Ehli sünnet! Birleşiyor - muş !!! ??

İbrahim Tevhidi

Profesör
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
765
Tepkime puanı
7
Puanları
0
Yaş
41
Web sitesi
www.rebeze.com
Ehl-i Sünnet Alimlerinin biraraya gelmesi sizi niye rahatsız ediyor? Siz kendinizi farklı bir tanımlama içerisinde mi görüyorsunuz? Biraz daha açık ve net olun.. Kardeşlikten birlikten bahsediyorsun bir sürü gruba , cemaate v.s. aklınca yafta vuruyorsun.. Şirkle itham eder bunca cümle kullanıyorsun.

Tek bir soru sorayım o zaman sizin savunduğunuzu savunan ya da fikirlerini benimsediğiniz kimse ya da kimseler kimlerdir?

Öncelikle belirtmek isterim ki, bende Ehli Sünnet olduğumu itikadımın bu şekidle olduğunu söylerim.

Ehli Sünnetten yada Ehli Sünnet olduğunu söyleyenlerden kesinlikle rahatsızlık duymuyorum. Kişi düşüncesi veya itikadı doğrultusunda konuşmaya, fikirlerini savunmaya kartış fikirleri eleştirmeye çalışabilir bunada bişey demiyorum.

Benim derdim sadece doğru olan biziz bizim dışımızdakilerin hepsi sapık,yoldan çıkmış, naylon müslüanlardır tarzında hareket edenlerden rahatsızım.

Ben sadece ehli sünent olduğunu iddia eden(öyle değillerdir manasında demiyorum) alimlerin bir araya gelmesinden rahatsız değilim aynı şekilde şiilerin selefilerin de bu şeklde gruplaşmalarına karşıyım.

Ayrı şirkle itham etmiyorum, iyorum i bu durum şirkin kucağına oturtur, yani kesinlikle şahısları itham etmem. Ben cennetin kapıında bir bekçi değilim, yargıç değilim, yargılamıyorum.

Şu amel şirktir demekle yada şu amel şirke götürür demekle şu kişiler müşriktir demek arasında fark var ... Kimseni kalbini yarıp bakmadık ... Zaten kızdığım şey tekfircilikdir, tekfircilerden, ayrıştırıcılardan rahatsızlık duymaktayım....

Bize ehli sünent birliği şii birliği değil islam alimleri birliği lazım.

Ne dersenizdeyin bir gerçeklik var oratada ehli sünent çok göreceli bir hal almış, hangi ehli sünet kimi ehli sünneti, herkez kendsiinin tek doğru olduğunu iddia ediyor.

Darulhikme yada cübbbeli ahmet hoca veya hüseyin hilmi ışık bir sürü grup var, bu insanlar türkiyede yılalrdır bu işin tetikçiliği yapıyorlar. Türkiyede öz hakiki ehli sünent benim dyen farklı gruplarda var. Ehli sünent kuran ve sünnet yoludur sence şiiler biz kuran ve sünnet yolunda değiliz mi diyorlar kendileri onalrda ehli sünent olduklarını iddia ediyorlar.

Yani herkez biz ehli sünnetiz diyor.

Yazıdada belittim o toplantıya ümmül kuradan alimlerde katılmış o alimlerin bir çoğu seyyid kutupçu! oalrak bilinen kişilerdir

Eee darul hikmeye göre seyyid kutub sapıktır, yani bu komik bir durum ehli snent birliği diye bir şey kuramazsın, böyle bir kafa yapısııyla itikadda birlik olmaz, sen ona sapık diyorsun o sana sapık diyor

sen sonun seyyid kutubuna sapık dyorsun o senin tarikatına sapık batıl diyor. ee iki tarafta ben ehli sünetim diyor

O yüzden böyle göreceli bir şey üzerine birlik olturulamaz zira bu siyasi bir durumdur

haa yaklaşansözde şia tehlikesine ve yayılmacılığına karı anlaşamasalar bile sunni blok bir araya geliyor desek yine sakat yahu mezhebini korumak içi aranızdaki ihtilafları gözardı edip ittifak kurabiliyorsanız islamı korumak için neden ittifak kurmuyosunuz

Orada bediüzzamanın bir sözünüde paylaştım...

Neyse boşverin isteyen stediğini yazın, ben diyeceimi yazıda dedim zaten ...


Ayrıca kimleri takip edersiniz diye sordunuz

Bu ümmetin değerleriyle ve birbirleriyle uğraşmak yerine ümmetin kitlesel dertlerine çareler üreten, siyasal sosyal ve iktisadi projelr üerine çalışan islam ümmetinin ittifakı için mücadele eden her alimin ve düşünürün yılmaz takipçisiyimdir...

Bediüzzamndan Humeyniye, Fadlallahtan Karadaviye, Gannuşiden Şeriatiye ...




 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Bu konuyu aça zekainin sanki Bediüzzamanın görüşlerine çok önem veriyormuş gibi görünüp, ehl-i sünnet vel cemaat yolunu istihza ve tahkir ettiğini anlayamamak için bir insanın algı ve zihin melekeleri hepten körlmiş olamsı gerekir diye düşnüyorum. Yegâne ve tek kurtuluş yolu olan Ehl-i sünnet vel Cemaat yolunda olmayanların, bu mezhebe düşmanlığı , İsl3am Düşmanlığından ve gayrı müslimlerin düöşmenalığından çok dahah tehlikelidir. Vesselâm.
 

