Ebu Hanifenin Tevhid Ile Alakali Sozleri

buhari

Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
1-) Bir kimsenin Allah’a onun isimlerinden başka isimle dua etmesi caiz değildir. Caiz olup emredilen dua Allahu Teala’nın şu ayetiyle sabittir:

En güzel isimler Allah’ındır. Allah’a bu isimlerle dua edin. Allah’ın isimlerinde aşırı gidenler işlediklerinin cezasını göreceklerdir. (el-A’raf:180)

ed-Durru’l-Muhtar c:6, sh:396-397



2-) Dua edenin “falancanın hakkı için” veya “peygamberler ve nebilerin hakkı için” ya da “Kabe’nin Meş’arı Haramın hakkı için”, gibi sözlerle yalvarması mekruhtur.

el-Akidetu’t Tahaviyye şerhi sh: 234. Fıkh-ı Ekber Şerhi sh: 198, İthaf sade’l-Muttekin c:2 sh:285


3-) Bir kimsenin Allah’tan gayrısıyla Allah’a dua etmesi doğru değildir. Duada “Senin arşının izzetle tutunduğu yerlerin hürmetine” veya “yarattıklarından birinin hakkı için” gibi kullanılmasını kerih görürüm.

Tehzibu’t-Tehzibm c:3, sh:189, c:6 sh:405, c:7 sh:501

* İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed ibnu’l Hasan kişinin duasında “Allahım! Senin arşının izzet düğümü hatırına” diye dua etmesini, hakkında bir nas olmadığı için kerih görmüştür. Ebu Yusuf’un sözünü ettiği nasda (hadiste) Allah Rasulu (sav) şöyle dua etmiştir: “Allah’ım! Ben senden arşının izzet düğümlerinden, kitabındaki sonsuz rahmetle senden isterim.”

Bu hadisi el-Beyhaki “et-Deavat el Kebire” adlı kitabında tahric etmiştir. El-Binaye’de de (9/382) zikri geçer. Nasbu’r Raye (4/272) Fakat bu hadisin isnadında 3 illet vardır.

a-) Davud b. Ebi Asım, İbn-i Mesut’tan hadis duymamıştır.

b-) Abdülmelik b. Cüreye müdellistir. Hadisleri irsalle rivayet eder.

c-) Amr b. Haruz yalancılıkla suçlanmıştır. Bunun için ibn’ul cevzi -el-Binaye’de de(9/382) belirtildiği- gibi bu hadise: “Şüphesiz ki uydurmadır.” Demiştir.



4-) Allah yaratılmışların sıfatıyla vafedilemez. Gazabı ve rızası, O’nun iki sıfatıdır. Keyfiyetleri araştırılamaz. Bu Ehl-i Sünnet ve Cemaat’in sözüdür. Allah, gazab ettiği gibi razı da olur. “O’nun gazabı cezasıdır, rızası da sevabıdır.” Denilemez. O kendisini nasıl vasfetmişse, biz de öyle vasfederiz.

O doğmamış ve doğurmamıştır. Ahad’dir. Samed’dir. O’na denk hiçbirşey yoktur. Allah Hayy, Semi’, Basir ve Alim’dir. Allah’ın eli mü’min kullarının elinin üzerindedir. Ancak eli yarattıklarının eli gibi değildir, yüzü de yarattıklarının yüzü gibi değildir…

El-Fıkhu’l-Ebsat sh:56


5-) O’nun eli yüzü ve nefsi vardır. Allah’ın kitabında zikretmiş olduğu yüz, el, nefis, O’nun keyfiyeti bilinmeyen sıfatlarıdır. “Elinden maksat kudretidir ve nimetidir” denilemez. Zira bu durumda Allah’ın sıfatlarını iptal söz konusudur. Bu ise Mutezile ve Kaderiye’nin görüşüdür.

el-Fıkhu’l Ekber, sh: 302

6-) Hiç kimsenin Allah'ın zatı hakkında bir şey söy*lemeye hakkı yoktur. Aksine kişi Allah’ı O, kendisini nasıl vasıflandırmışsa, öyle vasıflandırmalıdır. Allah Tebareke ve Teala hakkında bilmediğini söylememelidir.

el-Akidetu't-Tahaviye, c: 2, sh: 427Dr. et-Turki tahkiki celau'l-Ayneyn, sh: 368

7-) Ebu Hanife'ye “nüzul” hakkında sorulduğunda: “Allah keyfiyetsiz olarak nüzul eder.” cevabını verdi.

Akidetu's-Selef ve Ashabi'l-Hadis sh: 42 el-Esma ve's şifa (el-Beyhaki), sh: 456 el-Kevseri bu konuda sukut etmiştir. el-Akidetu't-Tahaviye sh: 245, Thk. El-Elbani. Şerh Fıkhu’l Ekber (Aliyyu’l Kari) sh:60.


:cool: Allah Teala'dan birşey dilerken, yukarıdan iste*nir, aşağıdan değil. Çünkü aşağı Rububiyetin sıfatların*dan değildir.

el-Fıkhu'1-Ebsat, sh: 51


9-) O, gazaba geldiği gibi, razı da olur. O'nun gaza*bı cezalandırmasıdır demlemeyeceği gibi, rızası da se*vabıdır denilemez.

