Evet Diyenler... Hayır Diyenler...

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
KİM “EVET”Çİ, KİM “HAYIR”CI ?

Cengiz Çandar, 08 09 2010 03:11

İstanbul’un Anadolu yakası varoşlarından birinde oturuyor.
Başı açık, bugün bu yıl için son kez tutacağı orucunu hiçbir Ramazan’da eksik etmeyen, beş vakit namazında niyazında da olmayan, ama sorulsa kendisini “inançlı” diye tanımlayabilecek orta yaşlarına doğru yol alan, çocukları kendilerini kurtarsın diye saçını süpürge eden, gittiği yukarı orta sınıf evlerinde bakıcılık, temizlikle iki yakasını bir araya getirmeye çalışan bir kadın.

Şaşkın bir yüz ifadesiyle, “Cengiz abi” dedi bana, “Tüm yoksullar, şehrin dış semtlerinde oturan ‘Evet’ oyu verecek; hali vakti yerinde, okumuş, bizlerden herşeyi daha iyi bildiğini düşündüğümüz insanlar ise ‘Hayır”cı. Neden böyle oluyor? Bu ne demek?”

Ne demek?

“Demek ki” dedim, “demokrasiye o dediklerinin asıl ihtiyacı var. Demokrasi asıl onların umurunda. Demek ki, öbürlerinin farklı öncelikleri var. Demokrasi olmuş, olmamış o kadar da umurlarında değil.”

Taksi şoförü dikiz aynasından bakıp tanıdı. Çekingen bir şekilde “Bir şey sorabilir miyim size?” dedi.

- Buyrun.

- Ne diyorsunuz, “Evet” mi, “Hayır” mı oy vermeli?

“Ben size sorayım” karşılığını verdim, “Siz ne diyorsunuz? Ayrıca, haber de sizde. Taksi şoförlerinden daha iyi nabzı hisseden kim olabilir ki?”

Askerin siyasete müdahalesinin yol açtığı haksızlıklardan dem vurdu. “Evet”çi olduğu anlaşılıyordu. Liceli imiş ama Diyarbakır’da büyümüş. Bir 15 yıldır da İstanbul’da. BDP’nin boykot gerekçelerine hiç katılmadığını söyledi. Asıl derdi, “Hayır” diyenlerin neye “Hayır” dediğini anlamaması.

“Bir tek Tayyip’e ‘Hayır’ dediklerini anlıyorum. Ama bu anayasa referandumu. Tayyip’e ‘Hayır’ diyorlarsa, seçimde oy vermezler. Bunun bu referandumla ne ilgisi var? ‘Neye karşı çıkıyorsunuz’ diye sorduğumda sözü dolaştırıp yine Tayyip’e getiriyorlar...” diye “Hayır”cıların “entelektüel kofluğu”na serzenişte bulunuyor.

*** *** ***​

O kadar da değil. “Hayır”cıların bir kısmının kafası karışık olabilir ama hatırı sayılır bir oranı “sınıfsal çıkar” üzerinden tepki veriyor.

Biraz deştiniz mi, herşeye rağmen bir “askeri darbe”yi ve onunla kurulacak olan yönetimi bugünkü iktidara tercih ettiklerini itiraf ediyorlar. “Askeri darbeye de, ‘sivil darbe’ye de karşıyız” sloganı kocaman bir yalan.

Zaten “sivil darbe” diye bir şey, dünya siyaset terminolojisinde yok. Bizim “çağdaş” esvaplı gericilerimizin merkez medya üzerinden ürettikleri bir safsata. Ayrıca, her ikisine karşı eşit mesafede oldukları doğru da değil. Sorun bakalım, bugünkü iktidar ile bir askeri darbe arasında zorunlu bir tercih yapmaya kalksalar, ne diyecekler.

Türkiye’de New York Times muhabiri olarak 1990’larda yaşamış, ilişkisini yitirmemiş biri Stephen Kinzer. Yakın geçmişte. Amerikan Ortadoğu politikasının İsrail ve S. Arabistan üzerinden dayandığı geleneksel iki temel sütunun değiştirilmesini ve Türkiye ile İran üzerine oturtulmasını, gerekçeleriyle açıklayan ilginç bir kitabı yayımlandı.

