Ehl-i sünnet olmak için

buharaA

Paylaşımcı
Katılım
11 Ara 2006
Mesajlar
163
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Mezhepsizlerin fikirlerinden bazılarıSual: Bir kimsenin mezhepsiz olduğu nasıl tanınır?
CEVAP
Mezhepsizler değişiktir, kimi Mutezilenin, kimi Cebriyyenin, kimi Şianın, kimi Vehhabinin bazı fikirlerini, kimisi her gruptan bazı fikirleri benimsiyorlar. Fikirlerini benimsedikleri ve kaynak olarak gösterdikleri şahıslardan bazıları şunlardır:

Ahmet Kadiyani; Behaullah, Beykiyef, C. Efgani, Ebul ala Mevdudi, Hasan el Benna, Hasan Sabbah, İbni Hazm, İbni Kayyimi Cezviyye, İbni Rüşd, İbni Sebe, İbni Teymiye, İzmirli İsmail Hakkı, M. Şevkani, M. Abduh, M. bin Abdülvehhab Necdi, Makdisi, M. Hamidullah, M. Ebu Zehra, M. İkbal, M. Sıddık Hasan Han, N. Elbani, Reşat Halife, Reşit Rıza, S. Kutup, Seyyid Sabık, Şeyh Bedrettin, Yusuf Kandehlevi, Yusuf Kardavi, Zuhayli vs.

Mezhepsizleri tanımak için fikirlerini, inançlarını bilmek gerekir. Fikirlerinden bazıları şöyledir:

Mezhep taassubu tabirini çok kullanırlar. İctihad kapısı açık derler, sapık görüşlerini ictihad gibi gösterirler.

Telfîkı savunurlar. Mezhepleri birleştirmeye kalkarlar. Hangi mezhepteki hüküm akıllarına yatarsa onunla amel etmeye çalışırlar. Abduh gibi masonları mezhepler üstü müctehid kabul ederler.

Mezhepler bid’attir, Sahabenin mezhebi mi vardı derler.

İmam-ı a’zama, imam-ı a’zam demezler, Ebu Hanife derler.

Eshab-ı kiramdan çoğunu kötülerler. [Halbuki hepsi Cennetliktir. (Hadid 10)]

Bir kısmı, cin ve miracı inkâr eder. Bir kısmı mucizeleri, bir kısmı da kerameti inkâr eder.

Cennette de Allahü teâlâ görülmez derler. Halbuki Kıyamet suresinin (Kıyamet günü ışıl ışıl parlayan yüzler, Rablerine bakacaklardır) mealindeki 22 ve 23. âyetlerini açıklayan Peygamber efendimiz, dolunaya bakıp buyurdu ki:
(Rabbinizi de, [ahirette] böyle göreceksiniz.) [Buhari]

Günah işleyen namaz kılmayan kâfirdir, amel imandan parçadır derler.

Peygamberden, evliyadan yardım istemek şirktir, çünkü ölü işitmez derler. Halbuki Kur’anda (Onlar ölü değildir) buyuruluyor. Hadis-i şerifte de, (Kâfir ölüsü de işitir) buyuruluyor. (Buhari)

Kabir sualini, kabir azabını inkâr ederler.

Ölüye, dua fayda etmez derler. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Dirilerin duaları sebebi ile, ölülere dağlar gibi çok rahmet iner.) [Deylemi]

Sıratı, mizanı, şefaati inkâr ederler. Halbuki bunların hak olduğu âyet ve hadisle sabittir.

İskata, telkine ve kabir azabına inanmazlar. Halbuki bu konularda da sahih hadis-i şerifler vardır.

Yalnız Kur’an derler, bazıları da Kitap, Sünnet derler, dindeki dört delili inkâr ederler.
Bir çok hadis-i şerife uydurma damgasını basarlar, İsrailiyat derler. Halbuki hiçbir İslam âliminin kitabında uydurma hadis olmaz.

