Fetullah gülene güven(e)miyorum.Çünkü 12 eylül ve 28 şubatta darbecilerin yanındaydı.
Siz öyle zannediyorsunuz.
Eger öyle olsaydi darbeciler kendisi hakkinda tutuklama karari almazdi.
Darbecilerin yaninda degildi.O zamanlar tam bir kaos ve fitne zamaniydi
Erbakan hoca hakkindaki sözlerine bende katilmiyorum.Keske söylemesydi...fakat amaci fitne atesini söndürmek ve fitnenin daha yaygin hale gelerek daha büyük zararlara sebeb olmasini engellemek icin söyledigina inaniyorum.
Konuyla ilgili müslümanlara yönelik baski ve zulmün arttigi zor zamanlar hakkinda bazi ölcüleri paylasmak istiyorum:
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Savaşınca, ölüneceği, savaşmayınca esir olunacağı biliniyorsa, savaşılmaz. Müslümanların helâkinden korkulursa, kâfirlere mal verip barış yapılır. Sultanın, zalimin; ölüm ile, hapis ile, işkence ile korkutarak emrettiği günahı işlemek mubah, hatta farz olur; yapmamak günah olur. (Redd-ül-muhtar)
“Her söylediğin hak olsun. Fakat, her hakkı söylemeye senin hakkın yoktur. Her dediğin doğru olmalı. Fakat, her doğruyu demek doğru değildir” Said Nursi
Bu konuda bir hadis bize şöyle bir ölçü veriyor:
- Ya hayır söyle, ya da sükût eyle! Yani söyleyeceğin doğru hayra vesile olacaksa durma hemen doğruyu söyle. Şayet hayra sebep olmayacak da zarar görmene vesile teşkil edecekse sükût eyle, bir şerre ve zarara sebep olma.
İmam-ı Birgivi Tarikat Tekmile'sinde:
- Sana zarar verecek kişiyle karşılaşırsan zararından korunacak şekilde muhatap olman haram değil, belki müstehaptır, diyerek 'İnsanları idare ile emir olundum' hadisini hatırlatıyor.
Hafız-ı Şirazi'nin meşhur sözünü de burada nakleden Birgivi şöyle diyor:
- Akıllı insan dostlarına ikram edip, düşmanlarını da idare edendir!
Şu olayı da misal olarak zikretmektedir.
- Efendimiz'in (sas) kapısına gelen bir kişi içeriye girmek için izin istemişti de, gelenin kim olduğunu sorunca, falan aşiretin adamıdır, denmiş: - O şerli kimsedir buyursun gelsin! diyerek, güler yüzle karşılamıştı. Çıkıp gittikten sonra sormuşlardı:
- Hem aşiretin şerli adamıdır buyurdunuz, hem de güler yüzle muhatap oldunuz? Buyurmuştu ki:
- İnsanların şerlisi, şerrinden korunmak için idare edilmelidir!
Demek ki, size zarar vereceğini düşündüğünüz kimselerle iyi münasebet içinde muhatap olup düşmanlık meydana getirecek sözlerden kaçınmakta isabet vardır. Bu ikiyüzlülük de değildir. İlle de iyi münasebeti yok edecek sözler söyleyerek arayı açmak gerekmez.
İmam-ı Birgivi Hazretleri burada, "Acı da olsa hakkı söyle" hadisini izah ederken diyor ki:
- Şayet sana ve başkasına bir zarar gelmeyecekse hakkı söyle! Ama şiddetli bir zarar gelecekse susup idare etmek günah değil, belki bazı yerlerde müstehap bile olabilir.
Birgivi Hazretleri, gelecek zararı anlatırken de misal vermekte ve görevinden seni uzaklaştırmak yahut da bulunduğun beldeden istemediğin bir beldeye sürmek gibi zararlara sebep olacak doğrulardan kaçınmak da caizdir, demektedir.
Islam hukukundan (Mecelle’nin Küllî Kâidelerinden)
birkac alinti :
MADDE 17. Meşakkat teysiri celbeder. (el-meşakkatü teclibü’t-teysîr)
Zorluk, kolaylığı getirir, darlık zamanında genişlik gösterilir.
