Dostoyevski - Karamazov Kardeşler

efruz

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ağu 2009
Mesajlar
5,170
Tepkime puanı
735
Puanları
0
Konum
İstanbuL
Yazan: Fyodor Mihayloviç DOSTOYEVSKİ (1821-1881)
Türü: Psikolojik Roman
Anadilinde basım tarihi: Kasım 1880

Karamazov Kardeşler (Rusçası: Братья Карамазовы , /'bratʲjə karə'mazəvɨ/), Rus yazar Dostoyevski'nin romanıdır. Dostoyevski'nin hayatının zirve romanı olarak bilinir. Romanın büyük bir bölümü Staraya Russa'da yazılmıştır. Dostoyevski, oldukça ağır bir dili olan roman için iki yıla yakın zaman harcamış ve 1880 yılının Kasım ayında bitirmiştir. Kitabın yayımlanmasından yaklaşık dört ay sonra yine bu kitap için hazırladığı büyük çaplı bir proje olan "Büyük Bir Günahkar'ın Anıları" ile uğraşırken ölmüştür.

Romanı Hazırlayan Altyapı
Dostoyevski'nin bu romanı yazmasında birkaç deneyiminin etkili olduğu düşünülür: Romanın kahramanının adının Alyoşa olması, kitabı yazmaya başladan önce ölen üç yaşındaki oğlu Alyoşa'ya bağlanır. Sibirya'daki sürgünü sırasında tanıştığı bir mahkumun babasını öldürmüş olması da romanın konusunu etkileyecektir. Daha sonra psikoanalizi hazırlayan Freud'un çalışmalarına da kaynaklık edecek Dostoyevski'nin baba katilliği veya genel anlamda babalık konusu üzerinde durmasının bir diğer nedeni de kendi babasının, fakirlerin tedavi olduğu bir hastanede çalışan sarhoş, ilgisiz ve köylüler tarafından öldürülen bir cerrah olmasıdır.

Yapı
Romanın yazıldığı dönemde birçok eleştirmen tarafından düzensiz ve karışık bulunan tarafı 19. yüzyılda hiç de popüler olmayan birtakım tekniklerin kullanılmış olmasıdır. Anlatıcı pek de alışık olunmayan (daha sonra modernizmle birlikte kullanılmaya başlayan) bir teknikle aslında her şeyi bilmesine rağmen yine de olay hakkında sadece ipuçları vermekle yetinmekte merak unsurunu bozmamaktadır. İlahi ve olayın akışını bozan bir anlatım şekli gibi görünse de bir süre sonra bu ilahi ses, diğer karakterlerin sesleri içinde kaybolmaktadır.

