Evdeki Sinsi Düşmanlar

RaBiA

Asistan
Katılım
8 Haz 2006
Mesajlar
448
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
Konum
şehr-i yar
Kadir DEMİRCAN

Çevre kirliliğinin önlenmesi ve yönetimi çerçevesinde, zehirli kimyevî maddeler, hava kirliliği, radyasyon ve zehirli atıklarla ilgili hususların değerlendirilmesinde, insanoğlunun yaratılışı gereği ifrattan tefrite kadar çok farklı bakış açıları ve yorumları zaman zaman tartışılmaktadır. Çevre koruma konularında çıkarılan kanunlar ve yapılan düzenlemeler de belli bakış açılarına ve yorumlara göre şekillenir.
Çevre kirleticilerinden korunma yanında, bunları ifrat ve tefritten (aşırılıklardan) uzak bir şekilde değerlendirebilmek için öncelikle içinde yaşadığımız ve bize emanet edilmiş tabiatın mahiyetiyle beraber, bu kimyevî maddelerin de özelliklerini bilmek mecburiyetindeyiz. Herşeyden önce sağlıklı bir hayatın temel şartı sağlıklı, temiz ve mümkün olduğunca fıtrî bir çevredir. Bununla beraber bu ideal düşünce ile ortaya konulan teklif belli bir doz aralığında geçerlidir. Bir başka ifadeyle tabiattaki herşey, belli bir dozun üzerinde alınır veya tüketilirse zararlı hâle gelir. Uygun bir dozda kullanıldığında en faydalı görülen şeyler bile belli bir dozun üzerinde veya altında zararlı duruma geçebilir. Kısacası, herşeyin bir riski ve bedeli vardır. Faydalı diye bildiğimiz şeylerin kabul edilebilir doz miktarları daha yüksek iken, zararlı şeylerin kabul edilebilir doz miktarları daha düşüktür. Kabul edilebilir doz miktarları da ya bir defada alınan veya maruz kalınan doz olarak, yahut ömür boyu maruz kalınan toplam doz miktarı olarak tespit edilir.

Bu noktadan, yaşadığımız çevrede kullandığımız malzemelerde ve tükettiğimiz gıdalardaki herbir kimyevî maddenin belli dozları faydalı iken, belli dozların üzerinde zararlı olması, bir İlâhî kanun olarak varlığa konulmuş bir özelliktir. Genel olarak tabiatın fıtrî çevrim sistemleriyle parçalanıp temizlenmeyen ve birikerek zararlı olmaya başlayan dozun üzeri tehlikeli olarak görülür. İnsanlık tarihine baktığımızda açık ve net olarak görülen durum, günümüz insanının kabul edilebilir dozunun seviye sınırları oldukça düşük olan kimyevî maddeleri çok daha yoğun bir şekilde kullanması veya tüketmesidir. Bunun neticesi olarak da değişik yaş dönemlerinde kullandığımız veya maruz kaldığımız herbir kimyevî maddenin kabul edilebilir toplam doz miktarını aştığımız için birçok hastalık ve sağlık problemi ile karşı karşıya kalmaktayız.

Akıllı insana düşen vazife, öncelikle kabul edilebilir risk seviyeleri yüksek olan, dolayısıyla hayatımız boyunca toplam doz sınırlarını aşamayacak kimyevî maddeleri kullanması veya tüketmesidir. Bunu yapmadığı takdirde, hiç olmazsa, günlük hayatında kullandığı bu maddelerin kabul edilebilir risk seviyelerinin, kullanabileceği toplam doz miktarının ve sürelerinin ne olduğu konusunda bilgilenmeli ve bu kritik eşik seviyesini aşmayacak şekilde bu maddelerin kullanımını sınırlandırmalıdır. Bu hususta çok gevşek davranıp önemsememe tehlikesi yanında, çok katı davranıp 'bunlar faydalı-bunlar kesin zararlı maddeler' şeklinde iki gruba ayırıp miktar ve yoğunluk hesabı yapmadan düşmanca tavır almak da hayatı çekilmez hâle getirir.

