Erbakan Bu Beyenatı ile Bizlere Ne Demek İstedi?

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
“ÇIRAKLIK VE KALFALIK DÖNEMİ BİTTİ ŞİMDİ SIRA USTALIK DÖNEMİNDE”
“Biz 1996 yılında Başbakan olduğumuz zaman bir yıl içinde denk bütçeden havuz sistemine, memur-işçi zamlarına kadar büyük işler yaptık. Bu Milli Görüş'ün kokusudur. Şimdi kendisi geliyor. Bolluk geliyor, bereket geliyor. Biz Milli Görüşüz. Millete hizmet ettik ve hala milletin duasını alıyoruz. Tıpkı Mimar Sinan gibi. Şehzade Camii çıraklık, Süleymaniye kalfalık ve Selimiye Mimar Sinan'ın ustalık eseridir. Bizler de çıraklık dönemimizi Ecevit ve MC hükümetleri döneminde geçirdik. Kalfalığı Refah iktidarında geçirdik. Şimdi ustalık dönemine geliyor.”
 

bakış

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2009
Mesajlar
4,717
Tepkime puanı
251
Puanları
0
Konum
İstanbul-Pendik
Erbakan ne demişti.
"Yol yakınken,dönün gelin.Kafayı gözü yarmadan gelin.Başka yolunuz yok."

Ama iktidardaki çocuklar ne dediler"hoca bunamış yaaa"

AKILLI olan tüik'in istatistiklerine bakar türkiyenin ne halde olduğunu görür ondan sonra birde yahudi haim naumun 4 maddelik stratejisine bakar ve bu iki olayı karşılaştırır.

Evet artık millet kafayı gözü yarmıştır.Bu millet milli görüşü artık zorla iktidara getirecek başka alternatif yok
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Erbakan ne demişti.
"Yol yakınken,dönün gelin.Kafayı gözü yarmadan gelin.Başka yolunuz yok."

Ama iktidardaki çocuklar ne dediler"hoca bunamış yaaa"

AKILLI olan tüik'in istatistiklerine bakar türkiyenin ne halde olduğunu görür ondan sonra birde yahudi haim naumun 4 maddelik stratejisine bakar ve bu iki olayı karşılaştırır.

Evet artık millet kafayı gözü yarmıştır.Bu millet milli görüşü artık zorla iktidara getirecek başka alternatif yok

eee şimdi ilk mesajımdaki ERBAKAN ın beyanından bunumu anladın.

Pes doğrusu.

Ne anladın açarmısın

ERBAKAN ne demek istiyor ?
 

bakış

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2009
Mesajlar
4,717
Tepkime puanı
251
Puanları
0
Konum
İstanbul-Pendik
eee şimdi ilk mesajımdaki ERBAKAN ın beyanından bunumu anladın.

Pes doğrusu.

Ne anladın açarmısın

ERBAKAN ne demek istiyor ?
kafalar gözler yarıldığına göre artık millet milli görüşü istiyor.Milli görüş gelincede ustalık dönemi başlayacaktır.

Doğru anlamışmıyım
 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Erbakan ne demişti.
"Yol yakınken,dönün gelin.Kafayı gözü yarmadan gelin.Başka yolunuz yok."

Ama iktidardaki çocuklar ne dediler"hoca bunamış yaaa"

AKILLI olan tüik'in istatistiklerine bakar türkiyenin ne halde olduğunu görür ondan sonra birde yahudi haim naumun 4 maddelik stratejisine bakar ve bu iki olayı karşılaştırır.

Evet artık millet kafayı gözü yarmıştır.Bu millet milli görüşü artık zorla iktidara getirecek başka alternatif yok

Bu millet ayakta duramayan zorkonusan bir insani Basbakanmi yapacak?

Siz hala daha rüyadan uyanamamissiniz

Rüya görmeye devam edin
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
kafalar gözler yarıldığına göre artık millet milli görüşü istiyor.Milli görüş gelincede ustalık dönemi başlayacaktır.

Doğru anlamışmıyım

Çok kişiler tanıdım Sanal da ama SİZİN GİBİSİNE İLK KEZ RASTLIYORUM

KENDİ KENDİNİ ÇÜRÜTEN ÜYE

BİR MESAJINDA YAZDIĞI FİKRİ BİR BAŞKA MESAJINDA ÇÜRÜTEN ÜYE



kafalar gözler yarıldığına göre artık millet milli görüşü istiyor.Milli görüş gelincede ustalık dönemi başlayacaktır.

Doğru anlamışmıyım



MİLLİ GÖRÜŞ USTALARIN RUHUNDA PARLAR IŞILDAR VE YAŞAMA GEÇER

DEMEKKİ Çıraklar , kalfalar DAHA MİLLİ GÖRÜŞ ün EHİL i demek değildir.

Doğru anlamışsında Bugüne kadar hep MİLLİ GÖRÜŞ ONU BUNU YAPTI derdin ne oldu ?
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Erbakan ne demişti.
"Yol yakınken,dönün gelin.Kafayı gözü yarmadan gelin.Başka yolunuz yok."

Ama iktidardaki çocuklar ne dediler"hoca bunamış yaaa"

AKILLI olan tüik'in istatistiklerine bakar türkiyenin ne halde olduğunu görür ondan sonra birde yahudi haim naumun 4 maddelik stratejisine bakar ve bu iki olayı karşılaştırır.

Evet artık millet kafayı gözü yarmıştır.Bu millet milli görüşü artık zorla iktidara getirecek başka alternatif yok

çok haklısın

AKILLI olana 4 SİYASİ YENİLGİYE UĞRAMAZ.

Erbakan gerçekten AKILLI adam ama akıl teorilerini pratiğe dönüştüremeyen malesef.
 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
Bu millet ayakta duramayan zorkonusan bir insani Basbakanmi yapacak?

Siz hala daha rüyadan uyanamamissiniz

Rüya görmeye devam edin


Anlaşılan kıymetli kardeşim, sen tarihini pek bilmiyorsun, tarihini bilmeyen bu meselelere yorum yapması caiz olur mu hiç?

Sultan Alparslan Malazgirtte Romen Diyojeni mağlup edince çadırında Diyojeni kabul etti. Ve Diyojen'e dedi ki; ''neden bize yenildiniz?'' Diyojen cevap veremedi tekrar sordu tekrar cevap veremedi. Bizansın bu komutanı tarih okumamış o yüzden neden yenildiğini anlayamaz.

Gelelim meselenin ana yorumuna:

Kanuni Sultan Süleyman kolera hastası olmuştu yatalak olmuştu. Birgün Şeyh Muslihittin'e mana aleminde Resulüllah s.a.v. Efendimiz görünüp demişti ki; ''Hizmetlimiz Süleyman neden cihad etmiyor?''
Halbuki Sultan hastadır ama yinede o mesajı alan kişi Sultana durumu anlatır ve Sultan; ''ne diyorsun çabuk orduyu hazırlayın Avusturya topraklarında olan Zigetvar'a orduyu yollama emri verildi. Daha kış aylarında harpten üç ay evvel öküzler topları çekmeye başlamıştı. Dedemiz Kanuni Sultan Süleyman ise sedye üzerinde harbe iştirak etti. Kale çok zor kuşatılıyordu ikişer kale iç içe inşa edilmiş fetih zor olacaktı. Sultan askerlerine; ''hadi evlatlarum vurun vurun'', ''kale düşmedimi halen'' diye sürekli askerlerini motive ediyordu. Birinci kale düştü ama ikinci kale düşmeden Sultan dayanamadı hastalığından vefat ettiler. Soruyorlar tarihçiler neden Sultan hasta halinle o harbe gitti diye. Çünkü öleceğini biliyordu ve Resulüllah'a hesap vereceğinide biliyordu.

Anlatan: ŞEHİD BAYRAM ALİ ÖZTÜRK HOCAEFENDİNİN ÇANAKKALE SOHBETİ


Sen ey kardeşim, cihadın niyetiyle İslam hakim olsun için çalışan ve ömrünü bu davaya adamış bir insanı yaşlandı diye cihaddan geri durması gerektiğini yorumluyorsun. Senin ceddin sedye üstünde Zigetvar'da o muntazam savunulan kaleyi toplarla dövdürüyordu ne için HESAP VAR ONUN İÇİN.

Erbakan hoca herzaman CİHADDAN bahseder. Biz ne zaman kendisine eğitim toplantılarına katılsak asrı saadetteki sahabei kiramın cihad anlayışından bahseder ve ecdadımızın cihad anlayışını bize aşılamaya çalışır. Bu adam cihad üzere burada o yüzden sen geri kal demeye kimsenin hakkı yok. Eba Eyyubel Ensari 90 küsür yaşında İstanbul'u feth etmek üzere İslam ordularıyla cihad etmiştir. Neden mi çünkü hesap var! İslam'da cihad mezarda biter.
ves'selam
 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Anlaşılan kıymetli kardeşim, sen tarihini pek bilmiyorsun, tarihini bilmeyen bu meselelere yorum yapması caiz olur mu hiç?

Sultan Alparslan Malazgirtte Romen Diyojeni mağlup edince çadırında Diyojeni kabul etti. Ve Diyojen'e dedi ki; ''neden bize yenildiniz?'' Diyojen cevap veremedi tekrar sordu tekrar cevap veremedi. Bizansın bu komutanı tarih okumamış o yüzden neden yenildiğini anlayamaz.

Gelelim meselenin ana yorumuna:

Kanuni Sultan Süleyman kolera hastası olmuştu yatalak olmuştu. Birgün Şeyh Muslihittin'e mana aleminde Resulüllah s.a.v. Efendimiz görünüp demişti ki; ''Hizmetlimiz Süleyman neden cihad etmiyor?''
Halbuki Sultan hastadır ama yinede o mesajı alan kişi Sultana durumu anlatır ve Sultan; ''ne diyorsun çabuk orduyu hazırlayın Avusturya topraklarında olan Zigetvar'a orduyu yollama emri verildi. Daha kış aylarında harpten üç ay evvel öküzler topları çekmeye başlamıştı. Dedemiz Kanuni Sultan Süleyman ise sedye üzerinde harbe iştirak etti. Kale çok zor kuşatılıyordu ikişer kale iç içe inşa edilmiş fetih zor olacaktı. Sultan askerlerine; ''hadi evlatlarum vurun vurun'', ''kale düşmedimi halen'' diye sürekli askerlerini motive ediyordu. Birinci kale düştü ama ikinci kale düşmeden Sultan dayanamadı hastalığından vefat ettiler. Soruyorlar tarihçiler neden Sultan hasta halinle o harbe gitti diye. Çünkü öleceğini biliyordu ve Resulüllah'a hesap vereceğinide biliyordu.

Anlatan: ŞEHİD BAYRAM ALİ ÖZTÜRK HOCAEFENDİNİN ÇANAKKALE SOHBETİ


Sen ey kardeşim, cihadın niyetiyle İslam hakim olsun için çalışan ve ömrünü bu davaya adamış bir insanı yaşlandı diye cihaddan geri durması gerektiğini yorumluyorsun. Senin ceddin sedye üstünde Zigetvar'da o muntazam savunulan kaleyi toplarla dövdürüyordu ne için HESAP VAR ONUN İÇİN.

Erbakan hoca herzaman CİHADDAN bahseder. Biz ne zaman kendisine eğitim toplantılarına katılsak asrı saadetteki sahabei kiramın cihad anlayışından bahseder ve ecdadımızın cihad anlayışını bize aşılamaya çalışır. Bu adam cihad üzere burada o yüzden sen geri kal demeye kimsenin hakkı yok. Eba Eyyubel Ensari 90 küsür yaşında İstanbul'u feth etmek üzere İslam ordularıyla cihad etmiştir. Neden mi çünkü hesap var! İslam'da cihad mezarda biter.
ves'selam

Kardesim sen Osmanli devletine geriye gidiyorsun

Amerikalilar Aya ciktilar simdi Marsa cikmak icin

hazirlik yapiyorlar.

Osmanli devleti gelecege ayak uyduramadigi icin yikildi

SP de gelecege ayak uyduramadigi icin param parca oldu.
 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
Kardesim sen Osmanli devletine geriye gidiyorsun

Amerikalilar Aya ciktilar simdi Marsa cikmak icin

hazirlik yapiyorlar.

Osmanli devleti gelecege ayak uyduramadigi icin yikildi

SP de gelecege ayak uyduramadigi icin param parca oldu.

sizin şu yorumunuzla benim yorumum arasında ne alaka var?
aya çıkmakla cihad anlayışı arasında ne alaka kurabiliyorsunuz ilginç doğrusu.
teknolojiden bahsetmiyoruz, burada cihad anlayışından bahsediyoruz.dinimizi en güzel yaşamış büyüklerimizin örnek yaşamlarını bilmemiz şarttır.biz o kıssalarla büyütüldükki örnek alınsın diye.bilmiyorum siz tommikslerle büyüdüyseniz bizi anlayamamanız doğal olur sizi yadırgayamam ama biz fatihlerle büyüdük.imdi siz osmanlı cihad anlayışı yüzüdenmi yıkıldı diyorsunuz yoksa son dönemlerindeki cihad anlayışındaki ve sünneti seniyyeye bağlılıktaki kısmi hatalarından dolayımı yıkıldı diye itikad ediyorsunuz orasıda önemli.

imdi bu alaka kuramadığım yorumunuz hakkında düşünceniz nedir merak ettim.acaba anladım kusura kalmayın diyebilecekmisiniz yoksa siz marsa yolculuk yapmaya çalışan abdyimi takip edeceksiniz?
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Kardesim sen Osmanli devletine geriye gidiyorsun

Amerikalilar Aya ciktilar simdi Marsa cikmak icin

hazirlik yapiyorlar.

Osmanli devleti gelecege ayak uyduramadigi icin yikildi

SP de gelecege ayak uyduramadigi icin param parca oldu.

ERBAKAN gerçekten SİYONİZM le fikirleri ile SİYASİ ALAN da mücadelede ilk.DOĞRU ya DOĞRU

Yalnız ERBAKAN ın bu fikirleri ile mücadelesi gerçek yaşamda yani fikirlerini yaşama konusunda becerisi HİÇYOK DOĞRU ya DOĞRU.

Çok basit bir örnek

KENDİ TEKNOLOJİYİ YAKALAMAMIZI ister DOĞRU ya DOĞRU peki bu teknolojiyi yakalayabilmek için bir İNSAN a İNSAN lara yatırım yapmış mı HAYIR DOĞRU ya DOĞRU.

Bana göre bi,r benzetme yaparsak

BİR FUTBOLL takımın başına ERBAKAN ı getirin inanın o takımı DÜNYADA yenecek tek takım olamaz dünyevi çünkü TAKTİK FİKİRLERİ HARİKA ÜSTÜ Kişiler üstü ama takım sahaya çıkınca ERBAKAN başında olmasın çünkü saha içinde fikirlerini uygulayamıyor henzimete uğruyor 4 BÜYÜK YENİLGİ geçmişte bunun şahidi AKSİNİ SÖYLEYEN AÇSIN KONUYU istişare edelim.
 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
ERBAKAN gerçekten SİYONİZM le fikirleri ile SİYASİ ALAN da mücadelede ilk.DOĞRU ya DOĞRU

Yalnız ERBAKAN ın bu fikirleri ile mücadelesi gerçek yaşamda yani fikirlerini yaşama konusunda becerisi HİÇYOK DOĞRU ya DOĞRU.

Çok basit bir örnek

KENDİ TEKNOLOJİYİ YAKALAMAMIZI ister DOĞRU ya DOĞRU peki bu teknolojiyi yakalayabilmek için bir İNSAN a İNSAN lara yatırım yapmış mı HAYIR DOĞRU ya DOĞRU.

Bana göre bi,r benzetme yaparsak

BİR FUTBOLL takımın başına ERBAKAN ı getirin inanın o takımı DÜNYADA yenecek tek takım olamaz dünyevi çünkü TAKTİK FİKİRLERİ HARİKA ÜSTÜ Kişiler üstü ama takım sahaya çıkınca ERBAKAN başında olmasın çünkü saha içinde fikirlerini uygulayamıyor henzimete uğruyor 4 BÜYÜK YENİLGİ geçmişte bunun şahidi AKSİNİ SÖYLEYEN AÇSIN KONUYU istişare edelim.

Yahu size neye göre yazıyorsunuz anlamadım bu eklediklerimi siz nasıl görmezden gelebiliyorsunuz?
MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN İKTİDARDAKİ HİZMETLERİ (1974-1978)

MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN İKTİDARDAKİ HİZMETLERİ
(1974-1978)

İÇİNDEKİLER
A. MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN HİZMETLERİ
B. MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN (1974-1978) İKTİDARDAKİ HİZMETLERİ
I- KIBRIS ZAFERİ
II- MANEVİ KALKINMA
III- ŞAHSİYETLİ DIŞ POLİTİKA
IV- EKONOMİK KALKINMA, ÜRETİM SEFERBERLİĞİ VE MOTOR
HÜKÜMET
1. Tarım Üretimi Arttırılmıştır
2. Tarım Girdi Üretimleri Arttırılmıştır
3. Ağır Sanayi Hamlesi Başlatılmıştır
4. Ağır Sanayi Hamlesi Dış Borçlarla Değil Kendi Gücümüzle Yürütüldü
5. Bu İşler "Motor Hükümet" Anlayışı İçinde Sağlandı
6. Yeni Vergiler Konmadı
7. Dış Borçlar Küçük Düzeyde Artış Gösterdi
8. Faizsiz Bankacılık Sistemi Başlatıldı
9. Sanayi, Tarım ve Hayvancılık için Faizsiz Krediler Verildi
10. Krediler Adil Kriterlere göre Dağıtıldı
11. Türk Lirası Dürt Yıl İçinde Hiçbir Develüasyona tabi tutulmadı
12. Kalkınma Hızının Yüksek, Enflasyonun Düşük Olması Sağlandı
13. Milli Gelir Mukayesesi
V - İNSAN HAKLARI
1. İnananlara Zulmün Önlenmesi
2 . Başörtü Zulmüne Müsaade Edilmemesi
3. Her İsteyenin İstediği Yoldan Hacca Gitmesi
4. Kurban Derisi Zulmüne Müsaade Edilmemesi
5 . İlk Defa Dördüncü Kalkınma Planına Manevi Kalkınma Kondu
VI- MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN AĞIR SANAYİ HAMLESİ
1. TABLO l Milli Görüş' ün 74-78 Ağır Sanayi Hamlesi
2. TABLO 2 Milli Görüş' ün 74-78 Ağır Sanayi Hamlesi
3. MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN 1976 OTOYOL HAMLESİ
4. TABLO 3 Milli Görüş' ün 76 Otoyol Hamle Haritası

