alitufan2003
Profesör
Bir Müslümanın En Büyük, En kıymetli Varlığı İmanıdır:
" Bir kimsenin iman ile ahirete intikal etmesi, bütün dünya ve içindekilerden daha kıymetlidir. Hatta kıyası bile mümkün değildir.
Ahirette en evvel iman aranır. İmanı olmayanlar küfür, kâfir hükmünde sayılır. İnandığını söyleyip imanında samimi olmayanlar münafıktır, onların da sûreta imanlarının ahirette faydası yoktur.
İman; hiçbir şeye feda edilemez. Bir müslüman yeryüzünün bütün hazineleri teklif edilse bile imanını değişmez. Dünyanın bütün anahtarları, bütün saltanatları teklif edilse iman ile değiştirilmez.
İman; insanın yaratanına, yaratılış gayesine teslimiyetinin tezahürüdür.
Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:
"İman edenlerin Allah'a sevgileri ise her şeyden sağlamdır." (Bakara: 165)
Hakiki iman edenler Hazret-i Allah'a gönülden sevgi ve muhabbetle, aşkla bağlıdırlar. İnsan sevdiğinin her şeyini sever, emirlerini, yasaklarını sever, her takdirine her tedbirine rızâ gösterir. İman budur.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyuruyor:
"İmân-ı kâmil iki yarımdır. Bunların birisi; yasakların işlenmesinden sakınmak, sabır ve diğeri; emirlere uymak ve itâat-i ilâhî'den ibâret olan şükürdedir." (Camius-sağir)
Bu Hadis-i şerif çok mühimdir, imanı tarif eder. Biraz açalım:
Sabır üçtür:
Birincisi; kızdığı zaman sabretmek,
İkincisi; ibtilâya sabretmek,
Üçüncüsü; Allah-u Teâlâ'nın yasaklarından kaçmak, hududu aşmamak, yani günah işlememeye sabır. Nehyettiği şeylerden ictinap etmek.
Bâtınî sabır ise bütün iradesini Hakk'a teslim etmektir. Onda hiçbir arzu ve istek kalmamıştır. Allah-u Teâlâ'nın lütfuyla nefsinin dizginini vurmuş yok etmiştir.
Şükür de üçtür:
Birincisi; kâli şükür ki haramlardan sakınmaktır.
İkincisi; fiili şükür, bunlar Hazret-i Allah'a yakın olan kulların şükrüdür. Bizâtihi Hazret-i Allah'ın nurunu kalbe akıtması ve dilediğini ona duyurmasıdır.
Üçüncüsü; hâli şükür ise onlar, Allah-u Teâlâ'yı canlarından, cananlarından da hülâsa her şeyden çok severler. Bunlar bâtınîdir. Ne ki emrettiyse seve seve yapmaktır. "
Ömer ÖNGÜT - K.S.- Hazretleri
" Bir kimsenin iman ile ahirete intikal etmesi, bütün dünya ve içindekilerden daha kıymetlidir. Hatta kıyası bile mümkün değildir.
Ahirette en evvel iman aranır. İmanı olmayanlar küfür, kâfir hükmünde sayılır. İnandığını söyleyip imanında samimi olmayanlar münafıktır, onların da sûreta imanlarının ahirette faydası yoktur.
İman; hiçbir şeye feda edilemez. Bir müslüman yeryüzünün bütün hazineleri teklif edilse bile imanını değişmez. Dünyanın bütün anahtarları, bütün saltanatları teklif edilse iman ile değiştirilmez.
İman; insanın yaratanına, yaratılış gayesine teslimiyetinin tezahürüdür.
Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:
"İman edenlerin Allah'a sevgileri ise her şeyden sağlamdır." (Bakara: 165)
Hakiki iman edenler Hazret-i Allah'a gönülden sevgi ve muhabbetle, aşkla bağlıdırlar. İnsan sevdiğinin her şeyini sever, emirlerini, yasaklarını sever, her takdirine her tedbirine rızâ gösterir. İman budur.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyuruyor:
"İmân-ı kâmil iki yarımdır. Bunların birisi; yasakların işlenmesinden sakınmak, sabır ve diğeri; emirlere uymak ve itâat-i ilâhî'den ibâret olan şükürdedir." (Camius-sağir)
Bu Hadis-i şerif çok mühimdir, imanı tarif eder. Biraz açalım:
Sabır üçtür:
Birincisi; kızdığı zaman sabretmek,
İkincisi; ibtilâya sabretmek,
Üçüncüsü; Allah-u Teâlâ'nın yasaklarından kaçmak, hududu aşmamak, yani günah işlememeye sabır. Nehyettiği şeylerden ictinap etmek.
Bâtınî sabır ise bütün iradesini Hakk'a teslim etmektir. Onda hiçbir arzu ve istek kalmamıştır. Allah-u Teâlâ'nın lütfuyla nefsinin dizginini vurmuş yok etmiştir.
Şükür de üçtür:
Birincisi; kâli şükür ki haramlardan sakınmaktır.
İkincisi; fiili şükür, bunlar Hazret-i Allah'a yakın olan kulların şükrüdür. Bizâtihi Hazret-i Allah'ın nurunu kalbe akıtması ve dilediğini ona duyurmasıdır.
Üçüncüsü; hâli şükür ise onlar, Allah-u Teâlâ'yı canlarından, cananlarından da hülâsa her şeyden çok severler. Bunlar bâtınîdir. Ne ki emrettiyse seve seve yapmaktır. "
Ömer ÖNGÜT - K.S.- Hazretleri