Ana Karakterler

Fyodor Pavloviç Karamazov, Karamazov ailesinin 55 yaşındaki, kadın düşkünü, asalak babası. Yaptığı iki evliliğin birincisinden sermaye yapabilecek kadar drahoma aldıktan ve bir çocuk sahibi olduktan sonra karısının evden kaçması ve akabinde hastalanıp ölmesi üzerine havaleli dediği ikinci karısı ile evlenip iki çocuk dünyaya getiren Fyodor Pavloviç'in, yüksek ihtimalle, bir gece evine gelen meczup bir kadından gayrimeşru bir oğlu daha vardır.
Dimitri Fyodoroviç Karamazov, ailenin 28 yaşındaki en büyük oğlu. Babası gibi şehvet düşkünü olan Dimitri (Mitya) yıllarca hiçbir pay alamadığı annesinin mirasından kendisine düşen payın bir kısmını nakden, gerçek değerinin altında parça parça almış ve borcunun kapandığına dair imza vermesine rağmen mirasın gerçek değerini göz önüne alarak babasından daha fazlasını istemektedir. Dimitri'nin üvey kardeşi Alyoşa ile sıkı bağları vardır. Katerina İvanovna ile nişanlı ve Gruşenka adındaki bir kadına aşıktır.
İvan Fyodoroviç Karamazov, Fyodor Pavloviç'in havaleli dediği ikinci karısından doğan 24 yaşındaki ikinci oğlu. İyi bir eğitim alan İvan nihilist düşünceleri olan ve aileden kopuk yaşayan bir gençtir. Romanda tanrıtanımazlığın üzerinden tartışıldığı İvan'ın da tıpkı Dimitri gibi babasına karşı beslediği düşmanca duyguları vardır.
Aleksey Fyodoroviç Karamazov, Fyodor Pavloviç'in yine ikinci karısından doğan 20 yaşındaki en küçük oğlu. Romanda genelde Alyoşa olarak geçen 20 yaşındaki genç belki de Dostoyevski'nin üç yaşında iken kaybettiği oğlunun adını taşıması bakımından romanın sonunda ortaya çıkacak olan savcının deyimi ile en hayırlı evlattır. Kentteki manastırda kalan Alyoşa, İvan'ın nihilist bir şüpheciliği temsil etmesi gibi Hristiyanlığı ve inancı sembolize eder.
Pavel Smerdyakov, meczup Lizaveta Smerdyaşçaya (Kokmuş)'nın Fyodor Pavloviç ile ilişkisinden doğduğu düşünülen gayrimeşru çocuk. Fyodor Pavloviç tarafından evdeki hizmetçi çifte emanet edilen Smerdyakov saralıdır. Üvey ağabeyi İvan'ı örnek alan bir kopyadır. Her ne kadar Fyodor Pavloviç'e her fırsatta dalkavukluk etse bile ona karşı öfke besleyen Smerdyakov daha sonra hikayeyi önemli ölçüde etkileyecektir.
Agrafena Aleksandrovna Svetlova, kentte birçok erkeğin ilgisini çeken civelek genç kadın. Dimitri'nin ve Fyodor Pavloviç'in de beraber olmak istedikleri Agrafena Aleksandrovna (Gruşenka) Dmitri ve babası arasındaki hiç bitmeyecek olacak husumetin de sorumlusudur.
Katerina İvanovna Verkhovtseva, Dimitri'nin nişanlısı. Babasının yaptığı yolsuzluğu saklamak için kendilerine yardım eden ve ordunun kasasından daha sonra ödenmek üzere alınan birkaç bin rubleyi temin eden Dimitri ile bu yaptığının kefareti olarak nişanlanan Katerina romanda asaletin, onurun ve şerefin temsilcisidir.
İlyuşa, kentteki bir öğrenci. Ölümü ile romandaki olayların çok az bir bölümünü oluşturduğu sanılsa da aslında İlyuşa Dostoyevski'nin teknik olarak çıktığı doruk noktasının göstergesidir. Ölümü ile teşkil ettiği küçük olay -yazarın üstün yeteneği ile- kitabın felsefesini oluşturan bir ipucuna dönüşmüştür.
Hikâye (Bölümler halinde özet)

Bölüm 1 - Küçük Sevimli Bir Aile
Ailenin genel hatları ile anlatıldığı giriş bölümünde Dimitri tam payını alamadığı annesinin mirasından payını almak için kente gelmiştir. İvan da eğitimini tamamladığı için kenttedir. Alyoşa ise bir süre önce kendini Staretze adadığı manastırda kalmaktadır.

Bölüm 2 - Uygunsuz Bir Ziyaret
Karamazov ailesi Staretz Zosima'yı görmek için manastıra gelir. İvan ve Fyodor Pavloviç'in zaten sadece alay amaçlı bu ziyareti gerçekleştirdikleri ziyaretin ironik yanı bu fikrin Ateist İvan'dan çıkmış olmasıdır. Dimitri ve babası kavga ederek büyük bir rezaletle manastırdan ayrılırlar. Buna rağmen hiç azalmayan ziyaretçi kalabalığı arasında kötürüm kızını iyileştiren Zosima'ya teşekküre gelen bir kadın da vardır. Ziyaretçiler Staretz'in mucizeleri karşısında kilometrelerce uzaktan ona danışmaya gelmektedir.

Bölüm 3 - Şehvet Düşkünleri
Bu bölüm Fyodor Pavloviç, Dmitri ve Gruşenka arasındaki aşk çıkmazını anlatır. Gruşenka'yı elde etmeye çalışan Fyodor Pavloviç binlerce rubleyi bu yolda harcamaya hazırdır. Bu ahlaksızlığa yanaşmayan Dimitri ise birgün eve girip babasını tehdit eder. Bu arada Katerina'ya bir evlilik sözü vermiştir.

