EHL-İ SÜNNET AKAİDİ

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
Arkadaşlar,
Burada hem müslüman olduğunu söyleyip hem de müslüman bir inanca sahip olmayanların sayısı bir hayli fazla olduğundan bendeniz alemlererahmet.net sayfasından müslüman inancımıza dair EHL-İ SÜNNET AKAİDİ bilgilerini nakletmeyi arzu eyledim. Rabbim okudukları ile bilgilenmeyi ve amel etmeyi nasib eylesin!


KELİME-İ ŞEHADET HAKKINDA

Alemlerin Rabb'i olan Allah Teala'ya hamdolsun.Yaradılmışların en hayırlısı olan Peygamberimiz Hz.Muhammed'e, ailesi ve ashabına salat ve selam olsun. AMİN ! " Ümmetim, 73 fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan 72’si, Cehenneme gidecek, yalnız bir fırka kurtulacaktır. Cehennemden kurtulacak olan tek fırka, benim ve Eshabımın yolunda gidenlerdir." [Tirmizi, İbni Mace] Ehl-i sünnet vel Cemaat,sünnet ve cemaat ehli demektir. Eshab-ı Kiram, Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in cemaatidir. Sünnet de, Peygamber efendimiz(s.a.v)'in yolu demektir. KELİME-İ ŞEHADET HAKKINDA Erkek, kadın, hür, köle her insana, ergenlik çağına geldiğinde mükellefiyet vaciptir. Yani, Allah Teala'nın emir ve yasaklarına riayet etme hususunda sorumluluk sahibidir. Ancak Cinler, Hz.Adem(Aleyhisselam) ve Hz.Havva Validemiz doğuştan mükelleftirler. Ergenlik çağına gelen şayet Peygamber Efendimiz(Sallallahu aleyhi vesellem)'in Peygamber olduğunu duymuşsa ve konuşabiliyorsa, o zaman demelidir ki : " Dilimle söyleyerek ve kalben de inanarak şehadet ederim ki Allah'tan başka ibadet edilecek hiçbir ilah yoktur. Yine dilimle söyleyerek ve kalben de inanarak şehadet ederim ki Muhammed(Sallallahu aleyhi vesellem), Allah Teala tarafından insanlara ve cinlere din ve dünya işlerinde doğru yolu göstermek için gönderilmiş Peygamberdir."
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
ALLAH TEALA'NIN ZATI VE SIFATLARI HAKKINDA

Akıl baliğ olup en az bir gözü gören veya bir kulağı işiten ayrıca Peygamberin peygamber olduğundan haberdar olan herkese Allah Teala'nın varlığını bilip iman etmek vaciptir.

Allah Teala daha önceden var olduğu gibi her zaman da vardı. Önceden olmayıp sonradan meydana gelmiş değildir. O fani değil bakidir,ebediyyen var olacaktır. Kendi zatında,sıfatlarında veya yaptığı işlerde yaratılmış hiçbir şey ile asla bir benzerliği yoktur.Şekli,rengi,anne babası,eşi ve çocukları yoktur.O, yemez,içmez ve uyumaz.

Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki Allah Teala, üstümüzde veya altımızda, sağımızda veya solumuzda yahut arkamızda veya önümüz de demek doğru değildir.Şaşırmaz veya unutmaz.Ne belli bir yeri ne de mekanı vardır. Zamandan ve mekandan münezzehtir.Bir tek sıfatı bile yaratılan hiçbir şeye benzemez.

Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki Allah Teala,hiçbir şeye muhtaç yahut bağlı değildir. Her şey O'na muhtaç ve O'na bağlıdır.O tektir ve hiçbir ortağı,benzeri veya dengi yoktur.O'ndan başka O'nun sıfatlarını taşıyan hiçbir varlık yoktur.O yaratılmamıştır.Çünkü varlığı ve her şeyi yaratan O'dur.

Yanmayı yaratan O dur ateş değil.Yarayı yaratan O dur bıçak değil. Belki de onlar olağan sebeplerdir.Yaptığımız işlerin ve konuşmaların yaratıcısı da biz değiliz O'dur. Bizler sadece bir sebepten ibaretiz.

