlere taaccüb ediyorum.. Mal mülk karşılığı ibadete teşvik et.. "Sana gerdanlık alacam bak canım namazlarını kılarsan eğer" Böyle bir tebliğ metodu mu olur arkadaşlar? Bir tane büyük âlimin böyle tavsiyelerde bulunduğunu görmedim. Cebinde ziynet alacak para olmadığı zaman ibadeti terk etsin yani öyle mi? İslâm'a göre dünya hayatı oyun ve oyalanma , malk , mülkle öğünme , kendini aldatma yurdudur.. Kim ki aklını , bedenini v.s. şeyleri mal toplamak niyetiyle meşgul ederse ziyan eder.. Kefenin cebi yok aldığın ziynetleri yanında götüremezsin.. Ya da lüks elbiselerini giyip de kabre girmeyeceksin.. Âyet-i Kerime'de "Yiyiniz , içiniz , fakat israf etmeyiniz" buyuruluyor.. Sen kalkıyorsun bulunduğu yerdeki elbiselerin en kıymetlisini almalı diyorsun.. İsraf değil yani..

Hatemü'l-Esamm (r.h.) lüks evi ve giyimi olan bir âlim kimseye abdest almasını bildiği halde "bana abdest almasını öğret" istersen ben alayım. Bitince hatalarım varsa söylersin der.. Tamam der âlim kimse.. Hazret üç kere yıkaması gereken uzuvlarını 4'er kere yıkar.. Âlim hemen atılır sen israf ettin der.. Hazretin cevabı düşündürücüdür.. Ben abdest alırken israf ediyorum da sen bu kadar debdebe ve ihtişam içinde israf etmiş olmuyor musun? (Kıssa olduğu için kelimesi kelimesine aynı olmayabilir.. Manâen aklımda kaldığı kadarıyla naklettim)
 

ıtri

Üye
Katılım
30 Ağu 2009
Mesajlar
1,235
Tepkime puanı
153
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Ankara
Böyle bir konuda bile tâbir-i câizse çam devirmesini bilenlere taaccüb ediyorum.. Mal mülk karşılığı ibadete teşvik et.. "Sana gerdanlık alacam bak canım namazlarını kılarsan eğer" Böyle bir tebliğ metodu mu olur arkadaşlar? Bir tane büyük âlimin böyle tavsiyelerde bulunduğunu görmedim. Cebinde ziynet alacak para olmadığı zaman ibadeti terk etsin yani öyle mi? İslâm'a göre dünya hayatı oyun ve oyalanma , malk , mülkle öğünme , kendini aldatma yurdudur.. Kim ki aklını , bedenini v.s. şeyleri mal toplamak niyetiyle meşgul ederse ziyan eder.. Kefenin cebi yok aldığın ziynetleri yanında götüremezsin.. Ya da lüks elbiselerini giyip de kabre girmeyeceksin.. Âyet-i Kerime'de "Yiyiniz , içiniz , fakat israf etmeyiniz" buyuruluyor.. Sen kalkıyorsun bulunduğu yerdeki elbiselerin en kıymetlisini almalı diyorsun.. İsraf değil yani..

Hatemü'l-Esamm (r.h.) lüks evi ve giyimi olan bir âlim kimseye abdest almasını bildiği halde "bana abdest almasını öğret" istersen ben alayım. Bitince hatalarım varsa söylersin der.. Tamam der âlim kimse.. Hazret üç kere yıkaması gereken uzuvlarını 4'er kere yıkar.. Âlim hemen atılır sen israf ettin der.. Hazretin cevabı düşündürücüdür.. Ben abdest alırken israf ediyorum da sen bu kadar debdebe ve ihtişam içinde israf etmiş olmuyor musun? (Kıssa olduğu için kelimesi kelimesine aynı olmayabilir.. Manâen aklımda kaldığı kadarıyla naklettim)


Cahit bey taacüp etmenizi anlıyorum ve size hak veriyorum. Yalnız alıntıladığın bölüm bence bir misal. İlla pırlanta alınmaz. Herkez kendi kesesine göre birşeyler yapabilir.
Ve eğer gücü yetiyorsa Cahit bey en kaliteli giyinmek, en güzel birşeyler almak israf olmaz. Zannederim israfı yanlış değerlendiriyoruz. Yiyilen, içilen, kullanılan, taşıt,ev , araba da israf olmaz. İsraf yerinde kullanmama, fazlasını telef etme..Bir başkası da onunla ihtiyacını görebilecekken hoyratça engel olarak kullandırmama... Bunlar sayabileceğimiz israfın birkaç örneği..