MADDE 18. Bir iş zîk oldukda müttesi’ olur. (el-emrü izâ dâka ittese’a)
Yani bir işde meşakkat görülünce ruhsat ve vüs’at gösterilir.
[Bir işte daralma, sıkıntı başgösterirse genişletilir, ruhsata gidilir.
MADDE 21. Zarûretler memnu’ olan şeyleri mübah kılar. (ed-darûrât tübîhu’l-mahdûrât)
Zaruretler yasakları mübah duruma getirir.
-MADDE 26. Zarar-ı âmmı def’ için zarar-ı hâs ihtiyar olunur. (yütehammelü’d-dararu’l-hâs li-ecli def’ü’d-darâri’l-âm)
Tabib-i câhili menetmek bu asıldan teferru’ eder.
[Yani genel zararı gidermek için, özel zarar tercih edilir.]
-MADDE 27. Zarar-ı eşed zarar-ı ehaf ile izâle olunur. (ed-dararu’l-eşeddi yüzâlü bi’l-ehaff)
[Şiddetli bir zarar, daha hafif bir zararla giderilir.]
-MADDE 28. İki fesad teâruz ettikde ehaffi irtikâb ile a’zamının çaresine bakılır. (izâ teârada mefsedetâni rû’ıye ekallühâ dararen bi-irtikâbi ehaffihümâ)
[İki kötülük karşı karşıya geldiğinde hafif olanı işlenerek büyük olanının giderilmesine çalışılır.]
-MADDE 29. Ehven-i şerreyn ihtiyar olunur. (izâ teârada mefsedetâni yühtâru ehvenühümâ)
[İki kötülükle karşı karşıya kalındığında daha hafif, ehven olanı seçilir. Bu da önceki maddenin aynısıdır. İki zâlim, devletin başına geçmek için aday olsa, başkası da bulunmasa ikisinden daha az zâlim olanı seçilir, çünki devletin başsız kalması mümkün değildir.]
Fitne zamani "cihad" adina fitne atesine benzinle dalanlara mesaj var:
"Mali ve cani ile cihad eden, ortaligin karisik oldugu zaman bir kenara
çekilip ibadetini yapan ve kimseye zarari olmayan insan, mümin-i kâmildir."
[Hakim]
"Fitne zamaninda evinizde oturun, günahlariniza tevbe edin, dilinizi tutun,
kendi isinize bakin, baskalarinin isine karismayin!" [Nesai, Ebu Davud]
"Ne mutlu fitneye karismayana, ne mutlu fitneye maruz kalip da sabredene!"
[Ebu Davud]
"Hadiseler, fitneler, tefrika ve ihtilaflar zuhur edince, katil [öldüren]
olmaktan kurtulup, maktül [öldürülen] olabilirsen ol!" [Ebu Nuaym]
"Fitne zamani evinize girdikleri zaman, Âdem aleyhisselamin, [Maide
suresinin 28. âyetinde bildirildigi gibi] "Beni öldürmek için sen bana elini
uzatirsan da, seni öldürmek için ben sana elimi uzatmam" diyen oglu [Habil]
gibi ol!" [Ebu Davud, Tirmizi]
"Fitne zamani evlerinizden ayrilmayin! Oklarinizi kirin, yaylarinizi kesin!
Âdem aleyhisselamin oglu [Habil] gibi olun!" [Ebu Davud, Tirmizi]
Fethullah güleni anlamnak icin asagdaki sözleri iyi anlamak lazim:
"Kuvvet dengesi olmadığı bir yerde belli bir noktaya ve kıvama gelmeden ,gereken mesafe alinmadan erken vurus yaparak kuvvete basvurulursa...
dünya başimizi ezer...
Firavunlar cagini yasiyoruz...böyle bir durumda özümüzü bulacagimiz,kivama erecegimiz ana kadar,gerekli olan güc ve kuvvete ulasacagimiz ana kadar her vurus
20 gününü doldurmadan yumurtayi kirma gibi birseydir,
civcivleri terk eden kulucka gibi civcivleri doluya,firtinaya terketme gibi erken sayilir."