İyi iş yapan Hıristiyan ve Yahudiler de Cennete girecek derler. Halbuki Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Bana iman etmeyen Yahudi ve Hıristiyan Cehenneme girecektir.) [Hakim]

Kur’an değişmiştir derler. Halbuki (Onu biz indirdik, biz koruruz) buyuruluyor. (Hicr 9)

Namaz üç vakittir derler. Hadis-i şerifte, (Namaz beş vakittir) buyuruluyor. (Buhari)

Yanlış olarak, dinimize aykırı olarak İslami görüş, İslam düşüncesi, İslam felsefesi, İslamcı, Allah’ın mucizesi gibi tabirler kullanırlar
 

buharaA

Paylaşımcı
Katılım
11 Ara 2006
Mesajlar
163
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
allah razi olsun arzu kardesim memnuniyetimi saygiyla sevgiyle arzediyorum rabbim gonlunuze gore versin ins dikkate alicam ins ikazinizi selametle
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Şu memlekete bakıyorumda, ehli sünnetlikle hiç bir alakası kalmamış, çünkü ehli sünnet bir memlekette faiz olmaz, genelev olmaz, içki fabrikaları olmaz, ehli sünnet fıkhına aykırı kanunlar olmaz, ehli sünnet müslümanları ehli sünnet fıkhının yasak kıldığı haramları işlemez, işlerlerse bile cezasını ehli sünnete göre görürler. Söyleyin bakalım ehli sünnet bu memleketin neresinde. Öyle zannediyorum ki gerçi amiyane bir tabir olacak ama insanların anlaması için lütfen bağışlayın, bu memlekette ehli sünnet olmak adına sanırım erkek çocukların sünnet olması kalmış herhalde. Uygulanmayan hükümlerin savunulmasıda askıda kalıyor ne yazıkki.
 

UBEYDUN

Ordinaryus
Katılım
16 Ara 2006
Mesajlar
2,548
Tepkime puanı
286
Puanları
0
Konum
göçmen
Şu memlekete bakıyorumda, ehli sünnetlikle hiç bir alakası kalmamış, çünkü ehli sünnet bir memlekette faiz olmaz, genelev olmaz, içki fabrikaları olmaz, ehli sünnet fıkhına aykırı kanunlar olmaz, ehli sünnet müslümanları ehli sünnet fıkhının yasak kıldığı haramları işlemez, işlerlerse bile cezasını ehli sünnete göre görürler. Söyleyin bakalım ehli sünnet bu memleketin neresinde. Öyle zannediyorum ki gerçi amiyane bir tabir olacak ama insanların anlaması için lütfen bağışlayın, bu memlekette ehli sünnet olmak adına sanırım erkek çocukların sünnet olması kalmış herhalde. Uygulanmayan hükümlerin savunulmasıda askıda kalıyor ne yazıkki.
kardeş bizler mustazafız desk nasıl olur ne dersin
 

buharaA

Paylaşımcı
Katılım
11 Ara 2006
Mesajlar
163
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
satik kardes devletler arasi iliskilerden bahsetmiyorum ben sadece ilmi fikhi akaidi yonden ele alarak burda genel bir bilgilendirme sunuyorum elistirini yapmak istiyorsan suan seriatla yonetildigini iddia eden iran var suuidi arabistan var bir bak ins neler oluyor oralarda hemde seriat la yonetildigi halde onun icin elestirin yersizdir kardes bilmek ve uygulamakla mukellefiz bizler selametle
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
satik kardes devletler arasi iliskilerden bahsetmiyorum ben sadece ilmi fikhi akaidi yonden ele alarak burda genel bir bilgilendirme sunuyorum elistirini yapmak istiyorsan suan seriatla yonetildigini iddia eden iran var suuidi arabistan var bir bak ins neler oluyor oralarda hemde seriat la yonetildigi halde onun icin elestirin yersizdir kardes bilmek ve uygulamakla mukellefiz bizler selametle

Siz neden bahsediyorsunuz, bizde devletlerarası ilişkilerden sözetmiyoruz. söylermisiniz, ilim, fıkıh, akaid şeriat uygulanmayacak ise kafalarda hard disk gibi durmasının kime hayrı olacak. İslam şeriati ile yönetildiğini iddia eden değil uygulayan İran var. Suudi arabistanda abd. nin şeriatı uygulanıyor İslam Şeriatı değil. Eleştirimin ne kadar yersiz yada yerli olduğunu kamu vicdanına havale ediyorum, sizin kanaatleriniz sizi bağlar. Bu arada neyi bilip neyi uygulayacağınızıda merak ediyorum. Ayrıca bilmediğiniz şeyin ardına düşmeyin diyede Ayeti Kerime var. İran İslam Cumhuriyeti hakkında önce onların Alimleri ve uygulamalarını onlardan görüp ondan sonra onları tasdik eden ehli sünnet ulemasının kanaatlerine bakıp ondan sonra karar verirseniz daha isabetli fikirler serdedebilirsiniz sanıyorum. Müslümanın varlığa bakışı islam çerçevesinde olmalıdır. Tabiat, tarih, toplum zindanları içerisinde kavmiyyet ve coğrafya zincirlerini esas almak islami bir sonuca götürmez insanı.
 

