EBU'L ALA EL MEVDUDI kimdir?

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Velilerinde ictihadları olur.. ictihadlar isabetlide olabilir, isabetsizde olabilir....Başka bir velide aksini söylüyor.( merdudi denmesi konusunda) . Burada benim şeyhim senin şeyhini döver mantığı mı var ?! Ayaaa!!!!Bu konuda icmamı varki, bu söz tüm müslümanları bağlasın..Mevdudiyi en iyi tanıyan allame şeyh Hasan _En-Nedevinin kitabı ortada...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Mevdudi’nin Kişiliği ve Fikrinin Beyanıdır.

Malum olduğu üzere Mevdudi 1933’de çıkarmış olduğu ‘Tercüman Kur’an’ adlı dergide hayatından şöyle bahseder:

‘1916 ve 1921 seneleri arasında avukat olan babam felce uğrayıp hasta yatmasından dolayı son derece belaya giriftar oldum; fakir düştüm; tahsilimin ikmalinden geri kaldım. Bundan böyle diyar diyar dolaşmaya mecbur oldum.Böyle belalardan bir an önce kurtulmak çaresini aramaya başladım. Nihayet Hinddeki ulemadan müteşekkil bir cemaat tarafından yayınlanan ‘Cemiyet’ adlı dergide çalışmaya başladım.

Hakikaten bende yazı yazma kabiliyetş, üstün zeka vardı. Fakat benim arzum bu olmadığı için, edebiyat, mantık, hadis ilimleri okumak isterdim. Bu gaye ile o çalışmayı bıraktım ve Haydarabad’a döndüm. Ne faydaki maişet derdi peşimi bırakmadı. Bilmecburiye te’lif ve tasnif ile meşgul oldum. Zira fıtratımda konuşkanlık, fesahat, aşırı zeka ve edebi bir uslub vardı. Bu fıtri olan melekemi, fiile geçirmeye çalışurken, sayın muhterem! Yazar Niyazi Fetahporî ile tanıştım. Kendisi kuvvetli bir yazardı. Sohbetiyle şerefyap olduğum zamanda içimdeki yazarlık melekesi fiile geçti. İşte Fetahpori sayesinde ‘Tercüman Kur’an’ adlı dergimi çıkarıp neşretmeye muvaffak oldum. (Mevlana Mevdudi s.2,3 Müellifi Es’ad Geylani)


Görülüyor ki, Mevdudi gençliğinde ilmini Pakistanlı meşhur Fetahpori’den almıştır. Bu adam tahminimce 1921, 22 civarında yazarlık yapardı. Yazılarında cennet ve cehennem ile alay eder… Ve nihayet İslam dininden rücu ettiğini kendisi söylüyor. İşte bu mürted Fetahpori’nin Mevdudi’ye emdirdiği ilim sütü, Mevdudi’nin kalbini bozmuş; kalemini kaydırmıştır.

Medar’i teessüf şu ki, Pakistan’dan meşhur ulemadan Muhammed Manzur Nu’mani, Şeyh Hasen Nedvi, Şeyh Emin Ahsen İslahi ve Şeyh Mes’ud Alim adlı dört din adamıyla Mevdudi birleşiyor; Şeyh Muhammed Manzur Nu’amni, Mevdudi’yi derginin idarecileri arasına getiriyor ve şayanı takdirle övüyor.

Mevdudi bu vesile ile taraftarlarını çoğaltıyor; birçoklarını iğfal ediyor. Hasılı ‘Buthangot’ şehrinde ‘Cemaat-i İslami’ yani İslam cemaati adıyla bir parti açıyor.

Bu cemaat tarafından, gerek dergisindeki bu yazıları ve gerekse yazdığı eserleri neşrolunuyor. Urduca dilinde kalemi çok kuvvetli, seyyal, sözleri cazibeli olduğundan, gençler onun fikirlerine kapılıyor. Artık gençlerin dimağlarında, Arabi ilminde çok zayıf, Urduca dilinde Allame Mevdudi büyüyor.

