Erzincan Velileri

Meryem

Komplike
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
15,309
Tepkime puanı
759
Puanları
0
Yaş
37
Konum
İstanbul
Anadolu şehirleri içinde tasavvufi hayatın önemli merkezlerinden biri olan Erzincan'da; yakın zamana kadar Mevlevî¸ Kadirî¸ Nakşî¸ Halvetî tekke ve zaviyelerinin bulunduğu bilinmektedir. Bu yoğun tasavvufî hayatın gelişmesinde şehrin hemen her mahallesinde meskûn olan Hz. Peygamber (s.a.v)'in soyundan gelen seyitlerin mevcudiyeti önemli katkı sağladığı bir gerçektir.

Doğu Anadolu Bölgesinde tarihî İpek Yolu üzerinde kurulmuş önemli bir yerleşim yeri olan Erzincan¸ tarih boyu önemli olaylara sahne olmuş¸ birçok dönemde ticaret ve sanat alanında sesini duyurmuş yerleşim merkezlerinden olup; siyasî¸ sosyal ve kültürel yönlerinin yanı sıra¸ Selçuklular ve Osmanlı döneminde Anadolu'nun önde gelen ticari merkezlerinden biri olmuştur.
Stratejik bir konumda bulunması sebebiyle birçok devlet arasında mücadele konusu olan Erzincan kültür ve refah seviyesi yüksek olan bir şehirdir. Zamanında burada yetişen ilim¸ edebiyat ve devlet adamlarının Anadolu Selçuklu Devleti'nde önemli görevler aldıkları bilinmektedir.

Anadolu şehirleri içinde tasavvufi hayatın önemli merkezlerinden biri olan Erzincan'da; yakın zamana kadar Mevlevî¸ Kadirî¸ Nakşî¸ Halvetî tekke ve zaviyelerinin bulunduğu bilinmektedir. Bu yoğun tasavvufî hayatın gelişmesinde şehrin hemen her mahallesinde meskûn olan Hz. Peygamber (s.a.v)'in soyundan gelen seyitlerin mevcudiyeti önemli katkı sağladığı bir gerçektir.


Pir Muhammed Erzincanî


Pir Muhammed Erzincanî¸ Erzincan'ın Kerliç Kasabasında doğdu. Döneminin en seçkin müderrislerinden idi. Gördüğü bir rüya üzerine¸ Bakü'ye gidip¸ Seyyid Yahya Şirvani'ye intisab etti. Tarikatta icazetini aldıktan sonra¸ Erzincan'a dönerek inşa ettiği mescid ve dergâhta insanları terbiye etmeye¸ kalplerine Allah aşkını yerleştirmeye çalıştı.

Çoğunlukla Kaleriç'te kalan Pir Muhammed Cuma günleri Erzincan'a gelir¸ Cami-i Kebirde insanlara vaaz ve nasihatte buldu.

Pir Muhammed Erzincanî Hazretleri Erzincan'da meydana gelen bir deprem sırasında vefat etti. Kabri Cami-i Kebir (Ulu Cami) yanındadır.


Terzi Baba

Terzi Baba Erzincan'ın yetiştirdiği büyük velilerdendir. Asıl ismi Muhammed Vehbi'dir. Hayyât Vehbi diye de meşhur olan Terzi Baba¸ 1780 yılında Erzincan'da doğdu. 1847 yılında yine Erzincan'da vefat etti.

Erzincan'ın manevî bekçisi¸ Erzincanlının hikmet ve himmet elçisi¸ vefatından sonra kendi imkânlarıyla yaptırıp ilim ve irfan mektebi olarak kullandığı dergâhının olduğu yere defnedildi. Halen burası Terzi Baba kabristanlığı olarak anılmaktadır.
Terzi Baba gerekli temel dinî bilgileri tahsil ettikten sonra anne ve babası tarafından bir sanat sahibi olması için bir terziye emanet edilmiş ve daha sonra sanatından aldığı lakabıyla meşhur olmuştur. Mesleğini yaparken bile ibadetini hiç terk etmez¸ yaptığı işin ücretini verenden alır¸ vermeyene de hakkını helal ettiği gibi eğer ihtiyaç sahibi biriyse kendisi yardımda bulunurdu. Dünyaya hiç rağbeti olmayıp ahirete meyli çok fazla olan Terzi Baba nefsinin arzu ve isteklerini yerine getirmeme noktasında azamî gayret gösterirdi. Dikiş dikerken¸ iğneyi kumaşa her batırış ve çıkarışta dili ve kalbi ile Allah Teâlâ'yı zikrederdi. Halim selim ve mütevazı bir kişiliği olan Terzi Baba hiç kimseyi kırmaz¸ incitmezdi. Hâlini insanlardan gizler kimsenin¸ hâlini bilmesini istemezdi. Fakirleri çok sever ve bu sevgisini açıkça belli ederdi.

Altın Silsilenin Altın Halkalarından olan Mevlânâ Halid-i Bağdadî Hazretlerinin halifelerinden Abdullah-i Mekkî Hazretlerinin¸ hocasından aldığı emaneti Terzi Babaya vererek himmetle nazar etmesi onun kemale ermesine vesile oldu.

O günden sonra Terzi Baba'nın hâli değişti. Manevî feyizler deryasına daldı. Her konuştuğu hikmet¸ her bakışı ibret olmuştu. İnsanlar Terzi Baba'nın bu hâlini fark edince ondan istifade etmek için sohbetlerine katılmaya başladılar. Gelip sohbetini dinleyen hayran oluyor¸ bu dünyadan uzaklaşıp¸ Allah'a yaklaşıyordu.

