Erbakan: Kurtulmus ibadet askiyla calisiyor

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
yeni osmanlı:

Sahabe SENİ KILICIMIZLA DÜZELTİRİZ demişler, ENANİYET HASTASI dememişler, ayrıca onlar sahabeydi, siz sahabe gibi yaşıyor musunuz?

Biz önce sahabe olalım, sahabe gibi davranmayı, yaşamayı gerçekleştirelim sonra başkalarını kılıcımızla düzeltmeye kalkalım olur mu gül kardeşim?
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
sayın agbi nickli vatandaş:

senin yazılarını zaman zaman "görmeme hakkımı" kullanmak istiyorum, bilgin olsun.

TİPİK bir İsmet İnönü taktiği

İşine gelirse duyarmış işine gelmezse duymazmış.

Sizde işinize geldimi GÖRÜRSÜNÜZ gelmesse GÖRMEZSİNİZ.

Not : İmönü örneği verdim haşa kişilik yönünden benzetme düşünmedim STAREJİ olarak BENZETME yaptım.
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
yeni osmanlı:

Sahabe SENİ KILICIMIZLA DÜZELTİRİZ demişler, ENANİYET HASTASI dememişler, ayrıca onlar sahabeydi, siz sahabe gibi yaşıyor musunuz?

Biz önce sahabe olalım, sahabe gibi davranmayı, yaşamayı gerçekleştirelim sonra başkalarını kılıcımızla düzeltmeye kalkalım olur mu gül kardeşim?

enaniyet konusundaki görüsümü yukarda belirttm,bu benim görüsüm,ben böyle görüyorum.Misalleri cogaltabilirim,hersey buna isaret ediyor fakat bu meseleyi uzatma niyetinde degilim..

Sahabeyi örnek alma konusuna gelince...ne dediginizin farkinda degilsiniz galiba...siz sahabe gibi yasiyormusunuz diye sormussunuz,evet haklisiniz ,yasamiyoruz fakat onlari örnek almaya,onlar gibi yasamaya calismaya mecburuz...
Onlar seni kilicimizla düzeltiriz demislerse bizde bunu deriz...eger onlar "sana körü körüne baglaniriz,hata yaptiginda görmemezlikten geliriz,sen ne dersen o dogrudur" deselerdi ozamanda onlari örnek alirdik...fakat öyle dememisler ve bizlere lidere itaat nasil olur örnegini göstermisler:) vesselam!
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
onlar kılıcımızla düzeltiriz demişse biz de bunu deriz demişsin, kolay gelsin, ama ben önce sahabe gibi yaşamayı öğrenmenizi tavsiye ederim, önce yaşayın sonra başkasını düzeltmeye çalışın.

malum: siz kendiniz yaşamıyorsanız başkasını düzeltemezsiniz, tesiri olmaz. Bir çocuğa bal yeme demek için öncelikle balı kendinizin yememesi lazım.

dualarımla.
 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Bence sen de UZATMA...

Bakın ben mili görüşçüyüm ve erbakan hocanın da yanıldığını, yanılabileceğini, yanlış yapabileceğini rahatlıkla söylüyorum, iftira atmayın.

Erbakan hoca numan bey için hiç DÖNEK demiş mi ki sen bu SÖZÜNÜ DİNLEMEYEN DÖNEKTİR cümlesini kurabildin?

Yazık hakkaten yazık.

gözün kararmış senin.


Yanilmayan Lider olurmu?
Uzun bir aradan sonra Yeni Akit gazetesinde yazılar kaleme almaya başlayan Şevki Yılmaz, bir başka yazı mecraı olan habervakti.com sitesinde Necmettin Erbakan ile ilgili bir yazı neşretti.

Site, yazıyı şu satılarla lanse etti:

"Saadet Partisi'nde eski lider Numan Kurtulmuş istifasının ardından yeni kongrede genel başkan seçilen Milli Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan coşkusu sürerken, Kongre Divan Başkanı Yasin Hatipoğlu'nun Erbakan Hoca ilgili sözlerine cevap niteliğinde bir yazı geldi..

