Eşinizin Kalbini Açan Bir Anahtar Mutlaka Vardır

ziruh

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2007
Mesajlar
5,245
Tepkime puanı
1,279
Puanları
0
Problemsiz bir dünya olmadığı gibi problemsiz evlilik de olmaz. Çünkü iki farklı insanın tek bir insan gibi düşünmesi, konuşması ve hareket etmesi imkânsızdır.

Fakat birbirini se­ven akıllı eşler, aralarındaki ufak tefek anlaşmazlıkları ko­layca aşar. Bazıları ise kaderine küser, problemleri çözmeye yanaşmaz. O zaman da aralarındaki çatlak büyüdükçe bü­yür ve bir uçurum oluşur. Uçurumu aşıp bir araya gelemez­ler.

Eşinizle aranızda uçurumlar mı var ya da size mi öyle ge­liyor?

"Birçok yolu deniyorum; ama aradaki bu çatlağı kapatıp I uçurumu atlayarak onun dünyasına giremiyorum" mu di­yorsunuz?

Hiç düşündünüz mü belki de yanlış yol deniyor, ters isti­kamete doğru yürüyorsunuz. Çünkü insan yüz kapılı bir sa­raya benzer. Yüz kapıdan birini mutlaka açabilirsiniz. Bu­nun için ne yapmak gerek?

Önce o sarayın kapılarını tanımaya çalışın. Hangi anah­tarla açılabileceğini öğrenin. Eğer kapı çelikse yüz çeşit normal anahtar deneseniz de o kapılardan hiçbirini açamazsı­nız. Eşinizin de mutlaka kalbini açan bir anahtar vardır.

Yoksa siz o anahtarı bilmiyor musunuz?

Ya da o anahtarı bulmak için çaba mı sarf etmiyorsunuz? Sadece sarayın önünde durup "Açıl susam açıl" tekerlemesini mi tekrarlı­yorsunuz? Şayet öyle yapıyorsanız boşuna beklersiniz. Çün­kü bu tekerlemelerle kapılar; ancak masallarda açılır.

Evlilik uzmanlarının yapmış olduğu araştırmalarda yıl­larca bir arada yaşayan eşlerin birbirlerini tanımadıkları tes­pit ediliyor. Daha doğrusu, onlara, sevgi dillerini öğrenmek bir yabancı dil öğrenmek gibi zor geliyor. Herkes kendi bil­diği dili konuşup sonra da "Eşim beni anlamıyor" diye şikâ­yette bulunuyor.

Eşler genellikle kendi istediklerini karşı ta­rafa kabul ettirmeye çalışıyorlar. Eşinin beklentisini karşıla­mak yerine kendi isteğine göre davrananlar, matematik ho­casının sorusuna şiir yazarak cevap veren öğrencinin duru­muna düşüyor.

Başarı ve mutluluk istiyorsak Öğretmenin sorusuna kendi bildiğimizi değil; öğretmenin istediği cevabı verelim.


Yazar: Gülay Atasoy
 

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
"matematik hocasının sorusuna şiir yazarak cevap veren öğrencinin durumuna düşüyor."

7 ya da 8. sınıftayken Fen derslerine giren hocamıza şiir yazmıştım. Oldukça işe yaramıştı ;) Şiir bazen en zor insanları bile dize getirebiliyor. İçimi böyle döküp rahatlamıştım, hoş hocamız ağlamıştı ama yapacak bir şey yoktu. Sonrasında favori öğrencisi olmakta cabasıydı tabi ki.

"Başarı ve mutluluk istiyorsak Öğretmenin sorusuna kendi bildiğimizi değil; öğretmenin istediği cevabı verelim."

Bu cümle beni rahatsız etti.

Köprüyü geçmek adına verilen bir tavsiye gibi. Bu kesin bir çözüm sağlar mı ki? Yoksa içten içe insan; "el mahkûm napalım o ne istiyorsa o olacak" mantığıyla kendisini çürütür mü?

Öğretmenin istediği cevabı vermek değildir bence mesele.
Öğretmene ne olursa olsun, saygı duymak, onun konumunu korumak ve o konuştuğu müddetçe onu sağlıklı dinleyebilmektir.
Ve kendini, bir yolunu bulup öğretmene fark ettirmek ve dinlettirmek ve saygınlığını korumaktır, asıl anahtar diye düşünüyorum.
 

Ebu'l-Feth

Doçent
Katılım
6 Ocak 2008
Mesajlar
648
Tepkime puanı
114
Puanları
0
Konum
dünya
Allah (C.C.) razı olsun ihvanım başka taktikler varsa onları da paylaş iyi olur inşaAllah...
 
Üst