berraksu
Aşafatlı
- Katılım
- 2 Eyl 2006
- Mesajlar
- 3,652
- Tepkime puanı
- 85
- Puanları
- 0
- Yaş
- 35
Dua, kulun ümit dalı ve Rabbine bağlılığının en güzel ifadesidir. Dua, cennet yollarını
açan, kalbe safa, ruha gıda veren ve ebediyyet serinliğini tattıran vecd halidir.
Dua, mü'min için eşi bulunmaz bir silah, ümit gecesinde hayırlı bir sabah, bela,
şiddet ve felaket çemberinden kurtuluş ve felahtır. Dua, yerde nur, gökte nur,
sağda nur, solda nur ve kul için bir tükenmez huzurdur. Dua, Hak kapısının
halkasını tutmak, çırpınan gönüllere ilahi rahmeti dilemektir. Dua, kulun şerefini
artıran, iki alemde de yüzünü ak eden, bir güzellik bulutu halinde rahmet katrelerini
gönül toprağına döken en hayırlı şeydir.
Nihayetsiz kudret ve sonsuz Rahmet sahibi Mevlamız buyuruyor ki: "Kullarım
(Habibim) sana beni sorunca (haber ver ki) işte ben muhakkak yakınımdır. Bana o
dua edenin davetine icabet ederim. (Bakara:186)
Gece edilen dualar daha makbuldur. Gecenin yarısı geştiği vakit ve insanların
uykuda bulundukları bir demde Rabbi Teala nida eder: "Var mı Zat-ı ehadiyyetime
dönüp tevbe edici, var mı benden isteyici, varmı mağfiret dileyici?"
Yani kullarım benden istesin de onların ellerini eteklerini rahmetimle doldurayım,
onların dileklerini kabul edeyim, onları rızama erdireyim denilmektedir. Bu ne güzel,
ne hoş ikramdır...
Nihayetsiz olan Mülkün Seyyidi ve Kevser Havuzunun Sahibi buyuruyorlar ki:
Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar geri dönmez. Yani kabul olunur:
-Receb'in ilk gecesi
-şabanın yarısı (berat) gecesi
-Cuma geceleri
-Ramazan Bayramı gecesi
-Kurban Bayramı gecesi
şerefli vakitleri aramak da duanın adabındandır. O vakitlerde yapılan dualar
makbuldür çünkü öyle vakitler her zaman ele geçmez. Onlarda şunlardır:
Sene içerisinde arefe günleri,
-Aylardan Ramazan ayı
-Günler içinde Cuma günleri
-Gecelerde seher vakitleri
Yine Cuma günü içinde bir saat vardır ki, bir kimse o vakte denk gelip dua ederse
duası kabul olur.
Resulullah (sav) Efendimiz buyuruyor ki: "Kulun Allah'a (manen) en yakın olduğu
hal, secdede bulunduğu halidir. Secde (esnasında) Allah'a çok dua edin." (Müslim)
Bir başka hadiste: "Dua, ezan ile kamet arasında reddolunmaz." (Ebu Davud)
Yapılan dua huşu ile, Allah korkusu ile, aşk ve vecd ile olmalıdır. Yine duada kendi
arzusunu değil, Cenab-ı Hakk'ın rızasını önde tutmalıdır ki netice alınsın.
Kul duaya, arzu ettiği şeyi hemen istemekle değil, yüce Allah'ın adını anarak, onu
zikrederek, onun güzel isimlerini söyleyerek başlamalıdır.
Ibn Abbas Hz'in nakline göre, yine Alemin Rahmeti ve varlığın Nuru dua ettiği
zaman avuçlarını birleştirir ve iç kısmını yüzüne çevirirdi.
Görüldüğü üzere hem avuçları birleştirmek hemde ta koltuk altları görülünceye
kadar elleri açmak sünnete uygundur. çünkü her iki şekilde de kainatın Efendisi
dua etmişlerdir.
Gizlice ve kırık bir kalple yapılan dualar kabul olunmaya daha layıktır.
Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: "Gizlice yapılan dua, açıkta yapılan yetmiş duaya
denkdir."
Duanın sonunda kişi kendisi "Amin"demelidir. O amin deyince melekler de aynı
şekilde amin derler. Meleklerle dua edenin amin demesi, birbirine denk düşünce
fazileti bin kat artacak ve böylece dua aminle mühürlenmiş olacaktır.
