EBU'L ALA EL MEVDUDI kimdir?

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
ah hirahos ah..yok vallahi zorla da olsun seviyorum ben seni..ama benim üzerimden oynama..ben kendime hakimim dahası kendimle ilgiliyim benden malzeme çıkmaz..ama haklısınız tabi bir yerde bende sizlerin yaşınıza geldigimde daha bir oturaklı olacagım inş.hoşgörünüz :p
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
3-4 senedir çeşitli konularda İslam alimlerinden, belki yüz muteber alimden ve Veliden (sadıktan) yüzlerce nakil yapıldı. Lakin Türkü ve benzerlerinin muannid görüşlerinde zerre değişme olmadı. Israrla, istikamet dışı görüşlerini, bazen ince ince alaya alarak devam ettirdiler. RABITAYI kıran, birliği bozan itirazlarını sürdürdüler. Yani;

1- Rabıtayı kıranları iyi tespit et Hikem kardeşim. Ona göre merhem sür. Yanlış teşhis, yanlış tedaviyi, azdırmayı hatta felci getirir.

2- Alimlerin ve Ariflerin sözünü tutmayanları Hikem mi nasihat dinler ve bağlılığı önemser hale getirebilecek?! Şimdi gülsem, alay sanırsınız. En iyisi susayım, kendiniz tecrübe edin. Vaktiniz var imiş nasıl olsa...
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Her şeyin zaman ve zemini vardır...Nice ''Koçero'' gibi eşkiyalar tarikatten hilafet aldılar...Müslümanlar birbirlerine dua etmeliler...Zaman ve zemin Mehdi aleyhisselamın ayak seslerinin duyulmaya başladığı döneme evrilmekte...Tağuti sistemlerin devrileceği günlerin başındayız...İlk tağut devrildi...İnşaallah nefis putumuzda devrilir..:)
 

-Muhammed-

Profesör
Katılım
18 Kas 2010
Mesajlar
1,740
Tepkime puanı
234
Puanları
63
Ben günümüzün alimleri okunmasın Mevdudi okunsun diye birşey demedim.

Ama günümüzün alimleri okunup mevdudi okunmasın diyene lafım.

Ben okudum, tavsiye de ediyorum "Gelin Müslüman Olalım" isimli kirabı.

Sonuçta zamanında burdaki alimlerin kitapları hindistanda pek etkili olamazdı di mi?

Mevdudi de gayet bu kitapla ordakilere Kuran ve hadislerden ilerleyerek islamı anlatmış.

Ki kitap Mevdudi'nin vaazlarından derlenmiş.

Sonuçta adam Allah için Kuran yolunu takip ediyor.

Kusursuz diyemeyiz hiçbirşekilde.

Ama atın çöpe de demesin kimse.

Sıfatı ne olursa olsun.



,bence.
 

UBEYDUN

Ordinaryus
Katılım
16 Ara 2006
Mesajlar
2,548
Tepkime puanı
286
Puanları
0
Konum
göçmen
ah hirahos ah..yok vallahi zorla da olsun seviyorum ben seni..ama benim üzerimden oynama..ben kendime hakimim dahası kendimle ilgiliyim benden malzeme çıkmaz..ama haklısınız tabi bir yerde bende sizlerin yaşınıza geldigimde daha bir oturaklı olacagım inş.hoşgörünüz :p

bu yaşta elebaşı oldun :)

tefrikayı en çok dillendirenler vahdet çağrısı yapar oldu.ama nasıl vahdet.gel bizim inandıklarımıza inan
sonra gelin canlar bir olalım :)
 

muhammedusame

Asistan
Katılım
27 Eyl 2010
Mesajlar
233
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
40
Alleme mevdudi'in özellikle Yazmış olduğu; siyer, gelin müslüman olalım, sünnetin anayasal niteliği, kur-an'da dört terim, Allah yolunda cihad kitapları okunduktan sonra hakkında yorum yapılmalı. Bu eserlerini okuduktan sonra ilminin derinliğini anlarsınız.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
...Kimse kendi İslami anlayışıyla , islamı inhisarına almaya kalkmasın...
Bir tane doğru ve hak yol (Allah ve Rasülü'nün razı olup,beğendiği yol.Ehli Sünnet vel Cemaat yolu)vardır.
Her müslümanın bu yolda bulunma zarureti vardır.
Yani hiç kimse bu yolu kendine benzetemez.Ançak bu yola uymağa çalışır.Bu yolda bulunmak şart ve elzemdir.Bu yol bellidir.
Artık dileyen bu yolda bulunsun,kurtuluşa ersin.Dileyen başka yollara saparak delaletin karanlık ve azap dolu çukuruna yuvarlansın.
 

muhammedusame

Asistan
Katılım
27 Eyl 2010
Mesajlar
233
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
40
Mevdudi'nin kaç kitabını okudunda onu ehli sünnetin dışına çıkardın. Mevdudi'nin bir çok eserini okudum ve gördüğüm kendisi ehli sünnet düşüncesi üzerinedir. tabi her alimin yanlışları olduğu onunda yanlışları mevcuttur.
 