Bölüm 4 - Yaralar
Çocuklara düşkün olan Alyoşa bir grup okul çağındaki çocuğun bir arkadaşlarını hırpaladıklarını görünce müdahale eder ve hırpalanan çocuktan (İlyuşa) bir ısırık da kendi parmağına alır. Bir süre sonra İlyuşa'nın babasının ağabeyi Dimitri tarafından dövüldüğünü ve yerlerde sürüklendiğini, İlyuşa'nın kendisine bu yüzden saldırdığını öğrenir. İlyuşya'nın babasından af dilemek için evine gidip para teklif ettiğinde reddedilip evi terk eder.

Bölüm 5 - Lehte ve Aleyhte
Rusya'da iyice hareketlenen felsefi akımları konu alan bu bölümde İvan'ın nihilizmle ilgili düşüncelerine bu bölümde yer verilir. İspanya'da devam eden büyük bir engizisyon hükümdarlığı olduğunu ve dünyaya hükmettiğini kurgulayan İvan Büyük Engizisyoncu olarak adlandırdığı 90 yaşındaki bir din adamının tüm Hristiyanlığa hükmettiğini ve tüm insanları istediği gibi yönlendirip onları işledikleri günahların vebalinden kurtardığını anlatır. Engizisyoncular bu yolla tüm insanların mutluluğunu sağladıklarını savunurlar. İşte bu hükümdarlığın varlığı sırasında Dünyaya dönen İsa çeşitli mucizelerle insanları kendisine inandırdıktan sonra engizisyoncu tarafından zindana attırıldıktan sonra Büyük Engizisyoncu'nun anlattıklarını hiçbir şey söylemeden dinler ve sessizce yanına gelerek şefkatle öpüverir. Hemen gitmesini ve hiç görünmemesini bu taktirde onu bağışlayacağını söyleyen engizisyoncuyu dinlemeyip ertesi gün idam edilmek üzere hücresinde oturmayı sürdürür. Hikayeyi dinledikten sonra Alyoşa İvan'ın edebi hırsızlık diye söylenmesinin arasında İvan'ın yanağına bir öpücük kondurur.

Bölüm 6 - Rus Keşiş
Bu bölüm ölüm döşeğindeki Staretz Zosima'nın kendi ağzından hayat hikayesini ve öğütlerini içerir. Asi bir gençlik yaşayan Staretz öyküsüne Ağabeyinin ölümü ile başlar. Evlerinin yakınında yaşayan tanrıtanımaz bir filozofla tanışan ağabeyi bir süre sonra önemli bir hastalığa yakalanır ve annesiyle arasında geçen kısa konuşmalar arasında onlara öğüt vermeyi ihmal etmez. Dünyadaki her şeye sevgi duymalarını öğütleyen ağabeyin ölümünden sonra Staretz subay olmak için askeri okula girer ve burada hastalık halini alan düello modasına katılmak üzereyken vazgeçip okulunu bırakarak bir manastıra girer. Bu arada başından geçen birkaç olay da inancını ve düşüncelerini olgunlaştırmaktadır. Evine itirafta bulunmaya gelen bir katile teslim olmasını öğütleyerek manastır eğitimini sürdürmüştür. Ölüm döşeğinde anlattığı bu hikayeler arasında İvan'ın anlattığı hikayedeki Ateist tezi çürütecek düşüncelerini de ortaya koyarken sevgi öğütleri ile ölür.

Bölüm 7 - Alyoşa
Staretz'in ölümü ile gerçekleşecek bir mucize bekleyen halk manastırın önünde toplanır. Bu arada keşişler dualarını okumakta Staretz'i gömmeye hazırlanırken gerçekleşecek mucizeyi merakla beklerken hiç beklenmedik bir şekilde cenaze, normalinden çok daha önce ve müthiş bir yoğunlukla kokmaya başlar. Staretz'in mucizelerine körü körüne bağlı olan Alyoşa bu olayla sarsılır. İnsanların alaylarına dayanamaz ve cüppesini çıkarıp manastırı terk eder. Bir arkadaşının kendi hassasiyetini kullanıp yol göstericilik etmesi ile Gruşenka'nın evine yollanır. Burada inancını yitirme durumuna gelen Alyoşa tekrar bir değişim geçirerek inancına geri döner ve kendisini baştan çıkarma tasarısından vazgeçen Gruşenka'dan etkilenerek evden çıkar.

