DÜZENİN NEBİ ALGISI RASUL'E İFTİRADIR / Hatice Hayat

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Allah'a hamd, salat-u selamlar Rasulüne (s.a.v), âl ve ashabına ve onların izinden giden mü'minlere olsun...

Rabbimizin bizlere gönderdiği dupduru, her zaman taze, okunmakla bıkılmayan, hikmet deryası Kur'an'ımızın bizlere bildirdiği gayb haberlerinden ve kıssaların en güzeli olarak nitelendirdiği Yusuf kıssası üzerinde biraz tefekkür edelim.


Kur'an-ı Kerimde Yusuf suresinde anlatılan, Yusuf (a.s)'ın kıssası, içinde bir çok ibretler dersler barındıran çok kapsamlı bir haber. Kıssanın tamamını ele almak çoook uzun sürecek hakkında kitap yazılacak ki yazılmıştır, kadar geniş bir kıssa. Kıssanın bir kısmı ve üzerinde düşündürdükleri, günümüze yansımalarını konuşalım istiyorum.


Yusuf(a.s)'ın kıssası gördüğü güzel bir rüya(ayet 4) ile bir müjde(ayet 6) ile başlıyor. Yusuf babası tarafından çok seviliyor. Babası bütün çocuklarına karşı merhametli, adaletli ve sevgi ile muamelede bulunuyor ancak Yusuf'un sevgisi daha ağır basıyor insanoğlu kalbine söz geçiremez, kalp eşit sevemez ama bu adalete engel değildir. Yakup(a.s)'ın Yusuf'a olan bu sevgisinin diğer kardeşleri farkında ve Yusuf'a karşı içlerinde bir kıskançlık ve devamında kin besliyorlar. Onlar da babalarının sevgisini kıskanıyorlar(ayet 8).

Kıssa çeşitli yönlerden sevginin afetlerinden bahsediyor desek hata eder miyiz bilmiyorum.
Yusuf'un kardeşleri tarafından ortadan kaldırılmak istenmesi, babalarından uzaklaştırılmak istenmesi hep bu sevginin devamında geliyor. Babasının onu kardeşlerinden çok sevmesi onun kuyulara atılmasına(ayet 15), kendisini çok seven babacığından uzaklaştırılmasına bir sebep.



Yusuf'u köle olarak satın alıp evine daha doğrusu sarayına götüren (ayet 21) orada besleyip büyüten ve hizmetinden yararlanan Aziz, farklı rivayetlere göre, Mısır'ın baş vezirlerinden veya başbakanıdır veya Maliye bakanıdır. Dolayısı ile hem kendisi hem de hanımı ülkenin saygın üst tabakasına ait insanlar. Hem zengin, hem nüfuzlular. Hanımı da Mısır sosyetesinden, dolayısıyla da refah ve lüks içinde bir hayat yaşıyorlar.

Saraylarında köleleri durumundaki Yusuf yanlarında büyüyor. Yusuf büyüyüp genç bir delikanlı olunca Aziz'in hanımı Yusuf'a karşı bir sevgi besliyor. Kocası yani Aziz Yusuf'u evlatları gibi görürken karısı ona daha farklı bir gözle bakıyor. Bu sevgi bir annenin evladına olan sevgisi gibi değil, zaten anne oğul değiller. Bu durum aslında Aziz'in karısının, nefsine yenik düşmesi ve kocasına ihaneti...Yusuf'u sevmiş aşık olmuş gözüne hiç bir şey görünmüyor, amacına ulaşmak istiyor, Yusuf'u istiyor.(ayet 23)

Yusuf onun gibi değil, kadının kocasından çok iyilik görmüş ve bu kadın, iyilik gördüğü Aziz'in karısı, dolayısı ile evli bir kadın. Ortada zinaya davet var, ortam hazır, yanlarında kimse yok ancak,Yusuf bu durumdan Allah'ın mucizesi ile kaçıyor (ayet 24), Allah'a sığınıyor, iffetli olmayı, harama bulaşmamayı seçiyor ve haramdan kaçıyor.