A- MİLÜ GÖRÜŞ’ÜN HİZMETLERİ
Milli Görüş zihniyeti, MSP olarak ilk defa 1974 yılında CHP ile koalisyon ortağı şeklinde hükümete girdi. Daha sonra AP ile ortaklığını devam ettiren MSP, 1978'e kadar geçen dört yıllık dönemde millete büyük hizmetler yaptı.
Aynı şekilde, 1989 yılında belediye seçimlerine giren "Milli Görüş" ün temsilcisi RP, kazandığı belediyelerde büyük başarılar kaydetti. "Belediyeler için 1.Dönem" dediğimiz 1989-1994 yılları arasındaki bu dönemde yapılan başarılı çalışmalar ve Milli Görüş hizmetlerinin yakından tanınması, gerek ara belediye seçimlerinde ve gerekse 2. Dönem dediğimiz 27 Mart 1994 seçimlerinde Türkiye nüfusunun üçte ikisine tekabül eden yerleşim yerinde;
6 Büyük şehir
22 İl
98 İlçe ve
202 Belde Belediye Başkanlığı
kazanarak mahalli yönetimlerde iktidar oldu.
"Milli Görüş"ün bir nazariyat değil, gerçek hizmet ve hamle olduğunu açıkça görebilmek için:
I- "Milli Görüş"ün 1974 - 1978 İktidardaki Hizmetleri,
II- "Milli Görüş"ün 1989 - 1994 I. Dönem Belediye Hizmetleri,
III- "Milli Görüş"ün 1994 - 1995 H. Dönem Belediye Hizmetlerini dikkatle incelemekte ve tanımakta büyük yarar vardır.
Bu kitapta, Milli Görüş'ün 1974-1978 iktidardaki hizmetlerinden bazıları çok kısa bir özet olarak sunulmuştur.
B- MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN (1974-1978)
İKTİDARDAKİ HİZMETLERİ
1- KIBRIS ZAFERİ
Senelerce Kıbrıs'ta Müslüman kardeşlerimize Rumlar tarafından hem ekonomik baskı hem de insanlık dışı saldırı ve katliamlar yapılmıştır.
Şöyle ki:
* Birçok köyde yaşayanlar topyekün şehit edilerek toplu mezarlara gömülmüşlerdir.
* Ahlak dışı tecavüzler, ardı arkası kesilmeden devam etmiştir.
* Müdafaa imkanı bulunmayan küçük çocuk ve bebekler küvetlere doldurularak sadistçe kurşunlanmıştır.
Daha nice zulümlerini pervasızca devam ettiren Rumlar; "Garantör" olmasına rağmen ABD ile Batının görüş ve talimatları dışına çıkamayacağını çok iyi bildikleri Türkiye'nin, nasıl olsa müdahalede bulunamayacağı kesin inancı içinde zulümlerine devam etmekteydiler.
Nitekim:
1974'ten önceki dönemde Türkiye'nin ne sol ne de sağ görüşlü iktidarları bu vahim gidişe "Dur" deme cesaretini gösterememişlerdir.
1963'teki katliamlar esnasında, o tarihte iktidarda bulunan sol zihniyetin temsilcisi Başbakan İnönü, "Ne yapayım Johnson mektup yazdı. Müdahale edemem" demiş, katliamlara seyirci kalmış, Kıbrıs üzerinde birkaç uçak uçurmaktan öteye bir şey yapamamıştır.
1967'deki katliamlar esnasında, o tarihte iktidarda bulunan liberal zihniyeti temsil eden Başbakan Demirel'de aynı şekilde katliamlara seyirci kalmıştı.
Yunanistan'da askeri Cuntanın hakim olduğu 1974 yılında Yunanlı ve Rumlar, nasıl olsa Türkiye'deki yönetim biz ne yapsak sesini çıkaramaz düşüncesi ile, Grivas'ın emri ile Sampson'u adaya göndererek adayı Yunanistan'a ilhak etmeye kalkıştılar.
Ancak:
1974 hükümetinin diğer hükümetlerden bir farkı vardı; o da bu hükümet içindeki "Milli Görüş"ün temsilcisi MSP idi. Elbette ki bu hükümet kardeşlerimize reva görülen bu zulme razı olmayacaktı. İşte Kıbrıs'ta zaferin kazanılması, Allah'ın yardımı ile MİLLİ GÖRÜŞ sayesinde oldu. 1974'te Rumlar tekrar katliam yapmaya başladıkları gün ufukta jetlerimizi gördüler. Kıbrıs Barış Harekatı ile Adaya barış gelmiştir. Bu harekatın üzerinden yirmi yıl geçmesine rağmen Ada da hiç kimseye hiç bir tecavüz ve hiç bir ciddi hadise olmadı.
Bu olumlu neticeden rahatsız olan ABD ve Batı, bugüne kadar Kıbrıs'ı karıştırma gayretlerinden biran bile geri kalmadı.
İşbaşındakilerin, ABD ve Batı paralelindeki yanlış politikaları, Rumların uzlaşmaz duruma girmesine sebep olmakta, batılıların niyetlerini tatbik etmelerine zemin, ümit ve imkan hazırlamaktadır.
Halbuki çözüm fiilen meydana gelmiştir. Hükümetlerimize düşen görev, Bağımsız Kıbrıs'ın tanınmasına gayret sarfetmektir. Bu gayretin bilhassa İslam Ülkeleri nezdinde sarfedilmesi, Kıbrıs Bağımsız Devleti'nin tanınması yönünde daha başarılı sonuçlar alınmasını mümkün kılacaktır.
"Milli Görüş" daha ilk günden itibaren Kuzey Kıbrıs'ta Bağımsız bir Devletin kurulmasını esas almıştır. Buna mukabil batı taklitçisi zihniyetli partilerin ilk günden itibaren ABD ve Batı'nın baskısına boyun eğerek, Federe Devlet, Federal Devlet' ten başka bir kelime bile kullanamamışlardır.
Aradan geçen 20 yıl Milli Görüş' ün ne kadar haki» olduğunu ortaya çıkarmıştır. Taklitçiler şimdi Balkanlar ve Kafkaslardaki son durumlar karşısında artık Federe Devletin mevcut şartlar içerisinde yürüyemeyeceğini yeni yeni anlayabilmiş ve "Biz de Kuzey Kıbrıs'ta Bağımsız Devletten yanayız" demeye mecbur kalmışlardır.
Böylece "Milli Görüş" sadece 1974 'te Kıbrıs'a barışı getirmekle kalmamış o günden bu güne kadar 20 yıldır Kıbrıs'taki kazanılmış hakların korunmasında da her zaman üzerine düsen tarihi görevi tek başına ifa etmiştir.
II- MANEVİ KALKINMA
Milli Görüş' ün en önde yürüyen bayrağı; "Önce Ahlak ve Maneviyat" bayrağıdır
Manevi ve maddi kalkınma beraber yürütülmedikçe başarılı olunmaz. Büyük hamleleri ancak inançlı kadrolar başarır.
Bu anlayışla, MSP'nin hükümet ortağı olduğu 1974-1978 yıllan arasında birçok manevi atılımlar yapılmıştır.
Bunlardan bazıları şöyledir.
1- 4 yılda 350 İmam-Hatip Okulu açıldı.
2-10 Yüksek İslam Enstitüsü açıldı.
3- Üç bin Kur'an Kursu açıldı.
Bu okullarda yarım milyon gencimiz okuyor. 15 yıldan beri bu okullardan birçok gencimiz mezun oldu. İmam-Hatip mezunu gençlerimizin sayısı 1.300.000 (bir milyon üç yüz bin)'i geçti.
Bunların bir çoğu değişik branşlarda yüksek tahsilini tamamladı. Bunların manevi bilgileri sadece kendilerinde kalmayıp etraflarındaki diğer gençlere de yaradı.
* Böylece yeni inançlı bir nesil yetişti.
* Bugüne kadar hazırlanan 6 planın hiçbirinde "Manevi Kalkınma"ya yer verilmemiştir. Buna mukabil, Milli Görüş Hükümet ortağı olduğu dönemde hazırlanan ve 30 Kasım 1974'de TBMM Başkanlığına sunulan 4. Beş Yıllık Plan'da ilk defa "MANEVİ KALKINMA" adı altında çok önemli ve geniş bir bölüme yer verildi.
Ne yazık ki 1978'de otel odalarında yapılan pazarlıklarla, AP'den 11 kişinin CHP'ye geçirilmesi ve 10 kişinin bakan yapılması suretiyle kurulan Ecevit Hükümeti, plandan bu önemli "Manevi Kalkınma" bölümünü çıkartmıştır.
III- ŞAHSİYETLİ DIŞ POLİTİKA
Dört yıllık MSP Hükümet ortaklığı döneminde şahsiyetli dış politika uygulandı.
1- Kıbrıs zaferi arkasından ABD'nin bize tatbik ettiği silah ambargosuna karşılık olarak, ABD'nin Türkiye'deki üsleri kapatıldı ve "Ağır Sanayi" hamlesi çerçevesinde "Savunma Sanayi"nin güçlü bir şekilde kurulması hamlesi başlatıldı.
2- Dört yıl esnasında Ortak Pazar'a tek yönlü hiçbir taviz verilmedi.
3- Müslüman Ülkelerle işbirliği geliştirildi.
Dış etkenlerle seneler boyu Müslüman ülkelerle hiçbir münasebet kurulmamış ve bu ülkelerle münasebet kurmaktan ısrarla kaçınılmıştır. 1974-1978 yılları arasındaki hükümet ortaklığı döneminde bu yanlış anlayış ortadan kaldırılarak münasebetlerin geliştirilmesine çalışılmıştır.
Şöyle ki
* Suudi Arabistan, Suriye, Irak, Mısır, Libya gibi Müslüman ülkelerle karşılıklı ziyaretler yapılarak ticari ve kültürel anlaşmalar imzalanmıştır.
* İlk defa bu devletlerle hem özel sektör, hem de devletler bazında ticari ve yatırım münasebetleri fiilen başlatılmıştır.
Birçok ithalat ve ihracat işlemleri yürüdüğü gibi, birçok müteahhidimiz bu ülkelerde büyük inşaat ihalelerini aldı. Hatta Devlet olarak Libya'da yol inşaatı yüklenildiği gibi ortak ticaret şirketi de kuruldu.
* 1976 yılına kadar T.C, İslam Konferansı'na tam üye değildi. Sadece müşahit sıfatıyla katılıyor ve oy kullanamıyordu. MSP, ağırlığını hissettirerek; hatta koalisyonun devamını gözden geçireceğini söyleyerek, T.C'nin İslam Konferansı'na tam üye olmasını sağlamıştır.
* Ve yine Milli Görüş hükümette iken Türkiye “İslam Kalkınma Bankası'na” "Kurucu Üye" olarak katılmıştır.
IV- EKONOMİK KALKINMA, ÜRETİM SEFERBERLİĞİ VE MOTOR HÜKÜMET
Memleketin geri bırakılmışlığını yenerek ileri ülkeler seviyesinin üstüne çıkarılması için ekonomik seferberliğin başlatılması zorunlu idi.
Bunun için MSP'nin hükümet ortağı olduğu dönemde:
1- Tarım Üretimi Arttırılmıştır.
* Buğday üretimi dört yılda, 10 milyon tondan 16.7 milyon tona;
* Et üretimi, 125 bin tondan 625 bin tona çıkarıldı.
* 30'dan fazla et kombinası inşa edildi.
* 1974'te 1.100.000 ton buğday ithal edilirken 1978'de 1.921.000 ton ihraç edildi.
Günümüze gelince, bu yıl yeniden buğday ithalatı yapılacağı ve ithalatın muhtemelen 5 milyon tonu bulacağı tahmin edilmektedir.
2- Tarım Girdi Üretimleri Arttırılmıştır.
* Yeni 8 gübre fabrikasının inşaatına karar verildi.
* 1974'te 23.624 adet olan yerli traktör imalatı, 1977'de 31.658 adede yükseltilmiştir. İthal traktörlerle birlikte l yılda köylümüze toplam 66.494 adet yeni traktör edinme imkanı sağlanmıştır.
Ancak, hemen MSP1 den sonraki ilk yılda traktör üretimi 18.184 adede gerilemiştir.
* Maalesef şimdi tatbik edilen yanlış politikalar neticesi tarım ve hayvancılığımız yok edilmiştir. Batılıların, ihracatçısına büyük iadeler sağlamak suretiyle, bizim rekabet edemeyeceğimiz fiyatlarla bize mal satmasını sağlaması bizim tarımımızı öldürmüştür.
Mesela, batılı devletler süttozunun tonunu 600 dolara Türkiye'ye satan üreticisine 500 dolara kadar destek vermek suretiyle o üreticinin malını hem ucuz hem de bol miktarda bize satmasını sağlıyor. Bu durum ise içerde üretim yapmamızı ekonomik olmaktan çıkarıyor ve tarım ürünü ile tarıma dayalı sanayi ürünü ithalatımızı arttırıyor.
1993 yılında:
Tarım ürünü ithalatımız: 1.333 Milyon Dolar
İçki ve Tütün ithalatımız: 4.37 Milyon Dolar
Gıda ithalatımız: 1.741 Milyon Dolar
Toplam 3.500 Milyon Dolar
Bu tabloda gösteriyor ki, tarım ürünü ve tarım sanayi ürününü ithal eder duruma geldik. Bu rakamlar her yıl artarak devam etmektedir.
3- Ağır Sanayi Hamlesi Başlatılmıştır.
Ağır Sanayi hamlesi 7 yıllık sanayileşme programıdır. (1975-1982)
Bu program eşi görülmemiş bir hızla uygulanmıştır.
2 yıl gibi kısa bir zamanda 200'den fazla milyarlık tesis başlatılmıştır. (O zamanın milyarı şimdinin trilyonundan fazladır).
Bu tesislere ait etütlerin bitirilmesi, programlara girişi, yer seçimi, yerlerin satın alma işlemlerinin neticelendirilmesi, temellerinin atılması, 70'inin bitirilip işletmeye açılması, 130'ununda tamamlanmayı beklemesi sadece 2 sene içerisinde olmuştur.
* Bugün, Edirne'den-Kars'a kadar büyük sanayi tesisi olarak ne varsa bu iki yılda yapılmıştır.
* Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki bütün önemli tesisler, yollar ve ayrıca buralardaki sulama ve enerji etütlerini hep "Milli Görüş" ruhu meydana getirmiştir.
* 15 yıl sadece bu tesisleri tekrar tekrar açmakla öğündüler.
Ağır Sanayi Hamlesi Nedir?
* 200'den fazla milyarlık ve trilyonluk tesisin süratle kurulması, ki bunlar 15 milyar dolarlık yatırımdır. (1976 değeri ile takriben 250 milyar TL. yatırım.)
Bu tesislerle:
* Uçağını, tankını yapan Türkiye,
* Fabrika kuran fabrikalara sahip, sanayileşmiş Türkiye,
* Harp Sanayi ve Ağır Sanayi yönünden dışarıya bağımlı olmayan bir Türkiye,
* Ürettikleri bir dolarlık sanayi ürününü 6-7 dolara bize satmak suretiyle iktisadi gücümüzü yok eden ve bizi büyük borç altına sokan batılıların tasallutundan kurtulmuş Türkiye.
Bunlara ilave olarak bu hamle ile:
* Bir milyon işsize iş imkanı sağlanması,
* Milli gelire yılda 15 milyar dolar katkı sağlanması, (Takriben 465 Trilyon/yıl)
* Sadece bu hamle ile yıllık % 15 ilave kalkınma hızı meydana getirilmesi;
mümkün olmuştur.
4- Ağır Sanayi Hamlesi Dış Borçlarla Değil Kendi Gücümüzle Yürütüldü:
Mesela:
* 28 Sümerbank fabrikası, başka bir kaynağa ihtiyaç kalmadan Sümerbank'ın kendi kârları ile kuruldu. Şimdi ise,
Sümerbank'ın yeni fabrika yapması şöyle dursun, 13 trilyon borç batağına sürüklenmiştir.
* 1977 bütçesi takriben 250 milyar TL idi. Bunun 44 milyar TL'si ağır sanayi hamlesini desteklemek için ayrılmıştır.
5- Bu İşler "Motor Hükümet" Anlayışı İçinde Sağlandı.
* Yapılanları takip ve tıkanıklıkları gidermek için her ay 44 üretici kuruluşun Genel Müdürü ile "Ağır Sanayi Koordinasyon Toplantıları" yapıldı.
* Şimdi de aynı anlayış ve aynı maksat için "Belediyeler Koordinasyon Toplantıları" yapılıyor. Böylelikle:
Uzakdoğu kaplanlarından önce Türkiye aslanı kükredi!
Ekonominin diğer kesimlerinde de çok başarılı uygulamalar yapıldı. Bu uygulamaların bir kaç tanesi şöyledir:
6- Yeni vergiler konmadı. Her ne kadar mevcut vergi kanunları adaletsiz idiyse de bunları değiştirebilecek çoğunluğumuz yoktu.
Ancak, yeni vergi kanunları getirilmesine karşı çıkılarak bir tek kuruşluk yeni vergi kanunu çıkartılmadı.
7- Dış borçlar küçük düzeyde artış gösterdi. İç borçtaki artış 4 senede toplam sadece yüz milyon TL gibi küçük bir rakamdır. Halbuki bizden sonraki ilk senede, dış borç 1.7 milyar dolar, iç borç ise 430 milyar TL artış gösterdi.
8- Eylül 1977'de neşredilen "Milli Görüş" ağırlıklı kararname ile
* Faizsiz bankacılık sistemi başlatıldı.
9- Sanayi yatırımları, tarım üretimi ve hayvancılık için faizsiz krediler verildi. Böylece üretim artışı ve ucuzluğu sağlandı.
10- Krediler adil kriterlere göre dağıtıldı.
11- Türk lirası dört yıl içinde hiç bir develüasyona tabi tutulmadı. Sadece bu dönemde 4 yıl boyunca l $ = Takriben 16.5 TL.de sabit tutuldu.
* Maliye Bakanlığının yetkisindeki Türk parasının değerini % 2'lik değiştirme yetkisini dahi kullanmasına son zamanlarda izin verilmedi.
4 sene içinde Türk lirasının satın alma gücünün düşmesine rıza gösterilmedi.
12- Kalkınma hızının yüksek, enflasyonun düşük olması
4 yılda ortalama kalkınma hızı % 7 olmuştur.
* Enflasyona gelince: 1974'te toptan eşya fiyat endeksi yıllık değişme oranı % 28.40 iken 1975'te : 10.75'e düşürüldü. En son hükümetten ayrılırken enflasyon % 26.40, yani teslim alındığından 2 puan aşağıda teslim edilmiştir.
13- Taklitçiler elinde, faizci sömürü düzenin tatbik edilmesi ile, Türkiye'nin bugün içine düşürüldüğü durum bir kaç cümle ile şöyle özetlenebilir.:
*Milli Gelir Mukayesesi:
Harbte tamamen yıkılan Almanya'nın GSMH'sı takriben 2.5 Trilyon $
Harbe girmiş 60 milyon nüfuslu İtalya'nın GSMH'sı takriben 1.5 Trilyon $
30 Milyon nüfuslu İspanya'nın GSMH'sı takriben 0.7 Trilyon $
Harbe girmemiş 60 milyon nüfuslu Türkiye'nin GSMH'sı takriben 100 Milyar $
* Fert Başına Milli Gelir:
Almanya'da İtalya'da İspanya'da Türkiye'de
24.939 Dolar
18.921 Dolar
12.609 Dolar
1.896 Dolar
Yani bizdeki bu çarpık tatbikat sonucu, harbe girmiş bir İtalya bizim on beş mislimiz zengin olmuştur.
* Enflasyon: Batıda enflasyon % 3-5 mertebelerinde iken bizde %130'larda dolaşmaktadır.
* Kalkınma Hızları:
Bizde % 3-5'lerde hatta bazen eksi değerlerde dolaşırken,
1988'de Singapur'da % 11.1
Güney Kore'de % 11.5'düzeylerindedir.
V- İNSAN HAKLARINA BASKILARIN KALDIRILMASI
1- İnananlara Zulmün Önlenmesi:
Dört yıl zarfında hiç kimse hakkında 163. maddeden dava açılmadı.
2- Başörtü Zulmüne Müsaade Edilmemesi:
Dört yıl zarfında hiç kimseye başını örttüğünden dolayı zulüm yapılmadı.
3- Her İsteyenin İstediği Yoldan Hacc'a Gitmesi:
Maalesef, "Milli Görüş" dışındaki zihniyetler, vatandaşın hacc ibadeti hürriyetini ve Anayasal hakkını kaldırmak için çeşitli senaryolar uydururlar. Karadan hacca gidilmemesi için "Kolera Var" bahanesi gibi. Sanki kolera uçaktakine bulaşmaz. Şimdikiler de hiçbir mazeret öne sürmeden karadan gitmeyi yasakladılar.
15İşte MSP ortaklığında bu haksız tehditler kaldırıldı. Böylece 1977'de 150.000 vatandaşımız hacc'a gitti.
4- "Kurban Derisi Zulmü"ne müsaade edilmemesi.
Taklitçi zihniyetler hukuk dışı yollara başvurarak vatandaşın bir ibadet olarak kestiği kurbanlarının derisini rızası olmadan belli yerlere,, (mesela THK'ya) vermesi için Anayasa ve İnsan Haklarına aykırı olarak baskı ve zor kullanmışlardır. 1974-1978 yılları arasında bu haksızlığa müsaade edilmemiştir.
5- İlk Defa Dördüncü Kalkınma Planına Manevi Kalkınma Kondu.
Manevi kalkınma olmadan maddi kalkınma olmaz. Anayasa' da "Devlet, Millet fertlerinin manevi varlıklarını geliştirir" hükmü açıkça yer aldığı halde daha önceki 1., 2., 3. planlarda Devletin bu hizmetleri hangi plâna göre yürüteceği, hangi hizmetleri nasıl yapacağı hakkında tek kelime dahi bulunmadığı halde, yukarıda da belirtildiği gibi, ilk defa 30 Kasım 1977'de TBMM'ne sunulan 4. Beş Yıllık Planda "Manevi Kalkınma" sahasında nelerin nasıl yapılacağını belirten takriben 30 sayfa tafsilatlı bir "Manevi Kalkınma Planı" hazırlanarak konuya önemli bir yer verilmiştir.
Ne yazık ki 1978'den sonra gelen taklitçi zihniyetli yöneticiler bu plânı değiştirmişler ve plânlardan bu önemli bölümü çıkartmışlardır.

MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN
1974-1978
AĞIR SANAYİ HAMLESİ
- 7 yıllık Program (1975-1982)
- 15 Milyar Dolarlık Yatırım (1976 değeriyle takriben 250 milyar TL yatırım)
- 200'den Fazla Milyarlık Tesis
- Uçağını, Tankını Yapan Türkiye.
Fabrika Kuran Fabrikalara Sahip Sanayileşmiş Türkiye
- l Milyon Kişiye, İşyeri Hazırlanması
- Milli Gelire Yılda 15 Milyar $ Katkı
- Yalnız Bu Hamle İle Yıllık % 15 İlave Kalkınma Hızı!
- Uzakdoğu Kaplanlarından Önce, Türkiye Arslanı Kükredi! (3 Adet Tablo)

MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN 1974-1978 AĞIR SANAYİ HAMLESİ
TABLO: 1

BÜYÜK SANAYi KURULUŞLARI
PROJE
ADEDi
YATIRIM TUTARI MiLYON TL.
ÜRETiM MiLYON TL.
İSTiHDAM
ithal ikamesi
KiŞi
MiLYON TL


ÇiMENTO
18
10.088
9.900
6.858
700
6476
AZOT
16
36.000
21.542
10.300
l. 000
36.660
ŞEKER
14
12.277
10.281
I2.60İ
1 950
6575
SUMERBANK
23
9.100
6.700
15.386
840
6700
SEKA
6
21.427
7.181
7.488
800
5200
TOPLAM
77
88.892
55.604
52.633
5.290
61.611 '
ORGANiZE S.B.
63
10000
63.000
750.000
37.500
30.000
K.SAN.SlT.
250
10000
20.000
250.000
12.500


AĞIR SANAYi KURULUŞLARI










T.OEMlR ÇELiK
7
68.813
29325
65.000
5.500
40.000
M. K. E. K.
32
27.400
40.000
44.321
7.792
60.000 r
TAKSAN
4
3.038
1.516
2.220
800
7500
TÛMOSAN
13
15.000
20000
20.000
2000
20000
TEMSAN
11
10.000
14.500
14.000
1500
20.000
TESTAŞ
3
1.985
7.425
6.840
700
7.000
TELESAN
1
850
1.000
1.600
(60
2.000
TUSAŞ
1
3.525
7.200
2.145
500
5.000
ARA TOPLAM
72
130.611
120.966
156.126
19.952
161.500
GENEL TOPLAM
462
239.503
259.570
1.208.759
74.242
253.111



MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN 1974-1978 AĞIR SANAYİ HAMLESİ
TABLO: 2

MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN 1976 OTOYOL HAMLESİ
1974 Kıbrıs zaferinin arkasından 1975'te Ağır Sanayi hamlesinin projeleri hazırlandı.
1976-77 2 yılda 200 tane trilyonluk ağır sanayi tesisinin yurdun her tarafında temelleri atıldı ve bu tesislerden 70 tanesi tamamlandı.
Bu büyük Ağır Sanayi hamlesine paralel olarak Türkiye'nin ulaşımında da en büyük hamleyi yapmak için büyük bir atılımı basardı.
Sanayileşmiş Türkiye'nin, Sanayi yoğun bölgelerinin hammadde ve mamul madde taşımalarının modern şartlara uygun olarak yürütülebilmesi için takriben 3000 km sanayi otoyolu sanayileşmiş Türkiye'nin diğer ihtiyaçlarını karşılamak için takriben 6000 km otoyolu yapılması için gayretli bir çalışma sürdürüldü.
Önemli olan bu büyük otoyol hamlesinin finansmanı idi. Bu hususta da gereken araştırmalar yapıldı.
O tarihte Başbakan Yardımcısı ve Ekonomik Kurul Başkanı olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan 1976 yılı sonunda yapılan hazırlıkları intaç etmek üzere İtalya'ya bir seyahat yaptı.
Bu seyahatinde, bir yandan ağır sanayi hamlesinin dışardan ithal edilecek makine ve teçhizat ihtiyacının finansmanını karşılamak üzere İtalya ile 1 milyar $'lık anlaşma imzaladı. Diğer yandan İtalyan Otoyol uzmanı Profesörü Prof. Rinaldi tarafından otoyollar için hazırlanan projeler ve fizibilite etütleri ile ilgili çalışmaları müzakere ederek bu otoyollar için "Bir yap işlet devret" anlaşmasının prensip mutabakatını sağladı.
O tarihte İtalya kendi otoyollarını tamamlamış ve bütün otoyol inşaat firmaları ve makine parklarıyla yeni bir ülkenin otoyollarını yapmak istiyordu. Şartlar Türkiye için son derece müsaitti.
Otoyolları, İtalyan karayolları ve müteahhitlerinin teşkil ettiği bir konsorsiyumu Türk firmalarının katkılarıyla yapacak, otoyolun finansmanı için kullanılan kredileri, bu konsorsiyum biten otoyolların üzerindeki benzinlikler, moteller, lokantalar ve kantinlerin 15 yıl süreyle işletilmesinden yapacağı karla ödeyecek idi.
Bu anlaşmalar Ocak 77 başında hükümete takdim edildi. O zamanki koalisyon ortağı A.P. zaten Ağır sanayi hamlesinin Milli Görüş'e büyük puan kazandırdığını, bir de otoyol hamlesinin daha da büyük puan kazandıracağını düşünerek işi savsakladı.
Şubat 1977'de 1977 yılı bütçesi meclisten geçince ve bu 250 milyar lira tutarındaki bütçeden ağır sanayiye 44 milyar lira ayrılınca Mart ayı başında CIA Başkanı Clifort'un Türkiye'ye gelerek Demirel ve Ecevit'le yaptığı görüşmeyi takiben Demirel ve Ecevit, Milli "Görüş'ün ağır sanayi hamlelerinin daha fazla gelişmeden seçime gidilmesini uygun görerek aralarında anlaşmak suretiyle 1977 yılının Ekim ayında1 yapılacak seçimleri 5 Haziran 1977'ye aldı. Ve böylece Otoyol atılımının önce, seçimden sonra ele alırız diyerek tehir ettiler.
Bilahare de o zamanki Adalet Partisinden 11 kişiyi otel odalarında görüşmeler yaparak CHP'ye geçirmek suretiyle meclisteki hükümetin çoğunluğunu ortadan kaldırarak Milli Görüş'ün hükümetten uzaklaştırılmasını sağladılar.
Böylece bu büyük hamleler akamete uğratıldı.
Şayet bu oyunlar oynanmasa idi ve Milli Görüş iktidarda kalsaydı bugüne kadar 1. ve 2. Ağır Sanayi hamleleri gerçekleştirilmiş olacağı gibi, Türkiye 9000 km otoyola sahip olacaktı ve de bu otoyolların yap-işlet devret metodu ile karşılıkları da ödenmiş ve üzerindeki bütün işletmelerin devri de yapılmış olacaktı.
 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
MSP Döneminde Devrim Niteliğindeki Hizmetler


