Ehli Sünnet İtikadı (İtikad Manzumesi - Erzurum İbrahim Hakkı)

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İbrahim Hakkı Erzurumi Hazretleri, İtikad Manzumesi olarak Beyitlerle Ehli Sünnet itikadının önemli başlıklarını kaleme almıştır. Fakat biz beyitleri tek tek yazmayacağız. Beyitlerde geçen ana kelamlar (başlıklar) ne ise onları madde madde yazacağız ki takip etmesi daha kolay ve yazımız kısa olsun…

Bütün beyitleri yazıldığı gibi görmek için arama motorlarına, "İtikad Manzumesi" şeklinde girerseniz, bulabilirsiniz.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
“Ehl-i Sünnet Ve-l Cemaat” İtikadı [İtikad Manzumesi] İbrahim Hakkı Erzurumi (K.S)'den:

1- Allah (Huda) Rabb'imdir, O bütün alemlerin Rabbıdır.

2- Peygamberim, Resulullah Efendimiz Muhammed Mustafa'dır.

3- Dinim, İslam'dır.

4- Kitabım Allah'ın kelamı olan Kur'an-ı Kerim'dir.

5- İtikadlar içerisinde gittiğim yol, Ehli Sünnet Vel Cemaat mezhebidir.

6- Amelde ise Ebu Hanife'nin görüşleri Mezhebimdir.

7- Hazreti Adem aleyhisselam'ın neslindenim.

8- İbrahim aleyhisselam'ın milletindenim.

9- İbadetlerde yöneleceğim yer; kıblem Ka'bedir (Beytullahtır).

10- Alemde Allah'ın zıddı, benzeri, şeriki (ortağı) yoktur.

11- Allah, suretten, şekilden münezzehtir, paktır, yücedir.

12- Allah altı i'tibariye ve sekiz subutiye sıfatla vasıflanmıştır

13- Allah doğmaktan, doğurmaktan münezzehtir.

14- Allah bir tek'tir; dengi yoktur.

15- Allah, cisim değildir

16- Allah'ın bir mekana ihtiyacı yoktur

17- Allah, Yemez, içmez, üzerinden zaman geçmez. Zamana ihtiyacı yoktur.

18- Allah Araz değildir; Cevher de değildir.

19- Hasılı, Allah, madde ve madde sıfatlarının hepsinden münezzehtir.

Not: Yaratılmışlar alemi, içinde bulunduğumuz kainat cevherler ve arazlardan meydana gelmiştir.

Cevher: “kendi başına boşlukta yer tutan ve başkasına bağlı olmadan kendini gösterebilen şey”e denir. “Bölünmeyen en küçük parçaya cevher denir.”

Araz: Başka bir nesne ile varolan, kendi başına var olmayan “devamlı olmayan şey'e” araz denir. “Başkasına yani cevher ve cisme bağlı olarak varlığını gösterebilen ve devamlı olmayan şey”dir (nureddin es-sabuni, el-bidaye, ankara 1982, 19).

Araz'ı bir de şöyle tanımlıyorlar: Süratle varlığını kaybedendir.. Herhangi bir cevherin varlığı için zaruri olmayan vasıftır. Mesela: Şekerin beyaz rengi, ya da küp şekli şekerin varlığı için zaruri değildir. Bunlar süratle değişebilirler.

20- Allah, dönüşmekten, değişmekten, renklerden, suretlerden uzaktır.

21- Allah, göklerden, yerlerden; sağ, sol; ön ve arka gibi cihetlerden münezzehtir. Allah'ın, mekanı asla olmaz.

22- Allah vardır, varlığının başlangıcı ve sonu yoktur. O'nun varlığı, Kendi'nden başkası değildir.

23- Allah, bu alem yok iken dahi mevcuddu, var idi. Tek ve yalnız idi.

24- Allah, gayrına muhtaç değildir. Herkes herşey daima O'na muhtacdır.

25- Allah'ın içine hiç bir şey hulul etmez, girmez.

26- Hiçbir şey O'na Vacib olmaz. O bir şeyi yapmaya mecbur değidir, hiç kimse, hiç bir şey O'nu mecbur edemez. Kendisi neyi dilerse, o nesne kudretiyle meydana gelir.. Kendisine kulunun yararına sebepleri yaratmak gerekmez ki onu yaratsın.