Anc
Yasin Hatipoğlu ifadesinde Erbakan Hoca'yı işaret ederek 'YENİLMEYEN VE YANILMAYAN LİDER' sözleri ile gündeme oturmuştu...

ak Milli Görüşün en önemli isimlerinden Eski Rize Milletvekili ve 28 Şubat postmodern darbesinin en önemli isimlerinden Şevki Yılmaz'dan GAYRETULLAHA DOKUNUR ENDİŞESİYLEçok dostane bir cevap geldi."

İşte Yılmaz'ın o son yazısı

YANILMAYAN VE YENİLMEYEN YALNIZ ALLAH'TIR

Bugün, sadece konuşan değil, konuştuklarını yaşayan bilge lider, merhum Aliya İzzet Begoviç’in vefat yıldönümü nedeniyle, aziz hatırasına atfen yazıyorum...
Makam ve mevkiler, ateşten gömlek giymek değil, ateşin ta kendisidir. İnsanlığın selameti, huzuru ve mutluluğu için yola çıkanlar; ihlas, adalet, ehliyet, sadakat ve vefada örnek olurlarsa o ateş serin olur, yakmaz onları.
Tüm risalet sahipleri aydınlanarak aydınlatmışlardır insanlığın karanlık dehlizlerini... Kimi zaman, mübarek ayakları engellere takılmış ve sendelemişlerdir bu dehlizlerde mücadele ederken...
Hz. Âdem ve bir çok Allah (c.c.) elçisi “yanıldıklarını ve yenildiklerini” kabul ederek af dilemişlerdir Hak Teala’dan... İtiraf şartıyla affedilince, yardım kapıları açılmıştır kendilerine...

Hz. Adem (as) “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (1)

Hz. Nuh (as) “Rabbim (düşmanlarıma karşı) ben mağlup oldum, acele yardım gönder.”(2)

Hz. Musa (as) “Rabbim nefsime zulmettim, beni bağışla...” (3)

Hz. Yunus (as) “Rabbim, Sen’den başka hiçbir ilâh yoktur. Sen’i tenzih ederim. Gerçekten ben, zalimlerden oldum!”(4) diyerek bize, günümüz siyasi ve dini cemaat liderlerinin kulaklarına haykırırcasına, yanılmayı ve mağlubiyeti kabul ederek, yanılmayan ve yenilmeyenin yalnız Allah (cc) olduğuna şahitlik etmişlerdir.

Aydınlığın elçileri öyledir de ya onların izinden gidenler?

Onların her biri gökteki yıldızlar gibidir..

Özü Nur, sözü Nur olan Efendimiz’in (sav) vahiy katipliğini yapan Muaviye’nin, oğlu Yezid’i kendinden sonra tahta oturtmaktaki “inadı” uğruna yol açtığı facialar hâlâ unutulmamıştır.

Ümmet-i Muhammed’in (sav) Sahabeye karşı olan sevgi nazarındaki netlik tam manasıyla Muaviye’de tecelli etmemiş ve etmiyorsa, günümüz bazı siyasi ve dini cemaat liderleri neden anlayamaz ve göremez bu gerçeği diye merakla ve kahırla sormuşumdur kendime.

Babasının emriyle liderlik makamına oturtulan Yezid’in, koltuğunu koruma uğruna, süt kardeşi, ehlibeytimizin yıldızı İmam Hz. Hüseyin’i (r.a) Kerbela’da şehid ederek kıyamete kadar lanetle anılmasından hâlâ ders almayacak mıyız?

Kimse farklı değil!
Kimsenin bir ayrıcalığı yok!
Hak Teala kimseye torpil yapmaz!
Sünnetullahına uymayan kullarını Huneyn ve Uhud’da oldugu gibi sahabe de olsak, sıradan bir kul da olsak, olması gereken istikamete çekiverir.

Sen, ben ve biz kimiz ki başarıları kendimizden, yenilgileri ise hep karanlık güçlerden görecegiz?