İbrahim Tevhidi

Profesör
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
765
Tepkime puanı
7
Puanları
0
Yaş
41
Web sitesi
www.rebeze.com
Terazi'nin Bir Kefesine Fadlallah'ı Koyalım

Yaklaşık bir hafta önce Allâme Seyyid Hüseyin Fadlallah"ı kaybettik, İslam aleminin ve özellikle mazlum Müslümanların başı sağ olsun, makamı cennet olsun!

Fadlallah"ı kaybetmenin ne anlama geldiğini, onu kaybetmekle aslında neyi kaybetmiş olduğumuzu iyice anlayabilmemiz için birazcık tanımamız gerekir.

Toplumun acılarla kıvrandığı bir dönemde 1935 yılında Necef"te dünyaya gelmiş, başta açlık olmak üzere büyük sıkıntılarla dolu bir gençlik dönemi geçirmiş, bu dönem içerisinde başta babası olmak üzere birçok ilim adamının dizinin dibinde ilmi tahsilini yapmıştır.
1966 yılında Lübnan"a gelmiştir.

Seyyid Hüseyin Fadlallah"ın Lübnan"a gelmesiyle birlikte diğer bir çok alim ve düşünce adamının katkısıyla Lübnan müslümanca bir renge bürünmüştür desek hiç de abartmış olmayız.

İran"da gerçekleştirilen İslam İnkılâbının havasını Lübnanlı Müslümanlara teneffüs ettirmiş, İnkılâba paralel olarak gençlerin dünyasında bu şuuru mayalandırmış, başta Hizbullah olmak üzere birçok oluşuma manevi önderlik yapmıştır.
İsrail tarafından 1982 yılında işgal edilen Lübnan, Seyyid Hüseyin Fadlallah ile birlikte müthiş bir direniş ruhuna kavuşmuştur.

Gerek işgalci israil"in püskürtülmesinde, gerekse ABD ve diğer batı ülkelerinin askeri karargâhlarının yerle bir edilmesinde, üslerinin Lübnan"dan sökülüp atılmasının ardında Fadlallah"ın katkısı herkes tarafından bilinmektedir.

israil ve ABD Allâme Hüseyin Fadlallah"ı ortadan kaldırmak için birçok defa suikast düzenlemiş, birinde 150 civarında Müslüman şehid edilmiş, diğer birinden Fadlallah yaralı kurtulmuştur.
Fadlallah"a göre israil, Batı dünyasının Arap-İslam alemine zarar vermek için kullandığı/faydalandığı bir çeteden başka bir şey değildir.

Direnişçi bir ruha sahip olmasıyla birlikte Fadlallah aynı zamanda İslam düşüncesinin çağımızdaki en önemli simalarındandı.

Seyyid Kutup, Hasan el Benna, Ali Şeraiti, Mutahhari ve Muhammed Bakır as Sadr gibi ilmî ve entelektüel bir birikime sahipti, zaten onlardan beslenmişti.

Öte yandan Fadlallah aynı zamanda halkın içerisinde, mescidinde cemaatle kaynaşmış bir halk adamıydı. Türkiye Müslümanlarının hasret kaldığı bir tablodur bu.

Nasıl bir şahsiyeti kaybettiğimizi birazcık olsun anlamışızdır inşaallah.

Fakat daha da iyi anlayabilmemiz için gelin, gözümüzün önünde şöyle bir tablo canlandıralım:

Seyyid Hüseyin Fadlallah"ı terazinin bir kefesine koyalım…
Hakaret etmek için söylemiyorum, terazinin diğer kefesine de bizim ilahiyat profesörlerinden birer birer koyalım. Acaba kaç profesör koyduğumuzda teraziyi kaldırıp denk gelebilir?
Hatta bir fakültenin tamamını koyduğumuzda Fadlallahın ağırlığını kaldırabilir mi dersiniz?

Sadece bizim ilahiyatçılarımız değil, isterseniz terazinin öbür kefesine geçen hafta İstanbul"da toplanan dört yüz civarında üyesi olan İslam Âlimleri Birliğini koyalım…

Bu arada şu üzüntümü belirtmeden geçmeyeceğim;
Geçen hafta İstanbul"da bir araya gelen dört yüze yakın İslam âlimi bizleri sükûtu hayale uğratmıştır. Duruşlarıyla olsun, yayınladıkları bildirilerle olsun ve oturum aralarında verdikleri röportajlarla olsun, ne Müslümanların gözünde ve ne de kâfirlerin gözünde hiçbir varlık ve ağırlık gösterememişlerdir.
Söyleyin Allah aşkına, sizce hangi taraf ağır basıyor?


Fadlallah"ı abarttığımı sanmayın, siz onun yerine Seyyid Kutup da diyebilirsiniz, Hasan el Benna da diyebilirsiniz, Şeyh Ahmed Yasin veya Bediuzzaman Saidi Nursi de diyebilirsiniz.
Bu şahsiyetleri böylesine öne çıkaran ve ötekilerden ayrıcalıklı kılan şey nedir biliyor musunuz?

Resûllerin taşıdıkları sancıyı ve kaygıyı yüreklerinde taşıyor olmalarıdır,

Resûllerin yüklendikleri yükü omuzlarında hissediyor olmalarıdır,

Resûllerin bıraktıklarını, onların bıraktıkları yerden sürdürme sorumluluğunu duymalarıdır.

Resûllerin kanatları gibi merhamet kanatlarını mazlumların ve mustazafların üzerine geriyor olmalarıdır,

Resûllerin mirasçıları olmalarıdır.

40_b.jpg

Mehmet GÖKTAŞ
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Rasuller bu saydıkalrına miras bırakırken seni de yanlarına mı çağırmıştı _? Nerden biliyorsun ? Hadi ordan !
 
Üst