MaKBeR

Doçent
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
1,318
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Mevdudi'nin kaç kitabını okudunda onu ehli sünnetin dışına çıkardın. Mevdudi'nin bir çok eserini okudum ve gördüğüm kendisi ehli sünnet düşüncesi üzerinedir. tabi her alimin yanlışları olduğu onunda yanlışları mevcuttur.



muhammed kardes sen okuduklarini iyi bi gozden gecir istersen
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Size Mevdudinin , sağlam bir şekilde terceme edilmiş ehli sünnete de mugayir bir tarafını görmediğim bir eserini(tabi bulabilirseniz) tavsiye ediyorum:İslam hukukunda Sünnetin Yasal Konumu Urducadan Terceme: Durmuş Bulgur Cantaş yay.

Saniyen Mevdudinin ''Tefhim'' isimli tefsirinin türkçesine hiç güvenmeyin...urduca Dili uzmanı Durmuş Bulgur, tahrifat olduğunu söylüyor...Özellikle Urduca tercümelerini arayın...Vesselam..
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
anlaşılan mevdudi'nin bir tek kendisi ile Allah'ı biliyor ne dedigini :D
her basan kendi meşrebine uydurarak tahrifat yaptı ise biz bu urduca dil uzmanına ne diye güvenecegiz peki? beri midir bu durumdan ne bilecegiz :)
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Tefhim, Urducadan değil, ingilizce nüshadan terceme dildi...Urduca nüshayla karşılaştırıldığında tahrifat olduğunu dr. Durmuş Bulgur söylüyor...Terceme eserlerde ne fecaatler olduğu bahsidiğerdir...Vesselam.
 

muhammedusame

Asistan
Katılım
27 Eyl 2010
Mesajlar
233
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
40
İddia sahipleri delil getirmekle sorumludurlar.
Mevdudi'in eserlerinden bize delil getirin ve sonrada ehli sünnetin muteber alimlerinden o görüşün insanı Ehli sünnetten çırkardığına dair delil getirin..
Öyle benim şeyhim, şöyle dedi, benim üstadım böyle dedi lerle bir alim ehli sünnetten çıkarılmaz. sizin şeyhleriniz, üstadlarınız ne zamandan beri Ehli sünnetin kapısı oldu da birilerini o kapıdan alıyıyor başkalrını almıyor?!
 

-Muhammed-

Profesör
Katılım
18 Kas 2010
Mesajlar
1,740
Tepkime puanı
234
Puanları
63

• 2009-08-18 19:08:43 - Sen Utanmıyormusun islamın alim insanlarına saldırmaya


Yazan: ismail ertugrul Sen laikçimisin siyonistmisin niye müslümanların alimlerine saldırıyorsun. İnsancık. Müslümanlara ve onların alimlerine dil uzatma sana bir fayda sağlamaz. Senin hezeyanlarınla müslümanlar yolundan dönüp senin dinine girmez


• 2008-12-20 06:45:24 - aferin sana

Yazan: Uludağ "MERD-İ KIPTİ ŞECAATİN ARZEDERKEN SİRKATİN SÖYLER" sözünü yazdıklarınla ispat etmişsin . müslümanı müslümana sövdürmekle sanırım nefsiniz tatmin oluyor.

• 2008-09-16 17:00:22 - selam ukubat..!
Yazan: talha_ aslında sana cevap yazarak senin o kıymetli vaktini almak istemezdim..:)

SENİN SERMAYENİN HEPSİ BU MU?BU KADAR MISINIZ?


HERKESE DAMGA VURUP KARALAYIP İFTİRA ATMAK MI?


ELHAMDÜLİLLAH MÜSLÜMANM BEN.müslüman olanları da kardes olarak bilirim.hatalı olanların hatası kendilerine aittir.


Allah tevbe edenlerin tevbesini kabul eder muhakkak.müslümanım diyenlere yaptığın iftira ve karalamaların altında kalacağın gün gelmeden önce sende tevbe et..!


ve eğer yaptığın sana küçük görünen büyük hatayı telafi etmek istersen bir gün,bu lanet siteyi kapat..!


Allahın gölgesinden baska hiçbir gölgenin bulunmayacağı o günde hüsrana uğrayanlardan olursun,kendine gel..!



• 2008-02-04 12:38:44 - selam ukubat
Yazan: talha_ ukubat eğer birazda kafir ve islam düsmanlarından söz etsen o zaman belki islama faiden dokunabilir...

düs müslümanların yakasından..


ebu malik kardesin fikirlerine aynen katılıyorum..bende eğer seyyid kutup ve mevdudiyi tanımasaydım kitaplarını tanımasaydım senin ve senin gibilerin dediklerine neredeyse katılacaktım..ama gerçek böyle değil..


faideli bilgiler kitabı yerine eğer bu elestirmeye çalıstığın adamların kitaplarından bir tanesini bile önyargısız okusaydın umarım hala bu fikirlere sahip olmazdın..


bu faideli bilgiler kitabı ve benzerlerini her yerde bedava dağıtıyorlar..bunu kim finanse ediyor bu konuda da bilgi verebilir misin?


talha bey hüseyin hilmi ışıkla hiçbir alakamız yoktur ama senin rafizilerle alakan olduğu hakkında şüphelerimiz var..

ukubat...