“Zafer Allah’tandır, mağlubiyet nefsimizden” ‘gerçeğini’ kabul etmeden olgunluğa ve başarıya ulaşamayacağımızı ne zaman kabulleneceğiz?


Bu erdemi göstermenin bir dirayet ve kazanç olduğunu ne zaman anlayıp, kurtulacağız bu enaniyetten?

Gönülleri bizlere bağlı olan kitleleri yönlendirirken etrafımıza toplanan, kendilerini olduklarından daha üstün ve seçilmiş insanlarmış gibi gösteren dalkavukları, ellerimizin tersiyle ne zaman itecegiz yamaçlarımızdan?

Ne zaman el-etek öpmek için sıraya giren, varlık zamanı gelip darlık zamanı kaçan kapıkullarına karşı uyanık olacağız?

Biz, yanımızda bizimle fikir, amaç ve gönül birliği yapan, çekinmeden uyaran gerçek dostlarımız mı olsun istiyoruz yoksa güdülecek sürüler mi?

Milletimiz artık düne göre daha akıllı ve daha sorgulayıcı elhamdulillah...

Ülkemizde ve bilhassa İslâm alemindeki kemikleşmiş bu kralcı yapının, kurulan bu statükocu düzenin bozulmaya başladığına dair işaretler artarak devam ediyor çok şükür! Artık hiç kimse aklını, gönlünü ve cüzdanını başkalarına kiralamıyor!

Manevi ve siyasi liderlerin karşısında, “Gassil’in elindeki meyyit gibi olacaksın” (Ölü yıkayıcısının önünde teneşirde yatan ölü gibi) yalanı ve şirkinin tesirlerinin geçmekte olduğunu, yaşanan olaylar ve elde edilen kazanımlar ispatlamaktadır.

Despotizme ve otokrasiye dayanan değil, kollektif akla dayanan şura yönetimi anlayışıylabaşarılı olan liderler, aynı ihlas ve samimiyetle görev başında oldukça, içimizdeki ve dışımızdaki tüm zulüm saltanatlarından kurtuluşumuz kısa zamanda gerçekleşecektir inşaallah.

“Yanılıp, yenilebileceğini” bilen ve zalim yönetimlere “One minute” diyebilecek cesur kanaat önderlerine o kadar çok ihtiyacımız var ki!

Rabbimizden dileğim; başta ülkemiz olmak üzere tüm İslâm coğrafyasında bulunan ve bugün hâlâ on binlerce insanı peşlerinden sürükleyen siyasi ve manevi (hareket-kanaat) önderlerle beraber hepimizin, geçmişte yaşanan tüm yenilgi ve yanılgılardan ders almamızdır!

Ve yine dileğim; emanetlere sadık olanlara sadakat ve ehliyetle, şecaatle, uhuvvetle, istişareyi ilke edinerek mayınlarla dolu yolumuza sabır ve selametle devam etmemizdir...

Rabbim bizi sadece kendisine kul, Rasûlüne (sav) ümmet olma bilincinden ayırmasın!

Allah’ım, senden nimetlerinin tamamını, akıl ve beden sağlığımızın devamını, hayat filmimizin sonunun rızana uygun şekilde güzel bitmesini diliyoruz..

Bosna İstiklal Savaşı’nın Başkomutanı ve örnek lideri Aliya İzzetbegoviç’in ruhu şad, kabri nur, mekânı cennet olsun.

Haber5


 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
tayyip erdoğan hala aynı adam
erbakan ı yeri geldiğinde ben başbakanım deyip ukalalık yapmıyor
veya erbakan hakkında olsun veya başka müslümanlar hakkında olsun
kötü ne konuşmuş ki

erbakan için öyle söylenebilir mi
asla
kendisine tabi olmayan herkes YANILIYOR görüşünde olduğu sürece aynı kalmaya devam edicek
onun için video eklemeyi bırakın
bu tayyibi küçültmez
hocanız küçülür...
 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
tayyip erdoğan hala aynı adam
erbakan ı yeri geldiğinde ben başbakanım deyip ukalalık yapmıyor
veya erbakan hakkında olsun veya başka müslümanlar hakkında olsun
kötü ne konuşmuş ki

erbakan için öyle söylenebilir mi
asla
kendisine tabi olmayan herkes YANILIYOR görüşünde olduğu sürece aynı kalmaya devam edicek
onun için video eklemeyi bırakın
bu tayyibi küçültmez
hocanız küçülür...