Veya şöyle örnek verelim: Bir insan bütün bir ekmeği yiyebiliyorsa yemesi israf değildir, hepsini yer. Ama yarısını yiyebilen birinin bütün ekmek alarak yarısını yiyip diğer yarısını çöpe atması israftır. Örnekler çoğaltılabilir.

Sizin anlattığınız kıssa zühd ile yaşamanın örneklerindendir. Bu da kimseye mecbur tutulamaz. Bazı alimlerimiz "her şeyin hesabının sorulacağı" endişesiyle fazla mal-mülk edinmesini doğru görmemişler. Ama dinimiz zenginliğe karşı değildir. Efendimizin değimiyle "bir malın şükreden bir kulda olması ne güzeldir."

Hediyeyle ibadet meselesine gelince: Eleştiride haklısınız yalnız her insan bir değildir. Bazılarını başlarda bazı şeylerle dürtülemek gerekebilir. "canım, tatlım,cicim" demekte bir nevi teşviktir. Ne yanı eş "canım, cicim" dediği içinmi ibadet yapacak? Hayır. Ama düşün pek ibadetle arası olmamış bir gelin diindar bir aileye gelse başlarda zorlanır. Sözlü teşvik, hediyeler, vs.vs. derken daha da olmazsa işin tefdit boyutu gelebiliyor. Ne yani o kişi ibadetini tehditle mi yapacak? Tabiki hayır. Çocuklarımızı teşvik etmek için bazı hediyeler koyabiliyoruz, teşvik olsun diye. Eşler de bazan çocuk olabildiğine göre esas maksat olmaksızın belli seviyeye gelinceye kadar, hatta belli seviyede bile olsa olabilir diye düşünmekteyim.

Yani yazıda herhangi bir anormallik görmemekteyim. biraz olumlu düşünmekte fayda var.
 

Ebu'l-Feth

Doçent
Katılım
6 Ocak 2008
Mesajlar
648
Tepkime puanı
114
Puanları
0
Konum
dünya
Kıymetli ihvanım cahid... söylediğin şeyler hakikatte işin güzel ve takva tarafları ama Itri kardeşiminde bahsettiği gibi avam takımına hitap ederken bunlar ne kadar yerinde olur yada yukardaki tavsiyeler ne kadar gereksiz olabilir... düşünülür. Eşlerimiz yani hanımlarımız adeta çocuk gibidirler... özeni, sevgiyi, muhabbeti, saygıyı, şakalaşmayı bu nitelendirmeye göre yaparsak daha mutlu oluruz sanırım? ve ibadetlerde hiç başlamayan yada gevşeklik gösterene bu tarz yaklaşım güzel ve en doğru yaklaşım diyebilirim...
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
1,417
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Meselenin zühd boyutunu eleştirdiniz haydi anladım da eşlerimiz çocuk gibidir kısmını kesinlikle doğru bulmuyorum değil de zaten... Eşin şimdi gösteriş olsun diye namaz kılıyor ve her yerde ben şu kadar şu kadar nafile kılarım diyorsa tasdik etmen doğru mu yani? Mükellef olmayan çocuğa şeker verip camiye götürmekle akl-ı baliğ evlenecek kadar aklı olan kimseye şeker verecem namaz kıl demek ayrı şeylerdir.. Bunun adı teşvik olmaz.. Dini dünyevi menfaat karşılığı yaşamak anlamına gelir.. Aklı başında kimseye sana şunu alacam namaz kılarsan diyeceksin o da onun için kılacak ibadeti para için mi yapmış olacak Allah (c.c.) için mi? Sahih bir niyet yok ki namaz olsun.. Olmayan niyetle namaz kıldıracaksın bunun neresi güzel bir yaklaşım.. Bu tür yaklaşımlar cahilcedir kim ne derse desin.. Bir tane âlim eşine namaz kıldırmak için para ile teşvik et dememiştir demez de.. Buraya bilen bilmeyen bir sürü insan girip çıkıyor bu vebalin altında kalırsınız buyurun devam edin..
 

