Eğitim Üzerine Tespitler

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
İnsanın doğumuyla başlayan fıtratındakileri keşfetmeye yönelik öğrenme ve onu pratik etmeye eğitim diyorum. Bu bir ihtiyaçtır. Araçları bilmek ve onları kullanmak gereklidir. Bu gereklilik yaşanılan her tecrübede kendini hissettirir. Toplumsal kurumlarla olduğu gibi, sosyal ilişkilerde de keşfedilerek hayatı kolaylaştıran mükemmel kazanımlar sağlanır.

Eğitim insan fıtratında mevcuttur. Bunun için nelere sahip olduğunu insan keşfetmek istemeli… Başkasının başarı veya becerileri onu bir maske altında başkasının hayatı yaşamaya yöneltmeden önce, doğal süreçte bu keşifleri en kısa sürede bitirerek olgunlaştırmalıdır. İnsan ölene kadar eğitime ihtiyaç duyar bu yüzden. Bazen öğretmen bazen talebe oluruz. Hem almayı hem vermeyi de bilmeliyiz kısacası. Bu dengeyi koruyan huzuru yakalar.

Her kişinin yetenekleri ve becerileri ölçüsünde kazanımları farklı olabilir veya maddesel imkânları da… Bu çerçevede eğitim için ortak bir metot belirlemek oldukça zordur. Devletin çok hassas bir politika içinde bu konuyu irdelemesi zaruridir.

Ülkemiz bir sınav sahasıdır sanki. İlköğretimin son yılında başlayan maraton işe girene hatta işte yükselmelere kadar devam eder. Yukarıda açıkladığım nedenlerle ortak bir sistem gerçekleştirilmesi zor olduğu içinde haksızlıklara uğrayan kişiler olabilmektedir. İmkânlar devlet tarafından eşit seviyede tutulabilmeli ve kişinin kendisini keşfettiği en maksimum seviyede adalete dayanan sorulara yönelik sınav sistemleri geliştirilmelidir.

Çocuk doğal olarak ilk eğitimini ailesinden almaktadır. Teknoloji ilerlerken ve sosyal hayata ve kurallara yansırken, bunun gerisinde kalan anne ve babalar çocukları için önem arz eden yaşamın bu alanında hem sevgide hem ilgide ve hemde ruhsal gelişimin gerisinde kalmaktadırlar.

Ev hanımı olan annelerin çocukları ilk bakışta şanslı gibi görünebilir. Çıplak gözle bakıldığında ancak, bu anneler evlendikten sonra gerek değişen dünya içinde gerekse evlendikten sonraki hayatında devrim yaşatan değişikler gösteren şartlara uyum sağlaması için alması gereken eğitimi alamazlar. Eşlerinden gerekli sevgi, anlayış gibi huzura yol açan davranışları görmediği içinde çocuğa karşı sanki ona bir yükmüş gibi zamanla ilgisizde kalabilmektedirler. Böylece çocuklar psikolojik sorunlar yaşayana anneler tarafından çok daha yanlış eğitilebilirler.

Ev hanımı anneler, gelişen teknolojiyi-internet, medya, yeni çağ aydınlarının basılmış kitapları gibi takip edecekler. Çocuğun gelişimi için ne tür eğitim gerekliyse vazife edinip bu işlerin peşinde olacaklardır. Her işte olduğu gibi sabırlı ve anlayış her an muhafaza edilmelidir.

Ancak ne yazıktır ki, çocuklar genellikle kırk- elli yıl öncesinin eğitimi ile yetişmiş büyükanne, anneanne veya eğitimsiz hanımların yanında ilk beş altı yılını geçirmektedirler. Çocuğun sevgiye ihtiyaç duyduğu bu yıllar, her şeyi elde eden şımarık ve yanlış bir eğitim sürecini artırmaktadır. Birde kentlerin taş binaları arasında toprağa ayağı değmeyen, koşmayan, bisiklet kullanamayan zehirli plastik oyuncaklar içinde anlarını mecburi oyunlarla geçirmektedirler.

Günümüzde üniversitelerde, belediyelerde ve benzeri kurumlarda çocuk yetiştirici kursları açılmaktadır. Bu iyiye giden bir açılımdır. Ancak yinede küçük yaştaki çocukları kurallarla yetiştirmek dışında sevgiyi verecek sabırlı yetiştiricilere ihtiyaç duyulmaktadır. Toplum sevgiyi bulma konusunda her yaş grubunda hastalık geçirmektedir. Buda nesilleri ruhsuz ve robotik iş bilir-mekanik çerçevede yetiştirilmeye yöneltmektedir.