Aynen öyle

Tayyip Erdogan AKP yi kurduktan sonra bir kere olsun Hocasini elestirmedi.

Ama Tayyip Erdoganin Hocasi AKP kurulduktan sonra agzina geleni söyledi.

Iste aradaki fark budur

Tayyip Erdogan Hocam hasta diye özel kanun cikarip Hapishaneden Kurtardi.

Abdullah Gül Hocam hasta dedi ev hapsinden kurtardi siyasi yasagida kaldirdi.


Sonuc alarak Hoca ben Hasta degilim deyip SP nin basina gecti

ve Basbakan adayi oldu.






 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
Abdullah gül siyasi yasağı da kaldırdı demişsiniz sayın maksut ibrahim, ben tam hatırlayamadım nasıl oldu bu siyasi yasağı kaldırmak?
 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Abdullah gül siyasi yasağı da kaldırdı demişsiniz sayın maksut ibrahim, ben tam hatırlayamadım nasıl oldu bu siyasi yasağı kaldırmak?


Birde Erbakanciyim diyorsun

Hocanin Cankayaya gönderdigi dilekceyi Abdullah Gül

imzalamasaydi Hoca 2.4 sene Ev hapsinde yatacakti.

Simdide siyasi yasakli olacakti

Yani SP nin basina gecemeyecekti.

 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
ne söyledikleriniz birbirini tutuyor, nede söylemlerinizin hiçbiri maalesef doğru tespitler değil.

bugün Tayyip bey Erbakan hocayı tenkit etse çok oy kaybeder.çünkü çok fazla bir oy kitlesi halen hocanın bu akpyi gizliden yönettiği izlenimine sahip.yani başbakanın erbakanı tenkit etmemesin en büyük sebebi kesinlikle siyasi bir hamle ve eski hocasına kalmışsa azıcık saygısı olabilir.

gelelim erbakan hocanın tayyip erdoğanı eleştirmesine,siz bunu bu halinizle pek anlayamazsınız en azından öyle görünüyor.erbakan hoca kim iktidarda bu ülke meselelerinden mes'ul ise o kişiyi Allah için eleştirmekle mükelleftir.ama sizin hafızalarınız maalesef sadece akp hükümeti ömrünce gündemde kalmış.geçmiş hükümetlere hocamızın yaptıgı eleştirileri çıkarttırmayın piyasaya.

erbakan hocayı hasta diye affetmiş miş miş ler...siz erbakan hocanın tayyibi ve diğerlerini her eleştirisinden sonra onlar bizim kardeşimizdir demelerini görmezsiniz sanarsınız onlar düşman.sizin şu düşman bakış açınızı değiştirmeniz lazım.bizim en iyi arkadaşlarımız arasında akpli kardeşlerimizde var.ama siz sanki tüm splileri kendi karşınıza almıs gibisiniz.erbakan hocaya neden talebelerinizi eleştiriyorsunuz sorusu yöneltilince verdiği cevap ne olmuştu: onlar bizim kardeşlerimiz,onların kurtulmaları için söylüyoruz.
birde şu var erbakan hoca nazı geçtiği için o eski talebelerini eleştiriyor ama sanki sizlere söylemiş gibi zorunuza gittiğide besbelli.size ne oluyor ki hoca sizi değil talebelerinin hatalarından dönmeleri için nazı geçtiğine eleştiri yapabilir.sizin hiç babanız sizi sert dille eleştirmedimi hayatınız boyunca? ama babanız sert dille eleştirse kızmazsınız o babamdır iyiliğimi ister dersiniz ama erbakan hoca eleştiri yapınca darılırsınız hocaya kızarsınız sanki hoca sizin kötülüğünüzü istiyormuş gibi hallerdesiniz.bir bakın bu hocanız ne diyor? sizin bu dünyada kısıtlı bir yaşamınız olmadığını ahiretinde olduğunu hatırlatıyor ona göre mücadeleleri gözden geçirmek lazım ve zalimle ortaklık yapmamak lazım diyor.eee nerede anlayacak insanlar