Erbakan'ın ve Milli Görüşün, iktidar olduğunda neler yapabilece-ğini akıllara yatırmak için, daha önce Selamet dönemindeki koalisyon hükü-metle-rinde ve üç-dört yıl gibi çok kısa bir zaman diliminde, fiilen gerçekleştirdiği tarihî hizmetleri hatırlatmak zorun-dayız...
A- Milli Görüş, "Önce ahlâk ve maneviyat" diyerek yola çıktığı için bu sa-hada ve her birisi nizorlu bir mücadele sonunda başardığı "Devrim" niteliğindeki hiz-metlerin bir kısmını arz edelim:
1- 52 tanesi, daha önceki hükümetlerce ve özellikle Demirel tarafından kapatılan Orta kısımlarını yeniden devreye sokmak üzere, tam 350 tane İmam- Hatip Okulu’nun açılması başarılmıştır.(Lütfen dikkat edilsin. Bütün Cumhuriyet tarihi bo-yunca, 50 yılda sadece 50 tane, Selamet döneminde ise 3 yılda 300 tane İ.H.O. açılı-yor. İşte bizim faziletimiz, farkımızdır.)
2- İ.H.O. mezunlarının üniversitelere girme hakkındaki kanun teklifi verildi ve gerçekleştirildi. Bu gün İ.H.O. çıkışlı avukat, doktor, mühendis, po-lis, öğretmen, kayma-kam...Yüz binlerce inançlı kadrolar, yurt çapında görev başında ise bu Selamet’in meyve-leri ve hayırlı sonuçlarıdır.
3- İ.H.O. mezunu öğretmenlerin, ilkokullarda Din ve Ahlâk dersi öğret-meni olma-ları hususunda kanun teklifi yapıldı ve çok şükür başarıldı, bugün uygulanmaktadır.
4- Bütün okullara, Din ve Ahlâk dersleri programı konuldu. Bu durum Laik Türkiye'de, tek başına bir olay sayılmıştır. Daha sonra 12 eylül askeri yönetimi bunun önemini kavrayarak “Din eğitimini zorunlu dersler sınıfına” almıştır.
5- Bu ahlâk derslerinin, Ortaokul ve Liselerde Yüksek İslam ve İlahiyat mezun-larınca okutulması tamimle şart’a bağlanmıştır.
6- 1976-1977 ders yılı başından itibaren ilk, orta ve liselerde bütün ders kitap-larının yeniden yazılması, Bakanlar Kurulunca karar altına alınmıştır.
7- Mısır, Suudi Arabistan gibi Müslüman ülkelerde okuyanların, dip-lo-ma-larının Türkiye'de geçerli sayılması kararlaştırılmış ve uygulanmaya baş-lanmıştır.
8- Müstehcen neşriyatla (ahlâksız yayınlarla) mücadele kanunu çı-ka-rılmış, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarınca ciddiyet ve cesaretle uygulanmıştır.
9- Vakıf mallarının yağmalanmasına son verilmiş, Vakıflarca 500'e yakın cami yeniden restore edilmiş, Vakıf gelirleri üç-dört misline çıkarılmıştır. Ayrıca, Vakıf aşevlerinden yedirilen yoksulların sayısı dört misli artırılmış. Takriben 5000 kadar kör, sakat ve sahipsiz insanımıza, vakıflardan maaş bağ-lanmış, Vakıflara ait yeni iş hanları yapılmış ve gelir kaynakları arttırılmıştır.
10- Risale- i Nur gibi dînî, ilmî ve ahlakî eserlerin okutulmasına konu-lan yasak-lar kaldırılmış, böylece İslamî yayıncılıkta yeni bir çığır açılmış ve patlama yapılmıştır.
11- Kur'an Kurslarının yapılması ve yaşatılması için, Cumhuriyet tari-hinde ilk defa devlet katkısı olarak bütçeye ödenek ayrılmış ve 3000’den fazla Kur’an Kursu hizmete başlamıştır.
12-Din görevlilerinin mesleki eğitimi için, 7 tane Bölge Eğitim Merkezi açılmıştır.
B- Ülkemizi geri kalmışlıktan, sömürülmekten ve dilencilikten kurtar-mak, insa-nımıza helal ve huzurlu iş sahaları açmak için, mutlaka Ağır Sanayi hamlemizi başlat-mak, Milli Harp sanayimizi kurmak zorundaydık... Bu nedenle Milli, güçlü, süratli ve yaygın kalkınmayı sağlamak üzere, MSP bir yandan dış güçler ve yerli sömürü ve ser-maye çevreleri ile savaşırken, bir yandan da za-manla yarışıyordu. "Montaj değil, her yö-nüyle milli ve yerli üretim", " Fabrika yapan fabrika" diyerek yola çıkıldı ve ülke ça-pında 200 büyük fabrikanın plan ve projeleri hazırlandı, temelleri atıldı ve bu dev tesisle-rin 70 kadarı fiilen işlet-meye açıldı ve üretime başlandı. Böylece yüz binlerce vatanda-şımıza iş imkânı sağlandı. Geri kalan 130 fabrikanın çoğunun kaba inşaatları ve hizmet binaları bitirildi, hatta bazılarının makinaları getirildi...
Ama maalesef, malum olaylar ve oyunlar sonunda, yıllardır yüz üstü bırakılan, tari-hine ve tali-hine küskün bu dev eserler şimdi artık sahibini bekliyor...
C- Bu arada Milli Selamet’ce teklif edilen ve gerçekleştirilen önemli ka-nun-ların bazı-larını hatırlatalım:
1-İstiklâl Harbi gazilerine maaş bağlanması kanun teklifi hazırlanması...
2- Emekli işçilerin eş ve çocuklarının sigorta kapsamına alınması...
3- Çalışan işçilerin ana babalarının sigortalı sayılması.
4- Asgari (en az) geçim indirimi kanun teklifinin hazırlanması
5- Mukaddesata sövenlerin cezalandırılması
6- Çıraklık ve kalfalık kanunun çıkarılması.
7- Muhtarlara maaş bağlanması.
8- Maliyeti düşürmek ve pahalılığı önlemek için reklâm ve faizin mas-rafa ya-zılmaması (maalesef sağcı ve solcu sömürücülerin ittifakıyla engel-lendi.)
9- Doğu Anadolu’da görev yapanlara yakacak yardımı yapılması.
10-Küçük çiftçi ve balıkçıların, vergi muafiyeti sınırının yukarı alın-ması.
11- Yabancı ülkelerde çalışan işçilerin, askerliklerinin 29 yaşına kadar uzatılması.
12- Ev hanımı olan kadınların ve özel ev hizmetinde çalışanların si-gorta kapsa-mına alınması.
13-Tarım ve Orman işçilerinin S. Sigortalar Kurumu kapsamına sokul-ması.
14- Yurt dışında çalışan işçilerimizin, Türkiye içindeki hizmetlerinin bir-leştiril-mesi ve toplanması.
15- Yurt dışındaki işçi çocuklarının diplomalarının Türkiye'de geçerli sayılması.
16- 65 yaşını dolduran düşkünlere maaş bağlanması.
17- Dul ve yetimlere maaş bağlanması.
D - Dış Politikada:
1- Türkiye İslam konferansına tam ve aktif üye yapıldı.
2- İslam alemiyle siyasi, ekonomik ve kültürel sahalarda ciddi bir irtibat ve işbirli-ğinin temelleri atıldı.
3- MSP’nin üstün gayret ve cesaretiyle, zaferle biten Kıbrıs barış ha-re-kâtı yapıldı ve Kıbrıs Türkü’nün hayatı ve hürriyeti kurtarıldı.
4- Batı ülkeleri ve özellikle Amerika ile yapılan ikili anlaşmalarda Devlet onurumuzun ve milli çıkarlarımızın korunması sağlandı.
Sadece bir kısmını hatırlattığımız bu çok önemli ve hayırlı hizmetler, bir-kaç yıl gibi kısa bir zamanda ve bu günkünden çok daha katı ve kötü şartlar al-tında ve meclis aritmetiği içinde pek az sayıdaki bir milletvekili grubuyla baş-latılmış ve hamd olsun ba-şarılmış bulunmaktadır... İki üç yılda yapılanları, biz şimdi yazmaya kalksak iki üç yılda bitiremeyiz... Bu açıkca Rahmanî bir inayet-tir ve manevî bir berekettir!...
Şimdi, çok daha münasip şartlarda, çok daha güçlü bir kadroyla, yılla-rın ve olay-ların kazandırdığı deneyim ve donanımla Milli Görüş’ün yeniden iktidarı elbette saadet getirecektir.
Evet, "Fazilet gelince, Rezalet gidecektir. Saadet gelince,sefalet bitecektir"
Erbakan ve Kıbrıs Zaferi
Bazı küçük beyinlerin, büyük olayları idrak etmesini beklemek boşunadır. Kindar ve kıskanç kimselere, bir takım başarıların kabul ettirilmesi gerçekten kolay olmamaktadır. Bu ba-kımdan, Erbakan Hoca’nın, 74 Kıbrıs zaferini hafife alanların bu tavırları da, ya bu ola-yın boyutlarını kavrayamadıkla-rından, veya kıskançlık damarlarındandır.
Şimdi Kıbrıs Barış Harekâtının hem stratejik, hem psikolojik, hem de si-yasi ve askeri sahadaki üstün başarılarının ve mutlu sonuçlarının bir kıs-mını hatırlatalım.
I - Her şeyden önce bilinmesi ve kabul edilmesi gereken gerçek şudur ki, 74 Kıbrıs Harekâtının asıl mimarı ve kahramanı Erbakan'dır. Sadece mu-hale-fet-teki Demirel’in Adalet Partisi değil, koalisyon ortağı Ecevit’in Halk Partisi de, böyle bir harekâta kar-şıydı, çünkü korkuyorlardı ve Amerika ve Avrupa'nın bas-kısı nedeniyle çıkarma yapmaya cesaret edemiyor-lardı. Hükümetin CHP kanadının bu harekâta razı edilmesi için, Erbakan'ın ilk mücadelesini koalisyon içerisinde ve Büyük Millet Meclisinde kazandığını belirtmemiz lazımdır. Umuyorum ki pek yakın bir gelecekte, bütün bu gerçekler, belgeleriyle ortaya koyulacak ve mille-timiz olup bitenleri o zaman daha iyi anlayacaktır.
Bilindiği gibi 15. Temmuz.1974’te Samson adlı EOKA’cı Kıbrıs’ta Makaryosu devirip darbe yapmış ve Ada’yı Yunanistan’a katacağını ilan etmişti. Artık Kıbrıs’a müdahale etmemiz kaçınılamaz hale gelmişti. Ama hem Ecevit, hem de başta Demirel bütün muhalefet, askeri çıkarmayı çılgınlık olarak nitelemekte ve karşı gelmekteydi.
Sonunda İngiliz Başkanı Callahan’la konuyu görüşmek üzere Ecevit, Oğuzhan Asiltürk’le birlikte Londra’ya gönderildi.
Böylece Erbakan, artık tam yetkili başbakan vekiliydi.
Hava alanında, Ecevit uğurlandıktan hemen sonra Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar ve Kuvvet Komutanları Erbakan’la birlikte özel bir odaya geçiyor ve orada bulunan Süleyman Arif Emre Bey bile içeri alınmıyordu.
Bu uzun ve tarihi toplantıda, Kıbrıs’a derhal çıkarma kararı üzerinde anlaşıyorlar... Kuvvet Komutanları “yıllardır böylesine onurlu ve olumlu bir karara hasret çektiklerini ... Düşmanların dikkatini çekmesin diye, dağıtılarak Dörtyol, İskenderun ve Mersin’de konuçlandırılan birliklerimizin çıkarmaya hazır hale gelmesi için 2-3 gün gerekeceğini” bildiriyorlar. Bu arada daha önce İnönü ve Demirel’in yaptığı gibi verilen karardan geri dönülmemesi için, Erbakan’dan özellikle ricada bulunuyorlar.
Ve artık Ecevit, Türkiye’ye döndüğünde alınan bu karar gereği, hazırlıkları tamamlanan ve Kıbrıs’a doğru yola çıkan kahraman ordumuza mani olamıyordu.
Ecevit Kıbrıs çıkarması ve sonrasında:
1 - Önce çıkarmaya çekingen ve ürkek davranmak, kararın alınmasını uzatmak ve Rum’lara vakit kazandırmak,
2 - Batının baskısıyla, daha çıkarmanın ilk gününde bakanlar kurulunu toplayarak “ateşkes kararı” için çırpınmak,
3 - Bu ateşkes kararını saat 17.00’yi bile beklemeden gündüz 11.00’de açıklamak,
4 - “Kanton Çözüm” gibi yanlış ve Milli çıkarlarımıza aykırı bir öneriyi karşı tarafa acelecilikle sunmak,
5 - 2 nci Harekata şiddetle karşı çıkmak ve harekatın durdurulması için Koalisyon ortağından habersiz gizli talimatlar yağdırmak,
6 - Kıbrıs’ta ordumuzun rahatlıkla alabileceği stratejik ve ekonomik bölgelerin ele geçmesine engel olmak,
7 - Maraş’ı boş bırakıp pazarlık gücümüzü zayıflatmak,
8 - “ Federe Devlet” sözünü sakız yapıp Kıbrıs’ta kesin ve kalıcı bir çözümü zora sokmak gibi 8 tane tarihi ve talihsiz hatalar yapmıştır. Ama buna rağmen Kıbrıs Fatih’i rolü oynamaktan da geri durmamıştır.
II - Kıbrıs üzerinde, her ne kadar Yunanistan'ın heves ve hesapları bu-lunduğu ve orayı bütünüyle bir Rum adası yapmayı planladığı biliniyorsa da, Kıbrıs, asıl İsrail için önemlidir. Birleşmiş Milletler’in, ABD ve İngiltere’nin Kıbrıs'ı karıştırmak ve Türk Cumhuriyetini ortadan kaldırmak için çırpınma-ları işte bu yüzdendir.
Bir Dünya haritasını önünüze alıp baktığınızda görülecektir ki, İsrail'in çevresi hep İslam ül-keleriyle çevrilidir. Bu ülkelerdeki kabuk yönetimler ve kiralık beyinler de, eninde sonunda devrilip gidecektir. İsrail ise, sonunun geldiğini hissetmekte ve bunca yıldır Müslümanlara ve İslam Dünyasına yaptığı hıyanet ve haka-retlerin, mutlaka hesabının sorulacağını düşünmekte ve psikolojik bir suçlu-luk korkusu ve kompleksi içinde debe-lenmektedir.
Akdeniz dışında, İsrail’in bütün yardım kapıları ve kaçış yolları kapalı-dır. Çünkü Müslümanların kontrolü altındadır.
Akdeniz yollarının kalesi ve kapısı ise Kıbrıs'tır. “İşte bu yüzden Kıbrıs’ın Müslüman Türklerden arındırılması, İsrail'in güvenliği ve geleceği açısından hayati bir önem” kazanmaktadır.
III - Kıbrıs, İslam Alemine yeniden lider ve lokomotif olacak bir potan-si-yeli bulunan... Ve bu nedenle tarihi ve tabii bir sorumluluğu üzerinde taşıyan Türkiye açısından da oldukça önemlidir.
Ege ve Akdeniz'de, burnumuzun dibindeki adalar bile tamamen Yunanlıların ve düşmanların elindedir... Akdeniz'de batmayan bir donanma ko-numundaki Kıbrıs'ın da bütünüyle elimizden çıkması, Türkiye'nin kolu-nun ka-nadının kırılması demektir.
Zaten vaktiyle Kıbrıs fethinden sonra, İnebahtı'da Osmanlı donanmasını yakan Haçlı elçilerine, Sokulu Mehmet Paşa’nın "Siz bizim gemilerimizi yak-makla sadece saka-lımızı traş etmiş oldunuz. Ama biz sizden Kıbrıs'ı al-makla kolunuzu kırmış olduk" de-mesi de bu yüzddir.
Bu durumu çok iyi bilen ve ortaya çıkan fırsatı yerinde değerlendiren Erbakan, "Daha yakın temaslarda bulunmak(!)" üzere Ecevit'i Londra'ya uğurluyor ve resmen bütün yetkileri üstlenmiş Başbakan yardımcısı sıfatıyla "Ordular ilk hedefiniz Kıbrıs'tır!" komutunu veriyordu.
IV - Nice yıllardır böylesine onurlu ve olumlu bir karara hasret çeken kahra-man ordu-muz, hem geçmişte bu Peygamber Ocağında şehadet rütbesine ulaşmış ev-liya makamın-daki mücahitlerin manevi duası ve himmeti, hem de yakın bir ge-lecekte yeniden Hak ve Adaletin bekçileri olmanın peşin bereke-tiyle, bir nevi imkânsızı başarıyor, Amerika ve Avrupa’sıyla bütün Batılıları ve Batıl kafalı-ları hayret ve dehşete düşüren bir cesaret ve hareketle, ismini peygamberle-rinden alan Mehmetçikler Kıbrıs'a çıkıyordu.
V - Kıbrıs zaferinin mutlu sonuçlarına gelince.
a) İslam dünyasındaki, pek çoğu şartlı ve şaibeli bulunan ve maalesef sonunda Müslümanları kültüründen ve kimliğinden uzaklaştırıp emperyalistle-rin yarı sömürgesi du-rumuna sokan, bazı kurtuluş hareketlerini hesaba katmaz-sanız, Kıbrıs harekâtı, yakın tarihte Haçlılara karşı yüzde yüz milli amaç-lar ve yerli im-k-anlarla kazanılan, ilk zafer özelliğini ve önemini taşımaktadır. Kıbrıs'ta, Amerikası, Avrupası, Rusyası, İngiliz'i, Fransız’ı, Yunan’ı, İsrail’i... Kısaca Yahudi ve Hıristiyan dünyası yeni bir Haçlı ittifakı ku-rup karşımıza çıktıkları... Sözde müt-tefikimiz olan NATO ülkelerinin bile aleyhimize tavır aldıkları... Parasını peşin verdiğimiz silahlara, gemi ve uçaklara el koydukları ve her türlü ambargoyu uyguladıkları halde, Türkiye'nin Kıbrıs'a çıkması ve yarısını kur-tar-ması yeni bir Kosova'dır, Niğbolu'dur, Mohaç’tır...
b) Kıbrıs zaferi Afgan direnişi, Bosna mücadelesi ve Çeçenistan zaferi gibi destanlara zemin hazırlamıştır. Zira Kıbrıs’taki bu beklenmedik başarının bereketli ve cesaretli sonuçları, her tarafa yansımıştır.
Yeryüzündeki İslamî diriliş ve direniş hareketleri Kıbrıs zaferiyle yeni bir hız ve heyecan kazanmıştır. Böylece;
"Batı yenilmez, Haçlılara karşı gelinmez" korkusu ve kompleksi yıkılmış-tır.
c) Kıbrıs çıkarması yüzünden, ülkemize uygulanan ambargolar sebe-biyle, Türkiye kendi ihtiyaç duyduğu, başta savunma sanayiini, harp silah ve gereçle-rini üretmeye yö-nelmiş ve bu sahada başarılı olabileceğini göstermiş-tir.
Velhasıl 74 Kıbrıs harekâtı, Cumhuriyet tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Kıbrıs'ın sadece alınmasının değil, o günden bugüne elimizde kal-masının da kahramanı, yine Erbakan'dır.
Erbakan, Türkiye'de yıllarca ikinci ve üçüncü sınıf insan muamelesi gö-ren, her vesileyle horlanan ve ezilen dindar insanlarımızın yeniden kendilerine güven duygusu ve girişimcilik ruhu kazanmalarını sağladı. İnancını yaşayan ve bunu en büyük şeref sa-yan ve Hakk'ı savunan insanlar, Meclis'e girdi... Bunlara bakanlık verildi ve yönetim kademelerinde en üst görevlere ge-tirildi. Bunun üzerine, Nurculuk ve Süleymancılık gibi ke-sim-lere, tarikat ve İslami hizmet ehli kimselere sırf Erbakan'a kayma-sınlar diye, düzen tarafından müsaade ve müsamaha edildi...Bu da onların daha rahat hiz-met vermelerini ve İslami düşünce ve davranışların daha bir gelişmesini ve yerleşmesini netice verdi. Yani Selamet ve Refah Partisi dışındaki, manevi hizmetlerin ve İslami gelişmelerin şerefine ve seva-bına da, dolaylı olarak Erbakan yine ortaktır.
"Önce ahlak ve maneviyat" diyerek yola çıkan ve manevi kalkınma hamlesini başlatan ve başaran Erbakan, hemen ardından ve özellikle Kıbrıs za-ferinin arkasından, tarihi "Ağır Sanayi" hamlesini başlatmış ve bütün iç ve dış mihrakların karşı-sına dikilmesine rağmen, temelini attığı 200 fabrika-nın 68 tanesini tamamlamıştır. Geri kalanları da hizmete sokmak ve sadece yeni bir Türkiye değil, yepyeni bir dünya kur-mak üzere, işte Selamet gemisi, şimdi Refah birikimi ve Fazilet kadrosuyla, Saadet sabahında iktidar limanına yaklaşmaktadır.
Kutlu ve mutlu olsun!
MTB - Müslüman Topluluklar Birliği
Dünya Emperyalizmine, Siyonizm'in zulmüne ve en son olarak Müslümanları sindirmeye yönelik Körfez Krizine karşı, halkı Müslüman olan ülkelerin resmî yönetimle-rinden oluşan "İslam Konferansı" ve "Arap Birliği" gibi kuruluşlar etkisiz ve ça-resiz kalınca, ileride kurulacak "İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı"nın çekirdeği sayılan "Müslüman Topluluklar Birliği" (MTB) oluşturulmuş ve fiilen dev-reye so-kulmuştur. Bu konuda Erbakan Hocamızın rolü pek büyük olmuştur.
MTB yani, "Müslüman Topluluklar Birliği", nüfusu bir buçuk milyara va-ran, sek-sene yakın Müslüman topluluğun, mevcut siyasî partileri ve dernekleriyle, Millî kurtuluş ha-reketi liderlerinin girişimi ve işbirliği sonucu kurulmuştur.
Bunların en önemlileri şunlardır:
1 - Başta, Türkiye'de giderek gelişen ve güçlenen Milli Görüş hareketi ve Muhterem Lideri.
2 - Cezayir'deki son mahallî seçimlerde oyların % 60'ını alan "Selamet Cephesi"
3 - Ürdün Parlâmento seçimlerinde büyük çoğunluğu kazanan "Müslüman Kardeşler" Partisi.
4- Mısır’da, açıkca milletvekili seçimlerinde girmesine izin verilmedi-ğinden "Amel Partisi" listelerinden seçime katılan ve önemli bir denge halinde parlâmentoya gir-meyi başaran "Müslüman Kardeşlerin” ılımlı ve olumlu kanadı.
5- Sudan'daki seçimlerde, oyların % 20'sinden fazlasını alan ve mev-cut hükü-metin önemli bir kanadını oluşturan "İslamî Cephe" partisi.
6- Pakistan'da dindar partilerin oluşturduğu "İslamî İttihat"
7- Malezya'da, emperyalizme karşı en etkin ve emîn mücadeleyi ba-şarıyla sür-düren ve halkı peşinden sürükleyen "Cemaat-ı İslamiye" partisi.
8- Filipinler’de, Akino’ya ve dış güçlere karşı bağımsızlık savaşını ve-ren "İslamî Kurtuluş" partisi.
9- Afganistan'daki "Mücahit Liderler İttifakı"
10- Gannuşi'nin liderliğindeki Tunus İslamî Diriliş hareketi.
11- Fas'ta, Yemen'de, Rusya'da ve Çin'deki bağımsızlık mücadelesini sürdüren organizeli İslamî güçler temsilcileri.
12- Şu anda Irak'ta faaliyet gösteren Suriye Müslüman Kardeşler Teşkilatının her iki kanat liderleri ve eski Suriye Cumhurbaşkanı Hafız Emin'in de içinde bulunduğu cemiyet gibi, kendi ülkelerinde ve İslam aleminde söz sa-hibi olan ve Müslümanların ger-çek temsilcileri bulunan bu organize güçlere karşı, önceleri resmî yönetimler cephe al-mışlarsa da, bunları sindirme ve sön-dürme girişimleri başarısız kalınca ve Müslüman halklar da giderek şuurla-nınca, bu sefer uzlaşmak ve hatta birlikte çalışmak zorunda kalmışlardır.
İşte bir kısmını yukarıda arz ettiğimiz, Müslüman ülkelerdeki siyasî ör-gütlerin ve organize güçlerin liderlerinden oluşan MTB (Müslüman Topluluklar Birliği) nin temeli Haziran 1990'da Bağdat'ta yapılan bir konfe-ransta atılmış-tır.
İlk defa, 13 ülkenin siyasî parti ve kurtuluş liderleri ve yüksek sevi-ye-deki mü-şavirleri Amman'da bir araya gelip, MTB’nin kuruluş programını ve ça-lışma esaslarını istişare edip görüş birliğine varılmıştır.
Arkasından, 10 Eylül 1990'da Mekke Konferansı tertip edilerek, 40'a yakın Müslüman ülkeden 600'den fazla ilim ve fikir adamıyla, önemli devlet ricali, birlikte toplanıp 3 gün boyunca çok mühim istişare ve değer-lendirmeler yapılmıştır.
Bitiş günü 12 Eylül'e rastlayan ve arkasından özel olarak Kâbe'nin altın kapısı açılarak, Beytullah’ın içerisinde namaz kılan Erbakan Hocamız, bununla ilgili olarak "şu takdîr-i İlahîye bakınız ki, bundan tam 10 yıl önce, yine bir 12 Eylül günü ihtilal neti-cesi Uzunada’ya kapatılıp Cuma namazına bile izin veril-mezken, şimdi tam on yıl sonra ve aynı gün, Kâbe'nin içerisinde namaz kılmak şerefine erişiyoruz" diyerek mutluluğunu dile getiriyordu.
Arkasından, 16 Eylül 1990’da Erbakan Hoca Amman’a gidip Irak Büyükelçiliği yetkilileriyle Bağdat seyahatinin programını kararlaştırdıktan sonra, 17 Eylül 1990 Pazartesi günü, Cidde'ye geçerek MTB’nin tarihi toplan-tı-sına katıldı.
19 eylül Çarşamba günü Cidde'deki meşhur kraliyet sarayı olan Kasr-ı Matemerat'ta, Kral Fahd ile Erbakan bir görüşme yaptı. Kral’ın, nezaket gös-terip protokol kurallarını çiğneyerek, Erbakan Hoca'nın bulunduğu salona kendileri-nin gitmesi dikkat-lerden kaçmıyordu.
Erbakan Hoca'nın önderliğindeki MTB (Müslüman Topluluklar Birliği) “ Körfez Krizine barışçı çözümler bulmak ve Siyonizm'in plânlarını bozmak” gay-retleri çerçeve-sinde, 20 Eylül 1990'da yine Cidde'deki Kasr-ı Matemerat’ta bakanlardan oluşan bir Kuveyt heyetiyle de önemli bir görüşme yaptı.
Arkasından yapılan bir basın toplantısından sonra, kendilerine tahsis edilen özel bir uçakla MTB yetkili temsilcileri, Amman'a uçtular. Amman'da kendi aralarında özel bir toplantı yapan MTB üyeleri, asıl görevlerinin " hakemlik ve arabuluculuk olması ve mutlaka tarafsız davranılması ve ba-rışçı bir çözüm için her çareye başvurulması “ konu-sunda görüş birliğine vardı-lar. Yirmi beş kişiden oluşan MTB heyeti, ayrıca Irak'ta nele-rin ve nasıl konu-şula-cağını da karara bağladılar.
22.Eylül Cumartesi günü MTB heyeti Bağdat'a hareket etti. İlk gö-rüşme, Bağdat'ta özel bir binada faaliyet gösteren, Suriye İhvan-ı Müslimîn liderleri ve Suriye eski Cumhurbaşkanı Hafız Emin'den oluşan bir heyetle yapıldı. Burada MTB adına, bir saate yakın bir konuşma yapan, Körfez Krizinin asıl nedenlerini ve kurtuluş çarelerini anlatan Erbakan Hoca'yı dinleyen Suriye heyeti, Hoca'nın boynuna sarılıp tebrîk , takdîr ve te-şekkürlerini arz ettiler.
Daha sonra 25 kişilik MTB barış heyeti, Saddam Hüseyin'le bir araya geldi-ler. Saddam'ın geniş açıklamalarını dinledikten sonra, adil ve şerefli bir barışın gereğini ve nasıl gerçekleşebileceğini dile getirdiler. İnisiyatifin mut-laka Müslümanların elinde bulunması lüzumuna işaret ettiler.
24.Eylül Pazartesi günü de Irak'ın beyin adamlarından Taha Yasin Ramazan'la kendi sarayında çok önemli görüşmeler gerçekleştirildi.
Saddam'la görüştükten sonra MTB heyeti özel bir uçakla İran'ın baş-kenti Tahran'a gitmiş, Erbakan Hoca ise 24-28 Eylül tarihleri arasında Libya'nın başkenti Trablus'ta yapılacak, 600'den fazla ilim, fikir ve devlet adamı-nın iştirak edeceği, Uluslararası Müslüman Ülkeler Konferansına katılmak üzere ilk durak olan Amman'a hareket etmişti...
Barış maratonunun 22 günlük ilk bölümü bu şekilde kapanırken, MTB "Müslüman Topluluklar Birliği" de, böylece ileride D-8’le sonuçlanacak mutlu ve umutlu hedeflere doğru yola çıkmış bulunu-yordu...
Ve bugün Çeçenistan'da, Bosna-Hersek’e, Cezayir'den Filistin'e, Afganistan'dan Keşmir'e kadar, Dünya Müslümanların sorunları ve çözüm yolları konusunda uluslararası her türlü kongre ve konferansların oluşumunda ve başında Erbakan’ın bulunduğu ise, artık herkes tarafından bilinen bir durumdur.
Daha sonra, barışçıl ve insancıl metodları tepeleyip vahşice Irak’a saldıran ABD ve yandaşlarının tutumu, Erbakan Hoca’yı bir kere daha haklı çıkarıyor... İslam ülkeleri yöneticileri ve kurtuluş hareketi liderleri nezdinde ağırlık ve saygınlığını artırıyordu.
 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
54.Refahyol hükümeti

I. GENEL EKONOMİ
1- NELERİ GERÇEKLEŞTİRDİK?
2- EKONOMİYİ NEREDEN NEREYE GETİRDİK?
Şekil-1'de 28 Haziran 1997 tarihinde hükümeti devralmasaydık 1996 ve 1997 yılları sonunda karşılaşacağımız tablo görülmektedir. Sürekli büyümekte olan bütçe açıkları ve iç borç sarmalı ülkemizi felç etmiş bir durumdaydı. 1996 yılı sonu itibariyle bütçe açığı 48 milyar dolarlık bütçenin 20 milyar dolarım, yani yüzde 42'sini oluşturacaktı. İç borcun ise 45 milyar dolara ulaşması beklenmekteydi. Bu gidiş devam ettiği takdirde 1997 yılı sonunda bütçe açığımızın 30 milyar dolar, iç borcun ise 58 milyar dolar olması kaçınılmazdı.


Şekil-2'de hükümeti devraldıktan sonra bütçenin seyri görülmektedir. 1996 yılı sonunda 20 milyar dolar olması beklenen bütçe açığı 15 milyar dolar, 30 milyar dolar olması beklenen iç borç ise 22 milyar dolara düşürülmüştür. Hükümetimiz, icraatına suni gündemler olmaksızın devam edebilseydi 1997 yılı sonunda bütçe açığımız sıfırlanacak, iç borç ise 15 milyar dolar seviyesine düşecekti.
Mesut Yılmaz başkanlığında kurulan 55.Hükümet, Haziran 1997 sonu itibariyle, suni gündemler neticesinde denk olarak gerçekleşmesi planlanmışken karşılaşılan 700 trilyon liralık bütçe açığının Cumhuriyet tarihinin en büyük bütçe açığı iddiası ile adeta bir enkaz edebiyatı yaparak halkımızı yanıltmaktadır. Haziran 1997 sonu itibariyle bütçe açığı dolar bazında 5.5 milyar dolar olmuştur. Bu rakam geçen yılın aynı döneminde yani Haziran 1996 sonunda 15.2 milyar dolar idi. Yani yine Mesut Yılmaz'ın başkanlığında kurulan 53. Hükümet geçen sene hükümetimize 15.2 milyar dolarlık, TL olarak bugünkü rakamlarla 1.9 katrilyon TL bütçe açığı bırakmış idi.

Şimdi hükümetimizin ekonomide almış olduğu olumlu sonuçlara ve suni gündemler neticesinde gelmiş olunan duruma bakalım. Şekil-3'de görüldüğü üzere ticari kredi faizleri yüzde 120'lerden Şubat 97'de yüzde 85'lere düşürülmüşken, bu rakam Nisan 97'de düşmeye devam edip yüzde 80'lere gerileyecekken yüzde 100'lere çıkmıştır. Yine Şekil-4'de görüldüğü üzere hükümeti devraldığımızda yüzde 76'lar seviyesinde olan repo oranı Şubat 97'de yüzde 50'ler seviyesine kadar çekile-bilmiştir. Bu rakam Nisan 97'de yüzde 45'lere kadar çekilebilecekken tekrar yüzde 74'ler seviyesine çıkmıştır. Benzer durum Şekil-5 ve Şekil-6'da görülen mevduat ve interbank faizlerinde de yaşanmıştır.


Hükümetimiz döneminde iç borç ve bütçedeki faiz yükü bakımından büyük önem arzeden hazine borçlanmalarında önceki dönemlere nazaran çok olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Yüzde 170 seviyesinde devralınan hazine borçlanma faizi Şekil-7'de görüldüğü gibi Şubat 97 tarihinde yüzde 83'ler seviyesine kadar düşürülmüştür. Bu oran yüzde 70'ler seviyesine kadar düşürülebilecekken Nisan 97'de yüzde 90'lar seviyesinde gerçekleşmiştir. Yine de bu seviye devralman duruma göre çok iyidir. Öte yandan devralındığında sadece 155 gün olan ortalama hazine borçlanma vadesi Şekil-8'de görüleceği üzere Şubat 97'de 400 güne, suni gündemler neticesinde yaşanan olumsuzluklara rağmen, Nisan 97'de 730 güne kadar çıkarılmıştır.
Hazine borçlanmalarında çok önemli bir adım da borçlanmaların Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) baz alınarak yapılması olmuştur. Böylece ekonomideki kısa dönemli dalgalanmalar neticesinde oluşabilecek yüksek oranlı borçlanmaların önüne geçilebilmiş, haksız ve spekülatif kazanç ortamına imkân tanınmamıştır.


Hükümetimiz döneminde enflasyonla mücadelede başarı sağlanmıştır. İleride gösterileceği şekilde özellikle emekliler, işçiler, memurlar ve köylümüz dahil toplumun tüm gelir gruplarına enflasyonun çok üzerinde, 40-50 puanlık bir reel gelir artışı sağlanmış olmasına karşın, bu reel gelir artışının finansmanında alternatif gelir kaynakları devreye alınarak enflasyonun azmasına meydan verilmemiş, Şekil-9'da görüldüğü üzere sun'i gündemlere rağmen enflasyon sabit tutulmuştur.
Ekonomideki diğer olumlu bir etki de borsada yaşanmıştır. Hükümeti devraldığımızda 550 puan olan borsa endeksi, Şubat 97'de 1.700 puana kadar yükselerek yeni rekorlar kırmıştır. Ancak Şekil-10'da da görüleceği üzere suni gündemler borsayı olumsuz etkilemiş, endeks 1.800'lere çıkabilecekken 1.450'lere kadar düşmüştür.