• 2007-10-23 09:43:48 - Allah sizi affetsin
Yazan: ebu malik selamun aleykum.mevdudi hakkında yazdıklarını okudum.eğer dediğin o konuları okumamış olsaydım sana inanır ve o alim hakkında kötü zan sahibi olurdum.mevdudinin ibni teymiye gibi bir islam mücahidinden bahsetmesi bile sizi rahatsız etmiştir.hocaefendinden bahsediyorsun,tc zalim devletinin gölgesinde yaşamayı marifet sanan,yeryüzünün dörtbir tarafında ezilen müslümanlara gıkı cıkmayan hocaefendinide biraz eleştirseydin samimiyetine belki inanırdık.bugün türkiyede islamı hayat biçimi olarak algılayan insanlar mevdudi ve seyyid kutup gibi alimlerin eserlerinden etkılenmişlerdir.hasan el benna gibi alimlerden etkilenmişlerdir.Eğer iyi bir niyetle hilafet ve saltanatı okusaydın orada mevdudının o zaman olan olayları nasıl iyi bir şekilde tahlil tetiğini görüridin.mevdudi asla sahabeye hakaret etmemiştir.mevdudı,onlarında insan olduklarına dikkatleri çekerek olan hataları görmemezlik yapılmaması gerektiğini vurgular.ben bu işin uzamasını istemediğimden dolayı kısa kesmek istiyorum.özellikle bu günlerde iyi bilinen alimler hakkında kötü iddiaların çoğalması benim canımı çok sıkmıştır.ben senın hocaefendını ne kadar eleştirsemde ona asla müslüman değil muamelesı yapmam.çünkü o insan ben müslümanım diyor.sizde mevdudıyı casus olarak ilan ederken biraz düşünseydiniz çok daha iyi olacağına inanıyorum.allah bizi doğru yoluna iletsın ve ayaklarımızı yolunda sabit kılsın.(amın)



Bunlar bu siteden yorumlar.

http://ukubatdavasi.blogcu.com/sapkinlarin-sahi-ebul-ala-mevdudi/1713661
 

ebkem

Baş Yücelik
Katılım
3 Ara 2011
Mesajlar
3,128
Tepkime puanı
321
Puanları
0
Mahmut Efendi hazretleri bu kişiye merdudi diyor yani reddolunmuş demektir..
işte bu kişinin fikir ve görüşleri..
İsmi geçen kitabındaki bazı ifadeleri nakledelim:



1- Gayri müslimler, müminlere verilmiş bütün medeni haklardan aynı şekilde istifade eder. (s.58)

[Yanlıştır, bir gayri müslim, mümin kadınla evlenemez, seçme ve seçilme hakkına sahip olamaz.]



2- Benim nazarımda bütün insanlar eşittir. Bizden olsun veya olmasın. (s.68)

[İnsanlar, insan olarak eşitse de, bir müslümanla bir kâfir asla eşit değildir. Müslüman namaz kılması için zorlanır, fakat kâfir zorlanamaz. (Ancak müminler kardeştir) âyet-i kerimesine istinaden bütün vatandaşların eşit olduğu hükmünü çıkarıyor. s.69-70 ]



3- Sahabeden Hz. Sa'ad bin Ubade’ye, farklı ictihadı için kabilecilik taassubu diyor. (s.112)



4- Dördünün değil de, ilk iki halifenin icraatı numune kabul edilir diyor. (s.114)

[Hadis-i şerifte ise, (Benden sonra ihtilaflar çıkınca, sünnetime ve hulefa-i raşidinin sünnetine uyun! Onlara azı dişlerinizle ısırır gibi sımsıkı sarılın!) buyuruluyor. (Tirmizi, İbni Mace)]



5- Hulefa-i raşidinin aydınlattığı meşaleyi [Hz.] Osman söndürdü diyor. (s.117)



6- Hulefa-i raşidinin doğru yolu gösterdiklerini, fakat o yolda gitmediklerini belirtmek için, “Bu zevat-ı kirama hulefa-i raşide - doğru yolda giden halifeler – değil de, Hulefa-i mürşide - Doğru yolu gösteren halifeler - demek daha doğrudur” diyor. (s.122)



7- Beni Ümeyye [yani Hz. Osman sülalesi]nin memleket idaresinde söz sahibi olmasının kabiliyetle izahı mümkün olamaz diyerek iltimas olduğunu iddia ediyor. (s.30)



8- İbni Teymiye'den bile nakiller yapıyor. (s.135)



9- [Hz.] Osman'ın siyaseti hatalı idi diyor. (s.141)



10- İslam’ın emrettiği seçim şeklinin modern olmadığını veya modern seçimin İslam’ın koyduğu seçim sisteminden üstün olduğunu, dolayısıyla Hz. Ali’ye haksızlık yapıldığını belirtmek için, “Bugünkü modern usullerle bir seçim yapılmış olsaydı Hz. Ali kazanacaktı” diyor. (s.151)



11- “Talha, Zübeyir ve diğer kan davası peşinde koşanlar” diyor da, şer’i kısas isteyenler demiyor. Aşere-i mübeşşereden bu iki zatı "kan davası peşinde koşanlar” diye suçluyor. (s.164)



12- Hz. Ali'nin karşı taraftakilerin şehitlerine hürmet gösterdiğini ve mallarını ganimet saymadığını yazdığı halde hainliğinden karşı tarafa hücum etmekten kendini alamıyor. (s.167)



13- Resulullahın kayınbiraderi, vahiy katibi Hz. Muaviye'ye uzattığı kirli diline bakın:

Muaviye, Osman'ın kanını istemek hususunda gayri kanuni yolda yürüyordu. (s.169)

Muaviye, Osman'ın katillerinden değil, o zamanın halifesinden kan istiyordu. (s.171)