gerçi kayıp trilyon davasındaki haksızlıkların tam çözümüde gerçekleşmiş değil.hocayı çok fazla madden ve manen yıpratmış bir haksızlıktır.erbakan hoca siyasi meselelerdeki eski talebelerinin hatalarını eleştirmekte nazı geçer çünkü onların siyasette mevkii sahibi olmalarına vesile olan kişilerin başında Erbakan hoca var.siz bu yakınlıkları iyi bilmezsiniz o yüzden anlayamazıda beklemiyoruz çünkü sizler erbakan hoca haklıda olsa onu haksız görmeyi doğru bilen konumlardasınız.


bu videoları kabul etmeside zordur tabi :)

neyseki sizler birçok şeyi anlasanız bile kendinize göre bu işleri yorumlamaya kalkmanız çok üzücü oluyor ama birgün vicdanlar nefse galip gelir diye dua ediyoruz
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com

Birde Erbakanciyim diyorsun

Hocanin Cankayaya gönderdigi dilekceyi Abdullah Gül

imzalamasaydi Hoca 2.4 sene Ev hapsinde yatacakti.

Simdide siyasi yasakli olacakti

Yani SP nin basina gecemeyecekti.


Erbakancı olunca her şeyi bilmek zorunda mıyım:)

SİYASİ YASAĞI ABDULAH GÜL NASIL KALDIRDI diye sordum, siz abdullah gül kaldırdı demiştiniz.

abdullah gül hocanın hapis cezasını kaldırdı, siyasi yasağı da kaldırmış oluyor mu? kaynak nedir?

***
ben mahkeme kararıyla siyasi yasağın kaldırıldığını biliyordum, abdulah gül affetmese de bu olacaktı, ha biraz gecikecekti.

Konuyu ömer seyfettinin DİYET hikayesine döndermeyin!

Hİç kimse hiç bir şey yapmasaydı bile 2010 eylül ayında siyasi yasak cezası sona eriyordu.

ŞİMDİ DE SİYASİ YASAKLI OLACAKTI lafın doğru değil.

Gördüğün gibi baya erbakancıyım:)
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
kayıp trilyon davasına hiç girmeyin
bu konuda erbakan tatmin edici bir cevap veremez...
bir gecede nasılda harcadılar trilyonu

bir gecede boyacıya 250 bin lira boyamadığı binanın parası nasıl verildi::D
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
kayıp trilyon davasına hiç girmeyin
bu konuda erbakan tatmin edici bir cevap veremez...
bir gecede nasılda harcadılar trilyonu

bir gecede boyacıya 250 bin lira boyamadığı binanın parası nasıl verildi::D

Abdulah Gül'e soracaksın:)

Bir gecede harcadıklarını nerden biliyorsun; biri de sen miydin onların:)

Bu kadar saldırdığın yetmedi şimdi de müfteriliğe mi başladın?

kolay gelsin.

İlhan selçuk ağzıyla yazanlara yazıklar olsun.
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
Kayıp trilyon safsatası.TRİLYON DA YOK SUÇ DA

Yargıtay böyle bir kararı nasıl onar?

Bütün gerçeklere ramen, mahkeme kararının 60. sayfasında ne deniliyor biliyor musunuz;illerden gelen cevaplarda, partinin 1997de hiçbir faaliyette bulunmadı ı anlaşılmıştır deniliyor.
Bu nasıl bir tespittir?! İllerden gelmiş bu kadar yazı, bizim ortaya koydu umuz belgeler apaçık ortada durup dururken, böyle bir hükme, bir kanaate bir hâkim nasıl varabilir; varmış. Peki, hâkim varmış da, Yargıtay böyle bir kararı nasıl onamış?!