Hükümetimiz döneminde her biri 10 milyar dolar dolayında üç Kaynak Paketi yürürlüğe konmuştur. Bu üç Kaynak Paketi ile öngörülen hedeflere ulaşabilmek için, öncelikle altyapıyı oluşturacak düzenlemeler yapılmış ve bu amaçla 8 adet Kanun, 11 adet Bakanlar Kurulu Kararı, 9 adet Tebliğ ve Yönetmelik ile 4 adet de Başbakanlık Genelgesi çıkartılarak, uygulanmaya konulmuştur. Enkaz edebiyatı icraatçısı olacağını şimdiden belli eden mevcut hükümetin kamuoyunu yanıltmaya yönelik beyanlarının aksine Şekil-11'de görüldüğü üzere bu Kaynak Paketlerinden Ocak 97 itibariyle 11.78 milyar dolar, Nisan 97 itibariyle ise 13.33 milyar dolarlık bir gelir sağlanmıştır.
Şekil-12'de Hükümetimiz döneminde döviz rezervlerimizde Şubat 97 itibariyle yaklaşık l milyar dolarlık bir artış kaydedildiği görülmektedir.
İç borçlar çığ gibi büyümekten kurtarılarak hızla azaltılmıştır.
Hükümetimiz iş başına gelmeden önce iç borçlar yıldan yıla hızla artarak l Ocak 1996'da 20,2 milyar dolara çıkmış, sonra da altı ayda 35,7 milyar dolara yükselmişti, iç borçlar yüzde 150-200 faiz ve 4 ay vade ile yapılan yeni iç borçlanmalarla ödeniyordu. Bu durum dikkate alındığında aynı gidişat ile iç borç 31.12.1996'da 45,2 milyar dolara, 31.12.1997'de ise 58 milyar dolara çıkacaktı. Böylece ülke büyük bir felaketin içine sürüklenecekti. Hükümetimiz yeni politikalar ve aldığı tedbirlerle bu vahim gidişata son vermiştir. Şekil 13'de görüleceği üzere iç borç Şubat 97'de 20 milyar dolara indirilmiştir.

DESTEKLEME BUĞDAY ALIM FİYATLARI
I. MAKARNALIK BUĞDAYLAR

HAZİRAN
TEMMUZ
AĞUSTOS
EYLÜL
1. ANADOLU DURUM BUĞDAYI
44.550
46.550
48.550
50.550
2. DİĞER DURUM BUĞDAYI
37.950
39.950
41.950
43.950


II. EKMEKLİK BUĞDAYLAR

HAZİRAN
TEMMUZ
AĞUSTOS
EYLÜL
1. BEYAZ SERT BUĞDAY
36.300
38.300
40.300
42.300
2. KIRMIZI SERT BUĞDAY
33.000
35.000
37.000
39.000
3. KIRMIZI YARI SERT BUĞDAY
31.350
33.350
35.350
37.350
4. BEYAZ YARI SERT BUĞDAY
29.700
31.700
33.700
35.700
5. DİĞER BUĞDAY
28.050
30.050
32.050
34.050


III. YURT DIŞI EKMEKLİK BUĞDAY FİYATLARI

HAZİRAN
TEMMUZ
AĞUSTOS
EYLÜL
1.AMERİKAN BUĞDAYI
150$
(FOB)
21.000 TL

2. AVRUPA BUĞDAYI
170$
(FOB)
23.800 TL


TÜRKİYE'DE VERİLEN FİYATLAR DÜNYA FİYATLARININ ÇOK ÜSTÜNDEDİR.

Toplumun geniş tabanlı kesimlerine sağlanan reel gelir artışlarına ve bizden önceki dönemlerden sarkan kısa vadeli ağır hazine geri ödemelerine rağmen, Şekil-14'de görüleceği üzere, emisyon hacmi başarıyla kontrol edilmiş, piyasaların dengesini zedelemeyecek bir artış trendi sağlanmıştır.
HALKIMIZA NEVERDİK?
Köylümüze Ne Verdik?
Nüfusumuzun takriben yarısı köylümüzdür. Hükümetimiz tarafından köylümüzün refah seviyesini arttırmak için gece gündüz çalışılarak büyük adımlar atılmıştır.
Tarım Bakanlığı bütçesi 1997 yılında 1996'ya nazaran büyük ölçüde artırılarak 22,9 trilyondan 43,2 trilyona çıkartılmıştır. Bütçenin toplam artışı yüzde 78,1 oranında olmasına rağmen Tarım Bakanlığı'nda yüzde 89 artış olmuştur. Böylece Tarım Bakanlığı bütçesinin toplam bütçe içindeki payı yüzde 0,65'ten yüzde 0,69'a çıkartılmıştır. Bu artış son yıllardaki en büyük artıştır. Nitekim 1995 bütçesinde artış yüzde 48, 1996 bütçesinde yüzde 74 iken, 1997'de yüzde 89 yapılmıştır.
1995 yılında bütçeden tarımsal desteklemeye ayrılan pay sadece 19 trilyon, 1996 yılı içinse önceki hükümet tarafından öngörülen destekleme fonu sadece 38 trilyon idi. Hükümetimiz 1996 yılı ikinci yarısında yaptığı hamle ile 1996'daki desteklemeyi 60 trilyona çıkarttığı gibi 1997 yılı için de 95 trilyon TL'm tarımsal desteklemeye ayırmıştır.
Sadece bütçe desteklemesi ile değil, aynı zamanda TMO, Şeker Şirketi ve birliklerin bütün imkânları seferber edilerek ve bunların rasyonel çalışmaları sağlanarak, köylümüzün emeği olan zirai ürünler karşılığı köylümüze 1996 yılında sadece 43,5 trilyon TL toplam ödeme yapıldığı halde, hükümetimiz döneminde 136 trilyon ödeme yapılmış ve böylece bir yılda yüzde 312 oranında büyük bir artış sağlanarak köylümüz azami derecede desteklenmiştir. Bu artış dönem enflasyonunun kat kat üstündedir.
Bu destekleme sayesinde mahsul alımında ;
1. Taban fiyatları enflasyonun çok üstünde artırılmıştır,
2. Alım miktarlarında ve çeşitlerinde büyük artış sağlanmıştır,
3. Ödemelerin alım yılı içinde yapılması temin edilmiştir.
Birliklerin 1996 yılı ürün alım fiyatları aşağıda verilmiştir.

Ürünler
Geçen yıl ödenen (kg/TL)
Bu yıl ödenen (kg/TL)
100 idi ne oldu
Pancar
4.500
8.500
189
Buğday
8.500
20-24.000
282
Tütün
240.000
500.000
207
Kabuklu fındık
45.000
210.000
467
Ayçiçeği
13.000
36.000
277
Soya fasulyesi
15.000
30.000
200
Yer fıstığı
42.000
88.500
211
Yemeklik zeytin
140.000
250.000
179
Zeytinyağı
170.000
280.000
165
Üzüm (çekirdeksiz)
40.000
82.500
206
Pamuk (Ege)
40.000
70.000
175
Pamuk (Çukurova)
34.500
60.000
176
Kuru kayısı
100.000
250.000
250
Antep fıstığı
Alım yapılmadı
300.000
İlk defa alım yapıldı
Kırmızı biber
Alım yapılmadı
200.000
İlk defa alım yapıldı
Kuru fasulye
Alım yapılmadı
70.000
İlk defa alım yapıldı
Nohut
Alım yapılmadı
50.000
İlk defa alım yapıldı

Böylece alım ücretleri artırıldığı gibi, alım miktarlarında da ayrıca büyük artış sağlanmıştır. 1995 yılında sadece TMO 166 bin ton hububat alımı yaptığı halde 1996 yılında 1,5 milyon ton alım yapılmıştır.
1995 yılında TMO 48 milyon dolarlık hububat aldığı halde, hükümetimiz döneminde 329 milyon dolarlık alım yapılarak köylümüze 7 misli fazla para ödenmiştir.
1996 yılı ikinci yarısında tarım ürünleri için üreticiye yapılan ödeme, 1995 yılı ikinci yarısında üreticiye yapılan ödemeden yüzde 312 daha fazla gerçekleşerek 43.5 trilyondan 135.8 trilyona çıkarılmıştır.
Tohumluk destekleme ödemelerinde büyük artışlar sağlanmıştır. Hibrit ayçiçeği, çeltik, soya, pamuk ve korunga, fiğ ve yonca tohumlukları için birlikler tarafından geçen yıl üreticiye ödenen bedelle; 1997'de ödenen ürün bedeli arasında yüzde 200 ile yüzde 625 arasında fark vardır.
Köylümüzü destekleme hususunda diğer en önemli hamlemiz gübre konusunda olmuştur. Bugüne kadar ki tatbikatta köylüye gübre bedelinin devlet tarafından ödeneceği taahhüt edilmiş ise de bu ödeme takriben 6 ay gibi bir zaman almakta ve köylü haksız bir yüke maruz kalmaktaydı. Hükümetimiz köylümüze yüzde 50 gübre sübvansiyonunun alımda derhal ödenmesi esasını getirmiştir. Ayrıca gübre alımlarında formaliteler azaltılmıştır. Öte yandan gübre desteği için 1997 yılında 85 trilyon TL ayrılmıştır. 1995 yılında gübre desteği için 366 milyon dolar ödendiği halde, 1996’da biz bu miktarı 47,5 trilyon TL'ye yani 586 milyon dolar'a çıkarttık. 1997'de ise 85 trilyon TL yani 629 milyon dolar olacak şekilde bütçemizi hazırladık.
Köylümüzü desteklemek hususunda en önemli bir atılımımız ise hayvancılığın yeniden ihyası atılımıdır. Hayvancılığın yeniden ihyası için şu 12 hamle yapılmıştır:
1. Türkiye'de hayvancılığın geliştirilmesi gayesi ile 1997 yılında 40 trilyon TL kaynak ayrıldı.
2. Mevcut 1.2 milyon büyükbaş besi hayvanına ilaveten l milyon baş besi, böylece 954.000 ton et üretimine ilaveten;
3. Ayrıca 100 bin ton et üretimi daha yapılması,
4. Bu suretle et ithalatının önlenmesi ve buna mukabil yeniden et ihraç eder duruma gelinmesi,
5. Et ithalatına 1996 yılında 195 milyon dolar ödenmiş olup, şimdi ise bu değerde ihracat yapılması,
6. Et ithalatındaki fon ise, önce yüzde 3'ten yüzde 30'a çıkartılmış; daha sonra da canlı hayvan ve et ithalatı yasaklanmıştır.
7. Yeterince kredi verilmesi.
8. Kredilerin döviz eşdeğeri ile faizsiz verilmesi.
9. Yüzde 30'daıı fazla artışlar için kur garantisi verilmesi ve farkın devlet tarafından ödenmesi.
10. Kalkınmada öncelikli illerde uygulanacak koyunculuk projesi için 2 trilyon TL kaynak ayrılması, böylece yetiştiricilere Tarım işletmeleri Genel Müdürlüğü birimleri aracılığı ile yüzde 20 faizli kredi kullandırılarak damızlık koyunculuk işletmeleri kurulması imkânının getirilmesi.
11. Yerli üretimi desteklemek gayesi ile süt tozu ithalatına uygulanan fon yüzde 30'dan yüzde 55'e yükseltilmiştir.
12. Süt fiyatı 1600 TL'den 27.000 TL'na çıkarılmış böylece 3.000 TL süt teşvik primi ile birlikte süt alım fiyatlarının 30.000 TL'na yükselmesi sağlanmıştır. Şu anda ise birçok bölgede çiftçiler sütü 35-40 bin liraya satabilmektedir.
Hayvancılığın ihyası için büyük önem taşıyan çayır ve mera alanlarının ıslahı ve arttırılması hususunda 1996 yılında 8.000 hektar saha artırılması yapılmıştır. 1997 yılında ise 22.000 hektar alanın ıslah ve artırılması programlanmıştır. Artış yüzde 175.
Aynı şekilde yem bitkileri alanlarının artırılmasına da çok büyük önem verilmiştir.
1996'da 7650 hektar yeni yem bitki alanı geliştirilmiştir. 1997'de ise 22.000 hektar yeni bitki alanı geliştirilmesi programlanmıştır. Artış yüzde 187.
1997-98 ürün döneminde belirlenen destekleme buğday alım fiyatları dünya fiyatlarının çok üstündedir. Şekil-15'deki tabloda görüleceği üzere buğdaya tek fiyat verilmemiş, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları için dört ayrı fiyat verilmiştir. Yine tabloda görüleceği üzere Amerikan buğdayı'nın dünya fiyatı 21.000 TL iken bunun muadili kırmızı sert buğdaya dört ayın ortalaması dikkate alındığında 36.000 TL fiyat verilmiştir.
Destekleme yaş çay alımında daha önceki yıllarda görülmemiş bir artış sağlanmıştır. 1996 yılı fiyatı tek sürgünde 25.000 TL olarak verilmişken bu yıl birinci sürgün için 50.000 TL. ikinci sürgün için 52.500 TL ve üçüncü sürgün için 55.000 TL olarak verilmiştir. 1997 dünya yaş çay alım fiyatının 30.000 TL olduğu dikkate alınacak olursa, çay üreticisine 1997 yılında dünya fiyatlarının çok üstünde bir fiyat verildiği görülmektedir. Bu fiyat dolar bazında son 15 yılın en yüksek fiyatı olmuştur.
Esnafımıza Ne Verdik?
Türkiyemizde takriben 3 milyon esnafımız bulunmaktadır. Bu esnafımız takriben 13,5 milyon nüfusa bakmaktadır. Esnaflarımız devletimizin belkemiğidir. Hem sermayesi, hem bedeni, hem de bütün aile efradı ile gece gündüz canıyla başıyla çalışmaktadır. Esnafımızı güçlendirmek devletimizi güçlendirmektir. Refahı geniş tabana yaymaktır. Bu inançta olan hükümetimiz esnafımızın refah seviyesini arttırmak için gece gündüz çalışmıştır. Esnafımız için yaptığımız 13 hamle şöylece özetlenebilir:
1. Krediler arttırıldı, şartlar iyileştirildi.
2. Faizlerin düşmesiyle esnaf rahatladı.
3. Enflasyonun düşüşü ile esnafa rahatlama sağlanıldı.
4. Bağ-Kur'da derece yükselmesi imkânı getirildi.
5. Bağ-Kur prim borçlarının ödenmesinde kolaylık sağlandı.
6. Gelir ve diğer vergi borç ödemesinde kolaylık sağlandı.
7. Bedelsiz ithalat uygulaması ile tezgah ve makina getirilmesinin teşviki sağlandı.
8. Sanayi sitelerinin inşaatları hızlandırıldı ve yurdun her tarafına yayıldı.
9. Bağ-Kur emeklilerinin maaşları yüzde 300'e kadar artırıldı.
10. Bağ-Kur emekli maaşlarındaki artışın primlere yansıtılmamasına özen gösterildi. Bütçeden destek verildi.
11. Diğer gelir gruplarına temin edilen refah artışı suretiyle esnafa canlılık getirildi.
12. Sınır ticaretinin geliştirilmesi ve bilhassa Güneydoğu'da alınan tedbirler ile bölge esnafına canlılık getirildi.
13. Bavul ticaretinin teşviki ve kolaylaştırılması ile esnafa yeni imkânlar sağlandı.
Bugüne kadar esnafımıza hiçbir zaman yeterli kredi verilmemiştir. Esnafımıza verilen krediler hep o kadar az olmuştur ki; esnafa verilen krediler ile esnafın bir buzdolabı alması bile mümkün olamamıştır.
Bu gerçeğin bilincinde olan hükümetimiz, esnaf ve KOBİ'lere verilen kredilerde şu 7 hamleyi yapmıştır:
1. Esnafa verilen krediler 1996'mn 2.yarısında 57 trilyondan 80 trilyon TL'na çıkartıldı.
2. Kredi limiti l Ocak 1997 tarihinden itibaren 500 milyon liradan 1 milyar TL'na yükseltildi.
3. KOBİ'lere verilen krediler 34 trilyondan 60 trilyon TL'na çıkarıldı.
4. KOBİ'lere teşvikli fon kredisi yürürlüğe konuldu.
5. Yatırım indirimi, Gümrük Vergisi Muafiyeti, Damga Vergisi ve harç istisnası, KDV istisnası ve Fon Kredisi imkânı tanınan Teşvik Belgesi verilmesine başlandı. Böylece Fon Kredisinden yararlanmak üzere 8.036 KOBİ sahibi müracaatta bulundu ve 2.5 trilyon TL. tutarında kredi kullanıma açıldı.


6. "Kadın ve Genç Girişimci" kredileri yüzde 50 artışla 5 trilyon TL'na ulaştırıldı.
7. Dövize eşdeğer faizsiz kredi ve mevduat yükümlülüklerinden kurtarılmış kredi hazırlıkları yapıldı.
Böylece; esnafımıza, sanatkarımıza, küçük ve orta boy işletmelerimize, genç ve kadın girişimcilerimize 7 aylık kısa bir dönemde çok uygun şartlarla 150 trilyon TL kredi imkânı sağlandı.
Sadece Halk Bankasından esnafımıza açılan kredi 1996 başında 57 trilyon TL. iken 1996 sonunda 80 trilyon TL'na çıkartılmıştır ve esnafa borç verilen kredi üst limiti de 500 milyon TL'den, l milyar TL'na yükseltilmiştir.
Hükümetimiz en yakın ilgiyi Bağ-Kur emeklilerine göstermiştir. Bağ-Kur emekli maaşlarındaki ortalama reel artış Şekil-16'da görüldüğü üzere yüzde 146 olmuştur. Böylece Bağ-Kur emekli maaşları 100 iken 311.5 olmuştur. Bağ-Kur emekli maaşlarındaki bu yüksek orandaki artış, Bağ-Kur mükelleflerinden alınan primlerle karşılanması mümkün olmadığından bu artışlar esnafa yük olmadan gerçekleştirilmiştir.
Memurumuza Ne Verdik?
Devletimizin takriben 1 milyon 750 bin memuru bulunmaktadır. Bu memurlarımız aile efratları ile birlikte nüfusumuzun 5 milyon 250 bin kişilik bir bölümünü oluşturmaktadır.
Memurlarımıza hizmet için 7 büyük hamle yapılmıştır:
1. Memur maaş katsayısı 6 ayda yüzde 195'e artırıldı,
2. Böylece çeşitli görevlerdeki memurların aldığı net ücret iki katına çıktı,
3. Memura 6 aylık enflasyon üstünde artış verildi. Memura enflasyon üstündeki alanda görülen nisbette refah getirildi (Bkz. Şekil 17)
4. 1997 boyunca eşel-mobil ve milli gelir artış oranında ilave artışlar öngörüldü,
5. Ek ödemelerle özel hizmet görenlere ilave imkânlar sağlandı,
6. Asgari ücrette yüzde 100'den fazla artış sağlandı,
7. Memurların gelir vergisi dilimlerinde iyileştirme yapıldı.

Memur maaş katsayısını yüzde 230.1 oranında artırmakla 30 milyon insanımızı sevindirdik. Ve memurumuza enflasyonun çok üstünde refah temin ettik.
Şekil-17'deki grafikte yeşil boyalı saha memurumuza enflasyonun üstünde sağladığımız destek alanını göstermektedir. Hükümetimiz döneminde ortalama memur maaş artışı yüzde 230.1, buna mukabil enflasyon yüzde 165, dolayısıyla reel artış takriben yüzde 65 olmuştur. Haziran 97 itibariyle memurumuz l Temmuz 1996'ya nazaran enflasyonun üstünde reel olarak yüzde 65 daha fazla ücret alır hale gelmiştir.
Şekil-18'deki tabloda da görüleceği üzere örneğin l Temmuz 1996'da net gelir olarak:
52 milyon TL alan müsteşarımız Haziran 97'de 148 milyon, 59 milyon TL alan il valimiz 152 milyon TL, 59 milyon TL alan 1. sınıf hakimimiz Haziran 97’de 148 milyon TL alır hale gelmiştir.
Özel hizmet görevlilerine verilmekte olan ek ödenek ile bu kamu görevlilerimiz ayrıca önemli ölçüde maaş ilavesi almaktadırlar.
Ve memurumuza ayrıca 1997 yılı boyunca enflasyon oranında ilave ödeme yapmak ve milli gelir artışı oranında ayrıca daha da ilave yapmayı hedeflemiştik.
Son yıllardaki memur maaşlarındaki reel değişime bir göz attığımız zaman açıkça görüyoruz ki hükümetimizden önceki dönemde genellikle memur maaşlarındaki reel değişim enflasyonun altında kalmıştır. 1993’de reel değişim + yüzde 2.2 iken 1994'de - yüzde 22, 1995’de - yüzde 4.8 olmuştur. Buna mukabil hükümetimiz döneminde memur maaşlarının enflasyon üzerindeki reel artışı + yüzde 65 olmuştur.
Memurlarımıza verdiğimiz diğer bir destek de gelir vergisi muafiyeti ve gelir vergisi dilimlerinde memur lehine yaptığımız değişikliklerdir. Nitekim 53.Hükümet döneminde özel muafiyet 1.8 milyon TL. olduğu halde bu rakam bizim dönemimizde yüzde 75 artırılarak 3.150 milyon TL.'na çıkartılmıştır. Yüzde 25 olan gelir vergisi dilimi 300 milyondan 500 milyona, yüzde 30’luk dilim 600 milyondan l milyara ve sırayla aynı oranda artışlar yaparak yüzde 55'lik yüksek vergi dilimini de 9.6 milyardan fazla gelirler için uygulanmak üzere değiştirilmiştir.

İşçilerimize Ne Verdik?
Nüfusu 70 milyona yaklaşmakta ola sosyal güvenlik kapsamında 4.6 milyon işçimiz var. Bunlar takriben, nüfusumuzun 24 milyonluk büyük bir bölümüne bakmaktadırlar.
Şekil-19'da asgari ücretin 1994, 95 ve 96 yıllarındaki değerinin dolar olarak mukayesesinden görüleceği üzere asgari ücret bir önceki yıla göre reel olarak artırılmıştır. Hükümetimiz 1996 yılında asgari ücreti 210 dolar olarak tesbit etmekle bugüne kadar işçilerimize reel olarak verilen en yüksek asgari ücreti vermiştir.
Bunu sağlayabilmek için, Şekil-20'de görüleceği üzere, asgari ücrette 1994'de yüzde 100 enflasyona mukabil yüzde 67 artış, enflasyonun 33 puan yüzde 93.6 enflasyona mukabil yüzde 102.7 artış, enflasyonun 9 puan üzerinde yapıldığı halde, hükümetimiz 1996'da yüzde 80 enflasyona mukabil yüzde 101 artış sağlayarak enflasyonun 21 puan üzerine çıkmıştır.
Kamu toplu iş sözleşmelerinde ilk defa Hükümetimiz üç ay gibi çok kısa bir zamanda anlaşma sağlamıştır (Bkz. Şekil-21). Kamu kesimi ortalama giydirilmiş aylık ücretlerinde rekor düzeyde bir artış sağlanarak ücretler 53 milyon TL'ndan 107 milyon TL'na (Şekil-22), dolar olarak da 655 dolardan 993 dolara (Şekil-23) çıkmıştır.
Öte yandan birinci altı aydan itibaren Eşel Mobil Sisteminin uygulanmasına karar verilmiştir, ikinci altı ayın başından itibaren uygulanacak Eşel Mobil sistemi gereği ücretler Devlet İstatistik Enstitüsü'nün Kentsel Yerler Tüketici Fiyatları (TÜFE) genel endeksinde meydana gelen aylık değişim oranında her ay artacak idi. Böylece işçimizin enflasyona ezdirilmesi önlenecekti. Ancak malesef Mesut Yılmaz Hükümeti, belirli çıkar çevrelerinden gelen baskılar neticesinde Eşel Mobil sistemini uygulamayacağını belirterek, bir kez daha halkımızı, insanımızın değil; çıkar çevrelerinin hükümeti olduğunu göstermiştir, işçimizin çıkarlarını gözetmemesine mukabil hükümetin biri içeride diğeri dışarıda olan iki sol ortağının da bu konuda sesleri çıkmamaktadır.
Emeklilerimize Ne Verdik?
Türkiyemizde sosyal güvenlik kapsamında 4 milyon 511 bin emeklimiz bulunmaktadır. Bunlar, bakmaya mecbur oldukları aile efradları ile birlikte nüfusumuzun 17 milyon 761 bin kişilik bir büyük bölümünü teşkil etmektedirler.
Gerek Emekli Sandığına, gerek SSK'ya ve gerekse BAĞKUR'a bağlı emeklilerimiz ülkemize canlarıyla başlarıyla hizmet etmiş ülke evlatlarımızdır. Geçmiş dönemde büyük mağduriyetler içinde kalan emeklilerimizin hepsinin refah seviyelerinin arttırılmasına hükümetimiz çok büyük önem vermiştir. Emeklilerimize hizmet için şu 10 büyük hamle yapılmıştır:
1. Memur maaş katsayisi 6 ayda yüzde 230 artirildi. Böylece emekli memur ve işçi maaşlari, 2 katin üzerine çikarilmiştir.
2. Memur ve işçide yüzde 116-121, Bag-Kur'da yüzde 300 maaş artişi saglanmiştir.
3. Memur emeklileri ile dul ve yetimlerine enflasyonun üzerinde maaş artişi yapilmiştir.
4. Bütçeden Bağ-Kur emeklilerine 866 milyar TL, memur emeklilerine 985 milyar TL ve işçi emeklilerine 2,074 milyar TL destek sağlanmıştır.
5. Yurt dışında çalışanlara emeklilik hakkı tanınmıştır.
6. Bağ-Kur emeklilerine derece yükseltilmesi imkanı sağlanmıştır.
7. Emekli ücretleri ve sağlık giderlerinin alınmasında kolaylıklar sağlanmıştır.
8. Sosyal güvenlik kuruluşlarinin revizyonu kanunu tasarisi hazirlanmiştir.
9. Emeklilere, gerektiğinde devlet hastanelerinde tedavi imkanı sağlanmıştır.
10. Tarım işçilerine de emeklilik hakkının tanınması çalışmalarına başlanmıştır.
Hükümetimiz işe başlar başlamaz ilk iş olarak memur maaş katsayisini önceki hükümetin bütçesinde 1 Temmuz 1996 artışı için sadece yüzde 20'lik bir artış öngörüldüğü halde yüzde 50'lik bir büyük artış sağlamıştır. Buna ilaveten l ocak 1997'den itibaren de ayrıca yüzde 55 artış sağlanmıştır. Böylece 6 ayda yüzde 230'luk bir artış sağlanmıştır. Bunun sonucu olarak, emeklilerin maaşlarında da büyük oranda artış gerçekleştirilmiştir.
Şekil-24'deki grafikte memur emeklilerimizin maaşlarinda hükümetimizin sagladigi yüzde 116 oranindaki artiş açik bir şekilde görülmektedir. Ayni dönemdeki fiyat artişlari ise yüzde 65 olmuştur. Bunun sonucu olarak bu grafikte görülen yeşil alan hükümetimizin memur emeklileri maaşlarinda enflasyonun üstünde verdiği destek arttırımını göstermektedir. Böylece memur emeklilerimizin maaşlarinda enflasyonun üstünde yüzde 51 reel artiş saglanmiştir.
İşçi emeklilerinin maaşlarindaki artiş daha da büyük oranlarda gerçekleştirilmiştir. Şekil-25'de hükümetimizin işçi emeklileri ayliklarina yaptigi yüzde 121 artiş açikça görüldügü gibi, bu dönemde fiyat artişlari yüzde 65 olduguna göre yeşil boyali saha vasitasiyla işçi emeklilerimize enflasyonun üstünde saglanan destek alanini göstermektedir. Neticede işçi emeklilerimize enflasyonun üzerinde saglanan yüzde 56 oranindaki net artiş da açik bir şekilde görülmektedir.
19 milyon TL net aylık alan 1/10'ncu derecedeki işçi emeklisi Haziran 97'de yüzde 121 artışla 42.5 Milyon TL aylık, ortalama olarak işçi emeklilerimiz 11,5 milyon TL alırken, Haziran 97'de 26 milyon TL ve en az ücret alan işçi emeklisi ise 12/1'nci derecede 10 milyon TL aylik alan işçi 24 milyon TL aylik alir hale gelmiştir.
Yoksullar, Özürlüler ve Öğrencilerimize Ne Verdik?
Hükümetimiz bütün gelir gruplarımıza köylü, esnaf, memur, işçi ve emeklilerimize nasıl büyük bir önem ve itina ile hizmet etmişse, bilhassa yoksullarımız ve özürlülerimize ayrıca özel bir önem ve itina ile hizmet vermiştir.
Hükümetimiz dul, yetim, yoksul , kimsesiz ve özürlü vatandaşlarimiza hizmet için büyük bir gayret göstermiştir.
Bu meyanda gerçekleştirdigimiz çok önemli çalişmalar esnasinda yer alan 9 önemli hamlemiz şunlardir:
1. Sosyal Yardımlaşma Ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'ndan yararlanacak 800 bin kişi tespit edilmiştir.
2. Bu fonun sadece kendi amacı doğrultusunda kullanımı sağlanmıştır.
3. Böylece 1996'da Fonda büyük kullanım sağlanmıştır.
4. 1994, 95 ve 96'nın ilk yarısına nazaran büyük artış gerçekleştirilmiştir.
5. Bu fondan öğrencilere verilen destekte artış sağlanmıştır.
6. Öğrenim harçlarının ödenmesinde kolaylık, adet ve miktar olarak artırılması sağlanmıştır.
7. Şehit ailelerine maaş, ev-arsa ve ögrenim gören evlatlarina burs, yakinlarina iş verilmesi saglanmiştir.
8. Özürlülerle ilgili olarak yetki kanunu çıkartılmıştır.
9. Kanunun gerektirdiği hazırlıklar yapılmıştır.
Görüldüğü gibi yoksulumuz için yaptığımız en önemli atılım olarak, önce bütün yurt sathındaki il, ilçe ve beldelerimizdeki yoksulların hepsi tesbit edilmiş ve kayıtlar bilgisayarlara geçirilmiştir. Böylece 800 bin yoksulumuz tesbit edilmiştir. Daha sonra bir yandan halk arasında Fak-Fuk-Fon diye adlandırılan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu (Kısa adı SYDTF)'nun bütün geliri kanuni maksadına uygun şekilde tamamen yoksullarımıza tahsis edilmiş, öbür yandan da il ve ilçelerimizdeki sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının faaliyetlerinin etkinleştirilmesi kapsamında vatandaşlarımızın katkı ve bağışlarının arttırılmasına özel bir önem verilmiştir.
SYDTF, ilk kurulduğu 1986 ve 1987 yıllarında önce maksadına uygun kullanıldığı halde 1988'den itibaren bu fonun gelirleri gittikçe artan oranlarda yavaş yavaş bütçenin açıklarına ve diğer fonlara aktarılmıştır. Hükümetimizin iş başına geldiği andan itibaren SYDTF'nin sadece kanuni maksatlarına uygun bir şekilde kullanılması prensibi yürürlüğe konulmuştur. Böylece 1 Temmuz 1996'dan itibaren durum değişmiştir.
Haziran 1996'da hükümetimizden önce 1996 yılına ait toplam 40 trilyonluk SYDTF'nin yüzde 78'i bütçenin açıklarına, yüzde 11'i Fiyat istikrar Fonuna aktarılıyor ve yoksullara fonun sadece yüzde 11'i tahsis ediliyordu.
Hükümetimiz bu fonun tamamının yoksullara kullanılması prensibini yürürlüğe koydu. Böylece 1997 yılı için bu fondan yoksullarımıza 60 trilyonluk yardım planlandı.
1994'ün birinci 6 aylık SYDTF'den yoksullara 786 milyar TL 2. yarıyılında 961 milyar TL, 1995'de birinci 6 aylık SYDTF'den yoksullara 1.881 trilyon TL, 2. yarıyılında 2.299 trilyon TL, 1996'da ise 1. altı ayda yoksullara 3.251 trilyon TL ödendiği halde 2. altı ayda yeni hükümetimiz döneminde yoksullara 10.1 trilyon TL ödenmiştir. 1997'de ise 60 trilyon TL ödenecektir.
Hedefimiz ülkemizde bir tek memleket evladının dahi aç açık kalmaması olmuştur. Ülkemizin bunu sağlayacak potansiyeli rahatlıkla mevcuttur. Bütün ihtiyaç sahiplerinin yiyecek, giyecek, ve yakacak ihtiyaçlarını karşılanmıştır. Yurdumuzun herhangi bir köşesinde onurundan dolayı kendisinin haber veremediği için aç açık kalan yurttaşlarımız, bu durumlarını beyan etmeye çağrılarak Devletin şefkat eli sonuna kadar açılmıştır.
SYDTF ihtiyaç sahibi öğrencilerimize de geniş bir program halinde hibe yoluyla karşiliksiz destekte bulunmuştur. 1994-95 yilinda kişi başina burs 750 bin TL, burs verilen ögrenci sayisi 78.815, verilen toplam burs 710 milyar TL iken, 1995-96'da aylik burs miktari l milyon TL, burs verilen ögrenci sayisi 100 bin 525, verilen toplam burs l trilyon TL'ye çikarilmiş, 1996-97'de ise aylik burs 4 milyon TL, burs verilen ögrenci sayisi 200 bin, verilen toplam burs 6 trilyon TL olmuştur.
Her sahada olduğu gibi bu sahadaki açık fark ve büyük atılım net bir şekilde görülmektedir.
Özürlülerimizle ilgili yetki kanunu 3 Aralık 1996 "özürlüler günü"nde Yüce Meclis'te kabul olunarak yürürlüğe girmiştir. Hükümetimiz bu yetki kanununda öngörülen bütün hazırlıkları titiz bir şekilde yürütmüştür.