Bölüm 8 - Mitya
Dimitri (Mitya) Katerina'nın kendisine uzun zaman önce verdiği bir miktar parayı kendisine ödeyemeden Gruşenka ile evlenemeyeceğini, her zaman Katerina'ya borçlu kalacağını ve Gruşenka'nın ise kendisi için üç bin ruble hazırlayan babasını seçeceğini düşündüğünden önce varlıklı komşularından borç ister. Bir yandan da Gruşenka'yı gözetim altında tutmaya çalışır; fakat Gruşenka'yı bulamadan çıktığı evden giderken bir de eline pirinçten bir havaneli geçirmiştir. Babasının evine doğru yola koyulur. Duvardan bahçeye atlar. Tam bu sırada romanın olay örgüsü kesintiye uğrar. Mitya bahçeden kaçmakla uğraşmaktadır. Kendisini yakalamaya gelen uşağın kafasına cebindeki havaneliyle vurur. Yaşayıp yaşamadığına bakarken her tarafı kan içinde kalmış halde bahçeden çıkıp kaçar. Gruşenka'yı ve birkaç eğlence düşkününü de yanına alarak nereden geldiği belli olmayan bir parayla arabasını şarap ve yemekle doldurarak eğlenecekleri hana doğru yola çıkar. Bu arada Gruşenka Mitya'yı gerçekten sevdiğini anlamıştır. Handa çılgınca eğlenirken polisler ve sorgu memurlarınca gözaltına alınırlar. Mitya sorguya alınır. Zira babasının öldürülmesi nedeniyle cinayetin tek sanığıdır.

Bölüm 9 - Soruşturmanın İlk Aşaması
Fyodor Pavloviç'in öldüğü gece eve Mitya'dan başka kimse uğramamış. Bel ağrısından şikayet eden uşağa hazırladığı sakinleştirici kocakarı ilacını içiren ve kendisi de nasibini alan uşağın karısı ve uşak bütün gece uyumuşlar, nasıl olduysa sesleri duyup gelen uşak Mitya tarafından bayıltılmıştır. Smerdyakov ise geçirdiği sara krizi ile kendinden geçmiş halde yatağından kalkamamıştır. Başka görgü tanığının olmadığı cinayet davasında Dimitri tek sanık olarak cezaevine sevkedilir.

Bölüm 10 - Oğlanlar
Kolya, Alyoşa'nın son görüşünden beri hastalanmıştır. Bu arada Avrupa'daki fikir akımları (Nihilizm) hakkında fikir sahibi olan bir arkadaşı (Kolya) ile sıkça görüşmektedir. Alyoşa da ziyaretlerinden birinde Kolya ile karşılaşır ve fikirlerini dinleme fırsatı bulur.

Bölüm 11 - İvan Fyodoroviç
İvan Alyoşa ile görüşmesinden bu yana kendisini yıkıcı bir biçimde sorgularken deliliğe sürüklenir. Smerdyakov'la görüşmeye başlar. Onu son görüşünde Smerdyakov, Fyodor Pavloviç'in öldürüldüğü gece sara krizi geçiriyor gibi davranarak herkesi aldattığını ve cinayeti işledikten sonra gerçekten kriz geçirerek tüm ev sakinlerini kandırmayı başardığını itiraf eder ve çaldığı parayı çıkarıp suç ortağına ,İvan'a, verir. Suç ortağı saymasındaki gerekçe ise İvan'ın da babasının ölmesini istemesi ve babası tehdit altındayken evi terk etmesi nedeniyle Smerdyakov'un bunu ondan istediğini düşünmesidir. İvan'ın böyle bir şey tasarlamadığını anlayan Smerdyakov intihar eder. İvan evine gittiği zaman şeytanın kendisini rahatsız ettiğini gördüğü düşlere kapılır. Alyoşa'nın intiharı bildirmesinin ardından bilincini kaybeder.

