Tartışmasız Büyük İskender.
Kuran'da adı geçen Zülkarneyn aleyhisselam tartışmasız Büyük İskender'dir. Alimlerin bir kısmı o değil dese de değil diyenlerin delilleri çok saçma.
Bak güzel kardeşim. İki çeşit alim vardır.
1) Eşyayı gözlemleyerek çıkarımlar yapan alim.
2) Şeriate takılı kalıp oradan sonuca varmaya çalışan alim.
Bunlardan birincisi kitaptan okumayı öğrendikten sonra kainatı okumaya başlar. İkincisi elifbe de takılı kalır ve başını kitaptan kaldırmaz. Oysa aynı kitap ona 'kaldır başını da yarattıklarıma bir bak' der ama yapamaz. Çünki korkaktır. Öğrendiği elifbe ile hava atar durur ve bununla yetinir. Çünki kainatı okurken kekelemekten korkar. Alışmıştır çocuk gibi piyasada gezerek 'elif be' der durur. Yerinde sayar.
Zülkarneyn= Çift boynuzlu
Bütük İskender'i anlatan tarihi yazıtlarda der ki; Tanrı İskender'e iki boynuz verdi. Dünyaya hükmetme tılsımını bu boynuzlara verdi.
Bu tılsım konusunu başka bir örnekle açalım. Bu gibi başka bir tarihi şahsiyet daha var o da Şem'un aleyhisselam'dır. Kıssasında der ki; Tanrı Şem'una güç verdi ve bu gücü saç örgüsüne bağladı. Tıpkı aslanların gücünü yelesine bağladığı gibi. Ne zaman ki bir tuzakla saçları kesildi, o zaman bu gücünü yitirdi. Tanrı ona bu gücü verirken bu sırrı kimseye anlatma demişt. O da anlatmıyacağım diye söz vermişti. Sonra aşık olduğu bir kadına anlattı. Bu kadın uyurken Şem'un'un saç örgülerini kesti.
Şem'un bilindiği üzre ben-i israil kabilesinde 1000 yıl aralıksız kenanilere karşı cihad etmiş bir tipolojidir. Kuran'da bu kişiden dolaylı yoldan bahsedilir.
Allah eski kavimlerde bir takım tılsımlı güçleri, eşyalara verirdi. Buna sekine deniyor. Bakara sûresinde bu sekineden bahsedilir. Muhammed ümmetinde ise bir değişiklik oldu ve sekine kalplere verildi. Yani Allah son peygamberle birlikte eşyaya bağlı gücü kaldırdı. Öyle bir şey kalmadı artık. Aramaya da gerek yok.
Gelelim geri Büyük İskender'e. Çift boynuzlu demiştik. Gerçekten de İskender bütün sikkelerde başında çift boynuzlu olarak resmedilmiştir. Büyük İskender'e ait birkaç Sikke resmi ekliyorum;
Dikkat ettiyseniz bazı sikkelerde avuç içine konan bir kuş var. Mehti'nin alametleri hakkında bazı hadis rivayetleri der ki; o havada ki kuşu çağıracak, kuş avucuna konacak. İlginç, bu kuş meselesine dalmak gerek ama şimdikik nefesim buna tam yetmiyor.
Bu sikkelerin hepisi İskender'in kendi bastırdığı sikkelerdir ve kendi dönemine aittir. Arap yarımadası ve Bilad-i Şam'da Büyük İskender denilince bu sikkelerde ki tasvir akla gelir idi. O dönem halk arasında ÇİFT BOYNUZLU HÜKÜMDAR denilince akla gelen şahıs Büyük İskender'dir.
Büyük İskender gerçekten de Avrupa'dan Hindistan'a kadar orduları ile o dönem bilinen dünyayı fethetmiştir.
Büyük İskender'i ilginç yapan en önemli yönü nedir biliyor musunuz? Bütün dünyayı fethetme iddiasıyla ortaya çıkan İLK HÜKÜMDAR olmasıdır. Yani bu adamdan önce böyle bir iddiayla çıkan hiç kimse olmamış. Hepisi yerel yönetim mahiyetindedir. Sonra gelen bütün hükümdarlar Büyük İskender'in yaptığı hamlenin taklitçileridir. Yolu açan Büyük İskender. Onun için Kuran'da zikredilme şerefine nail olan gene O..