Bu dönemi geçen çocuk, okula başladığında daha da baskı altında, oyuncaklardan uzak çok sorumluluk almaktadır. Çocuğa büyümüş gözüyle bakan aile ondan istedikleri beklentileri artırmaktadır. Sınavlar ve başaracaksın mesajı, sevgiden zayıf çocukları birde maddesel imkânsızlıklarda varsa, sorunlu çocuklar haline getirerek, evden kaçan, kötü yola düşen, köprü altında yaşayan, kötü insanların kötü emellerinde çalışan bedava işçiler haline dönüştürülmektedirler.

Günümüzde çocukların eğitim sorunları bu yüzden oldukça fazladır. Büyüdükçe de etkisi ve şiddeti de giderek artırmaktadır. Gerek ebeveynler gerekse maddesel kazancı ön plana çıkaran eğitimciler, çocukların iyi bir eğitim sürecinde yetiştirilmesi için gereken sabır ve sevgiyi görmezden gelmektedirler. Devlet ne kadar tedbir alsa da eğitim ortamlarında çocuk kötü alışkanlıklara yönelecek kahvehane, internet kafe ve benzeri yerlerde sigara, içki ve uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklara yönelerek bu acınası boşluklar ile yaşamını acınası doldurmaktadır.

Çözüm noktasında eğitici sabırlı, adaletli, kendini yetiştiren, kendi problemlerini göz ardı eden ve eğitimden başka işle uğraşmayan bir kişi olmalıdır. Ebeveynler ise çocukları ile her an ilgilenerek ondaki değişikleri görebilmelidir. Gerekli olan güveni vererek, şefkat ve sevgilerini göstererek, her an yanlarında olduğunu hissettirerek güvenlerini kazabilmelidirler. Sorun durumunda onları suçlamak yerine, nedenlerini araştırarak bir daha yaşanmaması yönünde kesin ve etkileyici tedbirler almalıdırlar. Kesinlikle para gibi gerekli olan maddesel objeleri eğitim amaçlı bir araç gibi kullanmamalıdırlar. Yine başka çocuklarla kıyaslayarak onur ve gururunu zedeleyecek baskıları eğitim aracı yapmamalıdırlar.

Her çocuğun bir aile içinde geçici alınmış emanet olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Emanet alınmış ve varlığı istenmiş çocuğun dört dörtlük yetiştirilmeye elden geldiği kadar gayret edilerek, eğitimini en güzel bir şekilde tamamlamaları sağlanmalıdır. Çocuğa sahiplenmeyi, emanet şeklinde değerlendirmelidir.

Çalışan hanımlara “ Çocuğunuzun eğitimi için siz çalışmayın… Kariyer yapmak olur mu?” demek veya ev hanımlarına “ Kendinizi eğitin, bunun için ne gerekiyorsa elinizden geleni yapın.” demek elbette çözüm değildir. Ancak, illaki çözülmesi gereken büyük bir sorundur.

Çözüm bazında çalışan hanımlar için;

• Mesaileri erkeklere göre daha kısa olmalı
• Çalıştıkları kurumda kreşler zorunluluk haline getirilmeli
• Çay arası gibi çocuklarını görme araları düzenlenmeli
• Kreşlerdeki eğiticiler psikiyatri ve pedagoji dalında eğitim almış üniversite mezunu uzman kişilerden oluşmalı,
• Eğiticiler ve ebeveynler arasında sağlam bir bağın kurulmasını sağlayacak yaş günü, piknik vb. paylaşımları teşvik edilmeli,
• Devlet her çocuk başına çalışan ailelere eğitim yardımı yapmalıdır.

Ev hanımları içinde;

• Eğitim düzeyine uygun teknolojik gelişmelere paralel eğitim bursları verilmeli
• Hafta içi programı olarak düşük bir ücret karşılığı günlük gezi, piknik, eğitici sohbetler düzenlenmeli
• Devlet veya belediye tarafından aile psikolojisi merkezleri kurularak her ev hanımının ne tür şeylere ilgi duyduğu, hayattan neler beklediği, vb. mutluluk yollarının ne olabileceği konularında istatistiklerin belli dönemlerde yapılarak çocuğun maksimum faydalanacağı anne izlenmelidir.
• En az 6 ayda bir aile ve çocuğun bir arada olabileceği ve hafta sonlarına denk gelen genel bir test yapılmalıdır.
• Kadın ev hanımı bile olsa, çocuğun kreşe gitmesi desteklenmelidir.