Terzi Baba'nın Miftâh-ul-Kenz isminde manzum bir eseri vardır.


Hacı Muhammed Samî Efendi (Piri Samî)

Piri Samî diye de bilinen Hacı Muhammed Samî Efendi son asırda Anadolu'da yetişmiş velilerdendir. 1848 yılında Erzincan'ın Selüke (Yeşilçay) Köyünde dünyaya gelmiştir.

Dönemin âlimlerinden daha çocuk yaşlarda aldığı derslerden sonra İstanbul´a gitmiş¸ İstanbul'da dönemin medreselerinde ilim tahsil etmiştir. İcazetini alarak Erzurum´un Hınıs ilçesinde bulunan medreseye müderris olarak tayin edilen Piri Samî burada sohbetinden etkilendiği Abdurrahman Tagi Hazretlerini tanıdıktan sonra ilminin yeterli olmadığını anlamış ve Tagi Hazretlerinin dergâhına koşmuştur.

Abdurrahman Tagi Hazretlerinin tasavvufî terbiyesi altına giren Muhammed Samî Efendi gece gündüz dergâhta hizmet etmiş bir yıl sonra da Tagi Hazretleri tarafında Erzincan´a gönderilerek halkı irşatla görevlendirilmiştir.

Sami hazretlerinin kısa bir sürede halife olması diğer talebeler arasında huzursuzluk meydana getirmiş ve bunun üzerine Tagi Hazretleri o talebelerine¸ "Erzincanlı Hocanın¸ buraya gelirken sobasının içi odunla zaten doluydu. Bize sadece ateşi yakmak kalmıştı¸ onu yaktık." buyurmuştur.

Abdurrahman Tagi Hazretlerinin kendisi hakkında¸ "Sami Efendi bu dergâhtan çok manevi feyz aldı. Biraz daha kalsa bizim dergâhtaki manevi feyzden size bir şey kalmayacaktı." buyurması onun ulaştığı manevî mertebenin büyüklüğü açısından önemlidir.

Piri Sami Hazretleri Erzincan´a döndükten sonra açtığı dergâhında binlerce talebe yetiştirmiş¸ kurduğu vakfı kanalıyla da yoksulları¸ fakirleri ve kimsesizleri korumuş ve kollamıştır. 64 yıllık ömrünü insanlığa hizmetle geçiren Allah'ın sevgili kulu¸ 1912 yılında dar-ı bekaya irtihal etmiştir.

Kabri Eski Erzincan'da Terzi Baba Mezarlığına giden yol üzerindeki dergâhın bahçesindedir.


Şeyh Mustafa Fehmi Erzincanî

Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte muhtemelen 1805-1810 seneleri arasında doğmuş olmalıdır.

Mustafa Fehmi Erzincanî Hazretleri uzun boylu¸ ince zayıf yapılı¸ buğday benizli¸ nurani yüzlü idi. Tevazu sahibi¸ alçak gönüllü olup kendine talebe olmak için gelenlere; "Bizim gibi zavallı birinin dervişi mi olur¸ biz kendimiz dervişiz. Ancak¸ İhvan-ı din gelip gönüller öyle arzu ediyor¸ fakir de elinden tutup Hocam Vehbi Hayatt hazretlerinin sürüsüne katıyorum. Yalnız; fakirin hizmeti dışarıda kalan koyunları birer birer Hazreti Hayyat'ın sürüsüne katmaktır. Ondan ötesine karışmam. O sürünün çobanı vardır. Benim işim onlara teslimdir." derdi.
Manevi kuvvet ve kudreti çok yüksek olan Mustafa Fehmi Efendi¸ sadece Erzincan'ın değil¸ İslâm âleminin ve Anadolu'nun yetiştirdiği ender velilerden¸ örnek insanlardan biridir. Kendisi Muhammedî ahlâka sahip olduktan başka¸ devletin iç ve dış işlerini bilir¸ ülke olarak hastalığımızı ve sebeplerini anlamış¸ uyanık¸ siyasi kâmil bir insan idi.

Vatan¸ millet ve mukaddesat söz konusu olduğu zaman¸ gözünü daldan budaktan esirgemeyen¸ cihat farizasını hakkıyla yerine getiren bir zattır. Nitekim 1853-56 seneleri arasında cereyan eden Kırım harbinde¸ Ruslar'ın Kars'ı muhasarası esnasında cihat farizasını yerine getirdiği gibi¸ 93 harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus savaşına da iştirak ederek¸ ilerlemiş yaşına rağmen büyük yararlıklar göstermiştir.

İlme büyük önem veren Mustafa Fehmi Hazretleri¸ özellikle şehirlerden önce köylerin okullara kavuşması gerektiği fikrini savunmuş¸ mektebi olmayan köylere mektep yapmak için bizzat yardım toplamış¸ bu yolda halka yüzsuyu dökmeyi de kendisine mukaddes bir hizmet saymıştır.

Konağında ve sofrasında her zaman beş on misafir ve garip bulunur¸ bunların hepsine bizzat hizmet etmesini severdi.
Bütün güzellikleri ve Müslüman bir kimsede bulunması lâzım gelen vasıfları şahsında toplayan bu güzel insan¸ 1882 senesinde üçüncü defa gittiği Mekke-i Mükerreme'de hac farizasını yerine getirirken hastalanmış ve bir süre hasta yattıktan sonra yine Mekke'de vefat etmiştir. Kabri Mekke'de¸ Cennetü'l Mualla kabristanlığında¸ Hazreti Hatice Validemizin kabrinin ayakucundadır.


Yusuf Halıcı - SomuncuBaba Dergisi
 
Üst