Görünüşte, seçmek bizim elimizdedir.Her şeyi dilediğimiz gibi yapmaktayız ve yaptığımız konuşmalardan, işlerden dolayı ceza yahut ödül görmekteyiz.

Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki Allah Teala'nın hiçbir sıfatı bir diğeri ile eşit veya benzer olmaz.Dolayısıyla Allah Teala bir tek "ilim" sıfatı ile her şeyi noksansız bir şekilde bilir ve "kudret" sıfatı ile de her şeye gücü yeter.Bu nedenle ikinci bir kudret yahut ilim sıfatı olmaz.

Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki Allah Teala bir şeyi yapmak istediği zaman onu kendi iradesi ve isteği ile yapar. Haşa birilerinin zoru ile bir şey yapmaz. Dolayısıyla istediği kimseyi zengin, istediğini de fakir yapar. İstediğini yaratır ve dilediğini de öldürür.

İRADE VE KUDRET ARASINDAKİ FARK İSE ŞUDUR:

İrade, mümkün olan bir şeyi mümkün olan başka bir şey ile ilmen tahsis etmesidir.
Kudret ise, o mümkün olan şeyi diğer tahsis ettiği mümkün olan şeyin içinde yaratmasıdır.
Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki Allah Teala her şeyi bilir. O'ndan hiçbir şey saklamak mümkün değildir. En kuytu dehlizlerden taa kalbin derinliklerinde bulunan düşüncelere kadar haberdardır.

Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki Allah Teala "Hay" yani diridir. Haşa ölü değildir ve canlılığı bizler gibi ruh ile değildir.

Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki Allah Teala kulak ve göz olmadan her şeyi duyar ve görür. Yerin binlerce kat derinliğinde bulunan küçücük bir hayvanın hem ayak seslerini duyar hem de halini görüp rızkını gönderir.

AMENNA VE SADDAKNA ( iMAN ETTİK VE TASDİK ETTİK )
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
ALLAH TEALA'NIN KELAM SIFATI HAKKINDA

Allah Teala dile ihtiyaç duymadan konuşur ve kelamı iki türlüdür.Biri ses ve harf olmadan, eskiden beri var olan ve her zaman kendi zatı ile birlikte olan kelamıdır.



Bir diğeri ise harf ve lafızlardan meydana gelen, eskiden beri var olan ve kendi zatı ile birlikte olmayan konuşmasıdır. Örneğin Allah Teala harf ve lafızlardan meydana gelen Kur'an'ı önce Levh-i mahfuz da yaratıp daha sonra Cebrail(Aleyhisselam) vasıtası ile Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam'a göndermiştir.



Bu Kur'an'ı Kerimin Allah Teala'nın kelamı olduğu anlamına gelmektedir. Kur'an'ı Kerim'i O, Levh-i Mahfuz da yoktan var edip yaratmıştır. Cebrail(Aleyhisselam) yahut Peygamberlerin(Aleyhümüsselam) sözleri değildir.



Dolayısıyla Allah Teala'nın kelamı kendisine hastır ve bir benzeri de olmaz. Kur'an'daki harfler ve bu harflerin sesleri değil belki de bu harflerin ve lafızların anlamı Allah Teala'nın kadim sözleridir.



Neticede anlaşılan odur ki Allah Teala'nın kadim olan kelamı harflerle değildir.

Bu her iki konuşma şekline: "Allah Teala'nın konuşması, Allah Teala'nın kelamı ve Kur'an-ı Kerim" denir. Ancak, ses ve harf olmaksızın meydana gelen Kur'an-ı Kerim, ses ve harf olmaksızın meydana gelen kelamından daha fazla kullanılır.
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
KADER VE KAZA HAKKINDA
Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki ne kadar hayır yahut şer varsa hepsi Allah Teala'nın yarattığı kaza ve kaderle olur. Ancak Cenab-ı Hak hiçbir zaman günah ve kötü işlerden razı olmaz.