ACİL DESTEK PROGRAMI (ADP)
Hükümetimiz, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimiz başta olmak üzere ihtiyaç içinde bulunan illerimize Acil Destek Programı (ADP) hazırlamış ve bunu uygulamıştır. Rakamlarla bu Fon uygulamasını şöyle özetleyebiliriz:
Harcanabilir Miktar:
1 trilyon 567 milyar 500 milyon TL.
Serbest Bırakılan Miktar:
Tamamı
Başbakanlikça Yapilan Tahsis Tutan Toplami:
3 trilyon 927 milyar 559 milyon TL.
A Grup Tahsis Miktarı:
2 trilyon 302 milyar TL.
B Grup Tahsis Miktarı:
1 trilyon 625 milyar 559 milyon TL.
İstenen Ek Ödenek Miktarı:
2 trilyon 360 milyar 559 milyon TL.
Tahsis Yapılan:
İ1 Sayısı : 57
İlçe Sayısı : 96
Belde Sayısı : 52
Köy Sayısı : 90
Bölgelere Yapılan Tahsis Toplamları:
Doğu Anadolu :
1 trilyon 13 milyar 500 milyon TL.
Güneydoğu Anadolu:
1 trilyon 120 milyar 559 milyon TL.
Bayburt-Gümüşhane:
102 milyar TL.
Diğer İller:
l trilyon 691 milyar 500 milyon TL.
Acil Destek Programı Kapsamında 1997 Yılında Yapılan Tahsisler
1- Sağlık İçin Yapılan Tahsisler:
825 milyar 559 milyon TL.
2- Su için Yapılan Tahsisler:
453 milyar 500 milyon TL.
3- Eğitim için Yapılan Tahsisler:
337 milyar TL.
4- İstihdamı Arttırmak için Yapılan Tahsisler:
386 milyar TL.
5- Yol, Köprü ve Hizmet Tahsisleri için Yapılan Tahsisler:
780 milyar TL.
6- Çevre için Yapılan Tahsisler:
39 milyar TL.
7 - Diğer Tahsisler:
1 trilyon 106 milyar TL.

ADP KAPSAMINDA 1997 YILINDA YAPILAN TAHSİSLER

S. NO
İLİ
MİKTARI (MİLYON TL.)

S. NO
İLİ
MİKTARI (MİLYON TL.)







1
ADANA
240.000

31
KARS
50.000
2
ADIYAMAN
74.000

32
KASTAMONU
30.000
3
AFYON
75.000

33
KIRIKKALE
10.000
4
AĞRI
19.000

34
KOCAELİ
80.000
5
AMASYA
4.000

35
KONYA
9.500
6
ANKARA
292.000

36
KÜTAHYA
7.000
7
ARDAHAN
4.000

37
MALATYA
182.000
8
AYDIN
8.000

38
MARDİN
252.000
9
BALIKESİR
18.000

39
MUĞLA
5.000
10
BAYBURT
4.000

40
MUŞ
57.000
11
BİLECİK
25.000

41
NEVŞEHİR
15.000
12
BİNGÖL
190.500

42
NİĞDE
35.000
13
BİTLİS
10.000

43
OHAL BÖLGE
62.000
14
BOLU
25.000

44
ORDU
20.000
15
BURSA
30.000

45
OSMANİYE
75.000
16
ÇANAKKALE
50.000

46
RİZE
155.000
17
DİYARBAKIR
447.559

47
SAMSUN
20.000
18
ELAZIĞ
55.000

48
SİİRT
76.000
19
ERZURUM
79.000

49
SİNOP
20.000
20
GAZİANTEP
66.000

50
SİVAS
10.000
21
GİRESUN
20.000

51
ŞANLIURFA
105.000
22
GÜMÜŞHANE
98.000

52
ŞIRNAK
100.000
23
HAKKARİ
40.000

53
TRABZON
75.000
24
HATAY
50.000

54
TUNCELİ
25.000
25
IĞDIR
25.000

55
VAN
277.000
26
ISPARTA
50.000

56
YALOVA
25.000
27
İÇEL
30.000

57
YOZGAT
77.000
28
İZMİR
60.000

TOPLAM 3.947.559
29
KARAMAN
1.000


30
KAYSERİ
3.000




PROJELERLE YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE

2-HEDEFİMİZ NEYDİ?
“YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE”Yİ KURMAK
Ekonomik alanda gerçekleştirdigimiz ve yukarida sergilemeye çalıştığımız tüm bu çabaların tek bir hedefi vardı: “Yeniden Büyük Türkiye”yi kurmak. Bu hedefe ulaşmak için iktidar dönemimiz boyunca azimle gece gündüz çalıştık. Şüphesiz sun'i gündemler olmasaydı, çok daha iyi bir noktada olacaktık. Yine de bu kısa iktidar dönemimizde "Yeniden Büyük Türkiye"yi kuracak 118.132 milyar dolar tutarında önemli projeler planlanmıştır.
Bu projelerin Yap-İşlet veya Yap-İşlet-Devret yoluyla gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir. Böylece hem bu yatirimlar en kisa zamanda hem de devlet kasasindan bir kuruş harcanmadan halkimizin hizmetine sunulacakti.
“Yeniden Büyük Türkiye”yi kurmaya yönelik bu idealimizi aşagidaki gibi sergileyebiliriz:


PROJELERLE YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE

ENERJİ SEKTÖRÜ
PROJE ADI
KAPASİTE
TUTARI ( Milyon $ )
DOĞALGAZ BORU HATLARI
3431
1.700
PETROL BORU HATLARI
1995 Km
1.000
LNG TERMİNALİ
2 Adet
800
HİDROLİK SANTRALLER
48 Adet, 5.764 MW
7.000
TERMİK SANTRALLER
13 Adet, 10.700 MW
9.800
NÜKLEER SANTRALLER
2 Adet, 2.000 MW
5.000

ARA TOPLAM
25,300
ULAŞIM SEKTÖRÜ
PROJE ADI
KAPASİTE
TUTARI ( Milyon $ )
OTOYOLLAR
4334 km
42.145
YÜK. STAN. KARAYOLLARI
9711 km
13.000
BOĞAZ GEÇİŞLERİ
4 Adet
3.537
HIZLI TREN
2 Adet
7.500
HAVA LİMANLARI -YAPIMI DEVAM EDEN -BU YIL İHALE EDİLECEK -ETÜD AŞAMASINDA
25 Adet 12 Adet 27 Adet
500 250 600

ARA TOPLAM
67.632



SERBEST BÖLGELER
PROJE ADI
KAPASİTE
Tutarı ( Milyon $ )
ULUSLAR ARASI SERBEST BÖLGELER
5 ADET
18.500
SERBEST BÖLGELER
7 ADET
6.800

ARA TOPLAM
25.300

GENEL TOPLAM 118.132 $

 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0

II. DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESEL KALKINMA HAMLESİ

II. DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESEL KALKINMA HAMLESİ
Hükümetimiz, Bölgenin ekonomik ve sosyal göstergelerini dikkate alarak sorunlarını tespit etmiş, bu sorunların çözümüne "yönelik olarak bir 'icra programı' hazırlamış ve bunun uygulamasını başlatmıştır.
Bu çalışmada, bölgenin sorunları iki ana başlık altında toplanmıştır.
1 - Topografya ve Yerleşim Sorunlari: Bu bağlamda, iklim ve topografyanın getirdiği zorluklar, yerleşme yapısının dağınık olması verilerinin yanında, sınır ülkelerindeki huzursuzluğun bu bölgelere yansıması, en önemli sorun olarak tespit edilmiş ve icra programinda; bu sorunun çözümüne yönelik tedbirler öngörülmüştür.
2 - Sosyo-ekonomik Somalar: Bu bağlamda aşağıdaki sorunlar tespit edilmiştir:
• Yetersiz ekonomik altyapı, mevcut tesislerde düşük kapasite kullanımı,
• Tarım ve hayvancılıkta verim düşüklüğü,
• Sanayinin gelişme seyrine girememiş olmasi,
• Bölge dışına yoğun göç,
• Ulaşim ve haberleşme güçlügü,
• Düşük satin alma gücü.
• İşsizlik,
• Beslenme yetersizliği,
• Sermayenin bölge dışına göçü,
• Kadastro çalışmalarının tamamlanmamış olması,
• Sağlık hizmetlerindeki yetersizlik,
• Terör ve bölücülük faaliyetleri,
Bu sorunlardan ortaya çıkan sonuç: Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin en az gelişmiş bölgelerimiz olduğu ve gelişmişliklerinin gittikçe azaldığıdır. Bu gerçekten hareket eden Hükümetimiz, bölge için çok yönlü kalkınmanın gerekliliğine inanmış ve siyasi kararlılığını ortaya koyarak, yukarda sıralanan sorunların çözümüne yönelik bir "icra programı"nı Bakanlar Kurulu’nda kabul ederek bir bir yürürlüğe koymaya başlamıştır.
Bu icra programı şunları öngörmektedir:
İCRA PROGRAMI
1 - Ulusal Bütünlüğün Yüceltilmesi
a) Ulusal Bütünlük Eğitimi
• Vatanın bütünlüğü,
• Kardeşlik baginin kuvvetlendirilmesi,
• Her türlü ayrımcılığın önlenmesi,
temin edilecektir.
b) Ulusal Bütünlüğü Sağlayıcı Etkinlikler
• Milli Eğitim ve Kültür Bakanlıkları, Diyanet İşleri Başkanligi ve İlahiyat Fakülteleri'nin elbirliği ile düzenleyecekleri aydınlatma faaliyetlerinin duyurulması için medya imkânları azami ölçüde kullanılacaktır.
c) Psikolojik Program
• Bölgede yürütülen ekonomik ve sosyal faaliyetlerin, medya tarafından gündeme getirilmesi ve tanıtımının yapılması,
• Devletin, bölgeye yönelik hizmetlerinin Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü ve Anadolu Ajansı vasıtasıyla tanıtım faaliyetlerine ağırlık verilmesi,
• Bütün vatandaşlarimizin eşit haklara sahip oldugu hususunun yurtiçi ve yurtdişinda yeterince anlatilmasi ve bu gerçegin öncelikli konu olarak özellikle işlenmesi,
• Devletin millet için mevcut olduğunun her vesileyle belirtilmesi, devlet büyükleri ve üst kademe yöneticileriyle iş adamlarının bölge illerine sık sık ziyaretlerinin sağlanması,
• Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu'nun programlar geliştirerek, bölgede, sevgi ve saygiyi, kardeşlik ve yardimlaşmayi teşvik eden ilke, konu ve kurallari işlemesi ve bölgeye götürülen hizmet ve yatırımları tanıtması,
temin edilecektir.
2- Dış İlişkilerin Geliştirilmesi:
Bölge, dünyanın en hassas bölgesi olup, çeşitli etkenlerin tesiri altındadır. Buna göre;
• Takip edilecek millî politika ile bölgeye yönelik dış etkilerin ortadan kaldırılması, teröre destek vermelerinin önlenmesi ve huzurun sağlanması,
• Bütün dünyada teröre karşi müşterek mücadelenin saglanmasi,
• Komşu ülkeler ile iyi münasebetlerin geliştirilmesi,
• Ekonomik işbirliginin artirilmasi,
• Sınır ticaretinin geliştirilmesi,
için etkin bir dış politika izlenmesi temin edilecektir.
3- Adaletin Etkin Olarak Sağlanması
• Terörle mücadelede kanunların uygulanması, vatandaşların can ve mal güvenliğinin sağlanması ile vatandaşlık haklarının korunması,
• Hak arama yollarındaki arizî tıkanıklıkların giderilmesi,
• İnsan haklarının korunmasını ve geliştirilmesi sağlamak, insan hakları ihlallerini belirlemek ve çözüm önerilerinde bulunmak üzere; İnsan Hakları Yüksek Kurulu ve İnsan Hakları Müsteşarlığı'nın kurulması,
temin edilecektir.
4- Özel Bir Kamu Personel Politikasının Uygulanması
• Bölge'ye atanacak personelin idealist, bilgili tecrübeli kişilerden olmasi,
• Bölge'de görev alacak personele, Bölge'nin ihtiyaçları doğrultusunda ve Bölge halkına hizmet verecek şekilde, ön egitim verilmesinin saglanmasi,
Devlet-Millet kaynaşmasi esas olduğundan, bölgedeki görevlilerin halkı devletten soğutacak ve davranışlardan kaçınmaları ve bölge halkına yaklaşimlarinda şefkat unsurunuön plana alma sağlanması,
• Bölge illerinin, problemli yönetici ve memurla atanma yeri olmaktan çıkarılması,
• Bölgede ilgili bakanlıkların atama yapılmayan boş bulunan kadrolarinin tamamlanmasi,
temin edilecektir.
5- Kamu Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi
a) Eğitim ve Öğretim
• 1997-98 eğitim ve öğretim yılından itibaren bölgedeki bütün öğrencilere, eğitim imkânı sağlanması,
• Yatılı Meslek Lisesi uygulamasına geçilmesi,
• Bu bölge öğrencilerine meslek okullarına girişte MEB ile diğer bakanlık okullarında kontenjan ayrılması,
• Bölgedeki üniversitelerin kendi illerinin kalkınması için gerekli etüdleri yapmalarının sağlanması,
• Bölge illerinin öğretmen ihtiyacının özendirici kura yöntemi ile giderilmesi,
temin edilecektir.
b) Sağlık
• Atama ve Nakil Yönetmeliği'ne göre, bölgeye sağlık personeli atanmasına öncelik verilerek, sağlık personeli açığının kapatılması,
• Bölgedeki sağlık tesislerinin tıbbî teçhizat yönünden güçlendirilmesi ve yeterli hale getirilmesi,
temin edilecektir.
6- Ekonomik Kalkınma Programı
a) Yatırım Programı
• Bölgede 1993-1996 yatırım hedefleri 660 trilyon TL iken, tahakkuk 158 trilyon TL olarak gerçekleşmiştir.
• 1997 Yatırım Programı'nda bin 239 proje için 119 trilyon TL tahsis edilmiştir.
- 1997 Yatırını Programı uygulamasında,
• Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yapılacak yatırımlara uygulanan bütçe tahditlerinin kaldırılarak, icraatın hızlandırılması,
• Öncelikle yarım kalmış yatırımların tamamlanmasına ağırlık verilmesi,
• Çalışan tesislerin kapasite kullanım oranlarının artırılması,
temin edilecektir.
b) Teşvik Tedbirleri: Mevcut teşviklere ilave olarak, oluşturulacak "yeni, cesur ve ciddi teşvikler" vasıtasıyla özel sektörün Bölge'de yatırım yapması özendirilecektir.
c) Sanayiyi Teşvik Tedbirleri
• Bölge illerindeki havaalanlarının süratle tamamlanması,
• Bölge illerinin, organize sanayi bölgelerinin ve Sanayi Sitelerinin tamamlanması,
• Bölgenin emniyet ve ekonomiyle ilgili yollarının süratle tamamlanması,
• Bölgede tesis kuracaklara hazine arsalarının mümkün olan yerlerde ücretsiz verilmesi,
• Bölge Doğalgaz Şebekesi'nin inşasına hemen başlanması,
• Bölgenin elektrik ihtiyacının karşılanması için santrallerin bir an önce yapılması,
• Bölgedeki tesislerden 5 yıl süreyle vergi alınmaması,
• Tesis ve işletmeler için son derece uygun şartlarda kredi verilmesi,
• Sulama ve sanayi için yüzde 50 tenzilatlı elektrik verilmesi,
• Bölgede vasıflı işçi ve eleman yetiştirilmesi için özel eğitim programlarının uygulanması,
temin edilecektir.
d) Tarım ve Hayvancılık için Destek Programı
• Tarım ve Köy işleri Bakanlığı'nın, et ve süt üretiminde yeterli tesisleri olan kuruluşları, sözleşmeli çiftçi modelinde uygulayıcı kuruluşlar olarak belirlemesi,
• Hayvancılığın teşviki için uygun şartlarda kredi imkânının tanınması,
• Su ürünleri işletmelerinin kurdurulmasi, mevcutlarinin geliştirilmesi ve kontrollerinin saglanmasi.
• Bölgede tarımsal eğitim ve yayın faaliyetinin yaptırılması.
• Ekolojinin uygun olduğu sulanabilir alanlarda ikinci ürün tarımının yaygınlaştırılması,
sağlanacaktır.
e) Mahalli idarelerin Desteklenmesi
İl özel idareleri başta olmak üzere mahalli idareleri destekleyerek, yerel teşebbüslere öncülük yapılacaktır.
f) Orta ve Uzun Vadeli Kalkınma Programı
• 2005 yılına kadar bölgede hedeflenen yatırım 32 milyar dolardır.
• 2005 yılında bölgede işsizliğin yüzde 5'in altına inmesi hedeflenmiştir.
• Bölgede fert başina gelir 1987-1995 yillari arasinda Türkiye ortalamasinin yüzde 42'si iken, 2005 yilina kadar yapilacak yatirimlarla bu degerin Türkiye ortalamasinin yüzde 65'i olmasi saglanacaktir. (Tahminen 3.500 dolar)
7- İstihdamın Sağlanmasına Yönelik Projeler
• Köye dönüşün süratle saglanmasi,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde istihdama yönelik, 50 çeşit projeye 13 trilyon TL, tahsis edilmesi suretiyle binlerce kişiye iş imkâni saglanmasi,
• Sanayinin teşviki
• Hayvancılığın teşviki.
• Kamu yatırımlarının hızlandırılması.
• Yap-İşlet-Devret modelinin etkin bir şekilde tatbiki.
• DİE'nin; il, ilçe, belde bazında ekonomik ve sosyal değerleri ve göstergeleri aylık olarak takibi; böylece işsizliğin ortadan kaldırılması çalışmalarının yakinen izlenmesi,
temin edilecektir.
8- Sosyal ve Kültürel Kalkınma
a) Kültür
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'ndeki illeri merkez alan "Yeniden Büyük Türkiye Şöleni" planlanmış olup, bu şölen çerçevesinde;
• Çeşitli sergiler,
• Film gösterileri,
• Halk oyunları gösterileri,
• Tiyatro temsilleri,
• Çeşitli konserler,
• Seminer,
• Sempozyum,
• Panel ve konferanslar, düzenlenmesi temin edilecektir.
b) Ailenin Korunması ve Sosyal Destek
• Bölgedeki aile yapısının güçlendirilmesi, bütünlüğü korunması ve sosyal refahın artırılması,
• Aile sorunlarının çözümüne yardımcı olunması,
• Ailenin önemini vurgulayan, aile fertlerinin hepsine mesaj verir nitelikte TV filmleri ve radyo programlarının hazırlanması,
• Toplumsal ilişkilerin ve dayanişmanin güçlendirilmesi maksadıyla vakıfların hizmetlerinden faydalanılması,
• Alt gelir gruplarındaki ailelere yönelik ve aynî ve nakdî unsurları ihtiva eden sosyal desteklerin arttırılarak devam etmesi,
temin edilecektir.
c) Gençlik ve Spor
Bölgedeki nüfusun yaklaşik yüzde 60'ini oluşturan gençlerin ruh ve beden sagligini geliştirmek maksadiyla açik spor sahalari yapimina hiz verilecektir.
d) Turizm
• Bölgede turizm teşvik edilerek, bu çerçevede yapilacak fuar ve festivallere millî ve milletlerarasi nitelik kazandirilmasi,
• Turizm il müdürlükleri tarafından yerel etkinlikler düzenlenmesi temin edilecektir.
Sözkonusu Bakanlar Kurulu kararında israf ve bürokratik yapılanmalardan kaçınan Hükümetimiz, Doğu ve Güneydoğu Bölgesel Kalkınma Hamlesinin koordinasyon ve takibinin Başbakanlik Bölgesel Kalkinma Koordinatörlügü tarafindan ve hizmetlerin de ilgili bakanlik ve kurumlarca yürütülmesine karar vermiştir.