"Derken, evinde bulunduğu hanım, onun nefsinden murad alıp yararlanmak istedi. Kapıları kilitledi ve "Haydi beri gel!" dedi. Yusuf: "Allah'a sığınırım! Muhakkak ki, o (kocan), benim efendim, bana çok güzel baktı. Doğrusu zalimler hiç iflah olmazlar" dedi."(1)

"O hanım, ona gerçekten niyeti bozmuştu. Eğer Rabbinin burhanını görmese idi. Yusuf da ona özenip gitmişti. Aslında ondan fuhşu ve fenalığı uzak tutalım diye böyle olmuştu. Çünkü o bizim ihlasa erdirilmiş kullarımızdan biriydi."(2)


Nihayetinde Yusuf'da nefis sahibi bir erkek ve karşısında güzel bir kadın, kendisini zinaya davet ediyor. Onu engelleyecek hiç bir durum yok. Rabbi onu bu kötü işten muhafaza buyuruyor, Rabbi onu korumasa, Allah'ın mucizesi, Allah korkusu, olmasa nefsi ona bu işi yaptırabilirdi.


Yusuf kadından kaçarken Aziz eve geliyor ve durumu görüyor. Kadın, Yusuf'a iftira atıyor (ayet 25) Yusuf ise kadını yalanlayıp (ayet 26) iftiraya uğradığını, suçsuzluğunu anlatıyor. Bir yakınları da durumdan haberdar edilip fikrine danışılıyor ve Aziz'in karısının suçlu olduğu ortaya çıkıyor (ayet 27)


Bu yaşanan durumdan sonra ne oluyor? Aziz Yusuf'a bu olayı gizli tutmasını hatta unutmasını söylüyor, karısına da suçlu olduğunu tevbe etmesini söylüyor (ayet 29) ve aklınca olayın üzerini kapatıyor. İşte Mısır sosyetesinin ahlâk seviyesi. Şehvetine, nefsine yenik düşen bir kadın. Hanımının ihanetini, ahlâksızlığını sadece telkinle geçiştiren, karısının bu çirkin eylemine herhangi bir yaptırımda bulunmayan bir erkek. Aziz kadınların fitnesinden korkuyor (ayet 28), belki de üzerine gitse karısının, başına başka belalar açacağını düşündüğü için olayın üzerine gitmiyor, belki de üzerini kapatmak istiyor ki nüfuzu, makamı sarsılmasın, elden gitmesin.

Ancak Aziz'in karısı Züleyha'nın zina girişimi, şehirde duyuluyor, özellikle Züleyha ile aynı konumda olan kadınların dillerine düşüyor. Artık konuşulan,dedikodusu yapılan konu, Aziz'in karısının kölesine aşık olduğu ve Kur'an tabiri ile ondan murad almak istemesi (ayet 23)

Sosyete kadınların eleştirdikleri durum Züleyhanın kölesi Yusuf'a aşık olması, bu onlara göre Züleyha açısından küçültücü bir durum, bir yanda zengin bir kadın, bir yanda köle Yusuf(!) üstelik Züleyha amacını da gerçekleştirememiş, bir köleyi elde edememiş(!) aşık olmak, gönül eğlendirmek için bula bula kölesini bulmuş(!)

Züleyha'nın bu dedikodular kulağına gidiyor, keza Azizin de haberi oluyor. Züleyha durumunu anlamaları için kadınları sarayına davet ediyor, maksat haklılığını(!) ispat emek

Yusuf'u kadınların yanına çağırıp hizmet etmesini istiyor.Yusuf'u gören kadınlar onun güzelliği karşısında adeta büyülenip ellerindeki bıçaklarla meyve yerine ellerini kesiyorlar(ayet 31) ve Züleyha'ya hak(!) veriyorlar

