ERDOĞAN MEHDİ Mİ? SARAY MEHDİYETİN Mİ? - Ahmet Alp HAN

ahze21

Yasaklı
Katılım
3 Kas 2006
Mesajlar
550
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
46
Efendimiz'in (sav) vefatıyla meydanı boş bulduklarını sanan yalancı peygamberlerin hemen peyda olmaları gibi, Sudan ve Somali'de kendini mehdi sanan Bahaullah, Gulam Ahmed ve Hind'in mehdilerine ve Birleşik Devletlerdeki Alija Muhammed'e kadar birçok kişi mehdiliğini ve peygamberliğini ilan etmişler fakat çok geçmeden ne mehdi ne de peygamber olmadıkları sadece biraz tozuttuklarının anlaşıldığı görülmüştür.

Aslına bakılırsa böyle çılgınca bir iddia dini açıdan değerlendirildiği takdirde konunun vahametinin boyutları daha da iyi anlaşılır. Çünkü peygamber olmayan bir kişinin peygamber olduğunu iddia etmesi küfre girme sebepleri arasında yer alıyor.

Şimdi gelelim asıl meselemiz olan Hz. Mehdi ve Mehdiyet makamının temsiline...

İslam tarihinin bazı, parıl parıl parlayan sayfalarına isimlerini nurla kazıtmış olan Abdulkadir Geylani ve Şah-ı Nakşibendi gibi mehdiyet çapında icraatlara imza atmış kişilerin, baktığımızda mehdi olduğunu iddia etmediklerini, aksine tevazu ve mahviyet içinde bulunduklarını görürüz. Ne hikmetse, bu düşünceyi, biz ehl-i sünnetin kabul etmediği Râfizîlerin mehdiyet düşüncesini aralarında diri tutmakta olduğunu biliyoruz. 'On iki imamdan birisi hayatta iken gizlenmiş, âhir zamanda çıkacak' iddiasındalar. İşin şurası daha gariptir, Abbasî'lerin şerrinden kaçtığına ve saklandığına inandıkları kurtarıcının âhir zamanda Abbasî fitnesinden (!) daha büyük bir fitnenin olduğu deccaliyet döneminde birden bire zuhur edeceğine, masallardaki Kaf dağının arkasından çıkıyor gibi çıkacağına inanmaktadırlar. Şu sorulara cevap verebilmelerini isterdim: Nasıl gelecek? Gökten mi inecek? "Sırr-ı teklif" diye isimlendirdiğimiz insanın iradesini ortadan kaldırmadan nasıl olacak? Siz ve on ikinci imam reenkarnasyona mı dahil oluyorsunuz? Daha bir sürü soru sorulabilir. Ama öyle inanıyorlar.

Muhterem bir hoca bir yazısında Mehdiyet düşüncesi hakkında şunları ifade buyurmuş:

"Bir kurtarıcı bekleme ve bunun istismar edilmesi mevzuu sadece dinî hayatla da sınırlı kalmamıştır. Mesela, insanların bazıları ekonomik hayat adına da bir kurtarıcı beklemiştir; sosyal hayat adına da bir halaskâr beklemişlerdir. Ekonomi adına kurtarıcı bekleyenler, bütün işçi hareketlerinin sonunda Avrupa’nın kan-irin içinde çağlaması karşısında Karl Marx’a dikkat kesilmişler; yazdığı yazılara, “Manifesto”suna ve “Das Kapital”ine bakarak onu insanlığın, hususiyle de işçi sınıfının, proletarya’nın halaskârı olarak görmüşlerdir. Doktor İkbâl’in –makamı Cennet olsun– “Peyâm-ı Meşrik” (Şarktan Haberler) kitabında, “Rusya’da bir insan çıktı, kitapsız peygamber; halkın telakkisini seslendiriyor”; yani cahil, görgüsüz, din bilmeyen, çok çeşitli beklentiler içinde bulunan bir tip şeklinde resmettiği Marx’ı bazıları bir Mesih gibi istikbal etmişlerdir. Lenin’den Troçki’ye kadar daha bir sürü kezzab, bazı insanlar tarafından bir halaskâr gibi alkışlanmıştır. Bazı dönemlerde, İslâm dünyasında da, Mısır’dan Sudan’a, Suriye’den Somali’ye kadar hemen her yerde bazılarına kurtarıcı nazarıyla bakılmış, hatta –hâşâ– “O Arapların Peygamberiydi, Medine’nin Peygamberiydi, bu da bizim ki!..” deme dalalet, cehalet, gaflet ve küfründe bile bulunulmuştur.."