Bölüm 12 - Hukuki Bir Hata
Katerina Dimitri'nin savunması için ülke çapında tanınan bir avukat olan Fetükoviç'i tutmuştur. Dostoyevski bu bölümde aynı zamanda babalık kavramını Fetükoviç'in ağzından sorgular. Fetükoviç savunması sırasında Fyodor Pavloviç'i şehvet düşkünü, sorumsuz ve ilgisiz bir baba olarak nitelendirir. Fetükoviç'in tüm avukatlık yeteneği, soğukkanlı ve etkileyici hareketleri ve deneyimi ile Dimitri'yi savunmasına rağmen, heyecanlı savcının yaptığı çocukça ve Dimitri'yi bayağı ithamların altında bırakan sözleri jüri üzerinde daha etkili olur. Katerina'nın histeri krizi sırasında açığa çıkardığı Dimitri'nin babasını öldüreceğini yazdığı mektup da kararın alınmasında kritik etkide bulunur. Dimitri hapse ve ardından sürgüne mahkum edilir.

Epilog
Katerina mahkemede yaptıklarına rağmen İvan'ın bilincini yitirmeye başlamadan önce Dimitri'yi kaçırmak için yaptığı planları uygulamayı üstlenir. İvan'a aşık olmasına rağmen Dimitri'nin son çağrısına uyarak ziyarete gider ve anın etkisiyle yeni kişilere aşık olmalarına rağmen birbirlerine olan sevgilerinin gerçekliğini açıklarla. Konuşmanın ardından Gruşenka'nın gelmesiyle Katerina odadan çıkar ve sahne sona erer. İlyuşa geçirdiği hastalık sonucu ölmüştür. Alyoşa cenazeden sonra çocuklara bir konuşma yapıp, birbirlerinin hatalarından sorumlu olmayı ve hiç kopmamalarını öğütler. Arkadaşlarının anısının onları koruyacağını bildirir. Roman çocukların "Yaşa, varol Karamazov" tezahüratı ile sona erer.

Çözümleme
Karamazov Kardeşler, genel olarak, dönemin moda akımlarından da hareketle tanrının varlığı, bu konudaki doğruların tartışılabilirliği hakkında bir açıklama niteliğindedir. İvan'ın 5. bölümde anlattığı "Büyük Engizisyoncu" hikayesinin antitezini sonraki bölümde ölüm döşeğindeki Staretz Zosima verir. Diğer yandan Ateizmin felsefesinde (Camus'un Veba'sında) sıkça geçen "dünyadaki tüm acımasızlıkların kaynağının yüce bir varlık olamayacağı" düşüncesine burada İluşya'nın ölümüyle ortaya çıkan durumda cevap verilmeyişi ile okurun bu olayı kendi kişisel yargıları ile yorumlaması içindir. Bir görüşe göre Dostoyevski'nin buna cevabı "acımasızlıkların olduğu dünyaya tanrının sevgi ve inançla gelen gücü de gönderdiğidir". Bir başka deyişle Dostoyevski'ye göre insan tüm zorlukların üstesinden tabiata ve insanlara sevgi duyarak ve sağlam bir inançla gelebilir. Bunun aksi mümkün değildir. Zira yaşadığı düşünce psikozları ile bunalımdan bunalıma giren ve aklını yitiren İvan, tanrıtanımazlığın deliliğe sürüklediği yolundaki en önemli örnektir. Bu örnekle Dostoyevski asla bir korkutmaca ile insanları tanrının dizine getirme yoluna gitmez. Onun tüm felsefesi sevgi ve naif bir bağlılık üzerine kuruludur.
Bunun yanında romanın üzerinde durduğu bir diğer konu babalık ve baba katilliğidir. Dostoyevski'nin kendi özel yaşamında ve vicdanında özellikle yer eden bu konu, romanda Fyodor Pavloviç ve onu öldüren oğulları üzerinden tartışmaya açılmıştır. Fyodor Pavloviç, sorumsuz ve şehvet düşkünü bir baba olarak babalığı hak edemeyecek kadar bayağı bir adamdır. Öte yandan onu öldüren oğul sadece Smeryakov olsa bile aslında bu cinayeti isteyen ve bir dürtü duyan Dimitri de, bu cinayetin haklı olacağını savunup Smerdyakov'a istemeden yol göstericilik yapan İvan da ve aslında hayırlı evlat imajı ile cinayetin işleneceğini tahmin edip bunu engellemeye kalkışmayan Alyoşa da suçludur.