14- Hz. Osman'ın katilinin Hz. Ali'nin olduğunu söylemesi için, sahabeden 5 tane yalancı şahit bulundu diye iftira ediyor. (s.173-174)



15- Hakem olayında haklıyı haksızı tespitin, hakemlerin yetkisinde olmadığını, hakemlerin yaptığı işin tamamen yolsuz ve yersiz olduğunu söyleyerek, bu işe rıza gösteren Hz. Ali ile bütün Eshab-ı kiramı yolsuz ve yersiz iş yapmakla suçluyor. (s.182-183-187)



16- Hz. Ali'nin, Hz. Osman'ın katline iştirak eden iki sahabiyi vali yaptı diyerek, “İşte Hz. Ali'nin tek hatalı meselesi budur” diyerek Hz. Ali'yi suçluyor da, ictihadı böyle idi diyemiyor. (s.187-197)



17- Hz. Ebu Bekir’in Hz. Ömer'i yerine hilafete seçtiği gibi, Hz. Muaviye'nin de oğlunu hilafete seçmesini yanlış, hatalı ve usulsüz bir fikir olarak söyledikten sonra Eshab-ı kiramın bu işi aynen kabul etmesini hazmedemediği için Resulullahın arkadaşlarına yükleniyor. (s.197)



18- Hz. Muaviye hakkında ağzına geleni söylüyor, bir defacık olsun Hz. kelimesini bile uygun bulmadığı halde yaptığı hareketlerin tasvibi için bakın nasıl bir dil kullanıyor: Muaviye iyilikleri şöyle dursun sahabi olması hasebiyle hürmete şayan bir zattır. Onun hakkında her kim ileri geri konuşur, ona taan etmeye kalkarsa, o haddini bilmeyen bir kimsedir. (s.204)

[Hem hürmete layık diyor, hem de bir Hz demekten kaçınıyor. Mevdudi’nin samimiyetsiz olduğuna bu cümlesi yetmez mi?]



19- Hz. Muaviye için, “Politik gayeler uğruna şeriat hükümlerini tahrif etti” diyor. (s.235)



20- Şöyle bir iftira ediyor: “Bu hadise esnasında bin kadar kadın kendi kocalarından başka kimselerden gebe kaldı.” (s.247)

[Mevdudi, Eshab-ı kiram ve onların çocukları olan Tabiine bu ırz düşmanlığını nasıl layık görür ki? Hâşâ zina etseler bile gebe kaldığını hain nasıl tespit etmiş ki?]



21- Şirkten başka günahların affedilebileceği Mürcienin itikadı olduğunu söylüyor. (s.302)

Halbuki Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Allahü teâlâ, şirki asla affetmez ve şirkten başka olan bütün günahları dilerse affeder.) [Nisa 48]



22- İmam-ı a'zamın istisnasız bütün sahabileri hayırla, iyilikle yâdettiğini yazmasına rağmen, kendisi hain olduğu için Hazret-i Muaviye'ye, Hazret kelimesini bile çok görüyor. (s.326)



23- İslam âlimleri cumhuriyet esasları korunması şartıyla birlik için çalıştılar diyor. (s.360)



24- Sahabiler için, “Bilerek hata yapmaz” diyor ve ictihadi hataları olabilir demiyor. (s.436)



25- Es-sahabetü küllühüm adül, mefhumunun istisnasız bütün sahabiler hakkında varit olduğunu söylediği halde, yine de çokları adil iş yapmadı, şeriatı tahrif etti diyor. (s.437)



26- Bir hata işlemekle bir kimsenin derecesinin yüksekliğine noksanlık gelemiyeceğini belirterek “Eshab-ı kirama dil uzatıyorum ama onlara noksanlık gelmez” demek istiyor. (s.441)



27- “Benim düşüncem şöyle” diyerek kendini, Resulullahın arkadaşlarını, akrabasını hâşâ hesaba çeken savcı olarak görüyor. (s.443)



28- (Eshabım hakkında konuşulurken dilinizi tutunuz) hadis-i şerifine rağmen Sahabe-i kirama kusur yüklemeye, hata bulmaya çalışıyor. (s.444)



29- Sapıkların şahitliği kabul edilmediği halde iftiralarına ibni Sebecilerden delil getiriyor. İntak-ı hak kabilinden mehaz gösterdiği İbni Ebi Hadid'in ehl-i sünnet olmadığını kendi de itiraf ediyor. (s.445)



30- İbni Kuteybeyi mehaz olarak gösteriyor. İbni Kuteybe’nin ehl-i sünnet olmadığı bir tarafa, Hz. Ali'yi sevmemek anlamına gelen nasibilikle itham edildiğini belirtiyor. (s.446, 447)

[Sanki Hz. Ali düşmanı olunca sözü senet mi olur?]



31- İbni Teymiye’yi imam diye övüyor. (s.452) [Burada imam, mezhep sahibi büyük âlim demektir.]