Ebu'l-Feth

Doçent
Katılım
6 Ocak 2008
Mesajlar
648
Tepkime puanı
114
Puanları
0
Konum
dünya
Ya hu cahid abi... işin ciddiyetinden haberdarız elhamdülillah fakat sen işin celal kısmındasın heralde... Zaten bir insana ömür boyu teşvik pirimi verirsen sen evi nasıl geçindirecen.. sonra kaldıki karşi taraf akılsız değil... iş alıştırmak ve sevdirmekte.. bu kısımda teşvik lazım.. sonra karşıdaki insan bize çocuğumuzdan ve yaşamımızdaki herşeyden daha değerli olan eşlerimiz... İşin ciddiyetini anlatırız, ibadetlere yöneltiriz, çeşitli teşvik pirimleri de sağlarız( illa para yada zinet olmaz belki birer sevgi sözcüğü veya şiir bile olabilir) sonunda ve en önemlisi bol bol dua ederiz inşaAllah o da bizde kurtuluşa ereriz...
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
1,417
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Kardeş teşvik sözü demedim yazıda da "kıymetli şeyler alacağını" yazıyor dikkatlice okursan eğer.. Sen teşvik sözü ederek kıymetli şey mi almış alıyorsun? Kıymetli şey dediğin paradır maldır metâdır elbisedir.. Bunun karşılığı yapılan ibadet de dürülüp yüzüne çarpılır..
 

Ebu'l-Feth

Doçent
Katılım
6 Ocak 2008
Mesajlar
648
Tepkime puanı
114
Puanları
0
Konum
dünya
ibadete teşvik niteliğinde değerlendirdim ben yazıyı... onun haricinde zannedersem bu kurallar Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.(k.s.)'nin marifetnamesinde de geçiyor... işin hikmetini dostlar bilir ben bilmem...
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Evlenecek erkekler,
bir kere kesinlikle anne sözüne kulak verin onayını alın, görüntüye kanmayın (mesela kocaman topuzu var saçları çok uzun zannedersiniz içinden fare kuyruğu kadar saç ile onun etrafına sarılmış kocaman bir tülbent ile karşılaşabilirsiniz mesela size küçük bir örnek :) ) anneler işin iç kısmını da görür ve anlarlar .....
 

idrak

Yeni
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
94
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
45
Bir araştırmaya göre ülkemizde bekar kız ve erkeklerin sayısı baya çok evlenemeyen kızların birçoğu başörtülü ve şuurlu insanlar bu kızlar edepli yaşamaya çalışan kızlar bu kızların en başta anne ve babalarını özellikle babalarını eleştiriyorum
çünkü bu durum sevgili peygamberimizin evlilik bahsi hakkındaki hadisleriyle tamamen çelişiyor.
Bunun sorumlusu görevini yapmayan kız babaları
oysa bir kızın yerini babası araması lazım Allah bunu emrediyor ama kimin umrunda...erkekler içinde aynı durum ....Allah ın emrettiği gibi edepli bir hayat sürmeye çalışan delikanlılara da yardımcı olunmuyor tabi başta anne ve baba özellikle babalar görevlerini yerine getirmiyorlar.Baba olmak kolay değil anne olmakta kolay değil .Anne babanın görevi kızını oğlunu evlendirmeden bitmiyor...söze gelince konuşuyoruz en dindar ailelerde bile bu görevler yapılmıyor.......Dindarlığın ölçüsü nedir o tartışılır demiyorum .Dindarlığın ölçüsü Allah korkusudur bu tartışılmaz ....anlayana sivrinek saz anlamayana davul zurna az..................................
 