Böyle güzel bir genç, köle de olsa beraber olmaya, kocasına ihanet etmeye değerdir(!) Sosyete kadınlar bu ahlâksızlığa onay veriyorlar, onlara göre gönül sevmişse köle, efendi, evli bekar ne fark eder? Burada yanlışı yapan Züleyha değil, Yusuf(!) Hanımı kendisini seçmiş bunda ne mahsur var? Züleyha reddedilecek bir kadın değil,Yusuf ona itaat etmeli(!) Kadınların ahlâk ve edeb seviyesine bakın ki bu konuyu aralarında konuşup Yusuf'u zindana atılmakla tehdit ederek, onu bu çirkin işe razı etmeye çalışıyorlar. Hatta kendileri için de böyle bir işe razılar, hazırlar. Kadınların Yusuf'a söyledikleri, eleştirileri, kavminin Lut(a.s) ve kendisine inanan edepli, iffetli insanlara söylediklerine ne kadar da benziyor:

"Buna kavminin cevabı sadece: "Lût ailesini memleketinizden çıkarın; baksanıza onlar (bizim yaptıklarımızdan) temiz kalmak isteyen insanlarmış!" demelerinden ibaret oldu."(3)

Yusuf(a.s) bu kadınların fitneleri karşısında çaresiz, zor durumda kalacağını biliyor ve Rabbine niyazda bulunarak zindana atılmayı tercih ediyor. Esaret içinde iffetli olmayı, özgürlük içinde iffetsiz kalmaya tercih ediyor. Biliyor ki iffetsiz bir hayat şeytanın esareti altına girmektir, bunda mutluluk yoktur, sadece şeytanın kandırmacası vardır. Kadınların niyetlerinden belki Aziz de haberdar, onlarla başa çıkamıyacağını itibarının git gide zedeleneceğini düşünüp çareyi masum Yusuf'u zindana attırmakta buluyor. Böylece hem dedikoduların önü alınacak, hem de kadınların fitnesi engellenecek.

"Yusuf dedi ki: "Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni davet ettikleri şeyden daha sevimlidir. Eğer sen, bu kadınların tuzaklarını benden uzak tutmazsan, ben onların tuzağına düşerim ve cahillik edenlerden olurum"(4)
" Bunun üzerine Rabbi, onun duasını kabul buyurdu da ondan onların tuzaklarını bertaraf etti. Muhakkak ki O, evet O, hakkiyle işiten, hakkiyle bilendir."(5)

Mısır sosyetesi sizlere tanıdık geldi mi? Yaşadığımız ülkedeki sosyeteden bir farkı var mı? Sosyete her zaman ve mekânda aynı sosyete... Hani şu kanalizasyon kanallarındaki paparazzi programlarındaki, dizi ve filmlerdeki insanlara örnek olarak lanse edilen edepsizlerden bir farkı var mı? Bu dizilerle, ahlâksızlığın, edepsizliğin, lüksün, fuhşiyatın reklamı yapılıyor. Beyinler kirletiliyor, bedenler kirlettiriliyor. Hedonizmin aşısı yapılıyor... Nikâhsız birliktelikler, eşlerin birbirlerini aldatması, birbirlerinin ahlâksızlığını görmezden gelmeler, çıplaklığı onaylamalar neyin eseri? Ahlâksızlığa ses çıkarmama ve onaylama ya yaradana meydan okumaktır ya da cahilce bir cesarettir, bakın bunu yapanlara Allah Rasulü'nden(s.a.v) nasıl ağır bir tehdit var:

Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Üç sınıf insana Allah cenneti haram kılmıştır:
1) İçki mübtelası,
2) Anne ve babasına kötülük eden ve
3) Âilesinde fuhşa göz yuman deyyus’ buyurdu.”
(Ahmed Müsned 2/69, Albânî Sahihu’l-Cami 3533)

Yusuf kıssasının günümüze bakan yönlerinden belki en önemlisi toplumdaki ahlâk zafiyeti. O zaman ki Mısır toplumu, yaşadığımız toplumdan çok mu farklı?