32- İbni Arabi'nin, İbni Teymiye'nin ve Şah Abdülaziz'in Şiileri reddiye hakkında yazdıkları kitapların mehaz olamıyacağını beyan ediyor. (s.463-464)



33- Kendi fikirlerini yazdıktan sonra, “Kendi icthad-i fikrimi ortaya koysaydım” diyor. (s.463)



34- [Hz.] Osman'ın niyeti değil, düşüncesi yanlıştı diyor. (s.465)



35- Hz. Osman'ın firasetinin noksan olduğunu ispat için, “Herhangi cahil bir insan bile vukuu muhtemel zararları tahmin edebilir, iyi veya kötü bunlara karşı gerekli tedbirleri almayı ihmal etmezdi” diyor. Hz. Osman'ın bir cahil kadar bile tedbirli olmadığını söylüyor. (s.467)

[Hâşâ ALLAH onu aşere-i mübeşşereden Cennetlik biri olduğunu bildirmekle, Resulullah iki kızını ona vermekle ve sahabe-i kiram, halife seçmekle hata ettiği söylenmiş oluyor.]



36- Hz. Osman'ın Hz. Muaviye'yi uzun seneler valilikte bıraktığı için siyaset ve tedbirinin hatalı olduğunu, bir valiyi ancak 5-6 sene istihdam edip değiştirmenin münasip olacağını söylüyor. (s.472)



37- Hz. Osman'ın akrabalarına karşı olan tutumunu zaaf olarak vasıflandırıyor. (s.476)

[Mevdudi’yi savunan müslüman kardeşlerimiz, Hz.Osman’ı savunsalardı kendileri için daha hayırlı olurdu. Bize ne kadar kızarlarsa kızsınlar, biz Hz.Osman’ı savunuyor ve onun tarafını tutuyoruz.]



38- [Hz.] Osman, bazı valileri değiştireceğine söz verdiği halde yine yerlerinde bıraktı diyerek, onu yalancılıkla suçluyor. (s.483)



39- Eshab-ı kiramın en büyüklerinden Amr İbni As hazretleri için, “Bu zatın yaptığı iş, düpedüz haksızlıktı” diyor. (s.498)



40- Mekke'nin fethinde [Hz.] Osman'ın iltiması ile bir zatın suçundan vazgeçildi diyor. (s.506)

[İltimas, bir haksızlığı meşru kılmak için yapılır. Hz. Osman iltimas yaptı demekle hem Hz. Osman suçlanıyor, hem de bu iltiması kabul eden Resulullah efendimiz suçlanmış oluyor.]



Mevdudi, (Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı) adlı kitaplarında, vahiylerin arası uzadıkça Efendimizin üzüntüsünün ve sıkıntısının arttığını, bazen Sebir, bazen Hıra tepesine gidip oradan kendini atmak, yani intihar etmek istediği yazılıdır.

Halbuki kitaplarda diyor ki:

Resulullah, (Cebrail aleyhisselam gözümden gaib oldu, lakin onun heybet, şiddet ve korkusu üzerimde sabit kaldı. Bana mecnun diyeceklerinden ve bana dil uzatıp kötüleyeceklerinden korktum. Hatice’nin yanına geldim. Vücudum titriyordu. Kendimden geçmiştim. Gördüğüm şeyleri Hatice’ye anlattım ve bana kahinlik arız olacağından korkuyorum dedim) buyurunca, Hz. Hatice, (Allah korusun. Hak teâlâ sana hayır ihsan eder. Hayrından başka şey dilemez. ALLAH hakkı için benim ümidim şöyledir ki, sen bu ümmetin peygamberi olacaksın. Zira sen misafiri seversin. Doğru söylersin ve emin kimsesin. Acizlere yardım eder, yetimleri korur, gariplere iyilik edersin. Ve iyi huylusun. Bu hasletlerin sahibi olana korku ve ürkmek olmaz) dedi. (Medaric-ün-nübüvve)



Mevdudi, Peygamberimize dil uzatıyor

Üstad Ahmet Davudoğlu hoca, Din tahripçileri kitabında, Mevdudi’yi tenkit ederek özetle diyor ki:

Felsefe ile meşgul olan Mevdudi, kolay tarafından din âlimi olmaya heves etmiş, dinde reformcu bir cemaat meydana getirmiştir. Mısır’ın reformcu yazarları onu göklere çıkarırken, Pakistan uleması da yerin dibine batırmıştır. (s.168)
Mevdudi, ulemasıyla, muhaddisiyle, fukahasıyla bütün İslam âlimlerine cahil demiştir. (s.173)

“Peygamber SAV, peygamberlik farzında kusur ettiği için ALLAH ona istiğfar emretmiştir” diyor. (s.173)

“Bütün peygamberler günah işlerler” diyor. (s.174)

“Peygamberimiz Kur’anın eşitlik esası ile ameli terk etti” diyor. (s.176)

Mevdudi, Resail Mesail isimli eserinde (s.57 de) “Resulullah Deccalin kendi zamanında çıkacağını sanıyordu, ama bu zannı üzerinden 1350 sene geçmesine rağmen, peygamberin zannı doğru çıkmamıştır” diyor. (s.179)

Yazılarında bunlara benzer saçmalar çoktur. (s.178)



Son söz olarak Mevdudi’nin kim olduğuna bakalım:

(Hindistan’daki dinde reformculardan, İngiliz casusu Ebülula el Mevdudi İskoç masonu idi.) [Faideli Bilgiler s.303]

http://ukubatdavasi.blogcu.com/sapkinlarin-sahi-ebul-ala-mevdudi/1713661


Şu mesah şol şahsın nasıl biri olduğuna dair muazzam çerçeve.
 

misak

Profesör
Katılım
24 Eyl 2007
Mesajlar
1,691
Tepkime puanı
126
Puanları
0
Üstad Mevdudi, 25 Eylül 1903 tarihinde Haydarabat vilayetine bagli Örnekabad'da dünyaya geldi. Ailesi ilme ve dine olan hizmetiyle meshurdur.
Mevdudi'nin soyu Seyh Kutbuddin Mevdudi'ye uzanir. Bu zat hicri altinci yüzyilda Hindistanda yasamis ve Çestiye tarikati seyhidir..
Mevdudi'nin babasi kültürlü bir savci idi. Asirdaslarindan bir çogunu aldatân bati medeniyeti onu da rahatsiz etmistir.

