Meryem
Komplike
Elimde muhteşem bir kitap var. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları 1990 yılında basmış. İsmi; "Hristiyanlık Propagandası ve Misyonerlik Faaliyetleri". Kitapta yazanlar ile Diyanet'in verdiği hani şu meşhur "din değiştirme fetvası"nı kıyaslıyorum da çok yazık olmuş, Diyanet'in geldiği hal içler acısı...
İşte o kitaptan harikulade bir yazı...
"Efes, Yine Efes, Yine Efes!
Bakın biz bile gayr-ı ihtiyarî o uydurma ve köksüz ismi tekrarlıyoruz : Efes!
Halbuki Selçukluların en gözde şehirlerinden biri olan Ayasluğ'un yeni adı Selçuk'tur. Selçuk adı şimdi sadece tapu kayıtlarında ve resmî yazışmalarda kalmıştır.
O güzelim Türk şehrine Efes adını yakıştırmışız; bu yetmezmiş gibi, şimdi bir de Meryem Ana Dernekleri, Saint Jean Kilisesini İhya Komiteleri icad etmişiz.
Meryem Ana'ya elektrik şebekesi yapılması için yardımda bulunan İzmir Katolik Arşöveki H.C. Bocella'ya bir de teşekkür ediyoruz! Halbuki gerekli izni verdiğimiz için onların bize teşkkür etmesi lazımdır.
Yine onların Selçuk Belediyesi'ne yardım etmek için gayret göstermeleri şaşılacak bir husus değil midir?
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, her yıl aynı mevsimde tekrarlanan törenlerde Hristiyan hacıları gibi hareket ediyor, güya kutsal olan sularından onlar gibi inanarak içiyoruz; dahası aynı inançla okunmuş ekmek ve azıklarından bile yiyoruz!
Duygusuzluğumuz bunlarla da bitmiyor. Selçuk (Efes) ta turizm yönünden çok daha önemli olan Ayasluğ harabeleriyle, Aydınoğlu'nun güzelim eserleri ilgimizi beklerken, biz kalkmış, tebrik kartlarımıza bile, hayali Meryem Ana resimleri basmakla meşgulüz!
Bundan daha çarpıcı vefasızlık örneğini bilen varsa buyursun!
Bugün basit gibi görünen bu davranış ve tutumun, yüzlerce yıl sonra gelecek nesillerimiz için ne fecî tablolar sergileyeceğini düşünüyor muyuz acaba?"
İşte o kitaptan harikulade bir yazı...
"Efes, Yine Efes, Yine Efes!
Bakın biz bile gayr-ı ihtiyarî o uydurma ve köksüz ismi tekrarlıyoruz : Efes!
Halbuki Selçukluların en gözde şehirlerinden biri olan Ayasluğ'un yeni adı Selçuk'tur. Selçuk adı şimdi sadece tapu kayıtlarında ve resmî yazışmalarda kalmıştır.
O güzelim Türk şehrine Efes adını yakıştırmışız; bu yetmezmiş gibi, şimdi bir de Meryem Ana Dernekleri, Saint Jean Kilisesini İhya Komiteleri icad etmişiz.
Meryem Ana'ya elektrik şebekesi yapılması için yardımda bulunan İzmir Katolik Arşöveki H.C. Bocella'ya bir de teşekkür ediyoruz! Halbuki gerekli izni verdiğimiz için onların bize teşkkür etmesi lazımdır.
Yine onların Selçuk Belediyesi'ne yardım etmek için gayret göstermeleri şaşılacak bir husus değil midir?
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, her yıl aynı mevsimde tekrarlanan törenlerde Hristiyan hacıları gibi hareket ediyor, güya kutsal olan sularından onlar gibi inanarak içiyoruz; dahası aynı inançla okunmuş ekmek ve azıklarından bile yiyoruz!
Duygusuzluğumuz bunlarla da bitmiyor. Selçuk (Efes) ta turizm yönünden çok daha önemli olan Ayasluğ harabeleriyle, Aydınoğlu'nun güzelim eserleri ilgimizi beklerken, biz kalkmış, tebrik kartlarımıza bile, hayali Meryem Ana resimleri basmakla meşgulüz!
Bundan daha çarpıcı vefasızlık örneğini bilen varsa buyursun!
Bugün basit gibi görünen bu davranış ve tutumun, yüzlerce yıl sonra gelecek nesillerimiz için ne fecî tablolar sergileyeceğini düşünüyor muyuz acaba?"