Bu dört alimden ayrı bir fikir, yeni yeni deyimler ve terimleri ortaya koyarken, onu takdim ve takdir eden Şeyh Munazir Ahsen Geylani başta olmak üzere, tarihçi Seyyid Süleyman Nedvi, Profesör Abdulmecid Deryabadi ile birlikte meşhur Pakistan uleması ikinci bir kez onu takdim ve takdir ediyorlar; eserlerini Arabca’ya çeviriyorlar. Mısır’daki Ezher Üniversitesine gönderiyorlar. Mısır’da genç alimlerin birçoğu, fikrine kapılıyor. Derken Mısır’da birçoklarının idamına sebep oluyor… 1964’de dergisi Pakistan’da kapatıldı. (Mevlana Mevdudi s.13,14 ve El-Üstaz Mevdudi c.1 s.9,10)

Aynı tarihte İhya-i Hareket-i İslam adlı eserini çıkarıyor. –ki Necib Fazıl imha-i hareket diyor- Eserinde Ashab-ı kirama varıncaya kadar birçok müctehid ve ulemaya dil uzatıyor… Dün onu takdir ve takdim eden Şeyh Munazir Ahsen Geylani, bugün Mevdudi’nin pervasızlığını görür ve ilk kez olarak ‘Sıdk-ı Cedid’ adlı dergide ‘Nuzad Hariciy’ yani yeni harici başlıklı makalesinde; Mevdudi’nin Hariciye mezhebinin ihyası olduğuna dair reddiye yazar ve şöyle der: ‘Ben Mevdudi’nin hakkındaki evvelden yazdığım makalelerimden, sözlerimden tevbe ediyorum, rücu ettim. Öyle sanıyorum ki, Mevdüdi Hariciye mezhebini yeniden memleketimizde ihya ediyor. (Sıdkı Cedid 21 january 1946) Akabinde aynı derginin sahibi Profesör Abdulmecid Deryabadi, arkasından Seyyid Süleyman Nedvi ve 1965 civarında ‘Diyobed’ ilahiyatının hadis şeyhi Seyyid Hüseyin Ahmed Medeni; Mevdudi’nin aleyhine reddiyeler yazıyorlar. ( Mevlana Mevdudi s.7,9,11)

İhya-i Hareket-i İslam adlı eser, 1963 veya 64’de Türkçe’ye çevriliyor. Bu sefer Türk gençlerinin beyinlerini yıkamaya başlıyor. İşte o zamanda, rahmetli Necib Fazıl, ‘Doğru Yolun Sapık Kolları’ adlı eserinde, bu eserin neşrinin aleyhinde bulunuyor. ‘İslamda İhya Hareketleri eserinin müellifi Mevdudi, Vahabi’dir’ diyor. Elbette maksadı Türk gençlerini Mevdudi’nin fikrinden sakındırmaktı. (Doğru Yolun Sapık Kolları s.153)

Ne faydaki bunca ulemanın ve özellikle Necib Fazıl’ın sesi duyulmuyor. Halihazırda da Türkiye’de Müslümanların birçok mecmualarında Mevdudi’nin eserlerinin reklamını görüyoruz. Biri: Asrın müceddidi, öbürü, asrın imamı, diğeri, asrın rehberi vesair başlıklar altında eserlerini takdim ve takdir ediyorlar.

Talebesi Mes’ud Alim Nedvi ve talebeleri, Mevdudi’nin eserlerini Urduca’dan Arabca’ya cevirip neşrettikleri gibi Türk yazarlardan bir kısmı da Arabca veya Urduca’dan Türkçe’ye çeviriyorlar. Kanaatimce bunlar dini ilimlerde kemal bulmayan yazarlardır. Meydanı boş buluyorlar ve Mevdudi’nin eserlerini Türkçe’ye çeviriyorlar. ‘El-İnsafu Nısfuddin-

Tirmizi’nin şarihlerinden Şeyh Yusuf Benuri, Mevdudi’nin reddiyesini ‘El Üstaz Mevdudi’ adıyla neşrettiyse de onun da sesi duyulmadı.