27- Çünkü her işte O'nun hikmeti vardır. Elbette Allah başıboş, gereksiz, boş (öylesine) iş işlemez.

28- Allah, O Zat hiç bir kulun, hiç bir şeyin içine hulul etmez, girmez.

29- Allah, hiçbir ferde zulmetmez.

30- Allah'ın, Zat-ı Şerif'inin kemalatı, Zat'ıyla birlikte ezelidir; değişmeyi kabul etmez. Allah hakkında sonradan meydana gelecek bir kemal söz konusu değildir.

31- Celal ve Azamet sahibi olan Allah, kemal sıfatlarıyla daima vasıflanır.

32- Allah, (Mahluka isnadı mümkün olan) bütün noksan sıfatlardan beridir.

33- Allah'ın Zati olan subuti sıfatları; İlim, irade Hayat, Kudret, Halk (Tekvin), Basar, Semi' ve Kelam olmak üzere sekizdir.

34- Allah'ın İlmi her şeyi kuşatmıştır. İlmine kimsenin aklı erişmez.

35- Allah, İrade sahibidir, dileyicidir. Ve her şeye kadirdir. Artık kendisi neyi dilerse, O'nun muradına muvafık olarak peyda (var) olur.

36- Bütün hayırları, şerleri Kendisi diler; tespit eder; yaratır.

37- Allah, kulunun ancak hayırlı işlerini sever (razı olur); şer işlerini sevmez. (razı olmaz)

38- Allah Basirdir, görücüdür. Büyük küçük Her şeyi görür. Görüşünden tek bir nesne, tek bir mana dahi kaçamaz, uzak olamaz. Lakin bizler gibi maddi göz sahibi olmaktan, gösteren, görmeye yardımcı alet, edevattan münezzehtir. Görmek ancak Allah'ın sıfatıdır.

39- Allah Semii'dir, işiticidir. Gizli ve aşikar her sesi işitir. Kulaktan da münezzehtir. İşitmek ancak Allah'ın sıfatıdır.

40- Allah Mütekellimdir, konuşucudur. Amma dil ve ağızdan beridir. Kelamullah, konuşma sıfatı, ses, harf ve lafızla değildir.

41- Allah'ın subutiye sıfatları, ne kendisi ne de başkasıdır. (Zatının aynı da değildir gayrı da değildir)

42- Allah'ın subutiye sıfatları ezelidir (öncesi yoktur), daimidir (sonu yoktur)

43- Allah'ın subutiye sıfatları Allah'ın Zatı'yla kaimdir. (Ayakta durur, var olur, varlık gösterir)

44- Yerde ve göklerde melekler, Hakk Teala Hazretleri'nin şerefli kullarıdır.

45- Allah, insanlardan avam mü'minleri, meleklerin avamından üstün kılmıştır.

46- Meleklerde, yemek, içmek, erkeklik ve dişilik yoktur.

47- Allah'ın emrlerine tabii olarak boyun eğerler. Asla Cenab-ı Hakk'a asi olmazlar.

48- Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail, Allah'a en yakın elçilerdir. (en büyük Melekler, Meleklerin Peygamberleridir) Bu dördü Allah'ın emin kullarıdırlar.

49- Allah tarafından Nebiler üzerine yüz dört kitab inmiştir. Dördüne kitab, yüzüne suhuf denilir. Hepsi Allah'ın kelamıdır.

50- Allah, dört kitabdan Tevrat'ı Musa'ya, Zebur'u Davud'a, İncil'i İsa'ya vermiştir.

51- Cebrail, Allah'ın emriyle bunları, onlara getirmiştir.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
(Devamı)

52- Cebrail, yirmi üç yıl, ihtiyaç oldukça, Allah'tan vahiyle ayet ayet Kur'an'ı Habibullah'a (Hz. Muhammed Efendimize) getirmiştir.

53- Bundan sonra vahiy kesilmiştir. (Kıyamete kadar bir daha Vahiyle haber ve emir gelmeyecektir)

54- Peygamberlerin hepsi, günahtan masum ve mahfuzdur, üstün akıl ve zeka sahibidir, Pak ve temizdir;

55- Allah'ın emirlerini kullarına tebliğ etmede ve her hususta Peygamberlerin hepsinin emin; özlerinde ve sözlerinde doğru olduklarına ve Allah'ın hükümlerini bildirdiklerine inandım.