Erkek kadın bir arada çalışılan iş ortamları, komşu ve arkadaşlarla kadınlı erkekli misafirlikler, beraber piknikler, eğlenceler, düğünler....Artık ilkokul yaşlarına inmiş kız erkek arkadaşlıkları flörtler.
Düzenin okullarının bunda payı çok büyük. Henüz ilkokul 1.sınıftaki çocuklar karışık oturtularak kız erkek birbirlerine yaklaştırılıyor. Drama dersleri ile 23 Nisan Bayramlarına(!) hazırlanan çocuklar kız erkek sarmaş dolaş, müzik eşliğinde dans ettiriliyor ve müslüman olduğunu söyleyen anne babalar bütün bunları normal görüyor, gururla izliyorlar... Sonra da erken yaşta olmadık işler yapan çocukları için üzülüyor, bazen de geri dönülmez yanlışları için dövünüyorlar.

Ailecek kadın erkek çoluk çocuk beraberce izlenen müstehcen sahneli diziler, bol dekolteli kadınlar, dinlenilen çirkin ve müstehcen sözlü şarkılar, müstehcen görüntülü ve sözlü klipler ve daha neler neler....

Rabbimiz zinaya yaklaştıracak bütün kapıları kapatmışken kim ya da kimler açıyor bu kapıları ardına kadar?

"Zinaya da yaklaşmayın, çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur."(6)

Toplumdaki bozulma birdenbire olmadı.Seyyid Kutub'un tefsirinde işaret ettiği gibi (bkz.Fizilail Kur'an 5.cilt-En'am suresi tefsirinin "İmansızlık Bataklığı"isimli başlık) bu, geçmişi çok öncelere dayanan bir siyonist yahudi projesi.


Allah inancını zedelemek, yok etmek bunu başarabilmek içinde beyinleri fuhuşla meşgul edip köleleştirmek, ekonomik özgürlük adı altında kadınları sokaklara dökmek ve her iki cinsi birbirlerinin üzerine salıvermek, kadını cemiyet için bir fitne, bir yara haline getirmek. İmanlarından uzaklaştırdığı bu insanları emelleri uğrunda yönetmek esir etmek.

Siyonist yahudiler ve haçlı işbirlikçileri sinsi oyunlar oynadılar, oynuyorlar...

Müslümanların kendilerine gelmeleri, İslam'ı sözler dininden çıkarıp yeniden hayat dini haline getirmeleri şart. Bizlere Yusuflar lâzım,Yusuflar yetiştiren Yakublar lâzım. Bizlere Meryemler lâzım, Fatımalar lâzım harama bakmamış, edeb timsali...İffetli yaşantısı ile Rabbe adanmış hayatlar lâzım.

Ümitsizlik yok, mücadelemiz Allah'ın hükümlerini yok sayan tağuti rejimlerle, onların bizlere dayattığı iffetsizlikle, fuhşiyatla, çıplaklıkla olmalı. Önce bizler iffetli olmalıyız ki çocuklarımız da iffetli olsun. İffet ancak imanla gerçekleşir, iffetsiz iman düşünülemez.Haramla beslenen bir bünyeden de iffetli olması beklenemez.

Son söz bir dua olsun, söylenecek söz çok şimdilik bu kadarla kifayet edelim...
Rabbimiz! İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizleri helak etme, Rabbimiz! bizleri beyinsizlerden etme! Rabbimiz! bizlere Yusuf'un ahlâkını iffetini ver,Rabbimiz! bizleri,Yakub'un ve Yusuf'un imtihanına tabi tutma. Güç yetiremeyeceğimiz şeylerle bizleri imtihan etme (Bakara 286), bizleri bağışla, merhametinle muamelede bulun, bizleri tertemiz, iffetli salih kulların olarak, mü'min olarak sana kavuştur, amin vel hamdulillâhi Rabbil alemin...

**********
(1) Yusuf suresi 23.ayet meali
(2) Yusuf suresi 24.ayet meali
(3) Neml suresi 56.ayet meali
(4) Yusuf suresi 33.ayet meali

(5) Yusuf suresi 34.ayet meali
(6) İsra suresi 32.ayet meali
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Yusuf'un iffeti hep kadınlarda aranır ama Züleyha olan erkekler göze dahi gelmez dünya böyle.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Yusuf'un iffeti hep kadınlarda aranır ama Züleyha olan erkekler göze dahi gelmez dünya böyle.
Bu hususu şöyle bir bakış açısı da zenginleştirir diye düşünüyorum.