Kaza, Allah Teala'nın bir şeyi önceden dileyip olmasını istediği şeydir. Kader ise dileyip olmasını istediği şeyi yaratmasıdır.Mesela yüce Allah, daha öncesinden bir kimsenin fakir olmasını istemesi kaza'dır. Kişinin var olduktan sonra fakir olması ise kaderdir. Dolayısıyla kaza yaratılmadan önce var olur. Kader ise eşyanın var olmasından sonra yaratılır.

Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki yapılan hayırlı ameller, Allah Teala'ya fayda vermediği gibi, hiçbir günah ve kötü fiil de O'na zarar vermez. Çünkü O bu alemden Müstağni(Kimseye ihtiyacı olmayan)'dir.

Allah Teala, günahlardan sakınmamızı ve O'na itaat etmemizi emretmiştir. Kimilerine itaatlerinden dolayı mükafat, kimilerine de itaat etmeyip günah işlediklerinden dolayı azap verir. Nasıl ki Allah Teala'nın yaptığı işler, belli bir garez yahut özel muamele taşımıyorsa aynı şekilde zarar veya fayda vermek için de değildir. Ancak o an ki durumda gereken en uygun şey(maslahat) ne ise onu yapar.

Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki Allah Teala yarattıklarının her birine iyi muamelede bulunmak zorunda değildir. O irade ettiği ve dilediği gibi hareket eder. Nitekim verdiği mükafat O'nun ikramı, cezalandırması ise adaletidir. O'nun yapmak zorunda olduğu üzerine farz olan hiç bir şey yoktur. Kendi mülkünde istediği gibi tasarrufta bulunur. Dilerse büyük bir günahı af ve mağfiret eder, dilerse küçük bir günahtan dolayı insanı azaba müstehak eder.
Bu her iki konuşma şekline: "Allah Teala'nın konuşması, Allah Teala'nın kelamı ve Kur'an-ı Kerim" denir. Ancak, ses ve harf olmaksızın meydana gelen Kur'an-ı Kerim, ses ve harf olmaksızın meydana gelen kelamından daha fazla kullanılır.
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
ALLAH TEALA'NIN RESUL VE NEBİLERİ HAKKINDA

Allah Teala tarafından gönderilmiş resul ve nebilerin bizlere bildirdiği her şeyin doğru olduğuna inanmak vaciptir. Haşa onlar yalan söylemezler. Nitekim onlar, Allah Teala'nın emirlerine itaat halinde olup, toplum içerisindeki en güvenilir insanlardır.Gizli yahut açık bir şekilde asla Allah Teala'nın emirlerine karşı gelmezler ve ihanet etmezler.
Peygamberler, Cenab-ı Hakk'ın dünya ve ahiret saadetleri için insanlara bildirmelerini istediği her şeyi eksik veya fazla olmaksızın bildirmişlerdir. Haşa asla yalan söylememişlerdir.
Onlar çok zeki ve anlayışlıdırlar. Dolayısıyla kafirleri, bu üstün zeka ve anlayış ile delil göstererek her defasında altetmişlerdir.
Onlar da bizim gibi hastalanır, evlenir,yanılabilir(Peygamberlerin yanılgısına "Zelle" denir.Onların yaptığı bu küçük hata ve yanılgılar masumdur). Yer, içer ve yatarlardı. Yalnız onlar yatarken kalpleri daima uyanıktır.
İnsanların yaşadığı illetli hastalıklar yahut körlük, sakatlık ve delilik gibi özürleri olmaz.
Peygamberler, Allah Teala tarafından kendilerine gönderilen emir ve yasaklara iman edilmesi için bazen insanlara mucize göstermişlerdir. Bunlardan bazıları hayvan ve cansız varlıklarla konuşmak, ölüleri diriltmek gibi mucizelerdir. Bunlarla beraber peygamberimiz Hz.Muhammed Aleyhissalatu Vesselam'a verilen mucizeler diğer bütün peygamberlerden daha fazla ve daha büyüktür. Nitekim Resulullah Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam hiçbir peygamberin elde edemediği Allah Teala'yı gözleriyle görme şerefine nail olmuştur. Ayrıca Cenab-ı Hakk Hz.Peygamber Aleyhissalatu Vesselam hakkında, " Şüphesiz sen büyük bir ahlaka sahipsin.(Kalem suresi68/4)" buyurarak onun diğer peygamberlerden farkını ortaya koymuştur.
Peygamberlerin ilki Hz.Adem(Aleyhisselam), sonuncusu ise peygamberimiz Hz.Muhammed Aleyhissalatu Vesselam'dır ve ondan sonra peygamber gelmemiştir, gelmeyecektir. Peygamberimiz, Allah Teala tarafından gönderildikten sonra ondan önceki tüm peygamberlerin getirdiği emirlerin hükmünü geçersiz kılınmıştır. Dolayısıyla O'nun getirdiği emir ve hükümler ise kıyamete kadar devam edecektir.[ İslam'ı ve son Peygamber olarak Hz.Muhammed Aleyhissalatu Vesselamı kabul etmeyen herkes Cehenneme gidecek ve ebediyyen orada kalacaktır !!! ]
Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki Kur'an-ı Kerimde adı geçen peygamberlerin isimleri şunlardır :