buharaA

Paylaşımcı
Katılım
11 Ara 2006
Mesajlar
163
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
ben polimige girmek istemiyorum zaten anlamamda dunyanin hic bir yerinde efnedimizin emr ettigi yasadigi yasattigi seriat ulkesi mevcut degildir kesinlikle bunuda bilgine arz ederim en son osmanliydi ondan sonra da gelmedi gelir ama oda hz mehdiyle gelir allahin izniyle oyle basitmi seriat ki bidat ehli olanlarin elinde ihya olunsun inanmiyorum satug bugra sana bu kadarda pes dogrusu:))
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Şii ve sünni müslümanlar arasında tefrika çıkarmak isteyen, ümmet arasında bölücülük yapanlar abd ve siyonist uşağı münafıklardır. Kim olursa olsun.
 

cüneytkaya

Profesör
Katılım
21 Ağu 2007
Mesajlar
1,681
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Ehli sünnet olmak için

Ehl-i sünnet itikadından önemli olanlardan bazıları şunlardır:

1-
Amentü’deki altı esasa inanmak. [Hayrın, şerrin ve her şeyin Allah’tan olduğuna inanmak. İnsanda irade-i cüziye vardır. İşlediği günahlardan mesuldür.]

2-
Amel, imandan parça değildir. Yani ibadet etmeyen veya günah işleyen mümine kâfir denmez.

3-
İman ya vardır ya yoktur, artıp eksilmez. [Parlaklığı artıp eksilir.]

4-
Kur’an-ı kerim mahluk [yaratık] değildir.

5-
Allah mekândan münezzehtir.

6-
Ehl-i kıble tekfir edilmez.

7-
Kabir suali ve kabir azabı haktır.

8-
Gaybı yalnız Allah bilir, dilerse enbiya ve evliyasına da bildirir.

9-
Evliyanın kerameti haktır.

10-
Eshab-ı kiramın hepsi Cennetliktir. (Hadid 10)

11-
Ebu Bekr-i Sıddık, eshab-ı kiramın en üstünüdür.

12-
Mirac, ruh ve bedenle birlikte olmuştur.

13-
Öldürülen, intihar eden eceli ile ölmüştür.

14-
Peygamberler günah işlemez.

15-
Bugün için dört hak mezhepten birinde olmak.

16-
Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselam, sonuncusu Muhammed aleyhisselamdır.

17-
Şefaate, sırata, hesaba ve mizana inanmak.

18-
Ruh ölmez. Kâfir ve Müslüman ölülerin ruhları işitir.

19-
Kabir ziyareti caizdir. İstigase, yani Enbiya ve evliyanın kabirlerine gidip, onların hürmetine dua etmek ve onlardan yardım istemek caizdir.

20-
Kıyamet alametlerinden olan Deccal, Dabbet-ül-arz, Hazret-i Mehdi’nin geleceğine, Hazret-i İsa’nın gökten ineceğine, güneşin batıdan doğacağına ve bildirilen diğer kıyamet alametlerine inanmak.

İmam-ı a’zam hazretleri (Kıyamet alametlerine tevilsiz inanmalı) buyuruyor. (Fıkhı ekber)

21-
Ahirette Allahü teâlâ görülecektir.

22-
Kâfirler Cehennemde sonsuz kalır ve azapları hafiflemez, hatta gittikçe artar.

23-
Mest üzerine mesh etmek caizdir.

24-
Sultana isyan caiz değildir.

(Bu bilgiler, Fıkh-ı ekber, Nuhbet-ül-leali, R. Nasihin, Mek. Rabbani, F. Fevaid’den alınmıştır.)
 

cüneytkaya

Profesör
Katılım
21 Ağu 2007
Mesajlar
1,681
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Ehl-i sünnet olmak içinSual: Türkiye’de ve dünyada çeşitli gruplar var. Hemen her grup (Sadece ehl-i sünnet olan biziz) diyor. Grupların Ehl-i sünnet olup olmadıkları nasıl bilinir?
CEVAP
Bilinmesi çok kolaydır. Çünkü Ehl-i sünnet itikadı bellidir. Bunlara inanan Ehl-i sünnettir, inanmayan bid’at ehli veya kâfir olur. Ehl-i sünnet itikadından önemli olanlardan bazıları şunlardır:

1-
Amentü’deki altı esasa inanmak. [Hayrın, şerrin ve her şeyin Allah’tan olduğuna inanmak. İnsanda irade-i cüziye vardır. İşlediği günahlardan mesuldür.]