Muşarun ileyh şöyle der: Onun cemaatinden ilimle tanınmış 'Süvat'a bağlı Benir kasabası ahalisinden müfti Muhammed Yusuf da bana yazdığı mektupta: 'Beyyinat' dergisinde yazdığım 'Kur'an enbiyanın Allah'a karşı isyan ettikleri ve günah işledikleri haberleriyle dopdoludur' makalemi reddederek enbiyanın masum olmalarını iddia ediyorsun, diyor. İnna lillah... Bundan anlaşılıyor ki, Mevdudi'nin cemaatinin hepsinin itikadlarında, peygamberler asi ve günahkardırlar. Bu da reis ve emirlerinden miras aldıklarındandır. ( El Üstaz Mevdudi c.1 s.23)

Şeyh Yusuf, sayfanın devamında diyor ki: ' Mevdudi şöyle der: Dinin esasları ikidir:

a- Değişmeyi kabul etmeyen esaslardır; tevhid ve risalet meselesi gibi.

b- Maslahata mebni, değişmeyi kabul edendir; ameli hikmet gibi. (Bunun örneğini göstererek) Mesela:

Ey insanlar; Bizi sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve tanışasınız diye sizi şu'be şu'be, kabile kabile kıldık. Şüphesiz Allah Nezdinde sizin en şerefliniz, takvaca en ileri olanınızdır. ( Hucurat 13) Ayetinin emriyle Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem iman etti ve bütün ırkların eşitliğini ilan etti. Hatta birçok köle ve azadlıları işlerinde işbaşına getirdi. Lakin çok zaman aradan geçmeden, devletini kurarken hakimiyetin fırsatını ele geçirmeye yaklaşınca, bu ayetin emriyle amel etmeyi bıraktı ve hükmünü değiştirdi. Dedi ki: İmam (halife)lar Kureyş'tendir. Nitekim muhterem üstaz Muhammed Eşref de 21 january 1958'de El Münir dergisinde bunu yazmıştı. ( El Üstaz Mevdudi c.1 s.24)

Mevdudi'nin dalaletine bakın... Hikmet-i ameliyye deyimini ihdas ederek, dinin hükümlerinin bir kısmının değişebileceğini söylüyor. ( El Üstaz Mevdudi c.1 s.24)

Anlaşılıyor ki Mevdudi, nübüvvet makamını idraktan aciz bir akılcıdır. Haricilerden ayrılan bir harici...

Ümmetin ittifakıyla enbiyanın bir sıfatı da ismettir. Yani nübüvvetten önce de sonra da şirk, küfür ve isyandan pak olmalarıdır. İşte Mevdudi buna inanmıyor.

Şimdi 'Kur'an Kih Çar Bünyad İstilahin' yani 'Kur'an'a Göre Dört Terim' risalesini açıyoruz; ne bakalım mukaddimesinde şöyle der:

'Allah, Rabb, ibadet ve din kelimelerinin manalarını bilmeyen, Kur'an'ın manasını bilemez... Tefsir erbabı bu dört kelimenin manasını bilemediler. Dolayısıyla ümmet, dini meselelerin dörtte üçünü kaybettiler= ihmal ettiler ve binaenaleyh itikad ve amellerinin bozukluğunu görürsün. (Kur'an Kih Çar Bünyad İstilahin s.10,12)

Şeyh Yusuf diyor ki: 'Görülüyor ki Mevdudi önceden ulemanın yazmış oldukları tefsirleri kifayetsiz görüyor ve onlara dil uzatıyor. Onun bunca ulema hakkında ve özellikle nübüvvet hakkındaki hataları afuv edilecek yani hoş görülecek iş değildir. Bu da onun sapıklığının alametidir. ( El Üstaz Mevdudi c.1 s.18)

Mevdudi, risalesinin 156. sayfasında da şöyle diyor:

'Yirmi üç sene zarfında Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in nübüvvet farizasını eda etmekte yapmış olduğu noksanlık ve taksiratından dolayı, En Nasr suresinin son ayetinde Allah teala Ona istiğfar etmesini emretti.'

Tefhim-il Kur'an'ı açıyoruz. Baskı 3 c.2 s.57'de diyor ki:

'Masumluk sıfatı, peygamberlerden ayrılmaz bir sıfat değildir. Allah teala, onlardan bu özelliği kaldırdığı zaman, sair beşerden farkları olmaz ve nitekim bazı zamanlarda Allah teala, onlara isyan işletir ki, insanlar onların ilah olmadıklarını ve beşer olduklarını görsünler, bilsinler. Binaenaleyh bu onların hakkında Allah'ın i'lanıdır.