1- Hz.Adem (Aleyhisselam)6- Hz.Lut (Aleyhisselam)11-Hz.Yusuf (Aleyhisselam)16-Hz.Süleyman (Aleyhisselam)21-Hz.Elyesa (Aleyhisselam)2- Hz.İdris (Aleyhisselam)7- Hz.İbrahim (Aleyhisselam)12-Hz.Şuayb (Aleyhisselam)17-Hz.Eyyub (Aleyhisselam)22-Hz.Zekeriyya (Aleyhisselam)3- Hz.Nuh (Aleyhisselam)8- Hz.İsmail (Aleyhisselam)13-Hz.Harun (Aleyhisselam)18-Hz.Zülkifl (Aleyhisselam)23-Hz.Yahya (Aleyhisselam)4- Hz.Hud (Aleyhisselam)9- Hz.İshak (Aleyhisselam)14-Hz.Musa (Aleyhisselam)18-Hz.Yunus (Aleyhisselam)24-Hz.İsa (Aleyhisselam)5- Hz.Salih (Aleyhisselam)10-Hz.Yakup (Aleyhisselam)15-Hz.Davud (Aleyhisselam)20-Hz.İlyas (Aleyhisselam)25-Hz.Muhammed (Sallallahu Aleyhi Vesellem)

Bunların dışında kalan peygamberleri ise ayrıntılı bir şekilde tanımamız gerekmez. Bu saydıklarımızdan başka Allah Teala'nın görevlendirdiği bir çok resul ve nebi'nin var olduğunu bilmemiz vaciptir.
RESULLER, Cenab-ı Hakk'ın yeni bir kitap ve kanun ile gönderdiği peygamberlerdir. Onların görevleri, Allah'ın kullarına getirdikleri kanun ve hükümleri tebliğ ederek doğru yolu öğretmektir ki insanlar Allah Teala'ya dosdoğru ibadet edebilsinler. Dolayısıyla bu şekilde birbirleri arasında bozgunculuk etmektense ruhlarının halini farkedip kendilerini düzeltmek için çaba sarfederler.
NEBİLER'in görevi ise kendisinden önce gelen resullerin getirdiği kanun ve hükümleri tebliğ edip doğru yola iletmek ve insanların Allah Teala'ya hakkıyla ibadet etmelerini sağlamaktır.
Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki, bütün resuller aynı zamanda nebi'dir ama nebilerin hepsi resul değildir ve kadınlardan nebi yahut resul gelmemiştir. Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam'ın hadis-i şeriflerinde 313 Resul ve 124000 de Nebi geldiği bildirilmektedir.
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
ALLAH TEALA'NIN KİTAPLARI, SAHİFELERİ VE MELEKLERİ HAKKINDA

Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki Allah Teala peygamberlerine 100 sahife göndermiştir. Bunlar:
Peygamberler, Cenab-ı Hakk'ın dünya ve ahiret saadetleri için insanlara bildirmelerini istediği her şeyi eksik veya fazla olmaksızın bildirmişlerdir. Haşa asla yalan söylememişlerdir.
1- Hz.Adem'e (Aleyhisselam) 10 Sahife,
2- Hz.Şit'e (Aleyhisselam) 50 Sahife,
3- Hz.İdris'e (Aleyhisselam) 30 Sahife,
4- Hz.İbrahim'e (Aleyhisselam) 10 Sahife
olarak gönderilmiştir.
Kitap olarak gönderilenler ise dört tanedir. Bunlar:

1- Hz.Davud'a (Aleyhisselam) Zebur,
2- Hz.Musa'ya (Aleyhisselam) Tevrat,
3- Hz.İsa'ya (Aleyhisselam) İncil,
4- Hz.Muhammed'e (Aleyhissalatu Vesselam) Kur'an-ı Kerim
gönderilmiştir.
Kur'an-ı Kerim gönderildikten sonra diğer tüm sahife ve kitaplar hükümsüz kılınmıştır. Kur'an-ı Kerim'in hükmü ise kıyamete kadar devam edecektir. Dolayısıyla Hz.İsa(Aleyhisselam) yeryüzüne indiği zaman bizzat Kur'an-ı Kerimin hükmüne göre amel edip hayatını sürdürecektir. Bunları öğrenmek her insana vaciptir !
Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki Allah Teala'nın meleklerinin sayısı hesap edilemeyecek kadar çoktur. Melekler Nur'dan olup erkeklik ve dişilikleri yoktur. Yemez, içmez ve görünmezler. Meşguliyetleri daima Allah Teala'ya itaattir. Asla O'nun verdiği emrin dışına çıkmazlar.

*CEBRAİL (Aleyhisselam): Allah Teala'nın peygamberlerine gönderdiği vahyi iletmekle görevlidir.
*MİKAİL (Aleyhisselam): Tabiat olayları ve rızık işleriyle ilgilenir.
*İSARFİL (Aleyhisselam): Kıyamet günü Sura üfürmekle görevlidir.
*AZRAİL (Aleyhisselam): Can almakla görevlidir.
*RAKİP-ATİT(Kiramen Katibin):Kişi ergenlik çağına geldikten sonra daima onunla birlikte olup yaptığı iyi yahut kötü amelleri kaydeder.Kişi öldükten sonra da eğer hayırlı amel sahibi ise onun kabrinin başına gelir ve kıyamete kadar onun için dua eder. Şayet kişi kafir ise kıyamete kadar kabrinin başına gelip ona Lanet eder ! Hayırlı amelleri yazmakla sorumlu olan melek, kötü amelleri yazmakla sorumlu olan meleğin amiridir. Kişi hayırlı amellerde bulunduğu an bunu yazmakla sorumlu melek derhal o kişinin defterine bire on ve daha fazla sevap yazar. Kişi bir günah veya kötülükte bulunduysa, hayırlı amelleri yazmakla sorumlu olan melek kötü amelleri yazmakla görevli olan meleği 6 saat durdurur, hemen yazmasına izin vermez. Zira kişinin tövbe etme ihtimalini göz önünde bulundurur.Ancak kişi bu 6 saat içerisinde tövbe etmezse, hayırlı amelleri yazmakla sorumlu melek, gazaplanarak kötü amelleri yazmakla sorumlu olan meleğe, "Artık yazabilirsin, Allah Teala bizi bunun şerrinden korusun" der ve böylece işlediği günahlar hanesine yazılır.
*MÜNKER VE NEKİR: Kabir sualinden sorumlu meleklerdir.
*RIDVAN: Cennet kapılarından sorumlu melektir.
*MALİK: Cehennem kapılarından sorumlu melektir.
Allah Teala'nın arşını taşıyan melekler şimdi 4 tane olup kıyamet günü 8 tanedirler. Dolayısıyla bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki bu saydıklarımızın hepsi sırasıyla meleklerin en büyükleridirler.
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
ALLAH TEALA'NIN KELAM SIFATI HAKKINDA

Allah Teala dile ihtiyaç duymadan konuşur ve kelamı iki türlüdür.Biri ses ve harf olmadan, eskiden beri var olan ve her zaman kendi zatı ile birlikte olan kelamıdır.