Dicle

Su
Katılım
26 Ağu 2009
Mesajlar
5,697
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Yaş
100
Evlenecek erkekler,
bir kere kesinlikle anne sözüne kulak verin onayını alın, görüntüye kanmayın (mesela kocaman topuzu var saçları çok uzun zannedersiniz içinden fare kuyruğu kadar saç ile onun etrafına sarılmış kocaman bir tülbent ile karşılaşabilirsiniz mesela size küçük bir örnek :) ) anneler işin iç kısmını da görür ve anlarlar .....
:O:D
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
1,417
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Bir araştırmaya göre ülkemizde bekar kız ve erkeklerin sayısı baya çok evlenemeyen kızların birçoğu başörtülü ve şuurlu insanlar bu kızlar edepli yaşamaya çalışan kızlar bu kızların en başta anne ve babalarını özellikle babalarını eleştiriyorum
çünkü bu durum sevgili peygamberimizin evlilik bahsi hakkındaki hadisleriyle tamamen çelişiyor.
Bunun sorumlusu görevini yapmayan kız babaları
oysa bir kızın yerini babası araması lazım Allah bunu emrediyor ama kimin umrunda...erkekler içinde aynı durum ....Allah ın emrettiği gibi edepli bir hayat sürmeye çalışan delikanlılara da yardımcı olunmuyor tabi başta anne ve baba özellikle babalar görevlerini yerine getirmiyorlar.Baba olmak kolay değil anne olmakta kolay değil .Anne babanın görevi kızını oğlunu evlendirmeden bitmiyor...söze gelince konuşuyoruz en dindar ailelerde bile bu görevler yapılmıyor.......Dindarlığın ölçüsü nedir o tartışılır demiyorum .Dindarlığın ölçüsü Allah korkusudur bu tartışılmaz ....anlayana sivrinek saz anlamayana davul zurna az..................................

Güzel bir meseleye dikkat çekmişsiniz aslında.. Bunlar hep aslında cehaletten kaynaklanıyor..

Ebû Hüreyre’den gelen bir rivâyette Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Çocuğun, babası üzerindeki bir hakkı, büluğa erince evlendirilmesidir.”
Bir başka hadîs-i şerîfte ise, vakti geldiği hâlde evlendirilmezse ve bu durum, gencin günah işlemesine sebep olursa, bundan baba sorumlu tutulmaktadır:
“Kimin bir çocuğu olursa, ismini ve edebini güzel yapsın. Büluğa erince de onu evlendirsin. Çocuk, büluğa erdiği hâlde evlendirilmez, o da bu yüzden bir günâh işlerse bunun günahı baba üzerinedir.”

Bu hadisler günümüzde kız çocuklarına "koca delisi mi oldun? " erkek çocuklarına da burada söylemek istemiyorum bildiğiniz tabiri sarfeden anne ve babaların ne kadar cahil olduğunu göstermesi bakımından mühimdir. Günümüzde zinânın yaygınlaşmasının en büyük sebeplerinden bir tanesi bu câhilâne tutumdur.. Meselenin birçok boyutu var aslında ama konu dışına çıkmaması için bu kadarıyla yetinmiş olayım..
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
1,417
Puanları
113
Konum
Muamma...!
ibadete teşvik niteliğinde değerlendirdim ben yazıyı... onun haricinde zannedersem bu kurallar Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.(k.s.)'nin marifetnamesinde de geçiyor... işin hikmetini dostlar bilir ben bilmem...

Dikkat çektiğim maddelerin geçtiğini gördünüz mü emin misiniz? Yoksa genel anlamda mı söylüyorsunuz kardeşim? Yazının geneline söz etmedik ki zaten.. Zannedersem ifadesini baz alırsak genelleme olarak diyorsunuz herhalde.. Ben hatırlamıyorum ama bu ifadelerin geçtiğini müsâit bir zamanda araştırayım İnşaallah.. Belki de dediğiniz gibidir..
 