Romanın Etkileri
Karmazov Kardeşler, evrensel çapta uyandırdığı yankılarla biçok bilim adamını, düşünürü ve edebiyatçıyı etkilemiştir. Einstein, romanın yazın dünyasındaki en büyük başarılardan biri olduğunu söylerken, Sigmund Freud, kendisini doruk noktasına bu romanla çıkaran Dostoyevski'nin edebi anlamda Shakespeare'nin hemen yanıbaşında olduğunu belirtir. Sigmund Freud aynı zamanda baba katilliği üzerinde duran bu romanla Dostoyevki'nin yaşamı arasında bir ilişki kurmuştur. Dostoyevski'nin sara hastalığının babasının ölümüne dayandığını ifade eden Freud, bu konuyu Oidipus kompleksi ile bağdaştırarak, annesine duyduğu aşkla babasının ölümünü içten içe dileyen Dostoyevski'nin, köylüler tarafından öldürülen babasının cinayetinde kendi suçunun olduğunu düşenerek hiç sıyrılamadığı bir vicdan azabının içine girdiğini, bu vicdan azabınınsa yaşamı boyunca sürecek ve tüm romanlarına konu olacak olan sara hastalığını tetiklediğini öne sürer. Buna rağmen Dostoyevski'nin çocuklarında da varolan saranın psikolojik değil kalıtsal olduğunu önen süren psikiyatrlar ve nörologlar da az değildir. Franz Kafka, her fırsatta bir kan bağları olduğunu ileri sürdüğü Dostoyevski'ye romanlarında etkisi açıkça görülen ve daha sonra Camus'ya, Sartre'a yol göstericilik edecek olan Egzistansiyalist imgeler nedeniyle hayrandır. Karamazov Kardeşler'de kardeşlerin babalarına duydukları nefreti romanlarında kullanan Kafka'nın bu konudan etkilendiği Hüküm adlı hikayesinde belirgin olarak görülür.
Tolstoy, Karamazov Kardeşler hakkında "En sevdiğim kitap" der. James Joyce'a göre Tolstoy Dostoyevski'nin edebi kabiliyetine değil kalbine hayrandır. Ona göre delilik Dostoyevski'nin dehasının sırrıdır. Coşku ile birleşen bu deha insan üzerinde derin bir etki yaratabilir. Makul bir adamın yapabilecekleri, bu tür bir deha ile kıyaslanırsa oldukça sınırlıdır.
Orhan Pamuk'a göre Karamazov Kardeşler, baba korkusu, nefret, para hırsı, şehvet gibi duyguların kurgulanan olayın içinde muhteşem bir biçimde eritilebildiği ender romanlardandır. Bu yönden Karamazov Kardeşler ona göre en iyi romanlardan biri belki de en iyisidir.
Dünya edebiyatının kilometre taşlarından olan bu yazarların yanısıra Kurt Vonnegut, David James Duncan, Dinaw Mengestu gibi birçok seçkin yazar da Karamazov Kardeşler'deki, derin etkisini bugün bile farklı dilleri okuyan milyonlarca okur üzerinde hissettiren duyguları ve ölümsüz karakterleri romanlarında kullanmıştır.