Resail-ul Beyan adlı eserini açıyoruz. 1362 tarihli üçüncü baskısının 55, 57. sayfalarında şöyle der:

Peygamber zamanından şimdiye kadar 1350 sene geçti. Halen deccal meccal diye birşey yoktur. Anlaşılıyor ki, deccal hakkında Peygamber'den sadır olan tüm hadisler, Onun görüş ve kıyaslarına mebnidir. (Haşa kendi şahsi fikriymiş ve önemsizmiş!) Hakikaten kendisi de deccal hakkında şüphede idi. Dolayısıyla bir sefer Horosan'dan; bir keresinde Esfehan'dan, başka bir keresinde de Şam ve Irak arasından çıkacağını söyledi. Hatta bir defa da İbnu Seyyad'ın deccal olacağını zannetti. Nihayet deccal hadisini nakleden, hristiyan rahibi olan, Temimi Dari'dir.

Şeyh Yusuf diyor ki: Deccalın hakkındaki hadisler, tevatürle naklolunmaktadır; inkarı küfürdür. Bilhusus Temimi Dari'nin hadisini İmam Müslim dahi rivayet ediyor.

Yine Tefhim-il Kur'an'dan, El En'am suresi 76.ayetin tefsirine bakıyoruz, diyor ki:

İbrahim aleyhisselam, önce müşrik, zifir inkarda idi. Sonra tevhide döndü; Rabb'ini aradı, buldu... (Yunus suresinin 98.ayetinin tefsirinde de) Yunus kavminin azabının kaldırılmasının hikmeti şu idi: Yunus'un nübüvvet farizasında yapmış olduğu noksanlık ve taksiratı ve tebliğdeki kusuru sebebiyle, kavminin aleyhinde hüccet tamamlanmadı; dolayısıyla azab kalktı...

Sonraki satırları almaktan haya ediyorum. Medar-ı teessüf şu ki: Seyyid Kutub da tefsirini yazarken onun fikrine kapılıyor ve doğru itikaddan sapıyor. O da Fi zilal-il Kur'an'da El En'am suresinin tefsirinde şöyle der: Bu ayet bize İbrahim'in nefsini tasvir eder. Gerçekte şek ve şüphe, İbrahim'in nefsine hucüm etmişti. -Hatta ve hatta babası ve kavmi putlara taptıklarından kendisi de zifir inkara girmişti.- (Fi zilal c.3 s.292)

Sonraki sayfalarda da sık sık: 'İbrahim Rabb'ini aradı... Buldu... Dalalette olduğunu hissetti... ' der. O da Mevdudi gibi: İbrahim önce müşrik, sonra tevhidcidir' der. Halbuki bu görüş maalesef Yahudilerin görüşüdür; müslümanların itikadı değildir. Bunun üzerine İbni Kesir ve müfessirler uzun uzun münakaşalar açmışlardır. Daha doğrusu biyoloji kanunlarına inananlar, kısa ifade ile derler ki: 'İnsanlar bulutların seslerini işittiler, kendilerine sığınak aradılar, birçok şeyleri tanrı edindiler, zihin terakki edince bire indirdiler.' 'Aradılar, buldular' fikri buna dayanmaktadır.

Hasılı Kelam, Seyyid Kutub takriben otuz üç yerde, Mevdudi ise -Şeyh Yusuf'un beyanına göre- doksan yerde ümmetin müctehidine ve ulemasına muhalefet etmektedirler.

http://www.reddulmuhtar.com/giris/manet/468-mevdudinin-kiilii-ve-fikrinin-beyandr.html

Güzel ve tatmin edici bir makale. Allah razı olsun.

Bu makale İsmail Çetin efendinindir. Bu makaleyi ilk Hak Dilaram zannedersem nette yayınlamıştı.

Mevdudi'nin ayağının kaydığı yerleri ve önemli vurguları kalınlaştırdım.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Allah razı olsun hirahos kardeş bu güzel makale için...
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Hirahos, (Hak-Dilaram gibi) üstad İsmail Çetin Hocanın kitablarına vâkıf olmadığından, meseleyi tek taraflı görüyor..Yukarıda iktibas edilen yazı, üstadın hiç bir kitabında yoktur...