Büyük İskender kuru toprak hakimiyeti peşinde gitmedi. Gittiği her yerde okullar, kütüphaneler açtı. Yani hikmet peşinde koştu. Onu Aristoteles yetiştirdi. Bugün ki İskenderiyye, Mısırda ki iskenderiyye gibi birkaç kadim şehri o kurdu ve buraları bilim merkezi, hikmet yuvası yaptı. Çok filozoflar yetişti bu şehirlerde.
İskender'in çıkış noktası dünyayı anlamaktır. Nedensellik peşinde at koşturmuştur. Güneş nereden doğuyor? Nerede batıyor? Ab-ı Hayat suyu nerededir? Gibi sualler hep nedensellik temelli suallerdir. Bilim adına, hikmet adına, bilmek adına at koşturan bir komutandır. İşte böyle bir vasıf Kuran'da övgüye mazhar oluyor. İskender'de ne faşizim vardır, ne de ırkçılık. Tamamen anlamaktır gayesi.
Allah Kuran'da bu tipoloji üzerinde bize bir metod öğretiyor aslında. Biz bu metodu anlamadığımız için battık. Bizde bir tek Fatih'te vardır bu ruh. Gerisi fasa fiso. İşin ilginç tarafı Batı Dünyası İskenderi geçte olsa anlamıştır. Bilhassa İngiltere. Son 300 yıldır çıktıkları yerlerde keşifler yapmışlar ve dünyanın sınırlarını İskender gibi zorlamışlardır. Bu tavırları ile her yerde sanki Ab-ı Hayat suyunu aramışlardır. İşte İskender'i büyük yapan ve ZÜLKARNEYN yapan tavır budur. Batı dünyasını asrımızın hakim medeniyeti kılan sır gene bu noktadadır. Her şey anlamak peşinde koşmak zorunda. Koşan anlar, oturan yerinde sayar.
Gel gelelim Büyük İskender Zülkarnen değildir diyen alimlerin delillerine. Diyorlar ki; ''Büyük İskender şarap içen, zina yapan, hatta lutilik yapan bir karakterdir.'' Az daha zorlasanız: ''başında sarık yok, sakalı yok'' diyecekler. Bunu derken Kuran şeriatine göre 2500 yıl önce yaşamış bir adam hakkında hüküm çıkartıyorlar. Böyle saçmalık mı olur. O halde bu metoda göre en büyük zinâkar Adem ve Havva'nın çocukları olması gerekir. Zira öz kardeşleri ile evlenmiş çocuklar yapmışlardır. Ulen aptal herif, şeriatle tarih mi okunur dangalak. Şeriatperestliğin bizi getirdiği noktaları görüyor musunuz? Onun için din(şeriat) ve bilim birbirinden ayrıdır ve kendi sahalarında kalmak zorundadır. Dinden ilham alırsın, yani kainatı okumanın ahlak kurallarını, ip uçlarını alırsın. Lakin tersini yapamazsın.. Mesela dinden aldığın ahlakla, insanlar üzerinde deney yapmazsın. Fakat yer çekimi formülünü Kuran'da arayıp bulacağım diye vakit harcanmaz. Ya da Kuran'da bu förmül yok diye de inkar edemezsin. Mesela haşa Kuran'ı attığın zaman yere düşüyor. Demek ki kendisi dahi bu formülün içindedir. A dost başını kaldır da nüshanın dışına bir bak. Önünde koskoca bir kainat fetheldimeyi bekler durur.
Nedensellik çok önemlidir. Bu terk edildiği anda iflas ve çürüme başlar. İmam-ı Gazali'yi çok sever sayarım ama ümmete attığı ''nedensellik'' kazığı yüzünden hala kı..mızı doğrultamıyoruz. Diyor ki; ''akıl Allah'ı bulmak için vardır. Bulduktan sonra artık kullanmaya lüzum yoktur''. Müthiş bir kazıktır bu. Böyle bir şey olabilir mi ya hu?
Hey yavrum hey, her gelen bir kazık çakmış gitmiş bu ümmete.