Çalışan erkeklerde ise; iş ortamında aile içi problemlerini çözebilmek için en az 6 ayda bir belli testlerden geçirilmelidir ve bu testler psikoloji merkezine gönderilerek, kendisi için gerekli önerileri rapor edilmelidir.

Genel olarak evlenecek gençlere evlilik konusunda eğitimin verilmesi, evlilik cüzdanı gibi zorunlu hale getirilmelidir. Bu eğitimin ciddi olması açısından sınavla geçme şartı aranmalı ve bu testi geçemeyenlere evlilik izni verilmemelidir. Bu eğitim sırasında evlenecek çocukların anne ve babalarına da çeşitli tavsiyelerde bulunmalı. Gelenek haline gelmiş gelin-kaynana eziyetini bitirilmelidir.

Artık ister mecburiyetten isterse gönüllü olsun, kadınların çalışma hayatına girmesi olağan hale gelmiştir. Bu gerçeği erkekler kabullenmelidir. Çocuk yetiştirirken bu gerçeğin kabul edilmesi esas olmalıdır. Erkeğinde ev içinde her işi yapabileceği becerileri kazanması yönünde aileler çocuklarına katkıda bulunulmalıdır. Hayat müşterek ve oyun iki kişiliktir. Çocuklarda bu oyuna lüks katmaktadırlar.

Sağlık bir toplum, çekirdek ailelerden oluşur. Güzel bir Türkiye temennisi ile… Her yazdığınız yorum ve görüş bu yazıya Türkiye’ye katkıda bulunacaktır. Yorumlarınızı bekleyeceğim… saygıyla!

Saffet Kuramaz
 

cicek demeti

Sükut
Katılım
7 Ocak 2011
Mesajlar
11,683
Tepkime puanı
3,778
Puanları
0
Ev hanımı anneler, gelişen teknolojiyi-internet, medya, yeni çağ aydınlarının basılmış kitapları gibi takip edecekler. Çocuğun gelişimi için ne tür eğitim gerekliyse vazife edinip bu işlerin peşinde olacaklardır. Her işte olduğu gibi sabırlı ve anlayış her an muhafaza edilmelidir
Artık ister mecburiyetten isterse gönüllü olsun, kadınların çalışma hayatına girmesi olağan hale gelmiştir. Bu gerçeği erkekler kabullenmelidir. Çocuk yetiştirirken bu gerçeğin kabul edilmesi esas olmalıdır. Erkeğinde ev içinde her işi yapabileceği becerileri kazanması yönünde aileler çocuklarına katkıda bulunulmalıdır. Hayat müşterek ve oyun iki kişiliktir. Çocuklarda bu oyuna lüks katmaktadırlar.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Haklisiniz kardesim annelerin daha bazi konularda bilgili olmasi lazim..calisan anne oldumu ayni zmandada babalar evdeyse yine ilgilinmelidirler...ama suda varki ya ben bunlari gozetledim tabi bu soyleyeceklerim bu dediklerimin disinda olan kardeslerime degil...sozum meclisten disaridir..ama burada soyle bir yasama tarzi var yani yurd disinda anne baba ilk gelenler calismista calismis ve para kazanmislar donmek icin lakin coluk cocuk olunca donememisler ve cocuk egitimdede bazi kurallarda eksik kalmislar..dini egitim verselerde sadece dini egitimle degil huy ve karakter olarakta cok ilgilenmesi lazim...bizim yasitlarimiz diyorki ben babamdan gormedim veli toplantisina gitmem diye bunun gibi ornekleri cogaltabiliriz..sanki bu soz cahiliye donemlerinin sozunu hatirlatiyor bana biz atalarilizdan boyle gormedik boyle yasariz der gibiler..o zman anne ne oluyor bu durumda tek tarafli bir zorlanma egitim oluyor...yada bab
demiyor anne diyor oyle ilgilenmiyor bu seferde baba zorlaniyor..demek istiyorumki aileler tek tarafli degilde ikisi birden ilgilenilse daha iyi olur nesillerimize...benim yetistirilis tarzima burasi yani yurd disi o kadar ters geldiki yine ter yine ters...ama sabir azim ve gayret inseallah..ama suda var cocuk agac misalidir yabanci dallari kirilmazsa o cocuk cok buyur her yere dogru ..elinden geldigince kotu huylari yok edip budayacaksinki cocuk guzel buyusun...ama yine suda varki buduyorsun kotu hyunu ama evdeki birey gormeden gelirse baba olarak o cocuk hangisi yatkin ise onu dinler..simdiki zamandada zaten cocuklara bos seyler yatkin oluyor..o yuzden neslimiz cok onemli ozelliklelde yazdiginiz gibi kucuk yaslarda...rabbim muttaki nesillere onder eylesin inseallah..tesekkur ederim saygilarimla
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
katkınız için teşekkür ederim... inşallah sizden olacaklar bu sorunları yaşamazlar diyelim. saygıyla!
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
17-18 Mart 2000 tarihlerinde Lizbon’da toplanan Avrupa Birliği Konseyi toplantısında “dünyanın en rekabetçi ve dinamik bilgi temelli ekonomisine ve daha iyi iş olanakları ve sosyal uyumun sağlandığı, sürdürülebilir ekonomik büyümeye sahip bir Avrupa yaratmak” biçiminde bir hedef belirlenmiştir (Lizbon Deklerasyonu, 2000).
Daha sonra, 2002 yılında Barselona’da toplanan Avrupa Konseyi, Lizbon Sürecinin önemini yeniden vurguladıktan sonra “2010 yılına kadar Avrupa’yı eğitim ve öğretim
sistemleri bakımından dünyanın lideri haline getirmek” biçiminde bir hedef ortaya koymuş ve sistemleri uyumlaştırmak, işbirliğini ve kaliteyi yükseltmek, Birliğe üye ülkelerin vatandaşlarının eğitim amacı ile dolaşımlarına olanak sağlamak ve yaşam boyu öğrenme fırsatına ulaştırmak gibi hedefler saptamıştır (T.C.Milli Eğitim Bakanlığı-Dış ilişkiler Genel Müdürlüğü, Eğitim-Öğretimde Lizbon 2010). Ayrıca, bu hedeflerin gerçekleşebilmesi için gereksinme duyulan alanlarda yenilik ve reformların yapılması, hayat boyu öğrenmenin gerçekleútirilmesi ve Avrupa’nın bir eğitim ve öğretim alanı haline getirilmesinin gerektiği üzerinde durulmuştur.
Türkiye Avrupa Birli÷i’ne uyum sürecinde bir çok alanda olduğu gibi eğitimde de gerekli yasal düzenlemeleri yapmaktadır.