Yusuf :24
Andolsun kadın (Züleyha) onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin kesin burhanını görmeseydi- o da (Yusuf da) onu arzulamıştı. Böylelikle biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o, muhlis kullarımızdandı.

Aslında Yusuf bile olsa, Kadın/Erkek farketmeksizin pratikte gelişen durumda nefis sahibi insan ve karşı cins olması bakımından sınırları yıkabilecek kadar Arzu ve İstek duyabilecek seviyeye gelebiliyor.
Ayetten anlıyoruz ki aslolan isteği inkar edip üstünü kapatmak değil, Allah'ın burhanı üzerine, oluşan isteğe karşı bu burhan üzere harket edebilmek.

Cinsiyet ayrımındaki karşı koymadan çok takva vurgusu ön plana çıkıyor.
Dünyanın en takvalı, en i'tidalli şahsı da olsa bu istek oluşmaz diye bakmak yerine, isteği bertaraf edebilecek takva seviyesine çıkabilecek seviyeye ulaşmak vurgulanıyor.
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Efenim aynen öyle yine kitabın ortasından konuşmuşsun Yahayy açıklama için teşekkür ederim.
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
DÜZENİN NEBİ ALGISI RASUL'E İFTİRADIR

Günler, aylar, yıllar geçiyor ve tarih tekerrürlerle devam ediyor. İslami değerler harcanıyor, İslamın içi boşaltılıyor. Allah'ın ve Rasulü'nün hiçe sayıldığı, sadece alışılmış cümle kalıpları ile anıldığı, edebiyatının yapıldığı bir düzende yaşıyoruz.