Kitablarına müracaat eden , Mevdudinin(Allah Rahmet etsin) hem eleştirildiğini, hemde bazı meselelerde tavsiye edildiğini(Seyyid Kutub İçinde geçerli) göreceklerdir...Üstad bir şahsın bir tek yönünü değil, bütün yönlerini nazara alır.Eleştirileri ve tavsiyeleri ilmidir..

Mesela üstadın Mevdudiyle alakalı şu satırlarını zikredelim. Üstad hazretleri Mufassal Medeni Ahlak isimli önemli eserinde :''Seyyid Kutub ve Mevdudi faiz ve bunların hakkında yani kumar ve putperestlik hakkında ŞAYANI TAKDİR OLARAK BİR ÇOK İZAHATLARDA BULUNMUŞLARDIR.BUNLAR KUMARI KÜFÜR SEMERESİ OLARAK SAYMAKTADIRLAR. ESERLERİNE MÜRACAAT OLUNSUN..'' s. 265..demektedir...

eleştiri demek , şahsın hem olumlu, hem olumsuz taraflarını görmek, göstermek demektir...Böyle yapanların söylediklerine değer atfedilir..vesselam..
 

hacifersat

Doçent
Katılım
11 Nis 2010
Mesajlar
717
Tepkime puanı
59
Puanları
0
selam hikem muhterem. şu zamanda bir adet var totalcilik. aman bi alim bir konuda hata etmesin. hemen vur tekmeyi gitsin. bunların akıbetleride tekfircilerden beter olucak gibi :) o kötü bu kötü en son aynanın karşısına geçicek sende kötüsün... Allah c.c. muhafaza buyursun.

acaba alim sarrafı varmı aranızda kütüphanemdeki kitapları yazsam bana yardım edermisiniz ben seçemiyorum hangisi mezhepli hanisi mezhepsiz. hangisi hak hangisi batıl :)...
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
katılıyorum..Eleştiride ilmilik değil, totalcılık hakim!
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Hikem, bu makale yayınlanalı, neredeyse 3-4 sene oldu. Hak Dilaram (İsmail Aslan), İsmail efendiye çok yakın, mahrem hatıraları olan bir ağabeyimiz. Senden başka bu makaleye itiraz edenler de olmamıştır. İsmail abiyi bu forum yakından tanır.

Biz senin "zanlarına" (tahminlerine) uymak mecburiyetinde değiliz. Bu makaleye yapılmış İsmail efendi tarafından bir TEKZİB var ise, linkiyle ya da şahidiyle beraber getirirsin biz de onu değerlendiririz. Ves'selam.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Hak Dilaram bildiklerinin tamamını söylemiyor..Mesela bana, HakDilaramın, üstadın Mevdudi ve Seyyid Kutub İçin:''Samimi müslümanlar'' dediğini hatırlıyorum.Ayrıca daha önce dediğim gibi iktibas edilen yazı kitablarında geçmiyor..Kitablarında geçen olumlu, sitayişkar cümleler var.Ben bazısını yazdım, sayfa numarasını verdim.itirazı olan varsa, çıksın bu verdiğin sayfa, kitabda yok desin...Biz burdayız. ...

Dürüstlük bunu gerektirir..Üstadın tavrı toptancılık değil. Bu bizim zannımız değil...Üstad İsmail Çetinin üzerinden toptancılık yapılması dürüstlük değildir... Kitabları ortadadır. .Bunlara isteyen inanır istemeyen inanmaz..Mevdudiyi sevmeyen , kitablarını okumaz, lakin toptan karalanmasına, cevab vermekte, müsaade edilsin bizim hakkımızdır...Bazı müslüman şahsiyetlerin(Mevdudi, Seyyid Kutub gibi) toptan karalanmasına seyirci kalmamız beklenmesin...İlmi eleştiriler müstesna...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Toptan karalama hikayesi senin zannındır hikem. Bir insanın hataları yanında meziyetleri de bulunabilir. Toptan karalayan yoktur.

Lakin dikkat etmeniz lazım: 90 kadar meselede icmadan (cemaatten) ayrılmış bir şahsı konuşuyoruz. Bizim gibi, sizin de bu konuda insanları uyarmanız lazımdır; şu mevzularda dikkat edilsin Kutup ya da Mevdudi o hususlarda taklid edilmesin; Ehli Sünnetten ayrılmayalım; diyeceğine lafı uzattıkça uzatıyorsun ve hakkındaki kanaatimizi zayıflatıyorsun.

