İstihya
Doçent
- Katılım
- 25 Eyl 2010
- Mesajlar
- 723
- Tepkime puanı
- 122
- Puanları
- 0
Tekrar ediyorum hatta göbeğinizden anons geçiyorum ki bu ülkede hiçbir lider için sandığa gitmem, gittiğim tek sandık limon sandığıdır, o da ihtiyaçtan!
Çekilirdim…
Başlığı okuyup sinir krizi geçiren asil okuyucularıma diğer dünya için 100 la havle bu dünya için bir tatlı kaşığı passiflora tavsiye ediyorummmm… Bu arada çok haklısınız ben de Feride’yi tanımasaydım ona uyuz + gıcık + sinir + ifrit + deli = olurdum! Çok açık ve sade ufalanmamış bir itirafı siz değerli mümtaz okuyucularıma boca etmek isterim ki ömrü hayatımın en pıtırcıklısından en çetrefilli anına kadar siyasetle hiç işim olmadı. Hiçbir siyasi partinin kadın kolunda nanikçi Hürrem sultanlığı oynamadım. Bana kalsa; kadınlar siyasetin ortasında lider pantolonu ütüleyecek enerjilerini, evlerindeki gıcırdayan kapılarını yağlama gücüne dönüştürüp, pek saadetli bir yuvacığın sağlam temeli üzerine allı güllü fistan olarak geçirmeli!
Tekrar ediyorum hatta göbeğinizden anons geçiyorum ki bu ülkede hiçbir lider için sandığa gitmem, gittiğim tek sandık limon sandığıdır, o da ihtiyaçtan! Öyle sanıldığı gibi Akmerkez’de fink atıp Gazze’de portakal toplayan milli tiki hâsılatçısı da değilim cidden! İslamcı gençliğin yeni sesi olduğum söylenir kimse bilmez ki ben karga koleksiyoncusuyum ne yeni sesi yahu! Misyonumu kendime saklarım komisyonu da masallarla bölüşürüm.. En sevdiğim türkü “kırmızı gül demet demet/ sevda değil bir alametJ (sadece o)…
Evimden saat 05.00’de çıkarım annemin arkamdan “ Esraaaaaaa akşam eve erken gel”li ricasına muzipçe “Olurrr sen de erken uyumaaa” konçertosundan mütevellit kapı arası cevaplar vererek köşedeki camiye yüklenen yaşlı dedelerin “kim bu siyah meczup” bakışlarını ekonomik rekâtlara bölmelerine yardımcı olarak sokaktan ayrılırım!
Bilmezler ki ben en çok bozuk para sayarken gözlük arayan yaşlıları bir de namaza giderken hatunundan temiz çorap isteyen telaşlı babaları severim. Kim bilebilir ki “Refah gelecek zulüm bitecek”. Bu çocukluğumun baş ucu sloganıydı. Kafama toka diye takılan tekbir yeşili bantlar da çocuklar arasında serpilmemiş pırasa direği gibi ayrışmama sebep olsa da babamın partisini babaca savunuyordum işteeeJ
Neyseee gelelim Erbakan olsaydım yapacağım beş çılgınlık hareketine;
1- Oğlumun kulağını çeker “ Daha zaman var evlat” adlı bilumum İslamcı nasihatleri falaka tutarınca ederdim. Kızım sen de Fatih’ler doğuracak yaştaysan buyur yol senin iz senin deyip torunlarıma ideolojik masallar adıyla çıkaracağım bir kitabın peşine düşerdim.
2- Milli görüşün ne olmadığını bugün “ mücahit Erbakan” diyerek araba tamponlarını pert eden heyecanlı gençliğe anlatırdım. Böylece ne olduğu da ortaya çıkardı.
3- Madem yüce devletümüzün başbakanı bizim içimizden çıktı demek ki ferasetin damarı bizdeymiş diyerek o damarı hain şırıngacılar diyerek öldürmekten ziyade kavileştirir duyulacak hissin nefret değil gurur olduğunu bilir bu liderin olgunlukla alkışlanmasını dilerdim… Hey gidi hey!
4- Baktım ki yaşlanmışım ne yapardım “ vay bee belgesellik yaşamışım” diyerek sahadan iner oyunculara başarılar dileyerek balık ekmek yemenin siyasetsiz leziz dinginliğinde kol gezerdim.
5- Mitinglerden mitinglere koşarken unuttuğum göğün açılışına, yani sabahına kapanışına, yani akşamına bakar Yahya Kemal’in “Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul”unun azizliğine hevesle uğrar Nazım’ın Memleketinden ebedi memlekete giderken Peygamberin Veda Hutbesini de bedenime iç ederek kalmışsa ve yetecekse hayatın tadını çıkarırdım. Ödünç olta bulup deryada balık yakalamak ta cabası azizim!