56- Bütün Nebiler, kir ve pislikten, ahmaklıktan, yalandan, hakkı, doğruyu gizlemek ve hıyanetten, münezzehtirler; beridirler

57- Bazı alimler Nebilerin isimlerinin bilinmesi vacibdir dediler; Kur'an-ı Kerim'de Allah, Nebilerden 28'inin adını beyan etti.

58- Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen 28 Nebi: Adem, İdris, Nuh, Hud, Salih, İbrahim, İshak, İsmail Zebihullah.

59- Ya'kub, Şuayb, Lut, Yahya, Zekeriyya, Harun, Musa Kelimullah.

60- Davud, Süleyman, İlyas, Eyyub, Elyasa, İsa Ruhullah.

61- Zülkifl, Yunus, Hitamı (sonuncusu, üstünleri, mühürleri) Ol Habib-i Hakk Muhammed Rasulullah'dır.

62- Üzeyr, Lokman ve Zülkarneyn ise, bunların Enbiya mı Veli mi olduklarında ihtilaf edildi.

63- Bütün Enbiyanın ilki Hazreti Adem; Sonuncusu Habibullah Muhammed'dir ve Hepsinden üstündür.

64- İkisi arasında, birçok Enbiya gelmiştir. Onların sayısını Allah'tan başka kimse bilmez.

65- Rasullerin ölümleriyle, risaletleri asla batıl olmaz. Peygamberler, büyük meleklerden daha büyüktürler.

66- Bizim Peygamberimiz'in getirmiş olduğu şeraitin hükümleri bakidir. Nitekim mahşerde de Allah bu şeraitle mahluku arasında hükmedecektir.

67- Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in Mi'racı hak ve doğrudur; Onun şahsına hastır. Habibullah en yüksek mevkiye çıkmış ve orada Hakk Teala'yı görmüştür.

68- Madde ve mana (mülk ve melekut) aleminde ne varsa, tek tek ve toplu olarak; aynı zamanda kulların yapa geldikleri hayrın ve şerlerin hepsini Allah yaratmıştır.

69- (Mahlukların hepsi) O'nun ilmiyle, iradesiyle, yaratmasıyla, hüküm ve kudretiyle yoktan var olurlar.

70- Madde ve manada, dünya ve ahirette, Allah'tan başka yaratıcı ve var edici yoktur.

71- Kulda, akıl ve aklı kullanmaktan ibaret yapabilme gücü, cüz'i de olsa vardır. Bunun için kullar, yaptıklarından dolayı sevab veyahut da azaba müstahak olurlar. (layık olurlar)

72- Kulun iradesiyle meydana gelen fiilinin güzelinde, Allah'ın sevgi ve rızası vardır. Çirkininde ise, ne sevgisi ne de rızası vardır.

73- Allah üzerine hiçbir hak gerekli olmaksızın kuluna sevab vermesi, fazl u keremidir. Kulu da hiçbir azaba müstehak olmaksızın, Allah'ın onu cezalandırması adaletidir.

74- Kulun istitaatı (yapabilme gücü), kulun işlediği işle beraberdir. İstitaat kulda olduğu müddetçe, Allah'ın şeriatini tatbik etmeye mükelleftir. (yükümlüdür, üzerine vazifedir)

75- Kulun yapabilme veya terk edebilme gücü olmadığı yerlerde, Allah, hilm sıfatıyla tecelli ederek, ona hükümlerini yüklemez.

76- İnsanın boğazından geçen, helal olsun haram olsun, rızktır. Herkes kendi rızkını yer içer. Allah'a yemin ederim ki hiçbir kimse diğerinin rızkını alıp yiyemez.

77- Öldürülen, ecelinin vaktinde ölmüştür. Ve ecel birdir.

78- Ümidsizlik halinde iman etmek, Allah nezdinde makbul değildir. (mesela kısa bir zaman sonra -can hançereye gelmişken- öleceğini kesin bir biçimde anlayan bir kimsenin imanı ve tevbesi makbul değildir, kabul edilmez)

***

Diğerlerinde Beyitlerin kendisini vermemiştim.. Burada farklı bir yol izleyeceğiz.. Çünkü, sıradaki beytin günümüz Türkçesinde biraz sorun var gibi görünüyor.. Bu beyitlerin tercümesini yapan İsmail Çetin'dir.. Burada ya kendi tercümesinden ya da o tercümenin bize naklinde bir sorun var gibi görünüyor.. (Eğer yanlış anlamıyorsam).. Önce beyitin aslını verelim:

Heyula yokdur ezhan içre bir cüzü olduğu hakdır
Ki ol vasf-ı tecezziden biridir der bu Ehlullah


Bunu İsmail Çetin, günümüz Türkçesinde şöyle vermiş:

79- Heyula ezeli değildir. Ancak cevherler (asli cüzler) vardır.