Onun için oglunu ingiliz okullarina göndermeyip evinde okutmustur.
Fakat bu genç baba oglunun egitiminde fazla zaman ayiramadan vefat etti.
Mevdudi onalti yaslarindan itibaren ev sorumluluklarini yüklenmek zorunda kaldi. Buna ragmen Islâmi ilimleri ögrenmekten de bir an geri kalmadi.Bu ilimleri bir tarafdan asil kaynaklarindan ögrenirken, diger taraftan çaginin olaylarini gerçek yönleriyle takip ediyordu. Böylece hem Islâmi alanda ve hem de zamaninin problemlerine karsi kendini hazirliyordu. Üstadin yetismesine bu iki açidan bakmaliyiz.

GAZETECI MEVDUDI

Üstad Mevdudi ilk çalisma hayatina gazeteci olarak baslamistir. Bir ara Hindistan'da yayinlanan meshur "Müslim" ve "Taç" adli gazeteler ile Delhi'de çikan. "Cemiyet" gazetelerinde yazi isleri müdürlügü yapti.

Bu gazeteler o zaman Müslümanlarin hak ve menfaatlerini savunuyorlardi. Bundan sonra ise Ustad 1923 yilinda "Tercüman-i Kur'an" adli aylik dergiyi çikartti. Hindistan yarimadasindaki Islâmi harekete bu derginin çok önemli katkilari olmustur.
Üstad Mevdudi kendisini lekelemek için Gandi'nin ortaya attigi iftiralara karsi büyük mücadeleler vermistir. Gandi bu iftiralariyla Islâma karsi süpheler uyandirmayi hedeflemisti.
Ancak Mevdudi "Islâmda Cedel" adiyla yazdigi meshur kitabinda bu iftiralarin tamamen asilsiz oldugunu ortaya koydu. Üstad Batinin kültür emperyalizmine karsi büyük mücadeleler vermistir. Ilmiyle ve güçlü imaniyla bu direnisini sürdürmüstür.
Ömrünün tamamini Islâmi ilimleri ögrenmeye ve problemleri çözümlemeye harcamistir. Siyasi, iktisadi ve sosyal konularin halledilmesi için zamanini hep bu yolda kullanmistir.
Bir taraf Islâm düsmanlarina, sapik fikirli gruplara ve Kadiyanilik diye bilinen gruba karsi ciddi bir mücadele verip, onlarin batilligini ve tutarsizliklarini ortaya koymus, Müslüman alimlerin pasifliklerini tenkid ederek onlari uyarmistir.
1938 tarihinde Sair MUHAMMED Ikbal Lahor kentine gelerek Mevdudi ile Islâmi hayata hakim kilma yolunda yardimlasmada anlastilar. Fakat bu çalisma son seklini almadan önce Ikbal vefat etti.

MEVDUDI ve PAKISTANIN KURULMASI

Üstad Mevdudi Hindistanli Müslümanlari ikna etmek için çok gayretler sarfetmistir. Onlarin Hindistan'dan apayri bir ümmet oldugunu vurgulamis ve müstakil bir devletlerinin gerekliligini defalarca söylemistir. Hindularin Müslümanlara karsi sürdürdükleri zulümlerini önlemek için kendi devletlerini kurmalarinin kaçinilmaz oldugunu vurgulamistir. Onun bu sekilde konusmalari Müslümanlar tarafindan büyük bir kabul görmüstür.
Pakistan, Hindistan'dan ayrilip müstakil bir devlet olunca Mevdudi de Pakistan sinirlarinda kalan Lahor kentine hicret etmistir. Bu tarihten sonra da Pakistan anayasasinin Islâmi esaslara dayanmasi ve hayatin her alaninda Islâmi hükümlerin hakim olmasi yolunda tüm gayretlerini harcamistir. Böyle Islâmi bir programi olusturmak için ülkeyi bastan basa gezmeye bâsladi. Bu gezileri Pakistan'in diger ileri gelenleri tarafindan bozgunculukla suçlandi ve üstad 1948 de hapse atildi. Idareciler üstadi hapse atmayi basardilar ancak Pakistan halkinin arzularina uyarak Pakistan'da ALLAH'in hükmünden baska hiç kimsenin hükmedemiyecegini ilan etmeye mecbur oldular. Çünkü Pakistanin Hindistan'dan ayrilarak müstakil bir devlet olmasinin esas nedeni zaten bu idi. Daha sonra 1950 lerde üstad serbest birakildi.