Bir diğeri ise harf ve lafızlardan meydana gelen, eskiden beri var olan ve kendi zatı ile birlikte olmayan konuşmasıdır. Örneğin Allah Teala harf ve lafızlardan meydana gelen Kur'an'ı önce Levh-i mahfuz da yaratıp daha sonra Cebrail(Aleyhisselam) vasıtası ile Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam'a göndermiştir.



Bu Kur'an'ı Kerimin Allah Teala'nın kelamı olduğu anlamına gelmektedir. Kur'an'ı Kerim'i O, Levh-i Mahfuz da yoktan var edip yaratmıştır. Cebrail(Aleyhisselam) yahut Peygamberlerin(Aleyhümüsselam) sözleri değildir.



Dolayısıyla Allah Teala'nın kelamı kendisine hastır ve bir benzeri de olmaz. Kur'an'daki harfler ve bu harflerin sesleri değil belki de bu harflerin ve lafızların anlamı Allah Teala'nın kadim sözleridir.



Neticede anlaşılan odur ki Allah Teala'nın kadim olan kelamı harflerle değildir.

Bu her iki konuşma şekline: "Allah Teala'nın konuşması, Allah Teala'nın kelamı ve Kur'an-ı Kerim" denir. Ancak, ses ve harf olmaksızın meydana gelen Kur'an-ı Kerim, ses ve harf olmaksızın meydana gelen kelamından daha fazla kullanılır.
Allah cc zatını gördün mü ki dilsiz konuşur diyorsun.. Bu ne saygısızlık.. Allah cc dil yakıştırması nasıl hadsizlikse dilsiz demek de hadsizliktir. O nun gerçekliğinde Tüm herşeye sahiptir O mutlak güç sahibidir. Biz sadece kesintili frekans mahiyetindeyiz, gücün gölgesiyiz ancak. Kalkmışsın Allaha dilsiz diyorsun.
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
Allah cc zatını gördün mü ki dilsiz konuşur diyorsun.. Bu ne saygısızlık.. Allah cc dil yakıştırması nasıl hadsizlikse dilsiz demek de hadsizliktir. O nun gerçekliğinde Tüm herşeye sahiptir O mutlak güç sahibidir. Biz sadece kesintili frekans mahiyetindeyiz, gücün gölgesiyiz ancak. Kalkmışsın Allaha dilsiz diyorsun.

Denyoluk yapmadan konuş ! Bir kere yazıları alıntı yaptığım sayfanın web adresini ilk yazımda vererek yazıları asıyorum. Yani, asılan yazılar bana ait değil ! Bu ne demek, bir sıkıntın varsa ilgili sayfayı açarsın, diyeceğini oraya dersin ! Bana ait değil ama, şu bir gerçek ki, bilgiler ehl-i sünnet bir alime ait... Üstelik yazıda "dilsiz" kelimesi de geçmiyor ! Şu halde söylenilmemiş bir kelime ile itham etmek ayrı bir denyoluk ! Bence senin perestliğin Hak'ta değil de bir başka yerlerde! En önce adam ol, ondan sonra eleştiri yap !
 