80- Ehlullah (Allah ehli olan alimler, Evliyaullah) (Ehli Sünnet vel Cemaat) dediler ki: Kabil-i taksim olmayan cüzlerden Allah Teala münezzehtir. (Kısımlara ayrılması bölünmesi mümkün olan olmayan bütün maddeden Allah münezzehtir)

Eğer bir nakil hatası varsa şöyle düzeltelim.. Kelimelerin karşılığını verelim:

Heyula: Yunanca hyle kelimesinin arapçası. Heyula'nın biçimi yoktur. Her biçimi alabilir. Kelime anlamı madde olarak geçmekte, ama madde'nin öncülüdür (kendisi değil, öncesi, önceki hali). Dolayısı ile maddi bir kavram değildir. Suret heyula'nın biçim kazanmış halidir. Sami bey güzel açıklar bu durumu:

"Bir heyuladan zuhur eyler nice suret bana"

Felsefede bütün cisimlerin ilk maddesi olarak varsayılan madde.

Eski felsefecilere göre, cisimlerin aslı kabul edilen madde.

İmam Rabbani Hazretlerinin oğlu Muhammed Ma'sum Hazretleri buyurmuştur: "Allahü tealaya, kainatın heyulası ve aslı demek kadar alçaklık olmaz."

Heyula yokdur : Bu kısmı ben şöyle anladım; maddenin madde olmayan bir aslı felsefi olarak kabul edilmiş, bu aslın çeşitli suretler almasından maddenin oluştuğuna dair düşünceler geliştirilmiştir.. İşte İbrahim Hakkı Hazretleri bu görüşü reddediyor.. Heyula yoktur, yani maddenin önceki hali diye bir şey yoktur diyor. İsmail Çetin, Heyula ezeli değildir derken buna işaret etmiş olabilir.. Yani maddenin aslı Heyula, yani belki Allah maddenin öncesi değildir demek istiyor olabilir.. Bu kadarıyla yine de açıkça ifade edilememiş..

Ancak cevherler (asli cüzler) vardır: Yani Allah maddeyi öncesiz olarak, cevherler, bölünmeyi kabul etmeyen asli cevherler olarak halk etmiştir.. Yoktan varlığa getirmiş, "ol" demiş olmuştur.. Bu ifade ile de bizim anladığımızı teyid etmiş oluyor İsmail Çetin (Kendisi, uzun yıllar Medrese tahsili yapmış çok çeşitli eserler vermiş alim bir zattır)

Ezhan: Zihinler. Müdrikler. Anlamayı meydana getiren duygular.

Heyula yokdur ezhan içre bir cüzü olduğu hakdır: Heyula denilen şey zihinler içinde var olduğu düşünülmüş bir kavramdır, zihnin bir (düşünce) parçasıdır .. Gibi anlıyorum.. Yani maddenin bir aslı olduğu düşünce ile var olduğu kabul edilmiş itibari bir düşüncedir.. Heyula itibari bir varlıktır..

Tecezzi: Parçalara ayrılma, ayrılma, bölünme.

vasf-ı tecezziden: Parçalara ayrılma özelliğinden..

biridir : Elimdeki e-kitapta biridir yazıyor ama herhalde bir baskı hatası "beridir" yani münezzeh, uzak anlamında "beri" olması gerekiyor.. Nitekim tercümede de "münezzeh" anlamı verilmiş..

"Ki ol vasf-ı tecezziden beridir der bu Ehlullah": Yani Allah, heyula değildir.. Heyula zihni, itibari varlıktır.. Zihnin anlamada bir parçasıdır.. Kaldı ki Allah heyula değildir, parçalara ayrılmaktan, maddeyi teşkil etmekten, maddenin aslı olmaktan beridir..

Biraz karışık olabilir ama ben böyle anladım.. Beyite anlam verirken hataya düşmüşsem lütfen beni düzeltiniz..

***
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
(Devamı)

81- Ölene kabirde Nekir ve Münker adlı melekler gelip dört soru sorarlar: Rabb'in kim, Peygamber'in kim, dinin nedir, kıblen neresi?