2-
Amel, imandan parça değildir. Yani ibadet etmeyen veya günah işleyen mümine kâfir denmez. [Vehhabiler, (amel imanın parçasıdır, namaz kılmayan ve haram işleyen kâfirdir) derler.]

3-
İman ya vardır ya yoktur, artıp eksilmez. [Parlaklığı artıp eksilir.]

4-
Kur’an-ı kerim mahluk [yaratık] değildir.

5-
Allah mekândan münezzehtir. [Vehhabiler, (Allah gökte veya Arşta) derler. Bu küfürdür.]

6-
Ehl-i kıble tekfir edilmez. [Vehhabiler, kendilerinden başka herkese kâfir derler.]

7-
Kabir suali ve kabir azabı haktır.

8-
Gaybı yalnız Allah bilir, dilerse enbiya ve evliyasına da bildirir.

9-
Evliyanın kerameti haktır.

10-
Eshab-ı kiramın hepsi cennetliktir. [Rafiziler, (Beşi hariç sahabenin tamamı kâfirdir) derler. Halbuki Kur’anda, tamamı cennetlik deniyor.] (Hadid 10)

11-
Ebu Bekr-i Sıddık, eshab-ı kiramın en üstünüdür.

12-
Mirac, ruh ve bedenle birlikte olmuştur.

13-
Öldürülen, intihar eden eceli ile ölmüştür.

14-
Peygamberler günah işlemez.

15-
Bugün için dört hak mezhepten birinde olmak.

16-
Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselam, sonuncusu Muhammed aleyhisselamdır. [Vehhabiler, Hz. Âdem’in, Hz. Şit’in, Hz. İdris’in peygamber olduğunu inkâr ederler. İlk peygamber Hz. Nuh derler. Liderlerine resul [Peygamber] diyen bazı gruplar da, (Nebi gelmez, ama resul gelir) derler. Bunun için de Resulüm diyen zındıklar türemiştir.]

17-
Şefaate, sırata, hesaba ve mizana inanmak.

18-
Ruh ölmez. Kâfir ve Müslüman ölülerin ruhları işitir.

19-
Kabir ziyareti caizdir. İstigase, yani Enbiya ve evliyanın kabirlerine gidip, onların hürmetine dua etmek ve onlardan yardım istemek caizdir. [Vehhabiler ise buna şirk derler. Bu yüzden Sünnilere ve Şiilere müşrik, yani kâfir derler.]

20-
Kıyamet alametlerinden olan Deccal, Dabbet-ül-arz, Hz. Mehdi’nin geleceğine, Hz. İsa’nın gökten ineceğine, güneşin batıdan doğacağına ve bildirilen diğer kıyamet alametlerine inanmak.

İmam-ı a’zam hazretleri (Kıyamet alametlerine tevilsiz inanmalı) buyuruyor. (Fıkhı ekber)
Bir hadis-i şerif meali:
(Güneş batıdan doğmadıkça, Kıyamet kopmaz. O zaman herkes iman eder, ama iman artık fayda vermez.) [Buhari, Müslim]

Güneşin batıdan doğmasını, (Avrupa Müslüman olacak) diye tevil etmek, imam-ı a’zamın sözüne aykırıdır. Hiçbir İslam âlimi tevil etmemiştir. Hâşâ Resulullah, bilmece gibi mi söz söylüyor? Böyle tevil etmek, (elma dersem çık, armut dersem çıkma) demeye benzer. Nitekim (Salat, duadır, namaz diye bir şey yok) diyenler çıkmıştır. O zaman ortada din diye bir şey kalmaz. Bir de Avrupa Müslüman olunca, iman niye fayda vermesin? Güneşin batıdan doğması, ilmen de mümkündür. Dinsizler itiraz eder diye zoraki tevile gitmek gerekmez. Allahü teâlâ, dünyayı şimdiki yörüngesinden çıkarır, başka yörüngeye koyar. Dönüşü değişince, güneş batıdan doğmuş olur.

21-
Ahirette Allahü teâlâ görülecektir.

22-
Kâfirler Cehennemde sonsuz kalır ve azapları hafiflemez, hatta gittikçe artar.

23-
Mest üzerine mesh etmek caizdir.

24-
Sultana isyan caiz değildir.