A.g.e sh: 56 (Kitabın muhakkiki el-Kevseri bu konuda sus muştur)

10-) Hiçbir şeye benzemediği gibi, yarattıklarından hiçbir şey de O'na benzemez. O, halihazırda, isimleri*nin ve sıfatlarının sahibidir.

el-Fıkhu'l Ekber, sh: 301


11-) O'nun sıfatları, yarattıklarının sıfatlarının hilafınadır. O'nun bilmesi, bizim bilmemiz gibi değildir. Kudreti vardır, ancak bizim kudretimiz gibi değildir. Görür, fakat görmesi bizim görmemiz gibi değildir. Duyar, ancak duyması bizimkine benzemez, konuşur, ancak konuşması bizimkine benzemez.

el-Fıkhu'l-Ekber sh: 302.



12-) Allah Teala, mahlukatın sıfatlarıyla sıfatlandırılamaz.

el-Fıkhu'l-Ebsat, sh: 56

13-) Kim Allah'ı, kulları tanımladığı gibi tanımlarsa, kafir olur.

el-Akidetu't-tahaviye, sh: 25


14-) O'nun sıfatları zati ve fiilidir. Zatî sıfatlar: Hayat, kudret, ilim, kelam, semi', basar ve iradedir. Fiili sıfatlar: Yaratma, rızıklandırma, inşa, ibda', ve tek*vin'dir. Bunun dışında her ne kadar fiili sıfatı varsa, hali*hazırda hem onların hem de sıfatlarının sahibidir.

el-Fıkhu'l-Ekber, sh: 301



15-) Allah, halihazırda, fiil sahibidir. Fiil ezelden beri, O'nun sıfatidır. Fail Allah'dır. Fiil ezeli bir sıfat*tır. Mef ul mahluktur. Allah'ın fiili mahluk değildir.

el-Fıkhu'l-Ekber, sh: 301


16-) Her kim: 'Rabbim gökte midir bilmiyorum' derse kafir olmuştum Aynı şekilde: 'O, arşının üzerin-dedir. Fakat arş gökte midir, yerde midir bilmiyorum'diyen kimse de kafir olmuştur.

el-Fıkhu'l-Ekber, sh: 46. El-Esma ve's-sıfat, sh: 426

* Bu lafzın benzerini Şeyh’ul İslam İbn Teymiyye Mecmuul fetava da (48/5), İbn’ul Kayyım İctima’ul Cuyuşi’l-İslamiyye de sh:139, ez-Zehebi el-Uluv’da sh:101/102 İbn Kudame El-uluv’da sh:116, İbn-i Ebi’l-İzz Şerhu’t Tahaviyye’de sh:301 nakletmişlerdir. Buradan anlaşılan İmam Ebu Hanife’nin –Rahmetullahi Aleyh- her ne şekilde olursa olsun Allah’ın uluv sıfatını kabul etmeyeni tekfir etmesidir. Şimdi ise nasıl olur da birçokları Allah’ın her yerde olduğunu ya da hiçbir yerde olmadığını söyleyebilir?


17-) Kendisine “kulluk ettiğin ilahın nerededir?” diye soran kadına: “Allah Subhânehu ve Teâlâ göktedir, yerde değil” cevabını verdi. Bunun üzerine adamın biri: “Peki, Allah’ın: “O sizinle beraberdir” (Hadîd, 4) buyruğuna ne dersin?” deyince O: “Bu, senin bir kimseye mektup yazıp ‘ben seninle beraberim’ demen gibidir. Halbuki sen onun yanında değilsin’ yanıtını verdi.”

El-Esma ve’s Sıfat, sh:429


1:cool: Allah'ın eli mü'minlerin eli üzerindedir. Ancak bu, kulların elleri gibi değildir.

el-Fıkhu'l Ebsat, sh: 56


19-) “Allah Teala göktedir, yerde değil.” O’na “O, si*zinle beraberdir” (el-Hadîd: 4) ayetini hatırlatan adama: “Bu senin bir adama mektup yazıp onunla beraber oldu*ğunu söylemen gibidir. Halbuki sen onun yanında de*ğilsin.” dedi.

el-Esma ve's-sıfat, c: 2, sh: 170



20-) Allah Teala Musa ile konuşmadan evvel de mütekellim (konuşucu) idi.

el-Fıkhu'l-Ekber, sh: 302


21-) Allah kendi kelamıyla konuşur. Kelam O'nun ezeli sıfatıdır.

A.g.e, sh: 301



22-) Konuşur ancak bizim konuşmamız gibi değil.

El-Fıkhu’l Ebsat, sh:56



23-) Musa (a.s.) Allah Teala'nm kelamını işitmiştir. “Allah Musa'ya kelamıyla konuştu.” (en-Nisa: 164). Allah Musa'yla konuşmadan önce de mütekellim idi.

El-Esma ve’s Sıfat c:2 sh:170



24-) Kur'an, mushafta yazılmış olan Allah kelamı*dır. O, kalplerde hıfzedilmiştir. Dillerde okunur. Allah'ın nebisine (sallallahu aleyhi vesellem) inmiştir.

el-Fıkhu’l Ekber, sh:301



25-) Kur'an yaratılmış değildir.

el-Fıkhu’l Ekber, sh: 301
 
Üst