TERÖR VE GÜVENLİK
Göç eden vatandaşlarımızdan güvenliğin sağlanması sonucu yeniden köylerine geri dönüş yapabilecek olanların evlerinin onarımı ve diğer ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla bölgemiz illerine gönderilen toplam 490 milyar TL. ödenekle, bugüne kadar 232 milyar yardım yapılmıştır. Böylece 108 köy ve 90 mezra, 3.475 hane ve 19.879 nüfusun geri dönüşü sağlanmıştır.
Yine yapılan çalışmalar sonucu 168 köy ve 124 mezra, 4.821 ve 31.737 nüfusun geri dönüş yapabileceği tespit edilmiştir.
GÖÇ EDİP DE GERİ DÖNÜŞ YAPAN KÖY VE MEZRALAR
İLİ
KÖY
MEZRA
TOPLAM
HANE
NÜFUS
BATMAN
6​
2​
8​
353​
2.151​
BİNGÖL
34​
47​
81​
994​
3.976​
BİTLİS
14​
4​
18​
418​
2.787​
D.BAKIR
6​
4​
10​
208​
1.265​
HAKKARİ
3​
8​
11​
199​
1.839​
MARDİN
10​
5​
15​
180​
1.191​
MUŞ
12​
10​
22​
767​
4.833​
SİİRT
3​
1​
4​
136​
782​
ŞIRNAK
0​
0​
0​
0​
0​
TUNCELİ
18​
9​
27​
152​
505​
VAN
2​
0​
2​
68​
500​
TOPLAM
108​
90​
198​
3.475​
19.879​


GERİ DÖNÜŞÜNDE SAKINCA OLMAYAN KÖY VE MEZRALAR
İLİ
KÖY
MEZRA
TOPLAM
HANE
NÜFUS
BATMAN
3​
8​
11​
178​
1.384​
BİNGÖL
16​
64​
80​
770​
4.872​
BİTLİS
7​
11​
18​
350​
2.298​
D.BAKIR
2​
5​
7​
198​
1.411​
HAKKARİ
0​
2​
2​
4​
16​
MARDİN
42​
14​
56​
2.687​
17.650​
MUŞ
4​
5​
9​
297​
2.682​
SİİRT
85​
8​
93​
0​
0​
ŞIRNAK
0​
0​
0​
0​
0​
TUNCELİ
9​
7​
16​
337​
1.424​
VAN
0​
0​
0​
0​
0​
TOPLAM
168​
124​
292​
4.821​
31.737​


1985-90 YILLARI ARASI İLLERE GÖRE NET GÖÇ
İLLER
1990 NÜFUSU
İÇ
GÖÇ
DIŞ GÖÇ
NET GÖÇ
NET GÖÇ HIZI
AĞRI
372.450​
17.162​
54.474​
-37.312​
-95​
BİNGÖL
216.788​
98.78​
29.776​
-19.888​
-88​
BİTLİS
274.860​
13.606​
34.115​
-20.503​
-72​
D.BAKIR
910.681​
46.883​
79.095​
-32.212​
-35​
HAKKARİ
133.592​
6.990​
11.462​
-4.472​
-33​
MARDİN
477.849​
21.281​
56.031​
-34.750​
-70​
MUŞ
319.810​
12.425​
46.254​
-33.829​
-100​
SİİRT
206.834​
10.960​
42.271​
-31.311​
-141​
TUNCELİ
122.025​
99.118​
29.450​
-20.332​
-154​
Ş.URFA
881.362​
30.660​
57.460​
-26.800​
-30​
VAN
537.977​
22.187​
42.967​
-20.780​
-38​
BATMAN
285.193​
20.542​
16.617​
3.925​
14​
ŞIRNAK
206.434​
9.368​
14.533​
-5.161​
-25​



DOĞU VE GÜNEYDOĞUDA GÖÇ DURUMU
İLLER
Boşal. Top Köy ve Mez. Sayısı (1996 Dahil)
Boşal. Top. Nüfus Sayısı (1996 Dahil)
Dönüş Yap.Top Köy ve Mezra Sayısı (1997 Dahil)
Dönüş Yap. Top Nüfus Sayısı (1997 Dahil)
Göç Eden Nüf. Göre Dön. Oranı (%)
Geri Dön. Sakın Olm. Köy-Mez. Top. Sayısı
Geri Dön. Sakın Olm. Top. Nüfus Sayısı
Dön. Sakın Olm. Topl. Nüfus Oranı (%)
Dön. Şu An İmkan sız Nüf. Oranı (%)
Dön. Şu An İmkansız Top. Köy-Mez. Sayısı
BAT MAN
116​
14.311​
8​
2.151​
15.3​
11​
1.384​
9.6​
75.1​
90.7​
BİN GÖL
249​
19.518​
81​
3.976​
20.2​
80​
4.872​
25​
54.8​
78​
BİTLİS
171​
22.120​
18​
2.787​
12.6​
18​
2.298​
10.3​
77.1​
135​
D. BAKIR
312​
52.346​
10​
1.265​
2.4​
7​
1.411​
2.7​
94.9​
295​
HAK KARİ
183​
41.662​
11​
1.839​
4.4​
2​
16​
0.04​
95.6​
170​
MAR DİN
414​
55.836​
15​
1.191​
2.2​
56​
17.650​
31.6​
66.2​
343​
MUŞ
79​
9.370​
22​
4.683​
52.2​
9​
2.682​
28.6​
19.2​
48​
SİİRT
179​
27.045​
4​
782​
2.9​
93​
16.120​
59.6​
37.5​
82​
ŞIR NAK
207​
45.184​
0​
0​
0​
0​
0​
0​
0​
207​
TUN CELİ
497​
18.685​
27​
505​
2.7​
16​
1.424​
7.6​
89.7​
454​
VAN
91​
12.367​
2​
500​
4​
0​
0​
0​
96​
89​
TOP LAM
2.498​
304.133​
198​
19.879​
6.5​
292​
47.857​
15.7​
93.5​
2.008​




BÖLGENİN BUGÜNKÜ DURUMU
İLLER
TOPLAM
NÜFUS
DÖNÜŞ YAPAN NÜFUS SAYISI (97 MAYIS)
GÖNDERİLEN
PARA MİKTARI
HARCANAN PARA MİKTARI
İHTİYAÇ DUYALAN MİKTAR
BATMAN
283.290
2151
50
MİLYAR
44
MİLYAR
300
MİLYAR
BİNGÖL
276.155
4120
50
MİLYAR
43.089 MİLYAR
500
MİLYAR
BİTLİS
300.843
2787
50
MİLYAR
45
MİLYAR
500
MİLYAR
D. BAKIR
934.505
1265
50
MİLYAR
43
MİLYAR
700
MİLYAR
HAKKARİ
138.707
5193
55
MİLYAR
43.865 MİLYAR
218
MİLYAR
MARDİN
483.889
1191
50
MİLYAR
42
MİLYAR
300
MİLYAR
MUŞ
376.543
5106
23.250
MİLYAR
23
MİLYAR
600
MİLYAR
SİİRT
229.667
782
50
MİLYAR
40
MİLYAR
280
MİLYAR
ŞIRNAK
262.006
-
50
MİLYAR
4.584 MİLYAR
750
MİLYAR
TUNCELİ
151.906
605
50
MİLYAR
40
MİLYAR
250
MİLYAR
VAN
665.392
4883
50
MİLYAR
42
MİLYAR
286
MİLYAR
TOPLAM
4.107.903
28.083
528.250 MİLYAR
430.538 MİLYAR
4.684 TRİLYON

III. DIŞ POLİTİKA ALANINDAKİ HAMLEMİZ: D-8 HAREKETİ




III. DIŞ POLİTİKA ALANINDAKİ HAMLEMİZ: D-8 HAREKETİ
Eski Sovyetler Birliği'nin dağılmasına paralel olarak askeri sistemler teker teker yıkılıp yerlerine hürriyetçi, çoğulcu demokratik idareler yerleştikçe soğuk savaş döneminin bittiği ümit edilmişti. Artık dünyada çatışmaların yerini barışın, gerginliğin yerini diyalogun, istismarın yerini işbirliğinin, çifte standartların yerini adaletin, ayrımcılığın yerini eşitliğin, baskının yerini demokrasinin alacağı bekleniyordu. Bütün bunların teminatı olarak yeni bir dünya düzeninin kurulmakta olduğu dile getiriliyordu. Ancak görüldü ki gelişmeler, beklentiler yönünde olmadı. Dünyada adaletsizlik, baskı, çifte standart ve güç kullanımı hüküm sürmeye devam etti.
Bosna-Hersek'te yaşanın insanlık dramı, insan değerlerine ve adalete olan inancı derinden sarstı. Somali'de ve Ruanda'da kendi kabahatleri olmaksızın açlıktan ve sefaletten hayatını kaybeden insanların acı kaderi hafızalarımızdan silinmedi. Dünyaya insan hak-ları dersi vermeye kalkanlar kendi yurtlarında mülteci statüsüne düşen Dağlık Karabağ ahalisinin çığlığını duymamayı tercih ettiler.
Gelişmiş ülkeler G-8 adı altında her yıl bir araya gele-rek global çıkarlarının sıkı takibi ve teminatı yönünde yoğun bir işbirliği içerisinde bulunmaktadırlar. Öte yan-dan, gelişmekte olan ülkeler de bazen gruplar halinde, bazen de münferiden yıllardan beri karşı karşıya olduk-ları haksızlık ve uygulamadaki eşitsizlikleri muhtelif platformlarda esasen dile getirmektedirler. Ancak bu girişimler şimdiye kadar bir türlü etkin olamamıştır. Bu bakımdan D-8 Grubu'nun en önemli ilkesi "etkinlik" olmuştur.
D-8 Hareketinin temel amacı, grup üyelerinin üyesi bulunduğu bütün bölgesel örgütleri güçlendirmeye çalışırken, Müslüman olsun veya olmasın tüm gelişmekte olan ülkelerle yakın bir işbirliği içinde olmak, müşterek yaklaşımlar oluşturmak ve sonuç alıcı proje-ler geliştirmektir. Bunlar yapılırken tekerleği yeniden keşfetmek suretiyle zaman ve emek heba edilmeyecek-tir. İhtiyaç duyulan teknoloji, bilgi ve deneyim bunlara en fazla ve uygun şartlarda sahip olanlardan alınacak ve onlarla işbirliğine devam edilecektir. Ancak bu imkanlardan yararlanırken 8 ülke ve 800 milyonluk bir pazar avantajı gelişmiş ülkelerle müzakere masasında tabi ki değerlendirilecektir.
D-8 üyesi ülkelerin toplam gayri safi milli hasıla (GSMH)'sı 600 milyar doların üzerindedir. Dünya GSMH’ SI ise 25 trilyon doların üstündedir. Yani 8 ülkenin nüfusu dünya nüfusunun yüzde 15'i olmasına karşın dünya GSMH’ SI içindeki payı sadece yüzde 2,4'tür. Hedef D-8 GSMH' SINI dünya GSMH’ SININ yüzde 15'ine, toplam ticaret hacmini de bugünkü 400 milyar dolar düzeyinden l trilyon dolar düzeyine ulaştırmak ve dünya ekonomi arenasında daha fazla söz sahibi olmaktır.
8 ülke devlet başkanlarının 15 Haziran 1997'de İstanbul’da imzaladıkları deklarasyon ve bu zirvede ele alınan projeler ve ilk aşamada başlamasına karar veri-lenler aşağıya aynen alınmıştır.

İSTANBUL DEKLARASYONU
Biz, Bangladeş, Endonezya, İran, Malezya, Mısır, Nijerya, Pakistan ve Türkiye'nin Devlet/Hükümet Başkanları, 15 Haziran 1997 tarihinde İstanbul'da toplanarak ve uluslararası siyasi tabloyu gözden geçirerek ve soğuk savaş sonrası dönemde dünya ekonomik yapısının hızla küre-selleşmesi de dahil, ortaya çıkan durumun, gelişmekte olan ülkeler için hem fırsatlar hem de zorluklar yarattığı gerçeğini kaydederek, insanoğlunun barış, diyalog, işbirliği, adalet, eşitlik ve demokrasi yolundaki köklü ve içten arzularının bilincinde olarak, bununla birlikte, dünyanın çeşitli bölgelerinde bu amaçlara ulaşılması yerine, yeni gerilim, istikrarsızlık, çatışma ve sürtüşme nedenlerinin ortaya çıktığını ve bilinen çifte-standart, ayrımcılık ve zulüm politikalarının devam ettiğini ve hatta bazı yerlerde yoğunlaştığını derin bir endişe ve hayal kırıklığı ile not ederek, gelişmekte olan ülkeler arasında sürdürülecek etkin ve yakın işbirliği ile istişarelerin dünya barışı esas olduğunu teyid ederek, dünyadaki hali hazır genel ekonomik durum ve bu durumun ülkelerimiz üzerindeki etkisi konusunda görüş alışverişinde bulunarak, yoksulluğun bertaraf edilmesinin, sürdürülebilir yaşam koşulların geliştirecek ekonomik imkanlara evrensel ulaşım sağlamaya ve dezavantajlı konumda olanlar için imkanlara ve hizmetlere ulaşmak için gerekli çabaları göstermeye bağlı olduğunu kabul ederek, yoksulluk içinde yaşayan insanların ve ekonomik ve sosyal açıdan güçsüz grupların gelişme sürecinde gerçek atılımcı haline gelmelerinin sağlanması için, özellikle kendilerini etkileyecek politikaların planlanması ve uygulanması aşamalarında örgütlenmeleri ve sosyal hayatta yer almaları suretiyle güçlendirilmeleri gereğini not ederek, ülkelerimiz ekonomilerinin rekabet edebilirliğini devam ettirmek ve dünya ekonomisine entegrasyon yolunda önlerine çıkan orunları aşabilmek için istikrarlı bir uluslararası makroekonomik ortam, pazar ekonomileri, yoğun mali kaynak desteği ve teknolojik dinamizm kazandırılmasına duyulan ihtiyacı ortaya koyarak, uluslararası toplumun, makroekonomik politikaların oluşturulması ve uygulanmasında istişare ve işbirliği yoluyla teşvik edici bir dış ekonomik ortam yaratılması için politikalar geliştirmesi ve uygulanması gereğini vurgula-yarak, sanayileşmeye ve insan kaynaklarının geliştirilmesi ile Kamu/Hükümet ve özel sektör arasında yapıcı bir ortaklığın geliştirilme-sine ağırlık veren bir makroekonomik yönetime olan ihtiyacı vurgulayarak, ülkelerimizin ekonomilerinin daha hızlı ve daha sağlıklı bir şekilde büyümesinin önündeki engelleri dikkate alarak, ülkelerimizin önündeki mevcut ticari engelleri aşma gereğini kabul ederek, küresel ticari faaliyetlerde ve ekonomik karar alma sürecinde ülkelerimizin ekonomi-lerinin yetersiz kalan rollerini ve konumlarını dikkate alarak, ortak çabalar, karşılıklı işbirliği ve diğer gelişmekte olan ülkeler ile dayanışmanın tekrar canlandırılması sonucunda, ülkelerimizin uluslararası karar alma sürecine katkılarını artırabileceğimize ve dünya ekonomik ilişkilerinin şekil-lendirilmesinde pay sahibi olabileceğimize inanarak, ülkelerimiz arasında tatminkar düzeyde olmayan ticaret hacmine ve grubun dünyaya yönelik ihracatını artırma arzusu içinde, modern teknolojilerin daha yaygın kul-lanımı ve bunun ülkelerimizin ekonomik ve sosyal gelişimine etkin katkısı hususunda Hükümetlerimizin kararlılıklarını ifade ederek, demokratik ve katılımcı bir yaklaşımla ve yapıcı bir diyalog içinde dünya ekonomisinde global bir ortaklığı teşvik etme kararlılığı içinde, uluslarımızın her yönüyle daha yüksek bir gelişme seviyesine erişmeye duydukları acil ihtiyaç ve beklentilerini vurgulayarak, ülkelerimizin birlikte oluşturduğu geniş ekonomik potansiyelin ve daha yakın işbirliğinin bilinen faydalarının bilin-ci içinde, gelişmekte olan ülkeler arasında işbirliğinin öne çıkarılmasında iş aleminin hayati rolünü vurgulayarak, köklü tarihi bağların karşılıklı yarara dayalı işbirliği için güçlü bir temel ve çerçeve oluşturduğunun bilinci içinde, Birleşmiş Milletler Şartı'nın amaçlarına, ilkelerine ve hede-flerine uyma gereğinin altını çizerek, istişare, işbirliği, şeffaflık, nesafet, eşitlik ve karşılıklı saygı ilkelerine bağlı olarak:
1. D-8 adı verilecek bir işbirliği mekanizması oluşturmaya karar verdik,
2. D-8'in, üye ülkelerin diğer uluslararası veya bölgesel kuruluşlara üyeliklerinden kaynaklanan ikili ve çok taraflı taahhütleri üzerinde olumsuz etki yapmayacak bir forum olacağına karar verdik,
3. D-8'in temel amacını, sosyo-ekonomik gelişmeyi aşağıdaki ilkeler çerçevesinde gerçekleştirmek olarak saptadık:
- Çatışma yerine barış
- Sürtüşme yerine diyalog
- Sömürü yerine işbirliği
- Çifte standart yerine adalet
- Ayırımcılık yerine eşitlik
- Baskı yerine demokrasi
4. Aramızdaki işbirliğinin siyasi istişareler ve uluslararası kuruluşlarda koordinasyon da dahil, tüm alanları kapsayacağını göz önünde bulundurarak, aşağıdaki listede yer almakla birlikte nihai olmayan alanlarda birliği yapmaya karar verdik:
- Ticaret
- Sanayi
- İletişim ve Enformasyon
- Finans, Bankacılık ve Özelleştirme
- Yoksulluğun Bertaraf Edilmesi ve Kırsal Kalkınma
- Bilim ve Teknoloji
- İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi
- Tarım
- Enerji
- Çevre
- Sağlık
- Turizm
- Kültür ve Spor
5. Altı işbirliği projesine öncelik tanıyan konsey raporunu onayladık,
6. D-8'in ilkelerine ve amaçlarına uygun olarak, sonuca yönelik işbirliği projelerini başlatmak ve iş alemi bünyesinde sürdürülen somut alışverişi geliştirmek amacıyla üye ülkelerin sanayi ve ticaret odaları ve diğer ilgili kurumları arasında ortak iş konseyleri kurulmasını teşvik etmeye karar verdik,
7. D-8'lerin ortak hedefi, amaç ve ilkelerine inanan ve ortak bağlara sahip olan diğer gelişmekte olan ülkelerin üyeliğine açık küresel bir örgüt olmasına karar verdik,
8. Yukarıda sıralanan amaçların gerçekleştirilmesinde, hem gelişmekte olan ülkeler hem de ekonomik olarak gelişmiş ülkeler ile işbirliği yapma yönünde ortak kararlılığımızı vurguladık,
9. D-8'in, başta IKÖ olmak üzere, diğer ilgili uluslararası kuruluşlarla ilişkilerinin düzenlenmesi hususunda uygun mekanizmaların tesisine karar verdik,
10. D-8'in örgütsel yapısını ve işleyiş kurallarını, konseyin konuya ilişkin belgesinde yer aldığı şekliyle onayladık,
11. Türk Hükümeti'nin, D-8 başkanlığı süresince koordinasyon sağlamak üzere bir icra direktörü atama kararını memnuniyetle karşıladık ve Türkiye'nin, icra direktörüne, görevi süresince İstanbul'da büro imkân-ları sağlamak ve masraflarını karşılamak üzere yaptığı öneriyi teşekkürle kabul ettik,
12. D-8 zirvesinin gelecek toplantısının Kasım/Aralık 1998'de Dakka, Bangladeş'te yapılmasına karar verdik.
15 Haziran 1997 Pazar günü İstanbul'da imzalanmıştır.
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
sayın fakirullah:

bunlara gerek yok, o arkadaşın işi gücü laf olsun torba dolsun, ilgili ilgisiz her konuda erbakana saldırayım, erbakan saldırmak için saçma sapan başlıklar açayım diye uğraşır.

okumaz bunları, boşver:)
 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0

BİRİNCİ D-8 ZİRVESİ'NDE ELE ALINAN PROJELER VE İLK AŞAMADA BAŞLAMASINA KARAR VERİLENLER

D-8 ÜLKELERİNİN SORUMLU OLDUKLARI SEKTÖRLER
1.KIRSAL KALKINMA
BANGLADEŞ
2.TİCARET
MISIR
3.YOKSULLUĞUN BERTARAF EDİLMESİ VE İNSAN KAYNAKLARININ GELİŞİMİ
ENDONEZYA
BİLİM VE TEKNOLOJİ
İRAN
TELEKOMİNİKASYON VE ENFORMASYIN
İRAN
FİNANS, BANKACILIK VE ÖZELLEŞTİRME
MALEZYA
ENERJİ
NİJERYA
TARIM
PAKİSTAN
SANAYİ
TÜRKİYE
SAĞLIK
TÜRKİYE

Bangladeş'in sorumluluğundaki kırsal kalkınma ve Nijerya'nın sorumluğundaki enerji sektörleri hariç olmak üzere bu on sektörden sekizinde, ilgili sektörün politikasını belirleyenlerden oluşan çalışma grupları toplanarak projeleri değerlendirmişlerdir. Yüksek düzeyli bürokratların toplantısında ilk aşamada hemen başlanacak projeler seçilmiştir. Bangladeş ve Nijerya sorumluğundaki sektörlerde çalışma grupları en kısa zamanda toplanması kararlaştırılmıştır.

TİCARET GRUBU (MISIR)
Ticaret Çalışma Grubu'nca dikkate alınmaya değer bulunan projeler:
1. Çifte vergilendirmenin önlenmesine ilişkin ikili anlaşmaların harmonizasyonu
2. Yatırımların geliştirilmesi ve korunması için çok taraflı anlaşmaların tamamlanması
3. Serbest ticaret bölgeleri
4. D-8 ülkeleri arasında uluslararası pazarlama ve ticaret şirketi kurulması
5. Pamuk birliği kurulması
İLK AŞAMADA MISIR’IN YÜRÜTMESİ İÇİN SEÇİLEN PROJE :
D-8 ÜLKELERİ ARASINDA ULUSLARARASI BİR PAZARLAMA VE TİCARET ŞİRKETİ KURULMASI
İNSAN KAYNAKLARININ GELİŞTİRİLMESİ (ENDONEZYA)
İnsan Kaynakları Çalışma Grubu'nca dikkate alınmaya değer bulunan projeler:
1. Değişik stratejik sektörlerde eğitim,
Bunlar;
* Hayvancılık ve balıkçılık
* Yoksulluğun giderilmesi
* Su kaynakları yönetimi
2. Kalkınmada kadının rolünün iyileştirilmesi
* Kadınlar için teknik eğitim programı
* Kadın geliştirme merkezinde eğitim
3. Öğretim programları
* Teknoloji, işletme ve finans alanlarında lisans ve lisansüstü eğitim
* Öğrenci değişim programı
* Diplomatlar için kurslar
İLK AŞAMADA ENDONEZYA’NIN YÜRÜTMESİ İÇİN SEÇİLEN PROJE :
YOKSULLUĞUN GİDERİLMESİNDE VE İNSAN KAYNAKLARININ GELİŞTİRİLMESİNDE İŞBİRLİĞİ

TELEKOMÜNİKASYON VE ENFORMASYON GRUBU (İRAN)
Telekomünikasyon ve Enformasyon Çalışma Grubu'nca dikkate alınmaya değer bulunan projeler:
1. D-8 ülkeleri arasında uydu bağlantısı
2. Enformasyon teknolojileri ve telekomünikasyon
3. İslam ülkeleri arasında bilgi ağlarının geliştirilmesi
4. Bilgisayar programları geliştirilmesi
5. Sanayi ve teknolojik bilgi bankası oluşturulması

BİLİM VE TEKNOLOJİ GRUBU (İRAN)
Bilim ve Teknoloji Çalışma Grubu'nca dikkate alınmaya değer bulunan projeleri:
1. D-8 Bilim ve Teknoloji Merkezi kurulması
2. Bilim ve Teknoloji Politikaları Komitesi kurulması
İLK AŞAMADA İRAN’IN YÜRÜTMESİ İÇİN SEÇİLEN PROJE :
D-8 ÜLKELERİ ARASINDA ENDÜSTRİYEL VE TEKNOLOJİK VERİ BANKASI AĞI KURULMASI

FİNANS, BANKACILIK VE ÖZELLEŞTİRME GRUBU (MALEZYA)
Finans Çalışma Grubu'nca dikkate alınmaya değer bulunan projeler:
1. D-8 merkez bankaları arasında işbirliği muhabir banka anlaşmaları ağı kurulması
2. D-8 ülkeleri arasında özelleştirme alanında işbirliği
3. Özelleştirme sürecine bankaların dahil edilmesi
4. Sigortacılık alanında işbirliği
İLK AŞAMADA MALEZYA'NIN YÜRÜTMESİ İÇİN SEÇİLEN PROJE :
SİGORTACILIK ALANINDA İŞBİRLİĞİ VE ORTAK ŞİRKETLER KURULMASI

TARIM GRUBU (PAKİSTAN)
Tarım Çalışma Grubu'nca dikkate alınmaya değer bulunan projeler:
1. Şeker kamışı
2. Entegre besleme ve tavukçuluk tesisleri kurulması
3. Basınçlı sulama sistemleri
4. Toprak ve su korunması
5. Tarım makineleri
6. Hayvan hastalıklarının kontrolü ve yok edilmesi
7. Kıyı ve kara su ürünleri üreticiliği
8. Ziraî ilaçlama sistemleri
İLK AŞAMADA PAKİSTAN'IN YÜRÜTMESİ İÇİN SEÇİLEN PROJE :
KIYI VE KARA SU ÜRÜNLERİ ÜRETİCİLİĞİNİN GELİŞTİRİLMESİNDE İŞBİRLİĞİ

SAĞLIK GRUBU (TÜRKİYE)
Sağlık Çalışma Grubu'nca dikkate alınmaya değer bulunan projeler:
1. Toplum sağlığının geliştirilmesi
2. Sağlık alanında bilgi alışverişi
3. Çevre ve Halk Sağlığı Enstitüsü kurulması
4. Aile sağlığı üzerine ortaklaşa geliştirme stratejileri oluşturmak
5. AİDS önleme ve kontrol programı
6. Nüfus ve aile araştırması
7. Sağlık yatırımları ve araştırma programları
8. Gıda güvenliği ve beslenme
9. Kalkınma programlarının çevre sağlığına etkisini değerlendirme programları
10. Kanser önleme ve kontrol programları
SANAYİ GRUBU-1 (TÜRKİYE)
Sanayi Çalışma Grubu'nca dikkate alınmaya değer bulunan projeler:
1. Havacılık Sanayii
Aşağıdaki araçların ortak tasarım, geliştirme, imalat ve pazarlanması:
* Bölgesel nakliye uçağı
* Sivil Jet nakliye uçağı
* Çok maksatlı zirai uçak
* Genel maksat helikopteri
* Türbinli motor
* Uydular
2. Otomotiv Sanayii
Aşağıdaki araçların ortak tasarım, geliştirme, imalat ve pazarlaması:
* Hafif nakliye aracı
* Binek aracı

SANAYİ GRUBU-2 (TÜRKİYE)
3. Elektronik Sanayii
Aşağıdaki ortak tasarım, geliştirme, imalat ve pazarlanması:
* Entegre devreler
* Kişisel bilgisayar
4. Diğerleri
Aşağıdaki ortak tasarım, geliştirme, imalat ve pazarlanması:
* Gübre sanayii
* Tekstil sanayii
* Maden sanayii
* Çelik sanayii
* Çimento sanayii
* Raylı toplu taşım araçları
* Termal ve hidroelektrik güç tesis üniteleri
* Telekomünikasyon teçhizatı
* Renkli TV tüpleri
* Bitkisel yağ sanayii
* Palmiye yağ sanayii
* Gıda paketleme sanayi
İLK AŞAMADATÜRKİYE’NİNYÜRÜTMESİ İÇİN SEÇİLEN PROJE :
ORTAKLAŞA ZİRAÎ UÇAK TASARIMI, GELİŞTİRİLMESİ, İMALÂTI VE PAZARLAMASI


D-8 PROJELERİNDE UYGULANACAK İŞBİRLİĞİ PRENSİPLERİ
1. Ticari yararın, projelere özel sektörün de dahil edilmesiyle ancak maksimum hale getirilebileceği gerçeğinin kabul edilmesi. İşbirliğinin en temel prensibi, D-8 ülkelerinden özel sektörün projelere azami derecede katılımını sağlamak olacaktır.
2. Projeler, çok taraflı olabileceği gibi iki taraflı da olabilir. Belirli bir projeye tüm D-8 ülkelerinin katılması zorunlu değildir. Bir proje, iki ülkenin katılımıyla başlatılabilir.
3. Herhangi bir batı ülkesi veya diğer ülkeler bu projelere katılabilir. D-8 dışındaki herhangi bir ülkeden gelecek işbirliği önerilerinin gözardı edilmemesi yararlı olacaktır. Bu sebeple, dışımızdaki diğer ülkeler, bu projelere katılmak üzere davet edilebilir.
4. İmalata yönelik sanayi projeleriyle birlikte endüstriyel tasarım ve geliştirme projeleri de gelebilir. Tasarım ve geliştirme faaliyeti, belirli ülkelerin tekelini kırmak için mutlak bir çözümün bulunmasında hayati bir husus olarak dikkate alınmaktadır.
5. "Adil Dağılım" prensibi gözetilecektir. Özellikle, projelerin tasarım ve geliştirme tipiyle ilgili olarak, belirli bir projenin iş-paylaşımı maliyet-pay esasına göre ayarlanacaktır.