-Mahkemeye sözkonusu paraların teslim edildi ine dair gelir makbuzları sunuldu. Yani il başkanı ve muhasipleri bu parayı aldıklarına dair imza atmışlar. Ancak bu makbuzlar niçin kabul edilmedi?

-Efendim, sizin dosyanızda 139 tane gelir makbuzu var; evet; bu gelir makbuzları sahte... Sahteyse, o zaman, grafolojik inceleme, imza incelemesi yaptırın. Bir sahte evrak tanziminde mahkemenin zorunlu olarak başvurması gereken normal yollardan biri bu de il mi; evet.

Bu makbuzların hepsi gitmiş Jandarma Genel Komutanlı ının Grafoloji Dairesine. Orada incelenmiş. 139 tane gelir makbuzunun 127 tanesinin imzalarının sanıklara ait oldu u zapta geçmiş; grafoloji raporu burada. 127 tane makbuzun imzalarının sanıklarının elinin mahsulü oldu u kabul edilmiş. 12 makbuzdaki imza farklıdır diyor, rapor.

Farklılı ının sebebi de şu: İl başkanı adına düzenlenmiş makbuz; ama, il başkanı gelememiş, muhasip gelmiş, parayı almış gitmiş, il başkanı yerine muhasip imza atmış. İl başkanı da, duruşmalarda, evet, bu parayı aldık demiş açıkça; yani, o imzaları tekabbül etmiş. Şimdi, böyle bir durumda mahkemenin varaca ı kanaatin, sahte evrak tanzimi iddiası varit de ildir şeklinde olması lazım..

SP Genel Başkan Yardımcısı ve Adalet eski Bakanı Şevket Kazan Anlatıyor :

Bu suçlamalar karşısında susuyoruz; ama, bizim suskunluğumuz, suçu kabul ettiğimiz anlamına gelmemeli. Biz, bir hukuk hatası var, bir adlî hata var, vahim bir hata var; bu hatanın Yargıtay’da, yargının kendi mekanizması içerisinde çözümlenmesini bekliyoruz. Çözümlendiği takdirde, bundan, hem biz memnun oluruz hem Türkiye huzur duyar; ama, bu mesele yargı mekanizması içerisinde çözümlenmezse, o zaman, biz, ister istemez, suçlamanın ağırlığı karşısında, dosya içerisindeki belgeleri kamuoyuna açıklarız; bundan yargı yara alırsa, o zaman, kusurlu biz sayılamayız.

Anayasanın 69 uncu maddesi siyasî partileri bir güvenceye daha sahip kılmıştır “siyasî partilerin malî denetimleri Anayasa Mahkemesi tarafından yapılır” demiştir. Hatta, 1995 yılında anayasa değişikliği yapılırken, anayasada “Anayasa Mahkemesi bir siyasî partinin hesaplarını incelerken, Sayıştay denetçilerinden ve Maliye uzmanlarından istifade eder” hükmü varken, maliye uzmanlarını , olur ki bir inceleme sırasında “iktidarda olmayan, bir siyasî partiye başka gözle bakabilir, başka türlü yorumlarda bulunabilir” durumu söz konusu olduğu için çerçevenin dışına çıkarmıştır.

Bütün bunlar, siyasî partilerin denetimlerinin güvencesidir. Diğer taraftan Millî Emlak Genel Müdürlüğü Maliye Bakanlığının Başhukuk Müşavirliğine bir yazı gönderir. Göndermiş olduğu yazıda “parti yetkilileri hakkında ancak ve ancak Anayasa Mahkemesi tarafından inceleme yapıldıktan sonra dava açılabilir”hükmü geçiyor ama bu beyanları mahkeme dikkate almıyor.

Böyle bir dava, Maliye uzmanlarının yetkisiz olarak incelemeleri neticesinde, biraz da o tarihteki Maliye Bakanı Zekeriya Temizel ’in maksatlı tutumu ve Vural Savaş’la olan yakın ilişkileri sonucu ortaya çıkıyor. ( Hatırlarsınız 2002 seçimlerinde her ikisi de DSP’den aday oldular. ) Maliye Bakanlığının hazırlamış olduğu rapor otomatikman Vural Savaş’a gönderiliyor. Halbuki, Maliyenin hazırlamış olduğu rapor doğrudan doğruya Anayasa Mahkemesine gönderilmesi gerekiyor.