diye devam eden uzun bir makale okumuştum..... Ben ülkemizde -ne yazık ki- hâlâ iyi ve ahlaklı insan yetiştirmeye yönelik bir eğitim politikası olduğuna ya da bu yönde çalışma yapıldığına inanmıyorum...
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
inşaallah, iyiyi ve güzeli temin edecek, fırsat eşitliğini gözetecek çalışmalar yapılabilsin. dularım bu yönde. eğitimsiz bir toplum, esaret altındadır. sömürülmeye mahkumdur. ben bir nebzede olsa, iyi bir şeylerin yapılabildiği taraftarıyım. en azından iyimser olmak istiyorum.
 

cicek demeti

Sükut
Katılım
7 Ocak 2011
Mesajlar
11,683
Tepkime puanı
3,778
Puanları
0
inşaallah, iyiyi ve güzeli temin edecek, fırsat eşitliğini gözetecek çalışmalar yapılabilsin. dularım bu yönde. eğitimsiz bir toplum, esaret altındadır. sömürülmeye mahkumdur. ben bir nebzede olsa, iyi bir şeylerin yapılabildiği taraftarıyım. en azından iyimser olmak istiyorum.
Evet kardesim hakliisniz inseallah olacak ve yapilmali..biz muslumana durmak yakismaz cevremizden dahi olsan bir yerden baslamaliyizki sonuca ulasilsin..herkes kendi cevresinden elinden geldigince baslasa inseallah bu egitim gelisir ve buyur..umidvar olmak biz muminlere yakisan bir davranistir...tesekkurler..saygilarimla
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
inşaallah, iyiyi ve güzeli temin edecek, fırsat eşitliğini gözetecek çalışmalar yapılabilsin. dularım bu yönde. eğitimsiz bir toplum, esaret altındadır. sömürülmeye mahkumdur. ben bir nebzede olsa, iyi bir şeylerin yapılabildiği taraftarıyım. en azından iyimser olmak istiyorum.

Bu şekilde dilek ve temenni her inananın içinde lakin hakikat de ortada iki dönemdir bu hükümet de eğitim için bir şey yapmamış bir politika bile belirlememiş ya da belirleyeMEmiştir.... Eğitimde bir politika eğitim Hüseyin Çelik ya da ardından Nimet Çubukçu misali bakanlara teslim edilerek yapılamaz da zaten....
 
Üst