Allah'ın ahkamının bir kenara atıldığı, yok hükmünde olduğu laik devletin güdümünde olan bir Diyanet işleri var. İktidarın icraatlerini İslami tandanslarla destekleyen, düzenin koltuk değneği gibi görev yapan bir kurumdur Diyanet.
Gündem, terör olayları ise hutbeler kardeşlik, birlik beraberlik üzerinedir. Özgecan vb. vakıalarda hutbeler kadın hakları ile ilgili veya gündem neyeyoğunlaşmış ise diyanet, açıklamaları ve cuma hutbeleri ile devlet politikasının destekçisidir. Ne hikmetse bu diyanet İslam'ın onay vermediği, toplumdaki artan çıplaklıktan, ahlaksızlıktan hiç söz etmez. Söz etmez çünkü devletin meşruiyet tanıdığı her konu diyanetin gündemi dışındadır, eleştirilemez, sorgulanamaz. Onun gündemi, laik düzenin devam etmesi için İslamı, koltuk değneği olarak kullanmak, edebiyatını yapmak, dini kullanarak halkı uyutmaktır.
Bu sistem bütün İslami değerleri harcayıp bitirmektedir. İslam ve onun Peygamberi günlere, gecelere, haftalara hapsedilmiş, kısırlaştırılmış merasimlerden ibaret bir hale getirilmiştir. İslam ve onun Peygamberi sadece hoşgörü ile özdeşleştirilmiştir. Düzenin savunucuları, iktidar ve diyanet İslamı bir yatıştırıcı, yaralara bir tampon ve bir sakinleştirici olarak topluma algılatır. Öyle ki Peygamber sanki hiç kızmamıştır, kim olursa olsun hep gülücükler dağıtmıştır, hiç savaşmamıştır. Dinleyen sanır ki haşa Peygamber gelse, bunları alınlarından öpüp "ne iyi işler yapıyorsunuz en büyük destekçiniz benim" diyecek.
Kutlu Doğum programlarının bu yıl ki teması “Hazreti Peygamber, Birlikte Yaşama Ahlakı ve Hukuku" Bu konu üzerinde hafta etkinlikleri düzenlenecek, konuşmalar yapılacak.
İktidarın rahatlaması için, toplumun teskini için seçilmiş yeni bir tampon yeni bir susturucu. Zira iktidar herkesle dost. Şia, alevi, tarikatçı, bidatçı, ateist, eşcinsel, müslüman hepsi bir arada kardeşçe yaşamalı. Müslümanlar camilere gidip gelsinler, oruç tutup, hac etsinler, kurban kessinler işte müslümanlık daha ne istiyorlar? Hem devletleri onlara kutlamaları için kandiller ve daha önemlisi kutlu doğum haftası gibi bir hafta da ihdas etmiş daha ne olsun?Diğer kardeşlerine(!) ses çıkarmasınlar, onlara da cem evleri, sinagoglar her çeşit ibadethane açılıyor, açılacak. Hem demokrasi var meşhur üniversiteye de budist tapınağı açılsın, ne de olsa çoğunluk böyle istiyor... Herkes memnun olsun. Hem müslümanlar niçin rahatsız olsun? Namaz kılan, yöneticileri var. Hem konuştular mı Allah Peygamber diyor dilleri...
Ama haçlılar da memnun edilmeli ediliyor da. Ayasofya yıllardır restore ediliyor eski hali olan kilise şekline dönüştü bile. Hristiyanlık figürleri arzı endam ediyor duvarlarında tavanlarında. Zaten camilerin haddi hesabı yok bırakın Ayasoya da hristiyanların istediği gibi olsun. İslam hoşgörü dini nasıl olsa...
Şii militanlar, Suriye'de, Irak'ta, ülkeleri İran'da sırf ehli sünnete olan düşmanlıkları ve sapkın inançlarına bağlılıklarının verdiği kinle nice katliamlara imza attılar, atmaya da devam ediyorlar. İran, ülkesindeki sünnilere göz açtırmıyor, sünni alimler idam ediyor, tutukladığı müslümanlardan haber alınamıyor, mezalimlerini artırdıkça artırıyor ama Şia, İran kardeşimiz, onlar da müslümanlar(!)
Peygamberin hanımı ateştedir demişler, sahabeyi sevmemişler üstüne üstlük küfretmişler ne gam! Ne de olsa İslam hoşgörü dini. Hem Charlie HebdoBizzat Peygambere, Peygamberlere küfretmişti ama onu da hoş görüyor diyanetimiz, yöneticilerimiz. Bundan tabi ne olabilir? Zira İslam hoşgörü dini.... Varsın şia küfürlerine devam etsin umurumuzda olmaz, Ekonomik ilişkilerimiz iyi olsun, doğalgazı ucuza alalım da ne sünni ne şia, bizi ilgilendirmez(!)
Ortada gerçek olan bir İslam anlayışı ve onun Peygamberi var, bir de laik devletin ve diyanetin topluma lanse etttiği bir İslam ve Peygamber anlayışı var... Peki Hangisi doğru, hangisine inanacağız? Tabii ki gerçek olana itimad edeceğiz, demokrasi düzeninin bekası için uydurulmuş, sahte, soft, bir İslam ve Peygamber anlayışına değil.
Allah Rasulü aleyhisselam müslümanların azınlıkta olduğu Mekke döneminde bile İslam dışı hiç bir uygulamaya boyun eğmemiş onay vermemiştir. Çekilen onca sıkıntı, işkence ve eziyetlere rağmen kafirler karşısında dimdik durmuş, izzetli bir tavır sergilemiştir. Sahabe efendilerimiz ve Allah Rasulü aleyhissalâtu vesselam Müşriklerin Darun Nedve'sinde değil görev yapmak, kanun koymak, o zamanın TBMM'si Darun Nedve'ye adım bile atmamışlardır.
Allah Rasulü aleyhissalatu vesselam'dan getirdiği din konusunda taviz isteyip uzlaşma teklif eden kâfirlere hitaben, Allah azze ve celle Kâfirun suresiniindirerek red cevabını elçisine bildirmiştir.