Hamd, Sena ve Selavat, Besmele ve Allah Teala'ya hamdederek, Resul-i Ekrem
(sav) üzerine salat-ü selam getirerek başlanmalıdır. Ve yine duanın sonunda,
Salat-ü Selam tekrar edilmelidir. çünkü Nebiler Nebisine salat okumadan yapılan
dualar perdelidir, menziline ulaşamaz.
açan, kalbe safa, ruha gıda veren ve ebediyyet serinliğini tattıran vecd halidir.
Dua, mü'min için eşi bulunmaz bir silah, ümit gecesinde hayırlı bir sabah, bela,
şiddet ve felaket çemberinden kurtuluş ve felahtır. Dua, yerde nur, gökte nur,
sağda nur, solda nur ve kul için bir tükenmez huzurdur. Dua, Hak kapısının
halkasını tutmak, çırpınan gönüllere ilahi rahmeti dilemektir. Dua, kulun şerefini
artıran, iki alemde de yüzünü ak eden, bir güzellik bulutu halinde rahmet katrelerini
gönül toprağına döken en hayırlı şeydir.
Nihayetsiz kudret ve sonsuz Rahmet sahibi Mevlamız buyuruyor ki: "Kullarım
(Habibim) sana beni sorunca (haber ver ki) işte ben muhakkak yakınımdır. Bana o
dua edenin davetine icabet ederim. (Bakara:186)
Gece edilen dualar daha makbuldur. Gecenin yarısı geştiği vakit ve insanların
uykuda bulundukları bir demde Rabbi Teala nida eder: "Var mı Zat-ı ehadiyyetime
dönüp tevbe edici, var mı benden isteyici, varmı mağfiret dileyici?"
Yani kullarım benden istesin de onların ellerini eteklerini rahmetimle doldurayım,
onların dileklerini kabul edeyim, onları rızama erdireyim denilmektedir. Bu ne güzel,
ne hoş ikramdır...
Nihayetsiz olan Mülkün Seyyidi ve Kevser Havuzunun Sahibi buyuruyorlar ki:
Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar geri dönmez. Yani kabul olunur:
-Receb'in ilk gecesi
-şabanın yarısı (berat) gecesi
-Cuma geceleri
-Ramazan Bayramı gecesi
-Kurban Bayramı gecesi
şerefli vakitleri aramak da duanın adabındandır. O vakitlerde yapılan dualar
makbuldür çünkü öyle vakitler her zaman ele geçmez. Onlarda şunlardır:
Sene içerisinde arefe günleri,
-Aylardan Ramazan ayı
-Günler içinde Cuma günleri
-Gecelerde seher vakitleri
Yine Cuma günü içinde bir saat vardır ki, bir kimse o vakte denk gelip dua ederse
duası kabul olur.
Resulullah (sav) Efendimiz buyuruyor ki: "Kulun Allah'a (manen) en yakın olduğu
hal, secdede bulunduğu halidir. Secde (esnasında) Allah'a çok dua edin." (Müslim)
Bir başka hadiste: "Dua, ezan ile kamet arasında reddolunmaz." (Ebu Davud)
Yapılan dua huşu ile, Allah korkusu ile, aşk ve vecd ile olmalıdır. Yine duada kendi
arzusunu değil, Cenab-ı Hakk'ın rızasını önde tutmalıdır ki netice alınsın.
Kul duaya, arzu ettiği şeyi hemen istemekle değil, yüce Allah'ın adını anarak, onu
zikrederek, onun güzel isimlerini söyleyerek başlamalıdır.
Ibn Abbas Hz'in nakline göre, yine Alemin Rahmeti ve varlığın Nuru dua ettiği
zaman avuçlarını birleştirir ve iç kısmını yüzüne çevirirdi.
Görüldüğü üzere hem avuçları birleştirmek hemde ta koltuk altları görülünceye
kadar elleri açmak sünnete uygundur. çünkü her iki şekilde de kainatın Efendisi
dua etmişlerdir.
Gizlice ve kırık bir kalple yapılan dualar kabul olunmaya daha layıktır.
Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: "Gizlice yapılan dua, açıkta yapılan yetmiş duaya
denkdir."
Duanın sonunda kişi kendisi "Amin"demelidir. O amin deyince melekler de aynı
şekilde amin derler. Meleklerle dua edenin amin demesi, birbirine denk düşünce
fazileti bin kat artacak ve böylece dua aminle mühürlenmiş olacaktır.
Hamd, Sena ve Selavat, Besmele ve Allah Teala'ya hamdederek, Resul-i Ekrem
(sav) üzerine salat-ü selam getirerek başlanmalıdır. Ve yine duanın sonunda,
Salat-ü Selam tekrar edilmelidir. çünkü Nebiler Nebisine salat okumadan yapılan
dualar perdelidir, menziline ulaşamaz.