82- Cevabını veren, ruh ve cismiyle zevki tadar.

83- Kafir ve asiler şaşırırlar ve Allah'ın azabını (cism ve ruhuyla) çekerler

84- Bu dünyaya gelen gider ki canlı hiç kimse kalmaz. (Her can ölümü tadacaktır)

85- Kıyamette dahi Allah, ölenleri, beden ve ruhla haşre (toplanıp bir araya gelmeye) gönderecektir.

86- Her adamın, gizli açık bütün yaptıklarını, ettiklerini, söylediklerini yazan amel defterini verirler. (Bundan kimse ırak olmayacaktır)

87- Kimine defteri sağdan, Allah korusun kimisine de soldan verirler.. (İyiliğine ve kötülüğüne göre)

88- Kıyamet gününde Allah'ın hükmü, hesabı vardır.

89- Melekler, Allah'ın emriyle herkesin işlediğini, söylediği sözünü sorarlar. (Melekler, bu sorguda bulunacaklardır)

90- Kıyamet gününde, büyük ve küçük günah işleyenlere, Enbiya, ulema ve Allah'ın dostları şefaat ederler

91- Ameller terazide (Mi'zan'da) tartıldıktan sonra, Sırat Köprüsünden geçmemiz haktır. (mutlaka olacaktır, herkes için gerçekleşecektir)

92- Allah, mü'minlere Havz-ı Kevser (Kevser Havuzu; o dehşetli hararetli günde susamışlara ikram edilen bir nimet, başında Peygamber Efendimizin, Dört Halifenin bulunduğu Kevser Havuzlarından içecekler susamışlara ikram edilecektir..) ve sekiz Cenneti vermiştir.

93- Mü'minler Cennet'e girecekler; onda nice nimetler bulacaklar.

94- Şüphesiz mü'minler Allah'ın Cemali'ni niteliksiz (perdesiz, vasıtasız, aşikare) göreceklerdir.

95- Cennet ve Cehennem şu anda da vardır; ehliyle ebedidirler. (Kıyametten sonra yaratılacak değildirler.. Halihazırda yaratılmış durumdadırlar.. Mevcutturlar.. Bunların sonu da olmayacaktır.. Yani gün gelip Cehennem hayatı ya da Cennet hayatı bitecek değildir..)

96- Cehennem yedi kattır. Allah'ın ateşi (nar) onda, Cehennemlikleri ebediyen yakar. (Bu cezanın asla sonu gelecek değildir; yalnız Mü'min olup Cehenneme gidenler gün gelip temizlenip Cennete dahil olacaklar yani Cehennemden kurtulacaklardır)

97- Kulun lehinde olan nimet ve hayrlar, aleyhinde olan bela ve şerler, Allah Teala'nın hükmü, takdiriyle gelir. (hepsi)

98- Vakti geldikçe, hayırlı sebeb hayırlılara, şerli sebeb belaya giriftar olanlara yoldaş olur.

99- Peygamber Efendimiz, kıyametin alametlerinden her ne haber vermişse, Cümlesine inandım. Vakti geldikçe Allah Teala onları izhar eder. (mutlaka ortaya çıkarır)

100- Dabbet-ul-arz (Salih Peygamberin devesinin yavrusu) çıkar. (Dabbet-ul-arz, Mina dağının altından çıkıp insanlara durumlarını, Allah'a iman etmeleri gerektiğini ve kıyameti bildirecek bir mahluktur.)

101-Deccal çıkar. (Kendine Allah diyen bu zalim, gösterdiği olağanüstü istidraclar ile insanları aldatacak ve kendine tabi edecektir)

102- Ye'cuc, Me'cuc çıkarlar. (Zülkarneyn AS'ın bir duvar arkasına hapsettiği kavimler; kıyamete yakın yeryüzünü işgal edeceklerdir; insanların ekinlerini yeyip kıtlığa ve hayvanların telefine sebeb olacaklardır)

103- Bir de mağribden (Batıdan) güneş doğar.

104- Ruhullah olan İsa aleyhisselam da Semadan iner.

105- Büyük günahı irtikab (işlemek), mü'mini imanından çıkarmaz. Onu küfre sokmaz.