Ancak hayatımızın büyük bir bölümünü geçirdiğimiz evlerimizde, iş yerlerimizde bizleri bekleyen tehlikeleri de gözardı etmeden sağlığımızı korumanın yollarını aramalıyız. Bunun için önce, yaşadığımız ortamlarda (ev, ofis,...) her gün maruz kalabileceğimiz zararlı kimyevî maddeleri iyi tanımalıyız.

Günlük hayatımızda, uçucu gazlar (tuz ruhunun dumanı gibi), CO (karbonmonoksit) ve böcek ilâçları gibi 3.000'den fazla organik maddeyle iç içeyiz. İncelenen 30 adet uçucu gazın kansere yol açabileceği bilinmektedir.

Yapılan araştırmalara göre, gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, evlerimizin içi de en az dışarıdaki kirli hava kadar sağlığımıza zarar verebilir. Bu zarar; havalandırma sistemlerinden (klima), kullanılan temizlik maddeleri ve kozmetik ürünlerden kaynaklanmaktadır.

En son yayınlanan bir rapora göre:
-Kanserojen bir madde olan benzene maruziyetin % 45 sorumlusu sigara,
-% 36 sorumlusu egzoz gazı,
-% 16 sorumlusu parfümler, kozmetik ürünler, temizlik malzemeleri, fotokopi cihazı, böcek öldürücüleri gibi ilâçlar,
-% 3 sorumlusu endüstriyel kaynaklardır.

Çevreye zarar verdiği için bir santralin kurulmasına karşı çıkanlar, aynı hassasiyeti sigara karşısında da göstermelidirler.

Birçok uçucu gaz evlerimizde bol olarak bulunabilir. Meselâ; kuru temizlemede kullanılan bir madde olan tetrakloretilen bunlardan biridir. Tuvalet ve lâvabo temizliğinde kullanılan maddeler, temiz kokmak için kullandığımız sunî kokulandırıcılarda (parfümler) bulunan paradiklorbenzen, kanser yapıcı özelliği olan bir maddedir.

Bazı kimyevî maddeler havaya gaz olarak buharlaşarak karışırlar, (bu durum temizlik ürünlerinde daha belirgindir). Bilhassa klor tehlikeli bir maddedir. Mümkünse bu maddeleri kullanırken maske (veya bez) kullanılması faydalı olur. Özellikle hamile kadınlar bu tür maddeleri kullanırken daha hassas olmalıdırlar...

Suları temizlemek için kullanılan klor, şap, kireç gibi maddelerin de sağlığa zararlı tesirleri olabilir. Bu yüzden sular kireçli ve klorluysa (suyun renginden anlaşılabilir) hemen içilmemelidir. Musluk sularına güvenilmiyorsa kaynak suları tercih edilebilir. Yine aynı şekilde bembeyaz kireçli suyun altında duş alınmamalıdır.

Mutfaklarımızda gaz ocaklarından, kızartmalardan, fırınlardan ortama salınan gazlar konusunda da dikkatli olunmalı ve mutfak çok iyi havalandırılmalıdır.

Sinek ilâçlarında kullanılan klordane zararlı tesirleri olan bir maddedir. Sinek ilâcı gibi bazı zehirler, dışarıda güneş ışığında, bazıları da bakteriler tarafından parçalanarak zararsız hâle gelirler. Fakat evin havasız loş kısımları ve halının tüyleri arasında kalan zehir yıllarca parçalanmayabilir. Ayrıca halı aralarında yaşayan mikroskobik canlılar ve tozlar da ev içi tehlikelerdendir. Küçük çocuklar halı üzerinde oynadıklarından veya emeklediklerinden halıdaki keneleri ve tozları yutabilirler. Bu açıdan halı temizliği çok önemlidir. Amerika'da yaklaşık 3.000 kanser vakasının halılarla ilgisi olduğu sanılmaktadır.

Bir ev ortamında (temizlik malzemeleri, yumuşatıcılar, sinek ilâçları, boya, tiner, yapıştırıcı dumanı, klima, ocaklar, parfüm gibi kozmetikler) maruz kalınan benzen miktarı günlük 110 nanogram (üç sigara miktarı)'dır.