Bak 90 konu dedik. Toptan mı oluyor bu şimdi? Yoksa, Mevdudi'nin toplam 90 görüşü mü var? Ne yapmaya çalışıyorsun hikem?

Not: Tekzib getiremeyip zanlarını devam ettirmişsin. O makale, peşinden gittiğini iddia eylediğin zatındır. Nokta.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Cuma-i Mübarek vakit, ağzımı hepten açıp seni kırmak istemiyorum. Hikem. O nedenle ölçülü yazmaya çalışacağım:

Bir makale getiriliyor, filan talebesi tarafından yayınlanmış İsmail Çetin efendi makalesidir deniyor. Sen, aslı faslı var mı araştırmadan, icabında ulaşma imkanın varken sormadan makaleyi yalanlıyorsun! Kafadan bu makale oraya ait diye reddediyorsun! Kafadan. Zan ile. Bu nasıl bir insaftır. Bu nasıl bir yöntemdir? Var mı böyle bir reddiye usulü! Hiç üzülmeyeceksin, işlerine gelmeyen, kendilerini doğrulamayan metinleri peşin reddetmek a'dan z'ye ehli Bid'atin değişmez nefsani adetidir. Bak bakalım, sen kimin işine ortaksın?

Araştırır, soruştursun; aslı şöyle diye ikna ederek yalanlarsın. Buna imkanın var mı? var. O yolla (usulünce) yalanlarsan kimsenin de sözü kalmaz. Bu nasıl bir haldir hikem? Aldığın ilmi terbiyenin, Mevdudi ve bu forumdaki takipçilerine vb. gibilere gösterdiğin hüsn-i tavrın yüzde birinden biz de isteriz.

Mevdudi, Kutup, Gülen, İslamoğlu, Eliaçık, Kırbaş, Öztürk, Bayındır vs. vs. vs. gibi çağdaş yazarlar birinci kaynaklar değildir. İslam'ın muteber alimleri bellidir. Binlerce itibar edilecek, ön sıraya alınacak alim ve meşayıhımız vardır elhamdulillah. Onların okumamız gereken yüz binlerce sayfa muteber yazıları günümüze ulaşmıştır. Bu market pazar boru değil; Dindir. Lakaytlığı kaldırmaz! Hele de itikad (Ehli Sünnet), tertemiz ve bembeyazdır; tek bir lekeyi dahi götürmez! Anlaşılabiliyor mu?

Hele önce, okunacak alimleri ön sıraya alalım. Sonra zaman kalırsa Mevdudi, Kutup gibilere geliriz. Tamam mı?

Bu arada, bendeniz Kutup ve Mevdudi'nin tefsirlerinden çok okumuşumdur. Hatta okuduğum ilk eserlerdendir.

Bir insanın, bırakınız 50-100 meselede icmadan ayrılmasını; 2-3 hatta tek meselede dahi cemaatten (Ehli Sünnetten yani Peygamber Efendimiz ve tertemiz mübarek Ashabının yolundan) ayrılmasını itibardan düşme ve azap olarak görüyoruz. Bu iş, çünkü, oyun oyuncak değildir. Sonsuz bir saadetten ya da ziyandan bahsediyoruz. Anlaşıldı mı?! 90 meselede cemaatten ayrılmak dikkate alınmayacaksa, hiç bir şeyi dikkate almaya lüzum yok o zaman! Her yer dümdüz...

Ha okursun, ilminden, tecrübesinden, düşüncelerinden yararlanırsın. O ayrıdır. Lakin, dinimi öğrenirken evvela bakılacak ve başımız üzere gezdirilecek olanlar cemaatten ayrılmamış olmalıdır. Ayrılmış ama alimlerce izah edilmiş, iyiye yorulmuş olanlarını da tenzih ederim. Kısaca reddedilmiş şahıslar, indimizde din konusunda itibarlı değildir. Bizi buna mecbur tutacak bir umde de bilmiyoruz. Siz de bu mayınlı meselelerde, insanı gümletebilecek konularda, ortamı flu (bulanık) edecek ve insanların vebaline neden olabilecek garip tavrınızı bırakıp kalbe ve insafa geliniz. Ves'selam
 