Uzak ve yakın tarihte tartışmalara sebep olan bu, çok fazla ilgi çeken fakat Müslümana pek fazla bir faydası olmayan konunun dikkat çeken bir diğer tarafı da, Mehdilik veya Mesihlik iddia edenlerin haricinde başka birtakım kişiler tarafından da istismara uğraması. Bu konu ise genellikle es geçiliyor.

Malumdur ki kamufle olmuş düşman açık savaşan düşmandan daha tehlikelidir. Mehdi iddia edene gülüp geçilirse de, iddiası olmadan öyle bir imaj çizmeye çalışanlara aldananları çok kınamamak lazım.

Din düşmanı bazı kişilerin veya toplulukların, samimi dindarları bu yolla karaladıklarını gözlemlediğimiz şu günlerde, özellikle bazı kesimler mehdiyeti temsil edermişcesine herşeyi kendilerine mübah kılarmışcasına hareket ettiklerini müşahede ediyoruz . Bir kısım cahiller hüsn-ü zan ettikleri kimseler hakkında 'Mehdî' tabirini kullanabilir daha insaflılarıysa, 'İşte bu ahir zamanda bir mânâda Mehdî'nin bir vazifesini ifâ ediyor.' diye düşünebilirler. İmam-ı Geylani, İmam-ı Rabbânî ve Bediüzzaman Said Nursi hakkında bile böyle diyenler de olmuştur. Ama her şeyden önce bu umumun kanaati değildir. Hele O mübarekten sonrakiler hakkında ise öyle diyen de zaten yoktur. Öyle bir iddiada bulunan bir safderûn varsa şâyet, onu kendi safderûnluğuyla yalnız bırakmak gerekir.

Aklı başında bir Müslüman ne öyle bir sapıklık için talepte bulunur ne de –Allah affetsin- Mesîh iddiası gibi bir küfrün arkasına düşer.

Nihayi olarak, kendi çaba ve gayretleriyle o bîdâdı kaldırma azmine gözünü kapatmış bir kısım tembeller, miskin ve âciz fıtratlar semadan zembille inecek böyle bir "Herkül" (hercules) veya "Süpermen" (superman) beklemektedirler.

İçinde doğduğumuz sunni inancına göre de bunun bir hakikati ve Mehdî bekleme eğilimi vardır; fakat sırat-ı müstakime emir almış ehl-i sünnet anlayışına göre O'na insanüstü, mistik özellikler verilmez; yolunu şaşırmış ümmet-i Muhammed'i İslâm’a yöneltecek Halid bin Velid, Ömer bin Abdülaziz veya Selahattin-i Eyyubi gibi İslamı yaşayan bir idareci, bir ilim, kalb ve ruh insanı olabileceği ifade edilir.

Halid Bin Velid'in, vefat ettiğinde atı ve kılıcından başka bir şeyi yoktu, Ömer bin Abdulaziz ise, fazla dayanamadığı idareciliğe ölümle son verirken miras olarak bir gömlek bıraktı derler. Peki ya Selahattin-i Eyyubi? O, hayatını neredeyse hiç gülmeden, saraylarda değil de çadırda tükettikten sonra ardında 1 mısır dinarı ve 36 veya 37 Nasiri dirhemi bırakmış.

"Başlıktaki sorunun cevabı nerede?" diye hala soran varsa... Eh, ben daha ne diyeyim...



Ahmet Alp HAN
GlobalHaber TV
Twitter: @ahmetalpHANN
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Gülen e mehdiligi yakıştıranlar, sn erdoğan a sufyanlugi yakiştiriyorlar. Sn. Erdoğan mehdi mi sorgulanir ama Gülen in deccal askeri olduğu kesin.

A7 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

Zülkarneyn-23

Doçent
Katılım
7 Kas 2013
Mesajlar
556
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Mehdinin babasının ismi Abdullah'tır diye hadis var. Recep Erdoğanın babasının ismi Abdullah değil. Bunun gibi Recep Erdoğana uymayan onlarca hadis var. Şimdi nasıl olur da Recep Erdoğan mehdi dersiniz ? Aklınız alıyor mu ?
 

Zülkarneyn-23

Doçent
Katılım
7 Kas 2013
Mesajlar
556
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Tabi bir de karşıt iddialar var. Nazif AY'ın Deccal dindarmış kitabında, Erdoğan için süfyan veya deccal olduğuna dair iddialar var. Hatta hadisle bile desteklemiş.

Mehdiyi bulmak çok kolay. Mehdi ile ilgili hadisleri alın, bir kişi için sogulayın; uyuyorsa mehdidir, uymuyorsa değildir. Bir kişi zorla, ıkınarak, ite kaka mehdi yapılamaz. Birisine Mehdi ile ilgili hadisler uymuyorsa, yırtınsan da o kişi mehdi değildir.
 
Üst