Refah Partisi kapatıldığı , 16 Ocakta karar ilan edildiği zaman, biraz da fevrî duygularla olsa gerek, Sayın Ecevit’in bir sözü olmuştu “Bunların partisini kapatmak yetmez; bunların kökünün kurutulması lazım.” Temizel de, âdeta genel başkanının bu ifadelerine çanak tutar vaziyette bu yollara başvuruyor.

Refah Partisinin 1997 hesaplarıyla ilgili iddialara gelince. Ortalık yerde trilyonlar, trilyonlar, deniliyor. Bir defa, ortada trilyonlar yok. İlk açıklayacağımız husus budur.

Siyasi partilerin 1997 yılı hesapları , Anavatan Partisi yıl içinde 1 trilyon 308 milyar lira , Aynı yıl Doğru Yol Partisi 1 trilyon 566 milyar lira , Refah partisi ise 869 milyar 300 milyon liralık bir harcama yapıldığını tespit etmişler. Bu durumda RP daha az harcamıştır.

Refah Partisinin 1997 yılı hesapları, parti kesin hesabın verileceği tarihten altı ay önce kapatılmış olduğundan Anayasa Mahkemesine verilememiştir. Kapatılma kararının arkasından Maliye Bakanlığı da, tasfiye işlemlerine başlamış.

Tasfiye işlemi kapatılan bir siyasî partinin mevcut olan malvarlığının tespit edilip hazineye devredilmesinden ibaret bir işlemdir. Bu noktada Maliye uzmanları, görevleri olmayan bir alana el atmışlardır ; Refah Partisinin hesaplarını da incelemeye kalkmışlar.

İddaa bu : Refah Partisi, kapatma davasının arkasından hazineden kendilerine intikal eden parayı harcamadığı halde harcamış gibi gösterdi; yani kaçırdı.

Zannediyorum, ikinci veya üçüncü duruşmadaydı, mahkeme başkanı avukatlarımıza karşı bir çıkış yaptı “bu trilyonlar, niye bunları bankalardan göndermiyorsunuz da, trilyonlar çantada mı gidiyor” dedi. Tabiî, dosyayı incelememiş, ortada trilyon yok. Demin gösterdiğim gibi, 869 milyar paranın hesabı söz konusu.

23.07.1998 tarihli malî raporda ise sonuç kısmında “bu hesaplardan dolayı sorumlu olan kişi, Partinin malî işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı Rıza Ulucak Beydir.” Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş’a, Maliye Bakanlığının raporu gelir ve derki : “Rıza Ulucak’ın yanına Necmettin Erbakan ile başkanlık divanında kimler varsa hepsini , ayrıca bu 17 il de yetmez, bütün illeri dahil edeceksiniz.” Ceza hukukunda suç ve ceza şahsidir. Vural Savaş’ın bu şekilde hareket etmesi, her şeyden önce, kendisine anayasanın ve yasaların koyduğu kırmızı çizgileri aşması demektir.

Diğer yandan gelişen siyasi olaylar ve erken seçim olayları dolayısıyla partinin Haziran ayından itibaren elbette illere, yine para gönderme mecburiyeti hâsıl oldu. Demek ki, Refah Partisi , seçim için bir masraf yapmaya, illere para göndermeye başlamıştır. Genel merkezde bayrak bastırıp depolamaya, afiş bastırmaya başlamıştır.

Mahkemeye söz konusu paraların teslim edildiğine dair gelir makbuzları sunuldu. Yani il başkanı ve muhasipleri bu parayı aldıklarına dair imza atmışlar. Ancak bu makbuzlar niçin kabul edilmedi?