D-8 TEŞKİLAT YAPISI VE İŞLEYİŞ KURALLARI
1. TEMEL ORGANLAR
D-8 aşağıdaki temel organlardan oluşur:
1. Zirve
2. Konsey
3. Komisyon
1. Zirve
• Devlet/Hükümet Başkanları Zirvesi D-8'in en üst organıdır.
• Zirve, D-8 üyesi ülkelerin Devlet/Hükümet Başkanlarından oluşur.
• Zirve her yıl dönüşümlü olarak üye ülkelerden birinde toplanır. Zirve, bir sonraki toplantısının yer ve tarihine, istişareler yoluyla karar verir.
2. Konsey
• Konsey, D-8'in siyasi karar organıdır.
• Konsey, üye ülkelerin dışişlerinden sorumlu bakanlarından oluşur.
• Konsey, Zirve tarafından belirlenmiş kurallar ve politikalara uygun olarak faaliyet gösterir ve sorunların kapsamlı ve derinliğine ele alındığı bir forumdur.
• Konsey, yıllık raporlarını Zirve'ye sunar.
• Konsey, Komisyon tarafından sunulan raporları görüşür, gerekli kararları alır ve tavsiyelerde bulunur. Komisyon'a gerekli gördüğü görevleri tevdi eder.
• Konsey, her yıl düzenlenecek Zirve'nin çalışma programını görüşüp kabul eder ve karar, tavsiye ve bildiri taslaklarını Zirve'ye sunulmak üzere hazırlar.
• Her Zirve toplantısından önce Konsey toplantısı yapılır.
3. Komisyon
• Komisyon, D-8'in yürütme organıdır.
• Komisyon, hükümetlerin tayin ettiği yüksek dereceli memurlardan oluşur.
• Komisyon, Konseyin çalışma programının, gündeminin ve Konsey'e sunulacak karar taslaklarının hazırlanmasından sorumludur. Komisyon ayrıca Zirve'nin geçici gündem çalışma programı, karar ve bildiri taslaklarını da Konsey'e sunar.
• Komisyon, Çalışma Gruplarının ve Daimî Komitelerin raporlarını inceler, onaylar ve faaliyetlerini denetler.
• Komisyon, faaliyetleri hakkında Konsey'e yıllık raporlar sunar.
• Komisyon yılda iki kez toplanır; birincisi Konsey'den hemen önce, diğeri iki Zirve arasında gerçekleştirilir. Komisyon, Zirve ya da Konsey tarafından bildirilen konuları görüşmek üzere daha fazla sayıda toplantılar yapabilir.
• Komisyon, kendi çalışma programım ve gündemini Zirve ve Konsey'de alınan kararlar ve talimatlar doğrultusunda belirler.


2. ÜYE ÜLKELER ARASINDA KOORDİNASYON
Üye ülkeler arasında organize bir şekilde koordinasyon görevi sağlayabilmek için, her zirve toplantısını tertip edecek ülke, toplantıların başkanı olarak hareket edecek ve bu maksatla bir İCRA DİREKTÖRÜ atayacaktır.
İCRA DİREKTÖRÜ, üyeler arasında etkin bir ilişki sağlayacak, bilgi akımını kolaylaştıracak ve toplantılardaki sekreterya hizmetlerini yürütecektir.
D-8 Komisyonu üyesi her yüksek dereceli memur, kendi ülkesindeki koordinasyondan sorumlu olacaktır.
İlk Zirve'nin başkanı olarak, Türkiye Hükümeti, İcra Direktörü için İstanbul'da bir ofis sağlamayı ve bunun masraflarını deruhte etmeyi kabul etmiştir.
Kasım 1998 tarihinde Bangladeş'in başkenti Dakka'da yapılacak olan İkinci Zirve toplantısında, İstanbul'da bir koordinasyon merkezi kurulması da dahil olmak üzere, koordinasyon modaliteleri ve alınması gereken tertipler gözden geçirilecektir. Bu modaliteler gerektikçe gözden geçirilecek ve gelecek Zirve toplantılarında yeniden düzenlenecektir.
D-8 ÜLKELERİNİN TİCARET HEDEFLERİ
Dünyadaki bütün ülkeler, dış ticaret hacimlerinin artırılmasını hedeflemektedirler Tabii bunu yaparken ihracat-ithalat dengesinde ihracatın ağırlıklı olması arzulanır Hiç bir ülke, ithalatının ihracatını geçmesini arzulamaz. D-8 grubu ülkeler, aralarındaki ticarette denge ve eşitlik prensibini hedeflemektedirler.
Aşağıdaki tabloda, D-8 ülkelerinin ticaret hacimleri ve Türkiye ile olan ticaretler görülmektedir. D-8 ülkelerinin 1995 yılı ticaret hacimleri 378 milyar dolanı üzerinde iken Türkiye ile olan ticaret hacimleri sadece 2 milyar dolar civarındadır Yani toplam ticaret hacimlerinin yüzde 0.59'luk bir kısmı Türkiye iledir. Dünya nüfusunun yüzde 13'ünü teşkil eden bir ülkeler grubu ile ticaret hacmimiz bu oram yakın olmalıydı. Türkiye için hedef D-8 ülkeleriyle olan ticaret hacmini yıllık 50 milyar dolar seviyesine ulaştırmaktır.
Bir ülke için dış ticarette hedef ve öncelik ticaret hacminin düşük olduğu ülkelerle ticareti geliştirmektir. Bu bağlamda D-8 Türkiye için dış ticarette de bir hedeftir hem de öncelikli bir hedef. Ancak bu hedeflenirken gelişmiş ülkelerin yaptıkları gibi çifte standart gözetilip tek taraflı bir hacim artışı hedefi yoktur. Hedef karşılıklı olarak ticaretin geliştirilmesidir.

D-8 ÜLKELERİ TİCARET HACİMLERİ VE TÜRKİYE İLE TİCARETLERİ

İHRA CAT​
İTHA LAT​
HACİM​
TÜRKİYE'DEN İTHALATI​
TÜRKİYE'NİN İTHALATI​
TÜRKİYE İLE HACİM​
BANGLADEŞ
3.173
6.496
9.669
5
22
27
ENDONEZYA​
45.417​
40.918​
86.335​
33​
133​
166​
İRAN
19.165
12.061
31.226
249
692
941
MALEZYA​
74.045​
77.751​
151.796​
100​
272​
372​
MISIR
4.400
11.250
15.650
246
211
457
NİJERYA​
34.179​
29.987​
64.166​
13​
8​
21​
PAKİSTAN
7.992
11.461
19.453
91
154
245
TOPLAM​
188.371​
189.924​
378.295​
737​
1.492​
2.229​

1995 YILI RAKAMLARI, RAKAMLAR MİLYON DOLAR OLARAK VERİLMİŞ

BÖLÜM 2 BAKANLIKLARIN İCRAATLARI

BÖLÜM 2
BAKANLIKLARIN İCRAATLARI
DEVLET BAKANLIĞI (GAP İdaresi Başkanlığı, TAEK)


DEVLET BAKANLIĞI

GAP İDARESİ BAŞKANLIĞI
TAEK


ÖZET
GÜNEYDOĞU ANADOLU PROJESİ (GAP)
• Özel sektörün GAP Bölgesi'ne yönelik ilgisi yoğunlaşmıştır.
• Yabancı ülke ve kuruluşların süregelen ilgileri, Proje'ye somut katkıya dönüşmeye başlamıştır.
• GAP çerçevesindeki sosyal uygulama projeleri Bölge'de yaygınlaşma yönünde gelişme göstermiştir.
• Sulamalardan sağlanacak faydayı artırmaya dönük hazırlıklar hızlanmış ve tarımsal yayım ve eğitim faaliyetleri yoğunlaşmıştır.
• Bölgesel ve kentsel altyapıya yönelik faaliyetlerdeki yoğunluk da devam etmiştir.
• 1997 Bütçesi'nde GAP'a; ekonomik sektörlerde (tarım-madencilik-enerji-ulaştırma -turizm) 58 trilyon 773 milyar TL ve sosyal sektörlerde de (konut, eğitim, sağlık, belediye altyapıları ve diğer kamu hizmetleri) 18 trilyon 35 milyar TL olmak üzere, toplam 76 trilyon 808 milyar TL'lık yatırım ödeneği tahsis edilmiştir.
• Bölge'de 1997 yılı Haziran sonu itibariyle Fırat ve Dicle Havzalarında sulamaya açılan alan 1 milyon 540 bin 800 dönüme ulaşmıştır.
• GAP sulama projelerinden yüzde 9'u bitmiş (1 milyon 540 bin 800 dönüm) yaklaşık yüzde 14'ü inşaat safhasına (2 milyon 315 bin 950 dönüm) getirilmiştir.
• GAP Bölgesi için bir hayvancılık modelinin ortaya konabilmesi için GAP idaresi, "Sözleşmeli Hayvancılık" çalışmalarına başlamıştır.
• Güneydoğu Anadolu Projesi ile Bölge'nin "Tarım ve Tarıma Dayalı imalat Sanayi" ürünleri bakımından bir ihracat merkezi" olarak gelişmesi öngörülmüştür.
• GAP Bölgesi'nin yatırımcılar için çekici hale getirilmesine yönelik faaliyetler 3 ana konu altında gerçekleştirilmiştir:
a) Teşvikler
b) Özel sektör yatırımlarının özendirilmesi
c) Ekonomik ve sosyal politikaların mekân muhtevasını oluşturan, yer seçim kararlarını etkileyen organize sanayi bölgeleri (OSB) ve küçük sanayi sitelerinin (KSS) kurulması.
• GAP İdaresi'nce bir program dahilinde bölge yerleşmelerinin harita altyapısı tamamlanmaya çalışılmıştır. Haziran 97'ye kadar idare tarafından 25 bin hektarın üzerinde alan için halihazır harita alımı yapılmıştır.
• ÇATOM'larda yürütülen faaliyetler; sosyal programlar ve gelir getirici programlar olmak üzere iki başlık altında ele alınmıştır.
• GAP idaresi Başkanlığı ile UNDP işbirliği ile yürüttüğü çalışmalar sonunda, sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin 28 münferit projeyi kapsayan "GAP Bölgesi'nde Entegre Bölgesel Kalkınmanın Güçlendirilmesi ve Sosyo-Ekonomik Eşitsizliklerin Azaltılması" Proje paketine 5 yıllık bir dönem için 4.2 milyon ABD doları sağlanmasına ilişkin mutabakat zaptı 18 Mart 1997 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
• GAP idaresi tarafından "Şanlıurfa-Harran Ovaları Tarlaiçi Geliştirme Hizmetleri" ve "GAP Kentsel Planlama ve Sanitasyon" projeleri ile ilgili proje hazırlık çalışmaları, Dünya Bankası ile birlikte 1996 yılı içinde başlamıştır.
• Avrupa Birliği fonlarından yararlanmak amacıyla GAP idaresi tarafından hazırlanan çeşitli proje teklif paketleri Avrupa Birliği'ne iletilmiştir.
• Alman KfW ve GTZ kuruluşları vasıtasıyla, Alman teknik ve mali yardım çerçevesinde ele alınmak üzere birtakım projelerin geliştirilmesine ilişkin çalışmalar 1996 yılı içinde başlamıştır.
• Bölge ikliminin erkenciliğe yatkın olması nedeniyle, üreticilerin teşvik edilmesi ve sebze tarımının yaygınlaştırılması amacıyla Şanlıurfa-Harran Ovalarında Şanlıurfa Valiliği ile ortak bir çalışmaya girilmiştir. Çalışma kapsamında ovada belirlenen sebze tarımına yatkın yedi çiftçiye, örnek yüksek tünel kurulmuştur.

GAP İDARESİ BAŞKANLIĞI'NIN MARDİN İLİ'NDE YÜRÜTTÜĞÜ PROJELER
a. GAP Bölgesi'nde Tarımsal Mekanizasyon ihtiyaçları Etüdü Projesi 2. Aşama Ortak Makine Kullanımı Pilot Uygulaması Projesi
b. Sulama Dışı Alanlarda Halkın Gelir Düzeyinin Artırılması Projesi
c. Mardin Serbest Bölge'de Halı Kilim Apre Tesisi Kurulması
d. GAP Bölgesi'ndeki Köy içme sularının yaygınlaştırılması İçin Öncelikle Mardin İli'nde Kullanılmak Üzere Ingersoll Rand Model T4W Mobil Sondaj Makinası ve Ekipmanı Alımı

TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU (TAEK)
• TAEK tarafından uzun bir süreden beri hazırlanmakta olan TAEK Web sayfaları, 1996 yılı Eylül ayında internette yer almıştır. Böylelikle TAEK ve bağlı kuruluşları ile ilgili kısa bilgilere dünyanın her yerinden erişilmesi mümkün olmuştur.
• TAEK'in endüstriye yönelik hizmetler çerçevesinde, çeşitli sanayi kuruluşlarının talepleri üzerine, 28 ayrı Tahribatsız Test uygulaması gerçekleştirilmiş, konu ile ilgili olarak bu kuruluşlara gerekli eğitim verilmiştir.
• TEAŞ'ın nükleer santral ihalesi ilgili çalışmalarında, TAEK lisanlama ve kamuoyu bilgilendirilmesi konularındaki faaliyetlerine devam edilmiştir.
• Ülkemiz ve dünyadaki nükleer teknolojideki son gelişmelerin ve nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılmasına yönelik yeniliklerin tartışıldığı iki ulusal kongre gerçekleştirilmiştir.
• TAEK Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi ile KKK-NBC Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı arasında bir Araştırma Projesi Sözleşmesi imzalanmıştır.
• Radyoaktif Maddelerin Güvenli Taşınması Yönetmeliği, TAEK Nükleer Güvenlik Danışma Komitesi'nin Kuruluş ve Çalışma Yöntemleri Yönetmeliği ve Nükleer Maddelerin Sayım ve Kontrolü Yönetmeliği çalışmaları tamamlanmıştır.



GÜNEY DOĞU ANADOLU PROJESİ
(GAP)

1. GİRİŞ
Güneydoğu Anadolu Projesi, süreci içerisinde yoğun olarak plan ve projelerin hazırlandığı bir dönemden, üretim ve uygulamaya başlanan yeni bir döneme geçilmiştir. Bölge insanının GAP'tan faydalanmaya başladığı bir dönem olarak 30 Haziran 1997 itibariyle, son bir yıllık süre anlamlı bir zaman dilimini ifade etmektedir.
Bu döneme damgasını vuran önemli gelişmeler aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
• Özel sektörün GAP Bölgesi'ne yönelik ilgisi yoğunlaşmıştır.
Yabancı ülke ve kuruluşların süregelen ilgileri, Proje'ye somut katkıya dönüşmeye başlamıştır.
• GAP çerçevesindeki sosyal uygulama projeleri
Bölge'de yaygınlaşma yönünde gelişme göstermiştir.
• Sulamalardan sağlanacak faydayı artırmaya dönük hazırlıklar hızlanmış ve tarımsal yayım ve eğitim faaliyetleri yoğunlaşmıştır.
Öte yandan bölgesel ve kentsel alt yapıya yönelik faaliyetlerdeki yoğunluk da devam etmiştir.

2. GAP MASTER PLANI ÇERÇEVESİNDE GERÇEKLEŞMELER VE 1997 YATIRIMLARI
1990-2005 döneminde GAP'ta ulaşılması gerekli temel göstergeler GAP Master Planı'nda belirlenmiştir. Bu hedeflere ulaşabilmek için dönem boyunca gerekli kamu finansman ihtiyacı, 1997 yılı sabit fiyatlarıyla toplam 4 katrilyon 224 trilyon 800 milyar TL'dır (32 milyar ABD doları eşdeğeri).
GAP Master Planı hedeflerine göre yatırım ihtiyaçları sektörler itibariyle (trilyon TL olarak) aşağıda gösterilmektedir.

Tarım
1.278.7
Enerji
1.358.5
Madencilik
98.1
İmalat
188.1
Ulaştırma
935.3
Turizm
7.1
Konut
40.9
Eğitim
84.2
Sağlık
27.9
Diğerleri
205.4
Toplam
4.224.8

Proje için 1996 yılı sonuna kadar, 1997 yılı sabit fiyatlarıyla yaklaşık 1 katrilyon 674 milyar TL. (12,6 milyar ABD doları eşdeğeri) harcama yapılmıştır. Böylece GAP yatırımlarında nakdi gerçekleşme oranı yüzde 39.6'ya ulaşmıştır.
1996 yılı sonu itibariyle sektörel bazdaki nakdi gerçekleşme oranları ise şöyledir:
Tarım
% 9.4
Enerji
% 71.3
Madencilik
% 88.3
İmalat
% 40.3
Ulaşım
% 28.1
Turizm
% 23.3
Konut
% 30.3
Eğitim
% 41.9
Sağlık
% 77.6
Diğerleri
% 43.2
Toplam
% 39.6

1997 Bütçesi'nde GAP'a, ekonomik sektörlerde (tarım-madencilik-enerji-ulaştırma-turizm) 58 trilyon 773 milyar TL. ve sosyal sektörlerde de (konut, eğitim, sağlık, belediye altyapıları ve diğer kamu hizmetleri) 18 trilyon 35 milyar TL olmak üzere, toplam 76 trilyon 808 milyar TL’lik yatırım ödeneği tahsis edilmiştir.
3. ENERJİ ÜRETİMİNDE MEVCUT DURUM
Ülkemiz enterkonnekte sistemine giren elektrik enerjisi üretiminin büyük bir bölümünü sağlayan GAP kapsamındaki Karakaya ve Atatürk Barajlarında 15 Haziran 1997 tarihi itibariyle, başından itibaren gerçekleştirilen enerji üretimi aşağıdadır:
Karakaya 76 268 070 000 kilowat/saat
Atatürk 39 356 522 000 kilowat/saat
Toplam 115 624 592 000 kilowat/saat
Her iki barajdan sağlanan bu enerjinin mali üretim değeri; 7,8 milyar ABD dolarına eşdeğerdir.
Türkiye'nin toplam hidrolik enerji üretimi içinde, 1996 yılında GAP; 19.3 milyar kilowat/saat ile yüzde 48'lik bir paya sahiptir. Aynı dönemde Türkiye'nin (termik ve hidrolik) toplam enerji üretimi içinde GAP'ın payı ise yüzde 20 olmuştur.
Karakaya ve Atatürk Barajlarından sağlanan toplanı enerjinin, alternatif kaynaklar cinsinden ifade edilmesi durumunda ise bu üretim, yaklaşık 28 milyon ton fuel-oil veya 23 milyar metreküp doğalgaza eşdeğer olmaktadır.
GAP enerji projeleri kapasite bakımından ise, aşağıdaki durumda bulunmaktadır:
Tamamlanmış projeler : 4 200 MW (% 56)
İnşa halindekiler : 1 304 MW (% 17)
Projesi hazır ve
Programa girmiş olanlar : l 440 MW (% 19)
Diğerleri : 532 MW ( % 8)


4. TARIM SEKTÖRÜNDE MEVCUT DURUM
Bölgede 1997 yılı Haziran sonu itibariyle Fırat ve Dicle Havzaları'nda sulamaya açılan alan, 1 milyon 540 bin 800 dönüme ulaşmıştır.
Bölgede mevcut ve inşa halindeki sulama projeleri ile sulama alanları aşağıdaki gibidir.


İşletmede Olan Sulamalar
Sulama Alanı (Dönüm)
1. Hancağız
73300
2. Şanlıurfa Ovası
600 000
3. Hacıhıdır
20800
4. Derik-Dumluca
18600
5. Silvan 1. ve 2. Kısım
87900
6. Nusaybin
75000
7. Silopi Nerdüş
27400
8. Akçakale Yeraltı Suları
150 000
9. Ceylanpınar Yeraltı Suları
270 000
10. Devegeçidi
75000
11. Suruç Yeraltı Suları
70000
12. Çınar - Göksu
35800
13. Garzan -Kozluk
37000
Toplam
1 540 800



İnşa Halindeki Sulamalar
Sulama Alanı
(Dönüm)
1. Mardin-Ceylanpınar ve Şanlıurfa-Harran
İletim
4.760.000

Şebeke
1.350.000
2. Kralkızı-Dicle
İletim Şebeke
1.300.000 240.300
3. Batman Sol dahil
Şebeke
187.500
4. Batman Sağ dahil
Şebeke
186.000
5. Belkıs-Nizip
Şebeke
119.150
6. Adıyaman Çamgazi
Şebeke
74.300
7. Kayacık Ovası
Şebeke
147.400
8. Bozova-Merkez Pompaj
Şebeke
8.600
TOPLAM
İletim Şebeke
6.060.000 2.313.250



1997 ihale Programında olan sulamalar ile sulama alanları da aşağıdadır :
Sulamalar
Sulama Alanı
(dönüm)
1. Yaylak sulaması inşaatı, Şebeke
183.220
2. GAP Adıyaman Kahta Samsat Pompaj Birinci Kısım İnşaatı, Şebeke
20.000
3. Dicle-Kralkızı Cazibe İkinci Kısım İnşaatı + Kanal (84 km), Şebeke
184.310
4. Dicle-Kralkızı P3 Pompaj sulama inşaatı şebeke
313.790
5. Mardin Anakanal birinci kısım (60 + 000 -107 + 000) iletim
47 km
6. Mardin Anakanal ikinci kısım (107 + 000 -158 + 382) iletim
52 km


GAP sulama projelerinden yüzde 9'u bitmiş (1 milyon 540 bin 800 dönüm) yaklaşık yüzde 14'ü inşaat safhasına (2 milyon 315 bin 950 dönüm) getirilmiştir.
1996 yılında Türkiye'de üretilen pamuğun üçte biri GAP Bölgesi'nden elde edilmiştir. Şanlıurfa-Harran Ovalarında sulamaya açılan 400 bin dönüm alanın, yaklaşık 260 bin dönümünde pamuk ekimi yapılmıştır. Bu alandaki tarımsal üretimin sulama getirişi 1995 ve 1996 yılları itibariye aşağıda gösterilmektedir.


Şanlıurfa-Harran Ovası 1. kısım sulama alanının sulama getirisi
Gösterge
1995
1996
Üretim Değeri Toplamı
70.2 milyon $
77.8 milyon $
* Hektar Üretim Değeri
2.300 $
2.048 $
Katma Değer Toplamı
59 milyon $
69 milyon $
* Hektara Katma Değer
1.661 $
1.560$
Üretim/Kişi
2.832 $
2.514$
Üretim Yoğunluğu
% 45.2
% 111.7

*1 Hektar = 10 Dönüm
Bölgede sulama dışı alanlarda kalan halkın gelir düzeyinin yükseltilmesi için hazırlanan projeye, pilot olarak Mardin İli'nde başlanmıştır. Proje kapsamında; örnek antepfıstığı bahçeleri yaklaşık 400 dönüm alanda tesis edilmiş, örnek mantar yetiştiriciliği ve arıcılık faaliyetlerine de başlanmıştır. Ayrıca bölgenin su potansiyelinden azami olarak faydalanabilmek amacıyla tatlı su kültür balıkçılığı konusunda Savur İlçesi'nde sazan üretimi tesisi planlanmıştır.
GAP Bölgesi'nde Tarımsal Mekanizasyon İhtiyaçları Etüdü Projesi'nin 2. aşaması olan Ortak Makina Kullanımı Pilot Uygulama projesine başlanmıştır. Tarımsal Enerji ve Mekanizasyon Araştırma ve Eğitim Vakfı tarafından yürütülmekte olan proje, Şanlıurfa-Harran Ovalarında bir Sulama Birliği ile Mardin ili Derik ilçesinde bulunan Derik-Dumluca Sulama Birliği'nde yürütülmesi ve proje kapsamında sulama birliği bünyesinde oluşturulacak bir "Ortak Makina Kullanımı" modeli ile çiftçilerin sahip olduğu tarım alet ve makinalarının ekonomik ve verimli kullanımı temin edilmesi kararlaştırılmıştır.
Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında "Sulama Kanallarındaki Suyun Regülasyon ve Su Tasarrufu Sağlayan Sulama Metod ve Teknolojileri" konularında 1989 yılında başlatılan çalışmalar, fiziki tesislerin inşaasının tamamlanması ile son aşamasına gelmiştir. Bu aşamada karşılaştırmalı üstünlüğün tespit edilebilmesi için gerekli izleme ve değerlendirme sistemi oluşturmaktadır. Oluşturulacak sistemle, bölgede daha sonra tesis edilecek sulama şebekelerinde ışık tutacak verilerin alınması temin edilebilecektir.
GAP Bölgesi'ne uygun çeşitlerin tesbit edilmesi ve yetiştirme tekniklerinin belirlenmesi amacıyla "Tarımsal Araştırma ve Geliştirme Proje Paketi" iki ayrı üniversite'nin ziraat fakülteleri ile yürütülmüştür. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile Harran Ovası Körüklü mevkiinde kurulan araştırma istasyonunda 1989 yılından beri devam eden çalışmalar, son aşamasına gelmiştir. Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile yürütülen çalışmalar ise başlatılmış olup, araştırma istasyonu ile ilgili altyapı çalışmaları ve denemelerinin oluşturulmasına başlanmıştır.
Sulamanın başlamasıyla bölgeye giren ürünler ve çeşitlerin çiftçilere tanıtımı, yetiştirme teknikleri ve sulama yöntemleri konularında hem çiftçilere, hem de sulama birliklerinde görev yapan teknik personele çeşitli zaman aralıklarında eğitimler verilmiştir.
GAP İdaresi'nin koordine ettiği ilk eğitim, Harran Ovası I. Kısım sulama sahasında yer alan 69 köyde gerçekleştirilmiştir. Kampanya şeklinde yapılan eğitimde, sulama mevsimi öncesinde, çeşitlerin tanıtımı, ürünlere verilecek su miktarları, sulama sayıları ve zamanları konularında yoğun bilgi aktarımı yapılmıştır. Çalışma, Şanlıurfa Valiliği ile ortaklaşa yürütülmüştür.
Harran Ovası'nda yer alan sulama birliklerinin genel sekreterlerine Köy Hizmetleri Şanlıurfa Araştırma Enstitüsü'nün Koruklu Araştırma İstasyonu'nda, sulama planlaması ve su dağıtımı konularında bir haftalık pratik ve uygulamalı eğitim verilmiştir. Bu eğitimin başarılı olması ve bu konularda eğitim verilmesi ihtiyacının hissedilmesi üzerine, GAP genelinde faaliyet gösteren bütün sulama birlikleri genel sekreterleri ve işletme mühendisleri "Sulama Mekanizasyonu" konularında, Söke Ziraat Teknik Lisesi ve Mekanizasyon Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nde 2 hafta süreyle yatılı olarak eğitime tabi tutulmuştur.
GAP Bölgesi için bir hayvancılık modelinin ortaya konabilmesi amacıyla GAP İdaresi, "Sözleşmeli Hayvancılık" çalışmalarına başlamıştır. Bu çalışma kapsamında; hayvan ırkının seçimi, ıslah edilmesi, yetiştirme teknikleri ve elde edilecek ürünlerinin mamul veya yarı mamul halde satılabilmesi için gerekecek organizasyonların belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma ile ilgili ön etüdler yürütülmüştür.