Müslümanların iktidarda olduğu ve Allah'ın ahkâmı ile idare edilen Medine'de ise İslam olmayan kabileler ve yahudilerle bir arada yaşanmış ancak asla İslam'dan taviz verilmemiş, İslam olmayanlar İslam devletinin emri altına girmişler, kanunlarına boyun eğmişlerdir.
Ancak müslümanların arkasından kuyularını kazanlara, Rasulullah'a verdikleri sözü bozup, O'na ve müslümanlara ihanet edenlere, göz açtırılmamıştır. Kab bin Eşref'in öldürülmesi vb. olaylar bunun örneğidir. Hendek savaşında müslümanlara ihanet eden, aralarındaki anlaşmayı bozup müslümanları arkadan vurmak isteyen Yahudi Kurayzalar da hakettikleri cevabı almışlar, ihanetlerinin bedelini canları ile ödemişlerdir.

Allah Rasulü aleyhisselam insan olmasından kaynaklanan sebeplerle kendisine yapılan kaba davranışları rahmetinin gereği affetmiştir. Kıyafetinden tutup çekiştiren bedeviyi cezalandırmamıştır. Ukkaşe radiyallahu anh'ın kendisinden kısas almak istemesine izin vermiştir ve benzer örnekler çoktur... Ancak mesele Risaletse, Allah'ın ahkâmı ise hiç bir müsamaha göstermemiştir. Medine döneminde İslam ahkâmı yürürlükteydi. İçki içen değnek cezası, zina eden evli recm cezası, hırsızlık yapan elinin kesilmesi ile cezalandırılmıştır.
Ortada yaşantısı ile, Allah'ın ahkâmını anayasa kabul edip uygulaması ile, kafirlere şiddeti, müslümanlara ve bütün canlılara merhameti, rahmeti ile örneklik sergilemiş bir Nebi, bir Rasul var. Ortada yememizden içmemize, tuvalete gitmemizden, her türlü yaşantı adabımıza karışan zamanlar ve mekanlar üstü, eskimeyen, geçerliliği kıyamete kadar sürecek bir İslam var.
Gelin görün ki hem bu İslâmi anlayışı bir kenara atıp yok sayan, sözlerinden ve edebiyatından başka bir eylemi olmayan bir düzen ve onun yöneticileri var. Hatta sözleri bile Peygamberi yansıtmayan, kendi amaçlarına hizmet için kullandıkları, oluşturdukları sahte bir peygamber anlayışı var.
Devletin başı olarak katıldığınız Kutlu Doğum programı açılışında, hem O'nun sallâllahu aleyhi vesellem ahlakından, hoşgörüsünden bahsedip icraatlerine koltuk değneği yapacaksınız hem de".....Hazreti Nebi’nin aydınlık yolundan bir an olsun, bir milim olsun sapmayalım." diyeceksiniz. Allah'ın hükümlerini bir kenara atıp kendi ellerinizle yaptığınız kanunlarla devlet idare edeceksiniz, Allah'a ve Rasulüne hiç bir konuda söz hakkı tanımayacak, bir mahalle muhtarına verdiğiniz söz hakkını bile vermeyeceksiniz, hayvanların haklarını bile bahis mevzu ederken Allah'a ve Rasul'üne hiç bir konuda selahiyet vermeyeceksiniz. İslam'ı kısırlaştırarak, ahkam ayetlerini yasaklayarak, camilere, kandillere, kutlu doğum haftalarına hapsedeceksiniz, sonra da "Hazreti Nebi’nin aydınlık yolundan bir an olsun, bir milim olsun sapmayalım." diyeceksiniz. Bu Peygamber'le ve onun getirdiği Kur'anla alay etmektir.
Nebi'nin yolu faizle ekonomiyi işletmek midir?
Nebi'nin yolu karşılıklı rıza varsa zinayı suç görmemek midir?
Nebi'nin yolu yüzlerce haksız vergi ihdas ederek halkı soymak, kazancından gasp etmek midir?
Nebi'nin yolu haram olan müzikle anılmak, kutlamalar yapmak mıdır?
Nebi'nin yolu ahlaksızlığa, çıplaklığa yol vermek hoş görmek midir?