Refah partisinin 139 tane gelir makbuzu var ve bu gelir makbuzları sahte deniliyor. Makbuzlar Jandarma Genel Komutanlığının Grafoloji Dairesine ( imza incelemeye ) götürülüp incelenmiş. 139 tane gelir makbuzunun 127 tanesinin imzalarının sanıklara ait olduğu ;kalan 12 makbuzdaki imza farklıdır şeklinde zabıt tutulmuştur. Farklılığının sebebi ise: İl başkanı adına düzenlenmiş makbuza; il başkanı gelememiş, muhasip gelmiş, parayı teslim almış ve il başkanı yerine muhasip imza atmıştır.

Ne alındığı değil nereden alındığı kayda girmiş.

Maliye raporunun 24. sayfasında Erzincan’da Cevdet Başakın buğday , yine Erzincan’da Ömer Müezzinoğlu yem satın alınmış olarak görünüyor. Altında da “bir partinin yemle, buğdayla ne alakası var” deniliyor; “dolayısıyla, bunlar sahte olarak düzenlenmiş veya bunlar kabul edilemez” deniliyor. Cevdet Başakın’ın faturasında küp şeker alınmış. Küp şeker alındığı halde, rapora buğday yazıyor. Sebebi ise firmanın buğday pazarında olmasından kaynaklanıyor. hesaplar böyle yapılıyor ve tuzaklar böyle kuruluyor.

Tabiki mahkemede susmadık, bağırdık, çağırdık, bunları hâkimin gözlerinin önüne koyduk. Kararda, mutlaka bu savunmalarımız dikkate alınacak diye düşündük; hiçbir şey değişmedi, kararda mahkeme bütün bu savunmaları yok farzetti.

Mahkeme kararının 60. sayfasında “Ezginler Et, Tavuk, Canlı Hayvan Sanayii Limited Şirketi tarafından düzenlenen faturaların Vergi Usul Kanunu açısından yapılan araştırmasında böyle bir şirketin varlığına rastlanılmamıştır.” Yani, olmayan bir şirketten fatura alınmış. Maliyenin raporunda da bu şekilde kabul edilmiş . Fakat Ankara Ticaret Odasının kayıtlarında Ezginler Lmd Şti ‘nin kaydı mevcuttur.

Söz konusu davanın tek nedeni Necmettin Erbakan’ın siyasi hayatını bitermektir.Bütün bunların başlangıcı da, 1997 yılında, Genelkurmayda hâkimlere, savcılara verilen brifingler. Brifinglerin verilmesindeki birinci gaye, bu Refah Partisini kapatacaksınız; kapatıldı. Kapatılması yetmez; bunların siyasî hayatını bitireceksiniz.

Ortada“Kayıp Trilyon Davası mı var,Ayıp Trilyon Davası mı?Önce hukukçular,sonra bu konuda yazıp çizmeyi seven gazeteciler,sonra bütün kamuoyunun dikkatine sunulur.

(alıntıdır)


Müfteriler okusunlar, gerci okusalarda kabul etmezler ama ben gene de aktarayım istedim:)
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
dava ile ilgili savunma mı istedik
davanın sonucu belli
ceza alanlar belli
parayı iade etmeniz sonucu kabullendiğiniz anlamına geliyor.
erbakan ın açıklamaları tatmin edici mi
yazıyı siz iyi okuyun
paranın dağıtıldığı yazıyor
harcandığı değil
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
kayıp trilyon davasına hiç girmeyin
bu konuda erbakan tatmin edici bir cevap veremez...
bir gecede nasılda harcadılar trilyonu

bir gecede boyacıya 250 bin lira boyamadığı binanın parası nasıl verildi::D

Sanırım bilmediğiniz hususlar var iyi takip ediniz:

 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
dava ile ilgili savunma mı istedik
davanın sonucu belli
ceza alanlar belli
parayı iade etmeniz sonucu kabullendiğiniz anlamına geliyor.
erbakan ın açıklamaları tatmin edici mi
yazıyı siz iyi okuyun
paranın dağıtıldığı yazıyor
harcandığı değil

kardeşim çok kapalısınız, neden gerçeklere bu kadar kapalısınız...?
 
Üst