Son düzenleme:

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Denyoluk yapmadan konuş ! Bir kere yazıları alıntı yaptığım sayfanın web adresini ilk yazımda vererek yazıları asıyorum. Yani, asılan yazılar bana ait değil ! Bu ne demek, bir sıkıntın varsa ilgili sayfayı açarsın, diyeceğini oraya dersin ! Bana ait değil ama, şu bir gerçek ki, bilgiler ehl-i sünnet bir alime ait... Üstelik yazıda "dilsiz" kelimesi de geçmiyor ! Şu halde söylenilmemiş bir kelime ile itham etmek ayrı bir denyoluk ! Bence senin perestliğin Hak'ta değil de bir başka yerlerde! En önce adam ol, ondan sonra eleştiri yap !
Kızacağına cevap ver
Orda burda böyle yazmış da ne
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
EYGAMBER EFENDİMİZ(S.A.V)'İN VASIFLARI VE SOYU HAKKINDA

Bilmemiz gerekir ki Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam Arap olan Haşimoğulları soyunun Kureyş koluna mensuptur.Hicri aylardan Rebiülevvel ayının 12'sinde Pazartesi gecesi sabaha karşı güneş doğmak üzereyken Mekke'de doğmuştur. O'nun doğduğu gece muazzam bir gecedir. Öyle ki bazı rivayetlerde o gecenin Kadir gecesinden daha faziletli olduğu söylenmektedir.
Her gece güneş doğmazdan evvel yapılan duaların kabul olunmasının sebebi de tabii ki Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam'ın doğduğu zamana denk gelmesi sebebiyledir.
Resul-i Ekrem Aleyhissalatu Vesselam Medine de vefat etmiş ve halen mübarek kabr-i şerifleri de oradadır.

Peygamber Efendimiz'in ismi " MUHAMMED " Aleyhissalatu Vesselam'dır.

Babasının adı ABDULLAH, Dedesinin adı ABDÜLMUTTALİB'dir.

Abdülmuttalib de Haşim'in oğludur.
O'da Kusay'ın oğludur.
O'da Kilab'ın oğludur.
O'da Mürre'nin oğludur.
O'da Ka'b'ın oğludur.
O'da Lüeyy'in oğludur.
O'da Galib'in oğludur.
O'da Fihr'in oğludur.
O'da Malik'in oğludur.
O'da Nadr'ın oğludur.
O'da Kinane'nin oğludur.
O'da Huzeyme'nin oğludur.
O'da Müdrike'nin oğludur.
O'da İlyas'ın oğludur.
O'da Mudar'ın oğludur.
O'da Nizar'ın oğludur.
O'da Mead'ın oğludur.
O'da Adnan'ın oğludur.
Annesi ise Zühreoğullarından Vehb'in kızı AMİNE'dir.
Vehb ise Abdülmenaf'ın oğludur.
Abdülmenaf da Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam'ın dedelerinden Kilab'ın oğludur. Dolayısıyla Hz.Peygamber Aleyhissalatu Vesselam'ın annesi ve babasının soyları, dedeleri Kilab'da birleşmektedir.
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
HZ.PEYGAMBER(S.A.V)'İN ŞEMAİLİ

Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam'ın teni kırmızı ile karışık beyazdı. Gözleri siyahtı. Uzun ve ince kaşlı idi. Alnı açık ve genişti. Kirpikleri uzundu. Boyu ne uzun ne de kısa idi, tam dengeli idi. Vücudunda hiçbir özrü yahut eksikliği yoktu.


HZ.PEYGAMBER(S.A.V)'İN RİSALETİ

Kırk yaşında Nebilik verildi. Kırk üç yaşında Resul oldu. Allah Teala onu insanlara ve cinlere doğru yolu göstermesi için gönderildi. O'nun ümmeti kendilerinden önce gelen diğer bütün ümmetlerin en hayırlısıdır. Yaratılan her şey hatta Melekler, Nebiler ve Resuller bile onu kendilerine gönderilen bir elçi olarak kabul ettiler.


HZ.PEYGAMBER(S.A.V)'İN MİRACI

Melekler. Nebiler ve Resullerin onunla müşerref olması için Allah Teala bir gece de onu Mekke'den Kudüs'e geçirdi. Bütün peygamberleri onun için orada topladı ve Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam İmam olup orada onlara namaz kıldırdı. Daha sonra Cenab-ı Hak onu Sidretü'l-münteha'ya kadar yükseltti ve Resulullah orada Hak Teala'ya SECDE etti. Gözleri ile yüce Allah'ın Cemalini seyretti... Allah Teala orada ona ve ümmetine elli vakit namazı farz kıldıysa da Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam Cenab-ı Hakk'a yalvardı ve elli vakit beş vakte kadar indirildi. Allah Teala o gece tekrar Hz.Peygamber Aleyhissalatu Vesselam'ı Mekke'ye gönderdi.