MECZUP

Profesör
Katılım
5 Ağu 2010
Mesajlar
887
Tepkime puanı
178
Puanları
0
Konum
Bî mekân..
Allah cc razı olsun aziz ihvan kim ne derse desin biz doğruları konuşuruz biiznillah. Doğruları söylemeyen dlsiz şeytan gibidr

İnsanlar kime inanacaklarını iyice şaşırmış durumdalar. Acaba hangi bilgiye ve ilme dayanarak bence yanlış bi tarafı yok diyebiliyolar ?Bi de savunmaya geçiyolar ama ben buradan o kardeşlerimize seslaniyorum ;

Ehli sünnet vel cemaatini iyice bi araştırın bakalım. Yakında inşaAllah videosunu yayınlayacağım Vesselam ....
 

-Muhammed-

Profesör
Katılım
18 Kas 2010
Mesajlar
1,740
Tepkime puanı
234
Puanları
63
Allah cc razı olsun aziz ihvan kim ne derse desin biz doğruları konuşuruz biiznillah. Doğruları söylemeyen dlsiz şeytan gibidr

İnsanlar kime inanacaklarını iyice şaşırmış durumdalar. Acaba hangi bilgiye ve ilme dayanarak bence yanlış bi tarafı yok diyebiliyolar ?Bi de savunmaya geçiyolar ama ben buradan o kardeşlerimize seslaniyorum ;

Ehli sünnet vel cemaatini iyice bi araştırın bakalım. Yakında inşaAllah videosunu yayınlayacağım Vesselam ....


Kuran'ı Kerim'den okuduklarıma dayanarak diyorum ki,

Kuran'daki emirlere karşı gelmiş bir cümle görmediğim Mevdudi'nin okuduğum bir kitabında.


İlim ve bilginin sadec bir kaynağı var o da Allah'ın Kitab'ı Kuran :)

Gerisi kalan yüm kitaplar Onun parça parça uzunca yazılmış bölümleri değil mi.

Ve ayrıca hadis ve sünnetler ekstra ilim ve bilgi kaynaği.

Mevdudi de Kuran'dan sünnetten gördüğünü yorumlamaya çalışmış bir beşer diğer tüm efendiler şeyhler ve hocalar gibi.

Ve dediğim gibi..
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
eşegin aklına karpuz kabugu düşürmek gibi bişey mi bu yapılanlar bilmiyorum..ama ben şundan eminim: her okuyucu kitabın tümüyle muhtevasına nüfuz edemez..ihtiyacı olan kadarını alır, aklındaki sorulara dair cevaplara ulaşırsa alâ..gerisi ile ilgilenmez..inceliklerine vakıf olanların, tespit ettigi olumsuzluklara kendilerinin dikkat etmesi lazım gelmektedir yani :D
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Hirahos'la aramızda iletişim problemi var, galiba...O halde bir daha meramımı ifade etmem gerekecek...

Gerek benim Hikem olarak, gerekse İttiba kardeşimin yazdıkları ortada..Bir müslümanın öncelikle Ehli Sünnet akaidini ve takiben iyi bir ilmihal kitabını mütala etmeleri gerktiğini, bunları güzelce öğrenen şahısların gerek şehid Seyyid Kutub olsun , gerek merhum Mevdudi olsun veya başkaları olsun kitablarını mütalaa edebileceklerini bir çok defa ifade ettim..İsmi lazım olmayan bir gurub yayınlarında, bazı <islami şahsiyetleri ilmi ölçüler dışında 'toptancı'' mantığıyla yerden yere vurduğu bilinen bir husustur..Bizim kendisinden istifade, istifaze ettiğimiz allame Şeyh İsmail Çetin Hocamız kitablarında bizlere güzel ölçüler öğretmiştir..Kendileri kitablarında yukarıda isimleri geçen şahsiyetleri hem tenkid etmekte hemde takdir ifade edici sözlerlerle kimi konularda kitablarının okunmasını tavsiye etmektedir.....Bu forumda herkes değişik şahsiyetlerden, cemaatlerdendir..Kendilerinin bağlı oldukları zatlar, okunmasın diyorlarsa , okumasınlar,,biz bu konuda karışmayız..Bizi alakadar eden husus bu konuda genellemeler yapılmasınadır..Hiç bir müslüman okumasun gibi mütalalar bizi ilgilendiriyor ve biz bu ''toptancı'' anlayışa karşı olduğumuzu ifade ediyoruz..Üstad İsmail çetine bağlı olanlar genellikle üstadın kitablarını okurlar..Çoğunun vakti bile yoktur, başka kitab karıştırmaya.Bizim gibi vakti olanlar ise , çok çeşitli kitabları mutalaa etmekte yiz...Bizim kardeşlerimize tavsiyemiz, öncelikle iyi bir ehli sünnet itikadını öğreten bir kitabla işe başlamaları, sonra gene iyibir ilmihal kitabını mütalaa etmeleridir..Bunlar halledildikten sonra gerek şehid Seyyid Kutub olsun, gerek merhum Mevdudi rahimehullah olsun kitablarını okumakta bir beis yoktur...İlla ki okunmasın diyenlere, bizde bu şahsiyetlerin hukukunu korumak adına, gerçekleri yazmakta devam edeceğiz... kimsenin hakkı ve haddi değildir, bu ''toptancı'' anlayış...