Nebi'nin yolu İslam düşmanları ile dost olmak, onların islama hakaret ve küfürlerini görmezden gelmek, fikir özgürlüğü adıyla kabullenmek, sineye çekmek midir?
Nebi'nin yolu sahte bayramlarınızda kız ve erkek çocukları, gençleri İslam'ın haram kıldığı müzik eşliğinde bir arada sarmaş dolaş dans ettirip kutlamalar yaptırmak mıdır?
Nebi'nin yolu kafirlere benzemek, onların batıl bayramlarını, ateşperestlerin Nevruz'unu bütün millete kabullendirmek, iştirak etmek, midir?
Nebi'nin yolu Adem aleyhisselamı reddedip, insan soyunu maymuna dayandıran Darwin'in evrim yalanını okullarda körpe beyinlere aşılamak mıdır?
Nebi'nin yolu hristiyan birliği AB'ye girebilmek için onların kriterlerini tek tek uygulamaya sokmak, domuz etini müslüman bir toplumun marketlerinde satılır bir et çeşidi haline sokmak mıdır?
Nebi'nin yolu vatanı, bayrağı, küfür düzeni demokrasiyi putlaştırmak mıdır?
Nebi'nin yolu cihaddan söz etmemek, cihadı terör olarak görüp, ancak düzeniniz uğrunda ölen herkese şehidlik atfetmek, cihadsız şehidler ihdas etmek midir?
Nebi'nin yolu şirke, bidate, göz yummak yol açmak, onay vermek midir?
Nebi'nin yolu şatafatlı saraylar inşa ettirip, lüks içinde yaşamak mıdır?vs.vs.vs....
Ne gittiğiniz bu yol Nebi'nin yolu, Ne de bu yol Nebi'nin razı olduğu bir yol. Bu Allah Rasulü aleyhisselam'a iftiradır. Bu Peygamber'le ve Kur'an'la eğlenmek, alay etmektir.
"Kim bu yolu(mü'minlerin yolunu), iyice tanıdıktan sonra, peygambere zıt düşer de müminlerin yolundan başka bir yola koyulursa, kendisini koyulduğu yolla baş başa bırakır, sonra da cehenneme atarız. Orası ne kötü bir dönüş yeridir."
(Nisa suresi 115.ayet meali)
Biz müslümanların yolu Demokrasinin yolu değil, bizim yolumuz beşeri kanunların kabul gördüğü, Allah ve Rasulü'nün(sallâllahu aleyhi vesellem) asla kabul etmeyeceği düzenler, batıl ideolojiler, putlaştırılan demokrasi dini değildir bu böyle biline...
Evet çoklarını kandırıyorsunuz, kandırmakla kalmıyor saptırıyor, sapkın yollar açıyorsunuz. Ancak yalancı saltanatınız, süslü, yalan, batıl sözleriniz gün gelip hakikatın ışığı ile kopkoyu bir karanlığa boğulacaktır Allah'ın izni ile... Yeter ki müslümanlar İslam'ın gereklerini hiç bir kınayıcının kınamasından korkmadan yerine getirsinler...
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
‘Üç sınıf insana Allah cenneti haram kılmıştır:
1) İçki mübtelası,
2) Anne ve babasına kötülük eden ve
3) Âilesinde fuhşa göz yuman deyyus’ buyurdu.”
(Ahmed Müsned 2/69, Albânî Sahihu’l-Cami 3533)

bu yazı tamamen ters bir yzı nerden aldın nerden buldun bilmem ama betül büşra kardeş bu yazını biraz daha oku bakalım

namaza gideceğim gelince enine boyuna konuşuruz

 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
‘Üç sınıf insana Allah cenneti haram kılmıştır:
1) İçki mübtelası,
2) Anne ve babasına kötülük eden ve
3) Âilesinde fuhşa göz yuman deyyus’ buyurdu.”
(Ahmed Müsned 2/69, Albânî Sahihu’l-Cami 3533)

bu yazı tamamen ters bir yzı nerden aldın nerden buldun bilmem ama betül büşra kardeş bu yazını biraz daha oku bakalım

namaza gideceğim gelince enine boyuna konuşuruz


usta nebi ile ilgili olanı oku inş..
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
evet nebinin yolu güzel olmuş
ama diğeri değil
 
Üst