106- Büyük günah işlemek, yapmış olduğu taatini Allah nezdinde düşürmez. (Yaptığı iyilikler, ibadetler, sevaplar kaybolmaz)

107- İşlediği o büyük günah, mü'mini Cehennemde ebedi (sonsuza kadar) bırakmaz.

108- Ancak kat'i (kesin) delille haram olanı, helal saymak; yahud kat'i olan helali haram saymak, Allah korusun, küfre sokar.

109- Allah, küfür ve şirki afuv etmez, amma bu ikisinden aşağı dilediği kulunun günahını afuv eder. (affeder, bağışlar)

110- Allah Teala'nın, büyük günahtan kaçan kimseyi küçük günahla cezalandırması mümkündür. (Allah küçük günahı cezalandırmaz diye bir şey yok.. Cezalandırabilir, dilerse affedebilir..)

111- Allah'ın, büyük günah işleyip tevbesiz öleni afuv etmesi mümkündür.

112- Sonsuz esirgeyici merhamet sahibi olan Allah, kulunun yalvarışını (af dileğini) fazlıyla kabul eyler.

113- Allah, Kullarının ihtiyacını da fazl u keremiyle giderir.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
(devamı)

114- Allah'a, tasdikle gönül bağlayarak inanmak ve teslim olmak, yani iman ve islam birdir. Hasılı (özü, özeti) Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Allah'tan bildirdiği din, iman ve islamdır.

115- Binaenaleyh (bütün bunların üstüne) cümlesini ikrar ettim; kalbimle tasdik ettim. Hiçbirine inkarım yoktur. Ve hepsinin gerçekten Allah'tan geldiğine inandım.

116- Zira din ile amel, imandan haric bir şeydir. İş böyle olunca iman, zatı itibariyle ziyade ve eksik olmaz. (iman artıp eksilmez) Allah onu hıfz eder. (muhafaza eder, korur)

117- Bunun için "İnşallah mü'minim" demem. Bilakis (aksine) "hakikaten mü'minim" derim.

118- Bu itibarla iman, kesbi (kazanılandır) ve Allah Teala'nın mahlukudur.

119- Fakat Allah'ın, Kendi fazl u kereminden ma'rifet hazinesini hediye ettiğine itibarla iman, Vehbi (ihsan edilmiş, verilmiş) ve mücerred (soyut, manaya ait) ihsan ve tevfik olur.

120- Allah ve O'nun Rasulü'ne, delilsiz ve başkalarına (Mezhep imamlarına ve Mürşidlere) uyarak (takliden) inanan kimsenin imanı sahihdir. (geçerlidir)

121- Fakat taklidci, akli delilleri araştırmayı terk etmekle, Allah'a karşı günahkar olur.

122- Allah'ın sevdiği kulunun (Evliyaullah'ın) kerametleri haktır. Ve onun kerametleri Nebisinin (Peygamber Efendimizin) mucizeleridir.

123- Az bir müddette çok mesafeyi Evliyaullah geçer. (Zaman ve mekanla kayıtlı değildir)

124- İhtiyac oldukca onlar, yiyecek ve giyecekleri bulurlar (Allah onlara çabasız emeksiz de ihsan eder). Hayvanlarla, cansız varlıklarla Allah'ın izniyle konuşurlar.

125- Bazan vecd u haletle (manevi coşkunluk ile), su üzerinde yürürler. Havada uçarlar. Allah, doğa kanunlarını onlar için iptal eder.

126- Hiçbir veli, hiçbir Nebinin mertebesine ulaşamaz.

127- Ondan Allah'ın emr ve yasaklarını düşürecek bir mertebeye de ulaşamaz. (Veli dahi olsa kimseden Şeriat sorumluluğu düşmez)

128- Ve Evliyanın en üstünü, Sıddik-i Ekber Hazreti Ebu Bekr Efendimizdir. Sonra Hazreti Ömer-ul-Faruk Efendimizdir. Sonra iki nur sahibi Hazreti Osman Efendimizdir. Sonra Allah'ın dostu Hazreti Ali Efendimizdir.

129- Dördünün hilafeti de bu tertib üzeredir.

130- Bu çar-ı yar-ı güzin'den sonra, Evliyaullah'ın üstünleri, kalan Ashab-ı Kiram Efendilerimizdir (Kalan Ashabın tamamıdır).

131- Hepsinin zikri hayr olsun. (Hepsini hayırla yad ederiz, onlara asla dil uzatmayız, onları kötü bilmeyiz, haşa kötülemeyiz) Hasılı, bütün Ashab-ı Kiramı (Peygamber Efendimzin Ashabının tamamını) Allah için severim.