Esra Elönü - Haber 7
Çekilirdim…
Başlığı okuyup sinir krizi geçiren asil okuyucularıma diğer dünya için 100 la havle bu dünya için bir tatlı kaşığı passiflora tavsiye ediyorummmm… Bu arada çok haklısınız ben de Feride’yi tanımasaydım ona uyuz + gıcık + sinir + ifrit + deli = olurdum! Çok açık ve sade ufalanmamış bir itirafı siz değerli mümtaz okuyucularıma boca etmek isterim ki ömrü hayatımın en pıtırcıklısından en çetrefilli anına kadar siyasetle hiç işim olmadı. Hiçbir siyasi partinin kadın kolunda nanikçi Hürrem sultanlığı oynamadım. Bana kalsa; kadınlar siyasetin ortasında lider pantolonu ütüleyecek enerjilerini, evlerindeki gıcırdayan kapılarını yağlama gücüne dönüştürüp, pek saadetli bir yuvacığın sağlam temeli üzerine allı güllü fistan olarak geçirmeli!
Tekrar ediyorum hatta göbeğinizden anons geçiyorum ki bu ülkede hiçbir lider için sandığa gitmem, gittiğim tek sandık limon sandığıdır, o da ihtiyaçtan! Öyle sanıldığı gibi Akmerkez’de fink atıp Gazze’de portakal toplayan milli tiki hâsılatçısı da değilim cidden! İslamcı gençliğin yeni sesi olduğum söylenir kimse bilmez ki ben karga koleksiyoncusuyum ne yeni sesi yahu! Misyonumu kendime saklarım komisyonu da masallarla bölüşürüm.. En sevdiğim türkü “kırmızı gül demet demet/ sevda değil bir alametJ (sadece o)…
Evimden saat 05.00’de çıkarım annemin arkamdan “ Esraaaaaaa akşam eve erken gel”li ricasına muzipçe “Olurrr sen de erken uyumaaa” konçertosundan mütevellit kapı arası cevaplar vererek köşedeki camiye yüklenen yaşlı dedelerin “kim bu siyah meczup” bakışlarını ekonomik rekâtlara bölmelerine yardımcı olarak sokaktan ayrılırım!
Bilmezler ki ben en çok bozuk para sayarken gözlük arayan yaşlıları bir de namaza giderken hatunundan temiz çorap isteyen telaşlı babaları severim. Kim bilebilir ki “Refah gelecek zulüm bitecek”. Bu çocukluğumun baş ucu sloganıydı. Kafama toka diye takılan tekbir yeşili bantlar da çocuklar arasında serpilmemiş pırasa direği gibi ayrışmama sebep olsa da babamın partisini babaca savunuyordum işteeeJ
Neyseee gelelim Erbakan olsaydım yapacağım beş çılgınlık hareketine;
1- Oğlumun kulağını çeker “ Daha zaman var evlat” adlı bilumum İslamcı nasihatleri falaka tutarınca ederdim. Kızım sen de Fatih’ler doğuracak yaştaysan buyur yol senin iz senin deyip torunlarıma ideolojik masallar adıyla çıkaracağım bir kitabın peşine düşerdim.
2- Milli görüşün ne olmadığını bugün “ mücahit Erbakan” diyerek araba tamponlarını pert eden heyecanlı gençliğe anlatırdım. Böylece ne olduğu da ortaya çıkardı.
3- Madem yüce devletümüzün başbakanı bizim içimizden çıktı demek ki ferasetin damarı bizdeymiş diyerek o damarı hain şırıngacılar diyerek öldürmekten ziyade kavileştirir duyulacak hissin nefret değil gurur olduğunu bilir bu liderin olgunlukla alkışlanmasını dilerdim… Hey gidi hey!
4- Baktım ki yaşlanmışım ne yapardım “ vay bee belgesellik yaşamışım” diyerek sahadan iner oyunculara başarılar dileyerek balık ekmek yemenin siyasetsiz leziz dinginliğinde kol gezerdim.
5- Mitinglerden mitinglere koşarken unuttuğum göğün açılışına, yani sabahına kapanışına, yani akşamına bakar Yahya Kemal’in “Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul”unun azizliğine hevesle uğrar Nazım’ın Memleketinden ebedi memlekete giderken Peygamberin Veda Hutbesini de bedenime iç ederek kalmışsa ve yetecekse hayatın tadını çıkarırdım. Ödünç olta bulup deryada balık yakalamak ta cabası azizim!
Esra Elönü - Haber 7