5. GAP SANAYİNİN GELİŞMESİ
Sulamaların başlaması ve tarımsal üretimde nisbi bir artışın sağlanması, Bölge'de sınai girişimciliğe yönelik ümit verici kıpırdanışlara yol açmıştır.
Güneydoğu Anadolu Projesi ile Bölge'nin "Tarım ve Tarıma Dayalı imalat Sanayi" ürünleri bakımından bir "ihracat merkezi" olarak gelişmesi öngörülmüştür. Bu çerçevede, gerçekleştirilecek yatırımlarla ortaya çıkacak potansiyelin, özellikle sanayi sektöründe etkin bir şekilde değerlendirilmesi ve özel sektör yatırımlarının, kalkınmaya ilk başından itibaren katılması büyük önem taşımıştır.
GAP Bölgesi'nin yatırımcılar için çekici hale getirilmesine yönelik faaliyetler 3 ana konu altında özetlenebilir:
a) Teşvikler
b) Özel sektör yatırımlarının özendirilmesi
c) Ekonomik ve sosyal politikaların mekân muhtevasını oluşturan, yer seçim kararlarını etkileyen Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) ve Küçük Sanayi Sitelerinin (KSS) kurulması.
Bölgesel bazda sanayi altyapısını oluşturan OSB ve KSS'ler bakımından GAP Bölgesi'ndeki Haziran 1997 itibariyle son durum şöyledir:
Bölge'de halen tamamlanmış durumda bulunan ve faaliyet halindeki Gaziantep ve Mardin OSB'lerinin yanı sıra, toplam 1.588 hektarlık 9 OSB (Gaziantep II, Kilis, Nizip, Gaziantep III, Şanlıurfa, Siirt, Batman, Adıyaman, Diyarbakır) daha 1997 yatırım programında bulunmaktadır.
1965-1995 yılları arasında GAP Bölgesi'nde tamamlanan ve faaliyete geçmiş olan 5.408 işyeri kapasiteli 17 adet KSS mevcuttur. Bunlardan 6'sı Diyarbakır, 6'sı Gaziantep, 3'ü Şanlıurfa, biri Batman ve biri de Mardin'de bulunmaktadır. Mevcut 17 KSS'ye ilaveten Bölge'de 18 adet daha, 4.175 işyeri kapasiteli KSS projesi 1997 yatırım programındadır. Bunlardan 4'ü Gaziantep, 4'ii Mardin, 3'ü Şanlıurfa, biri Şırnak ve biri de Kilis illerinde bulunmaktadır.
Mevcut OSB ve KSS'lerin yanısıra Bölge'de faaliyet halinde bulunan Mardin Serbest Bölgesi mevcuttur. Mardin Serbest Bölgesi, OSB içinde 516 bin metrekarelik bir açık alanda kurulmuş bulunmaktadır.
Henüz tamamlanmamış olmasına rağmen Gaziantep III. OSB sanayi parselleri tamamen dolmuş olup, dördüncü bir OSB için talep yapılmış durumdadır. Aynı dunun, Şanlıurfa OSB için de sözkonusudur.
GAP ile meydana çıkmaya başlayan iş ve yatırım ortamına katılacak olan bölge içi ve bölge dışı potansiyel girişimcileri özendirmek ve bu girişimcilere ihtiyaç duyacakları bilgi ve danışmanlık hizmetlerini sağlamak üzere, GAP idaresi Başkanlığı tarafından yürütülen "GAP Girişimci Destekleme ve Yönlendirme Merkezleri" (GAP-GİDEM) kurulması çalışmaları 1996 yılı ikinci yarısında tamamlanma aşamasına gelmiştir. Bu çalışma GAP İdaresi koordinatörlüğünde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) ile Bölge İlleri Ticaret ve Sanayi Odaları işbirliği ile yürütülmüştür. İlk etapta Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Mardin ve Şanlıurfa'da kurulacak olan GAP-GİDEM büroları ile ilgili tüm detay çalışmalar bitmiştir. Faaliyete geçecek bu merkezlerde, yatırımcılara aşağıdaki hizmetlerin sunulması planlanmıştır:
- Uygun yatırım alanlarının araştırılması
- Pazar, finansman ve teknik konularda araştırmalar yapılarak danışmanlık hizmeti verilmesi
- İşgücü eğitimi ile ilgili danışmanlık hizmeti verilmesi
- Fizibilite etütleri hazırlanması
- Yatırım bankacılığı danışmanlığı yapılması
- Yerli ve yabancı yatırımcıların ortak arayışları ile ilgili danışmanlık hizmeti verilmesi
- Seminer ve eğitim programları düzenlenmesi

6. GAP’TA ALTYAPI ÇALIŞMALARI
Güneydoğu Anadolu Projesi ile sağlanacak olan sosyo-ekonomik kalkınma sürecinde; su ve toprak kaynaklarının geliştirilmesine paralel olarak, diğer sektörlere ilişkin geliştirme projelerinin de aynı anlayışla gerçekleştirilmesi esas alınmıştır. Bölgesel kalkınma için belirlenen zamanlamada öncelikle hedeflenen, büyük şehirlerin içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarının teminine yönelik acil tedbirlerin alınması, bunu takiben yeniden yapılanmaya dönük kentsel altyapı, sınai altyapı, seçilmiş ulaşım ağının güçlendirilmesi gibi stratejik önemdeki temel altyapı gelişmesinin tamamlanması olmuştur.
GAP İdaresi Başkanlığı'nın bu doğrultuda gerçekleştirdiği, "GAP Bölgesel Ulaşım ve Altyapı Geliştirme" çalışması ile bölge için geniş bir proje stoğu oluşmuş oldu.
Bu çalışma ile, GAP'ın tarımsal ve sınai üretimde sağlayacağı artış ve bunun meydana getireceği ekonomik canlanma ile bölgesel gelişme sonucu ortaya çıkması beklenen yük ve yolcu talebi tahmin edilmiş, bu talebi karşılayacak ulaşım tür ve güzergâhları belirlenmiştir. Aynı çalışma, Bölge'de bir uluslararası havaalanı yapımını da öngörmüştür. GAP idaresi Başkanlığı'nca ABD'den temin edilen 720 bin ABD dolarlık hibe ile, GAP Uluslararası Havalimanının Mühendislik Tasarımları ve Fizibilite çalışmaları 1995 yılı içinde tamamlanmış; hazırlanan proje, 1996 yılı Devlet Yatırım Programı'na, kredili olarak gerçekleştirilmek üzere girmiştir.
"GAP Bölgesel Ulaşım ve Altyapı Geliştirme'' çalışması ile ayrıca; gelişme potansiyeli yüksek 45 yerleşmeden başlayarak kent merkezlerinin karşılamada yetersiz kaldığı içmesuyu, kanalizasyon, arıtma, katı atık toplama, elektrik ve tele-iletişim ihtiyaçları dikkate alınarak 134 proje hazırlanmıştır. Bunlardan 30'u içmesuyu projesi, 29'u kanalizasyon, 9'u atıksu arıtma projesi, 4'U katı atık projesi, 17'si orta gerilim elektrik projesi ve 45'i de tele-iletişim projesidir.
GAP idaresi'nce yaptırılan Gaziantep Katı Atık Kavramsal Projesi kapsamındaki Katı Atık Düzenli Depolama Sahası Proje ve inşaatı 1995 yılında tamamlanarak, saha, özel bir firma tarafından işletmeye açılmıştır.
GAP idaresi tarafından yaptırılan Ceylanpınar, Kahta ve Akçakale kanalizasyon ve arıtma projelerinin uygulama projeleri yaptırılarak tesislerinin inşaatına başlanmıştır. Ceylanpınar kanalizasyon ve arıtma tesisi inşaatında gerçekleşme yüzde 93 seviyesinde olup, 1997 yılı içinde gerçekleşme yüzde 52, Akçakele kanalizasyon ve arıtma tesisi inşaatında ise gerçekleşme yüzde 75 seviyesinde bulunmaktadır.
Yine aynı kapsamda olmak üzere 20 yerleşmeye ait kanalizasyon ve arıtma tesisi etüt-proje ve mühendislik işleri de GAP idaresi tarafından, 1997 yılında başlamak üzere ihale edilmiştir.
Bu yerleşmeler:
Çelikhan, Besni (Adıyaman)
Kozluk, Sason, Beşiri (Batman)
Hani, Ergani, Çermik, Silvan, Kulp (Diyarbakır)
Araban, Yavuzeli (Gaziantep)
Nusaybin, Derik, Midyat (Mardin)
Kuralan, Gözpınar (Siirt)
Cizre (Şırnak)
Bozova, Siverek (Şanlıurfa)
Öte yandan GAP İdaresi'nin, nüfusu hızla artan il, ilçe ve beldelerin hayati öneme haiz acil altyapı meselelerinin halli gayesiyle, belediyelerin talepleri doğrulusunda yaptığı ayni yardımların tutarı, 1997 Nisan ayı başı itibariyle 190 milyar TL'na ulaşmıştır.
İmar Planlama ve Halihazır Harita Alımı Çalışmaları:
Nisan 1997 tarihi itibariyle GAP Bölgesi dahilindeki 9 ilde toplam 174 belediye bulunmaktadır.
Bölge belediyelerinde imar planı ve harita konusunda büyük ölçüde bir mesele bulunmamaktadır. 174 belediyenin 132'sinin (yüzde 78) imar planı mevcuttur.
Bunlardan 30 adedi GAP İdaresi tarafından yaptırılmıştır. 1997 yılında 10 adet yerleşmenin imar plan çalışması devam ettirilmiştir. İdare tarafından ihale edilmiş bulunan bu yerleşmeler; Islahiye, Boğaziçi (Gaziantep), Eskiköy, İnlice (Adıyaman) Dikmen, Girmeli, Kılavuz ve Sümer (Mardin)'dir. Harran ve Karaköprü (Şanlıurfa) imar planları çalışmaları ise devam etmiştir.
Karaköprü (Şanlıurfa) imar planı çalışması, GAP İdaresi'nce yürütülen katılımcı imar planlaması uygulamasının ilk örneğini teşkil etmekte olup, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli taslakların; halk, ilgili kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin katıldıkları değişik toplantılarla tartışılması suretiyle gerçekleştirilmiş ve tamamlanma aşamasına yaklaşılmıştır.
GAP İdaresi'nce bir program dahilinde Bölge yerleşmelerinin harita altyapısı tamamlanmaya çalışılmıştır. Haziran 97'ye kadar İdare tarafından 25 bin hektarın üzerinde, alan için halihazır harita alımı yapılmıştır. Bölge belediyelerinin yüzde 76'sının halihazır haritası alınmıştır. 1996 yılı içinde Kılavuz (Mardin) ve Boğaziçi (Gaziantep), 1997 Ocak ayı içinde de Girmeli (Mardin), Dikmen (Mardin), Eskiköy (Adıyaman), İnlice (Adıyaman) ve Islahiye (Gaziantep) halihazır harita alımı işleri bitirilerek onaylanmıştır. Bunlara ilaveten 10 yerleşmeye ait halihazır harita alımı işi de, yine GAP İdaresi Başkanlığı'nca ihale edilip işe başlanmıştır.

7. SOSYAL AMAÇLI FAALİYETLER
a. Çok Amaçlı Toplum Merkezleri (ÇATOM)
GAP Bölgesi'nde kadının statüsünün yükseltilmesi ve kalkınma sürecine entegre edilmesi amacıyla, kadına yönelik çok boyutlu eğitim hizmetlerinin verildiği çok amaçlı toplum merkezleri (ÇATOM) 1995 yılında UNICEF'in desteği ve GAP İdaresi-Şanlıurfa Valiliği işbirliğiyle Şanlıurfa'da kurulmaya başlanmıştır. Bu çerçevede Kasım 1995'te Şanlıurfa'nın bir gecekondu mahallesinde (Yakubiye Mahallesi) ve bir köyünde (Sağlık Köyü) olmak üzere 2 ÇATOM kurulmuştur. 1996 Kasım ayında ise, Mardin Valiliği'nin de desteğiyle 3 Mardin il merkezi (Merkez, Evren ve Ensar Mahalleleri) ve iki ilçesinde (Dargeçit ve Ömerli ilçeleri) olmak üzere 5 ÇATOM daha açılmıştır. Böylelikle Bölge'de 7 ÇATOM çalışır hale getirilmiştir. Zaman içinde ÇATOM'ların bütün Bölge illerine yaygınlaştırılması amaçlanmıştır.
ÇATOM'larda yürütülen faaliyetler; sosyal programlar ve gelir getirici programlar olmak üzere iki başlık altında ele alınmıştır.
Sosyal programlar başlığı altında, okuma-yazma kursları, sağlık eğitimi, anne eğitimi, ev ekonomisi ve beslenme eğitimi, biçki-dikiş-nakış vb. el sanatları kursları ve poliklinik hizmetleri verilmiş, ayrıca toplum içinde dayanışma hissini geliştirici toplu sosyal faaliyetler yürütülmüştür.
Gelir getirici programlar başlığı altında ise, tarımsal yayım, halı ve kilim dokumacılığı ve Oltu taşı işlemeciliği gibi alanlarda beceri geliştirme kursları verilmiştir.
Mardin ili ÇATOM'ları Çalışma Neticeleri
Mardin ili ÇATOM'larda yürütülen sosyal programların ilk bölümü büyük ölçüde tamamlanmış, gelir getirici programların eğitim bölümünün ise 1997 Haziran ayı sonunda tamamlanması planlanmıştır.
Toplu sosyal faaliyet ve ücretsiz sağlık taramaları olarak da, Dargeçit'te 300 okul çocuğu diş sağlığı taramasından geçirilmiş, yine Dargeçit İlçesi'nde ana-çocuk sağlığı taraması gerçekleştirilmiş ve bu taramadan 79 kadın ile 42 bebeğe ulaşılmış, verilen ilaç reçeteleri kaymakamlık tarafından karşılanmıştır. Bütün ÇATOM'larda kadınların katılımıyla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamaları yapılmıştır. Dargeçit İlçesi'nde çiftçilerin isteği üzerine iki kez toplu nikâh töreni düzenlenmiş, ilkinde Dargeçit ilçe merkezinden 89 çiftçinin, ikincisinde ise Dargeçit ilçe merkezinden ve köylerinden 204 çiftçinin resmi nikâhı kıyılmıştır.
Gelir getirici programlar başlığı altında ise oltu taşı işlemeciliği ve Karabağ kilimi dokumacılığı alanında beceri geliştirme kursları yapılmıştır. Bu ürünler için Erzurumlu bir girişimci tarafından satın alma garantisi sağlanmıştır.
Burada sayılan gelir getirici programlara ek olarak, biçki-dikiş kursu da gelir ve istihdam için bir imkân oluşturmuştur. Meselâ Mardin'de biçki-dikiş kursu alan 4 kadın, tekstil sanayinde istihdam edilebilmiştir.
Şanlıurfa İli ÇATOM'ları Çalışma Neticeleri
Şanlıurfa ÇATOM'larda gelir getirici programlar uygulanmayıp, sosyal programlar üzerinde durulmuştur.
Şanlıurfa ÇATOM'larda da poliklinik hizmetleri verilmiş ve toplu sosyal faaliyetler düzenlenmiştir. Dünya kadınlar gününün kutlanması, Sağlık Köyü'nde 56 çiftçinin toplu nikah töreninin yapılması, toplu kültürel faaliyetlere katılım, bu tür faaliyetlere örnek olarak sayılabilir.
Şanlıurfa ÇATOM'larda gerçekleştirilen önemli bir gelişme de, katılımcı kadınların ÇATOM'ların yönetimine ve işlerin izlenmesine doğrudan katılımlarının sağlanmasıdır. Katılımcı kadınlar kendi aralarında her bir ÇATOM'da 3'er kişiyi uzlaşma içinde yerel yönetim komitesi olarak seçmiştir. Yerel komite aktif biçimde çalışmış, katılımcılar istedikleri an yine uzlaşma yoluyla komite üyelerini değiştirebilmişlerdir. Bu yolla kadınlar yönetim becerilerini geliştirmişlerdir. Bu uygulamanın başarısı gelişmenin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşımaktadır.
ÇATOM'Iar için Sonuç Değerlendirmesi
ÇATOM'larda yürütülen faaliyetlerin neticelerini sadece kaç kişinin eğitimden yararlandığı veya kaç kişinin ne kadar gelir elde ettiği gibi ölçütlerle değerlendirmemek gerekmektedir. Burada kadınların bir arada bulunması, etkileşime girmesi ve gerek katılımcılar, gerekse eğitimciler arasındaki kültürel alışveriş, hem kadınların dünyalarının genişlemesine, yeniden sosyalleşmesine, olumlu davranış değişikliklerine, hem de farklı bir ortamda eğiticilerle farklı bir ilişki türüyle devlet ile toplum arasında barışık ilişkilerin gelişmesine yol açmıştır. Ayrıca, toplu faaliyetler ve etkileşim, toplumsal kalkınma için elzem olan dayanışma mekanizmalarının gelişmesine yol açmıştır. Bu tür değişmeler sayılarla ölçülemeyen niteliksel gelişmelerdir. Ancak bu niteliksel gelişmeler niceliksel gelişmelere de zemin hazırlamaktadır.
b. Katılımcı Yeniden Yerleşim Planlaması Çalışmaları
Birecik Baraj Gölü'nden etkilenecek 48 yerleşmenin yeniden yerleşme planlaması için bir çalışma, GAP idaresi Başkanlığı'nca başlatılmıştır. Bu çalışmanın en önemli hedeflerinden birisi Bölge'de ilk kez uygulanmakta olan bir girişimle baraj inşaatından etkilenecek halkın, ilgili resmi kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin birlikte projeye katılımını sağlamak olmuştur.
Sözkonusu proje ile Baraj gölü altında kalacak 48 yerleşmedeki nüfusun; yeniden yerleştirilmesi ve sonrasındaki hayatları ile ilgili yol gösterici faaliyetlere esas olmak üzere bir sosyolojik araştırma yapılması ve gelecekteki hayatlarına ilişkin olarak iş imkânlarının temini ve iktisadi yatırımları konularında rehberlik hizmetlerinin temin edilmesi hedeflenmiştir.
Bu kapsamda tüm ilgililerin ve halkın katıldığı ilk toplantı Haziran 1996'da Halfeti'de yapılmıştır. İkinci toplantının da tekrarlanması için çalışmalar yürütülmüştür.

8. ULUSLARARASI KURULUŞLARLA BİRLİKTE HAZIRLANAN PROJELER
a. BM Kalkınma Programı (UNDP) ile ortaklaşa "GAP Bölgesinde Entegre Bölgesel Kalkınmanın Güçlendirilmesi ve Sosyo-ekonomik Eşitsizliklerin Azaltılması" Projesi
GAP İdaresi Başkanlığı ile UNDP işbirliği ile yürüttüğü çalışmalar sonunda, sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin 28 münferit projeyi kapsayan "GAP Bölgesi'nde Entegre Bölgesel Kalkınmanın Güçlendirilmesi ve Sosyo-ekonomik Eşitsizliklerin Azaltılması" proje paketine 5 yıllık bir dönem için 4,2 milyon ABD doları sağlanmasına ilişkin mutabakat zaptı, 18 Mart 1997 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Proje; cinsiyet, eğitim, sağlık, konut, kentsel yönetim, çevre ve halk katılımı alanlarında GAP açısından uygun pilot ölçekli projeler ile kalkınmanın insan boyutu üzerinde odaklasan alt projelerden oluşmaktadır.
Sözkonusu 28 projeden aşağıda belirtilen öncelikli olanlarla ilgili hazırlıkların büyük bir kısmı tamamlanmış ve uygulama aşamasına gelinmiştir:
- Bölgede GAP-GİDEM Merkezleri kurulmasının desteklenmesi,
- Diyarbakır kenti için bir eko-kent planlama modelinin oluşturulması,
-Birecik Barajı'ndan etkilenecek nüfusun yeniden yerleşimi, istihdamı, ekonomik yatırımları için planlama çalışması,
-Diyarbakır'da kırsal alandaki kadınlar için gelir getirici faaliyetler kapsamında "Cevizli Sucuk Üretimi ve Pazarlama imkânları".
b. Dünya Bankası ile Birlikte Hazırlanan Projeler
GAP İdaresi tarafından "Şanlıurfa-Harran Ovalan Tarlaiçi Geliştirme Hizmetleri" ve "GAP Kentsel Planlama ve Sanitasyon" projeleri ile ilgili proje hazırlık çalışmaları Dünya Bankası ile birlikte 1996 yılı içinde başlamıştır.
- Şanlıurfa-Harran Ovaları Tarla-içi Geliştirme Hizmetleri Projesi: Mali boyutu yaklaşık 100 milyon ABD doları olarak tahmin edilen bu projenin Dünya Bankası tarafından 60 milyon dolarlık bölümünün finansmanı "Proje Hazırlık Çalışmaları" için ihale hazırlıkları GAP İdaresi tarafından tamamlanmış ve firma önseçim ihale çağrısı yapılmıştır.
- GAP Kentsel Planlama ve Sanitasyon Projesi:
GAP Bölgesi'ndeki 4 yerleşme birimini kapsayan bu proje ile; Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Siverek'te Katı Atık Yöntemi, Kentsel Atık Su Arıtma, Dezenfeksiyon ve Kentsel Planlama gibi çevresel öneme sahip konuların projelendirilmesi ve finansmanı için teknik yardım sağlanması amaçlanmıştır.
Toplam maliyeti 28.5 milyon dolar olarak tahmin edilen ve 19.5 milyon dolarlık bölümünün Dünya Bankası tarafından finanse edilmesi düşünülen bu projenin hazırlıklarının ikinci aşaması için Dünya Bankası'nın Japon Hükümeti'nden temin etmeyi planladığı 391 bin 500 ABD doları tutarındaki hibe, Japon Hükümeti tarafından onaylanmış ve Hibe Anlaşması'nın hazırlıkları tamamlanma aşamasına getirilmiştir.
c. Avrupa Birliği (AB)
Avrupa Birliği fonlarından yararlanmak amacıyla GAP idaresi tarafından hazırlanan çeşitli proje teklif paketleri Avrupa Birliği'ne iletilmiştir.
En son olarak Aralık 1996'da 6 projeden oluşan bir teklif paketi hazırlanarak Avrupa Birliği'ne iletilmiştir. Bu pakette yer alan "GAP Sürdürülebilir Kentsel Gelişme Projesi" kapsamında GAP İdaresi'nin planlama ve proje hazırlama kapasitesinin güçlendirilmesi amacıyla kurulması teklif edilen Proje Hazırlama Birimi konusunda Dünya Bankası'nın katkısı da gündeme getirilmiştir.
Bu kapsamda, bölgesel manada girişimciyi desteklemek, sulama konularında çiftçi eğitim, tarımsal üretim ve hayvancılığın geliştirilmesi konularında teşvik sağlanması amaçlanmıştır.
d. Alman Mali Protokolü
Alman KfW ve GTZ kuruluşları vasıtasıyla, Alman teknik ve mali yardım çerçevesinde ele alınmak üzere aşağıdaki projelerin geliştirilmesine ilişkin çalışmalar 1996 yılı içinde başlamıştır:
- Diyarbakır Atıksu Arıtma Tesisi Projesi:
Diyarbakır Kentsel Gelişme projeleri kapsamında yer alan bu projenin Alman Teknik Yardımından yararlanması hususunun öncelikle ele alınması ile KfW tarafından hibe finans sağlanmış ve Maibach Partner ve firması, KfW tarafından projenin fizibilitesini yapmakla görevlendirmiştir.
- Çiftçiler İçin Entegre Destek Sistemleri Projesi:
Bu proje, Harran Ovası'nda çiftçilere sürdürülebilir bir tarımsal üretimi için gerekli altyapı, eğitim ve yayım hizmetlerinin teminini öngörmektedir.
Bu kapsamda Alman GTZ kuruluşunun hibe finansmanının, proje oluşturmak ve eğitim ile ekipman temininde kullanılması kararlaştırılmıştır.

9. SULAMA DIŞI ALANLARDA HALKIN GELİR DÜZEYİNİN ARTIRILMASI PROJESİ BÜTÇE KALEMİNDEN ÖRNEK YÜKSEK TÜNEL ÇALIŞMALARI
Bölge ikliminin erkenciliğe yatkın olması nedeniyle, üreticilerin teşvik edilmesi ve sebze tarımının yaygınlaştırılması amacıyla Şanlıurfa-Harran Ovalarında, Şanlıurfa Valiliği ile ortak bir çalışmaya girilmiştir. Çalışma kapsamında ovada belirlenen sebze tarımına yatkın yedi çiftçiye, örnek yüksek tünel kurulmuştur.
Tünellerin amacı fide yetiştiriciliği ve turfanda üretimin yaygınlaştırılması olmuştur. Kapalı ve kontrollü bir ortamda fidelerin yetiştirilmesi hedeflenen çalışmada kullanılacak olan çeşitler, GAP idaresi Başkanlığı'nca Şanlıurfa Koruklu'da Ç.Ü. Ziraat Fakültesi'ne yaptırılan Tarımsal Araştırma ve Geliştirme Projesi çıktılarından elde edilen neticelere göre belirlenmiş ve Başkanlıkça çiftçilere dağıtılmıştır.
Tünellerin teknik ayrıntıları ile ilgili proje, Başkanlıkça Şanlıurfa'da bir imalatçıya verilerek, kısa sürede imalatı sağlanmıştır, imalat masrafları, Şanlıurfa Valiliği'nce karşılanmıştır.

10. GAP İDARESİ BAŞKALIĞININ MARDİN İLİNDE YÜRÜTTÜĞÜ PROJELER
a. GAP Bölgesi'nde Tarımsal Mekanizasyon ihtiyaçları Etüdü Projesi 2. Aşama Ortak Makina Kullanımı Pilot Uygulaması Projesi:
TEMAV tarafından 6 Şubat 1997 tarihinde başlatılan proje, Şanlıurfa-Harran Ovalarından bir Sulama Birliği ile Mardin İli Derik İlçesi'nde bulunan Derik-Dumluca Sulama Birliği'nde yürütülmüştür. Proje kapsamında Sulama Birliği bünyesinde oluşturulan bir "Ortak Makina Kullanımı" modeli ile çiftçilerin sahip olduğu tarım alet ve makinalarının ekonomik kullanımı temin edilmiştir.
Şanlıurfa-Harran Ovalarında yer alan 11 Sulama Birliği’nden, proje kapsamında çalışılacak olan Birliğin tesbit edilmesi ve hem Ova, hem de Derik ile ilgili tarımsal verilerin toplanması gayesiyle anket çalışmaları da yapılmıştır.
b. Sulama Dışı Alanlarda Halkın Gelir Düzeyinin Artırılması Projesi:
Bu proje kapsamında ana başlıklarıyla şu çalışmalar yapılmıştır:
- Antepfıstığı örnek bahçelerinin kurulması çalışmaları,
- Yabani ağaçların aşılanması,
- Örnek mantar yetiştiriciliği,
- Arıcılık,
- Su ürünleri projesi.
c. Mardin Serbest Bölge'de Halı Kilim Apre Tesisi Kurulması:
Apre tesisinin kuruluş amacı, Bölge'de halı ve kilim dokumacılığını geliştirerek istihdamı, özellikle kadın istihdamını ve halkın gelir düzeyini artırmak olmuştur. Proje, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Mardin Valiliği ve Sümer Halıcılık El Sanatları Sanayi ve Ticaret A.Ş. işbirliğiyle yürütülmüştür. İşbirliğinin kapsam ve kuralları bu üç kuruluş arasında imzalanan bir protokolle belirlenmiştir.
d. GAP Bölgesi'ndeki Köy İçmesularının yaygınlaştırılması için Öncelikle Mardin ili'nde Kullanılmak üzere İngersoll Rand Model T4W Mobil Sondaj Makinası ve Ekipmanı Alımı:
İller Bankası Genel Müdürlüğü'nce ihalesi yapılarak alımına karar verilen bu makina ve 84 parça ekipmanın alımı için gerekli işlemlerin yapılması hususunda 9 Mayıs 1997 tarihinde İller Bankası'ndan talepte bulunulmuştur.
Alınacak sondaj makinası GAP Bölgesi'ndeki köy İçmesularının yaygınlaştırılması için ilk olarak Mardin İli'nde çalıştırılması planlanmıştır.
e. Diğer Çalışmalar: Bu çalışmaların haricinde Mardin ilinde yeni sulama metod ve teknolojilerinin tanıtılması ve demonstrasyonların kurulması ile fidanlık projesi de uygulamaya konulmuştur.

11. GAP İDARESİ’NİN TANITIM ÇALIŞMALARI
Güneydoğu Anadolu Projesi dev boyutlu fiziki tesislerinin yanısıra, entegre yapısı, sürdürülebilir kalkınma felsefesi ve insana dönük hedefi ile ülkemizde ve uluslararası platformlarda büyük ilgi uyandıran bir projedir. Bu büyük ilgi özellikle son yıllarda uluslararası kuruluşların GAP'a destek ve projelerde işbirliği şeklinde kendini göstermiştir. Bu bağlamda GAP İdaresi'nin dış tanıtım faaliyetlerine özel bir önem ve ağırlık verilmiştir. Öte yandan Proje'nin ülkemiz insanına ve özellikle bu yöreye yatırım yapmak isteyen yerli ve yabancı iş çevrelerine yönelik tanıtımına da ağırlık verilmiştir.
Bu doğrultuda GAP İdaresi'nce faaliyetler gerçekleştirilmiş ve Bölge'yi belli başlı konukların ziyareti sağlanmıştır.

 
Üst