132- Bu ümmetten cennetle müjdelenen on kişi ve Peygamber efendimzin mübarek kızı Fatıma annemize, mübarek torunları Hasan, Hüseyn Hazeratına (daha dünyadayken) cennet müjdesi verilmiştir.

133- Biz dahi Allah için bunların Cennetlik olduklarına şehadet ederiz.

134- Bunlardan başkasına bitta'yin (kesin olarak tayin ile) Cennetlik denilmez. Zira o gayba hüküm olur. Gaybı Allahtan başka kim bilebilir ki..

135- Ümmetten Evliyanın en üstünleri, Ashab-ı Kiramın hepsinden sonra, tüm tabiindir. (Ashaba yetişmiş, onlara tabi olmuş, fakat Peygamber Efendimize yetişememiş bir sonraki nesil)

136- Müslümanlara imam olacak sultan; müslim, hür, mükellef, Kureyşi ve açıkta olmalıdır ki Allah'ın ahkamını infaz etsin.

137- Lakin Haşimli ve masum (Peygamberler gibi günahsız) olması şart değildir.

138- O fısk (günahkar) ve cefa vermekte (zalim olmakla), Allah'ın şeriatiyle asla azl olunmaz. (Görevinden alınmaz)

139- Salihe de fasıka da uyup namazımı kılarım. Salih olsun fasık olsun, her müslümanın cenaze namazını Allah için kılarım.

140- Hazarda ve seferde (savaşta ve barışta) mest (Ayaklara geçirilen bir tür iç ayakkabı) üzerine meshetmek caizdir.

141- Sekir (sarhoşluk) vermeyen hurma ve üzümden çıkan meşrubatlar (içecekler) Allah'ın helal ettiği şeylerdir.

142- Sadaka ve dualarımızdan ölülerimiz nimet bulurlar.

143- Bazı yerlerin, bazı şahısların, bazı zamanların üstünlüğü, hak ve gerçektir.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
:)

2007 yılında hazırladığımız bir yazıydı yukardakiler. 143. maddede nihayet bulmuş. Devamı var mıydı, yoksa bütün beyitleri bitirmiş miydim, hatırlayamadım. Maalesef.
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Erzurumlu ibrahim hakkı hazretlerinin 110 beytinin beytinin şerhedildiği öenmli bir akaid kitabını unutmayalım..EHLİ SÜNNETİN NAZARI İ'TİKÂDIN ÖLÇÜSÜDÜR
Eser, İbrahim Hakkı Erzurûmî kuddise sırruhu'nun, Osmanlı Devleti'nde büyük bir önemle okullarda temel ders olarak okutulan yüz on beytlik itikad manzumesinin iki bin beş yüz i'tikâdî mesele ile şerhedildiği, alanındaki en kapsamlı ve ciddî çalışmalardandır.

Eser, Ehli Sünnet velCemaat itikadına dair bilgileri, öncesinde özetle aktarır; ve sonrasında derinlik ve genişliğine, nihayetine kadar, aykırı ve yanlış görüşleri ayıklayarak, hiçbir meseleyi ihmal etmeksizin bir nakkaş inceliği ile işler ve en doğru tesbiti gücü nisbetinde okuyucusuna sunar.
tr13-500x500.jpg


Acizane bu konuda basılan kitabları takip etmiş biri olarak bu eser hala aşılamamış durumdadır..Müellifine teşekkür ederiz.rahimehullahi teala.
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
Lakin Haşimli ve masum (Peygamberler gibi günahsız) olması şart değildir.
Bu ümmetten cennetle müjdelenen on kişi ve Peygamber efendimzin mübarek kızı Fatıma annemize, mübarek torunları Hasan, Hüseyn Hazeratına (daha dünyadayken) cennet müjdesi verilmiştir.

133- Biz dahi Allah için bunların Cennetlik olduklarına şehadet ederiz.
Allah ve O'nun Rasulü'ne, delilsiz ve başkalarına (Mezhep imamlarına ve Mürşidlere) uyarak (takliden) inanan kimsenin imanı sahihdir. (geçerlidir)
ee bu kadar yalan yanlış kelam tüm yazıyı çürütür işte sapkınlığın ta kendisi
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
faydalı bilgiler derli toplu güzel olmuş..
 
Üst