Erbakan ne istiyor?

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
big_232.jpg
Şakir Tarım

araştırmacı yazar

Geçtiğimiz cumartesi günü Anadolu Gençlik Derneği'nin Şube Başkanları ve Bölge Sorumluları Toplantısı'na katılmak üzere Ankara'daydım. Gün boyu programımızı icra ettikten sonra, akşam sonrası da, bütün illerden gelen Anadolu Gençlik kadroları olarak, Saadet Partisi Genel Başkanlığı'na seçilen Milli Görüş'ün Muhterem Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan'ı tebrik için Saadet Partisi Genel Merkezi'ne gittik. Erbakan Hoca, Anadolu Gençlik Derneği mensuplarını bilinen güler yüzlülüğü ve büyük iltifatlarla karşıladı. Hepimiz, Erbakan Hoca ile hasret giderme fırsatı bulduk.
Genel Başkan İlyas Tongüç Bey, Milli Görüş Lideri'ne çalışmaları hakkında bilgiler sundu. Üye durumu, etkinlikler, eğitim ve teşkilat çalışmalarını anlattı. Fikret Bila, Erbakan Hoca'nın gazetecilerle buluşmasından sonra şu değerlendirmeyi yapmıştı: "İlerlemiş yaşına rağmen Hoca'nın kafası saat gibi çalışıyor. Siyasete yeni atılmış bir genç kadar heyecanlı. Büyük idealleri var." (Milliyet, 7. 11. 2010) Biz de aynı durumu gözlemleme fırsatı bulduk.
Erbakan Hoca konuşmasına şöyle başladı: "Anadolu Gençlik Derneği, Türkiye'nin en kıymetli kuruluşudur. Meşhur sözümüzü bilirsiniz: Bir ülkenin asıl gücü ne topu, ne tankıdır; milli ve manevi değerlere göre yetişmiş gençliğidir. Siz AGD'siniz. Bizim zinde kuvvetimiz, motor gücümüzsünüz." Hoca, bundan sonra Milli Görüş'ü ve Saadet Partisi'nin varlık sebebini ortaya koydu. Milli Görüş'ün bu ülkenin inancı, tarihi, aslı ve kendisi olduğunu söyledi. Türkiye'nin tarihi görevini yerine getirmesi ve dünyanın huzur ve barışını istemeyen Siyonizm'in Milli Görüş'ü yok etme planlarını anlattı.
"Saadet Partisi olarak biz ne istiyoruz?" sorusunun cevabını, Milli Görüş'ün başladığı yıllardan bir örnekle ortaya koydu: 1969 yılında Milli Görüş çalışmalarını Konya'dan başlattık. Milli Görüş'ün ne olduğunu Konyalılara anlatmaya çalıştık. Bir süre sonra, Süleyman Demirel de Konya'ya geldi ve dedi ki: 'Bu Erbakan Teknik Üniversite'den sıra arkadaşımdır. Size ne anlatıyor? İslam'a hizmet edecekmiş. Camiler açık değil mi? Size camiye gitme mi diyen var? Yok. Mevlid okutma diyen var mı? Yok. Orucunuza engel olan var mı? Yok. Öyleyse Erbakan daha ne istiyor? Sakın ola ki ona aldanmayın.' Biz o gün Ladik taraflarında seçim çalışması yapıyorduk. Konyalılar yolda bizi karşıladılar. Durumu anlattılar. Konuşulanları teypten dinlettiler. "Biz, bu akşam Erbakan, Demirel'e cevap verecek' diye ilanlar dağıttık. Halk sizi Konya'ya bekliyor" dediler. Akşama doğru Konya'ya vardığımızda Şekerci Kahvesi'nin oradaki meydana Demirel'in hitap ettiği insandan 3 - 4 kat daha fazlasının toplandığını öğrendik.. Bir vazifeyi yapmak için kürsüye çıktık ve dedik ki: Gündüz Demirel'i dinlediniz. Erbakan ne istiyor, biz onları yapmıyor muyuz? Sakın bu adama aldanmayın, dedi. Demirel'le Teknik Üniversite'den sıra arkadaşı olduğumuz doğru. Ama, şimdi, 'Erbakan ne istiyor?' sorusuna cevap vereceğim: 'Avcılar, tüyleri parlak güzel bir kuş yakaladıkları zaman derisini toprağa gömmez, temizleyip içini saman doldurarak vitrinlerde süs olarak kullanırlar. Şimdi Demirel soruyor: Bu kuşun gagası yok mu? Var. Gövdesi yok mu? Var. Ayakları yok mu? Var. Erbakan ne istiyor? Şimdi ne istediğimizi söyleyeyim: 'Biz bu kuşun canlısını istiyoruz, canlısını..."
Erbakan Hoca, kuşun canlısından maksadın ne olduğunu da şöyle açıkladı: "Hasta annesine bakabilmek için çıplak ayakla ekmek arabasının arkasından koşan çocuğun derdine derman olmaktır. Afrika'da aç olduğu için ayakta duramayan insanın yardımına koşmaktır. Gazze'de yapılanların sözünü etmek değil, onları kurtarmaktır. AGD olarak görevinizi yaparken bunları düşünecek, sorumluğunuzun büyüklüğünü dikkate alarak çalışacaksınız."
Erbakan Hoca, 54. Hükümet döneminde yapılan efsanevi hizmetlerin unutulmadığını hatırlattı. Hatta, pek çok yerde "Sizin döneminizde verilen zamlarla varlığımızı sürdürüyoruz" diyorlar. Biz, o zaman bunları borç ve vergilerle yapmadık. Havuz sistemi kurduk. Devletin parasının faize gitmesini engelledik. O faizler, yabancıya gidecek yerde, milletimizin cebine girdi. Bütün millet ve fakir fukara sevinsin, diye yeniden geliyoruz. Şimdi milletimize şöyle soruyoruz: Yeniden yüzde 50 zam almaya var mısınız?"
Erbakan Hoca, Türkiye'de oynanan oyunları uzun uzun anlattı. Çare ve çözüm yollarını gösterdi. Yalnız Saadet Partisi'nin "Yeni Bir Dünya" kurulmasından söz ettiğini, diğerlerinin AB yanlısı ve faizci olduğunu belirtti. Saadet Partisi iktidara gelmesin diye, AKP'yi nasıl allayıp pulladıklarını örneklerle ortaya koydu.
Erbakan Hoca'nın bilgi, tecrübe ve olaylara vukufiyetine hayran kaldık. Geleceğimiz adına ümitlerimizi tazeledik. Genç ve dinamik bir kadroyla Türkiye'nin problemlerini omuzlamaya hazır olduklarını gördük. Hatta, böyle deha çapında bir liderle mesai arkadaşlığı yapan Saadet Partisi kadrolarına imrendik. İnşallah milletimiz, Saadet Partisi ile halk arasında kalın duvarlar ören güçlerin tuzaklarını kısa sürede fark eder de, Türkiye içinde bulunduğu perişanlıktan kısa sürede kurtulur. Saadet Partisi'ni Saadet Partililerden dinleyin. O zaman kurtuluşumuzun yolu daha da kısalmış olacaktır.

http://www.milligazete.com.tr/makale/erbakan-ne-istiyor-181682.htm
 
Üst