KADIYANILIGE KARSI MÜCADELESI VE IDAMLA YARGILANMASI

Hapishanede kalmis olmasi Mevdudi'nin azminden bir sey kiramamistir. Aksine daha güçlü bir iman ve kararlilikla disariya çikmistir. Arkasindan da Pakistan'da Islâmi anayasanin yürürlüge konulmasini isteyen hareket olusturmustur. Halk da bu hareketin yaninda yer almistir. O günlerde Pencap eyaletinde halkin çogunlugu Kadiyaniligin Islâm ümmetinden ayri bir azinlik oldugunun ilan edilmesini istiyordu. Fakat askeri idare bu istegin iptalini taleb etti. Iste tam bu esnada Mevdudi "Kadiyanilik Meselesi" adli kitabini yazdi.
Kitapta askeriyenin bu ibtal talebini reddediyor ve hükümetin bu konudaki siyasetini kiniyordu. Bundan dolayi 1953 de tekrar tutuklandi. Arkasindan da idama mahkum edildi.
Üstad bu idam kararini büyük bir iman olgunlugu ve yüksek bir cesaretle karsiladi. Onun bu konudaki konusmasi söyledir.

"Eger bu, ALLAH'in bir iradesiyse büyük bir mutlulukla karsiliyorum. Bu bizim kavusmayi ârzuladigimiz sehadettir. Ölüm su anda benim için yazilmamis ise hiç endise etmiyorum. Çünkü onlarin bu gayretleri beni hiç ilgilendirmiyor. Onlar bana en küçük bir zarar dahi veremezler."

Hükümetin bu zalimce karari Islâm aleminden büyük bir tepkiyle karsilandi. Bunun üzerine hükümet yetkilileri Mevdudinin idami kararini agir islerde çalistirilmak üzere müebbet hapse çevirmek zorunda kaldilar.

Daha sonra askeri kanunlarin yürürlükten kalkmasiyla birlikte Mevdudi de serbest birakildi. Üstad disari çikinca Islâmi mücadelesini ayni hizla devam ettirdi. 1958 yilindan itibaren Pakistan'da Eyyüp Han'in devri basladi. Eyyüp Han tekrar askeri yönetimi yürürlüge getirmesiyle beraber bütün siyasi parti ve cemaatler de kapanmis oldu. Bu gelismeler Mevdudi'nin azmini kiramamisti. Ne pahasina olursa olsun Islâmin yüce sanini her tarafa duyurmaliydi. "Cemaat-i Islâmi"yi tekrar kurmaya karar verdi.
"Cemaat-i Islâmi" çalismalarini her gün biraz daha hizlandiriyordu. 1964 te ise bu çalismalar adeta doruk noktasina ulasmisti. Bunun üzerine hükümet yetkilileri cemaatin ileri gelenlerini tutukladi. Ama halkin büyük tepkisi karsisinda tutuklamalardan vazgeçti.

MEVDUDI VE PAKISTAN-HINDISTAN ARASINDAKI MÜCADELE

Mevdudi bir taraftan da Hindistan'in Pakistan üzerindeki kötü emellerine karsi koyuyordu.
1965 te Hindistan Pakistan'a saldirdi. Bu esnada Mevdudi Pakistan'in savunmasinin tüm Müslümanlara farz-i ayin oldugunu ifade etti. Ülke müdafasinda düsmani engellemek için yardimci olan herkesin de mücahid oldugunu ilan etti.

Hindistan'in Kesmir'e saldirmasinda da Mevdudi ayni keskin tavrini muhafaza etti. Cemaati Islâmi'yi bu zor sartlarda yöneten Mevdudi etrafindakilere iman ve cesaret asiliyordu.
Mevdudi'nin Cemaattaki liderligi araliksiz olarak 1972'ye kadar devam etti. Bu tarihlerde sihhi durumunun elverissiz olmasindan dolayi görevi Üstad MUHAMMED Tufeyl'e teslim etti. Ama Cemaati Islâmi için sürekli müracaat edilen bir lider olmayi sürdürdü. Bu mücadelesini de 22 Eylül 1979 da vefat edinceye kadar devam ettirdi.

MEVDUDI'NIN PAKISTAN DISI ÇALISMALARI

Mevdudinin çalismalari sadece Pakistan'la sinirli kalmamistir. Aksine bütün Islâm alemine yayilmistir. Mevdudi, Filistini, Arap yarimadasi ve Misir'i da ziyaret ederek oralardaki Islâmi çalismalar hakkinda bilgiler almis ve onlara bilgiler vermistir.
1961 yilinda Medine-i Münevvere de Islâm Cemaatinin kurulusu için kâmil bir program hazirlamistir. Sonra kendi sahsi gücünü ve cemaatinin gücünü Filistin'in kurtulusu için harcamistir.

1966 da ise Mekke'de yapilan Islâm ülkeleri toplantisinda bu müessesenin bir kurucusu olarak büyük çalismalar yapmistir. Bu toplantilarda yaptigi konusmalarda tüm Islâm topraklarinin askeri çalismalarla kurtarilmasi gerektigini defalarca vurgulamistir.

MEVDUDI'NIN ESERLERI.