HZ.PEYGAMBER(S.A.V)'İN DOĞDUĞU VE VEFAT ETTİĞİ YER

Resulullah Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam Mekke de doğdu. Resul olduktan sonra 10 yıl Mekke de kaldı. Daha sonra Medine'ye hicret edip orada 10 yıl kaldıktan sonra Medine de vefat etti.


HZ.PEYGAMBER(S.A.V)'İN ÇOCUKLARI

Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam'ın çocuklarının isimleri doğum sırasına göre:



1- Kasım

2- Zeynep

3- Rukıyye

4- Fatıma

5- Ümmü Gülsüm

6- Abdullah

7- İbrahim

olmak üzere 7 tanedir. Bunlardan yalnızca İbrahim Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam'ın hanımlarından " Mariye el-Kıpti" nin oğludur. Diğerlerinin hepsi Annemiz Hz.Hatice(radiyallahu Anha)'nın çocuklarıdır.
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
ÜMMETİN EN HAYIRLILARI

Ümmetlerin en hayırlısı Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed Aleyhissalatu Vesselam’ın Ümmetidir. Ümmetin içerisinde en hayırlı olan kimseler ise sırasıyla,

1- Hz.Ebubekir (Radiyallahu Anh)

2- Hz.Ömer (Radiyallahu Anh)

3- Hz.Osman (Radiyallahu Anh)

4- Hz.Ali (Radiyallahu Anh)



Bunlardan sonra Aşere-i Mübeşşereden olan şu 6 sahabigelir:

1- Talha bin Ubeydullah (Radiyallahu Anh)

2- Zübeyr bin Avvam (Radiyallahu Anh)

3- Abdurrahman bin Avf (Radiyallahu Anh)

4- Sa’d bin Ebu Vakkas (Radiyallahu Anh)

5- Said bin Zeyd (Radiyallahu Anh)

6- Ebu Ubeyde bin Cerrah (Radiyallahu Anh)



Aşere-i Mübeşşere yani Cennetle müjdelenen 10 sahabinin tümüne verilen isimdir. Yukarıda ismi sayılan 6 sahabiile birlikte 4 büyük Halife de buna dâhildir. Böylece sayıları 10 ile tamamlanır. Bunlardan sonra sırasıyla,

- Bedir Savaşı’na katılanlar,

- Uhud Savaşı’na katılanlar,

- Rıdvan biatına katılanlar

Ve diğer kalan tüm sahabilerdir (Radiyallahu Anhum Ecmain).
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
ALLAH AZZE VE CELLE'NİN HZ.PEYGAMBER (S.A.V)'E HAS OLAN LÜTFU

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhissalatu Vesselam'ın gelişiyle müslüman ve kâfir bir çok insan fayda elde etmiştir. Nitekim Allah Teala sırf O'nun dünyaya teşrif etmesi münasebetiyle daha önceki kavimlerin cezalandırıldığı gibi " MESH " VE " ŞİDDETLİ AZAB " ı kaldırmıştır. ( Bakınız Nuh Tufanı, Ad ve Semud kavimlerinin helakı )

MESH: İnsanların yaptığı günahlardan dolayı sadece ruhlarının değil aynı zamanda bedenlerinin de şeklinin değişmesi'dir. Örneğin, utanmaz ve namusuna dikkat etmeyen bir insanın "domuz" a dönüşmesi gibi !

Günahkâr olan kimseleri Cenab-ı Hak O'nun dilemesiyle affedebilir. Bazı kâfir olan kimselerin ise Hak Teala O'nun ricası ile azaplarını biraz hafifletebilir. Çünkü yüce Allah O'nu; “ÂLEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERMİŞTİR ! “
 
Üst