Yazar (bak. Fyodor Mikhailovch Dostoyevski (Dostoyevski Kimdir? - Dostoyevski Hakkında))
Dün*yanın en büyük yazarlarından biri olan Fyodor Mihayloviç Dostoyevski Moskova'da doğdu. Babası yoksul bir doktordu. İlk eğiti*mini annesi verdi. Daha sonra bir Fransız öğretmenden ders aldı.
Babası sert ve acımasız bir adamdı. Annesi 1836'da genç yaşta ölünce, Dostoyevski ağa*beyi ile birlikte Askeri Mühendislik Okulu'na verildi. Okulun katı - kuralları ve babasının cimriliği yüzünden zor geçen bu yıllarda Fyodor zamanının büyük bir bölümünü ede*biyata ve okumaya verdi. Rus ve Avrupa edebiyatını bu sırada tanıdı. 1839'da okulday*ken babasının çiftlikte kendi serflerince öldü*rüldüğünü öğrendi. Okulu bitirdikten kısa bir süre sonra edebiyatla uğraşabilmek için as*kerlikten ayrıldı ve 1846'da ilk romanı İnsan*cıkları yayımladı. Kitap okuyuculardan ve eleştirmenlerden büyük ilgi gördü. Aynı yıl*larda Çar I. Nikolay'ın baskıcı yönetimine karşı devrimci bir grubun toplantılarına katı*lan Dostoyevski, bu etkinliklerinden ötürü 1849'da tutuklandı ve ölüm cezasına çarptırıl*dı. Sekiz ay hücrede tutulduktan sonra ceza*nın yerine getirilmesine birkaç dakika kala bağışlanarak Sibirya'ya sürgüne gönderildi. Sibirya'da geçen yılların onda bıraktığı izler, Ölüler Evinden Anılar (1861-62) ile Yeraltın*dan Notlar (1864) adlı romanlarında görülür. Sürgündeyken sıradan Rus insanına yakınlık duymaya başlayan Dostoyevski, sonraki ya*pıtlarının çoğunda aşağılanan ve acı çeken bu insanların iç dünyalarına yer verdi. İsa gibi acı çekerek insanları kurtarma düşüncesi daha önceki devrimci düşüncelerinin yerini almaya başladı. Köktenci siyasal çözümler yerine, Çar II. Aleksandr'ın reformlarına bel bağladı.
1857'de evlenen Dostoyevski'nin yaşamının büyük bölümü borç içinde geçti. Ayrıca, sık sık sara nöbetleri geçiriyordu.
1859'da Amcamın Rüyası adlı komik bir öykü yazdı. Bunu kısa bir roman izledi. Bu romanın yayımlanmasının ardından 10 yıl önce ayrılmak zorunda kaldığı St. Petersburg'a dönmesine izin verildi. 1860'ta ağabeyi ile birlikte "Zaman" adlı bir dergi çıkardı. Dergi*de Ezilenler tefrika edilmeye başladı. İlk kez bu romanda küçük bir kız çocuğunun iç dünyası derinlemesine inceleniyordu.
Dostoyevski, 1862'de doktorların önerisi üzerine Avrupa'ya gitti. Döndükten sonra, Avrupa izlenimlerini anlatan yazı dizisi yü*zünden dergisi kapatıldı. O da, kumarda şansını denemek için yeniden Avrupa'ya gitti. Rus*ya'ya dönünce, "Çağ" adında yeni bir dergi çıkarmaya başladı. İlk olarak bu dergide yayımlanmaya başlayan Yeraltından Notlar daha sonraki büyük romanlarının habercisiy*di. Ne var ki, eleştirmenlerden pek ilgi görmedi. Karısı ve kardeşi ölen, dergisi de kapatılan Dostoyevski umutsuzluğa kapılarak Paris'e gitti. Orada kendini kumara verdi ve tüm malvarlığını yitirdi. Bu acılı dönemin ürünü bir başyapıt olan Kumarbaz'dır.
1866'da yayımlanan Suç ve Ceza uzun yılların birikimine dayanan bir sürecin sonun*da ortaya çıktı. Bütün romanlarında olduğu gibi iyilik ile kötülük arasında çetin bir iç mücadelenin yer aldığı Suç ve Ceza'da ana tema özgürlük arayışıdır. 1867'de genç sekre*teriyle evlenen Dostoyevski'nin yaşamı karı*sının çabalarıyla bir ölçüde düzene girdi; ama parasal sıkıntıları azalmadı. Bu dönemde Budala, Ebedi Koca, Ecinniler adlı romanları yazdı. Bunlardan Budala'daki Miskin tipi, iyilik, sevgi ve inanç dolu saf kişiliğiyle okur*ların gönlünde yer aldı.
Karamazov Kardeşler adlı son romanında tüm yazarlık yaşamı boyunca yer verdiği felsefi, dinsel ve toplumsal temaları bir arada işledi.
Uzun süren sara hastalığının ciğerlerinde yol açtığı yıpranma sonunda ölen Dosto*yevski, 19. yüzyıl romancıları içinde en çok okunan ve üzerinde en çok tartışılanlardan bi*ridir.
 
Üst