(Bu bilgiler, Fıkh-ı ekber, Nuhbet-ül-leali, R. Nasihin, Mek. Rabbani, F. Fevaid’den alınmıştır.)


Cehennemden kurtulan tek fırka
Sual:
Ben dini bilgilerden mahrum olarak yetiştim. Dinimi doğru olarak öğrenmek istiyorum. Birçok kitap aldım. Kitaplarda oldukça çok farklılık var. Kur'an mealleri de farklı. Kendi başıma doğruyu bulmam mümkün değildir. Aynı konuları hocalara sordum. Onlar da farklı şeyler söylediler. Dinimi doğru olarak öğrenmeden ölürsem, mazur sayılır mıyım? Yoksa yanlış bildiğimden sorumlu olur muyum?
CEVAP
Aynı ve benzer sualleri çok kimse soruyor. Her fırka, her grup, benim yolum doğru diyor. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Hadis-i şerifte, müslümanların 73 fırkaya ayrılacakları bildirildi. Bu 73 fırkadan herbiri, İslamiyet’e uyduğunu, Cehennemden kurtulacağı bildirilen bu fırkanın kendi fırkası olduğunu söylemektedir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Her fırka, doğru yolda olduğunu sanarak, sevinmektedir.) [Müminun 53 ve Rum 32]

Bu çeşitli fırkalar arasında kurtuluş fırkasının alametini Peygamber efendimiz bildirmiştir:
(Bu fırkada olanlar, benim ve Eshabımın gittiği yolda bulunanlardır.) [Tirmizi]

Peygamber efendimiz, kendini söyledikten sonra, Eshab-ı kiramı da söylemesine lüzum olmadığı halde, bunları da söylemesi, (Benim yolum, Eshabımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu, yalnız Eshabımın gittiği yoldur) demektir. Eshab-ı kiramın yolunda giden, elbette Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasıdır. Cehennemden kurtulan fırka, yalnız bunlardır. (C.1, m.80)

Bugün çok kimse de kendilerinin Ehl-i sünnet olduğunu söylüyor. Bu bakımdan Ehl-i sünnet itikadının ne olduğunu bilmek şarttır. Bu bilindikten sonra doğruyu, hakkı bilmek zor olmaz.


Ölmeden önce itikadı düzeltmek lazımdır
Sual:
Allah’ın her günahı affedebileceği söyleniyor. Halbuki en büyük günah olan şirki affetmeyeceği Kur'anda yazılı imiş. Bu hususu açıklar mısınız?
CEVAP
İtikadımızı düzeltmeliyiz. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(İtikad edilecek şeylerde, bir sarsıntı olursa, kıyamette Cehennemden hiç kurtulmak olmaz. İtikad doğru olup da işlerde [ibadetleri yapmakta, haramlardan kaçmakta] gevşeklik olursa, tevbe ile ve belki tevbesiz de af olabilir. Eğer af olunmazsa, Cehenneme girse bile, sonunda yine kurtulur. İşin aslı, temeli itikadı düzeltmektir.) [m.193]

Yine imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Her müslüman, Ehl-i sünnet itikadını öğrenmeli, imanını buna göre düzeltmelidir. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılı olan itikada uymayan fena, bozuk itikadlar, imanlar, yani bunlara gönül bağlamak, gönlü öldüren bir zehirdir. İnsanı sonsuz azaba götürür. Amelde, ibadetlerde tembellik, gevşeklik olursa, affolunabilir. Amma itikadda gevşek davranmak affolunmaz.
Allahü teâlâ buyuruyor ki:
(Allah [ahirette] şirki [küfrü, bozuk imanı] asla affetmez. Diğer bütün günahları ise, istediği kimselerden affeder.) [Nisa-48]
O halde ölmeden önce itikadı düzeltmelidir.) [C.2, m.67]

Görüldüğü gibi, şirk yani küfür üzere ölen kimse, ebedi olarak Cehennemde kalır. Dünyada iken, yani ölmeden önce şirke [küfre] düşen kimse, tevbe ederse affolur.

Bir kâfir, kâfirliğine tevbe ederse, tertemiz, günahsız müslüman olur. Bir müslüman da şirke [küfre] düşerek kâfir olur, sonra pişman olup tevbe ederse, yine müslüman olur. (Allah şirki affetmez) sözü yanlış anlaşılmaktadır. Şirk üzere ölen affolunmaz. Fakat, hayatta iken, defalarca şirke düşüp sonra tevbe eden affolunur
 
Üst