Biz kimseyi zorlamadığımız gibi, kimsede illa okunmasın diye zorlayamaz...Kimse kendi İslami anlayışıyla , islamı inhisarına almaya kalkmasın...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İşte şimdi güzel oldu hikem. Senden beklediğimiz budur. Bir de bahsi geçen şahısların hangi noktalarda ayağının kaydığını, velev İsmail efendiden de olsa aktarırsan ve o maddelerden insanları sakındırırsan daha da faydalı olacaktır. Zaman zaman Şia'nın en rezil görüşlerine dahi ılımlı yaklaştığını bildiğimiz Türkü ile tanıdığımız "Ehli Sünnet" Hikem arasında bir fark olmalı değil mi?
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
haksızlık etme hirahos zaman zaman tarikatların en rezil görüşlerine de ben ılımlı yaklaşabiliyorum :p ben din kardeşimi sana ragmen seninle birlikte sevebiliyorum yani..
 

MECZUP

Profesör
Katılım
5 Ağu 2010
Mesajlar
887
Tepkime puanı
178
Puanları
0
Konum
Bî mekân..
Yazmış olduğunuz linke tıkladım ve orada yazıyor bazı alimlerin karşı çıktığını. hem şu zamanın müceddidi olan Efendi Hz. bile zamanında demiş Merdudi diye yani red olunmuş sizler bi Allah dostundan daha mı iyi bileceksiniz sayın - Muhammed-

Dinlenecek kimse mi kalmadı neden oralar da takılıp kalıyorsunuz anlamadım? Kitabın sadece bi kısmına bakıpta bu adam doğrudur ben hiç bir yanlışını görmedim demek çok yanlıştır çünkü onların yanlışlarını çıkarmak için ilmimiz olası gerekiyo illa ilim illa ilim ... Ama tabi bu ilimleri farklı yollar da da kullanmamak lazım Mustafa İslamoğlu, Hayrettin Karaman ve diğerleri gibi . Vesselam ...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
haksızlık etme hirahos zaman zaman tarikatların en rezil görüşlerine de ben ılımlı yaklaşabiliyorum :p ben din kardeşimi sana ragmen seninle birlikte sevebiliyorum yani..

Tarikatler, Ehli Sünnet olan Tarikatler Peygamber efendimizin yoludur. Asla rezil görüşleri olmaz. Kastınız Ehli Sünnet, Hak tarikatler ise bu edep dışı ifadeniz ancak kalbinizin ahvali ile alakalı olabilir. Çaktırmadan (güya) dil uzatıyorsun ve marifet işlediğini sanıyorsun. Hikem göresin, kimleri kucaklamaya çalıştığını... İbretlik.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Kardeşim , ehli tasavvufun yürekleri geniş olması gerekmezmi?! zaten tarikatler edeblendirme , terbiye yerleri dir..Yoksa olgun insanlarla uğraşmak, herkesin yapabileceği iştir...Biz kimseyi dışlayamayız..Türküde kardeşimizdir, ''Şarkı'' da kardeşimizdir...Önemli olan aramızdaki islami rabıtayı tesis etmek ve muhafaza etmektir..:)
 
Üst