Hz. Ali’nin (ö.661) rivâyeti olan metnin düzenlenme şekline göre tercümesi şöyledir:
“Hz. Ali (Allah ondan râzı olsun), Hz. Peygamber’i (Allah’ın salât ve selamı onun üzerinde olsun) vasfettiği zaman şöyle buyurdu. Hz. Peygamber’in boyu ne çok kısa ne de çok uzundu, orta boyluydu. Ne kıvırcık kısa, ne de düz uzun saçlıydı; saçı kıvırcıkla düz arasında idi. Değirmi yüzlü, duru beyaz tenli, iri siyah gözlü ve uzun kirpikliydi. İri kemikli ve geniş omuzluydu. Göğsü ortadan karnına kadar kılsızdı. İki avucu ve tabanları dolgundu, yürüdüğü zaman sanki yokuş aşağı iner gibi rahatlıkla giderdi. Sağına ve soluna baktığında bütün vücuduyla dönerdi. İki omuzu arasında “nübüvvet mührü” vardı. Bu, onun son Peygamber oluşunun nişânesi idi. O, insanların en cömert gönüllüsü, en doğru sözlüsü, en yumuşak huylusu ve en arkadaş canlısı idi. Kendilerini ansızın görenler, heybeti karşısında sarsılırlar, fakat üstün özelliklerini bilerek sohbetinde bulunanlar O’nu her şeyden çok severlerdi. O’nun üstünlüklerini ve güzelliklerini tanıtmaya çalışan kimse: ‘Ben gerek O’ndan önce ve gerekse O’ndan sonra, Resûlullah gibi birisini görmedim...’ diyerek O’nu övmek konusundaki yetersizliğini itiraf ederdi. Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun.”