Ebu'l-Feth

Doçent
Katılım
6 Ocak 2008
Mesajlar
648
Tepkime puanı
114
Puanları
0
Konum
dünya
dikkat çektiğiniz madde kıymetli pahalı eşyaların veya zinetlerin imkan doğrultusunda alınmasını teklif eden öneri değil mi? Tamam ben de buna binaen sizin anlatmak istediğinizi anladım fakat bu önerilerin yanılmıyorsam Mağrifetnamede de geçtiğini vurgulamak istiyorum cahid abi..
 
Katılım
27 Mar 2010
Mesajlar
512
Tepkime puanı
120
Puanları
0
Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz, Hz. Ali (r.a.)’a hitâben şöyle buyurmuşlardır:

"Üç şeyi geciktirme:

Vakti gelince namazı; hazır olduğunda cenâzeyi; dengini bulunca evlenecek kızı..." (114)
Dindârlık: Dînî kurallara bağlı olmayan ve ahlâk bakımından zayıf olan fâsık bir erkek, iffetli ve fazîletli bir kadına denk sayılmaz. Aynı şekilde, dînî kurallara bağlı olmayan ve ahlâk bakımından zayıf olan fâsık bir kadın da, iffetli ve fazîletli bir erkeğe denk sayılmaz.
Evlenecek eşler, güzellik ve zenginlik câzibesine kapılarak ahlâkı ve dîni zayıf kadınlarla evlenmemelidirler. Ben onu doğru yola sefkederim düşüncesiyle evlenmekte çoğu zaman hüsranla neticelenmektedir. Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz, dâimâ dindâr olan kadınların tercih edilmesini tavsiye buyurmuşlardır.
Zaten salih bir erkeğin, saliha olmayan bir kadınla veya saliha bir kadının, salih olmayan erkekle evlenmesi başlı başına bir sorundur..Yani bir hediyeyle sonuca varılmaz..
Mahmut efendi hazretlerinin sözü; saliha bilgili bir kızı, cahil birisine vermek, eşşeğin başına beşi birlik bağlamak gibidir.. erkekler içinde geçerlidir bu söz..
 

ıtri

Üye
Katılım
30 Ağu 2009
Mesajlar
1,235
Tepkime puanı
153
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Ankara
Meselenin zühd boyutunu eleştirdiniz haydi anladım da eşlerimiz çocuk gibidir kısmını kesinlikle doğru bulmuyorum değil de zaten... Eşin şimdi gösteriş olsun diye namaz kılıyor ve her yerde ben şu kadar şu kadar nafile kılarım diyorsa tasdik etmen doğru mu yani? Mükellef olmayan çocuğa şeker verip camiye götürmekle akl-ı baliğ evlenecek kadar aklı olan kimseye şeker verecem namaz kıl demek ayrı şeylerdir.. Bunun adı teşvik olmaz.. Dini dünyevi menfaat karşılığı yaşamak anlamına gelir.. Aklı başında kimseye sana şunu alacam namaz kılarsan diyeceksin o da onun için kılacak ibadeti para için mi yapmış olacak Allah (c.c.) için mi? Sahih bir niyet yok ki namaz olsun.. Olmayan niyetle namaz kıldıracaksın bunun neresi güzel bir yaklaşım.. Bu tür yaklaşımlar cahilcedir kim ne derse desin.. Bir tane âlim eşine namaz kıldırmak için para ile teşvik et dememiştir demez de.. Buraya bilen bilmeyen bir sürü insan girip çıkıyor bu vebalin altında kalırsınız buyurun devam edin..


Ya anlamadınız, ya sinirliydiniz, ya da güne besmelesiz başladınız. Bu kadar yanlış anlama olabilirmi?
Senin gibi düşünmek zorunda da değilim,tabi ki sende benim. Ben yazıda eleştirilecek bir şey bulamadım, hepsi yeri gelince şartları, ortamı olunca yapılacak şeyler.
Zühd buyutunun neresini eleştirmişim bir gösterebilirmisiniz?
Ve niye sorumlu oluyormuşuz? Yola taşı koyanda taşı kaldıranda NİYETİNE GÖRE sevabını almıyormu?

Ben konuyu açan kardeşime teşekkür ederek tamamlıyorum.
 
Üst