Stephen Kinzer’in 12 Eylül referandumuna ve muhtemel sonuçlarına ilişkin çarpıcı bir makalesi ise dünkü İngiliz gazetesi The Guardian’da yer aldı.

12 Eylül referandumunun anlamı, yazının başlığında: “Breaking the grip of Turkey’s military” (Türkiye’de askerin pençesini kırmak). Alt başlığında ise “Bu hafta sonundaki anayasal reforma dair referandumda sağlanacak bir zafer, Türkiye’nin tam demokrasiye geçişinde dev bir adım olacak.”

Referandum sonucunun “Evet” ya da “Hayır” olması ihtimallerine ilişkin iki gözlem sunuyor:

“Eğer referandum geçerse, bu, Türklerin askerin siyasete karışmasından gına getirdiklerinin işareti olarak alınacak. Zafer, eğer Türkiye Avrupa demokrasi düzeyine erişmek istiyorsa zorunlu olan tümüyle yeni bir anayasanın yazılmasına dair ilk planına geri dönmesi için hükümeti yüreklendirecek. Böyle bir sonuç, Türk devleti ile Kürt milliyetçileri arasındaki uzun ve şiddetli çatışmaya son vermek amacıyla Kürt gruplarla müzakerelerin başlatılması kararına da yolu açabilir.

Eğer anayasa değişiklikleri reddedilirse –ki anketler seçmenlerin bölündüğünü gösteriyor- ivme tekrar, laikliği korumanın demokrasiyi derinleştirmekten daha önemli olduğuna inanan eski elite dönecek. Cinayetler ve darbe komplolarına girişmekle suçlanan askerler hakkında açılmış davaların kapatılması talepleri yükselecek. Bazı önde gelen iş adamları ise, reformların yenilgiye uğramasının Türk siyasetini bulandıracağını ve bunun da yatırımcıları korkutmaya ve Türkiye’nin göz kamaştırıcı ekonomik büyümesini yavaşlatmaya yetmesinden korkuyorlar.”

Gönderme yapılan “önde gelen iş adamları” herhalde TÜSİAD Yönetim Kurulu’nda temsil edilmiyorlardır.

Bu arada, ister “Evet” çıksın, ister “Hayır”; bir TÜSİAD’ın bir de BDP’nin “yeni anayasa” talebiyle nasıl ortaya çıkacaklarını çok merak ediyorum. Her ikisi de, Türkiye’nin demokratik vicdanında öyle yara açtılar ve kendilerini de “demokrat kamuoyu” nezdinde öyle yaraladılar ki, bunun altından nasıl kalkacaklarını gerçekten çok merak ediyorum.

*** *** ***​

Kendi payıma, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasından, sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmamasından, eşinin giyimi nedeniyle ordudan atılan insanların haklarını arayabilmelerinden, yani YAŞ kararlarına itiraz yolu açılmasından, HSYK’nın 5 atamalı dar, klikçi yapısından çıkartılıp, yarısının bizzat yargıç ve savcılar tarafından seçilmesinden, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkımın olmasından, kamu otoritesiyle ihtilafımın çözülmesi için başvuracağım bir ombudsmanlık mekanizmasından, 15 milyon engellinin yaşam şartlarının düzeltilmesinden ve ezilen kadınlara ilişkin “pozitif ayrımcılık” anlamında anayasal güvencelerden yanayım.

12 Eylül’de oylanacak olan anayasa değişiklikleri bunlar.

Bunlara “EVET’ dememek için, ya “vicdansız”, ya da “Tayyip’e takık” bir halde “ruh sağlığını yitirmiş” biri veya kafası fosilleşmeye başlamış bir “bağnaz” olmalıyım.

Allah’a şükürler olsun ki, hiçbiri değilim!
 

ıtri

Üye
Katılım
30 Ağu 2009
Mesajlar
1,235
Tepkime puanı
153
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Ankara
Bu anayasa değişikliklerine Türkiye "YETMEZ AMA" diyebiliyorsa,
Gümbür gümbür bir Türkiye geliyor demektir.
 
Üst