Mevdudi çok büyük bir ilmi serveti de arkasinda birakarak aramizdan ayrilmistir. Onun eserlerinden bazilari sunlardir.
1- Islâmin esaslari
2- Kur'ana göre dört terim.
3- Islâmin yaratilis nazariyesi
4- Islâmi hareketin ahlaki esaslari
5- Hicap
6- Nur suresinin tefsiri
7- Dini ihya ve tecdid tarihinin özeti
8- Müslümanlarin bugünkü durumu ve onlari harekete getirme yollari.
9- ALLAH yolunda cihad
10- Islâm ve cahiliye
11- Hakkin sahitligi
12- Dogru din
13- Talim ve terbiyede yeni program
14- Iktisadin esaslari
15- Islâmda iktisadi problemler ve çözümü
16- Araziye sahip olma meselesi
17- Islâmi kanun
18- Islâmda hayat nizami
19- Tefhimül Kur'an ( Tefsir)
20- Kadiyanilik meselesi
21- Islâm inkilabi
22- Biz ve bati medeniyeti.

okunması gereken yazı budur.

mahşerde kitaplarında cımbızla çektiğiniz cümlelerle sapık islam dışı ilan ettiğiniz bu büyük mücahidler sizlerden hesap soracak.

aramızdaki fark ise biz müslümanları karalama yoluna gitmeyiz. onlar ahlaksızlıktan içeri düşmüş olsalar dahi eğer doğruysa inşaAllah tevbe ederler umudunu taşırız.

varın siz müslümana kin tutun iftira atın. bunu şeyhlerinizle yapın kiminle yaparsanız yapın zira bu müslümanlar sizin tabi olduğunuz ehli bidat olan tarikatlardan çok daha fazla srat-ı- mustakine yakınlar...
 

ebkem

Baş Yücelik
Katılım
3 Ara 2011
Mesajlar
3,128
Tepkime puanı
321
Puanları
0
varın siz müslümana kin tutun iftira atın. bunu şeyhlerinizle yapın kiminle yaparsanız yapın zira bu müslümanlar sizin tabi olduğunuz ehli bidat olan tarikatlardan çok daha fazla srat-ı- mustakine yakınlar...



İşte aslında yer yer fark ettim ama dilinizin altındaki baklayı çıkarmanızı beklemiştim. Demek ehli bidat olan tarikat.. Nasıl da onlar kokuyorsunuz, her cümleniz, her kelimeniz.. Ben heybemden konuşmadım ağabeyim ayeti getiriyorum akabinde şol şahsın yorumlarını getirdiniz, ve bana beni yorumların bağlamaz diyorsunuz. Ben nassı getiriyorum, sizin şiddetle adamınızı müdafaa etme derdindesiniz.

Bakınız siz bidat görürsünüz hatta uçmalar,kaçmalar, keramet bunlar da kıssadan hisse tarzı hurafelerdir ha? Hatta durunuz mucizeler bölgesel, tarihsel hatta inanmak mecburi değil, imani mesele değildir değil mi?

Bakın görüşlerinize değer veriyorum ve alıntıladığınız her demeci okyorum. Rica ederim inandığım değerler için mitolojik bir şeyden bahseder gibi konuşmayınız. Üstelik sırat-ı müstekıme daha yakın gibi uçuk bir yorumu neye dayanarak yapıyorsunuz, hayret! Kurana sünnete muhalif görüşler ortaya koydukları için olmalı. Allaha kafa tut, cennette bir arsa. Bu gerçekten komik oldu.
 

mavera_agd

Doçent
Katılım
14 Ağu 2009
Mesajlar
734
Tepkime puanı
55
Puanları
0
Konum
MEKKE OLSAYDI..
Mevdudinin eserlerini beğeni ile okurum, kitaplarında ehli sünnet dışı hiç birşeye rastlamadım. ALLAH mekanını cennet etisin ondan razı olsun, ümmete tefhimul kuran ve tevhid mücadelesi kitabını bıraktığı için.
 

levent48

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2012
Mesajlar
3,518
Tepkime puanı
142
Puanları
0
@Hikem in görüşlerine serin bakıyorum... @hirahos u daha isbetli buluyorum. Nedenine gelince ;

İslam tarihinde okkalı bir yere sahib olan bakiyesi olduğumuz Osmanlı Devleti zamanında yaşamış hem medrese hem de tekke eğitimi almış bir dünya alim ve eserleri var iken.Altıyüzküsur sene padişahları dahi tedrisatlarından geçirmişlerken aynı Hindistan coğrafyasında yaşamış İmam-ı Rabbani Kapı gibi dururken, mezhep imamları , İmam-ı gazali ,ibn-i kesir ,kütübü sitte (Buhari,Müslim,Tirmizi,Ebu davut,İbn-i mace,Nesai) gibi kadim eserler ortada dururken bizim gibi sıradan müslümanların ne işi var mevdudi ile ikballe,İbn-i teymiye ile Allah c.c. hepsine amelleri ve ihlaslarınca muamele etsin.Var ise taksiratı affeylesin.Bir sözümüz yoktur.
Bu kimselerin eserlerini ehl-i sünneti iyi bilen yetkin alim olanlar veya o ilme sahib olduğunu iddia edenler okusun buna da itirazımız yok.Ama ehl-i sünneti bilmeyen kimseler bir kitap okuyup hulefa-i raşidinden başlayarak sahabeyi bir takım siyasi ve beşeri olaylara sebep tenkid etmeye alışırsa bu vebal olmaz mı?
2012 model BMW'niz olsa bilmediğiniz bir tamirciye mi götürürsünüz yetkili servise mi? Bu ümmetin yetkili servisi kadim İslam ulemasıdır.Bilmediği yerde tamir görürse bazen fayda bulur ama garanti hakkını kaybeder.Bu meseleyi böyle görüyorum.
 
Üst