Halılardaki ev tozları, kadmiyum, kurşun gibi ağır metalleri, poliklorinat bifeniller gibi zehirleri barındırabilirler. Ayrıca halılar astım ve alerjiye yol açabilen bakterilerin de çok sevdiği yerlerdir.

Kozmetik sanayiinde (parfüm, oje, vb. makyaj malzemeleri) kullanılan sentetik maddelerin % 95'i petrolden üretilir. Kanserojen ve nörotoksik özellikleri barındırabilen kozmetik ürünler, doğum kusurlarına sinir sistemi bozukluklarına yol açabilirler. FDA'nın raporuna göre kozmetikte kullanılan 138 ve spreyli kokular sanayiinde kullanılan 20 maddenin zararlı olduğu bilinmektedir. Yumuşatıcılarda kloroform, ev spreylerinde kanserojen paradiklorbenzen bulunur.

Fakat bu maddelerin hayat boyu maruz kalınan kabul edilebilir dozu veya zararlı doz seviyesi ile ilgili bilgiler henüz sıhhatli değildir.

Evlerde maruz kalabileceğimiz bazı kimyasallar ve nerede bulundukları

1- Aseton: Kolonya, deterjan, bulaşık jeli, oje çıkarıcılarda bulunur. Ağız kuruluğu, bulantı, kusmaya yol açabilir; sinir sisteminde tesirlidir.
2- Benzaldehid: Saç spreyi, beyazlatıcılar, saç kremi, şampuan.Göz, deri ve akciğerler için zararlı bir narkotiktir.
3- Benzil asetat: Parfümler, yumuşatıcılar, sabun spreyi, beyazlatıcılar.Kanserojendir.
4- Camphor: Parfüm, krem, kozmetik ürünlerinde bulunur. Solunması tehlikelidir.
5- Ethanol: Kozmetikten temizliğe birçok üründe kullanılan bu madde, hâlsizlikten sinir sistemi hastalıklarına kadar birçok rahatsızlığa yol açabilir.
6- Limonene: Kozmetik ürünlerde kullanılır. Göz ve deri tahribi yapar. Solunmamalıdır.
7- Apinene, gterpinene, aterpineol: Kozmetik ürünlerde kullanılan kimyevî maddelerdir.
Hayatımızın her safhasına girmiş bu kadar çok maddeyi görünce bir an paniğe kapılabilirsiniz. Şu andaki çalışmalar bu maddelerin kabul edilebilir risk seviyelerini belirleme ve zararlı dozların üzerine çıkılmaması için ikazlar yapılması hususundadır. Meselâ, "bir insan hayatı boyunca 300 kutu oje çıkarıcı malzeme kullanırsa asetonun zarar verici toplam dozuna erişebilir" gibi net bir bilgi elde edildiği takdirde korunmak daha kolay ve şuurlu olabilecektir.

Henüz bu maddelerin zararlı dozlarını kesin olarak bilemiyorsak ne yapılmalıdır?


1- Bu tür zararlı maddeler mümkün olduğunca kullanılmamalı. Eğer mutlaka kullanılacaksa etikete bakılıp gerekli tedbirler alınmalıdır.
2- Parfümler yerine tabiî kokular tercih edilebilir.
3- Ev temizliğine azamî dikkat edilmelidir.
4- Sulara güvenmiyorsak şişe suyu kullanılabilir.
5- Koruyucu hekimlik hizmetleri, tedavi hekimliği hizmetlerinden önce gelmelidir. Hastalıklar ortaya çıkmadan önce hastalığa sebep olan unsurlar ortadan kaldırılmalı, kaldırılamıyorsa bunlara karşı gereken tedbirler alınmalıdır.
---------------------------------
Kaynaklar
- Scientific American, 1998.
- ABD Bilim ve Teknoloji Komite Raporu, 1986, Eylül.
- FDA Raporları, (1968-1972).
- Human Ecologist, Fall, 1992.

www.sizinti.com.tr sitesinden alıntıdır..
 
Üst